17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S OCAK 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLEGRO EVtN tLYASOĞLU Carmina bu kez dansla coşuyorYenıyıla böylesi görkemli bir izleni- min yazısıyla başladığım için mutlu- yum Eski yılın son haftasinda Carl Orffun parlak sahne kantatası Carmi- na Bunna'nın danslı yorumuYıu mevsi- min en özenli prodüksiyonu ^laı^k iz- ledik , Carmina Burana, ortaçagdan Röne- sans'a geçişin bir simgesi. Bir yanda bağnaz kihse baskısı. öte yanda henüz yemin etmemiş papazlann dizginlene- meyengençlık çılgınlığı! Bu şiirlerbir tarihsel belge. bir sos\o-külrürel göster- ge. Carl Orffgibi bir yırminci yüzyil bes- tecisi tüm orkestra-koro olanaklannı kullanarak. (StravinsJd'nin sahne kan- tatlanndaki. özellikle Düğün'dekı kur- gusunu ve dinamizıni de katarak) 1930'lu yıllarda yeniden bestelemış bu şarkıla- n. Vebuçağınvazgeçilmezbaşyapıtla- nndan birinı oluşrurmuş. Aslında Car- mina Burana bir üçlü çalışmanm ılk ya- pıtı. Catulli Carmina ve Afrodit'in Za- feri olarak tamamlanıyor bu üçlü. Uma- nz gün gelır o yapitlan da lstanbul sah- nelerinde dinleyebiliriz. Bu mevsim Carmina Burana'yı bir başka zengınlıkte izledik. Insanı alıp götüren o kamçılayıcı miizığe bir de uçunıp götüren danslar eklenmiş. Düs- seldorf balesinin başkoreografi Youri Vamos Istanbullulann yabancısı değil. Birkaç yıl önce onun Spartaküs balesi yonımunu da hayranlıkla izlemiştik. Bu kez koreografi. dansla birlikte dramatik bir anlatımı da sergılıyor. Her bölüm kendi ıçinde bir şiırsel öykü; her bölüm kendi içinde bir suluboya tablo oluştu- ruyor. Gökçen Koray yönetimindeki koro belli ki büyük bir keyifle söylüyor şar- kılan. Çiğdem Erkaya'nın başdansçılı- ğında Barrç AdiktL, Öktav Aksoy, Alkış Peker, Tunca Bakan \ e Sibel Sürei ön- cülüğündeki tüm dansçılar belli ki bü- yük bir coşkuyla dans ediyorlar. Orkest- ra şefi Serdar Yalçın'ın bu kez ışi ger- çekten de çok zor Yalnız gözünün önün- deki orkestra. koro ve solistler değil. bir de arkasındaki dansçılar var yönetmesi gereken. Solistlenn soluğunu, dansçıla- nn adımını düşünürken o fırtına gibi tempoyu da düşürmemesı gerekiyor. Sahne önündegeniş bir dansçı grubu olduğundan orkestra ve koro sahnenin gerisinde yeralmış. Sesin salona ulaşa- mayacağı kaygısı ile sahnenin üstüne mikrofonlar yerleştirilmiş. Mikrofon- lann yaran kadar sakıncalan da olmuş. B'u mevsım Carmina Burana'yı bir başka zenginlikte izledik. Insanı alıp götüren o kamçılayıcı müziğe bir de uçurup götüren danslar eklenmiş. Düsseldorf balesinin başkoreografi Youri Vamos'un Spartaküs balesi yorumumı da hayranlıkla izlemiştik. Örneğin yalnız müziksel sesler değil, o kalabalık sanatçı topluluğundaki öksü- rüklerden nota sayfası çevirme sesine ka- dar tüm sesleri salona aktanyorlar. Bu ikileme nasıl bir çözüm bulunabılir bi- lemiyorum. Orkestra ve koro grubu ıle dansçılar arasına gerilen tül perde ıkı ortamı bır- birinden ayınp müziğı dumanlı bir gö- rünüm ardından. dekorun bir parçası gi- bi sunuvor. Belki de orkestra kendı çu- kurunda kalıp koristler arka plandaki basamaklarda v a da sahne arkasında ol- saydı koreografı böylesi etkilı olmaya- bilirdı. Danslann anlattığı öykü, şarkı- lann içeriğinden bağımsız. Youri Va- nos, yalnız Orff "un müzigınden esinlen- mış; erotızm. gençlik coşkusu ve aşk imgelerini danslarla yoğurmuş. Bu da Carmına'ya yenı bir kımlik kazandırmış. Soprano Nüzhet Öyken. banton Ke- vork Tavityan ve tenor Timur Doğa- nay'dan oluşan solistler. birerdeneyim- li operacı olarak Carmina şarkılannı da opcratık eğılimde söşlüvorlar. Aslında oldukça uçan. yer yer falsetto'lanyla opera öncesi bir döneme, Rönesans'm biçeminedahayakınolmalı. Her bir sa- natçısıyla. tüm emeğı geçenleri alkışlı- yoruz. Carmina Burana'da. Aynntılar- dakı emeğı lyice anlamak için bence bir kez izlemek yetmez. mutlaka ikınci kez de görülmelı. Aynı uyarlamanın bu mevsim tstan- bul Opera ve Balesi'nde izlediğimiz Mavı Noktabaşlıklı yapıt için de geçer- li olabileceğinı düşündüm. Neden ol- masm? Sehnan Ada'nın müzik kurgu- su da bir sahne kantatası biçeminde. Mavi Nokta aynı sekilde bir koreogra- fi ile birkaç kat zenginleşebilir. Konu- ya, şarkılara bağımlı kalmak gerekmi- yor. Youri Vamos'un yaptığı gibi yalnız müzikten esinlenmek yeterli. Sahne ola- naklannda imge gücünü zorlayarak el- deki yapıtlar daha çok boyutlandınlabi- lir. Yeni operalara doğnı Opera ve Bale Genel Müdürlüğü, ge- çen yıl içinde yedi cografi bölgede ye- ni operalar kurulması için girişimlerde bulundu. Başta Antalya olmak üzere Van, Gaziantep, Samsun, Sıvas gibi kentlerde opera evleri kunılması kara- n aldı, hattabu kuruluşlann çekirdek sa- natçı kadrolan bile Maliye ve Kültür bakanlıklan işbirliği sonucunda çıka- nldı. Önceliğin Antalya Operası'na ve- rilmesi, biryandan Aspendos'taki ope- ra ve bale festivallerinden bu yörenin ha- zır bir dinleyicisi olması, diğer yönden de burada var olan Akdeniz Universite- si'ne bağlı bir Güzel Sanatlar Fakülte- si'ndeoperayı besleyerekbirkonserva- tuvann kolayca kurulabileceği varsayıl- dığından. Böylece konservatuvara yö- re operasınm gerektirdiğı sayı ve nite- likte öğrenci alınıp yetiştirilecek. Dola- yısıyla o yöre insanı eğitilecek. Genel Müdür Hasan Hüseyin Akbulırt bu gi- rişimi "yeni bir halkevi anlayışı" olarak niteliyor. "Biryöreyeoperaaçılmasıyal- mz temsiUer verilmesi değil, bütün sanat dallannda insan yetiştiribnesine yol aça- caktır. Şancılar. orkestracılar kadar ta- sanmcılar, dekorcular, tiyatrocular da bu oluşumu destekleyecekler. Aynca suflö- ründen kondivjtine, metinyazarmdan re- alizatörüne kadar birçok sanatçıya iş olanaklan yaratılacak" diyor. Antalya Operası'nın sınavına 708 ki- şi katılmış, 155 sanatçı için kadro çık- mış. 35 korist. 30 orkestracı, 30 dansçı ve 10 solist. Bundan sonra konservatu- varlar yeni mevsim mezunlannı verir vermez Gaziantep Operası için seçme sınavlan yapılacak. Senfonik orkestra- lanmızda nice kadro sorunu yaşanırken opera alanmda böylesi bir girişimin ger- çekleşmesı sevındirici. Gönül ister ki her senfoni orkestrası, her opera kuru- luşu ve her konservatuvar belli hedef- lere göre, belli bir planlama içinde ku- rulsun. İstanbul ve İzmir'de müzik ÎDSO'da Viyana Haftası konserleri Kültür Servisi - lstanbul Devlet Senfoni Orkest- rası, tzmir Devlet Senfoni Orkestrası. Akbank Oda Orkestrası ve CRR Konser Salonu konserieri sürüyor. lstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Viyana Haf- tası konserleri çerçevesinde şef Erich Binderyöne- timinde bir konser vereeek. 8-9 Ocak tanhlerinde ger- çekleştirilecek olan konserlere solist olarak sopra- no Heiga Graczoll katılacak. İDSO, önümüzdeki hafta 15-16 Ocak tanhlerinde gerçekleştirilecek olan 'Barok haftası' kapsamında şef Emin Gü\en \aşb- çam yönetiminde iki konser vereeek. Milan Turko- vic (fagot). Gülden Turaiı (keman), Günay Yetiz (flüt) ve LeyiaPınarııı solist olarak katılacağı kon- serlerde Bach ve Haenddin yapıtlan yorumlanacak. IDSO, ocak ayının son konserlerini ise şef Enrique Batiz yönetiminde vereeek. Beethoven, Mozart Vi- la-Lobos, Piazzola ve Marquez'in yaprtlannm yorumlanacağı konse- rin solisti keman sanat- çısı Ybon Kvvon. Şef Cem Mansar yö- netimindeki Akbank Oda Orkestrası'nin 27 Ocak Çarşamba günü saat 19.30'da Sabancı Center'da vereceği kon- serin solistleri arp sanat- çısı Şirin Pancaroğlu ve keman sanatçısı Hakan Şensoy. Konserde Yal- çm Tura, Debussy. Ra- ııtavaara ve Respçhi nın yapitlan yorumlanacak. Cemal Reşit Rey Konser Salomı'nda ise bu ak- şam saat 19.30'da Mustafa Sağ>aşarın vereceği Tûrk müziği konseri izlenebiiir. Sanatçı, konserin- de 3. Sdinı Han ve Hacı Sadullah Ağa'nın yapıtia- nndan seçmeler sunacak. Viyolonsei sanatçısı Ser- geiKalyanovvepiyanistStbdiAralyannsaat 19.30'da müzikseverlerlebulusacak. Konserde Bach. Beetho- ven. Scfaumann ve Brahms'ın yapıtlan yorumlana- cak. 9 Ocak Cumartesi akşamı saat 19.30'da Prof. Kaıt Rapf yönetimindeki Wiener Sinfonietta bir konser vereeek. Konserin solisti soprano îküko Ra- Don GiovannVninyarattığı muûuluk İZDOB 'un sunduğu Mozart 'ın operasını Mehmet Ergüven sahneledi Şîrın Pancaroğhı tzmir Devlet Senfoni Orkestrasi ise 8-9 Ocak ta- nhlerinde şef Jean Baily yönetiminde konser vere- eek. Piyanist Ayşegül Sanca'nın solist olarak katı- lacağı konserde Mendetesohn. G r i ^ ve Beetho- ven'in yapıtlan seslendirilecek. 15-16 Ocak tanh- lerinde kontrbas sanatçısı Franco FrtracchTnin so- list olarak katılacağı konseri Marek Pljarm'sld yö- netecek. Konserlerde Şostakoviç. Rota, Koussevitzky ve Çaykovski'nin yapıtlan seslendirilecek. ÎZDSO, ocak ayının son konserini 29-30 Ocak tarihlerinde şef Vladimir Valek yönetiminde vereeek. Smetana, Sijefiıts ve Dvorak'ın yapıtlannın seslendirileceği kon- serin solisti keman sanatçısı Martin Vakk. • Yoğun bir hazırlığm ardından sunulan 'Don Giovanni'de orkestrayı Alexandr Samoila yönetti. Koro şefi Ali Hoca'ydı. Dekoru Tayfun Çebi, kostümleri Sevda Aksakoğlu hazırladı. Koreografiyi Neslihan Öztürk yaptı. ÖNDER KÜTAHYALI tZMtR - Bursa'da bulunduğu- muz sırada dostum Abdullah Uz, elime bir takvim yaprağı turuştur- du; üzerinde 29.3.' 1997 tarihli Tür- kiye gazetesinden ahnan bir yazi vardı. Prof. kmetMiroğlu'na göre biz- deki yan aydınlar. külrürün evren- sel olduğunu sanmaktadır. Oysa kültürlerulusaldır. Başka bir anla- tımla onlar, ulusların kimliğidir. Batılılar, bizim gibi az gelişmiş ül- kelerin ahlakını ve dın duygulan- nı kendi külrürlenyle zayıf düşür- mektedirler. Yazarın sözleriyle "Opera. bale, Batı edebiyan, Batı müziğL metres ha> atı. fuhuş. eşcin- sellik. alkol. kumar gibi alışkanhk- lar ile Hıristiyanlık, Batı kültiirü- ne aittir." Bu Sayın profesörün ak- lına uyup evrensellık kavramını yadsıdığımız sürece uygarlık sa- vaşmı kazanmamız, aynca e\Ten- sel uygarlığın içinde yer almamız söz konusu değildir; ama karam- sar bir ortamda bile evrensel kül- tür açısından sağlam adımlar at- makta olduğumuzun son kanıtinı, geçen hafta Izmir'de gördük. İZDOB, yoğun bir hazırlığın ar- dından W. A. Mozart'ın Don Gi- ovanni operasını sanatseverlere sun- du. Yapm Mehmet Ergüven sahne- ledi. Orkestrayı AİCTandru Samo- ila yönetti. Koro şefi Ali Hoca'ydı. Dekoru Tayfun Çebi, kostümleri Sevda Aksakoğlu hazırladı. Kore- ografiyi Neslihan Öztürk yaptı. Rolleri ise iki ayn kadro oynuyor- du; ilk iki temsile göre \erelim: Don Giovanni (Bariton): Gökhan Koç, Tevfîk Rodos Donna Anna (Soprano): Ayşe Tek Vienal, Arses Yıldızca Don Ottavio (Tenor): Aydın Uş- ruk, Levent Gündüz Don Pedro (Bas): Erdem Türk- ba>, Mehmet Yıinuız(konuk sanat- Çi) Donna Elvira (Soprano): Nurgün Eriş, Birgül Su Ariç Leporello (Bas): Alpaslan Ma- ter, Hasan Alptekin (konuk sanat- vi) Masetto |Bas): Ümit Tekinav. Gökhan \arkan (konuk sanatçı), Yunus Kınlmış Zerlına (Soprano): Seza Agun Taluğ. Linet Şaul Altyaayla Tûrkçesi verildi Opera. herhangı birkısaltmaya- pılmaksızın bütünüyle oynandı. Reçitatiflere. kurumun yenı aldığı çembaloyla eşlik edildi. Italyanca metnin Tûrkçesi, altyazı olarak per- deye >ansıtıldı. Bizde operaların Türkçe söylenmesi uzun yıllar sa- vunulmuş ve uygulanmıştır; fakat sanatçılann söylem bozukluğu yü- zünden sözleri anlamada zorlanir- dık. Yenı uygulama sayesmde. Lo- renzoda Ponte'nin librettosunu gü- zel bir çeviriyle ve bütünüyle oku- ma fırsatını bulduk Mozart'ın baş yapıtlanndan bi- ri. büyük emeklerle sunulunca eleş- tirı yersız görülebihr; ama sonra- ki temsillere ışık tutması umuduy- la kısaca söyleyelim: Gökhan Koç, her yönden kusursuzdu. Bunakar- şılık Te\ fik Rodos ve Don Giovan- ni "nin uşağını oynayan Alpaslan Mater ıle Hasan Alptekin, biraz zayıf kaldı. Aydın Uştuk ile Le- vent Gündüz, dinlemeye doyulma- yan bir Don Ottavin rolünü sergi- İediler. Arses Yıldızca ıle Birgül Su Ariç heyecan vericiydi. Nurgün Erişdebaşanlıydı. Herzamanbe- ğenerek dinlediğimiz Ayşe Tek Ye- nal'da ise neyin eksik olduguna bir türlü karar veremedim. Genç yete- nek Linet §aul, hem sesinin nite- liği hem de kullandığı teknik açı- sından kusursuzdu; ama müzik yapma bakımından biraz daha ol- gunlaşması gerek. Seza Agun Ta- luğ. rolüne tutuk başladı; ama da- ha sonra yumuşak ve müzik dolu bir yorum ortaya koydu. Maset- to'yu söyleyen Ümit Tekinay ile Gökhan Varkan' ı da candan kutla- mak gerek. Rol dağılımında adı geçen Yunus Kınlmış ise ilk iki temsilde sahneye çıkmadı. Şef Samoil oya gibi işlemiş Don Giovanni'ye aynı zamanda senfoni gözüyle bakılabilir. Şef Sa- moil, orkestra dokusunu oya gibi işlemiş; her şey belirgindi. Yaylı çalgılar dolgun, tahta üflemeler pı- nltılıydı. L«>la Pamir, "Müzik \« Edebi- yaf" başlıklı ilginç kitabında şöy- le diyor: "Efsanevi aşk kahramanı Don Juan'ın, aslında gerçek anlamda- Id aşkla hiçbir ilgisi yoktur; çünkü Don Juan, kendisini kadınlara sev- dirin ama kendisi sevmez; alır, ama vermez." (Sayfa 11). Yine Sayın Pamir'in verdiği bilgiye göre bu ünlü öykünün ilk metnini 10195'te güldürü yazan Terentlus kaleme almış, çağdaş yapıtlann kaynağı olan Don Juan'ı ise 17'nci yüzyı- lın başlannda lspanyol keşiş Gab- rid Teiez, Triso de MoHna takma adıyla yazmıştır. Anımsayacaksmız; Beethoven, Don Giovanni'yi bestelediği için Mozart'ı bağışlamamıştı. Rahatça söyleyebiliriz ki Mozart'ın amacı, kadın peşinde koşan bir serüven- ciyi sahneye getirmek değildi. Si- yasadan ekonomiye, sanata ve gün- İük yaşama dek her alanda ve dün- yanın her köşesinde insanlan bin- birdalavereyle aldatan, üzen, fakat sonunda yaptığı körülüğün cezası- nı yine bu dünyada çeken Don Ju- an tipleri yok mudur? Öyle ise ya- zının başında sözünü ettiğimiz Sa- yın profesöre yanıt verelim: Ope- ra sadece Batı'nın değil, evrensel kültürün parçasıdır ve Don Giovan- ni, Mozart'ın dehasından fışkıran güzel ezgilerle. aryalarla ve toplu bölümlerle dünya kültüründen na- sibini almayı bilen herkesi mutlu kılacak niteliklertaşımaktadır. Onu binbir emekle sanatseverlerimize sunan İZDOB yöneticilerine te- şekkür borçluyuz. Fransa Han Monet 'nin tablosuna izin yok Kültür Servisi - Emp- resyonist akımın en önem- li temsilcilerinden Cla- udeMonet'nin Londra'da- ki Royal Academy'de dü- zenlenecek sergisine 20 günden az bir zaman kal- dı. Ancak Royal Aca- demy'nin yetkilileri zor bir durumla karşı karşıya. Çünkü Fransa, kendi mü- zelerinden birinin kolek- siyonuna ait olan bir Mo- net tablosunun lngilte- re'de sergilenmesine ızin vermiyor. Fransa. 2. Dün- ya Savaşı sırasındaki bir yağmalama sonucunda Yahudi bir koleksiyoner- den kaçınldığı iddia edi- len tablonun. koleksiyo- nerin ailesi tarafindan ge- ri alınmak istenmesinden endişe ediyor. Aslında 'Water Lilies- Nflüferter'(1904)adhsöz konusu tablo, Fransız sa- nat otoriteleriyle Yahudi sanatsever Paul Rosen- berg'intorunlan arasında çok uzun yıllardır süre- gelen bir tartışmanın odak noktasında yeralıyor. Ro- senberg'in Bordeaux ya- kınlanndaki evinin 1940 yilında Nazilerce yağma- lanmasımn ardından kay- bolan tablo. savaş sonra- sında Hamburg'daki de- polardan bmnde bulun- muş ve Almanya'nın Na- zi Dışişleri Bakanı Joac- him von Ribbentrop'un adına ka>ıtlı olduğu tes- bit edilmişti. Tablo, 1974'tenbuya- na Fransa'nın batısında yer alan Caen'deki Güzel Sanatlar Müzesi'nin ko- leksiyonunakayıtlı. Fran- sız yasalanna göre eğer tablonun gerçekten bir yağmalama sırasında sa- hibinden çalındığı ıspat- lanırsa muzenın tabloyu gerçek sahibıne >a da onun mırasçılanna \er- mesı gerekıvor Şu anda '20. Yü^-dUa Monet' ser- gisi nedenıyle ABD'nin Boston kentınde bulunan tablo bu şehirde kaldığı sürece. herhangi bir huku- kı ışlemın konusu olama- yacak. Çünkü ABD yasalan- na göre yağmalama so- nucunda kaçmlan yapıt- lar hakkında. ancak uzun süreden beri bulundukla- rı ülkede -bu durumda Fransa "da- dava aç11abıIi- yor. Ancak tngıliz yasa- ları. tablo üzerinde hak iddıa edenlerin Ingilte- re'de da\a açmasına ola- nak tanıyor Fransa. ger- çek sahibi belli olana ka- dar tablonun Londra"da sergilenmesine izın \er- me\r ecek RovalAcademy ise serginin açılış günü olan 23 Ocak'a kadar Fransa'nın fikrini değiş- tirmesini umuyor. Adana'da yeni yılın ilk oyunu 'Yusuf ile Menofis' • ADANA (AA) - Adana'da yenı şilın ilk tiyarro ovunu. Ankara Devlet Tiyatrosu tarafindan sahnelenecek olan 'Yusuf ile Menofis' olacak Oyun. 9 Ocak'a kadar sergıleneccfc.-Ankara ' De\let Tiyatrosu'nun ı 1998-1999 sezonu ilk rur oyunlan arasında yer alan NAzım Hikmet'in 'Yusuf ile Menofis'inin rejisörlüğünü Erhan Gökgücü. reji asıstanlığını Orkide Çivicıoğlu ile Neşet Erdem üstleniyor. Oyunda. Levent Ülgen. Tuncer Yığcı, Ahmet Türkoğlu. Nusret Şenay. Zafer Günlü, Müge Izgi Sefercioğlu. Orkide Çivicıoğlu. Edip Tümerkan, Neşet Erdem. Funda Gönlüşen Gökgücü, Gönül Dögüşçü ve llhan Kantarcı rol alıyor. Adana Devlet Ti>atrosu'nda 22 Aralık Salı günü sahnelenmeye başlanan ' V Frank ya da Gangsterler Demokrasisi" adlı oyunun gösterimı de sürüyor. Oyun. pazar günleri hariç. hafta ıçi her gün saat 20.00'de. cumartesi günleri ise saal 15 00 ve 20. 00'de Adana Devlet Tiyatrosu oyunculan tarafindan 17 Ocak 1999 "a kadar sahnelenecek. Biilent Ortaçgil Jazz Caîe'de H Kültür Servisi - Bülent Ortaçgil, bu akşam saat 22.30'da Jazz Cafe'de müzikseverlerle buluşacak. Ortaçgil'e gitarda Erkan Oğur, basta Gürol Ağırbaş. davulda Cem Aksel. perküsyonda Hakan Beşer eşlik edecek. Yann akşam saat 23.00'te ise Gürol Ağırbaş, Jazz Cafe'de sahne alacak. Gürol Ağırbaş'a davulda Cem Aksel. pıyanoda Ozan Doğulu. perküsyonda Birol Ağırbaş, vokalde ise V'ural Şerifoğlu eşlik edecek. (245 05 16) Şehir lîyatpoları Antalya turnesi • KüHür Senisi - lstanbul Şehır Tıyatrolan yılın ilk turnesini Antalya'ya yapıyor. Hübeyin Rahmi Gürpınar'ın Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdıvaç ve Kaynanam Nasıl Kudurdu adlı iki romanından Güner Sümer'in oyunlaştırdığı. Savaş Dinçel'in sahneye koyduğu "Kuyruklu Yıldız Altında" adlı müzikal komedi bu akşam saat 20.30'da AntaKa Kültür Merkezi'nde sahnelenecek. Hale Akınlı. Murat Coşkuner. Yıldıray Şahinler. Kerem Yılmazer, Binnur Uyar, Uğur Kıvılcım. Derya Kurtuluş ve Erkan Sever'in rol aldığı o\unun müzikleri Melih Kibar'a. dekor tasanmı Atıl Yalkut'a, kostüm tasanmı Canan Göknil'e. koreografisı ise Etfal Gülbudak'a aıt . , BBSO'dan yılın ilk konseri • BURSA (AA) - Bursa Bölge Senfoni Orkestrası, yılın ilk konserini 8 Ocak Currta akşamı Ta> yare Kültür Merkezi'nde gerçekleştırecek. Orhan Şallıel'in yöneteceği. Gonca Elitok'un (klarnet) solist olarak katılacağı konserde orkestra. Stravinsky'nin 'Pulcinella Cavetta". Mozart'ın 'Klarnet Konçertosu' ve Prokofiyev'in "Classıcal Symphony'sini seslendirecek. BUGÜN • İDOB, saat 20.00'de AICM'de 'Kral \e Ben' adlı yapttı sahneliyor. (251 10 2İ) • AKSANAT'taCelineDionun TheColourofMy Love' başlıklı konsen 12.30 \e 18.30"da \ideo'dan izlenebiiir. (252 35 00) • BORLSAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 12.30 ve 17.30 saatlerinde 'Vladimir Ashkenazj Moskova'da' adlı film video'dan izlenebiiir. (292 06 55ı • BELGESEL SlNEMAClLVR BtRLtĞİ nde Şehbal Şenyurt'un yönettiğı 'Galatasaray Lisesi' adlı film 13. OO'ten 19.00'a kadar her saat başi gosterilccek. (292 39 84) • tLERİ GÖZETLEME EVİ'nde 18 00-20.00 saatleri arasında Cengiz Gündoğdu'nun eşliğinde 'Ahlak Felsefesi' konulu seminer >er alıyor. (251 76 81) • BtLGİ ÜNtVERStTESİ'nde Paul Thomas Anderson'm yönettiğı 'Boogie Nights' adlı film 19.30'da izlenebiiir. (216 00 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle