25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 EKİM 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA / ekonomiıacumhuriyet.com.tr 13 •t YPK toplantısında, IMF ile yapılacak stand-by'da kilit konumundaki bütçe üzerinde anlaşma sağlanamadı «Hükümet hedefini belirleyemediANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Hü- kümet, Yüksek Planlama Kurulu'nu (YPK) toplamasına karşın. Uluslararası Para Fonu'yla (IMF) gerçekleştirilecek stand-by için sert düzenlemelenn yapıl- ması gereken 2000 yılı bûtçesi ve ekono- mik büyüklükleri henüz belirleyemedi. Ko- alısyon partılennin liderleri bugün ger- çekîeştıreceklen zirvede bütçeyi de gö- rüşecekler. Türkiye'de 2000 yılı sonunda enf- lasyonun yüzde 38.2 olacağını tahmin eden IMF'nin yüzde 25'lik enflasyon hedefinin gerçekleşmesı içın bütçede sert önlemler alınmasını istemesının ardından hedefte değişiklik yapılaca- ğı beklentileri oluşurken Başbakan Bü- lent Ecevit'ın enflasyon hedefinin yüz- de 25 olup olmayacağı konusunda "He- nüz o aynntılan tamamlamadık" söz- leri dikkat çekti. • iMF'yîe stand-by yapılabîîmesı içih bütçede sert düzenlemeîere gitmesi gereken hükümet, halka uygulanacak acı reçete konusunda çıkmaza girdi. Başbakan Bülent Ecevit'in enflasyon hedefinin yüzde 25 olup olmayacağı konusunda, 'Henüz o aynntılan tamamlamadık' sözleri dikkat çekti. Başbakan Bülent Ecevit, dün yaptı- ğı açıklamada, ilgililerle bugün 2000 yılı bütçesı üzerinde görüşmeler yapa- cağını belirtirken yann gerçekleştirile- cek Bakanlar Kurulu'nda bütçenin gö- rüşülerek tasan haline getirileceğini bildirdi. Başbakan Ecevit başkanlığında önce- ki gün toplanan ve yaklaşık 3 saat süren YPK'den. beklenen bütçe büyüklükleri ve makroekonomik hedefler çıkmadı. Teknik düzeyde bütçe çalışmalan dün de sürdürüldü. IMF'yle yapılacak stand- by'la ulus- lararası piyasalardan ıki yıl ıçinde 24 milyar dolar para bekleyen hükümet, bütçede uygulanacak acı reçete konu- sunda karar veremedi. Vergi iadesi ödemeleri Devlet Bakanı Tunca Toskay. geçen hafta yaptığı açıklamada, IMF'ye tutula- bilecek sözlerin verilmesini isterken yüz- de 25'lik enflasyon ve faiz dışı fazlanın yüzde 4-4.5 'lere ulaştınlmasının olanak- sız olduğu belirtiliyor. Memurlara yüz- de 25'lik enflasyon hedefı kadar maaş zamrra yapılması durumunda alacağı tep- ki nedeniyle çıkmaza giren hükümetin, geçen yılın bütçesinde ulusal gelirin yüz- de 1.5'i olan faiz dışı fazlayı bu yıl ikı kat arttırarak yüzde 3 'e çıkarması gerekiyor. IMF'nin isteği doğrultusunda öngörü- len bu hedefın, yalnız düşük ücret poli- tikasıyla gerçekleştirilme olanağı da bu- lunmuyor. Hükümetin, akaryakıt tüke- tim vergisini yüzde 500'e kadar arttır- masının yanında KDV oranlannda artış, ek vergi yüklerine başvurması beklenir- ken çalışanlara vergi iadelerinin öden- memesi de gündeme getiriliyor. Yaklaşık 20 katrilyon liraya ulaşacak fa- iz ödenekleri dıkkate alındığında bütçe bü- yüklüğünün 45 katrilyon lira düzeyinde tutulması bekleniyor. Hükümet, yüzde 25"lik enflasyon hedefine göre deflatörü (ortalama enflasyon) yüzde 42.6 olarak or- tayakoyuyor. Büyüme hedefi de, IMF'nin yüzde 2-3 arasındaki tahminine karşın yüzde 5-5.5 olarak öngörülüyor. Faiz ödeneklerinin 20 katrilyon lira ola- cağı bütçede, vergi gelirlerinin ancak 24 katrilyon liraya ulaşabileceği belirtildi. Bütçe açığının da 15 katrilyon lirayı aş- ması bekleniyor. Bu da, faiz harcamalan dışında yapılacak yaunm, personel öde- nekleri, cari harcamalar ve sosyal güven- lik kuruluşlanna yapılacak aktanmlar da dahil olmak üzere tüm harcamalann lasıl- masını gerekli kılıyor. ; HÜKÜMETİNENFLASYONHEDEFİ YÖNÜNDEATACAĞIHER ADIMIN YÜKÜÇALIŞANINOMUZLARINDA Rurtuluş için özveride eşitlik gerekEkonomi Servisi - Ekonomistler, hükü- metin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile gö- rüşmelerinin ardından açıkladığı yüzde 25'lik 2000 yılı enflasyon hedefini ınan- dıncı bulmazken enflasyonu indirme yö- nünde atılacak adımlann faturasının ıse yı- ne ışçi ve memur kesimıne çıkacağını be- lirtiyorlar. Enflasyonun düşürülebilmesı ıçın vergi oranlannın yükseltılmesı. memur maaşla- nnın ölçülü biçimde arttınlması, tanm fi- yatlannın dizgmlenmesı gibi tedbirlerie faturanın yine çalışana çıkacağını belırten ekonomistler, "2000 ydında sadece faiz öde- meferi 20 katrilyon lira olarak tahmin edi- Myor. Buna kamu harcamala- _ ^ _ ^ _ _ n, maaşlarda eklendiğinde bu hedefe ulaşılması çok zor" değerlendırmesini yapıyor- lar. Bu arada tüketici fiyatla- nnda yıllık ve ortalama artı- şın, memur maaşlarındakı yükselışın üzerinde olacağı- na kesin gözüyle bakılıyor. Eskı planlamacılardan olan ve bır dönem Dünya Banka- sı'nda 2. başkan olarak görev yapan Atilia Karaosmanoğ- hı, Türkiye'nin IMF ile yap- 'tığı anlaşmalara hiçbir za- man sonuna kadar uymadığt- nı anımsatarak. "IMFbizden kendi kevfı için plan istemi- • " " " " • " yor. Kendi kaynaklannı sunnıadan önce bu kaynaklann nasıl kullanılacağını görmek is- tiyor. Bu kadar y üksek enflasyon, bütçe açı- ğı ve her gün büyüyen borçlanma miktan ile Türkiye ekonomisinin durumunun dü- zelmesine imkân >ok. Ancak düzenleme yapılmadığu her gün maliyetin daha da art- ügını unutmamakgeretdr. Bu düzenleme de bazı kesimlerin daha fazla fedakârhk vap- ması anlamına geliyor. Ama yanna btrakır- sanız bu yiik daha da artar" dedi. Karaosmanoğlu. Türkiye'nin kemer sık- maya ne kadar erken başlarsa o kadar ıyı olacağını da dıle getirerek, yüzde 25 enf- • Uzmanlann birieştiği nokta kemer sıkmanm şart olduğu yönünde. Kimi sektörlerin hükümetin kararlan üzerinde çok etkili olduğunu belirten uzmanlar, özverinin her kesim üzerinde eşit dağılması - " gjerektiğmi savunuyorlar. lasyona ulaşmak için yapılacak olanlann durgunluğa sebep olacağını kaydetti. Koç Ünıversitesi tktisadi Idari Bilimler Fakültesi öğretim üyesı Dr. Kamil Ydmaz da hükümetin bugünkü performansıyla enf- lasyonu düşürmesinin çok zor olduğunu belırtti. Hükümetin yurtdışından gelecek kay- naklarla rahatlayacağını ve faizleri düşü- rebileceğını sandığını vurgulayan Yılmaz. "Buıüarsadecegeçki nefesalma imkânı sağ- layacak" dedi. Türkiye'de bankacıhk, sanayi sektörü ve KOBt'lenn çıkarlannın farklı olduğunu kaydeden Yılmaz, "Bu sektörler hükümet üzerinde çok etkiii. Diğer kesimlerin yapa- bildiği bir şey yok. Hükümet masayı ters döndürüp bu üç kesimin özveride bulunmak zorunda olduklannı anlat- mazsa kurtuhış yok. Neyazık ki bunlar da hazır değü" di- yerek sözlerine şöyle devam etti u Tanm harcamalannı ke- serek, memura az zam vere- rek bu iş çözülemez. Enflas- yonun devamı bankalara re- el faizden para kazandınyor. Bugünkü ekonomik tabloy- labu oranın yakalanması zor. \fergide arttınm zoruniu. IMF bir zamanlar vergi arttınnu- nı istiyordu. Şimdi arttıra- mazsınız, anüyoruz tavrına girmiş durum- dalar. Stand-by olsa da Rusya'da olduğu gibi başansızlıkla sonuçlanacakbr." Memur enflasyona yenik Bu arada hükümetin, "Memurlanenflas- yona ezdirmeyeceğiz" sözü de yıne gerçek- leşmiyor. Tüketici fıyatlannda yıllık ve or- talama artışın, memur maaşlanndaki artı- şın üzennde olacağuıa kesin gözüyle ba- kıhyor. Memur maaşlanna yapılan zammın, bu yıl da enflasyonun altında kalacağı tah- min edıliyor. üipinliişçinin sabrı taşti Fılipinler'de günlûk ortalama ücretleri 4.95 dolar (23 müyon TL) olan işçüer, maaşlannda 3.10 doiarhk bir artış talebi ile Manila'daki Başkanhk Sarayı'na yürüdükr. AFP'nin haberine göre, yürüyüşe 7 bineyaku işci katıldı. Hükümet, işveren ve işçiler arasındaki ücret görüşmeîerinin ay sonuna kadar biririleceği- ni kaydederken Finans Bakanı Edgardo Espiritu. gazetecüere,fiyatiarda yiik- seliş baskısı yaratacağı ve işyerierini iflasa sürükkyeceği için bûyük bir ücret ar- üşının karşısında olduğunu söyiedL ^ DPT verileri Küçülmenin faturası çalışana Ekonomi Servisi - Sana- yi sektöründe yaşanan üre- tim daralmasının faturası sektörde çalışan işçilere çık- tı. Bu yılın ilk altı ayında imalat sanayii sektöründe çalışan işçilerin birim ücret- lerinde dolar bazında yüz- de 10 oranında bır erime yaşanırken, işçi başına ve- rimlilikte ise yüzde 10 ora- nında artış oldu. DPT'nin verilerine göre imalat sanayii birim ücret endeksi haziran sonunda 106.1 'e geriledi. Buna gö- re birim işçi ücretlerinde bu yılın ilk üç ayında geçen yı- lın sonuna göre yüzde 7.5 oranında bir artış yaşanma- sına karşın, ikinci üç aylık dönemde yüzde 16.7 azal- mayaşandı. Ücret dolaruı gerisinde Türk Lirası bazında oluş- turulan birim ücret endek- sinde ise geçen yılın sonu- na göre yüzde 25 oranında bir artış oldu. Aynı dönem- de dolar kuru endeksinde ise yüzde 35.2 oranında bir büyüme kaydedıldi. Istihdamdaki düşüşe ve birim ücretteki reel azalışa rağmen işçi başına verim- lılikte önemli bir arüş yaşan- dı. Birim ücretteki düşüş ve verimlüik endeksindeki ar- tış, imalat sanayii sektörü- nün üretim maliyetinde önemli bir azalış olduğu an- lamıra da taşıdığı için, bu ge- lişmenin imalat sanayii sek- törünün rekabet gücünün artmasına yardım ettiği be- lirtiliyor. Vergi ödemek hiç bu kadar kolay olmamıştı! Artık vergi dairesine gitmeniz gerekmeyecek. ,: Herhangı bır İktisat şubesine uğrayarak : vergilerinizi kolayca yatırabilirsıniz. • Kuyruk yok, bekleme yok. • • Güler yüz ve hizmet? Memnuniyetle. (0212) 274 16 16 www ıktisatbank com tr İKTİSAT Memnuniyetle DÜNYADAKİ ŞİRKET EVLÜJĞÎ MODASINA UYDULAR Petrol birleşmesinden TÜPRAŞ'a talip çıktı Ekonomi Servisi-Tür- kiye'de akaryakıt pazar pa- ymın yüzde 11 'ine sahip olan Turcas Petrol'ün Yö- netim Kurulu Başkanı Er- dal Aksoy, özelleştirme kapsamına alınan TÜP- RAŞ'a talip olduklannı açıkladı. Türkiye'nin ilk halka açık şirketi ve ABD kökenli çokuluslu şirket Conoco'nun yüzde 27 his- seye sahip olduğu Turcas ile vaygjn istasyon agına sa- hip Tabaş birleşti. Türk Petrorün ishn hak- kını kullanan Turcas ile Tabaş, dün düzenledikle- ri basın toplantısıyla evli- lik gerekçelerini açıkladı. Toplantıya, Turcas Petrol AŞ Yönetim Kurulu Baş- kanı Erdal Aksoy, Başkan Vekıli Kaya Ba- ban, Yönetim Kurulu üyesi YılmazTecmen ile Genel Müdür AKstair Qark katıldı. Küreselleşme ile bırhkte rekabetin yaşan- dığı petrol sektöründe birleşmeler, aynlık- lar ve yeniden yapılanmalann yaygınlaştı- ğını anımsatan Aksoy, "ABD kökenliçpku- hıslu şirket Conoco'nun yüzde 27 hissesi var. Kalan yüzde 63 Türkortaklann. Bu bir- leşme ile 800'e ulaşan istasyon sayısry la özel sektörde en büyük ağa sahip olduk" diye konuştu. Aksoy, Turcas'ın her ıstasyonu bir parakende satış noktası, haberleşme. finans, sigorta ve sınerjfk faaliyetleri kap- sayacak bir varlık haline getirmeyı amaç- ladıklannı söyledi. Aksoy, "Deutsche Bank De 70 mihon do- lar, 11 yıla uzayan libor arü yüzde 0.25 gibi borç alma kabüiyeti bulunmasına karşın, daha yüksek kârhlık amacıyia sernıay e pi- yasalannı kuDanmayıtercih etmektedir" de- di. Bırleşme sürecınde şırketler arasında borç kalmadığını kaydeden Aksoy, "Birles- Dünyadaki petrol devlerinin evlilikleri Türkiye'de de kendini göstermeye baştadu Turcas 'la birieşen Tabaş'ın hisseleri de Tkrcas adıyla İMKB 'de işlem görecek. Türk Petrol'ün îsim hakkı sürecek. me vergitasamıfuyU bir- Gkte20mflyon doiarfakve- rim arüşı sağlayacak. Kr- leşmeden sonra 1 milyar dolarn üzerinde ciromnz otacak" değerlendirmesi- ni yapü. Aksoy, 1 katrilyon 610 trilyon liralık üretim- den satışıyla Türkiye'nin en büyük firması olan TÜPRAŞ'a talip oldukla- nnı belirterek "Buna Oiş- kin çahşmalanmızde\am ediyor.POAŞ'ataMpdeği- Hz" dedi. Türkiye'nin Irak poli- tıkasında yanlış davrandı- ğını kaydeden Aksoy, "Sı- nırda 10 bin kamvttnun çalışmasıyla 2-3 milyar dolar vergi kaybediyor. Bu uygulama nedeniyle 10 ydda 20 milyardolarkaybettL Dünya şart- brina uygun Iraktan petrol ahp işlersek dev- let de vergi kaybına uğramaz" açıklaması- nı yaptı. Tırsatçılara dikkat' Turcas'la birieşen Tabaş'm hisseleri de Turcas adıyla İMKB'de işlem görecek. Tur- cas Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Baban, 6.5 katriryon liralık ciro yapan, devletin top- lam 14 katrilyon vergi gelirinin yüzde 27'si- ni sağlayan petrol sektörünün nrsatçüann eli- ne bırakılmaması gerektığini söyledi. Türk Petrol markasımn kendilerine önem- li sorumluluk yüklediğini kaydeden Baban, "Türk Petrol şapkası aranda tüketiciye gü- ven vermek istiyoruz" dedi. Genel Müdür Clark, Türk Petrol'ün Conoco bağlantılan- nı, dünya deviyle ilişkilerini ve önümüzde- ki yıllara ilişkin planlan anlattı. Kaçak pet- rol sorununun Türkiye'de ciddi boyutlara ulaştığım kaydeden Clark, bunun için mü- cadele edilmesı gerektiğinı söyledi. İŞÇİNİN EVREMNDEN ŞÜKRAN SONER Kambur Üstüne Kambur Gemi Mühendisleri Odası'nın 17 Ağustos dep- remine ilişkin raporundan öğrendim; ÎCDD'ye ait, Balkanla^ın en büyük işletmesi Adapazan Vagon Fabrikası, tasarruf tedbirleri kapsamında sigortalı değilmiş. Kimse ilgilenmediği, sahibi olmadığı için binler- le işçinin çalıştığı fabrikanın tamamına yakını ile çöktüğünü depremden haftalar sonra öğrenmiştik. Demiryol-lş Sendikası yönetimi olmadığı, kayyıma teslim edildiği için de Ankara'da seslerini duyura- cak yoktu. Sonunda yine dannadağın olmuş, depremden ev- leri yıkılmış, yakınlarını kaybetmiş işçileri toparlandı- lar. Fabrikalanna sahip çıkmak üzere enkaz kaldır- ma işine gönüllü koyuldular. Bir arkadaşlarını da bil- gisizlikten enkaz kaldırma ışleri arasında kaybettıler. Ama işyerierini, ışlerini kaybetmemek için canlannı d'ışlerine takıyorlar. Işyerı alanında yerleştiklerı ça- dırlarda yaşıyorlar. önce enkaz attında kalmış, ama işe yarayabitecek. kullanılabilecek ne kadar parça var- sa enkazı söküp çıkararak depoluyorlar. Bır yandan da onarılabilecek vagonlan onarıyorlar. SEKA'nın deprem zaran hafiftı. Yeniden üretime ge- çilmesine tek engel, üretimde kullanılan suyu geti- ren şebekenin çökmesiydi. Ancak yenne geçirilebı- lecek sistem vardı. Alınacak bir kararia, SEKA'ya su verilebilir, üretime geçilebilirdi. Izmit Belediyesi pro- jeyi destekliyor, SEKA yönetimi hazır, Ankara'nın ka- rannı bekliyordu. SEKAişçisi kaygılı. Deprem sonrası ücretleri öde- niyor. Ama çalışmadan para almak, suçluluk duy- gusu ile biriikte gelecek kaygısı yaratıyor. Bilindiği üzere, SEKA daha önce kapatılmak istenmiş; işçi- nin, çalışanın direnişi nedenıyte kapatılamamıştı. Şim- di gerekçesiz üretime geçilmesindeki oyalama. kaygı yaratıyor. Depremde evlerini, yakınlannı kaybetmiş SEKA çalışanlarına Işyerinizi de kapattık" demek pek akıl işi değil. Yine de bu oyalama niye? SEKA boşu bo- şuna çalıştırılmayarak, işçinin ücreti karşılıksız öden- miş olarak neden bekletiliyor? Neden durup durur- ken büyük bır zarara sokuluyor? Sonra bu zararın he- sabını kim verecek? Yoksa yılsonu bilançosunda zarar hanesini büyütmek üzere sabote mi edıliyor?.. Gemi Mühendisleri Odası deprem sonrası tersa- nelerin durumunu derinlemesine inceleyen bir araş- tırma raporu hazırlamamış olsaydı, bu hengâmede Türkiye Gemi Sanayii'nin fiilen kapatılmakta olduğu- nu fafk bile etmeyecektik. Akıl alır gibi değil, Türkiye'nin gemi inşa ve onanm kapasrtesinin yüzde 40'ını kullanılmaz hale getiren bir dizi karar, kimsenin kılı kıpırdamadan alınabiliyor. Üs- telik üretim kapasrtesinin yüzde 4O'ı bir kalemde çi- zilirken, aynı üretimın nitelik olarak yapılabileceği özel tersaneler de yok. Üç yanı denizle çevrili Türkiye, deniz taşımacılığı fakiri. Trafiği bir kâbus, kilitlenmiş olan Istanbul'un tek kurtuluşu, belki de denız taşımacılığı. Kimse, deniz- lerie çevrili bir ülkede, kentlerde hem en ucuz hem en kaliteli ulaşım aracı olan deniz taşımacılığının böy- lesine geri kalmasının akılcı bir savunmasını, açıkla- masını yapamıyor. Ve bu tabloda deniz taşımacılığın- da kullanılacak gemilen yapacak tersaneler bir ka- lemde gözden çıkanlıyor, fiilen kapatılıyor. Deprem bahane alınan, ama depremın mazeret bile olamadığı kararlaria. Ne de olsa karayolu ile kı- yaslanamayacak ucuzluk. konfor ve güvenliklı demir- yolu işletmesının gereksınimlerinı karşılayan vagon fabrikasını deprem vurdu. Yeniden yapılması gerek, ama hiç değilse bugün üretimde olmamasının sorum- lusu yok. Ârna gemi yapacak, onaracak tersaneler açısından durum öyle de değil. Depremden zarar gören Gölcük, Deniz Kuvyetleri Komutanlığı'na bağ- lı askeri tersane... Tabii ki deniz kuvvetlerinin zayif- latılması riske edilebilecek bir konu değil. Ama sivil üretimde kullanılan ve kapasitesi birkaç katı olan Pendik feda edılmek zorunda mı? Ya köprünün açıl- maması teknik rezaleti sorumsuzluğu nedeniyle Ha- liç'teki hem sivil hem askeri tersanelerin atıl bırakıl- ması, fiilen kapanması hem de bu işin yılı geçmesi ne demek oluyor? Türkiye zaten var olan gemi kapasitesi ile deniz ta- şımacılığını çok yetersiz, çarpık çurpuk yürütüyordu. Şimdi yeni gemileryapılamayacak, anzalananlar ona- nlamayacak ya da çok pahalıya dışarıda yapılacak. Vann; denız taşımacılığı, kamu işletmeciliği bundan sonra ne hale gelir. siz düşünün. Özelleştirme yönetiminin başı, deprem sonrası utanmadan kamu işletmelerinde, özellikleTÜPRAŞ'ta yeterli önlemlenn olmamasını, bozuk kamu işletme- ciliğinin gerekçesi olarak açıklıyor, kamuoyundaözel- leştirmeden yana, yalana dayalı propaganda yapıyor- Tabii ki kamu işletmelerinin hantal olduğu, kötü yönetildikleri doğru. Ama sözünü ettiği işletmeler za- ten özelleştirme programı nedeniyle kendi sorumlu- luklarında. En azından, son hallerinin sorumlusu ve suçlusu, özelleştirme yönetiminin kendisi. Kaldı ki deprem felaketinde özel sektör sınrfta kal- ma anlamında kamuyu bastırdı. Zehir saçtığını bile saklayan, önlemini almayan AKSAyüz karası. Fay hat- t dahil, depreme karşı önlemlerini almamada özel sek- tör kamuya göre daha kötü not almış, sınrfta kalmış konumda. Türkiye'nin üzerine kambur üstüne kambur binı- yor. Deprem bunu katlamaktaturnusol kâğıdı gibi iş- lev görüyor. NobelEkonomi Ödülü KonodohMundell'in STOCKHOLM (AA) - Nobel 1999 Ekonomi Ödü- lü'nü Kanada doğumlu ekonomist RobertA. Mun- deB kazandı. Ödül komite- sinin açıklamasında, "Mun- dell'in değişik faiz haddi rejimkri altında parasalve maM politikalann yürütüJ- mesi ve optunum para bi- rimi alanlanndakiçahşma- hnyla ödüle layık görül- düğü" bildirildi. Halen New York Colum- bia Üniversitesi'nde görev yapan 1932 dogumlu Mun- dell'in para üzerinde yo- ğunlaşan çalışmalan 30- 40 yıllıkbir geçmışe sahip olmakJa birlikte, bugünün iktisatçılan üzerinde bü- yük etkisi bulunuyor. Mundell'in esas ilgi ala- nını, uluslararası sermaye piyasalanntn bütünleşme- sinde parasal ve mali poli- tikalann etkileri oluştunı- yor. Robert Mundell, para- sal ve mali politikalann uluslararası piyasalar üze- rindeki etkilerinin, ülkele- rin para birimlerinı sabit tutmak ya da dalgalanma- ya bırakmak tercihlenne ne ölçüde bağımlı olduğu üzerinde yaptığı aynntılı çalışmalarla da tanınıyor. Nobelli ekonomısün bel- li para etki alanlannda böl- gesel emek piyasalannın ekonomik şoklara nasıl uyarlanabileceği konusun- da 1961 yıhnda kaleme al- dığı makale, Avrupa ortak para biriminin (Euro) te- orik alanda başlangıç nok- tasını oluşturmuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle