24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 OCAK 1999 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Tony Oursler'in video heykel ağırlıklı geniş boyutlu sergisi Kunstverein Hannover'de Fısddayan hareketK îmgeler,..• Oursler, soyutlanmış, deforme edilmiş insan yüzlerini küçük video projektörlerine kayıt ettikten sonra bu görüntüleri kukla veya büyük boyutlu bez bebeklerin üzerine yansıtıyor. Bez bebeklerin yüzlerine yansıyan, fisıldayan bu görüntüler video heykelerin en etkileyici yanı. tülü, komik kimi kez de irkiltici söylemi hakkında oldukça yetkin, açıklayıcı bilgiler veren bir ka- raktere sahip. Öğretici bir sergi değil, ama sanatçının nelere, han- gi nedenlerden ötürü ilgi duydu- gunu izleyiciye aktarabiliyor. Oursler soyutlanmış. deforme edilmiş insan yüzlerini küçük vi- deo projektörlerine kayıt ettikten sonra bu görüntüleri kukla veya büyük boyutlu bez bebeklerin üzerine yansıtıyor. Bıldiğimiz, en basitinden bez bebeklerinin yüzlenne yansıyan, fisıldayan, bağıran, kimi kez tatlı tatlı hikâ- yeler alan bu görüntüler, sanat- çının video heykellerinin en et- kileyici özelliğinı oluşturuyor- lar. NECMİSÖ\MEZ HANNOYER - Özellikle 1980'den itibaren uluslararası çağdaş sanat söylemi içinde tar- tışılmaya başlanan "multi-medi- aT ka\ ramı, hem sanatçılar hem de izleyiciler açısından yeni an- latım/tartışmaolanaklannı gün- deme getirdi. Genç sanatçılarta- rafından farklı boyutlarda kulla- nılan bu olanaklan, televizyo- nun güncel hayatı şekillendiren etkısinin uzantısı olarak. kökle- ri 1970'lere dek uzanan bir "de- neme-bulma süreci"nin uzantısı olarak yorumlamak yanlış olma- yacaktır. Tony Oursler'in erken dönem videolanyla son on yıl- hksüreç içinde heykel, yerleştir- me. üç boyutlu düzenleme tek- nikleri arasında şekıllenen araş- tırmalan "multi-media sanaa" içinde önemli bir duruşa sahip- tir. Kunstverein Hannover "VTde- otypes, Dummies. Dravvings, Pho- tographs, Ylruses, Light, Heads, Eyes and CD-ROıM" başlığı al- tında sanatçıntn değişik karakter- li olmakla beraber ağırlığın vi- deo heykellennde olduğu geniş bov-utlu bir sergisini izleyicilere sunuyor. Tel Aviv ve Wellington'da da gösterilecek olan bu gezici ser- gi. sanatçının tiyatro. film, yazın disıplinlerinden beslenen, gürül- Son beş yılhk çahşmalan Sergide birbirine paralel oda- larda tematik olarak sergilenen işler on ana grup (Werkgmppe) etrannda toparlanılmış. Sergi ret- rospektif bir karakter taşımasına rağmen ağırlık sanatçının son beş yıllık süreç içinde gerçek- leştirdiği çalışmalannda. Ours- ler'ın 1976'dan itibaren gerçek- leştirdiği videolanndan oluşan bir seçki her gün farklı bir prog- ramla izleyicilere sunulurken bez bebekler "Dummies'', video hey- kelleriyse "VTrus" başlığı alrın- da, sanatçının belli temalar etra- Tony Oursler'in bir video yerleştirmesi, 1994. fında "dönerek" oluşturduğu di- zilere dayalı üretım sistemini gündeme getinyorlar. "Actions speak knıder than images" isi m- li çalışma (1998). günlük yaşam- da karşılaşılan nesnelerin (kitsch biblolar, şişeler, zarlar, kuru ka- fa heykellen vs.) alçı kalıplan- nın video projektörlerinin önü- ne yerleştirilmesinden oluşuyor. Filmlerdeki görüntü bu nesne- lerin üzerine düştüğünde, ne ol- duğu anlaşılamayan bir bütün- lük ortaya çıkıyor. Oursler'n "Tresn-Fbp" olarak da nitelendi- rilebilecek olan filmleri bu nes- nelerin üzerinde gösterilmeye başlandığında. hem farklı renk- lerden hem de iniltiye, hınltıya benzeyen değişik seslerle ve göl- ge-ışık oyunlanyla zenginleşen bir video yerleştirmesiyle (vi- deo-installation) karşılaşıyor iz- leyici. hginç CD-ROM projesi Sadece belirli konular (seks. politika. şiddet vb.) etrafında dö- nen v ıdeo çalışmalanna yakınhk duymuyorum, ama Oursler'in iş- lerinin etkileyici ve yetkin yanı, anlatımcılığa düşmeksizin, gün- cel yaşama gönderme yapma- dan "saf kurgu" üzerinde form- lanan bir söylem geliştirmesi. Sanatçı bunu her zaman gelişmiş tekniklerle değil, kimi kez "Tal- king Light" (1996) çahşmasın- da olduğu gibi yalın bir mekaniz- mayla da gündeme getirebiliyor. Karanhk bir odaya girdiğinizde heyecan verici bir hikâye anlatan erkek sesinin şıddetine göre fark- lı sürelerle yanıp sönen bir am- pulle karşılaşıyorsunuz. Sesler. hı- nltılar. mınltılarbu karanlıkoda- da adeta ımgeye dönüşüyorlar. Bu odanın hemen yanında. bez bebek kafalan (Heads) ve "Göz- ler" (Eyes) dizisine ait işler yer ahyor. "l 996-98 arasında farklı formlarla şekıllenen "Gözler" dizisine ait işlerin temel mantı- ğı. sadece insan gözlerinin oldu- ğu video projeksiyonlannm ka- ranlık odalar, yuvarlak tahtalar üzerine yansıtılmasından oluşu- yor. Kirpiklerin ınip kalkması, göz bebeğınin her kıpırtısının iz- lendiği bu yerleştirmelerde izle- yiciyi daha ilk bakışta etkisi al- tına alan bir sihir, açıklanması zor bir çekicilik var. Hannover sergisinin önemli özelliklerinden biri de sanatçının New York, Boston, Londra sokak- lanna bırakılan eşyalan, nesne- leri konu alan büyük boyutlu, renkli fotoğraflan. Bu işlerde gö- rülen nesneler, Oursler'in video yerleştirmelerine, filmlerine gön- deride bulunurken aynı zaman- da sanatçının "güncel gerçekügi'' farklı metodlarla "yorumlaya- büdiğmranımsanyor. Video yer- leştirmelerinde sıkça gördüğü- müz " Bu bana gönderme yapar, bu şudur" dıyerek işaret parma- ğını sallayan bir eğilimi yok sa- natçının. "FantasticPrayers*'is- mini taşıyan CD-ROM projesi serginin en ilginç işlerinden bi- nni oluşturuyor. En gelişmiş med- ya tekniklerinin yardımıyla oluş- turulan bu çalışma. bırkaç "ük- latmavla" son derece etkileyici sanal bir dünyanın ortasına taşı- yor izleyiciyi. Sanatçının fotoğ- raflanndan, desenlerinden. vi- deolanndan, şarkı ve şiirlenn- den oluşan, hareketli. sesli bir bütünlük. yaklaşık olarak bir sa- at boyunca kullanıcıya klasik sa- nat ürünlerinde gözlenmeyen bir zenginlik getirmekte. Yeni bir yüzyılın eşiğinde farklı yorum tarzlannı gündeme getiren sanat yapıtlan "gelecek" hakkında en önemli ipuçlannı veren birözel- liğe sahiptir. Tony Oursler'in ser- gisini gezerken çoğu kez gelece- ğe ait, ama tanımlanması zor bir zaman dilimi içinde olduğunuz hissine kapılıyorsunuz. Tuna Baltacıoğlu, 'Yeni Adam Günleri 'nde Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu 'nu ve o dönemi anlatıyor Kültüriçin 50yd süren onuHu birsavaş •Jnivcsitesi 'YağmurdaDÖnce'-MachoManchevski '80 ve '901ı yıllann filmleri gösterilecek Kültür Servisi - îstanbul Bilgi Üraversitesi'nde Kasım ve Aralık aylan boyunca gerçekleştirilen sinema gösterimleri Ocak aymda da yeni bir programla sürüyor. 230 kişilik Dolby Stereo donammlı sinema salonunda Türkçe altyazıh olarak yapılan gösterimlerde bu ay 80'li ve 90 "lı yıllann filmierine ağırlık veriliyor. Programda, Christopher Hampton, Jlm Sheridan, Alan Parker, Atom Egoyan, Steven Soderfoergh gibi yönetmenlerin en önemli yapıtlan yer ahyor. 'Bilgi'de Sinema' gösterimlerinde gelenek haline getirilmesi kararlaştmlan Türk sineması bölümü ise bu ay Atıf Yılmaz'ın filmleriyle sürüyor. Ay sonunda Yılmaz'ın program kapsammda yer alan filmlerinin tartışılacağı bir de panel düzenlenecek. • Bilgi Üniversitesi'nin Ocak ayı gösterim programında Christopher Hampton'm Carrington, Jim Sheridan'ın Sol Ayağım, Alan Parker'm The Commitraents, Atom Egoyan'm The Svveet Hereafter. Steven Soderbergh'in Sex, Lies and Videotype ve Kafka. Aöf Yılmaz'm Adak, Selvi Boylum Al Yazmalım ve Bir Yudum Sevgi, Mifcbo Manchevski'nin Yağmurdan Önce, Paul Thomas Anderson'ın Boogie Nights, Agnes Warda'nra 101 Nights, Baz Luhrmann'ın Strictry Ballroom. Stephen ElHot'ın The Adventures of Priscilla, Pteter Medak'ın Romeo is Bleeding, Bnıno Nuytten'irı Camille Claudel. Paul Cox'un E.xile, Darrefl James Roodt'un Sarafina, VTncent W»rd'm Map of the Human Heart adlj filmleri yer alıyor. Gösterim gün ve saaileri hakkında bilgi almak için 0 212 216 00 00 numaralı telefona başvurabiürsiniz. ÖVGÜ DOĞANGÜN » 4»mayü Hakkı BalUao^Uı'nun oğlu Tuna Baltacıoğlu, Yapı Kredi Yayınla- n'ndan çıkan 'Yeni Adam Günleri'nde 1934'te başlayıp yaklaşık 50 yıl süren bir kültürel hizmeti, bir yazın serüvenini ve kültür adına verilen onurlu bir savaşı an- latıyor. 1933'telsviçre'dengelenpedagojipro- fesörlerinin. darülfünunu üniversiteye dö- nüştürmeye yönelik olarak hazırladıkla- n rapor sonucu görevlerinden uzaklaştı- nlan 157 öğretim görevlisinden biri de; o dönemde eminlik (rektör) görevinde olan lsmayıl Hakkı Baltacıoğlu. Bu olay- la işsiz kalan Baltacıoğlu, içindeki kül- tür aşkını tatmin etmek ve eğitimci yapı- sını da korumak adına 'Yeni Adam' adın- da bir fıkir gazetesi çıkarmaya karar ve- rir. Tanıttıgı genç yetenekler vardı Gazetenin çıkışına neden olan olay, ya- ni Baltacıoğlu'nun görevinden uzaklaş- tırılması, belki hayal kınklıklanna ve uzun süren sıkıntılara neden olmuş; an- cak Türk basınına 'Yeni Adam" gıbı: ti- yatrodan karikatüre, resimden şiire, eği- tim ve pedagojiden eleştiriye dek uza- nan çok yönlü kültürel bir deger kazan- dırmış. 'Yeni Adam'; ÖhamiBekirTez'in de gazete ile ilgili görüşlerini açıklarken belirttıği gibi. Baltacıoğlu'nun üniversi- tede yaptığı hocalığı daha iyi, daha faz- la ve geniş olarak sürdürmesini sağla- mış. Bunun en iyi ömeği ise o yıllarda 'Ye- ni Adam'da yer alan okuyuculara akade- mik bilgilerin verildiği. 'Halk Üniversi- tesi' köşesi. Tuna Baltacıoğlu Yeni Adam'da küçük yaşta başladığı yazın hayatını Son Posta ve Akın gazetelerinde sürdürmüş. 1946'da Memet Fuat'la birlikte 'Aşk ve Sümük- lüböcek' adlı bir hikaye kitabını çıkaran yazar, daha sonraki yıllarda yazın haya- tına köşe yazarlığı, ansiklopedi ve dergi çalışmalanyla devam etmiş. Yeni Adam günlerini bire bir yaşayan ve babasının kurduğu bu fıkir gazetesiy- le adeta birlikte büyüyen Tuna Baltacıoğ- lu şimdi o dönemi 'Yeni Adam Günleri' isimli kitabında tüm aynntılanyla gözler önüne seriyor. Tuna Baltacıoğlu üe 'Yeni Adam Gün- leri' ve lsmayıl Hakkı Baltacıoğlu hakkında konuş- tuk: - 'Yeni Adam'ı tüm yönleriyle ve aynnblanyla bugün okuyucularla buluştururken 70 villık bir ta- rihi gün ısıgına çıkarmış oluyorsunu/. O dönemle- re ait detaylan yakalav ıp bir kitap haline getirmek ne kadar sürdü ve kitabı oluştururken nasıl bir ça- lışma yürüttünüz? Kitabm yazım aşaması 6 ay kadar sürdü. Önce- likle Yeni Adam koleksiyonlanndan faydalandım; aynca benim kafamda olan, yaşadığım olaylar ve çeşitli anılar, anekdotlar vardı, onlan aktardım. Ye- ni Adam'ın ne olduğunu göstermesi gereken Ye- ni Adam'da yer almış çeşitli yazılar vardı. onlar- dan alıntılaryaptım. Babam öncelikle pedagog ve eğitimci olarak anılırdı, gazetede de özellikle eği- tımle ilgili yazılar yer alırdı, onlan kullandım. Onun dışında da yine o çağı yaşamış olan Memet Fuat, Hüsamertin Bozok, Aziz Nesin gibi kişilerin gerek sözlü olarak bana anlattığı gerekse yazıla- nnda ya da kıtaplannda bahsettikleri anekdotlan kullandım. -Çetin Altan biryazısında 'Yeni Adam'dan bah- sederken;" 1945'te hafta sonlan yazdığım ufak te- eni Adam, Baltacıoğlu'yla özdeşleşmişti. Babamın sınırsız bir ilgi alanı vardı; eğitim, resim, hattatlık, pedagoji, Karagöz, tiyatro. roman, öykü hatta marangozlukla bile yakmdan ilgilenirdi. Bu açıdan 'Yeni Adam' da onun gibi çok yönlü bir gazete olmuştur. fek yazılan Yeni Adam'a götürürdüm, hafta da bir de olsa Babıâlfde iki odalı bir dergi yönetim evi- ne gıdip gelmenin paha biçilmez mutluluğu vardı içimde" diyor. Yeni Adam'ın gençyeteneklercolan bakış açısını biraz anlatır mısınız? Yeni Adam her türlü fikre ve düşünceye açık bir gazeteydi. babam gazeteye gönderilen bürün ya- zılan değerlendirirdı. yazı kimden gelirse gelsin gön- derenin tanınmış ya da tanınmamış olmasına önem vermezdi, değeri varsa yazının, muhakkak koyar- dı. Hiç tanımadığı kimselerden gelen yazılan. re- simleri, karikatürleri bile değerlendirirdi. Yeni Adam'ın tanırtığı genç yeteneklerin içinde Bedri Rahmi, Abidin Dino. Hüsamertin Bozok, Fikret Mualla. Aziz Nesin gibi birçok yetenek var. 'Yeni Adam' haftalıkfikirgazetesiydi -" \'eni Adam" a baktıgımızda çok yönlü bir gaze- te olduğunu görüvoruz. Günümüzde bö\ le bir gö- revi üstlenen benzeri bir yavin organı var mı sizce? Ben bugün öyle bir yayın organı göremiyorum. Bugünün koşullanyla o gün çok farklı elbette. bu- gün çok dergi çıkıyor, o zaman örnekler çok azdı Servet'ı Fünun. Kadro ve Yeni Adam vardı yalnız- ca. 1934-46 arası Yeni Adam o çağın bir sembo- lüydü. Babamın ilerici yönü ve modern eğitimi savunması. demokratikliği o dönemde Ye- ni Adam'ın tercih sebepleriydi. Yeni Adam Baltacıoğlu'yla özdeşleşmişti. Babam ger- çekten çok yönlü bir insandı; 'Yeni Adam Günleri'nde de bahsettiğim gibi, sınırsız bir ilgi alanı vardı; eğitim, resim, hattat- lık, pedagoji, Karagöz, tiyatro, roman, öy- kü hatta marangozlukla bile yakından il- gilenirdi. Bu açıdan 'Yeni Adam' da onun gibi çok yönlü bir gazete olmuştur. - 'Yeni Adam Günleri'nde sizin de yer verdiğiniz bir ankette Yeni Adam'la ilgili düşüncelerini açıklayan Şükufe Nihal, o dönemde Yeni Adam için; 'Birçok gazete ve derginin üç beş haftadan fazla yaşaya- madığı birülkede gürültüsüz. iddiasız, an- cak kendı kendıne dayanarak çıkan bu ga- zetenin varlığını böyle uzun yıllar göster- mesi bir ciddiyet ve istenç mucizesidir' diyor. Yeni Adam'ın, bu kadar beğenilme- sine rağmen niçin zoriu bir yayım havatj ol- du sizce? Babam Temmuz 1933'te üniversiteden atılarak açıkta kaldığında ocak ayına ka- dar ne yapacağını düşünmüş, en sonunda bir gazete çıkarmaya karar vermiş. Anka- ra Gazı Enstitüsü'nde hocalık yapan arka- daşlan; Nurullah Ataç ve Ahmet Hamdi Tanpınardadesteklemışler; "Bizseninya- nındayız, hiç merak erme destek verip yar- dım ederiz" diyerek güç vermişler ancak daha sonra bu desteğin pek arkası gelme- miş... Ama çıkardıktan sonra çok yardım edenler de var elbette. Abidin Dino, Hü- samettin Bozok, Mahmut Yurter, Bedri Rahmi uzun süre çok yakınhk göstermiş- ler. Babam o dönem çok zor günler yaşa- mış; üniversiteden atılmış, parası yok, ga- zetenin maddi açıdan yeterli olup olmaya- cağı belli değil... Tabii ilk yıllar çok zor geç- miş. hatta bir ara matbaaya bile borçlan mış ve kapatma noktasına gelmiştik ancak mat- baacınm da yardımlanyla devam edebil- miştik. O zaman zaten bir fikir gazetesi- nin çok büyük bir tiraj yapması mümkün değil, oradan gelen parayla hem ailesini ge- çindirecek hem gazeteyi ayakta tuta- cak...Zorluklarhep maddi kökenli yani. Eğitim sistemi sorunu hâlâ aynı - Birçok kişi Yeni Adam'dan dergi dive bahsetse de Baltaaoglu hep gazete olduğu- nu savunmuş. Bunun nedeni nedir? Babama göre gazete; günlük haberleri, günlük olaylan veren birbasın organı, dergi ise genel olay- lan, genel yazılan içeriyor. Yeni Adam haftalık ol- masına karşın, günlük olaylan ele alıp eleştirdiği onlan tanıttıgı için gazete statüsünde olmahdır. Babam Yeni Adam'dan daima haftalık fikir gaze- tesi olarak bahsederdi. -"Yeni Adam Günleri'niyazarken genel olarak amaçladığınız hedefîniz neydi? Benim için Yeni Adam'ın ve o günlerin büyük anlamı vardı, bunlan herkesle paylaşmak istedim. O dönemde çekilen zorluklan, yaşanan olaylan aktarmak istedim 'Yeni Adam Günleri'nde; zama- nında Jsmayıl Hakkı Baltacıoğlu'nun da şiddetle üzerine gittiği, kurcaladığı eğitim sisteminden, özellikle de sınav anlayışından çok bahsettim. As- hna bakılırsa babamın o dönemde savunduğu gö- rüşler hâlâ tam olarak anlaşılmış değil bence. Bu yüzden hâlâ geçerliliğini koruyan bu eğitim siste- mi sorununa kitapta büyük yer verdim, babamın 'Yeni Adam'da çıkan yazılannı alıp koydum. K.İ- tabın amacı da zaten lsmayıl Hakkı Baltacıoğ- lu'nu, 'Yeni Adam'ı ve o dönemin yaşanılan ay- nntılannı; perde arkasmdaki kahramanlan tanıtmak, o heyecanlan okurla paylaşmaktı. BU AŞAMADA ŞUKRAN KURDAKUL 200 Yıl Öncesinden Gelen Ses, Şeyh Galib'in Şiiri "Zannetme ki şöyle böyle bir söz, ^ Gel sen dahi söyle böyle bir söz." Klasiklerimizi anarken onlann yapıtlarındaki ya- şar damarların zamana yenilmediğinı anlatmak için benimsediğim iki sözcük var: Eskimeyen es- ki. Mimann yarattığı saray, cami gibi eski yapıtlar- dayaşarlılık dışımızda kalmıyor. Yeni yolların uza- ğında bırakılmış olsalar bile kaç yüzyıl öncenin köprüleri geçmiş dönemi somutluyor bıze. Rad- yomuzun düğmesıni çevirince Hri'nın, Dede Efen- di'nin ezgileriyle yeniden birlikte olabılıyoruz. Çünkii yaşamla dolaysız ilgilen var onlann. Oysa, edebiyattaki -hele şiirimizdekı- eskimeyen eski, okul dışına ancak şairlenn beğenilerini kaza- nabilmişse çıkıyor. Bir önceki şiir yaratılanndan bir sonrakine uza- yıp giden kesintisiz akış bu. Sürecı belli yasalarca belirlenen. Yazarken düşünüyorum, başlıkta adını andığım Galib, ölümünden zamanımıza değin uzanan iki yüzyıl boyunca kaç şairin belleğınde var oldu di- zeleriyle. Onlara yeni yeni dizeler esınledi. Şeyh Galib.-Fransa'da 1789 Devrımi ınsanla-- nnın temel haklannı gündeme getırdiği yıllar- Ye- nikapı Mevtevihanesi'nde çılesini doldurarak Mev-. lana'dan kendisine kadar gelen felsefenin doğrul-' tusunda öteki divan şairlerinin çoğunun ayırdına varamadığı bir gerçeğı özümsemiştı; Mevlana'nın deyişiyle insanın "düşünceden ibaret" olduğu ger-. çeğini. Yaşadığı 1757-3 Ocak 1799 arasındaki 42 yılda- Osmanlı Imparatorluğu'nun durumunu anımsaya- lım. Gerileme, savaş yenilgileri sonucu değil, yenıl- gilere neden olan çürümeden kaynaklanmamış mıdır? Devleti ayakta tutan kurumlarda. medrese- de çürüme, tek besleyici kaynak toprakla emek iliş- kilerini düzenleyen yapıda çürüme, padişahlık ku- 1 aımunda çürüme. Şeyh Galib'in Batı'dakı teknık gelışmelen göre- bilen bir padişahla, III. Selim'le yakınlığını biliyo-- ruz. lll.Selimdeğişmezorunluluğunualgılayarakye-- niyi kurumlaştırmak ıstiyordu. Galib şiirinde ger- çekleştirmeye çalıştı bu değışmeyi. Edebiyat tarihçileri. Nedim gibi şarkılar yazarak,' daha geniş bir krtlenin, şehirli halkın beğenisme yak- laşmak istediğini söyiemişlerdi. Doğrudur (aslın-^ da kimi gazelleri için de ileri sürülebilir bu yargı).* Bu türden dizeler yazması sözcük darlığından ve yıpranmış mazmunlardan kurtulması yolunu açmış- tır Galib'e. "Ey Nihâltişve bir nev-res fidânımsın benim ' Gördüğüm gündenberiı hâtır-nişânımsın benim t Sen ne hâcet kim diyem ruh-i revânımsın * benim Gizlesem de, âşikâretsem de cânmsmt>enim>. "%•> Bir örnek olarak verdiğim şairin bu dızelerıne; bakarak klasik şiirimizde yeni bir dönemin öncü- sü olduğunu söyleyebilir miyiz? , Birincil özelliği insana bilgece yaklaşımını şiiri-* ne yansıtabilmesidir Galib'in. Mevlana'da insan, gören, gördüğünü yorumla-. ma nitelığiyle çıkıyor karşımıza. " "Gör, gör ki sende yalnız bu görûş, bu bakış işe yarar. Bundan ötesini sorarsan yağsın, etsin, ilik', ve sinirden ibaretsin." (Mesnevı VI. sf. 118-lzbu-' dak) ' Şeyh Galib'de de gören, düşünen, dünyadakı ye- rini algılayan somut bir varlık olarak veriliyordu in-^ san. Nice sorgulamalardan, hesaplaşmalardan ge- • çerek şairce düşünürlüğe ulaşmanın sonucu. Okuyalım: "Sendedir mahzen-i esrâr-ı muhabbet sende l Sendedir ma 'den-i envâr-ı fütüvvet sende Gizli gizli dahi vardır nice hâlet sende Marifet sende, hüner sende, hakıykat sende. ( Nazar etsen yer-ü gök dûzah u cennet sende - Arş ü kürsiyy ü melek sendedir, elbet sende. • Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-f dîde-ı ekvân olan âdemsin sen." '•> (Sevgi sırlannın mahzeni, o sırlar, hazınelerinin, konduğu yer sendedir, sende. Erlik, yığıtlik nurla- nnın madeni sendedir, sende. Gizli gizli daha nice-, ruh halleri var sende. Tanıyıp anlayış sende, hü- ner sende, hakikat sende. Baksan görursün ki, yer de. gök de, cehennem de, cennet de sende. Arş da sende, kürsi de sende, melek de elbet sen-? dedir, sende. Kendine bir hoşça bak, âlemin özüsün sen, var- î lıklann gözbebeği olan insansın sen.) (Abdülbaki, Gölpınarlı) , Kendisınden sonra gelen şairleri yalnız şiırinin ya-' pı özellikleriyle etkilemedi Şeyh Galib. Içeriğıyle de ^ yeni çizgenler açtı önlerinde onlann. Abdülbaki, Gölpınarlı, Tanzimat ve sonra gelen kuşakların şa-.« irierini etkilediğini yazmıştı. Bence, XIX. yüzyılın' okumuşlarına düşünmeyi, kim olduklarını sorma- ^ yı da öğretti Şeyh Galib. İ İki yüzyıl öncesinden gelen sesin belirgin niteli-'; ği budur sanıyorum. Bakalım, kaç fakültemizde "semıner"]er düzen-^ lenecek adına? , Kültür Bakanlığı ne gibi etkinliklere öncü ola-; cak? « e-posta: skurdakulıa superonline.com Avusturya Kültür Ofisi'nde keman ve piyano dinletisi • Kültür Servisi - Avusturya Kültür Ofisı (A Kültür), bugün yeni yılın ilk sergisini ve konserini Galeri Palais Yeniköy salonlannda Istanbullulara sunuyor. Türkiye Güzel Sanat Eserleri Meslek Bırliği'nın (GESAM) üyesi olan 26 sanatçının yapıtlanndan bir kesıt sunan sergi. saat 19.00'da açılacak. Sergi açılışının ardından saat 20.00'de Tuba Bayav (keman) ve Eser Bilgeman'ın (piyano) Bach. Elgar, Mozart ve Bruch'un yapıtlannı yorumlayacaklan dinleti yer ahyor. Îstanbul Oniversitesi Devlet Konservatuvan Keman Bölümü öğrencisi olan Bayav. Akbank Oda Orkestrası'nın sürekli üyesi. Çeşitli yanşmalarda pek çok ödül kazanan Eser Bilgeman ise halen Îstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvan'nda görev yapıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle