24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhunyet tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetment Orhan Erinç # Genel Yayın Koordinatörü llikmet Çetinka>a#Yazıışlen Müdürü Ibrahim Yıldız • Sorumlu Müdür. Fikret tlklz 9 Haber Merkezı Müdürü Hakan Kara 0 Görsel Yönetmen Fikret Eser Istıhbarat Cengiz Yıldınm • Ekonomi Özlem Yüzak 0 Kultur Handan Şenköken 0 Spor Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler: Sami Karaören 0 Düzeltme. Abdullah Yazıcı 0 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgi-Belge Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen Mehmet Faraç Yavın Kurulu llhan Selçuk (Ba,kan). Orh»n Erinç, Oktay Kurtböke. Hikmet Çetinkava, Şükraa Soner, Ergun Balcı, İbrahim YıMız, Orhan Bursalı. Mustafa Balbav, Hakan Kara. AnkaraTemsilcisı. Mustafa Balbav Atatürk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankarâ Tel: 4195020 (7 hat). Faks: 4195027 •IzmırTemsilcısı SerdarKmk, H. Zıya Blv. 1352 S. 2*3 Tel. 4411220. Faks. 4419117 0AdanaTemsilcısı:ÇetinYiğenoğln, inönüCA 119 S No 1 Kat 1. Tel. 363 12 11. Faks: 363 12 15 Muessese Müduru Cstün Akmen 0 Koordınator Aiunet Konıbaıı 0 Muha- sebe Bâlent Vener • Idare Hüseyiıı Gûrer • l^letme. Önder ÇeUk • Bıigı- lşlem Nail lnal 9 Bılgısayar Sıstem Mürüvrt Çiler • Sanş Fadlet Kıtza M E D Y * C : • Yonelım Kurulu Bajkanı - Genel Mudur Gülbin Erduran # Koordinator Reha Işıtman # Genel MûdürYardımcısı SevdaÇoban Tel 514 07 53 - «139580-5138460-61.Faks 5138463 Ya>ımla>an \e Basaa: Yenı Gün Haber Ajansı. Basın ve Yayıncıhk A S TıAocaŞıCad 3-* 11 Cagaloglu 34334 Ist PK 246 lstanbu! Tel (0-212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0,212)513 85 95 4OCAK1999 tmsak:5.49 Güneş: 7.22 Ögle: 12.16 Ikindı: 14 34 Akşam: 16.55 Yatsı: 18.23 www.cumhuriyet.com.tr 98'de orman yangınları • ANKARA(AA)- Türkıye'de 1998 yılında, 1924 orman yangını çıktı, yangınlarda 6 bin 743 hektarhk orman alanı yok oldu. Orman Genel Müdürlügü Orman ICoruma ve Yangınla Mücadele Daıresi Başkanlığı'nın verilerine göre. ıhmal ve dikkatsizlik sonucu 976 yangın çıkarken. 2 bin 880 hektarhk orman alanı da bu yüzden kül oldu. thmal ve dikkatsizlik sonucu çıkan yangınlann 149'u anız yakmaktan, 11 'i çöplük yangınından, 11 'i avcılar yüzünden. 164'ü çoban ateşinden, 104'ü sigaradan. 52si piknik ateşinden, 485'i de diğer nedenlerden meydana geldi. Geçen yil 278 orman yangını kasıt sonucu çıkarken. bu yangınlarda 988 hektarlık ilan vandı. Kasıt grubuna giren yangınlardan 3'ü terör. 7 si kundaklama. 13'ü açma, 255'i de diğer nedenlerden kaynaklandı. Yoğun kar yağışı • VAN(AA)-Agn'da yoğun kar yağışı günlük hayatı olumsuz etkilerken, şehir merkezinin kardan temizlenmesi için belediyenin çahşmalara başladığı bildirildi. Belediyeden yapılan yazılı açıklamada. kar kalınlığının, şehir merkezinde 30 santimetre olarak ölçüldüğü ve ulaşımda sıkıntı yaşandığı belirtilerek. Belediye Temizlik Işleri Müdürlüğü'nün 120 eleman. 2 kepçe ve 4 kamyonla şehirdeki kan temizlemeye devam ettiği ifade edıldi. 1999 yılında gökyüzü • NE\VVORK(AA)-20 yüzyılın son yılı olan 1999 yılında, gökyüzünde her zaman rastlanmayan türden ganp şeyler meydana geleceği bildirildi. Bu yılın ağustos ayında gezegenler ve ay, adeta bir haç oluşturacak şekilde dızilecek. Dünya'nın, bu hacın tam kesişme noktasında yer alacağı bildirildi. Gökyüzünde oluşacak haçı ilk hesaplayan Şanghay Gözlemevi Müdürü Zhao Junliang. '"Buolağanüstü gök olayının, 9 gezegenin Güneş çevresinde dönme sürelerinin farklılığı sonucu meydana geleceğini" bildırdı. Astronomi kayıtlanna göre, gezegenler ve ay. MÖ 110 yılında da gökyüzünde benzeri bir dev haç oluşturacak şekilde dizılmişlerdi. İnsan kaynaklı enozyon • GAZtANTEP(AA)- Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Gaziantep Şube Başkanı Karaca Bozgeyik, tanm alanlannda insan kaynaklı erozyonun, doğal erozyondan daha zararlı hale geldiğini söyledi. Topraklann verimliliğinin düşük. üretkenliğinin zayıf olması yanında, kayıp edildiğini belirten Bozgeyik, "Toprağa uygun tanm teknikleri uygulanmıyor, bıtki ekim nöbeti. gübreleme. ilaçlama ve bakım konulannda yanlışhklar yapılıyor, ahır gübrelemesi ihmal edildi, yeşil gübreleme unutuldu, bunlann sonunda tanm topraklannın fiziksel kondisyonu yetersiz kaldı" dedi İmar tartışması • ADANA (AA) - Adana'da büyükşehir ve merkez ilçe Seyhan belediyeleri arasındaki imar anlaşmazlığı, kentteki kaçak yapılann hızla çoğalmasına neden oluyor. Kentın görüntüsünü de çirkinleştiren kaçak yapılann denetiminden sorumlu olan merkez Seyhan İlçe Belediyesi'ne. bugüne kadar 2 bin 350 şikâyet başvurusu olduğu, ancak hiçbir kaçak binanın yıkılmadığı öğrenildi. Gelişmekte olan ülkelerde yoksulluğun yanı sıra garip inanışlar yüzünden hastalık yayılıyor AIDS'le ilgili boş înançlarDış Haberier Servisi -Yüzyıl ın ve- bası olarak nitelendinlen A1DS, ge- lişmiş ülkelerde artık ölüm cezası an- lamına gelmiyor. Ancak. gelişmekte olan ülkelerde yoksulluğun yanı sıra tuhaf inanışlar ve gelenekler yüzün- den hastalığın yayilmasınm önüne geçilemiyor. lngiltere'de yayımlanan The Eco- nomist'e göre, üretilen yenı ilaçlar AIDS'e yol açan HIV virüsünü taşı- yan insanlann sağlıklı bir biçimde yaşammı sürdürmesini sağhyor. Yıl- lardıryürütülen k.amuoyunun bilinç- lendirilmesine yönelik kampanyalar da ABD, Batı Avrupa ve Japonya'da hastalığın yayılma hızını çok azalttı. Ancak, gelişmekte olan ülkeler- deyse AIDS, rüzgârdayayılan sinirga- zi gibi yayılmasını sürdürüyor. Yoksullar mucize ılaçlara yılda 10 • Yıllardır yürütülen kamuoyunun bilinçlendirilmesine yönelik kampanyalar da ABD, Batı Avrupa ve Japonya'da hastalığın yayılma hızını çok azalttı. Üretilen yeni ilaçlar AIDS'e yol açan HIV virüsünü taşıyan insanlann sağhklt biçimde yaşamını sürdurmesini sağhyor. bin dolar harcayamıyor. 1970"lerde cak.özellikle Afrika'da çeşitli ve' • Bazı genç Afrikalı kadınlar, bedenlerine düzenli aralıklarla sperm değmezse güzelleşemeyeceklerine inanıyorlar. Afrika'nın güneyinde HIV virüsüne yakalanmış erkekler bakire kızlarla ilişki kurarak virüsten kurtulacaklanna inanıyorlar. hastalığın teşhis edilmesinden buya- na yaklaşık 47 mılyon insan AIDS'e yakalandı ve bunlann 14 milyonu öl- dü 1998 yılındaysa bütün dünyada AlDS'ten 2.5 milyon kişi yaşamını yi- tirdi. AlDS'irren yaygın olduğu bölge- nin Afrika olduğu, Asya'da da hızla yayıldığı belirtıliyor. Gelişmekte olan ülkeler için en iyi ve en ucuz çözümün. hastalıktan ko- runma yöntemlerinin geliştirilmesi ve kamuoyunun bu konuda bilinç- lendirilmesi olarak görülüyor. An- rip" nedenlerden ötürü korunma yön- temleri yaşama geçirilemiyor: • SekseğJencedir: Pek çok kişi pre- zervatif kullanmanın cinsel birleş- meden alınan zevki azaltacağını dü- şünüyor. Zimbabveliler soruyor. "Siz çikolatayı kâğıdıyla mı yersiniz?" • GelenekJer: Kenya'daki Hıristı- yanlar ve Müslümanlar, halkı rastge- le cinsel ilişki kurmaya ıteceği ge- rekçesiyle prezervatifleri, AIDS'le ilgilı kitapçıklan meydanlarda yakı- yor. • Yoksulluk: Telev ızyon alacak ka- dar parası olmayanlar gecelerini ge- çirmek için başka eğlenceli yöntem- ler bulmak zorunda kalıyor. İnsanla- nn yaralannı iyileştirmek için antı- biyotik alacak paralan da olmadığın- dan açık yaralardan HJV virüsü ge- çebiliyor. • Söylenceler: Bazı genç Afrikalı kadınlar, bedenlenne düzenli aralık- larla sperm değmezse güzelleşeme- yeceklerine inanıyorlar. Ugandalı er- kekler bu söylenceyi kjz öğrencileri kandırmak için kullanıyorlar. Afri- ka'nın güneyinde HIV virüsüne ya- kalanmış erkekler bakire kızlarla iliş- ki kurarak virüsten kurtulacaklanna inanıyorlar • tşgöçü: Güney Afrika'da işçi üc- retleri komşu ülkelere oranla daha yüksek olduğu için bu ülkeye iş bul- mak için yabancı işçiler geliyor. Ai- lelerinden uzak olan yabancı maden işçileri çevre köylerdeki hayat kadın- lanyla ilişki kuruyor. Göçük altında kalıp ölme olasılık- lan çok yüksek olduğu için AIDS ris- kine aldırmıyorlar ve evlerine döndük- lerinde virüsü eşlerine de bulaştınyor- lar. • Savaş: Savaşlardan ve çatışmalar- dan kaçan sığınmacılar hastalığı git- tikleri yerlere taşıyorlar. • Cinsiyet aynmcıhğı: Az gelişmiş ülkelerde kadınlar eşlerinden prezer- vatif kullanmasını isteyemiyor. Bu konuda ısrareden kadınlar dövülüyor. Özellikle çatışma bölgelerinde teca- vüz olaylan çok yaygın. • tçki: Afrika ve Asya'nın yoksul- luktan bunalan halklan çareyi alkol- de buluyor. Içkili bir erkek prezerva- tif kullanmayı unutuyor. Özellikle yoksul ülkelerde ailenin reisinin AIDS'e yakalanması tam bir yıkıma yol açıyor. Aile reısı çalışa- mıyor. eşi bütün zamanını ona bak- makla geçiriyor. çocuklar okullannı bırakıp çalışmak zorunda kalıyor. Er- kek, hastalığı eşine geçiriyor. Sonuç olarak bütün bir aile AlDS'ten ölebiliyor. >anseverLaetitia Mankenliği \ıllar önce bırakan Laetitia Scherrer, Paris'te sürdürdüğü görkemli >aşamu aşklan \e hazıriadığı kolekshonlaria gündemdeolduğu kadar, nesİi tükenmekte olan ha\\anlar için verdiği sa>aşım ile de adından söz ettirivor. Yıllarca Paco Rabanne ve Stephane Kelian gibi modaevlerinde hem srilist hem de model olarak çalışan Scherrer, dört yıl stilistlik egirimi aldıktan sonra babası. ünlü modacı Jean-Louis Scherrer'in atöKesinde çahşmaya başladL Modcllik vaptığı vıllarda da asla gerçek kürk givmeven Laetitia Scherrer, 1997 yılında modelliği bırakarak. nesli tükenmekte olan havv^nlar için bir şev ler yapmak ü/ere Brigitte Bardot'nun kurmuş olduğu vakfa katıldı. Öğretmenler arasında arastırma Düşünen ve soran öğrenciler 'iyi' YUSUFZİYAAY tstanbul Haber Servisi - Öğretmenlerin büyük ço- ğunluğunun; düşünen. soran ve araştıran öğrencileri "ivi öğrenci" olarak gördüğü saptandı. Boğaziçi Oniversitesi öğ- retim üyeleri Prof.Dr. Rı- fatOkçabol ve Doç Dr. Fat- maGöktarafindan 19 ilde- ki205okulda2bin301öğ- retmen arasında yapılan araştırmaya göre öğretmen- lerin yüzde 33'ü, iyi öğren- ciyı. "düşünen, soran ve araştıran öğrenci" olarak niteliyor. Öğretmenlerin yüzde 16 sı ise iyi öğrenci- nin, "ilgjli, çaüşkan, katı- lımcı ve bilgÛi'" olması ge- rektiğıne inanıyor. Araştır- maya katılan öğretmenle- rin yüzde 12 'si "güvenli, di- siplinli, karariı ve hakkını arayabüen" öğrenciyi iyi öğrenci sayarken, öğretmen- lerin yüzde I O'u, iyi öğren- ciyi. "saygüı ve çevresiyle uvumlu" olarak tanımlıyor. Öğretmenlerin yüzde 4'ü ise "Atatürk ilkelerine bağ- b olan". "toplumsal bir in- san olan""'ailesinin özellik- lerine bağh olan" öğrenci- leri iyi öğrenci olarak görü- yor. 'Sagkksız kenüeşme çocuğu yaşıüanndan iızaklaştırıyor9 tstanbul Haber Servisi - Okul ön- cesi eğitim kurumlannm. hızlı \e çarpık bir biçimde büyüyen lcentle- rimizde yaşayan çocuklann sağlıklı gelişebilmeleri için gerekli olduğu be- lırtildi. Uzmanlar ve okul öncesi eği- tim veren kurumlann yönetıcileri, bu dönemi "çocuğun temeünin aöl- dığı dönem" olarak nıteledı. Marmara Üniversıtesi Atatürk Eği- tim Fakültesi Ilköğretim Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ayla Oktav. okul öncesi eğitim veren kurumlann, hem nitelikli insan gücünün yetiştirilme- si hem de Türkiye'de demokrarik il- kelerin yaşama geçirilmesi açısın- dan önemli bir yer tuttuğunu belirt- ti. Oktay. "Çocuklan karar alma ve uygulama süreçlerinc kattığımızda, çok olunılu sonuçlar aldığımızı gör- dük. Kurallan onlaıia birlikte ko- yarsanız çok güzel iştrvor" dedi. Çocuğun bu dönemde. kalıcı dav- ranışlannı edindığinı vurgulayan Ok- tay, "Aile içi eğitimin yanına kurum- sal bir eğitim verilebttirse ve ikisi ara- sında işbirüği sağlanabilirse, bu du- rum çocuğun gelişimine olumlu bir katkı sağlamış olur" dedi. Hızlı ve sağlıksız kentleşmenin bu döneme de etki ettığini belirten Ok- tay, "Çarpık kentleşme beraberinde çocuklann vaşıtlanndan uzaklaşma- • 'Çocuklar için eğitim de oyundur' diyen Prof Oktay, "eğitim; çocuğu zorlamayacak, gelişim sürecine katkısı olacak, mutlaka dokunacağı, hareket edeceği, paylaşabileceği bir şeyleri yapabileceği bir oyun atmosferi içinde sağlanabilir" diye konuştu. smı getirirken,çocuğun yasrtkmia dış mekânlarda bir arava gelmesini ve ha- reket ihtiyacının karşılanmasını en- gdler bir durum haline gebniştir. Oy- sa ki. çocuklararası çatışma son de- rece öğretici bir şeydir" saptamasın- da bulundu. Eğitim 'çocuk ov uncağı' Bu dönemde çocuklann duvduk- lan sözlerden çok. gördükleri hare- ketlerden etkilendiklenni vurgula- yan Oktay, "Çocuklar için eğitim de oyundur. Eğitim; çocuğu zorlamaya- cak, gelişim sürecine katkısı olacak, mutlaka dokunacağı, hareket edece- ği. pay laşabileceği bir şev leri yapabi- leceği bir oyun atmosferi içinde sağ- lanabilir" dedi. Anaokulu öğretmenliğinin uzun bırsürelisemezunlannınyapabildi- ğı bir iş olarak görüldüğünü belirten Oktay şöyle devam etti: "1990'lara kadar anaokulu öğret- meni olabilecek kişiler, 2 yıllık ön li- sanseğitinii abv<orlanfa. Bu okulbr ara teknik eleman yetiştirmek üzere ku- rulmuşlardır. Ovsa öğretmenliğin arası olmaz. Oğretmenlik bilerek ya- pılması gereken bir mcslektir ve bu eğJtimi verecek öğretmenJerin çok iyi eğitilmiş olması gerekir." Oktay, günümüzde üniversitelerin mesleki teknik eğitim ve eğitim fa- kültelerinin bazılannda okul öncesi öğretmenliği bölümleri olduğunu kaydederek. "Bueğitimialankişi.al- mış olduğu eğitimin karşıüğı olan üc- reti de isriyor doğal olarak. Özel ku- rumlann bir kısmı bulamadıklan için. bir kısmı da vüksek ücret ver- mek istemedikleri için nitelikli ele- man çabştinnaktan kaçımyorlar" di- ye konuştu. Atlıkannca Anaokulu Müdürü Me- lek Koldaş da. anaokulu açmak için çok büyük ekonomik güç gerektiği- nı belirttı. Koldaş, "Konunun u/ma- nı olan kişiler, ekonomik güçsüzlük nedeniyle bövle vatınmlara giremi- yorlar. Bu durum verilen eğitimin ka- litesinin düşmesine neden oluyor. Bu alanda hiç btlgisi olmayan insanlarça- lışıyor" diye konuştu. 18 ton siyanürü elden cıkaracak Eurogold'a valilik 15 gün süre tanıdı e-posta : tan (a prizma. net. tr İZMİR (AA) - lzmir'in Bergama ilçesinde siyanür- lü yöntemle altın madeni iş- letmek isteyen, ancak Danış- tay karanyla faaliyetleri dur- durulan Eurogold fîrmasına. valiliğin, 18 ton siyanürü ne şekilde elden çıkaracaklan- nı bildirmeleri için 15 gün süre tanıdığı bildirildi. Eurogold Yönetım Kuru- lu Üyesi Orhan Güçkan. Da- nıştay'ın aldığı son karar ge- reğince madende deneme üretiminı durdurduklanm, bu sırada, ithal ettiklen 20 ton siyanürün 2 tonunu kullan- dıklarını belirtti. Güçkan. 1998 yılı Şubat ayından bu yana madende hiçbir faaliyet- te bulunulmadığını ıfade ede- rek şu bilgiyi verdi' "Danıştay karanyla orta- ya çıkan son durumu değer- lendiriyoruz. Bu arada Izmir VatfliğL mevcut 18 ton siyanü- rün elden çıkanlmasu bunun ne şekilde çıkanlacağının sap- tanması için bize 15 gün sü- re verdi. Danıştav kararuıa dav-anarak. elimizde bulunan 18 ton siyanürün elden çıka- nlması gerekivor. Bu siyanü- rü mevzuabn eherdiği ölçü- de değerlendireceğiz. Siva- nürü. aldığımızfirmayagön- derebiliriz veva Türkiye'de Etibank gibi sivanür kulla- nıcısı firmalara satabiliriz. İt- halatçı firmava >an yazdık, yanıt bekliyoruz." Siyanürün sıvı halde ol- madığını ve bulunduğu yer- de risk taşımadığını savunan Güçkan, altın üretiminde sı- yanür kullanımının yaygın bir yöntem olduğuna değin- di. Güçkan, "Etibank siya- nur kulanırken sKanürieü re- tim yapılmayacağı gerekçe- siyle Eurogold'un faaliyeri durduruluvor" dedi. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN Tek Derste', 'Ecnebi'ye 'Jurnalcilik'! (| l/usiararas/Aförgötü'ABDKolu'nun (Amnesty \J International USA), Istanbul'daki 'İnsan Hak- lan Paneli'nde (19-22 Kasım 1998) örgüt, Türkiye Kamuoyu'na, VVashington'da insan haklanyla ilgi- li olarak en iyi saklanılan bir sır'n tanıtarak ışe baş- lıyor: 'Leahy Kanunu! 'Sır' diye nitelendirilmesine şaşmamak lazım. çün- kü meğer 'Leahy Kanunu, 1998 Ekim ayında, Tür- kiye'nin Terörie Mücadele Polisi'ne, zırhlı perso- nel araçlannın verilmesinin, durdurulmasını' sağ- lamış da, ruhumuz duymamış! Örgutün direktorü Wil- liam F. Schultz imzasıyla, Türkçe olarak dağıtılan 'kı- sa bilgi'de deniliyor ki: "... bu kanun Kolombiya ve Meksika'da da etkili oluyor. Bildiğimiz kadanyla, Kolombiya ve Meksika'da Güvenlik biriikleri, sıkı nezaret artındadır.." İyi de, nedir bu 'Leahy Kanu- nu'? Aynen şu: "... Amnesty International USA, yıllarca Ameri- ka Birleşik Devletleri'ni; ABD'de vergi mükellef- lerinin sağladıklan paranın; vatandaşlanna işken- ce ederek, onlan öldürerek ya da yok ederek in- san haklannı ihlal eden 'askeriyeler'e verilmeme- sini garantilemek için, dışanya verdiği askeri yar- dımı takip etmeye çağırmıştı. Leahy Kanunu, 1996 yılında, ABD yardımının Kolombiya'ya verilmesi- ni kontrol etmek amacıyla gösterilen çabalardan kaynaklandı.." "... Leahy Kanunu, Amerika Birleşik Devtetteri'nm, dış ülkelere ayırdığı yardımın birçok kısmının; in- san haklanna aykın hareket ettiklerine dairgüve- nilir kanrtlar olan bir birliğin, bağlı olduğu yaban- cı askeri ve polis güvenlik ünitelerine verilmesini yasaklar (570. Madde). Leahy Kanunu güçlü bir insan hakkı aracıdır. Çünkü(1) İnsan haklannı ih- lal edenterin eline silah verilmesini önlen (2) Ame- rika Birleşik Devletleri'nin, yabancı ülkelerdeki görevlilerinin insan haklan konulanm takip etme- lerini ister;(3) Bu bir kanundur, siyaset yönetme- liği değil!.." Kısacası, bir ülkede, 'insan haklan ihlalleri' günde- me getiriliyorsa; ne yapılacak, onu açıklıyor. Jurnalcinln elkitabr... Aslında, yeni bir şey sayılamaz; 'bizzat' o ülkenin insanlan, bu 'ihlalleri' gerçekleştiren asker ya da polis birimlerini, hafiye gibi izleyecek; elde ettikleri kanıtlan -doğrudan doğruya-, ABD Dışişleri Baka- m'na 'jurnal edecekler'. Bir bakıma, Abdülhamid-i Sâni'nin devr-i saltanatında, 'hafıyelerine' gördürdü- ğü işin, bir benzeri; yalnız bu defa, 'ıhbar' Ösmanlı'ya değil, 'ecnebiye'yapılıyor; yâni 'casusluktan mâdut'! Ayıp mı ediyorum, ne ayıbı yahu, gizlisi saklısı yok, bu- nu açık açık istiyor, dahası, gönderilecek mektubun (jurnalın), bir örneğini de veriyorlar; buyurun, okuyu- nuz: "... bir birliğin insan haklanna aykın hareket et- tiğine dair kanrt olmadıkça, Leahy Kanunu, hükü- metjn herhangi bir önlem almasını ileri sürmüyor. Leahy Kanunu insan haklannın her birlik tarafın- dan nasıl ihlal edildiğinin, ayn ayn belirlenmesini isteyerek, insan haklan alanında çalışanlara bü- yük bir yük getiriyor. Şimdi bizim, Birleşik Ameri- ka Hükümeti'ne güvenlik kuvvetlerinin insan hak- lannı ihlal ettiklerine dair tam ve güvenilir kanrt- lar göstermemize ihtryaç var.." İyi mi? 'Amnesty International USA', eksik olma- sın, bu kanunun uygulanmasına, 'beyaz' Türklerin 'nasıl yardımcı olabıleceğini', madde madde sırala- mış; Allah aşkına üşenmeyip, şunlara bir göz atar mı- sınız; alenen ve resmen, bir ülke yurttaşından, kendi ülkesinin güvenlik güçlerini, yabancı bir ülkeye jumal etmesini istiyor mu istemıyor mu, karan sonra veri- nız: "1/Araştırmanız sırasında. insan haklannın bo- zulması konusunda bilgi toplarken. askeri veya po- lis birliğinin, hangi bölümünün bu işle ilgili oldu- ğunu sorunuz. Biz suçlu, suçun mahiyeti, hangi tarihte işlendiği, nerede işlendiği ve kurbanın adı hakkında bilgi toplamaya çaltşıyoruz." "2/ Eğer doğrudan doğruya birliği tesprt ede- mezseniz, biriiğe işaret edebilecek başka bilgiler toplamaya çalışınız. Örneğin, ne tip silahlar kul- lanıldı; askeri birlik, operasyonunu hangi şehirden yürüttü; üssü, neredeydi: Askerter hangi yoldan ilerlediler; ünifonmalan nasıldı; üniformalar üze- rinde rütbeler ve araçlann işaretleri nelerdi?" Mektup örneğı de şöyle: "Sayın Madeleine Alb- right/ Dışişleri Bakanı/ Amerika Birleşik Devlet- leri Dışişleri Bakanlığı/ VVashington, DC. 20520/ Sayın Bakan Albright, dış operasyonlara ödenek aynlması hakkındaki kanunun 570. maddesi olan Leahy Kanunu ile ilgili olarak, bir güvenlik birliği tarafından, insan haklanna aykın hareket edildi- ği dikkatimizi çekmiş bulunuyor. Bu kanrt konu- sunda size bilgi vermek istiyor ve burada adı ge- çen biriiğe Leahy Kanunu'nun uygulanıp uygulan- maması gerekbğine karar vermek amacıyla bir tah- kikat açılmasına gereğini arz ediyoruz." Tabıı bu mektuba, daha önceden tespit edilmiş 'bilgiler' ek- lenecek, üstelik 'detaylı' olması aynca isteniyor. Hangi birini düzeltelim? O oğukkanlılıkla yaklaşırsanız, olayın akla getirece- O ği gerçekler şunlar mıdır acaba? VVashington, oldum olası, Türkiye'yi gelişmekte olan herhangi bir Ortadoğu ulkesi saymış; nedense onu, 'arkabahçesı'ndeki, 'MuzCumhuriyetleri'yteaynı ka- tegori içinde tutmuştur. Aynı şeyi yapıyor, birinci yan- lış bu! Sömürgeden, adı üstünde 'Muz Cumhuriye- f/'nedönüşmüş, 'operetdemokrasileri' ile; altı yüz yıl- lık bir impatarorluğun; ve beş bin yıllık bir devlet ge- leneğınin mirasçısı Türkiye, aynı kaba konabilir mi? Türkiye'de. Güvenlik Güçleri hukuka aykın bir işlem yaparsa, Türkiye onu tespit de eder, cezalandınr da: tarihimizde kaç Osmanlı sadrazamı, bu sebepten, ba- şını kaybetmiştir, biliyoıiar mı? Ikinci tespit, Tüıiciye'den çok, ABD'yi 'rahatsız' edecek birtespittir: Türkiye Cumhuriyeti'nde 'dev- let yönetimi', tuhatbrama, Ankara 'Hür Dünya'ya angaje olduktan sonra çığnndan çıkmış; Cumhu- riyet'in istikran, Washington'dan gönderilen sivil ve askeri 'uzmanlar'ın 'tavsiyeleri' uygulandıkça, bozulmuştur. 'Mer/cez/otonfe'ninyıpranmasındada, VVashington'ın Türkiye'yi, 'ılımlı Islâm've 'bol etnik grubu olan' bir ülke gibi görmesinin, etkisi açıktır: on- lan 'şımartan'da, bizzat ABD'dir... Teşebbüs, kötü niyetli bir ön kabul üzerine tesis edil- miştir: Türkiye'de, 'etnik' bir 'hareket' vardır; bu 'ha- reket', bir 'özerfc//7r'hareketidir; Türkler bunlann, uyuş- turucu ve silah tıcareti yapan bir eşkıya grubu oldu- ğunu söylüyor; öyleyse, onun yandaşlanna, insan haklanna aykın davranan asker ya da polis güçleri, na- sıl olsa Türk devleti tarafından 'kabahatlı' sayılmaya- caktır, bunlar 'Amnesty International USA' aracılığıy- la, ABD'ye duyurulmalıdır ki, bu Türk polisine ya da jandarmasına yardım yapılmasın! (Yâni, devlet daha da takattan düşsün!) Hep aynı şey: ABD, 'itaatsiz çocuklan' uslandır- mak için, daima 'ambargo'ya başvurmuştur. Baş- kan Johnson'ın mektubundan itibaren (Haziran 1964), o sürece girdik ya, ondan önce de bize ambargo koy- duklarını bilir miycjiniz? http^/ www. prizma.net tr/ A İLHAN "~ http^/www.eda.tr/-bikjiyay/yazar/ailhan.htfm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle