Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 1999 PERŞEMBE
14 KULTUR
Juan Cedron Dörtlüsü, Yapı Kredi Sanat Festivali kapsamında cumartesi günü AKM'de
Tango, lıüzüıı ve mizah bir arada
FEHMİAKGÜN
Arjantin Ulusal Tango Akademisı Başkanı ve şair
Horacio Ferrer'e göre tango, görünüşe göre farklı, ama
yakın ilişkisi olan dört ayn sanattan oluşur: Müzik,
dans, şiirve yorutn. Enstrümantal bir müzik tûrii ola-
rak doğan tango, çok geçmeden diğer unsurlan da içe-
ren karmaşık bir yapıya sahip olmasina karşın (Ar-
jantin'de bu dengenin sağlandıği 194O'lı yıllan hariç
tutarsak) zaman içinde bu dört unsurdan birinin di-
ğerlerine egemen olduğu dönemler geçirmiştir. Gü-
nümüzde de koreografık düzenlemelerle görsel bir
şölene dönüşen tango şovlannda dansın ön plana çık-
ması ve ilgi odağı olması gibi... Yapı Kredi Sanat Fes-
tivali çerçevesinde 9 Ocak 1999 Cumartesi gecesi
Atatürk Kültür Merkezi'nde bir konser verecek olan
Juan Cedron Dörtlüsü tse tangonun şiir olarak güzel-
liklerini mûzik ve kendine özgü yorumuyla sergile-
yecek.
Gitarist, ezgici ve bestecı Juan Cedron, Raul Tu-
non, Juan Geiman, Acho Manzi. Luis Borges gibi Ar-
jantinli şairleryanmda, JulioCortazar'dan Berthohd
Brecht'e uzanan dev sanatçılann eserlerini müzik-
lendirmiş bir besteci ve yorumcu. Dörtlüsü ise şu ele-
manlardan oluşmakta: Eduardo Garcia bandoneon,
Miguel Praino alto keman, Roman Cedron kontrbas
ve Juan Cedron gitar \ e ezgi... Juan Cedron Dörtlüsü
kuruldugu 1964 yılmdan bugüne dek 2000'den fazla
konser vermiş ve 22 albüm kaydetmiş, dünyaca ünlü
bir tango topluluğu.
1975'te Arjantin'den Paris'e yerteşir
Konserlerinde tangonun yakın geçmişinin, Rio De
La Plata havzasında ortaya çıkışından bugüne gelen
serüvenini, uzak geçmişinin Milonga ve Candombe
gibi kaynaklannı, kültüre olan zengin katkılanyla bir-
likte bugünkü ve geleceğin görünrülerini sergileyen
dörtlü, folklorik ve tipik gösterileTden uzakta doğru-
dan toplumsal içeriklı ve güdümlü bir dinleti sun-
makta...
Cedron topluluğu 1964 yılında bir üçlü olarak ku-
rulmuş önceleri: Gitar-keman ve bandoneon... Gitar-
da Juan Cedron, kemanda fbugün altoya dönmüş olan
Miguel Praino) ve bandoneonda CesarStrosc» -ki top-
luluga 1989'a kadar hizmet edecektir-... Aynı yıl üç-
lü ilk plağını kaydeder. Madrugada "Şafak Vakfi". Trio
Cedron, Oscar Pnore'nin Tango ve Edebryat" adını
taşıyan günlük radyo yaymlanyla bütün Arjantin'de
tanınır ve Buenos Aires'te Talcahuano Sokağı'nda
bir lokal açar. Gotan... Gotan kelimesi müzisyenle-
rin arasında tango yerine kullantlan sevimli bir argo
sözcüktür. (Hecelertersine çevrilmiş: Go-Tan)... 1967
yılında çıkardıklari ikinci albüm de aynı adı taşımak-
tadır... Film müzikleri de besteleyen ve çalan Juan Ced-
ron üçlüsü 1969 yılında kontrbasçı Jorge Sarraute'nin
katılımı ile kuartete dönüşür ve böylece devam eder..
1970 yılında eskiden beri şiirlerini bestelediği Juan
Gehnan ve Raul Gonzales Tunan'la birlikte 5. plak-
lan satışa çıkar: Los Ladrones "HırSKtor".
1964 'ten
bugüne dek
200'den fazla
konser veren
ve 22 albüm
kaydeden
Juan Cedron
Dörtlüsü,
tangonun
şiir olarak
güzelliklerini
müzik ve
kendine özgü
yorumuyla
sergileyecek.
Konserlerinde
tangonun
serüvenini, Milonga
ve Candombe gibi
kaynaklannı,
bugünkü ve
geleceğin
görüntülerini
sergileyen dörtlü,
toplumsal içerikli
ve güdümlü bir
dinleti sunmakta.
Arjantin'de bir turne dolayısı ile bulunan lspanyol
müzisyen Pacotbanez ile tanışan Cedron onunla bir-
likte uzun bir lspanya turnesine çıkar ve 1972 yılın-
da Avrupa'daki ilk plaklan yayımlanır: De Argentina
"Arjantinden"... Paco Ibanez'le uzun yıllar birlikte
olacak Juan Cedron ve dörtlüsü 1975 yılından itiba-
ren Parıs'e yerieşir... Paris tango için ışıklar ve umut-
lar diyandır... Tangonun asnn başlannda eski dünya
ile tanışması gene Paris'ten başlar. 1907 yılında "El
Papa Del Tango CrioDo" Arjantin tangosunun baba-
sı lakabıyla tanınan Angel VTlloldo'nun Paris'te 7 yıl
kalmasmdan sonraFrancisco Canaro'dan EduardoAro-
lasa hatta Susana Rinaldi'den Astor Piazzola'ya ka-
dar birçok besteci ve müzisyen Paris'in yolunu tutar.
Üstelik Juan Cedron. tıpkı Juan Jose Mosalini gibi o
yıllarda Arjantin'deki antı demokratık gelışmelerden
aşın rahatsızlık duyan sanatçılardanbindir.. Sonuç-
ta Cuarteto Cedron'un tüm Avrupa'da verdıği 250
konsen ızleyen yıllar da yeterince doludur. 1981de
ise Tunon, Dylan Thomas, Antonk) Machado \e Ja-
vier VlUafane'nin dizeleri üstüne yaptığı müzikler ile
yeni bir plağı çıkar: Chansons D'un Pays Quelcon-
que "Herhangi Bir Ülkenin Şarkılaru." Uruguaylı sa-
natçı Miguel Angel Estrellanın hapisten çıkışmı kut-
lamak için Fransa ve Ispanya'da düzenlenen birtur-
neye katılan Cedron Dörtlüsü, 1985 ve 1986 yıllann-
da "Cuarteto Cedron Bertohd Brecht Söylüyor" ad-
lı albümü yayımladı. Gene Brecht' in Antigone adlı ese-
rine yazdığı mûzikle 1994 Avignon Festivali 'ne ka-
tılan Cedron, Paris'e gelişinden bu yana ilk kez Fran-
sızca olarak şarkı söyler. 1995'te Arjantin'de şair ve
yazar Julio Cortazar'a özel bir yer veren konserleri-
ni, Kuzey Avrupa ve Fransa turneleri, yeni plak ka-
yıtlan izler...
Paris'te Haller Sokağı'ndakı gösterilenni 1998
Ekim ayına kadar sürdüren Juan Cedron Kuartetı'nin
son çıkan albümlerinin adı ise "Para que vos y Yo_"
(Ekım 1997)
Tangonun şiirsel zevkine varabilmek...
Kuartetin Istanbul konsen repertuvanna gelince: Ho-
mero Manzi ve Arthuro De Bassi'nin Manoblanco,
Juan Carlos Cobian, Enrique Cadicamo'nun Nostal-
gias. Osvaldo Tarantıno'nun 4 teması. Romeo Gavi-
di'nin Baile De Los Morenos'u dışında hepsi de Ju-
an Cedro'nun kendi bestesi.
Bunlardan "LJama Oscura, 500 anos Despues, Mi
PaisEsVerde,Besos\eTu'*adlı kompozisyonlann di-
/elen şairAcho Manzfye. "Corajos. Balada Del Homb-
re Que Se Callo La Boca'*nın Juan Gelman'a, "Los
Seis Hermanos Rapidos ve Dedos En GarilkTnun di-
zeleri ise Raul Gonzales Tunon'a aıt Programda hem
müzıği hem de sözlen Juan Cedron'a ait 3 parça da
yer almakta: A Lola Mora. Polenta Tumba ve Silen-
cio De Corajes-
Çok önceleri, bir radyo programında onun Los La-
darones "HırsHtar" adlı tangosunun sözlerini de ver-
mıştım: "Hırsızlar. kulaklanna kadar geçen gri bir kas-
ket ve boyunlanna koyu renk bir fular takar. Çizgili
gömlek gherler ve sol kollannda murJaka bir dövme
vardır: BirÇiçek.BirGeınivebirİsiın: Rosita_Çün-
kü bütün hırsızlar Rosita'ya âşıktır, tabii ben de...
Kartpostal koleksiyonu yaparlar, \ürüyen bir araba-
dan atiamasnu, ıslık calmasını ve vals yapmasını bilir-
ler._ OzellikJe büyük annelerini çok severier ve o ökJü-
ğünde gözyaşlan içinde bir tango smlerler- Sonra
kardeşlerK leohırup mirası pa>laşırlar. Ama onun alıp
gittiği sadece e\in kanaryası \u gümüş bir Meryem Ana
biWosudur_"
Pekı. İspanyolca bilmeyen dinleyici sözleri nasıl an-
layacak ve tangonun şiirsel zevkine nasıl varacak? Sa-
nıyoruz, maestro Cedron. Fransa'da yaptığı gibi her
parçadan önce Fransızca açıklamalar ve öykülerle
buna çözüm getırecektir... Ama müziksel anlatımın
ve ezgilenn ifadesinın, eşıt olarak herkese aynı beğe-
niyi duyumsatacağı v e yudum yudum içireceği de bir
gerçek "İlk milongalann ve tangolann derinden et-
kilediği bir ses. gürle\en bir ses. Cedron dörtlüsü sür-
gün, aşk acıs». \iririlmis hatıralar \e karmaşık yaşam
öykülerivle bazen scvinç ve bazen de hüzünle dinleni-
yor" diye yazıyor Bertrand Dicale. geçen yıl Figaro'da
çıkan bir yazısında... Özetle sadece tango tutkunlan-
nın değil, bütün sanatseverlerin kendinden bir şeyler
bulacağı ve uzak iklimlerle bütünleşecegi bir konser,
mutlaka gıdilmesi gereken bir dinleti.
Ünlü Fransızpiyanist ve besteci Michael Petrucciani, 36yaşında yaşamını yitirdi
'LirikPiyanonun Küçük PrensVarhkyok
Muzigine ilişkin görüşleri
'Yetenekli değilim,
yalnızca kendimi
piyanoya adadım'
Petrucciani 1994 yıhnda Le Figaro gazetesinde
yaptığı söyleşide kendi dünyasına ve müziğine
ilişkin ipuçlan vermişti.
• StüdyomJa birlikte benim için ideal yer olan
banliyöde bir evde yaşamaya başlayacağım.
Orada piyanom. bilgisayanm ve diğer aletlerim
için geniş yerim olacak ve genç müzisyenlere
benim deneyimimden, aletlerimden yararlanma
firsatj tanıyacagım. Aynca gençler, evimde
diğer müzisyen arkadaşlarla tanışma ve tartişma
firsatı da bulacak. Gençlere, bizim yaparken
öğrenmek zoTunda kaldıgımız şeyleri daha
sistemli bir şekilde öğretmemtz gerektiğini
düşünüyorum.
• Genelde kendimi pek güvende hissetmem.
Bugün yapabildiğim şeyleri yann da yapıp
yapamayacağımdan kuşku duyanm sürekîi.
Ashnda çok sıkılan bir adamım. ama bunu
işimde dışa voırmam. Entelektüel bir müzik
değil benimki, basit, okunabilir ve insanlann
kalplerine hitap eden bir müzik yapıyorum.
• Yaptığım mûzik her zaman söylemek
istediklerimle örtüşmüyor. Önceleri çok daha
fazla çahşırdım, ama bir şey söylemek gibi bir
amacım da olmazdı.
• Ben tam bir hırsızjm! Herkesten etkiîendim.
• Esin perisi uydurma. Çocukken sabah saat
dokuzda piyanonun başma otururdum, annem
saçlanmdan çekerek benı kaldınr, zorla yemek
yedirirdi. Sonra akşama kadar piyano çalmaya
devam ederdim. Derslerime ve kişisel
ilişkilerime zarar vermesine karşın 15 yıl
boyunca bu çalışma temposunu sürdürdüm.
Ben yetenekli değjlim, yalnızca tüm zamanımı
piyanoma adadım.
• Çocuklanmla ilgilenmek beni çok mutlu
ediyor. Bunun da müzik kadar önemli olduğunu
düşünüyorum. Ama kendime ayırabilecegim
yalnızca iki dakikam büe kalsa piyano çalmaya
devam edeceğim.
• Kendimi hiçbir şey yaprnadığım zamanlarda
yeni hissediyorum. Geçen yıl, bir grupla
birlikte çatmaktan sıkıldığımı fark ettim.
Böylece yeni bir dünya keşfettim: 'Solo piyano.'
Ama bu da bir ay, iki ay sürebilir ancak. Çok
sıkıcı. tam bir depresyon durumu. Birdenbire
parmaklannızı tuşlarda gezdiriyorsunuz ve
karşınıza yepyeni bir şey çıkryor.
Kültür Ser\isi - Ünlü Fransız pi-
yanist ve besteci Michael Petruc-
ciani, 36 yaşında yaşama veda et-
ti. Dreyfus Müzik"ten yapılan açık-
lamaya göre ünlü müzisyen New
York'ta kaldırıldığı Beth tsrael
Hastanesi'ndeakciğerenfeksiyo-
nundan öldü. Petrucciani, son ola-
rak 16Temmuz 1998"de Monrre-
aux Caz Festivali'ne katılmıştı.
Ülkemizde de geniş bırhayran kit-
lesine sahip olan Petrucciani, 1.
Uluslararası Caz Festivali'nın ve
Parliament Superband Jazz Festi-
val '97'nin de konuğu olmuşru.
17 yaşında ilk albüm
"Lirik Prvanonun Küçük Pren-
si' olarak adlandınlan Petrucciani.
cazın geniş kitleler tarafından se-
vılmesinde büyük rol oynadı. Sa-
natçı, Bill Evans, Keith Jarrett,
Herbie Hancock ve McCoy Tyner
hayranı olmasına karşın. daha 30
yaşına gelmeden bu sanatçılann et-
kisinden kurtulmuş ve kendi tar-
nnı oluşturmayı başarmıştı. Dört
yaşındayken bir televizyon prog-
ramında seyrettiği Duke EUing-
ton'dan etkilenerek piyano çalma-
ya başlayan Petrucciani. genç ya-
şında büyümesini engelleyen ke-
mikproblemiylekarşılaştı. Henüz
15 yaşındayken Kenny Oarke ve
Clark Terry ile birlikte çalmayan
başlayan sanatçı 17 yaşında ilk al-
bümünü doldurdu. 1980 yılında
LeeKonitz ile Fransa turnesine çı-
kan Petrucciani 1982 yılında Ame-
nka turnesini gerçekleştırdi. Bill
Evarb. Keith Jarrett ve Art Ta-
tum gibi müzisyenlerden etkile-
nen Petrucciani. EMI ile plak ya-
pan ilk Fransız müzisyen oldu.
EMI için 1986-1994 yıllan ara-
sında yedi albüm yaptı.
Melodi ve yaratıcılık yüklü öz-
gün üslubu ile cazın dahi piyanist-
lerinden biri konumuna gelen sa-
natçı, caz tarihinin akışını etkile-
yebilecek karizmaya sahip, caz
düşkünü yeni kuşak beyaz vırtü-
ozlar arasında önemli bir yere sa-
hipti. Henüz 30 yaşındayken bir caz
efsanesi haline gelen Michel Pet-
rucciani, 28 Aralık 1962 yılında
Fransa'nın Montpellier kentinde
doğdu. Sanatçı bir aileden gelen sa-
natçı, davulun ardından piyano
çalmaya başladı.
1980 yılında ilk albümü 'Flash'ı
çıkardı ve bir yıl sonra Ameri-
ka'da, ünlü saksafon ustası Char-
lesUovdun ilgisini çekerek onun-
(Fotoğraf: REUTER)
rntelektüel bir müzik değil, basit, okunabilir ve insanlann kalplerine
seslenen müzik yaptığım söyleyen Michael Petrucciani. dün akciğer
enfeksiyonu nedeniyle Nevv York'ta yaşamını yitirdi. Genç yaşta büyümesini
engelleyen kemik sorunuyla karşılaşan, özgün üslubuyla dahi olarak
nitelendirilen ünlü piyanist, Fransa'da bir caz okulu kurmayı düşlüyordu.
la çalmaya başladı. Montreux Caz
Festivali'ne katılan ikilı 1982 yı-
lında 'Prix d'EvceUence* ödülünü
aldılar. Aynı yıl Petrucciani Lee
Konitz ile bir albüme imza attı.
1983 yılında Michel Petrucciani
uluslararası üne sahip eleştirmen
Leonard Feather tarafından "Ydın
En lyi Cazcısı' olarak adlandın-
lırken Italyan Kültür Dairesi tara-
fından da 'En lyi Avrupalı Caz
Müzisyeni' ödülüne layık bulundu.
Aynı yıl aynca 'Django Reinhart'
ödülünün de sahibi oldu.
1984 yılında çıkardığı ve ken-
disine 'Boris Vlan Prize'ı kazan-
dıran "100 hearts' albümünü ise.
Ron McLure ile doldurduğu düet
ve Palle Danielson \e Eliot Zig-
mund ile kaydettiğı trioalbümler
ızledı. Jim Hall ve Wa> ne Shorter
ile Montreux'ye katılmasının ar-
dından 1986 yılında 'Pianism' ad-
lı albümü çıktı. Jim Hall ve VVay-
ne Shorter ile birlikte canlı olarak
kaydettiğı 'POTver of Three' adlı
albüm. 1987 yılında ikinci kez
Fransız şov dünyasının ödülü 'Les
Vktoires de la Musique'e aday ol-
du.
Babasıyla turne yaptı
Sanatçınınbaşanlarını 1988 yı-
lında Garj Peacock, Roy Haynes,
Eddie Gomez ve Al Foster'ın eş-
lık ettiği 'Michel Plays Petrucciani'
albümü izledi. Dünyanın birçok
ülkesinde artan hayranlan karşısın-
da konserler vermeye başlayan sa-
natçı. Michel Petrucciani Group'a
synthisizer'da Adam Holzman'ı
da ekleyerek Anthonv Jackson,
Eddie Gomez, Frank Colon, Ta-
nia Maria gibi ünlü sanatçılar eş-
ligmde 'Musicon BlueNote' adlı
albümü hayranlanna 1989 yılında
annağan ettı.
Petrucciani 'ye büyük başan sağ-
layan 'Music' adlı albümü, ABD
listelerinde satışa çıktıktan sade-
ce 6 hafta sonra 2. sıraya yerleşe-
rek ve Fransa'da 50 bin adet satı-
larak, Michel Petrucciani'nin gü-
nümüzün en yetenekli ve yaratıcı
müzisyenlennden biri olduğunu
kanıtladi.
Sanatçı 1990 yılında 'Les Vk-
toires de La Musique' ödülünü
ikinci kez kazandı. bu ödülü Mic-
hel Petrucciani ile Wayne Shor-
ter, Stanley Clarke. Lenny ^Tıite
ve Rachel Ferrel'ı bir albüm ve
film için birleştiren 'Manhattan
Project' izledi.
1991 yılındaki 'Playground' al-
bümü sanatçıya 'Les Vktoires de
la Muskjue' Ödülü'nü üçüncü kez
kazandırdı. 1992 yılında Michel
Petrucciani babası Tony Petrucci-
ani ile 'Like Father, Like Son' tur-
nesini gerçekleştirdi.
Fransa'da uluslararası bir caz
okulu kurmayı düşleyen Petrucci-
ani. düşünü gerçekleştiremeden
yaşama veda etti.
IŞILDAK YE YELPAZE
ATÎLLA BİRKİYE
Adım Yalnızlık!
Sabah olmuş, gün aydınlık ve bir pazar. Yılın
ilk pazan. Umutla mı dolmalıyım, umutsuzlukla
mı? Hangisi? Hem de Attilâ llhan'ın bir dizesi,
yılın ilk günlerinde akıldan çıkmıyorsa:
"hele güller açılmışsa yaş kırktan yukan"
Her şeyden önce. pencereden dışarıya günün
ilk bakışında, beklemedik bir an; bir şaşkınlık:
Karşıda Kuleli görünmüyor. Hava sisli; yüz yıl
önce yazılmış bir şiir geliyor insanın aklına! Bir mem-
leket meselesi yani. Hani pek de farkımız yok, as-
lında!
Bugün pazar ve şiire götüriiyor insanı, sis ve
pazar; oysa Kuleli görünmüyor. Bugünü mü yaz-
malı yoksa dünü mü? Pazarın özelliği günün ken-
disinden midir, yoksa dünden, geceden kalan-
lardan mıdır?
Belki de geçen haftanın izini sürmeli; öyle ya
yirminci yüzyılı bitireceğiz, biraz sonra ve artık ro-
mantizm tozlu raflarda bile olmayacak, ne yazık
ki.
Söz ederken Attilâ llhan'ın şiirinden, şöyle nok-
talamıştık yazıyı:
. Yüreğimizde, ebruli bir iz o şiirlerden kalan...
Evet, burdan başlamalı; üstadın da izini sürmüş
oluruz bir bakıma. Fikret sisi yazdı; Nâzım pa-
zan; llhan da aşk yalnızlığını...
Kuşkusuz, pazarın en büyük özelliği gecenin
anımsanan rengidir.
Gece, belli ki derin bir iz bırakmış. Anısının yıl-
larca kalacağı bfr renk bu. O zaman şöyle mi
başlamalı şiire:
ebru gibi renkli bir iz
yüreğimde geceden kalan
Yeni bir yıl, yeni yılın ilk günü, hatta yeni yılın ilk
pazarı değil de aslında bir şiirdir: Okunan bir şi-
ir ya da yazılan bir şiirdir, iyi bir başlangıç. Bir şi-
ire başlanmışsa; bugüne, haftaya, aya, pekâlâ yı-
la da iyi bir başlangıç olabilir!
Yine de bir sabah olduğu unutulmamalı. Pazar
sabahı da olsa, bir sabah. Gece bitmiş, gün ay-
dınlık. Her ne kadar, uykusuzluğun yalnızlık ile kar-
deş olduğu bir gecenin sonuysa da...
düşler sabaha göz açtığında
uykusuzluk elbisesini giyiyordu
küçük bir çocuğun
kaçamaklığıyla
Belki de sürdünmemeli şiiri; ama yanm kalmış
şiirler yaşanmamış aşklar gibi değil midir? Ya da
büyük biryanılgı içindeyim; belki de tam tersi, bü-
tün şiirler aslında yaşanmamış aşklardır...
Aşktan söz ettik: Kaçınılmazdı zaten. Şiire baş-
ladık çünkü. Bir kuzey ülkesinden gelen şairin de-
diği gibi bütün şiirler aşk şiiridir aslında. Biz yine
de sürdürelim şiiri:
gökyüzündeki titreşimler
bir aşkın şarkısına
başlamışlardı çoktan
Yaşam ne garip. O şairle ilk karşılaştığımda yü-
zü kara bulutlaıia örtülüydü. Gözünde yaşlar yok-
tu ama; belli ki yüreği paramparça, hüngür hün-
gür ağlıyordu.
Dayanamayıp nedenini sormuştum; dahası
onun hali bana soruyu sordurmuştu: Sevgilisini,
gencecik aşkını yitirmişti. Kız ölmüştü, kısaca...
Bu şiirin, bu yazının Danimarkalı şair Henrik
Nordrandt ile hiçbir ilişkisi yok. Çağnşımlar, anı-
lan getirdi akla. Yeniden şiire dönelim. Gecenin
renginden söz etmiştik. O renk bir andı belki de;
zamanın küçük bir parçası.
Artık sonuna geldik, şiirin de yazının da:
şimdiden uzaklığın sesi duyuluyordu
uzatılan bir el
yalnızca bir eldi, neden
Erol Pekcan ölümünün 5.
yıhtönümünde anılıyor
• Kültür Servisi - Türkiye'ye caz müziğini sevdiren
ünlü caz ustası Erol Pekcan. ölümünün üstünden
geçen 5 yılın ardından hasretle anılıyor.
Unlü usta 5. ölüm yıldönümü olan 11 Ocak günü
Caz Derneği ve Kültür Bakanlığf nın ortaklaşa
düzenlediği bir gece ile anılacak. Atatürk Kültür
Merkezi'nde düzenlenecek geceye Tuna Ötenel,
Kudret Öztoprak. Imer Demirer. Can Kozlu, Kürşat
And, Elvan Aracı, Ayşe Gencer. Ilham Gencer,
Nilüfer Verdi, Nüket Ruacan, Cem Aksel ve
Mahmut Yalay katılacak. Ajlan Büyükburç, Fatih
Erkoç ve Ayten Alpman ile Neşet Ruacan
yönetimindeki TRT istanbul Hafıf Müzik ve Caz
Orkestrası katılacak.
John Cook ile dans ve
müzik atölyesi
• Kültür Servisi - Amerikalı bale sanatçısı John
Cook'un yöneteceği 'Geçmişten Günümuze Dans
ve Müzik' konulu konferans dizisi 15 Ocak Cuma
günü saat 18.30'da Borusan Kültür ve Sanat
Merkezi'nde başlıyor. Atölyede, antik çağlardan
günümuze muzığın geçirdiği evrim ele alınarak
farklı kültürlerdeki yen incelenecek. Atölyeye
katılanlar. John Cook'un bu çalışma kapsamında
vereceği bir bibliyografya ve bir CD diskografisi
ile Müzik Kütüphanesi'nde araştırma
yapabilecekler. 10 bölümlük konferans dizisini
yönetecek olan John Cook, Boğaziçi, Bilgi ve Koç
üniversitelerinde misafir öğretim görevlisi olarak
çalışıyor.
'Cumhupiyet ve Sanat
• Kültür Servisi -Mimar Sınan Üniversitesi, Türk
Sanatı Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi,
Cumhuriyetin 75. yılı dolayısıyla, Türkiye
üniversitelerinde sanat tarihi öğrenimi gören
öğrenciler arasında 'Cumhuriyet ve Sanat' konulu
bir araştırma yanşmasi düzenhyor. Son başvuru
tarihi 22 Şubat 1999 olarak belirlenen yanşmanın
seçici kurulu Prof. Dr. Semra Germaner, Prof. Dr.
Gül lrepoğlu, Prof. Dr. Ayla Ödekan, Prof. Dr.
Gönül Oney, Prof. Dr. Zeynep Yasa Yaman'dan
oluşuyor. Yanşmacılar Türk plastık sanatlannın ve
Türk mimarlığının Cumhuriyet dönemindeki
herhangi bir akım, sanatçı. bina ya da sanat eseri
üzerinde kaleme aldıklan monografık çalışmalan,
Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerinin ve
Cumhuriyet dönemi düşünce hayatının sanata ve
mimarlığa yansımalannı ya da Cumhuriyet
dönemindeki toplumsal, siyasal, ekonomik ve
kültürel gelişimle sanatsal üretim arasındaki
ilişkilen ele aldıklan anaütik çalışmalan yanşmaya
sunabilecekler.