17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 1999 PERŞEMBE 14 KULTUR Juan Cedron Dörtlüsü, Yapı Kredi Sanat Festivali kapsamında cumartesi günü AKM'de Tango, lıüzüıı ve mizah bir arada FEHMİAKGÜN Arjantin Ulusal Tango Akademisı Başkanı ve şair Horacio Ferrer'e göre tango, görünüşe göre farklı, ama yakın ilişkisi olan dört ayn sanattan oluşur: Müzik, dans, şiirve yorutn. Enstrümantal bir müzik tûrii ola- rak doğan tango, çok geçmeden diğer unsurlan da içe- ren karmaşık bir yapıya sahip olmasina karşın (Ar- jantin'de bu dengenin sağlandıği 194O'lı yıllan hariç tutarsak) zaman içinde bu dört unsurdan birinin di- ğerlerine egemen olduğu dönemler geçirmiştir. Gü- nümüzde de koreografık düzenlemelerle görsel bir şölene dönüşen tango şovlannda dansın ön plana çık- ması ve ilgi odağı olması gibi... Yapı Kredi Sanat Fes- tivali çerçevesinde 9 Ocak 1999 Cumartesi gecesi Atatürk Kültür Merkezi'nde bir konser verecek olan Juan Cedron Dörtlüsü tse tangonun şiir olarak güzel- liklerini mûzik ve kendine özgü yorumuyla sergile- yecek. Gitarist, ezgici ve bestecı Juan Cedron, Raul Tu- non, Juan Geiman, Acho Manzi. Luis Borges gibi Ar- jantinli şairleryanmda, JulioCortazar'dan Berthohd Brecht'e uzanan dev sanatçılann eserlerini müzik- lendirmiş bir besteci ve yorumcu. Dörtlüsü ise şu ele- manlardan oluşmakta: Eduardo Garcia bandoneon, Miguel Praino alto keman, Roman Cedron kontrbas ve Juan Cedron gitar \ e ezgi... Juan Cedron Dörtlüsü kuruldugu 1964 yılmdan bugüne dek 2000'den fazla konser vermiş ve 22 albüm kaydetmiş, dünyaca ünlü bir tango topluluğu. 1975'te Arjantin'den Paris'e yerteşir Konserlerinde tangonun yakın geçmişinin, Rio De La Plata havzasında ortaya çıkışından bugüne gelen serüvenini, uzak geçmişinin Milonga ve Candombe gibi kaynaklannı, kültüre olan zengin katkılanyla bir- likte bugünkü ve geleceğin görünrülerini sergileyen dörtlü, folklorik ve tipik gösterileTden uzakta doğru- dan toplumsal içeriklı ve güdümlü bir dinleti sun- makta... Cedron topluluğu 1964 yılında bir üçlü olarak ku- rulmuş önceleri: Gitar-keman ve bandoneon... Gitar- da Juan Cedron, kemanda fbugün altoya dönmüş olan Miguel Praino) ve bandoneonda CesarStrosc» -ki top- luluga 1989'a kadar hizmet edecektir-... Aynı yıl üç- lü ilk plağını kaydeder. Madrugada "Şafak Vakfi". Trio Cedron, Oscar Pnore'nin Tango ve Edebryat" adını taşıyan günlük radyo yaymlanyla bütün Arjantin'de tanınır ve Buenos Aires'te Talcahuano Sokağı'nda bir lokal açar. Gotan... Gotan kelimesi müzisyenle- rin arasında tango yerine kullantlan sevimli bir argo sözcüktür. (Hecelertersine çevrilmiş: Go-Tan)... 1967 yılında çıkardıklari ikinci albüm de aynı adı taşımak- tadır... Film müzikleri de besteleyen ve çalan Juan Ced- ron üçlüsü 1969 yılında kontrbasçı Jorge Sarraute'nin katılımı ile kuartete dönüşür ve böylece devam eder.. 1970 yılında eskiden beri şiirlerini bestelediği Juan Gehnan ve Raul Gonzales Tunan'la birlikte 5. plak- lan satışa çıkar: Los Ladrones "HırSKtor". 1964 'ten bugüne dek 200'den fazla konser veren ve 22 albüm kaydeden Juan Cedron Dörtlüsü, tangonun şiir olarak güzelliklerini müzik ve kendine özgü yorumuyla sergileyecek. Konserlerinde tangonun serüvenini, Milonga ve Candombe gibi kaynaklannı, bugünkü ve geleceğin görüntülerini sergileyen dörtlü, toplumsal içerikli ve güdümlü bir dinleti sunmakta. Arjantin'de bir turne dolayısı ile bulunan lspanyol müzisyen Pacotbanez ile tanışan Cedron onunla bir- likte uzun bir lspanya turnesine çıkar ve 1972 yılın- da Avrupa'daki ilk plaklan yayımlanır: De Argentina "Arjantinden"... Paco Ibanez'le uzun yıllar birlikte olacak Juan Cedron ve dörtlüsü 1975 yılından itiba- ren Parıs'e yerieşir... Paris tango için ışıklar ve umut- lar diyandır... Tangonun asnn başlannda eski dünya ile tanışması gene Paris'ten başlar. 1907 yılında "El Papa Del Tango CrioDo" Arjantin tangosunun baba- sı lakabıyla tanınan Angel VTlloldo'nun Paris'te 7 yıl kalmasmdan sonraFrancisco Canaro'dan EduardoAro- lasa hatta Susana Rinaldi'den Astor Piazzola'ya ka- dar birçok besteci ve müzisyen Paris'in yolunu tutar. Üstelik Juan Cedron. tıpkı Juan Jose Mosalini gibi o yıllarda Arjantin'deki antı demokratık gelışmelerden aşın rahatsızlık duyan sanatçılardanbindir.. Sonuç- ta Cuarteto Cedron'un tüm Avrupa'da verdıği 250 konsen ızleyen yıllar da yeterince doludur. 1981de ise Tunon, Dylan Thomas, Antonk) Machado \e Ja- vier VlUafane'nin dizeleri üstüne yaptığı müzikler ile yeni bir plağı çıkar: Chansons D'un Pays Quelcon- que "Herhangi Bir Ülkenin Şarkılaru." Uruguaylı sa- natçı Miguel Angel Estrellanın hapisten çıkışmı kut- lamak için Fransa ve Ispanya'da düzenlenen birtur- neye katılan Cedron Dörtlüsü, 1985 ve 1986 yıllann- da "Cuarteto Cedron Bertohd Brecht Söylüyor" ad- lı albümü yayımladı. Gene Brecht' in Antigone adlı ese- rine yazdığı mûzikle 1994 Avignon Festivali 'ne ka- tılan Cedron, Paris'e gelişinden bu yana ilk kez Fran- sızca olarak şarkı söyler. 1995'te Arjantin'de şair ve yazar Julio Cortazar'a özel bir yer veren konserleri- ni, Kuzey Avrupa ve Fransa turneleri, yeni plak ka- yıtlan izler... Paris'te Haller Sokağı'ndakı gösterilenni 1998 Ekim ayına kadar sürdüren Juan Cedron Kuartetı'nin son çıkan albümlerinin adı ise "Para que vos y Yo_" (Ekım 1997) Tangonun şiirsel zevkine varabilmek... Kuartetin Istanbul konsen repertuvanna gelince: Ho- mero Manzi ve Arthuro De Bassi'nin Manoblanco, Juan Carlos Cobian, Enrique Cadicamo'nun Nostal- gias. Osvaldo Tarantıno'nun 4 teması. Romeo Gavi- di'nin Baile De Los Morenos'u dışında hepsi de Ju- an Cedro'nun kendi bestesi. Bunlardan "LJama Oscura, 500 anos Despues, Mi PaisEsVerde,Besos\eTu'*adlı kompozisyonlann di- /elen şairAcho Manzfye. "Corajos. Balada Del Homb- re Que Se Callo La Boca'*nın Juan Gelman'a, "Los Seis Hermanos Rapidos ve Dedos En GarilkTnun di- zeleri ise Raul Gonzales Tunon'a aıt Programda hem müzıği hem de sözlen Juan Cedron'a ait 3 parça da yer almakta: A Lola Mora. Polenta Tumba ve Silen- cio De Corajes- Çok önceleri, bir radyo programında onun Los La- darones "HırsHtar" adlı tangosunun sözlerini de ver- mıştım: "Hırsızlar. kulaklanna kadar geçen gri bir kas- ket ve boyunlanna koyu renk bir fular takar. Çizgili gömlek gherler ve sol kollannda murJaka bir dövme vardır: BirÇiçek.BirGeınivebirİsiın: Rosita_Çün- kü bütün hırsızlar Rosita'ya âşıktır, tabii ben de... Kartpostal koleksiyonu yaparlar, \ürüyen bir araba- dan atiamasnu, ıslık calmasını ve vals yapmasını bilir- ler._ OzellikJe büyük annelerini çok severier ve o ökJü- ğünde gözyaşlan içinde bir tango smlerler- Sonra kardeşlerK leohırup mirası pa>laşırlar. Ama onun alıp gittiği sadece e\in kanaryası \u gümüş bir Meryem Ana biWosudur_" Pekı. İspanyolca bilmeyen dinleyici sözleri nasıl an- layacak ve tangonun şiirsel zevkine nasıl varacak? Sa- nıyoruz, maestro Cedron. Fransa'da yaptığı gibi her parçadan önce Fransızca açıklamalar ve öykülerle buna çözüm getırecektir... Ama müziksel anlatımın ve ezgilenn ifadesinın, eşıt olarak herkese aynı beğe- niyi duyumsatacağı v e yudum yudum içireceği de bir gerçek "İlk milongalann ve tangolann derinden et- kilediği bir ses. gürle\en bir ses. Cedron dörtlüsü sür- gün, aşk acıs». \iririlmis hatıralar \e karmaşık yaşam öykülerivle bazen scvinç ve bazen de hüzünle dinleni- yor" diye yazıyor Bertrand Dicale. geçen yıl Figaro'da çıkan bir yazısında... Özetle sadece tango tutkunlan- nın değil, bütün sanatseverlerin kendinden bir şeyler bulacağı ve uzak iklimlerle bütünleşecegi bir konser, mutlaka gıdilmesi gereken bir dinleti. Ünlü Fransızpiyanist ve besteci Michael Petrucciani, 36yaşında yaşamını yitirdi 'LirikPiyanonun Küçük PrensVarhkyok Muzigine ilişkin görüşleri 'Yetenekli değilim, yalnızca kendimi piyanoya adadım' Petrucciani 1994 yıhnda Le Figaro gazetesinde yaptığı söyleşide kendi dünyasına ve müziğine ilişkin ipuçlan vermişti. • StüdyomJa birlikte benim için ideal yer olan banliyöde bir evde yaşamaya başlayacağım. Orada piyanom. bilgisayanm ve diğer aletlerim için geniş yerim olacak ve genç müzisyenlere benim deneyimimden, aletlerimden yararlanma firsatj tanıyacagım. Aynca gençler, evimde diğer müzisyen arkadaşlarla tanışma ve tartişma firsatı da bulacak. Gençlere, bizim yaparken öğrenmek zoTunda kaldıgımız şeyleri daha sistemli bir şekilde öğretmemtz gerektiğini düşünüyorum. • Genelde kendimi pek güvende hissetmem. Bugün yapabildiğim şeyleri yann da yapıp yapamayacağımdan kuşku duyanm sürekîi. Ashnda çok sıkılan bir adamım. ama bunu işimde dışa voırmam. Entelektüel bir müzik değil benimki, basit, okunabilir ve insanlann kalplerine hitap eden bir müzik yapıyorum. • Yaptığım mûzik her zaman söylemek istediklerimle örtüşmüyor. Önceleri çok daha fazla çahşırdım, ama bir şey söylemek gibi bir amacım da olmazdı. • Ben tam bir hırsızjm! Herkesten etkiîendim. • Esin perisi uydurma. Çocukken sabah saat dokuzda piyanonun başma otururdum, annem saçlanmdan çekerek benı kaldınr, zorla yemek yedirirdi. Sonra akşama kadar piyano çalmaya devam ederdim. Derslerime ve kişisel ilişkilerime zarar vermesine karşın 15 yıl boyunca bu çalışma temposunu sürdürdüm. Ben yetenekli değjlim, yalnızca tüm zamanımı piyanoma adadım. • Çocuklanmla ilgilenmek beni çok mutlu ediyor. Bunun da müzik kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Ama kendime ayırabilecegim yalnızca iki dakikam büe kalsa piyano çalmaya devam edeceğim. • Kendimi hiçbir şey yaprnadığım zamanlarda yeni hissediyorum. Geçen yıl, bir grupla birlikte çatmaktan sıkıldığımı fark ettim. Böylece yeni bir dünya keşfettim: 'Solo piyano.' Ama bu da bir ay, iki ay sürebilir ancak. Çok sıkıcı. tam bir depresyon durumu. Birdenbire parmaklannızı tuşlarda gezdiriyorsunuz ve karşınıza yepyeni bir şey çıkryor. Kültür Ser\isi - Ünlü Fransız pi- yanist ve besteci Michael Petruc- ciani, 36 yaşında yaşama veda et- ti. Dreyfus Müzik"ten yapılan açık- lamaya göre ünlü müzisyen New York'ta kaldırıldığı Beth tsrael Hastanesi'ndeakciğerenfeksiyo- nundan öldü. Petrucciani, son ola- rak 16Temmuz 1998"de Monrre- aux Caz Festivali'ne katılmıştı. Ülkemizde de geniş bırhayran kit- lesine sahip olan Petrucciani, 1. Uluslararası Caz Festivali'nın ve Parliament Superband Jazz Festi- val '97'nin de konuğu olmuşru. 17 yaşında ilk albüm "Lirik Prvanonun Küçük Pren- si' olarak adlandınlan Petrucciani. cazın geniş kitleler tarafından se- vılmesinde büyük rol oynadı. Sa- natçı, Bill Evans, Keith Jarrett, Herbie Hancock ve McCoy Tyner hayranı olmasına karşın. daha 30 yaşına gelmeden bu sanatçılann et- kisinden kurtulmuş ve kendi tar- nnı oluşturmayı başarmıştı. Dört yaşındayken bir televizyon prog- ramında seyrettiği Duke EUing- ton'dan etkilenerek piyano çalma- ya başlayan Petrucciani. genç ya- şında büyümesini engelleyen ke- mikproblemiylekarşılaştı. Henüz 15 yaşındayken Kenny Oarke ve Clark Terry ile birlikte çalmayan başlayan sanatçı 17 yaşında ilk al- bümünü doldurdu. 1980 yılında LeeKonitz ile Fransa turnesine çı- kan Petrucciani 1982 yılında Ame- nka turnesini gerçekleştırdi. Bill Evarb. Keith Jarrett ve Art Ta- tum gibi müzisyenlerden etkile- nen Petrucciani. EMI ile plak ya- pan ilk Fransız müzisyen oldu. EMI için 1986-1994 yıllan ara- sında yedi albüm yaptı. Melodi ve yaratıcılık yüklü öz- gün üslubu ile cazın dahi piyanist- lerinden biri konumuna gelen sa- natçı, caz tarihinin akışını etkile- yebilecek karizmaya sahip, caz düşkünü yeni kuşak beyaz vırtü- ozlar arasında önemli bir yere sa- hipti. Henüz 30 yaşındayken bir caz efsanesi haline gelen Michel Pet- rucciani, 28 Aralık 1962 yılında Fransa'nın Montpellier kentinde doğdu. Sanatçı bir aileden gelen sa- natçı, davulun ardından piyano çalmaya başladı. 1980 yılında ilk albümü 'Flash'ı çıkardı ve bir yıl sonra Ameri- ka'da, ünlü saksafon ustası Char- lesUovdun ilgisini çekerek onun- (Fotoğraf: REUTER) rntelektüel bir müzik değil, basit, okunabilir ve insanlann kalplerine seslenen müzik yaptığım söyleyen Michael Petrucciani. dün akciğer enfeksiyonu nedeniyle Nevv York'ta yaşamını yitirdi. Genç yaşta büyümesini engelleyen kemik sorunuyla karşılaşan, özgün üslubuyla dahi olarak nitelendirilen ünlü piyanist, Fransa'da bir caz okulu kurmayı düşlüyordu. la çalmaya başladı. Montreux Caz Festivali'ne katılan ikilı 1982 yı- lında 'Prix d'EvceUence* ödülünü aldılar. Aynı yıl Petrucciani Lee Konitz ile bir albüme imza attı. 1983 yılında Michel Petrucciani uluslararası üne sahip eleştirmen Leonard Feather tarafından "Ydın En lyi Cazcısı' olarak adlandın- lırken Italyan Kültür Dairesi tara- fından da 'En lyi Avrupalı Caz Müzisyeni' ödülüne layık bulundu. Aynı yıl aynca 'Django Reinhart' ödülünün de sahibi oldu. 1984 yılında çıkardığı ve ken- disine 'Boris Vlan Prize'ı kazan- dıran "100 hearts' albümünü ise. Ron McLure ile doldurduğu düet ve Palle Danielson \e Eliot Zig- mund ile kaydettiğı trioalbümler ızledı. Jim Hall ve Wa> ne Shorter ile Montreux'ye katılmasının ar- dından 1986 yılında 'Pianism' ad- lı albümü çıktı. Jim Hall ve VVay- ne Shorter ile birlikte canlı olarak kaydettiğı 'POTver of Three' adlı albüm. 1987 yılında ikinci kez Fransız şov dünyasının ödülü 'Les Vktoires de la Musique'e aday ol- du. Babasıyla turne yaptı Sanatçınınbaşanlarını 1988 yı- lında Garj Peacock, Roy Haynes, Eddie Gomez ve Al Foster'ın eş- lık ettiği 'Michel Plays Petrucciani' albümü izledi. Dünyanın birçok ülkesinde artan hayranlan karşısın- da konserler vermeye başlayan sa- natçı. Michel Petrucciani Group'a synthisizer'da Adam Holzman'ı da ekleyerek Anthonv Jackson, Eddie Gomez, Frank Colon, Ta- nia Maria gibi ünlü sanatçılar eş- ligmde 'Musicon BlueNote' adlı albümü hayranlanna 1989 yılında annağan ettı. Petrucciani 'ye büyük başan sağ- layan 'Music' adlı albümü, ABD listelerinde satışa çıktıktan sade- ce 6 hafta sonra 2. sıraya yerleşe- rek ve Fransa'da 50 bin adet satı- larak, Michel Petrucciani'nin gü- nümüzün en yetenekli ve yaratıcı müzisyenlennden biri olduğunu kanıtladi. Sanatçı 1990 yılında 'Les Vk- toires de La Musique' ödülünü ikinci kez kazandı. bu ödülü Mic- hel Petrucciani ile Wayne Shor- ter, Stanley Clarke. Lenny ^Tıite ve Rachel Ferrel'ı bir albüm ve film için birleştiren 'Manhattan Project' izledi. 1991 yılındaki 'Playground' al- bümü sanatçıya 'Les Vktoires de la Muskjue' Ödülü'nü üçüncü kez kazandırdı. 1992 yılında Michel Petrucciani babası Tony Petrucci- ani ile 'Like Father, Like Son' tur- nesini gerçekleştirdi. Fransa'da uluslararası bir caz okulu kurmayı düşleyen Petrucci- ani. düşünü gerçekleştiremeden yaşama veda etti. IŞILDAK YE YELPAZE ATÎLLA BİRKİYE Adım Yalnızlık! Sabah olmuş, gün aydınlık ve bir pazar. Yılın ilk pazan. Umutla mı dolmalıyım, umutsuzlukla mı? Hangisi? Hem de Attilâ llhan'ın bir dizesi, yılın ilk günlerinde akıldan çıkmıyorsa: "hele güller açılmışsa yaş kırktan yukan" Her şeyden önce. pencereden dışarıya günün ilk bakışında, beklemedik bir an; bir şaşkınlık: Karşıda Kuleli görünmüyor. Hava sisli; yüz yıl önce yazılmış bir şiir geliyor insanın aklına! Bir mem- leket meselesi yani. Hani pek de farkımız yok, as- lında! Bugün pazar ve şiire götüriiyor insanı, sis ve pazar; oysa Kuleli görünmüyor. Bugünü mü yaz- malı yoksa dünü mü? Pazarın özelliği günün ken- disinden midir, yoksa dünden, geceden kalan- lardan mıdır? Belki de geçen haftanın izini sürmeli; öyle ya yirminci yüzyılı bitireceğiz, biraz sonra ve artık ro- mantizm tozlu raflarda bile olmayacak, ne yazık ki. Söz ederken Attilâ llhan'ın şiirinden, şöyle nok- talamıştık yazıyı: . Yüreğimizde, ebruli bir iz o şiirlerden kalan... Evet, burdan başlamalı; üstadın da izini sürmüş oluruz bir bakıma. Fikret sisi yazdı; Nâzım pa- zan; llhan da aşk yalnızlığını... Kuşkusuz, pazarın en büyük özelliği gecenin anımsanan rengidir. Gece, belli ki derin bir iz bırakmış. Anısının yıl- larca kalacağı bfr renk bu. O zaman şöyle mi başlamalı şiire: ebru gibi renkli bir iz yüreğimde geceden kalan Yeni bir yıl, yeni yılın ilk günü, hatta yeni yılın ilk pazarı değil de aslında bir şiirdir: Okunan bir şi- ir ya da yazılan bir şiirdir, iyi bir başlangıç. Bir şi- ire başlanmışsa; bugüne, haftaya, aya, pekâlâ yı- la da iyi bir başlangıç olabilir! Yine de bir sabah olduğu unutulmamalı. Pazar sabahı da olsa, bir sabah. Gece bitmiş, gün ay- dınlık. Her ne kadar, uykusuzluğun yalnızlık ile kar- deş olduğu bir gecenin sonuysa da... düşler sabaha göz açtığında uykusuzluk elbisesini giyiyordu küçük bir çocuğun kaçamaklığıyla Belki de sürdünmemeli şiiri; ama yanm kalmış şiirler yaşanmamış aşklar gibi değil midir? Ya da büyük biryanılgı içindeyim; belki de tam tersi, bü- tün şiirler aslında yaşanmamış aşklardır... Aşktan söz ettik: Kaçınılmazdı zaten. Şiire baş- ladık çünkü. Bir kuzey ülkesinden gelen şairin de- diği gibi bütün şiirler aşk şiiridir aslında. Biz yine de sürdürelim şiiri: gökyüzündeki titreşimler bir aşkın şarkısına başlamışlardı çoktan Yaşam ne garip. O şairle ilk karşılaştığımda yü- zü kara bulutlaıia örtülüydü. Gözünde yaşlar yok- tu ama; belli ki yüreği paramparça, hüngür hün- gür ağlıyordu. Dayanamayıp nedenini sormuştum; dahası onun hali bana soruyu sordurmuştu: Sevgilisini, gencecik aşkını yitirmişti. Kız ölmüştü, kısaca... Bu şiirin, bu yazının Danimarkalı şair Henrik Nordrandt ile hiçbir ilişkisi yok. Çağnşımlar, anı- lan getirdi akla. Yeniden şiire dönelim. Gecenin renginden söz etmiştik. O renk bir andı belki de; zamanın küçük bir parçası. Artık sonuna geldik, şiirin de yazının da: şimdiden uzaklığın sesi duyuluyordu uzatılan bir el yalnızca bir eldi, neden Erol Pekcan ölümünün 5. yıhtönümünde anılıyor • Kültür Servisi - Türkiye'ye caz müziğini sevdiren ünlü caz ustası Erol Pekcan. ölümünün üstünden geçen 5 yılın ardından hasretle anılıyor. Unlü usta 5. ölüm yıldönümü olan 11 Ocak günü Caz Derneği ve Kültür Bakanlığf nın ortaklaşa düzenlediği bir gece ile anılacak. Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenecek geceye Tuna Ötenel, Kudret Öztoprak. Imer Demirer. Can Kozlu, Kürşat And, Elvan Aracı, Ayşe Gencer. Ilham Gencer, Nilüfer Verdi, Nüket Ruacan, Cem Aksel ve Mahmut Yalay katılacak. Ajlan Büyükburç, Fatih Erkoç ve Ayten Alpman ile Neşet Ruacan yönetimindeki TRT istanbul Hafıf Müzik ve Caz Orkestrası katılacak. John Cook ile dans ve müzik atölyesi • Kültür Servisi - Amerikalı bale sanatçısı John Cook'un yöneteceği 'Geçmişten Günümuze Dans ve Müzik' konulu konferans dizisi 15 Ocak Cuma günü saat 18.30'da Borusan Kültür ve Sanat Merkezi'nde başlıyor. Atölyede, antik çağlardan günümuze muzığın geçirdiği evrim ele alınarak farklı kültürlerdeki yen incelenecek. Atölyeye katılanlar. John Cook'un bu çalışma kapsamında vereceği bir bibliyografya ve bir CD diskografisi ile Müzik Kütüphanesi'nde araştırma yapabilecekler. 10 bölümlük konferans dizisini yönetecek olan John Cook, Boğaziçi, Bilgi ve Koç üniversitelerinde misafir öğretim görevlisi olarak çalışıyor. 'Cumhupiyet ve Sanat • Kültür Servisi -Mimar Sınan Üniversitesi, Türk Sanatı Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi, Cumhuriyetin 75. yılı dolayısıyla, Türkiye üniversitelerinde sanat tarihi öğrenimi gören öğrenciler arasında 'Cumhuriyet ve Sanat' konulu bir araştırma yanşmasi düzenhyor. Son başvuru tarihi 22 Şubat 1999 olarak belirlenen yanşmanın seçici kurulu Prof. Dr. Semra Germaner, Prof. Dr. Gül lrepoğlu, Prof. Dr. Ayla Ödekan, Prof. Dr. Gönül Oney, Prof. Dr. Zeynep Yasa Yaman'dan oluşuyor. Yanşmacılar Türk plastık sanatlannın ve Türk mimarlığının Cumhuriyet dönemindeki herhangi bir akım, sanatçı. bina ya da sanat eseri üzerinde kaleme aldıklan monografık çalışmalan, Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerinin ve Cumhuriyet dönemi düşünce hayatının sanata ve mimarlığa yansımalannı ya da Cumhuriyet dönemindeki toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel gelişimle sanatsal üretim arasındaki ilişkilen ele aldıklan anaütik çalışmalan yanşmaya sunabilecekler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle