Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 OCAK 1999 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Üniversitelerimiz
PlT)f. Dr. HAiVIZA BULUT İzmıı Lnnet sıteleı ı Ogıetım
Ehmanlaı ı Det neğı (ÎZL l\'tDER) Başkanı
G
unumuzde ulkelennre- çırmeve hazır ınsan gucunu vetıştıren
kabet gucu gelışmış-
lık olçutu ve geleceğı
bılım ve teknolojıdekı
ustunluklenyle belır-
lenmektedır Bu gerçek.
ulkelen bılımın bır ulkenın genel ekın
(kultur) duze\ının bır ışleu (fonksıyo-
nu) olmaktan çıkanlması ve ekonomık
gelı>mışlığıne bağlı olarak yonlendınl-
mesıne son venlmesı polıtıkasına vo-
neltmıştır Buradaamaç teknolojı uyar-
la\abılme ve teknolojı uretebılmedır
Bıınun ıçın de o ulkenın köklübırbılım-
sel araştırmavegelışnrmealtyapısınasa-
hıpolmasıgerekır Çunku teknolojı ure-
tebılme ve uyarlayabılme bu altyapı-
nın \e dolayısıyla bılımın bır ı^levıdır
Araştırma \e gelıştırme (AR-GE) so-
nucunda elde edılen bılgının \e tekno-
lojının >ayılması evren<«lleşmesı veva-
şama geçırılmesınde temel unsur hıç
kuşkuMiz, ı> ı yetışmış. konusuna gerçek-
tenegemen araştıncı yaratıcı ınsangu-
cudur Bu gut, bugun ınsanlık ıçın, ul-
keler ıçın, bır ahinsel sermaye olarak
gorulmektedır Bu guce sahıp olmavan
bır ulke araç gereç \e parasal olanak-
lan olsa bıle geri kalmışhk damgasını
sılememektedır
Bılım teknolojı, araştırmave gelıştır-
me denıldığınde doğal olarak unıver-
sıteler akla gelmektedır Ünıversıteier, bi-
lunı \e teknolojik gelişmelen oğrenmek
- oğretmek, ozumsemek - ozumsetmek,
veniletnek - veniletmek ve katkı ko\-
mak - katkı koydurtmak ıkılılennı va-
şama geçıren ve bu ıkılılen vaşama ge-
kurumlardır Buıkılılervebuluş-yeniJik-
uvarlama (ımenfjon- innovation-ımita-
tion) uçlusu unıversıter ışlev lenn teme-
lıdır Bu nedenle unıversıteler bırtop-
lumun dınamıgı geleceğı \e o toplumu
u>gardun>aya çağdaş dunvayataşıyan
lokomotıf olarak gorulur
Lnıversıtelenn bırtoplumunyaşam-
!>al onemı olan kurumlann başmda yer-
almasının bırdığernedenı de, unıversı-
telenn teknolojik ve toplumsal serma-
>e demek olan bilgTvı urermesı ve bu
bılgının toplumun bıçımlendınlmesın-
devesıstemınçalıştınlmasındakullanıl-
masıdır Bu gerçek unıversıtelere yük-
lenen gore\ lere siyasi ve ideolojik boyut
getırmektedır Bugun, gen kalmış ulke-
lerdekı unıversıtelenn \e ulusal araştır-
ma merkezlennın yerel araştırmalara,sa-
dece akadetnik kan\ er aJmaya, somıçla-
n sorgulanmayan fason >a da tahlil tu-
ru araştırmalara hızmet \enr \ a da ış-
lev lennı \ apamaz konuma getınlmesın-
de sıvasal ve ıdeolojık vaklaşımın pa-
vıvadsınamaz Gen kalmış ulkelerdekı
unı\ ersıtelerde ozgun araştırmalann va-
pılmaması duşunmenın ve sorgulama-
nın vasaklanması tek kıtap ve tek go-
ru^le ınsanlann kardeşlığe da\et edıl-
mesı de bu sıyasal ve ıdeolojık yaklaşı-
mın bır sonucudur
Llkemızde de durumbundan farklı de-
ğıldır Bugun, unıversıtelenmızın tıcan
kurumlara donuşturulmesı vabancıdıl-
le eğıtım vapmava ozendınlmesı ozel-
leştınlmesı bellı bır sosyal sınıfa hızmet
ederduruma getınlmesı, ıçının boşaltıl-
ması ışlev sızleştınlmesı veyenidünya
duzeni adı venlen yeni sömürgectltgın
' doğrulfusunda yapılandınlmasının te-
melınde yıne bu sıyasal ve ıdeolojık bo-
yut vardır
ÜnJversitelerin sorunlan
Turkı>e"de, unıversıtelenmızın yapı-
landınlmasının yasalçerçevesı 6ICasım
1981 'de çıkanlan 2547 sayüı \ ükseköf-
retim Vasası ıle çızılmıştır Bu yasa ıle
unıversıtelenmızın var olan sorunlan
daha da ağırlaştınlmıştır Bunun başlı-
ca nedenı, yasanın merkeziyetçi, anti-
demokratik,hiyerarşik ve btmırgan do-
nanımlı olmasıdır
2547 sayılı Yuksekoğretım Yasası'nın
yururluğe gırmesınden bu yana geçen 17
yıl boyunca, bılım ınsanlanmızın ku-
rumlanna yabancılaştınlması hızlandı-
nlmış, toplum ve ulke sorunlan karşı-
smda sessız kalmalan başanlmış ve a>-
dın olma gorevlen unutturulmuştur O
gunden bugune. eğıtım ve oğretımde ez-
ber - kalıp ağırlığını koymuş ve nıtelık
duşmuştur Sıyası oncelık ve tercıhler-
le tabela unıversıtelen açılmış unıver-
sıtelenn bazılannda sı>ası kadrolaşma-
lara destek venlmış. bılım dışı goruşler
taban bulmuş, ozgur ve ozgun duşunme
budanmış ve bılım ınsanlanmızın ın-
sanca ve onurluca yaşaması ve urerme-
sı ıçın koklu duzenlemelere gıdılmemış-
tır
Çağdaş demokrasılenn ve bılımsel
anlavışın en temel ılkelen olan kaübm-
cıbğın ve pav laşımcıuğın esamesının ol-
madığı ve atanmışlann tek egemen ol-
duğu ststem, unıversıtelenmızın evren-
sel bılımsel ve toplumsal gereksınım-
len karşılamadakı öncu gorevını, loko-
motıf gorev ını yenne getırmekten uzak
tutmaktadır Bu sıstem ünıversıtelen-
mızı kaygı vencı bır çıkmazın eşığıne ge-
tırmıştır Bugun unıversıtelenmız bü-
yuk bır kaynak sıkıntısı ıçınde kıvran-
makta unıversıter ışlev lennı yenne ge-
tırememekte ve korkunç bır nıtelıksel
a^ınmayı yaşamaktadır Ünıversıtelen-
mızde \r-Ge etkınlıklen durma nokta-
sındadır Eğıtım ve oğretımde çağdaş
yontemler uy gulanmamakta, ezber - ka-
lıp eğıtımın tek yontemı olmayı sürdür-
mektedır Eğıtımde fırsat eşitsızlığı ur-
kutucu boyuttadır Tam gün çahşma uy-
gulanamamaktadiT Unnersıtelenn tı-
carethaneye, yerleşkelenn gecekonduya
ve hastanelenn de muayenehaneve do-
nuşturulmesıne seyırcı kalınmaktadır
Akademık yukseltme v e atamalarda ya-
şanan nıtelıksel aşınma tehlıkelı boyut-
tadır Bazı ünıversıtelerdekı kadrolaş-
ma hareketlen zarar vermektedır Araç
gereç, kutuphane laboratuvar penyodık-
ler araştırma kıtaplan ders kıtaplan
baştaolmak uzere, unıversıter ışlev lenn
olmazsa olmaz donammlannın yokluğu
onemsenmemektedır Maaş yetersızlığı
nedenıyle başanlı mezunlann araştırma
görevlılığı'ne tlgı gostermedığı dokto-
ralannı tamamlayanlann unıversıteler-
den aynldığı doçent ve profesorlenn
yan-zamanlı (part- tıme) çahşmayı yeğ-
leyerek ıkıncı uçuncü ış kapılannı zor-
ladığı y a da erken emekhlık ıstey erek ozel
sektöre.ozel unıversıteleregeçtığı, ünı-
versıtelerde kalanlann da vakıflar do-
ner sermave, ek ders, ıkıncı öğretım ara-
cılığı ıle gelırlennı arttırmava çalıştığı
bır tehlıkelı gıdışın sonucu olarak orta-
ya çıkan Ar-Ge etkınlıklennın son sıra-
lara kaymasına unıversıter ışlev lenn ye-
nne getınlmemesme ve boylece toplu-
mun zarar gormesıne parmak basılma-
maktadır
Bugun 53'u devlet ûnıversıtesı olmak
uzere 73 unıversıtemızvardır 1933 te 1
1946da3,1973'te9, 1981'de I9vegu-
numuzde 73 ûnıversıtesı olan Turkıye,
dunya olçeğınde bılımsel açıdan olma-
sı gereken yerde değıldır Turkıye,
GSYlH'nın(l)yalnızcayûzdeO 3'unu
'Vr-Ge ıçın ayıran, 10 bın etkın nufus
ıçın 8 araştırmacı personelı olan ûnıv er-
sıtelennı bır futbolcunun transfer ucre-
tı kadar bıle olmayan bır butçey le ay ak-
ta tutmaya çalışan ve bılım adamlannı
geçım derdı ıle uğraşrıran bır ulkedır
Turkıye, devlet unıv ersıtelennın kayna-
ğını keserken, ozel unıversıtelenn har-
camalannın yuzde 45'ını (kı bunun ne
denlı gerçekçı olduğu tartışılabılır') kar-
şılayan, ozel unıversıtelere bırçok ola-
nak yaratan ve Hazıne arazılennı altın
tepsı ıçınde sunan bır ulkedır
Unrversiteden DaruJfunun'a: Bu tab-
lo, Cumhunyetımızın 75 yılında unı-
versıtelenmızm geldığı noktayı anlat-
maktave unıversıtelenmızın 1933 Unı-
versıte Reformu öncesı Darulfiinun un
ışlevsel olarak düzeyıne ve konumuna
getınlışını çağnştırmaktadır Turk bı-
lım ve ûnıversıte tanhınde çağdaş an-
lamda ılk unıversıter kurumlaşmaya ge-
çışı sağlayan 1933 ÜnKersite Reformu 'na
damgasını vuran Cenevre Lnıversıtesı
Eğıtbılım öğretım uyelennden Prof Dr
Albert Makhe'ın Darulfunun ıle ılgılı
eleştın ve gözlemlenne bakmak. bugu-
ne ışık tutması bakımından önemlıdır Ge-
lecek y azımda bu avnntı uzennde dura-
cağım
(1) Gayrt safiyurtıçı hasıla
ARADABÎR
İLHAN tREM
Sarmısak Büyüsü,
Çürük Süpürge...Ekranlardakı ulaşılmaz yaşam ve sanat seyırlıklennın,
aslında bır sarmısak buyusu ıle çozulebıleceğını hertel-
den sanatçılık poirtıkacılık muteber ınsanlık (i) payesı-
ne kolayca duhul edılebıleceğını anlayan vasatlann sah-
neye hucurrHJdur bu
1946 lardan başlayarak, Anadolu ınsanını "meğer
ne kolaymış" anafıknnde doğudan batıya koşe don-
melere savuran bır çuruk supunge
1
Once korkaktılar
Duşler otesı uçsuz bucaksız şehırier
Terk edılen yerlerdekılere hıç benzemeyen adamlar
kadınlar saçlar sakallar kupeler etekler, bacaklar
Oralardan gelerek once usulca varoşlara konuşlanıp
sonra şehrın ve butun ulkenın kan dolaşımına adımıy-
la, ısyanıyla şarkısıyla, kutturuyle egemen olarak obu-
lanık rengını veren msanlann karşı konulmaz kaçınıl-
maz bır yaptınm guçlen vardı
Sozde çağdaş olan, yuzlen geleceğe donuk gorunen
kentlılenn ıçlerı ışlen ve ılışkılen, çoktandırduyarsız bır
kalınlığın ruzgânnda arabesk kokuyordu
Başlangıç noktası çoktan unutulmuş, bugunku şar-
ka dogru gerıye kaykık ıflah oimaz toplumsal gorun-
tumuzun açıklaması en ozetle bır yumurta / tavuk hı-
kayesıdır
Toplumsal hayat kultur ve devlet kuttursuzluğe su-
samıştı eskı deyımıyle teşne ıdı
Kultursuzluk, toplumu hayatı ve kulturu yedı
Yobazlık ve çete urbaları ıle donanmış, yanlış bıldık-
len demokrası adına 28 Şubat ın rovanşını alıp devle-
tı de yeme sevdasındalar
Cehaletın yozlugun, kultursûzluğun erdem sayıldı-
ğı
Sanatçı gıbı devlet adamı gıbı ınsan gıbı olanların
çoktan unutulmuş asıllanndan ote payelerie alkışlandı-
g bu garıp surecın ılk altın yılları olan 1980 lerden baş-
layarak yaratık bır katastrof yaşanıyor Turkıye de
Şehırlen hayatı çeperlerden merkeze ışgal eden ya-
şamasızlar ordusu naıf dengeler ıçınde urkekçe gele-
cek çaga hazırlanan guzellıklen, zucacıyecı dukkânına
gıren filler gıbı tarumar ettı
Enderrastlananevrenselguzellıklenndışında cokuzun
yıllardır sanat kultur, ınsanlık dıye ele alıp ınceledığı-
mız kokladığtmız nesne aslında çoktan hazmedılmış
bır kultursûzluğun dışkısıdır
Bu karanlık oluşumun ılk yıllannın o zamankı çoğun-
luğu ol jşturan ev sahıplen Yanı, yaşam ve sanat du-
ruşlanyla (') çagdaşlık kulubunun ınsanları
Bır bır yazhklara (sayfıye kentlerıne) kaçıp soluk ara-
yan şımdılerın azınlıkları Bu arabesk goçun ışgal kuv-
vetlen karşısında çağdaşyaşam haklannı korumak ıçın
hıçbır kokten çabaya gırışmeden olumune kazanma-
ya gelen yakası bağrı açık o kalabalığa nerdeyse top-
yekun teslım oldular Vasatın gucunu bunyelennde
hıssettıler
Kolaylasan hayat ışlenne geldı ve donuşume uğra-
yıp genye gıttıler
Şımdılerde enayı ve ctınozor mertebesınde yokluğa
yalnızlığa terk edılmış uç beş ınsan dışında, sustular
Çok doğal kı gelenler şarkılanyla bıriıkte geldıler
Tıngıldemeyen hayat felsefelen ve kalıcı şarkılan ol-
madığından gelenlere çagdaşlık şarkılan soylemek ye-
nne oncelerı sentez ve uzlaşma kulplan takarak son-
ra lyıce kazanma arsızlıgı ıçınde Allah ne verdıyse, Ba-
tı nın hazırfast-food rrtmlen uzennde, gelenlenn acılı dun-
yalarına ucuzezgıler sızlanmalar argo, kufur kıyamet
şarkı gıbı bır şeyler ureterek servıs verdıler/ verıyorlar
Cuzdanı gıttıkçe kabaran cahıl kalabalıklara değerlı
bır kuçuk yaşam şıfresı oğretmektense, "halk" dedık-
lenodelı harannındalkavukluğunasoyundular Artık ya-
şam şeklıne donuşen bu anlamsız kalınlığa, makam-
landınlmış eserlennı (ij, vucutlannı ruhlannı, kayıp kışı-
lıklennı sunuyorlar
Ve en yuksek yukseltılı (rakımlı) tepelerden en alt kat
manlara kadar toplum da gerçek sanattan ve hayat-
tan bıhaber yaşamasızlar ordusunca ışgal edıldığın-
den, varoşlann ve kalabalık cehaleie bır şekıide teslım
olmuşların curetı anafıknndekı bu hayasız gosten ka-
palı devre alkışlar ve odullerte "keller sağrfiar bırbınnı
ağıriar" sahnesınde suruyor
Moskof mezarlıklannda ade-ı ıtıbar bekleyen buyuk
Turk şaırlennden pasaport alamadığı ıçın bu dunyadan
goçen çağdaş turku devlennden duşuncelennden otu-
ru hapıste olan yazarlardan duşunurlerden soz etme-
nın dınozorluk sayıldığı bu dıbe vurmuş karanlıklar dı-
yarı uluslararası başarılarla yuzumuzu ağartan gerçek
sanatçılarıçın repogunlerındetatıllennıgeçırebılecek-
lerı eşsız bır guneş ulkesıdır artık1
Ama bız hep buradayız
Bu coğrafyadan kaınatlara hayatımızla ve yaratım-
lanmızla, evrensel sevgı guzellıklen tohumlamayı sur-
duruyoruz
Sıslı sessız sılık gorunen çağrılar ıçınde
Şımdılık azınlıkta gorunen orgutlu sıvıl guçlerın hep
bıriıkte bır elverme ıle, bu yarımadayı kaçınılmaz guzel-
lıklere uçurabıleceğıne yurekten ınanıyoruz
Düşünmeyi ve Yaşamayı Oğretmek.
MUZAFFER GÜRBOĞA
E
gıtımdeyenı aravışlarveuygulama-
lar var Bazı okul ve unıv ersıtelerde
etkın (aktıf) eğıtıme geçılmıştır Et-
kın eğıtım merkezınde oğrencı olan
onun kışısel gelışımını temel alan
oğrencı odaklı bır eğıtımdır Gelış-
mı> ulkeler neden en buyuk yatınmı eğıtım alanı-
na >apmaktadırlar
1
Eğıtım 21 vuzvıhn en strate-
jık sılahıdır Ekonomık \ e toplumsal gelışmenın ıkı
ana da>anağı var Bunlardan bın sermaye bınkı-
mı oburu ve daha da onemlı olanı nıtelıklı ınsan
gucudur Ataturk un belırttığı gıbı "Eğıtıındirki,
bir ulusu \a ozgur. bagımsız, şanlı v«yuksek bir top-
lum halınckvaşatır yadaesaretvcsefalets terkeden"
Bugun ıçınde bulunduğumuz durumu ve eğı-
tımde vaşanân kargaşavı daha ıvı anlamak ıçın bı-
rev len eleştvmjekt§n«2aklaşıp «ısterae yonelme-
mız bızı sağlıklt duşuncf \ e tav trlara ulaştmr In-
sanlanmızın çoğunun mutsuz olduğunu, yaşamdan
zevk almadığını kendısını gerçekleştırememenın
sıkıntısı ıçınde olduğunu hemen fark etmek müm-
kun Neden etkın (aktıf) eğıtım gundeme gelmek-
te çozum olarak sunulmaktadır
0
Nedenı açık. et-
kın eğıtım ıle toplumun mutluluğu amaçlanmak-
tadır Doğaldırkı bıreysel amaçlar toplumun amaç-
lan dışında duşünulemez Etkın eğıtım sorgulayan,
araştıran, tartışan, bıreyler yetıştıren bır eğıtım
yontemıdır Bu yontemle eğıtılenler gerçekte va-
şama sanatını öğrenmektedırler Yaşama farklı açı-
lardan ve şaşırarak bakabılmektedırler
Oğretmenlere bundan böyle buvuk gorevler ve
sorumluluklarduşmektedır Eğıtımde bılgılendır-
me gıbı tek yonlu sunu >erıne, bılgıye nasıl ulaşı-
lır
9
Neden-sonuç ıhşkısı ve bılgıyle soran arasın-
da nasıl ılışkıiendırme yapılabılır
9
Bunlan kav-
ratmak gerekır oğrencıye Eğıtımde pencereler
açarak yaşamın renklenne değışık bakış açılan ge-
lıştırmelıdır Yaşam kapısmm altın anahtarlannı
vermelıyız Patton bu konuda şo^Je der "Ne \a-
pacağını sövlevin, nasıl >apaca£ınrsö\lemeyin."
Ojruifarda öğretmenlerm tek^rrMcuvıujredat
konularını ^etıştirmek, bılgı yuHlemesı yapmak
olmamalı Hele temel duşunce şu hıç olmamalı
"Ben anlatacağım.Sonra bana bunlan kusacaksn."
Oğrencılenn ılgı alanlannı belırlev ıp o yonde ye-
teneklennı gelıştırmelerıne olanak sağlanmalıdır
Oğrencılenn gerçek veteneklen keşfedılmedığı ve
gelıştınlemedığı ıçın nıcezengınlıkler. guzellıkler
harcanmaktadır Kavram yenne yeteneklen körel-
ten ezber sıstemı dayatılıyor Uzülerek belırtey ım.
soru soran oğrencı art nıyetlı sayılmaktadır Öğ-
rencıye en hızlı oğrenme donemınde hemen komut
venhyor "Sus,otur." Soru soran oğrencı zaten oğ-
renmeye gudulenmış, merak oluşmuş demektır
Bu fırsat harcanıp ışm kolayına kaçılıyor
Bılım adamlan ezben zıhınsel bır soykınm ve
toplumsal felaket olarak değerlendırmektedırler Bı-
lımsel tutumun temellen olan onyargılı yaklaşım
duygusallıkvetembellıkgıdenlmedıkçe eğıtımde
havanda su dovmuş olacağız
Aşın koruyucu nıtelık taşıyan aıle kulturumuz
çocuklarımızın kışıhklennın gelışmesını engelle-
mektedır Kendı sorununu kendısının aşması ıçın
sınırh destek vermelıyız Sınayarak, deneverek,
test ederek sorun çozme becensını >me kendı ka-
zanmalıdır Ozguven olufümunun temellen bö>-
. leceatıbnışolur ^ «---<• » ,.
Genç, ^ aşaraını ozgârce belırleyecek ve mesk-.
ğını seçebılecek donanıma kavuşmalıdır Sanatla
duşunce e> lerru arasında yoğun bır bağ vardır Bu
nedenle gençlenmıze guzel sanatlan sevdırmek
ıçın yardımcı olmahyız Sanatla ılgılenen bırey
ozgur ve varatıcı olur Gençlenmızı bağnazlıktan,
yaşam yoksulu olmaktan kurtaralım
Seçim Sürecinin Etik Süzgeci
YUCEL TOP
T
urkıve seçım sûrecme gınnce partı-
ler arası geçışler yenıden gundemı
ışgal etmeye başladı Bır sıyasetçı,
v ıllardır sıyaset vaptığı partıden ay-
nlıp gene yıllardır eleştırdığı bırpar-
tıve neden gecer
0
Bunu kendıne ve
"kendisi için sivasetyapoğını iddia etöği halka" na-
sıl anlatır"
7
Bu soru bızım gıbı bu tur "vuksek si-
vaset" erdemıne enşmemışlerce anlaşılamasa da,
"ulkenin yuksek çıkarlanr
nm zorunlu kıldığı bu
"jataj geçışler",bırbasmtoplantısı ıle özlubırbı-
çımde açıklanır Yenı partı kendısıne yıllarca her
turlu eleştınde bulunmuş bu 'Şeni değeri" hemen
bağnna basar v e her ıkı taraf da geçmışı unutup
>enı uvenın eskı partısıne. gene eskı »oylemlerle
eleştınye başlarlar
Bence onemlı olan mustafı sıyasetçının gerek-
çelen değıldır Çünku çok muhtemeldır kı, bu ge-
rekçelenn bır kısmı venlı koşullarda ve o sıyaset-
çının mantığı açısından doğrudurlar Onemlı olan
ulkemızdekı bu tur Myaset v apmav ı kabullenen *sı-
vaset etiğı"dır Llkemızde bır partımn programı-
nın ılkelennın \ e projelennın hıçbır onemı yok-
tur Onemlı olan sıvasetçılerdır Şu son otuz vıl-
da kurulup bozulan partılen hemen sayamayız. ama
bu sure ıçınde sıvaset yapanlan kolayca hatırla-
nz
Lzun \ ıllar yaşadığım Belçıka'da Yeşıller Par-
tısı nden seçılıp parlamentoya gıren bır mılletve-
kılı partısınden ıstıfa edıp Sosvalıst Partı've ge-
çınce adamı tefe kovdular Gunlerce basında alay
konusu oldu Oysa zavallı daha seçım propagan-
dalan esnasında Yeşıller Partısrnın sosyal guven-
lıkle ılgılı programını beğenmedığını, bu konuda-
kı anlayışının Sosvalıst Partı'ye yakın olduğunu
soylemış ve seçıldıkten sonra da sosyal güvenlı-
ğı ılgılendıren konularda hep Sosyalıst Partı'yle
bırlıkte dav ranmıştı Yanı bır bakıma partı değış-
tırmesının ahlakı gerekçelen vardı Seçıldığı par-
tının kımı polıtıkalanyla uyuşmuyordu ve başka
bır partıyle bıriıkte oy kullanıyordu Ama bızım
ulkemızde aralannda felsefı olarak en yakın bır
ılışkı olmayan bır partıden dığenne geçışler, ar-
tık gundelıkolay lar halme geldığı ıçınaklıma şöy-
le sorular taküıyor
- Sıyası partı programlannın hıçbır anlamı yok
mu°
- Sıyas partılenn tabanını oluşturanlar, aynı sos-
>al sınıfin ınsanlan mP
- Partıler profesyonel sıyasetçılenn bellı do-
nemde kullandıklan araçlar mı9
- Kjşılenn sıyasal vaşamlannın sıyası partıle-
nn sıyasal vaşamlanndan daha uzun olduğu ül-
kemızde, kışı kultu partının ustûndeyse, bu pro-
fesyonel sıyasetçıler nıye bır partıye gerek duyar-
lar
17
- Yıllarca ıçınde sıyaset vaptığı bır partının yo-
netımıveyaprogramıylaçelışkıdeolduğununfar-
kına. gonlunde yatan adavlığm gerçekleşmeye-
ceğını anladığı gun mu vanvorlar
9
- Yıllarca kullandıklan soylemı bır elbıse gıbı
çıkarıp venı bır formayı gıyerken vıcdanı ve ah-
lakı bır sıkıntı duyuyorlar mı
9
- Antıdemokratık uygulamalar yapan bır partı-
de yıllarca neden kalıyorlar
9
- Terk ettıklen partı gerçekten antıdemokratık
bır ışleyışe sahıpse bu tûr uygulamalar başkalan-
na yapıhrken değıl de neden kendıne yapılınca kı-
yamet kopuyor
9
- Gıtuklen partının daha demokraük olduğunun
kanıtı ne
9
Kendılennm oraya gıdışı bu konuda
yeterlı bır gösterge mı
9
Eğer oyle ıse ıçınde bu-
lunduklan sure boyunca eskı partılennın de de-
mokratık olduğunu kabul edıyorlar mı
9
- Aralannda kâğıt uzennde buyuk farklılıklar
bulunan partılenn» en ûst dûzey yönerıalen bıle
kolaylıkla partı değıştırebılıyorlarsa, ya bu partı-
lenn bırbırlennden farklan yok ya da sıyasetçıle-
nn bırbırlennden farkı yok Her ıkı halde de as-
lında Turkıye'de hâlâ tek partı rejımınde olundu-
ğu ızlenımı venlmıyor mu9
Kuşkusuz bu tur sorulan uzahnak mumkun ve
partısıne kûsup rakıp partılere geçen sıyasetçıler,
bunlan çok ıyı bılıyorlar Sorun bır yandan sıya-
set yapması gereken toplumsal kesımlenn sıya-
setten uzaklaştmlmalanndan, dığer yandan da ar-
tık bıreysel çıkarlann toplumsal çıkarlann onune
geçınlmesınden kaynaklanıyor Çunkü, bır yok-
sulun sınıf değıştırmesı kolay değıldır O durumu-
na kızsa da aynı sınıfin ferdı olarak kalmak zo-
rundadır Ama onun adına sıyaset yaptığını soy-
leyen bınsı, kafası kızınca tam da karşı bır partı-
> e geçebılıyorsa v e bunun da hıçbır ahlakı muev -
vıdesı voksa. bızlere yutturulan ^iıksek toplum-
sal çıkarlar" hep mıdemıze oturacak demektır
İki Turlu Seçim...
Dr.FARUKGUÇLU
S
ayın Cumhurbaşkanı nedense yerel
!>eçımler oncesı durmadan ıkı turlu
s>eçım onermektedır Buna bır kisim
medvadakatılmaktadır Ancakbılın-
mesı gereken şudur kı ıkı turlu seçım
sadece FP'lı beledıye başkanı seçıl-
mesınıonlemez avnen 12 Ev lul harekâtındaoldu-
ğu gıbı beledıyelerden solu da sıler
Işın ganp tarafı da FP hlere venı seçımlerde
yer vermemek ısteyenler, aslında. öncekı seçım-
lerde RP'lılere beledıvelen armağan edenlerden baş-
kalan değıldır
Kuşkusuz. "padişatT yetkılenne sahıp, metropol-
len yonetecek beledıye başkanlannı halkın buyuk
çogunluğu seçmelıdır Ömeğın \nkara'nın şım-
dıkı anakent beledıye başkanı sadece üç bın oy
farkıvla bu goreve gelmıştır Ama bundan daha
onemlısı, beledıye başkanını denetlemesı gereken
beledıve meclıslen başkanın vesavetınden kurta-
nlmalıdır Hıç kımse beledı>e başkanının fazla,
beledi) e meclıslennın az olan yetkılennden yakın-
mamaktadır Sadece ve sadece gorunenleuğraşmak-
tadır
Yıne hıç kuşku yok kı, ıkı turlu seçım ısteyen-
ler bu gıbı seçımlenn nası! sonuçlar doğuracağı-
nı da onceden bılıvorlardır Belkı de asıl amaçla-
n solu ve FP'yı yerel yonetımlerden sılmektır Bu
duşuncenın demokratık olmadığı açıktır \ncak
onu açılmak ıstenen ANAP, acaba bundan on yıl
oncetumbeledıyelerdeyonetımde değıl mıydı9
Ta-
nhın en buyuk yerel > onetım yolsuzluklan ANAP'lı
beledıvelerce ıcra edılmedı mı°
tkı turlu seçım ısteyenler, hangı gerekçelerle
olursa olsun, demokratık bır yaklaşım ıçınde de-
ğıldırler -Vynca halkı sağcı-solcu ya da laık-dıncı
gıbı yapay aynmlara zorlamaya kımsenın hıçbır hak-
lı gerekçesı olamaz fkı turlu seçım, yenı yapav a> -
nmlar ya da ganp ıttıfaklar demektır
Aslolan, demokrasının aksayan yönlennı du-
zeltmek ve halkı bılınçlendırmek olması gerekır-
ken yapay zorlamalarla ıstenen sonuçlan elde et-
mek mumkun değıldır Kısa süreçte belkı başan-
lı olabılırsınız, ama uzun donemde yenı sorunlar
yaratmış olacağınız açıktır
Ulkemızdekı yerel yonetımlerde demokrasının
ışlemedığı yolsuzluklann denetlenemedığı par-
tızanlığın alabıldığıne fazla olduğu açıktır Ama bun-
lan onlemenın yolu asla ıkı turlu seçım değıldır
Sız beledıye meclıslenne gereken onemı v ermez-
senız halkı denetım konusunda eğıtmezsenız ıkı
turlu değıl beş turlu yapsanız da ıstedığınız temız
ve demokratık sonucu elde edemezsınız Memu-
run yargılanması yasası değışmedığı surece, vol-
suzlular yapanın yanına kâr kaldığı surece ne yap-
sanız kalıcı çozümlere ulaşamazsmız
Ulkemızde ozelhkle büyuk kentlerde onlarca
beledı>e başkanı geldı geçtı Halk acaba şımdı ka-
çının adını anımsar ya da kaçı kalıcı eserler bıra-
kıp gıtmışhr9
Sözun kısası, eğer ıkı turlu seçım der-
ken asıl amacınız solu ve FP'yı devre dışı bırak-
maksa bunu başaramazsınız Ama halk arasında
denn ve yapay aynmlar yaratırsınız Şımdı poh-
pohladığınız kımı partıler, çok değıl. daha dûn ul-
kemızde yolsuzluğun tohumunu eken, enflasyonu
yükselten partıler değıl mıdır9
PENCERE
Maskaralık...
Orhan Barlas dostumuz demış kı
- Ismet Paşa sag olsaydı, başkentte yaşanan
olaylan nasıl yorumlardı?
. ?
- 'Maskaralar' derdı
inonu'nun polıtıka sozluğundekı en ağır lafın
'maskara' olduğu bılınıyor
•
Maskara'nın sozlukte uç anlamı var
"1) Eğlendırıcı, sevımlı, hoşa gıden hareket-
ler yapan kışı (Çoğunlukla çocuk ıçın kullanı-
lır)"
"2) 'Onursuz, kepaze, rezıl' anlamında haka-
ret sozu olarak kullanılır "
"3) Bırşeyı, bırkımseyı maskara etmek, boz-
mak, ışe yaramaz hale getırmektır "
ismet Paşa 'maskara 'yı hangı anlamda kul-
lanırdı bılmıyorum ama, inonu sanırım sozcu-
ğun bıleşkesınden yararlanırdı, ustelık 'maska-
ra', 'soytan'ya da 'palyaço' sozcuklennı de
kapsayan bır zengınlığe sahıptır
•
Ankara'da hukumet kurma çalışmaları en ha-
fıf deyışle maskaralığa donuşmedı mı
1
^ Polıtı-
ka sırkı başkentın orta yenne çadırını kurmuş
numaralannı sergılıyor Ancak bunu gerçek sırk-'
le karıştırmak yanılgısına duşmekten sakınalım '
Sırk kendısıne gore saygınlığı olan bır gostenyı >
sergıler Aslan terbıyecılen, at cambazları, tra- <
pez hunerbazları, palyaçolar uzun çıraklık eğı-'
tımınden geçmışlerdır, alınten dokerek yetış-
mışlerdır, halkın alkışlarını kazanmak ıçın ben-
lıklerını sanatlarına vermışlerdır, yaşamlarını rı- ı
zıkoya sokarak mesleklennde ustalığa erışmış-
lerdır
Sırktekı soytarı alkışlanır
Ya polrtıkada soytarılık yapan kışıye ne denır?.. '
ismet Paşa adını koymuş
- Maskara!..
•
Ankara da hukumet kurma oyunlarına katı-
lanların tumu maskara mı?.. ı
Hayır
Ama, tehlıke nerede7
Soytarı olduğu bılınen-;
lerle 'al takke verkulah' oyunlara katılan polıtı-
kacı, "ben de sıyasette numara çevıreyım"der-
ken sonunda madara olacak, maskara olduğu- '
nu anladığında ış ışten geçecektır j
Maskarayla duşup kalkan maskara olur
Çadırın orta yerınde bır takla, ıkı takla, uç tak-
la, beş takla
Enseye tokat
Kıça şaplak
Sen onla oyna, ben bunla, bızler de otekiyle
ya da berıkıyle oyun kuralım
Sonunta yatıp yuvarlanalım
•
Uç buçuk aylık hukumet ıçın 'sallan yuvarlan
oyunu' sonuçta ne getırecek'' Ha Alı Hoca, ha
HocaÂfiı Partı genel başkanlarının duzenleye-
ceğhıglelerle gerçekleşecek seçımden sonra
re|im blfaz daha yozlaşacak, yuzde 2Ö'nın altın-
da oy ve boy sıralamasına gırecek partıler, halk-
tan bıraz daha kopacaklar ve "halk bızı seçtı"
dıye yalan soyleyecekler
Nedır bunun adı:
Maskaralık'
ismet Paşa sağ olsaydı ne soylerdı?
- Vah vah, derdı, ben "mılletın makûs talıhı-
m" Inonu'deyendım sanıyordum, ama, aldan-
mışım
ANMA
Bır karaniık kış akşamında
Geldı kara habenn
Kocaman bır çığ duştu evımıze
Ansızın kapandı umut kapılarımız
Ne kadar zorlasak nafıle
Sevgili NEMİT'imiz
Butun akraba ve dostlanmız tek yurek olduk
Butun arkadaşlann, yoldaşlann ev ladımız oldu
Yıne de yaşamdan kopanlışının 1 yılında
sevgın, hasretın acın hıç dınmedı
JANSET-AYTEN-CEVAT ARSLAN
ANTALYA 1. SULH HLKUK
iVIAHKEMESİ'NDEN
Sa>ı 1997 97 1998 1177
Davacı Alı Kamaç vekılı tarafmdan davalılar Ayşe
Mutı vs aleyhlenne açılan ızalevı şuyuu davasının va-
pılan duruşması sonunda
Davalılar Hasan Çelık, Mustafa Şevkı Çolakoğlu Şe-
nfe Çolakoğlu ve Yılmaz Çelık e karar ozetının ılanen
teblığıne karar venlmış olmakla
Buna gore \ntalya Ahatlı Mah 1444 ada, 31 parsel-
de kayıtlı bulunan taşınmazın hıssedarlan arasında tak-
sımı mumkun olmadığından satışı suretıyle şuyuunun
gıdenlmesıne karar venldığı ve vukarda adı geçen da-
valılara karann ılanen teblığ edılmesıne, davalılar tara-
fından kanunı suresı ıçerısınde temvız edılmedığı tak-
dırde karann kesınleşeceğı ve adı geçen davalılara ka-
rar ozetının ılanen teblıS edıldığı ılan olunur
2112 1998 Basın 67921
BANDIRM \ 2. \SLİ\T HUKUK
\L\HKE\1ESİ'NDEN
1998 273
DuruşmaGunu 3 2 1999
Duruşma Saatı 09 30
Duruşma Yen Bandınna 2 4.slıve Hukuk mahkeme-
sı
Davacı Murat Yaşar \ekıh tarafmdan, davalı Nılufer
Yaşar aleyhıne açılan bo^anma davasına esas olmak
uzere,
Davalı Nılufer Yaşar ın tum araştırmalara ragmen
teblıgata yarar açık adresı tespıt edılemedığmden dava-
lıva duruşma gunu vedava dılekçesının ılanen teblığıne
karar venldığınden aşağıda yazılı duruşma gunu ve sa-
atınde mahkememızde hazır bulunmadığı v ev a bır v ekıl
tarafmdan temsıl edılmedığı takdırde tahkıkat ve vargı-
lamaya yokiuğunda devam edıleceğı ve hukum venle-
ceğuhtar olunur 18 11 1998
Basın 58943