28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 OCAK 1999 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Gericilerin Şiddet Örgütleri Prof. Dr CİHAN DURA imi "romantikavdınlar" ne derse desin. "'îslamda şiddetoJduğıTgörüşüko- layca yadsınamaz. Bu gö- rüş temelsiz değıldir. ^ Çünkü Kuran'da o yön- de yorumlanacak "Cihat" buyruğu ile "Müşrikkr nerede görülürse öldürülme- Kdir." "Dinden döneni vunın" gibı âyet- ler vardır! Aynca. Islam tarihı de şıdde- tin, her biçimiyle varlığını gösterir. Bu nedenledır ki siyasal tslamcılann bir bö- lümünün, iktidan silah yoluyla ele geçir- meyi planlamalanna şaşmamak gerekır. Siyasal Îslamda şiddet yönteminin \ar- lığını gösteren taze bir kanıtı eski RP Ge- nel Başkanı'nın Nısan 1994'teki bir ko- nuşmasında buluvoruz. "*Türkiye'de adil dözene mutlaka geçilecektir. Peki şimdi sorun ne? Geçiş dönemi sert mi-olacak yumuşak nu? kanlı nu olacak. kansız mı? Biz bu geçiş kansız olsun diyoruz.* 1 Islam- cı dergilerde şıddet açıkça, düzeni yıkma- nın bir yolu olarak öneriliyor. Bir dergı- nin Şubat 1994 sayısında "*haikın siyasal tenihten öte,düzen tercihi nedenhie RP*ye yöneldiğini. düzenin okandığııu, bu du- rumun. aJternatifini de getireceğjni" ileri sürdükten sonra, Islamcı bir yazar şöyle diyebiliyor: "Görünen o ki şafak sökmek içuı, kanını akıtacak binkrce yıküz bekli- yor." 14Temmuz 1993'te Kahramanma- raş'ta dagıtılan bir bildıride şunlar yazı- lıydı: **Laik ve Kemaüst düzen silahlı ve fslameı militanlar tarafindan yıkılacak- ör._ İslam'da şiddet vardır. Bunu inkâr edenler.münankiarvedâvâ kaçkını köpek- terdir." 1993 vılında Iran'da düzenlenen, 50 ülkeden 400 delegenin katıldığı bir toplantıda aşın dinci terör örgütlerinin, Türkiye gibı ülkelerde "suikast eylemle- rine ağırük verilmesi"' kararı aldıklan, lran'ın "tüın dümada girişilecek eytem- ler için 500 milyon dolarlık bir fon oluştur- duğu" savı. Mısır'ın önde gelen birdin ada- Ercives Üniversitesi mının "İslamdan dönenlerin öldiirülme- si gerektiği ve bunu birejlerin de yapabi- leceğj" görüşünü ilen sürdüğü hesaba ka- tılırsa. yukardaki ve benzen konuşma. ya- zı ve bıldirilerin gerçek anlamı daha iyi anlaşılır. Şiddetin aldığı biçımlerden ikı- si, silahlı hiziplerve silahlı ayaklanmadır. Silahlı hizipler: birparti y a da siyasal ku- ruluşun. askerliğı andınrbirşekilde-açık ya da gizlı olarak- örgütlenmesi. devletin de buna göz yumması durumunda söz ko- nusudur. Uyguladıklan şiddet. moral bas- kıdan sılah kullanımına degın türlü bı- çımlerolabılir. 19901ı yıllarda Türkiye'de bu çerçevede düşünülebılecek pek çok gelışmelerolmuştur. Örneğin, değerlı ya- zarlanmız, bilım adamlanmız. mahkeme başkanlanmız. devletıne vegörevine bağ- lı öğretmen ve müdürlenmiz; Atatürkçü diye. laıkliğı savundu diye, kılık-kıyafet yönetmeliğinı uyguladıd'iye hakarete uğ- ramış. tehdit edilmiş. hedef gösterilmiş- tir. lşte pek çogu arasından. bir bildıriden ve bir tehdit mektubundan şiddet örnek- leri "tki öğretmen. Atatürkçö kâfirterin başı oiduklannı açıkça beili etmişlerdir. Bunlara hak ettiği cezayı verelinu. Şeriab kuracağız. Kâiîrleri kıracağız.'" "Miislü- manın başortüsü ik uğraşma.seni param- parça ederim— Bu sana (İk ve son uya- nm_" Bir şeyh bozuntusu da şöyle dıye- biliyordu: "10Kasun''ısaboteetnıekiste- sevdik. yapacak çok şev vardı." Ülkemizde İslamcı şiddet Türkiye'de tslamcı şiddet daha da ile- ri gitti: Kişılere saldınldı, soygunlar ya- pıldı. cinayetler işlendi. suikas} ve katlı- amlar yapıldı. Üniversitelerde laik anla- yışlı öğrenciler; tekbirgetiren ülkücü-şe- riatçı çetelerin bıçaklı. taşlı sopalı saldı- nsına uğradı. Tekel bayilen taşlandı. Şan- lıurfa'da "İslami Direniş ErlerT adlı bir örgütün soygun yaptığı belırlendı. Atatürk- çü bilim adamlan ve yazarlar katledıldi. 1993 "te Sıvas'ta. Atatürk heykeline saldı- nldıktan sonra, "*Din elden gidhor. Müs- liiman Türkiye!" çığlıklan arasında 37 aydınımız dıri din yakıldı Özellikle Gü- neydoğu Anadolu Bölgesi'nde faıli meç- hul cinayetler işlendi. Hızbullah. adını ilk kez bu cinayetlerle duyurdu. Bütün bu korkunç olaylar. İslamcı te- rör örgütlerinin amaç ve eylemlen göz önüne ahnınca, daha iyi anlaşılır. Bunlar- dan İBDA-Cnin hedefı Islami birde\let kurmak olup silahlı sa\aşımı benımse- miştir. Nakşibendi çevrelennde etkilidır. Örgütün yöntemi, "şiddet dahil, hertür- lû, mücadele"'dir. Bu amaçla "İslami kı- sas krtalan" \ e "^ıttra foreegniptan" kur- mu^lardır. Kendi soylemlerine göre "Öl- dürülmcsini doğru bulduklan insanlar, Kemaüstferdir: çünkü önlerindeki e n ^ ler kalkmaktadır." Hazıran 1994 te Iz- mir'de aşın dınci terör örgütü İslami Ha- reket Ordusu mıhtanîannın hücre evleri- ne yapılan baskınlarda. sılahlar. uzaktan kumandalı bombalar, bubi tuzaklan. ey- lem planlan. mobil telefonlar. özel şıfre- lı telsizlerelegeçırilmıştir. Örgüt Iran'dan mali destek sağlamaktaydı. tranyanhsı şenatçı terör oıçütü Hızbul- lah; 1988yılından buyana. özetlikleGü- neydoğu'da örgütlenmeye başlamıştır. Ör- gütün amacı "meveutanavasaldûzeniyı- kantk yerine İran modeli. Şii temele da- yah tstami birKürtdevieti kurmak"tır Stra- tejilen "tebüg-cemaat-dhat" olmak üze- re üç aşamalıdır Örgut; amacına ulaşmak içın. "cinayet, gasp, soygun, araba hırsız- l^tebdif'gıbieylem türlerinı de benım- semiştır. 1991 yılından ben Güneydo- ğu 'da çok sayıda öldürme eyiemı gerçek- leştirmiştır. 1995'te, kimi örgüt üyeleri; ts- tanbul ve Bolu yöresınde çeşitli camiler- den çaldıklan d'eğerli halılarla, çok sayı- da sılah ve patlayıcı maddeyle ele geçı- nldi. Örgütün tran ve RP ile bağiantılan olduğu iler sürüldü. Aynı örgüt 1996'da " Yönetimleri tslam olnîayan ülkelerde ze- kâü Hizbuliah toplar" tehdidiyle Bingöl halkını haraca bağlamış bulunuyordu Eğer bir parti ya da siyasal kuruluş. sesı- nı duyurma konusunda kendisine tanman olanaklann etkıli olmadığını düşünüyor- sa, iktidara karşı savaşımını askeri yön- temlerleyürütmeyekararverebilir. Silah- lı direnme. bu takdirde. iki aşamada ce- reyan eder. Birincisi gizli direnme. ikin- cısı açık ayakJanmadır. Açık ayaklanma ya sert bir ıhtilal ya da uzun bir ıç savaş biçimini alır. Örnegın Cezayır'de radikal İslamcı nulıtanlarla hükümetgüçleri ara- sında süregelen çatışmalar, bir "içsavaş" olarak niteleniyor. Tıpkı bu ülkede ve Ta- cıkistan'da olduğu gibi. Türkiye'de de la- ıklerle şeriatçılann bırçatışmaya doğru git- tiklerinden cıddi olarak söz edenler var- dır. Silahlı ayaklanma Türkiye'de şeriatçı bir silahlı ayaklan- ma \arsayımını -az da olsa- dognılayan kimı belirtıler görülüyor. Örneğin bir gö- rüşe göre -tstanbul'un Fatıh, Eyüp, Üskü- dar. Beykoz gibi büyük semtlerinde gö- rülen- "imana dayaû şeriat düşüncesi ve yaşam btçimine uvgun verk-şim bölgeleri olarakörgütlenen "şeriatgettolan'nın oluş- tunılmasında. Mao Tse-Tung'un. ilk aşa- mada üslcr eldeedilmesini koşul sayan ge- rilla sa\aşı ve bu üslerden öbürlerine sıç- rama>ı öngören Mac Arthur'ün stçrama savaşı taktikkri" esas alınmıştır. Alman- ya'da 1993'te bir sözde •'Federe İslam Devieti" kurarak ölüm fetvalan çıkaran es- kı -milligöriişçü'"Cemaleddin Kaplan'a -bugün oğluna- göre "Devlet demek, di- ninhavatavehayaanherkuruluşunaege- rııen dİması demektir. Parti \olu\la İslam dc\ terine gjdilemez. Gerçek anlamda üm- nıet olanlar, harekete geçmeJidir. Hareke- te geçmenin üç tezgâhı vardır; Medrese, tekke ve loşla» Medresede şeriat tekke- de tarikat, kışlada tetik çekme öğretile- cektir." Eski müftü kışla konusunu şöyle açıklıyordu: "Kışlaya henüz gelmedik. Geldiğizanıanyapdacaktır. Knanunı sağ- lamak. iiçte birtabana sahip obnakgerek- lidir. Ayaklanma için. yüzde yüze >akın alaşağı etnıe şansına sahip olnıalıdır. Silah- lı a>aklanma devieti elegeçirme aşamasın- da başlayacakur." Sayılan 2000'ı aşma- dığına göre. 29 Ekim 1998 'de Anıtkabir'e düzenlemeyi plaladıklan. korkunç bir kı- yımla sonuçlanacak intihar saldınsmı aca- ba "medrese ve tekke tezgâhlan"ndan hangısı içinde düşünmek gerekir? Bu "kış- la" motifi iktidara sözde "demokratik yol"dan gelmeyi benimsemiş -konuşma- İan, yandaşlannın "Vurde,Miralım; ölde ölefim" çığlıklanyla kesilen- Islamcıla- nn da. hernedensedilinden düşmez: "Mi- narek'rsüngümüz.kubbeler migfer/Cami- ler kışlamız. müminler asker." İBDA-C'nın hedefı de şeriatçı ayak- lanmadır' "Rejimi vıkjnak. bâül temeller üzerine kurulmuş olan TC'yi temizleyip yerine yeni bir devlet kurmak lâzundir» Hesaplaşma Müslümanlarla laikler ara- sında olacakür. Artık İslamcı-laik çaüş- ması ve iç savaş var!" Örgüt. son hedefi- ni gerçekleştirmek için, "antiemperya- list, solcu, ulusçu" bütün muhalif grupla- n rejıme karşı savaşmaya çağınyordu. Bu taktik. insana, Humeyni'nin Iran'da yap- tıklannı hatırlatıyor. Hızbullah da Ekığu ve Güneydoğu Anadolu'da -De\let ege- menlığinı yok ederek- şeriatçı bir Kürt devieti kurmayı amaçlamaktadır. İran is- lam Cumhuriyeti'ni model olarak benim- semiştir. Aralannda sıkı bir hiyerarşik dü- zen ve disiplin vardır. Örgütlenme mer- kezleri camilerdir. "Cami sorumlulan", "ctnıaat üyesi" adını verdiklen milısleri \ardır. Bununla birlikte belki de en trajik ve ürkütücü olanı; ımam-hatıp liselerin- de ve Kuran kurslannda "hayatiannı Mus- tafa Kemal dinsizligi ile savaşa adamak. Türkiye'yi bir din \e şeriat devleti haline getirmekiçin mücadeketmek'" üzere yaş- lan 12-15 olan öğrencilere, yıllardır-Tür- kiye Cumhuriyeti hükümetlerinin, baş- bakanlannın, bakanlannın gözleri önün- de- yemınler ettirilmiş olmasıdır! ARADABIR SABRİÖZDEMİR Sınıf Öğretmeni (Erzurum) Atatürkçü Aydınlığımızla... Bilim, sanat. felsefe, ütopya,. sözcüklenni ve bu sözcüklerin boyutlannı çok önemsıyorum. Üretici gücün sınırlarını zorlama- nın, en güzele ve en gerçeğe ulaşmanın bire bir dile getinlişı olan ve insanca, uygarca, aydınca yaşama yolunda ve benzeri baş- ka tavırtarda bir ıletken görünümünde karşjlaştığımız bu sözcük- ler, toplumdakı aydınlanma ivmesinin de en keskin gücünü ve ölçümünü ıçenrler diyenlerdenim. lşte ben, toplumsal aydınlanma bağlamında, Atatürk aydın- lığı tamlamasına ve bu aydınlığa ket vurmak isteyenlere çok kı- sa degınecegim. Atatürk aydınlığı dıyorum, çünkü ıki yuz yılhk derrtokrasi ha- • reketi içerisinde, gerek ilkesel bağlamdaki sürekü yeniteşmeci- değışımcı dınamiği açısından, gerekse somut- pratıksel bağlam- daki tanhse(«vnmı ve ulaştığı tu*ar(ılık açıstndan ırdeleyelım, el- de edeceğimiz tortulaşmış ve kalıpsal bir sıstem anlayışı ve ba- sıt bir ındeks tanımlaması değıl. yaşamın kendısıyle özdeşleşen zor koşullarla yogrulmuş, aydınlanmacı-radikal bir felsefe ve başdöndürücü ivedilik ıçeren bir siyaset anlayışıdır. Anımsatmak ıstedığırn II. Cumhurryet yanıltrnacasının man- tığı, ışte bu aydınlanmacı felsefeyle, ayncalıklı kuramcılık (teoris- yenlik) adına zıtlaşır ve bunu yaparken kendi çelişkilerini önem- semez. Ben de bir süredir unutulmuş olan bu reyızyonist ve yoz- laştıncı anlayışı aslında çok önemsemiyorum. Önemsediğim in- sanın yanıltılmak istenmesıdir. Bu yanıltkan ve yalıtkan düşün mantığını biraz daha entmek içın, anlamsızlığında anlam olduğu gibi bir temel kurarsak, es- tetik olmayan zorlamacı bir çelışkiler örgüsüne ulaşırız gibi gö- rünüyor ya da görünen kapital kılavuz istemiyor. Bilımsel. ılencı ve kompleks demagojisinden annmış ve sa- natsal bir duyumsallığı ve komposizyonu içeren ve asla dura- ğan olmayan aydınlanmacı Atatürk felsefesınin bir ilkesizllk ıde- olojısine dönüştürülmek istenmesi, kopyalanmış Fransızca bir manökla bu Cumhunyetın tıkandığı savını ileri sürenlerin yani Meh- met Altan ve yandaşlannın uyarılmış çabalanyla paralellik gös- tenyor. "Mavigözlen çakmak çakmak" olan bir adamın gülen gözle- riyle karşılaşmamak için, hafktan kopuk biçımde.. ama halkçı geçınerek, oturdukları yerden ürettiklen, bilgisayar müziği aya- rındaki düşlerin yabancılaşmış yankısında avuntu arayanlar ve liboşlan sıkça düşünenler (kulaklann çınlasın Emin Çölaşan) za- man içinde bu yankının eridiğinı görünce bu sefer de III. Cum- huriyeti düşlüyor ofmalılar. Sonuç olarak söylüyorum; işte on- lar, gel-gıtleşmiş bir yanlışlıklar saplantısından ve sarmalından asla kopamayacaklar ve dönüp dönüp duracaklar. Bızler ıse. Kemalist aydınlığımız ve 1 'icik Cumhuriyetimizle iki- binlerin çok ötesıne tümden geçecegız. Ve güzellikler enlemin- de. hep birlikte "mutluluğun resmım" çızeceğiz... Dinsel Normlar, Etnisite ve İnsan Haklan Bir Şeytan Üçgeni (mi)? MEHMET Y. YAHYAGİL )editepe Cmversitesi Ueslek Yüksekokulu Öğ. Gör. rallannın değişmezliğini savunmalan ve tutu- culuklan, üçüncüsü de siyasal çıkarian için din- sel odaklı bir yönetim biçimini destekleyen- lerin örgütlenmesidir. Kanımca hem Hıristiyan hem de ülkemiz din bilimcileri. İslam dininın kutsal kitabı olan Kuran'da bırçok kez vurgulanan. u insanlann çevresini ve olav lan algılamada düşünce gücü ve irdeleyid bir tutum takınmalan" buy ruğu- nu göz ardı etmektedirler. Kutsal kitap önce- likle ınsanların neye. nıçin ınanmalan (iman etmelen) gerektigı ve bunu nasıl gercekleştı- rebileceklerini temel kurallarla açıklamakta- 3îf. TJinîn Özû açısından değişmemesi gereken. korunması zorunlu olan, bu ana kuraHar \ e öğüt- Çlfrdir. ^lam dinı bu temel üzerine ınşa edilen düşünce sıstematiğinde ufuklarını genişlet- mek için insanlara "akıllannr kullanmalan- nı önermektedir. Ülkemızdekı din-laisızm eksenindeki so- runun kaynağını ise inanca yönelik bu temel kurallarla ilişkilendırilen sünnet, hadis ve din- sel ıçtihatlardan oluşan (şenat) ile geçmişte de bugün de çeşitli ülkelerde gözlenen farklı uy- gulamalar oluşturmaktadır Sekularizm bu aşamada devreye gırerek, toplumsal yaşam düzeninin temel kurallannm işleyişinde inanç söz konusu edilmeksizin. herkese eşitlikçi davranmakta ve ınsanlann sosya) işlevlerini (fonksiyonlannı) yerine ge- tırirken ortak moral değerleri bulabileceğini, tersi durumda toplumsal kurumlar tarafindan dışlanacağını savunmaktadır. Vurgulanması gereken bir nokta da bu dü- şünce düzeyine ulaşmak için yüksek bir so- yutlama yeteneğine erişilmesinin gerekliliği- dir. Bu da doğal olarak, insanlann bilgi biri- kimlerinin niteliğinin yanı sıra, yaratıcı düşün- ceyi besleyen bir eğitim sisteminın varlığını da zonınlu kılmaktadır. Oysa ülkemizde, so- kaktaki adamın kafasındakı sorun "minietek- le giımenin özgür olduğu bir üniversitede, ba- şörtüsünün nedcn >asaklandığı"dır Nevarki dınlerin, ınsanlan bırleştırici özellığınin dahi, aynmcılık için kullanılması kuşkusuz dikkat çekicidir. T ürkiye'de 9O'lı yıllara damgası- nı vuran laiklık ilkesini yıprat- ma çabalan. insan haklannın çığnenme girişımlerı ve etnık gruplar merkezli sorunlardan hareketli ülke bütünlüğüne yö- nelik bölücü terörist e>lemlenn eriştıği bo- yut. cumhuriyetin sürüp giden 75. yıl coşku- suna burukluk katmıştır. Seküler yaklaşım öncelikle ilahi (bir doğa- üstü) gücün "elçileri" aracılığıvla ya da (ıla- hi olmayan) bir öğretici tarafindan insanlara verilen sistematık bir değerler bütünü değil. İnsânın kerîîî!sTtl2erinde odaKîanmıştır Bura- da ana izlek (tema) ın^nç s*stenılennı dışla- mak değil. bireysel vetoplufnsal açılımı nes-' nel olmayan, dogmaftk değerlerden anndırmak- tır. Bu bağlamda. Hınstiyan ülkeler yaptıkla- n reformlarla, yaşam gereksınimlerinin fark- lılaşmasına karşın. çağımızın sosyal ve eko- nomık düzenini büyük sorunlar yaşamadan sürdürebilmekte ve konuyu ırdeleyebılmekte- dirler. (Bkz. John S. Spong. "Why Christi- anıty Must Change or Dıe)' İslam dinini kalkan olarak kullanan kök- tendincilerin terörist ataklan dünyanın Islama bakışını etkilemektedir. Ortalama bir Hınsti- yan için İslam, kılıç gücüyle dünyada sesini duyuran, bugün de terorizm ile büyümeyi amaçlayan birdindir. L'stelık bu sav İslam di- nınden aynlan kimilerince de desteklenmek- tedir. (Bİcz. tbn aI-Rawandi. "Why I Am Not a Muslim') Oysa dünyanın İslami benimsemiş ülkelere bakışında. Türkiye'nin ayn bir konum- da ele alınmasının tek n edenı anayasal koru- maaltmdaki laisizm ilkesidir. Türkıye. tslam coğrafyasındaki bu ayncalığını kendi ınsanı- na anlatamadığı gibi. siyasal çıkarlar \e ya- nılgıh uygulamalarla laisizmi, "alternatif duı 1 " biçimine dönüştürmüş ve din dışı anlamında- ki ateizm ile özdeştirilmesine neden olmuştur. (Bkz. What Is Atheism?: A Short Introductı- on, Douglas E. Krueger) Burada üç sorun sarmalı vardır Binncisi. Islamın bireysel ve toplumsal alanı birleştiren yaklaşımı, ikincisi din adamlannm din tüm ku- Örneğın, daha önce "demokrasiyi araç ola- rak" gördüğünü \urgulayan Recep Tayyip Er- doğan'ın şiir okumasmdaki amaç ve "zenci Tnrk" benzetmesi bunun için sakıncaiıdır. Din adına yürütülen bu aynmcılık geleneksel din kültüründen farklı olarak yeni bir bilişsel ve sosyal kültüreî alan oluşturmakta ve sınıf- laşma sürecinde dinsel normlann öne çıkar- tıldığı toplumsal bir sorun yaratmaktadır. Laisızmin bilinçli ve bilinçlı olarak yıpra- tılmasıyla aynı ölçüde önemli hatta tehlikeli olan bir oluşum da insan haklarına ilişkin so- runlar ve etnik gruplar ile ülke bütünlüğüne göz diken PKK kimliğindeki bölücü terörist aynmının vapılamamasıdır. Çözüm yolunun başiiıda ise bu etnik gruplan yok saymak de- ğil, dilleri, inançlan \e kültürleriyle onlara -, y<şaai. iktişim ve sözhakkmm verilmesi gel- mektedir. Bu yaklaşım. altkimliklerin ulusal bütünlük içinde ön plana çıkanlmalannı de- ğil, öbur toplumsal kesimlerle daha saglıklı iliş- kilerin kurulmasını kolaylaştıncı biraraçtır. İn- sanlar etnik-kültürel kökenlerinden, din ve mezheplerinden değil; Türkiye'de yaşamaktan mutluluk duyduklannda sorunlar aşılabile- cekrir. İşte o zaman teröristler ve bölücüler bir şekilde katıldıklan siyasal partilerde, sendika- larda kamu ya da özel kunıluşlarda bannamaz hale geleceklerdir. Bir başka önemli strateji de emperyalist güçlerin Ortadoğu'da yeni bir si- yasal düzen oluşturma çabalannın sonucun- da öncelikle çok büyük bir can kaybına neden olan terörle savaşmada tartışılmaz haklıhğı- mızı dünya kamuoyuna duyurmaktır. Bu ko- nuda yetersiz kaldığımız, terörist Ocalan'ın ya- rattığı İtalya krizi'yle netlik kazanmıştır. Bu üikenin insanlan Cumartesı Anneleri'ne de, öldürülen gazetecilere de, etnik kökenin- den ya da salt inancı nedeniyle haksızlığa uğ- rayanlara sahip çıkarlarsa. düşüncelerini be- lirtirken dinsel normlara değil, bilimsel yak- laşıma referans verecek düzeye gelirlerse Tür- kiye'nin görünümü "ilerleme'' yönunde ola- bilecektir. Tersi durumda yaşanan değişimin bir kara- basana dönüşebileceğıni söylemek ne kötüm- serlik ne de önemli bir ön-kestiri (prediksiyon) olacaktır. CUMHURİYET'TEN OKURLARA ORHAN ERİNÇ Aklımın Ermediği İşler (2) Bay Yalım Erez 1996'nın son günleri ile 1997'nin başında da medyamızın manşetlerindeydi. Med- ya tekelleri, kuponlu tabak-çanak, beyaz eşya, radyo-TV promosyonunu yasaklamak için tasan hazırlayan Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez'e ateş püskürüyordu. Bay Erez onların gözünde "basın cfüşman/"ydı. Tasarısını savunmayı sür- dürdükçe suçlamalar da gittikçe arttı ve neredey- se "demokrasi Ğüşmanı" olduğu ilan edildi. Tü- keticinin Korunması Hakkında Kanun'un Bazı MaddelerindeDeğişiklikYapılmasınaDairKanun, Resmi Gazete'nin 28 Ocak 1997 günü yayımla- nan sayısında yer alarak yürürlüğe girdığinde de promosyonlu medyaaynı kızgınlığı sürdürüyordu. Aradan bir süre geçti. Yasaklandığı sanılan pro- mosyonlar yeniden uygulamaya konuldu. Günü- müzde de bütün hızıyla yasaya karşın uygulanı- yor. Ancak promosyonlu medyamızda bir değişik- lik oldu. Hükümetı kurmakla görevlendirilen Bay Erez, bu kez "ülkeyi kurtaracak kişi" olarak anıl- maya başlandı. Promosyonlu medyamızın tutumun- daki değışiklığe, itiraf edeyim ki aklım ermıyor. Terör örgütü PKK'nin lideri Öcalan Italya'ya gıt- tiğinde, Türk halkını, tabiri amiyanesi ile "gaza ge- tirme" girişimi de yine promosyonlu medyamız- dan geldi. Yerlere dökülerek ezilen meyvelerle sebzeler, balyozlarla kınlıp dökülen otomobiller, ke- silen kravatlar, Türk halkının Italya'ya olan kızgın- lığını yansıtma gerekçesiyle medyada sürekli yer aldı. Hele Juventus'un gelmek istemeyişi öne sü- rülerek yapılan yayınlar, akıl dışı tutumun futbola da yanstmasına yol açtı. Juve "tu kaka" ilan edil- di. Aynı medyamız şimdi Hakan Şükür'ün Juven- tus'a transferinı yere göğe sığdıramıyor. Bir süre önce yerden yere vurulan Juventus şimdi dünya- nın en büyük kulübü oldu. Bu işe de aklım ermı- yor. Terör örgütü lideri Ocalan'ın Italya'daki yaşamı ve açıklamalan bir süredir gündemden düşmüyor. Medyamızın yazılı ve görüntülü araçları Öcalan haberieri ile röportajlanndan geçilmiyor. Terör örgütü lidennin "aç/Wama/an "haber oldu- ğu için kimsenın bir şey dediği yok. Işin doğrusu da bu olmalı. Olmalı, ama daha önce Ocalan'la rö- portaj yaptıklan için yargılanan gazetecilerin du- rumuna da akıl erdiremiyorum. • Yalım Erez'in hükümeti kurma çabalarını, par- lamento büromuzdakı arkadaşlarımız izleyerek okurlanmıza aktardı. • 1998 yılında medyada birçok kurum el değiş- tirdi. Milyarlara ulaşan rakamlarla transferler ya- pılırken 56 gazeteci gözaltına alındı, 14 gazeteci tutuklandı. Medyada 1998 yılındayaşananlan Ba- har Tanrısever özetleyerek haberleştirdi. • DevletBakanı Şüfcrü Stna Gürel Türkiye'nin AV- rupa Birliği (AB) ve Kıbrıs politikalannı Atper Bal- h'ya anlattı. • flhan Taşçı, OİSK Genel Başkanı Rıdvan Bu- dak ile Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral'in. ekonomik bunalım ve çalışma yaşamına yansıma- lanyla ilgili görüşlerini okurlanmıza aktardı. • Patent uygulamasıyla ilgili son gelişmeler ve değerlendirmeleri Mutlu Sereli yazdı. • YÖK'ün, üsansüstü Eğitim Sınavı (LES) ve Tıp- ta Uzmanlaşma Sınavı'na (TUS) yapılan başvuru- lardatürbanlı fotoğrafı kabul etmediğini Ebru Tok- tar okurlanmıza duyurdu. • CHP'li sendika kökenli milletvekillerince hazır- lanan örgütlülük raporunun içeriğinı Banu Sal- man haberleştirdi. • Tire Kaharat ilkokulu'nda derslere türbanla gir- diği için ceza alan öğretmenin bu kez peruk taka- rak tutumunu sürdürmesıyle ilgili yeniden başla- tılan soruşturmayı ve Konak Imam Hatip Kız Li- sesi'ndeki türban direnişine Başbakanlık Takip Kurulu'nun el koymasını Necati Aygın haberleş- tirdi. • Kentlere karşı işlenen suçları ve bunların ceza- sız kalmasını Yusuf Özkan gündeme getirdi. • Arkası 6. Sayfada Cumhuriyet k i t a p 1 a r ı Enet Hokk'm Hokkı İlhan Selfuk BkGtinlökDost Üstün Akmen Sosyal Demokraside 160161 EgKimtef Deniz Kavukfuoğlu Hocı Bektas: Efsaneden Gerçeğe Irene Melikoff Tvrkiye/ntn Şeytan Üçgeni Hikmet Çetinkaya Bıçak Sirtınddu Dünyave Türkiye Erol Manisalı Paylasılan Tutku Sinema Gönül Dönmez Colin ııcı giillü Ucu Güliü Kundura Muzaffer Buyrukçu Aydınlanmanın Kadınlan Ygy. Haz. Ne<la Arat Osmanlı İmparatorliKju'nun Yükseiiş ve Çöküş Tarihi Dimitri Kontemir ^ Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 L kitap kulûbû (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96 Cumhuriyetin Bireyi Olmak TCrkân Saylaıt SöıUclan Yazı Burdan Feridun Ândaç
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle