Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
fmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Gene! Ya>ın Yönetmenı Orhan Erinç
0 Genel Yayın Koordınatöru Hikmet
Çetinka\aO Yazıışlerı Müdürü tbrahim
Yüdız '• Sorumlu Müdür: Fikret llkiz
0 Haber Merkezı Müdürü. Hakan
Kara • Görsel Yönetmen. Fikret Es«r
Istıhbarat. Cengiz Yıldınm 0 Ekonomı Özlem
Yu/ak • kıiltür Handan Şenköken0 Spor
Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler Sami
Karaören 0 Dûzeltme Abdullah Yazicı 0
Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgi-Belge:
Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen: Mehmct Faraç
Yayın Kurulu: llbao Selçuk
(Başkan), Orhan Erinç. Oktay
Kurtböke. Hikmet Çctinka>a,
Şâkran Soner, Ergun Balcı.
tbrahim Yüdız. Orhan BursaJı,
Mıntafa Balbav. Hakan Kara.
Ankara Temsılcisı. Mustafa Balbav Atatürk Bulvan
No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7
hat), Faks:4195O270IzmırTemsılcısı.SerdarKızık,
H ZiyaBlv. 1352 S.2'3Tel:4411220, Faks 4419117
• AdanaTemsilcisı.Çetin Yiğenoglu, inönüCd. 119
S. No:l Kat:l.Tel-363 12 11, Faks-363 12 15
Müessese Mûduru Lstün Akmen #
Kooıdmator AhmrtKorulsaııtMuha-
sebe Böient Yener#IJare Hüseyin
Gürer • Ljieünc. Önder Çclik • Bıİgı-
l$lem. Nail tnal 0 Bılgısa>ar Sıstem
Mflrûvet ÇBtr«Saıış FazilctKuz»
MEDVA C: • Vonetım Kuruiu
Başkanı - Genei Mudur Gülbin
Erduran 0 Koordınator Refaa
Işatman # Genel MudurYardımcısı
S » d a Çoban Tel 514 07 53 -
5139580-5138460-61,Faks 5138463
fc ı\ıınla>an »e Basan: Yenı Gün Haber \)ansı. Basın \e Yavıncilık A $
I"üiMxığıCad .« 41 Cagaloglu 34334 Ist PK. 246 lstanbul Tel (0 212ı 512 05 05 (20 hat) haks (0 212) 513 S5 95 6OCAK1999 lmsak-5.49 Güneş: 7.22 Öğfe: 12.17 tkindi: 14.36 Akşam: 16.57 Yatsı: 18.25 www.cumhuriyet.com.tr
Hastalık
hastasıyız
• İSTANBUL (ANKA) -
rürklenn hastalık hastası
olmaya meyilli olduklannı
belirten Prof. Dr. Sedat
Özkan. bunun nedenını
rürkJenn ki2gınlıklannı,
öfkelennı. kaygılannı
sözlerle anlatmak yerine
beden dillerinı kullanarak
anlatmalanna bağladı.
Çapa Tıp Fakültesi
Psıkiyatn Anabılim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Sedat
Ozkan.""Türkler
be\inlenni ve yüreklerini
kullanmadıklan ıçin
hastalık hastası oluyor"
dedi. Hastalık hastalığının
ruhsal bir problem
oldujjunu ifade eden Prof.
Dr. Ozkan. tedavınin de
ancak psıkıyatristler
tarafından yapılabileceğini
dile getırdı.
RTÜK'e rekor
başvuru• ANKARA (AA)-
Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu'nun "178 Alo
RTÜK' hattına.
kuruldugundan beri en
fazla şikâyetın geçen
kasım ayında geldiği
belırlendi Bu ay içinde
hattı 2 bin 386 erkek. 1604
kadın izleyici arayarak
radyo ve televizyon
kanallan ıle ılgilı
şikâyetlennı ılettı. Erkek
izleyıcılenn çoğunluğu
kapatma cezalannı
eleştirirken, kadın
izleyicıler ise en fazla
kliplerden şikâyet ettı. Bir
izleyicı A Takımı
Programı 'na bir başkası
ise bir yanşma programına
katılmak için RTÜK.'ten
yardım istedı.
Yeşillerin 1999
gündemi
• İZMİR(AA)-Türk
yeşillerinin 1999yılında
ekolojık turizm
(ekofurizm) ve ekolojik
tanm (ekotanm)
konulannın yaygınlaşması
içın kampanyalar
düzenleyeceği bildirildi.
Yeşiller. ekotunzm
derslennin tunzm meslek
liselen ıle turizm ve
otelcilik
yüksekokullannda
okutulmasını istiyor. Bu
amaçla yeşiller. Bilkent
Üniversitesi'nde ekotunzm
konulu toplantı
düzenleyecek.
Hıristiyanlar
Konya'ya
• KO> V A (Cumhumct) -
Konya yakınlanndakı,
dağdan oyularak yapılan
ilk Gökyurt Gılıstra
Kilisesı'nin 2 bin yılında
tunst akınına uğraması
beklenıyor. Konya Turizm
tl Müdürü Ibrahim Tekbaş.
"Hıristiyanlar. Hz Isa'nın
2 bininci doğum gününü,
havarilennden St. Paul'ün
ilk vaaz serdıği yerolan
Gilistra'da kutlayacaklar"
dedi.
Atabek söyleşisi
• Haber Merkezi -
Yazanmız Dr. Erdal
Atabek. yann İstanbul
Lisesi'nde 'Aıle lçi
lletışım konulu sövleşiye
katılacak. Söyleşi fo.30-
12.00 saatlen arasında
lisenin Ferdi Vural Gökçay
Konferans Salonu'nda
gerçekleştirilecek.
Her dolunay zamanı Ay Tannçası Selene ile çoban Endymion'un aşkını anlatan efsane yeniden canlanıyor
Bafa'da dolunay sevda demektirASIMAN ABACIOĞLU
İZMİR- Ay ışığı altında Bafa Gölü, her
zamankı gibi büyüleyıci. Bafa'da her dolu-
nay zamanı Ay Tannçası Selene ile yoksul
çoban Endymion'un aşkını anlatan efsane
yeniden canlanıyor. Beşparmak Dağı'nın
kuytu bir yennde çoban Endymıon. sonsuz
uykusunu uyuyor olmalı. Bafa. bu halıyle
kaldığı ve ay ışığı gölü böyle aydınlattığı
sürece. efsane de aşkı anlatmaya devam
edecek.
Mitolojik söylenceler içinde "aşkadair"
olanlan için dünya üzerinde en uygun yer-
lerden biri Bafa olmalı. Derler ki, genç ve
yakışıklı çoban Endymion'a gönül veren Ay
Tannçası Selene. yalnızca o uyurken yanı-
na gelir ve onunla birlikte olurdu. Geceyi
bir düş gibi anımsayan Endymion. sevgili-
siyle daha fazla birlikte olabılmek için Tan-
nlar Tannsı Zeus'tan sonsuz uykuya dalma-
yı diledı. O günden beridir Latmos Da-
ğı'nda bir mağarada uyuyan Endymion,
"aşkuı olanaksızhğı yenen gücünün" sım-
gesine dönüştü. Eski zamanlarda Bafa'da ya-
şayanlar, dolunay çıktığmda Selene ile Endy-
mion'un kavuştuklanna inandılar. Dolu-
nay, bugün de geceleyın gölü gümüş bir
tepsiye dönüştürdüğünde, duyulan ses dal-
galann kıyıya vuruşu mu, yoksa Selene'nin
fısıltılan mı, anlamanın olanağı yok.
Bazı mitologlar Selene'nin Artemis'ten
başkası olmadığını söylerler. Endymion'un
uyuduğu mağara. Latmos, günümüzdeki
adıyla Beşparmak Dağı"nda bir yerlerde. Da-
ğın kayalıklan arasına gizlenmiş yüzlerce
mağaranın. söylencelerden de eski zaman-
lann izlerinı sakladığı söyleniyor. Beşpar-
mak Dağı'nın eteklerinde kurulu Herakle-
ia kentinin, yüksek bir tepesine yerleştıril-
mış görkemli Artemis Tapınağı'nın kalın-
tılan ise tannlann yüceliğini vurgulamak
istercesine Bafa Gölü'nün doğal güzelliği-
ne sırtmı dönmüş. Tapınağın, neredeyse
kalıntılan kadar yaşlı bekçisi. 60 yıldır ay-
nı tepede. alüvyonlann doldurduğu yama-
cı ve ötesindeki Bafa'yı gözlüyor. "Eşyok,
çocuk yok" diyor. Sanki Selene ile Endy-
mion'un aksine, 60 yıldır burada bu tepe-
de kavuşamadıgi bir sevgilinin özlemini
çekıyor gibi. Latmos Dağı'nınmağaralann-
da çile dolduran keşişlere benziyor. Endy-
mion, u> uduğu mağarada hâlâ genç ve gü-
zel ama o. **80"in üstünde", kendisi de bil-
miyoryaşım.
Değişen Kapıkın
Herakleıa'nın kalıntılan. bugün Kapıkı-
n Köyü ile ıç içe geçmiş. Kapıkın köylü-
leri, "taştarHT tarihi eser oldugunu anlayın-
caya kadar kahntılardan yararianarak epey-
ce ev yapmışlar. Bu yüzden antik kent sur-
lan nerede başlıyor. Bizans yapısi manas-
tırlar ve Kapıkın köyünün evleri nerede bi-
tiyor belli değıl. Şimdi geçimlerini zeytin-
cilik ve hayvancılığm yanı sıra büyük öl-
çüde turizme bağlamış olan çevre köylüle-
ri. belli ki tarihi eserlerin turizm gelin açı-
sından önemini biliyorlar. Soran olursa her
taşın öyküsünü ayaküstü anlanveriyorlar. Da-
ha dağda henüz tunstlerce keşfedilmemiş
yüzlerce magaradan söz ediyoriar. Çoluk ço-
cuklanna "koruma altmdakj" Bafa çevre-
sine ev yapamamaktan yakınsalar da ''uy-
gun fiyata" ev ve arazi pazarlamayı da ih-
mal etmiyorlar. Söylediklerine göre Bafa
çevresinde arazi alanlann sayısı az değil.
Köylülerin eskiden en önemli geçim kay-
nağı olan balık tükenınce, bir zamanlar
"can pahasına^ yapılan balıkçılık. **yor-
gangittika>gabitti" misali sonaermiş. Ba-
lıkçı teknelen hâlâ gölün kıyısında bağlı sa-
lınıyorlar. Gölün güneş altındaki puslu gö-
rüntüsüyle de gerçekten uyumlu bir man-
zara oluşturuyorlar. ancak artık sadece "ge-
zinti teknesi'' olarak kullanılıyorlar.
Bafa'yı ilk keşfeden Almanlar, hâlâ yö-
renin en vefalı ziyaretçileri. Yaz kış deme-
den doğayla iç içe "sakm" bir tatil için Ba-
fa'yı tercih ediyoriar. Kalabalık gruplarha-
linde, gürültücü çocuklanyla Türk ziyaret-
çilergeldiğinde sessizlik bozulsa da geri ka-
lan zamanlarda, geceleri ay ışığıyla yıka-
nan, sabahlan ise puslu bir parlaklığa bü-
rünen "Ay Tannçası Selene'nin aynası"
Bafa'nm tadını sonuna kadar çıkanyorlar.
Tapınağın, neredeyse kalıntılan kadar yaşlı bekçisi, 60
yıldır aynı tepede, alüvyonlann doldurduğu yamacı ve
ötesindeki Bafa'yı gözlüyor. "Eş yok, çocuk yok" diyor.
Sanki Selene ile Endymion'un aksine, 60 yıldır burada,
bu tepede kavuşamadiğı bir sevgilinin özlemini çekiyor gibi.
Araşttnaaiara göre. (Ubıya
katha aöfcsunun yilale
18'inin,«riselüerinse > üzde
6'sının migTEJli var. En şiddetti
migren agnlanna 3Ü'lu ve
401ı y-aşîarda rasrlanr>or,
çocukJarda da göriilebûi>«r.
KADIKÖY BELEDİYESİ VE YEDtTEPE HASTANESt^NtN PANELt
829 ldşiAIDS'in pençesindeİstanbul Haber Senisi - tstanbul
Özel Yeditepe Hastanesi Başhekim
Yardımcısı Op. Dr. Murat Özdemir.
Türkıye'de resmi verilere göre. AIDS'li
829 hasta bulunduğunu söyledi. Ger-
çek sayının bunun çok üzerinde oldu-
|unun tahmın edıldıginı vurgulayan
Özdemir, "Bugerçeklerdoğrultusun-
da gençlerin bilinçlendirilmesi ve ko-
runma >oUannın öğretilmesi için çalış-
malar sürdürülüyor" dedi.
Kadıköy Beledıyesi. İstanbul Özel
Yeditepe Hastanesi ve
AIDS Savaşım Derneğı ta-
rafından "GençlikAIDS'i
tanıyacak, kökflnü kazıya-
cak" sloganıyla ortaklaşa
düzenlenen panel, Cadde-
bostan Kültür \e Sanat
Merkezi'nde yapıldı.
Dr. Murat Özdemir,
AIDS hastalannın yüzde 50'den faz-
lasını, 10 ıle 24 yaş grubündakı ener-
jık, ama AIDS konusunda yetennce
bilgılendıriJmediğı ıçin savunmasız
kalan çocuk ve gençlenn oluşturduğu-
nu söyledi.
AIDS Savaşım Derneği Yönetim
Kurulu üyesi Prof. Dr. Şükran Şimşek
ise HIV virüsü taşıyan her insanın
AIDS'li demek olmadığını vurgula-
yarak bu insanlann bağışıkhk siste-
mine bağlı olarak lOyada 12 sene ka-
dar yaşamını saglıklı bir şekilde sür-
dürebıleceğini söyledi.
AIDS'in vajinal sıvı. HIV virüsü ta-
şıyan kişilerin açık yaralan. kan nak-
li. anneden bebeğe süt emzirme sıra-
sında. iğne paylaşımı ve cinsel ilişki
yoluyla bulaştığını belırten Prof. Dr.
Sükran Şimşek, birkişinin tedavi mas-
rafının yıllık 25 bin dolan bulduguna
dikkat çekti. Şimşek şöyle devam et-
ti:
KJzmanlar, AIDS hastalanrun yüzde 50'den
fazlasını, 10 ile 24 yaş grubundaki enerjik, ama
AIDS konusunda yetennce bilgilendirilmediği
için savunmasız kalan çocuk ve gençlerin
oluşturdugunu ifade ediyoriar.
"Riskli davranjştan sonra insanlar
15 gün ya da 2 ay içinde testkr >apn-
nyorlar. Ama bir insanın \\nss, alıp al-
madığL, ancak 3 ay içerisinde belli olu-
yor. Yapılan testlerden sonra, testierin
hatalı çıkma otasılığına karşı doğrula-
ma lestleri de muttakayapılmah. Bu yüz-
den insanlar test öncesi ve test sonrası
muüaka bu konuda ilgili yeıiere da-
tuşmalı."
AIDS Savaşım Derneği üyesi Dr.
Erhan Çetin de tokalaşmayla, öpüş-
mekle. tükürûkle, aynı bardaktan su iç-
mekle, aynı tuvaleti kullanmakla ve
si\Tİsinek sokmasıyla vırüsün bulaş-
madığını. ancak ateşli öpüşme sıra-
sında dişetlerinde kanama olasılığı ne-
deniyle bulaşma riski bulunduğunu
söyledi
Uyuşturucu paneli
Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillen-
dinne Kurumu Gençlik Komitesi'nin
düzenledıği "Uyuşturucu ve
Gençük" konulu panel Fener-
bahçe Lisesi'nde yapıldı.
tstanbul Narkotık Şube
Müdürlüğü Komisen Meh-
met AliAyduih, Türkiye'nin,
uyuşturucu trafiğinın tam
ortasmda yer aldığını belir-
terek bu durumdan en çok İs-
tanbul "daki okullannetkılendığini söy-
ledi.
Özellıkle Doğu ve Uzakdoğu ülke-
lerinin ekonomilerinin uyuşturucuya
dayandığına dikkati çeken Aydınlı.
"Türkiyebu uyuşturucutrafiğinin tam
ortasında" dedi. Aydınlı, 1998 yılın-
da 1000 uyuşturucu bağımlısı üzerin-
de yaptıklan bir araştırmada, bağım-
lılann yüzde 28'inin 16-25 yaş aıasm-
da oldugunu vurguiadı.
Medyayla ilgili tüm dokümanlar web sayfasında
TGS İnternet'e girdiİstanbulHaberServisi -Tür-
kiye Gazetecıler Sendikası
(TGS)üyelerine vetüm gaze-
tecilere Internetle ulaşmak
amacıyla web sayfası açtı.
TGS'den yapılan açıkJama-
ya göre. "http:// www.
tgso)rg.tr'' adresiyle ulaşıla-
bılecek web sayfasının "Gün-
cel" bölümünde, TGS'nin
SÎP: tlaçtapatent,
utanç anlaşması
tstanbul Haber Servisi -
Yılbaşında yürürlüğe giren
ilaçta patent uygulaması-
mn ilaç fryatlannı arttıraca-
ğı vurgulandı.
Sosyalist Iktidar Parti-
si'nce (SfP) yapılan yazılı
açıkiamada. ilaçta patent
uygulamasının bir "utanç"
anlaşması olduğu ve bir an
önce iptal edilmesi gerek-
tiğini vurguladı. Türkiye
halkının sağhğının kâr hır-
sma kurban edildıği belir-
tilen açtkiamada, ıîaçta pa-
tent uygulamasmm geçer-
siz olduğu savunuldu. Sa|-
lık hİ2inetlerininparasız ol-
ması gerektiği vurgulanan
SİP açıklamasında, uygu-
lamanın getireceği sonuçlar
özetle şöyle sıralandı:
-licuzüaçbulunamaya-
cak.
- Ithal ilaçlann oranıhız-
laartacak.
- Ülkemiz sınırian için-
deki ilaç ürerimi hızla a»-
lacak.
-Var olantekelciyapı da-
ha da hizlı gelişecek.
- Kamu kuruluşlannm
ucuzilaa tercihetmeotana-
ğı ortadan kalkacak.
- Halkımızın ilaç ihtiya-
cınm karşılanması tama-
men ilaç tekellerinin insa-
fina terkedilecek.
e-posta : tan (« prizma. net. tr
açıklamalanna yer verilıyor.
Bu bölümde. medyaya gi-
ren kara parava gösterilen tep-
kiler ile basın meslek örgüt-
lerinin ortak deklarasyonu da
yer alıyor. Sayfanm "Belge-
ler" bölümünde basınla ilgili
yasa metinleri. TGS tüzüğü
ve teşmil karan yer alırken
"Araştrma-Rapor" bölümün-
de ise TGS'nin RTÜK rapo-
ru, gazeteci kımliği, medya-
daki vahşi kapıtalist uygula-
malar, basın özgürlüğünün
önündeki engeller, promos-
yon ve tirajlan ile basın mes-
lek ilkeleri başlığı altında Ba-
sın tlan Kurumu'nun, Ulusla-
rarası GazetecilerFederasyo-
nu'nun (FIJ). Ekonomi Muha-
birleri Demeği'nin yayımla-
dıkları meslek ilkeleri ile
TGC'nin "Türkiye Gazeteci-
leri Hak veSorumlulukBOdir-
gesi''nin tam metni sunuluyor.
TGS, web sayfasını daha
da zengınleştirerek medya
dünyasındaki her türlü geliş-
menin duyurulacağı elektro-
nik gazeteye dönüştürmeyı
hedeflıyor.
Newsweek'te yer alan habere göre 21 farklı ağn çeşidi saptandı
Mîgrenin sırm çözülüyor
Dış Haberier Servisi -Çağın hastalık-
lanndan mıgren ABD'de yayımlanan
Newsweek dergısının son sayısına ka-
pak oldu. Dergide "Migrene karşı ye-
nisavaş" başlığıyla yayımlanan araştır-
ma-habetde, migrenın nedenleri ve mig-
renle mücaledele vanlan nokta ince-
lendi. Doktorlar için yıllar boyu sırn-
nı konıyan migrenin kimlerde çıktığı
ve semptomlan artık bilinıyor.
Son yapılan araştırmalara göre, dün-
ya kadın nüfusunun yüzde 18'inin, er-
keklerinse yüzde 6'sının mıgreni var. En
şiddetii mıgren ağnlanna 30'lu ve 4O'lı
yaşlarda rastlansa da inanılanın aksine
mıgren çocuklarda da başgösterebiliyor.
Kadınlarda en çok adet dönemlenn-
deki hormon degişıklikleri nedeniyle ya-
şanıyor. Çocuklardaysa çoğu kez yetiş-
kinlere göre daha kısa sürdügü, bazı
durumlarda yanm saatı aşmadığı belir-
tiliyor. Yetişkinler yanm baş ağnsı çe-
kerken çocuklar ağnyı başiannın ön
kısmında hıssediyorlar.
Çocuklardaki migren çoğu kez teş-
his edılemiyor. Hastalığın göstergele-
ri çocuklann ışığa ya da sese duyarlı ol-
malan ve mide sorunlan.
Bugün ülkemiz de dahil olmak üze-
re dünyanın pek çok ülkesınde ağn mer-
kezlen bulunuyor.
Dünyanın ilk baş ağnsı merkezlerin-
den olan Chicago'daki Diamond Baş
Ağnsı Kliniği'nin kurucusu Dr. Sey-
mour Dtamond'a göre, büyük olasılık-
la modem tıbbın en az anladığı. en faz-
la yanlış teşhis koyduğu ve en kötü te-
davi ettiği hasta grubu migrenliler.
Migren sadece bir baş ağnsı değil.
Hastalık sırasmda mide bulanhsıyla ışı-
ğa ve sese duyarlılık da oluşuyor.
ABD'de sayılannın 25 milyon ol-
dugu tahmin edılen mıgren hastala-
nnın yansına yakını migrenleri ol-
dugunu bilmıyorlar.
ABD'de etkinlik gösteren Ulusal Baş
Ağnsı Vakfı. nedenleri gerginlikten tü-
möre uzanan 21 farklı ağn çeşidi sap-
tadı. Migren, geleneksel olarak damar
ağnsı olarak tanımlandı. Beyin çevre-
sindeki kan damarlan açılarak komşu
sinirlere baskı yapıyor. Kafein bağım-
lısı kışilerde. birdenbire kahvenin ke-
silmesi de benzer bir etkiye yol açıyor.
Migren hastalannın yaklaşık yüzde
15'inde hastalık öncesinde gözlerin
önünde ışık çakması ya da kör nokta-
lar oluşması ve görsel bozuklukların
yanı sırahalsızlık gibi rahatsızlıklarda
yaşanıyor.
Çoğu hasta başağnsınm başlaması-
nın nedenini yorgunluk, uykusuzluk ya
da bırkaç kadeh şaraba bağlıyor. Araş-
tırmacılar ise gerçek nedenı tam olarak
tanımlayamasalar da migrenın nedeni-
nin bunlar olmadığını söylüyorlar.
SÖYLEŞİ ATTİLA İLHAN
Ankara, 'Elini Uzatmıştı', Ama...
r^ürsüdeki elmacık kemikleri Kalmuk, sakalı Hıris-
ı\tiyan, o ufak tefek adam, elbette Vladimir ||-
yiç'den başkası değıldi; III. Enternasyonal'ın 3.
Kongresi'nde (13 Haziran 1922) konuşuyordu; "-
...Yeryüzü nüfusunun ezici bir çoğunluğunu oluş-
turan, sömürge ve yansömürge ülkelerin siyasi
hayata uyanıştan, XX. yy'ın başında gerçekleş-
miştir; özellikle bu uyanış, Rusya. Türkiye, Iran
ve Çin'deki devrimlerle olmuştur. Ingilizler daha
büyük birteröre grttikçe, bu ülkelerde ihtilâl bü-
yümektedir." (Zekı Sanhan / Kurtuluş Savaşı Gün-
lüğü, III. s. 550. Oğretmen yayınlan, 1986)
Dikkati hemen, Lenin'in birbiri ardına sıraladığı ül-
ke adlan çekiyor: Rusya, Türkiye, Iran ve Çin, yâ-
ni Avrasya fTuran)! Aynı Haziran ayı içinde, şöyle olay-
lar da yaşanıyordu:
"...Sovyet Rusya'dan gönderilen önemli miktar-
da savaş malzemesi, Bahr-i Cedrt vapuruyfa tne-
bolu'ya geldi; Yunanlılann bir baskınından çeki-
nildiği için mahallelere ve yakın köylere haber
salındı; herkes kıyıya koştu, sandıklar, denkler el-
den ete, omuzdan omuza uçurukJu. Gümrük, ban-
ka, telgrafhane ve diğertaş mağazalann arkası-
na istif edilerek, üstieri muşambalarta ortüldü. Yu-
nan savaş gemileri, 5/6 ve 8/9 geceleri yapılan bo-
şaltmadan sonra 9 Haziran'da Inebolu'ya gele-
rek cephanelerin kendilerine teslimini isteyecek,
hafk vermeyince de kasabayı bombalayacaktır.
Halk cephaneleri daha içerilere taşıyacaktır..."
{Aynı eser, s. 536)
O günlerde, Ankara'da bulunan bir ABD'Iİ diplo-
mata, Mr. Mc DovveH'e Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi Hükümeti'nin "ABD ile ilişkilerin iadesini iste-
diği" bıldırilmışti; Laurence Evans, arkasını şöyle ge-
tiriyor
"...kalmakta olduğu Samsun'dan döndüğünde
Mc Dovvell, Ankara Hükümeti'nin isteği hakkın-
da bilgi veren bir memorandum gönderdi (...) An-
kara'nın Anadolu'nun gelişmesi için Amerikan
sermayesine çok istekli oldugunu ve bu nokta-
nın hükümetin birçok ilgililerince ileriye sürüldü-
ğünü anlatyordu...'' ('Türkiye'nin Paylaşılması', s.
330. Milliyet yayınlan. 1972)
Dahası da var, ABD'nin o sırada Dersaadet'deki
Büyükelçisi Amiral Bristol, aynı Haziran ayı içinde,
Washington'a telgraf üstune telgraf çekiyor,
"..ABD'nin, milliyetçi hükümeti dolaylı olarak ta-
nımış olma durumuna düşmek korkusuyla takın-
dığı, uzak durma tutumunu sürdürmekle, ekono-
mikfırsat kapılannı açıktutamayacağını"; bunun
için de "bir yüksek kurulun Ankara'ya gönderil-
mesi gerektiğini" bildiriyordu. (Aynı eser, s. 330/331)
Aklın yolu bir' denirse de...
Şimdi ister misiniz, işin biraz da perde arkasını, -
hem de lâfla değil, belgelerle- kurcalayalım?
O Haziran ki, bir taraftan Yozgat'takı Çapanoğlu
isyanı'nın 'Çerkes' Ethem Bey ve Kuva-yı Seyyâ-
re tarafından, acımasızca bastırıldığı; fakat bu defa,
Koçgiri İsyanı'nın başladığını; Yunan Kralı Kons-
tantin'in, aîay-ı vâiâ i!e Pire'den uğurlanarak, Izmır'e
geldiğini görmüştür; bir taraftan da, ünlü silah firma-
sı Winchester Repeating Arms Company'nin Dış
Satışlar Müdürü Mr. H.F. Beebe'nın, VVashington'da-
ki temsilcisine, aşağıdakı mektubu yazdığına, tanık
oluyordu.
Varan 1/. "Sn. Frank S. Bright, Londra ve Pariste
büroian oidugunu bildiren, New York'lu Mr. W. Scot
Boody, Türk Hükümeti'ne satmak için, bir mik-
tar askeri tüfek ve fişeğin piyasa fryatlannı sor-
maktadır. Yeni Türk Hükümeti'nin en önde gelen
kişilerinden Edam bey'in (Ethem mi acaba?) ken-
disinden bu fiyatlan istediğini yazmaktadır..."
"...bu soruşturmaya ilişkin görüşmeleri baş-
latmadan önce, hükümetimizin bu konudaki tu-
tumunun ne oldugunu öğrenmek istiyoruz. So-
runu Dışişleri Bakanlığı'na açıp sonuçlan hemen
telgrafla bildirebilirseniz mimnet duyanz..."
"...konuyu kime açacağınızı, bütünüyle, sizin tak-
dirinize bırakıyoruz; ancak söz konusu sipariş
300.000 tüfek ve 600.000.000 fişek için olduğun-
dan, bizzat Dışişleri Bakanı Hughes'in kişisel il-
gisine sunulacak önemde bulunduğunu sanıyo-
ruz..."
"...anladığımız kadarıyla, bu konuda başka ya-
pımcılara başvurulmamıştır. Bu yüzden telgrafla
cevabınızı yollarken, konudan hiç söz etmeme-
nizi, yalnızca soruşturmanızın sonucunu bildir-
mekle yetinmenizi saiık veririz. En derin saygıla-
nmızla/Winchester Repeating Arms, C. Dış Sa-
tışlar Müdürü, H.F. Beebe..." (Sander/Fişek,
Türk/ABD Silah Ticaretinin İlk Yüzyılı, s. 194. Çağdaş
Yayınlan, 1977)
Varan 2/ "Sn. Charies Evan Hughes / Dışişleri
Bakanı /1 Haziran 1921/ Efendim, Paris'deki bir
dostumdan aldığım mektupta, Türk Hüküme-
ti'nin satın alacağı 7.9 mm çapında 1909 model
300.000 adet MavzerTüfeği ve bunlarm 600.000.000
adet Mavzer fişeği için, en uygun ABD gönder-
me limanının f.o.b. fryat ve teklrfleri istenmekte-
dir..."
"...Bu tüfek ve cephanenin stokta bulunabile-
ceği olasılığını gözeterek, konuyu bazı yapımcı-
larla görüşmüş, Springfiekl ve Philadelpia'daki Fe-
deral Silâhlıklar'a da birer yazı göndermiştim.
(Buraya dikkat!) Ancak bu konuda daha ileriye git-
meden Amerika Birieşik Devletleri Hükümeti'nin,
buna ilkece karşı olup olmadığını öğrenmek is-
tiyorum. Görüşmeleri sürdürmenin uygun olup ol-
madığını bir an önce bildirmenizricasıyia,saygı-
lanmı sunanm.. / W. Scott/ Boody..." (Aynı eser, s.
196)
Washington, o eli sıkmış mıdır?
Yaklaşık yirmi yıl önce, konuyu tartışırken şöyle de-
miştim:"...!ki mektup birbiriyle mükemmel çakı-
şıyor, Ankara'n/n 'müstevli' ile savaşabilmek için si-
lâh almak istediği, bunun için de Amerika Birieşik
Devletleri'ncfen bazı silâh firmalanna, başvurduğu
açık; açık olan bir şey daha var, o da şu: Amerikan
silâh fabrikatörleri, siparişleh uygulamaya geçmeden
önce Dışişleri Bakanlığı'na başvunjp onay istiyor-
lar, başka deyışle, eğer, Birieşik Amerika'nın siya-
sal çıkarlan ve politıkası bu satışlan uygun gömnez-
se, siparişi veren hava alıyor.."
"Peki, özgüriüğü ve bağımsızlığı için savaşan, Wil-
son llkeleri'ne göre, kendi kaderini kendisi belirle-
mekistiyen Ankara Hükümeti'n/ns/pariş/hang/afe-
bete uğramıştır? Dışişleri Bakanlığı sorulara ne ce-
vap vermiştir?Nasılama, hafiye filmigibi meraklı de-
ğil mi?" (Dünya, 23 Aralık 1977)
Yâni Avrupa emperyalizmine karşı, Ankara; elini
Sovyetler'e uzattığı gibi, ABD'ne de uzatmıştı. Ne
dersiniz, sizce VVashington bu eli sıkmış mıdır?
http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN
http://wvm.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlrn