24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 OCAK 1999 PAZARTESİ HABERLER Iffuk Uras: ÖDP, |SOMA(AA)-ODP Genel Başkanı Ufuk Uras, seçimde barajı aşacaklannı söyledi. Uras, Manisa'nın Soma ilçesinde. partisinin belediye başkan adayını tanıtmak amacıyla düzenlenen törende yaptığı kısa konuşmada, DSP hükümeti ile sağlıklı bir seçim yaşanacağina inandıklannı belirtti. Seçimlerde barajı aşacaklannı ve TBMM'de temsil edileceklerini savunan ÖDP lGenel Başkanı Ufuk Uras. "Bizimle birlikte TBMM'yeoksijende girecek. Yolsuzluk. enflasyon ve işsizliğe (hayır) diyenler, Meclis'teki partilere oy vermeyeceklerdir" dedi. Aktaş'ın adaylık araştırması • lZMİR(AA)-ANAP Grup Başkanvekıli Metin Öney, eski tçişleri Bakanı Kutlu Aktaş'ın, partisinin Izmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olması konusunda 'iyimser olduğunu' söyledi. Metin Öney. yaptığı açıklamada. Aktaş'ın adayiık konusunda araştırma yapmak için süre istediğini, Genel Başkan Mesut Yılmaz'ın da bayramdan sonraya bu konuyu karara bağlamak arzusunda olduğunu belirtti. Öney, "ANAPın adayının tespit mercii başka yer değil. Bu konuda bizi bağlayicı bir şey olmaz" diye konuştu. Üren Belediye fkanı DSP'de İGIRESUN(AA)- Giresun'un Eynesil ilçesine bağlı Ören beldesinin belediye başkanı. törenle DSP'ye girdi. DSP il merkezinde düzenlenen törenle ANAP'tan istifa ederek DSP'ye geçen Yusuf Yılıkyılmaz'ın kaydı, il başkanı Bahtiyar Karaltı tarafından yapılarak rozeti takıldı. H Başkanı Karaltı, geçen hafta Piraziz ilçesinin DYP'li Belediye Başkanı Mehmet Güneş'in partilerine geçtiğini hatırlatarak önümüzdeki hafta içinde de Görele'nin bağımsız belediye başkanı Mehmet Dülger'in partilerine kaydolacağını bildirdi. Oktay: CHP'den aday değilim • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Ankara Milletvekili Seyfi Oktay, 18Nisan seçimlennde milletvekili adayı olmak üzere önseçimde aday olmayacağını açıkladı. Oktay, 56. hükümete güvenoyu vermesi nedeniyle parti yönetimince disıplin kuruluna verildiğini anımsatarak "Parti içi demokrasi işlemiyor. Parti yönetiminin anlayışıyla uzlaşmaz bulunduğum için aday olmuyorurrT dedi. Öte yandan CHP Adana Milletvekillıği için Saim Özsaydı ile Mekin Şahin aday adayı olduklannı açıkladılar. Demirel, Aliyev'i riyaret etti • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, dün GATA'da tedavi gören Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'i ziyaret etti. Demirel hastaneye gelişinde GATA Komutanı Prof. Tabip Tümgeneral Çetin Harmankaya ve Azerbaycan'ın Ankara Büyükelçisi Mehmet Nevruzoğlu tarafından karşılandı. DYP il başkanı istifa etti • SrVÂS(AA)-DYP Sıvas tl Başkanı Ünal Tanyıldız, görevınden istifa etti. Tanyıldız. DYP'den Sıvas milletvekili adaylığı için il başkanlığı görevınden aynldığını kaydettı. Ünal Tanyıldız'dan boşalan göreve, yönetim kurulu üyesi Ali Fanmaz getirildi. CHP PM üyesi Hasan Fehmi Güneş, Susurluk sonrası yapılanlan saklama olarak niteliyor 'Mumcu'nım sanığı devlet'AYŞE YILD1RIM Eskı tçişleri Bakanı ve CHP PM üyesi Hasan Fehmi Güneş. devlet içindeki çeteleşmeyi gün- yüzüne çıkaran Susurluk kazasın- dan bu yana geçen sürede, toplu- mu tatmin edecek bir yargılama- nın gerçekleşmediğini söyledi. Kazaen ortaya dökülen veya ken- dilığinden konuşan kışilerin "yar- gılanıyormuş" gibi yapıldığını. bunlann büyük bölümünün de "aklandığmı" ifade eden Güneş. "Böyle baktığımız zaman devlet içindeki çeteleşmeyi açığa çıkar- madan çok, aklama ya da sakla- ma operasyomıyla karşı karşıya- yız. Yani zaten açığa çıkmış oİan kesimi kesip armak ama henüzap- ğa çıkmamış bölümü böylece göz- den kaçırmak,saklamak. Bugüne kadar yapılan odur" dıye konuş- tu. Kendisini koruyan örtülü yapı- nın açığa çıkması için sağlam bir siyasi irade gerektiğinı vurgulayan Güneş, "Siyasi iktidarlar o siyasi iradeyi göstermedi, gösteremedi, göstermek niyetinde olduğunu or- taya knyamai" dedi. Güneş, 18 Ni- san seçımleri öncesi çok az siya- si partinin "devlet içindeki çete- leşmeyT gündemimn binnci mad- desi olarak ortaya koyduğuna da dikkat çekti. Eldeki bilgi ve bul- gulara göre Uğur Mumcu'yu la- ikliği savunmasız bırakmak iste- yen köktendincilerin öldürâüğü- ne inandığını söyleyen Güneş, hem siyaset adamlannın hem de toplu- mun Mumcu'ya karşı borcunu ödemediğini söyledi. Güneş. "Bu cfaıayet aydınlanlmadığı sürece,bu cinayetin sanığı devlettir" dedi. Toplumsal teptd - Devlet içindeki çeteleşmeyi or- taya çıkaran Susurluk kazasından bu yana temiz toplum adına han- gi getişmeyi gösterdik? "Susurluk'ta ortaya çıkan olay mevcut yapılanmanın toplumun bılincine gelmesinden ibarettir. Yani Susurluk hiçbir şeyin baş- langıcı değildir. Susurluk bir se- naryonun, uzun bir filmin bir ka- resinden ibarettir. Orada bir kaza, olayı ortaya çıkajrpjstır. toplumun bilincine getifrriîşrir ^usurlukta yüz yûze geİaîğiMifz olay, bütü- nün bir parçasıdır. Yüz yüze gel- diğimiz kişiler, bir büyük yapının bir bölümüdür. Elemanlanndan bazılandır. Ama çok büyük bir yaran olmuştur. O da. toplumun bu yapılanmayı öğrenmiş olması- dır. Örtülü yapılarla ilgili bilgile- re ulaşmış olmasıdır ve bence da- ha önemli olan medyanın burada çok önemli. olumlu bir rolü ol- muştur: toplum bu tür yapılanma- lara karşı doğal bir direnç örgüt- lenmesi geliştirmiştir. Mesela bu ışık söndürmeler. sürekli aydın- lık talepleri toplumun kendiliğin- den oluşan tepkîsidir. Ve büyük bir tepkidir. Bazı araştırmalara göre, o eyleme katılan insan sayısı 26 milyon civanndadır ki nüfusun yansı demektir. 26 milyon kişi hu- kuk devletine yönelik özlemini, açık toplum özlemini. örtülü ya- pılara karşı tepkilerini, devletin çeteleşme konusundaki çürümüş- lüğünün giderilmesine dönük tep- kilerini dile getirmiştir. Bence atıl- mış olumlu adım bundan ibaret- tir. Yoksa yapıyı yok etmek, bu tehlikeyle artık karşılaşılmayaca- ğını güvence altına alacak bir ge- lişme söz konusu değildir." örtülü yapı açığa çıkarılmadı - O günlerde, "arük hiçbir şey eskisi gibi otmayacak" deniyordu. Sizce niye bir gettşme sağlanama- dı. Yapdamadı mı yoksa gerçekten istenmedi nıi? "Hiçbir şey eskisi gibi olmaya- cak sözünü ben de söyledım, ına- narak o dönemde. Ve eskisi gibi olmuyor gerçekten. Yani yeni ta- leplerle karşı karşıyayız. Ama o ta- lepler karşılanmadı. O taleplerin karşılanması demek, kamuerkini kullanarak, resmi kararla bu çete- leri oluşruran aygıtın. örtülü yapı- nın açığa çıkanlması demektir. Onun bürün geçmişini. bütün iliş- kilerini. bürün eylemlenni, varsa suçlannm sorgulanması. yargılan- ması, toplumun önüne çıkanlma- sı, bir anlamda dev letin o bölümü- nün kendisiyleyüzleşmesi demek- ti. Bu yapılmadı. Yapılamadı de- ğil. bence yapılmadı. Böyle bir büyük anndırmaya yönelemedi siyasi iktidar. Ancak dışta görünen. kazaen açığa çıkan. kazaen orta- ya dökülen ve kendiliginden ko- nuşan kişileri yargılıyormuş gibi yaprı. Ve büyük bölümü aklandı. Yani Susurluk olaymdan bugüne uzunca bir zaman geçtı, orada yar- gılamanm ortaya çıkardığı bir rnah- keme kararıyla toplumu tatmin edecek noktaya ulaşılamadı. Top- lumu tatmin edecek bir mahkeme karan verilemedi şu ana kadar. Verilebileceği yönünde umut ve- rici bir gelişme de yok. 70 yaşın- Cüneş cinayeti çözmek için verilen sözlerin tutulmadığını söylüyor 'Uğur'a borcumuzu ödeyemedik'-UğurMumcucinayetinir» üzerinden 6 yd gecti. O dönemdeki siyaset adamlan cina- vetin aydınlatılacağı y önünde büyük sözler söyIcmişlerdL Sizcesiyaset adamlan Mum- cu'ya karşı görevterini yerinegetirdiler mi? - Uğur benim yakın dostumdu. Uğur'akar- şın hem siyaset adamlan hem toplum bor- cunu ödetnemıştir. Ben Uğur'a dönük ci- nayetin çözülemez bir cinayet olduğu ka- nısında değilim. Uğur'un öldürülmesine neden olan eylemin çözülemediğini değil, çözülmesi konusunda yeterli duyarlılığm gösterilmediğini düşünüyorum. Bir dos- tum ve bu konularda görev almış eski bir siyaset adamının yaktnlığı içinde ilgilendtm. Olayın detaylannı, eyiemde kullanılan yön- temi, malzemeyi biliyorum. Bilmem gere- kenden fazlasını biliyorum. Bu bilgiler ve bulgular bir olayı çözmeye yeter bence. Ci- nayetten hemen sonra o günkü başbakan. başbakan yardımcısı, içişleri bakanı çok kısa bir zaman sonra olayı aydmlatacakla- nnı söylediler. Mesela o günkü başbakan dedi ki; "Suçhı derdesttir." Yani elimizde- dir. Nerede derdest? Bir başkası "Bunu çöz- mek namus borcumazdur" dedi. Gerçek- ten siyasetm namus borcudur ve o namus borcu ödenmemiştir Uğur'a karşı. Çok cid- di bir siyasi iradeyle bu konuya odaklaşı- lırsa Uğur Mumcu cinayeti çözülebilir ve toplum rahatiatılabilir. Toplumun bu konu- daki talebi hâlâ devam etmektedir. - Eh'nizdeki bilgi ve bulgulara dayanarak sizce cinayeti kimler işfcdi? - O konuda bir zorluğum var. Çünkü bu konuyla ilgilinen çsvreler, Uğur'un yakın çevresi farklı şeyler söylüyor. Biraz olayın karmaşıklaşmasına da anlaşılmaz hale gel- mesine de sebep oluyor. Bir de ben ayn bir şey söyleyerek o işi çok karmaşıklaştırmak istemiyorum. Tabii ki doğru düşünmek khn- senin tekelinde değildir. Ama bir iddia ile- ri sürerken bunu birtakım somut verilere, kanıtlara dayandırmamız gerekir. Uğur Mumcu cinayetinden sonra saptanan bul- gular, kanıtlar ve tanık -Bir tanık vardı ora- da, televizyonlara da çıkanldı ve bence çok yanlış yapılarak bu tanıktan yararlanıüna- dı- o tanık bence önemli bir tanıktı. Hatta ben görgü tanığı olarak değerlendiriyorum onu. -Sonyıllardayaşadıgımızolaylarabaka- rak'bunda da başanlı okluklan kanaatine varabüir miyiz? - Uğur'a kadar başka eylemler de yaptı- lar. Onlarda başanya ulaştilar. Daha sonra da kitlesel eylemler haline dönüştürdüler Türkiye'deki projelerini. Ve bugün de o sı- kmtıyı yaşıyoruz. Belki 18 Nisan seçim ka- ran biraz o sıkmtının ürünüdür. Tabii işte bu büyüklük içinde olaya bakmak lazıro. Uğur laik, demokratik cumhuriyeti, tam bağımsızhğı savunan çok güçlü bir kalem- di. Toplumun büyük bir kesimini bu konu- da besliyordu, diri tutuyordu, onların bi- lincine katkı yapıyordu. Öyle bir kalemi kırmak. öyle bir sesi susturmak o savunma- yı zayıflatabilirdi. Ben bir gazete okuyucu- su olarak söylüyorum. kimse alınmasın Uğur'un yeri hâlâ doldurulmamıştır. Bu da onlann doğru hedef seçtiklerini gösteriyor. Ben böyle bakıyorum. Uğur'a dönük göre- vi yapmak lazım. Uğur'un yerine tabii bir Uğur yaratmak mümkün değil. Uğur, top- lumun ortak birdeğeri olarak korunmahy- dı. Onu korumakta toplum başanlı olma- dı, görevini yerine getirmedi. Onu kaybet- tikten sonra ona dönük hain saldınnın so- rumlulannı ortaya çıkarmak konusunda da siyasetadamlan görevini yerine getirmedi. Ama toplum hâlâ Uğur'a sahip çıkıyor ve o cinayetin aydınlatılmasıni istiyor Bu ci- nayet aydınlatılmadığı sürece, bu cinayetin sanığı devlettir. Eski içişleri bakanlanndan Hasan Fehmi Güneş "Cinayetten sonra 'katillerin bulunması şeref borcudur' diyen Başbakan Demirel, 'Bu namus borcudur* diyen Başbakan Yardımcısı Erdal tnönü. dönemin içişleri Bakanı Ismet Sezgin. siyasi parti liderleri Mesut Yılmaz, Tansu Çiller \e toplum. Uğur Mumcu'ya karşı borcunu ödemedi'' dedi. Cüneş'e göre Susurluk sonrası yapılanlar bir saklama. da bir muhtar ikametgâh belgesi verdi diye mahkûm edildi. Susur- luk ondan ibaret değildi. Böyle baktığımız zaman bir açığa çıkar- madan çok aklama ya da saklama operasyonuyia karşı karşıyayız. Zaten açığa çıkmış olan kesimi kesip armak ama henüz açığa çık- mamış bölümü böylece gözden kaçırmak, saklamak. Bu türolay- larda sürekli uygulanan klasik bir yöntemdir. Karşı karşıya olduğu- muz bir saklama olayıdır. Birgiz- leme olayıdır. Henüz açığa çık- mamış bölümünü, açığa çıkmış olanlardan irtibatını keserekdaha doğrusu demokrasimizi. hukuk devleti ilkelerimizi, açık toplum öz- lemlerimizi derinden yaralayan merkeze ulaşmak mümkün değil- dir. Öyle anlaşılıyorki merkez ken- disini koruyor, direniyor. Mesela kayıp silahlar diye bir olay var. Kayıp silahlarla ilgili belge. mah- kemeye bir türlü gelmiyor. Mah- keme başka bir olayla ilgili dev- letin bir makamından belge istiyor, bilgi istiyor. O gelmiyor. Bu de- mektir ki örtülü yapı kendisini ko- ruyor, direniyor açığa çıkanlma- sına karşı. Çıkanlamaz mı açığa? Çıkanhr kuşkusuz. Çok sağlam dağıtmaya dönük, o merkezi artık aynı işı yapmaktan alıkoymaya dönük. o merkezi etkisizleştirme- ye dönük bir tasarruf söz konusu değiI. Öyle olduğu zaman karar ve- ren mekanizma duruyor ama onun oluşturduğu yapılar ortaya çıkı- yorsa yenisini yapıp oluşturacak. Daha ciddi oluşturacak. Kendisi açısından daha sağlam yap\lar oluşturacak. Daha az konuşan, da- ha az öten, daha az kendini orta- ya çıkaran yapılar oluşturacak de- mektir. Onlan amatör görüyorlar. Feda edilenlerkullanılanlardır, he- nüz kullanana dönük bir ışlem söz gizli birbiçime sokmaktır. Bugü- ne kadar yapılan odur. Yani esas yapı ortaya çıkmamıştır. Mesela sonyakalanan Kıraanlatıyor, öy- le anlaşılıyor ki o kişi ve onunla irtibatlı olarak eylem yapanlara bu görevi \erenler var. Kırcı'ya, Çath'ya görev verenler var. Görev verenlerde resmi görevliler. kamu erkinde olan kişiler. Onlar o eylem- lerin birertetikçisi, birerkiralık mi- litanı..." - Yani buyakalananlar da birso- nuca götürmeyecek? "Götürmeyecek çünkü ona gö- rev verenlerle ilgili bir soruştur- ma, oraya yönelik bir araştırma söz konusu değil. Bu olmadan ger- çek yapıyı ortaya çıkarmak. daha bir siyasi irade gerekiyor. Siyasi iktidarlar o siyasi iradeyi göster- medi. gösteremedi, göstermek ni- yetinde olduğunu ortaya kovama- dı." - Peki burada ANAP'ın çeteler- le mücadelede başan sağladığı id- diası ne kadar gerçek? "Çetelerle mücadelede başan sağlamak, çeteleri yakalamaktan ibaret değil. Çetelerle mücadele- de başarı sağlamak çeteleri oluj)- turan karar mekanizmasını ortaya çıkanp, sorgulamak, yargılamak- tır. Ben görev verdim, ben onu şu şu eylerrüerde kullandım diyen ın- sanlar, resmi görevli hâlâ. Onlara dönük bir araştırma, sorgulama söz konusu değildir. O merkezi gur Mumcıf yu laikliği savunmasız bırakmak isteyen köktendincilerin öldürdüğüne inandığını söyleyen Güneş, "Bu cinayet aydınlatılmadığı sürece, bu cinayetin sanığı devlettir" dedi. konusu değildir. Onun için ANAP'ın o ıddiasının siyasi ola- rak hiçbir geçerliliği yok. ANAP yeni kurulmadı. yeni de iktidar olmadı. Uzun bir iktidar dönemi var. birkaç kez var. Hiç- birinde böyle bir yönelişi olmadı. O başanysa eğer o yakalamalar, devletin güvenlik güçlerinin bel- li bir noktadan sonra karar değiş- tirmesini gösterir. lç güvenlik ör- gütünü kastediyorum. Düne ka- dar bildiği ama dokunmadığı, dü- ğününe bayramına katıldığı bir ki- şiyi bugün yakalıyorsa, o örgütü yönetenlerin karar değiştirmesin- den ibarettir. O zaman da ANAP iktidardaydı, iktidar erkini kulla- nıyordu, bugün de kullanıyor. Hat- ta diğer ilişkileri son derece dos- tane, kendilerine yakın hissetmiş- ler bu çeteleri, kendilerinden gör- müşler. Kutlu Aktaş'ın raporunda görülüyor ki, onlan kendisine ya- kın hissetmiş, kendisinden gören bir ifadeyle tartışmış. O nedenle ortaya iç güvenlik örgütünün ka- rar değiştirmesi, yeni bir yöneli- şiyle çıkan yakalamalan bir siya- si başan olarak değerlendirmek oportünizmdir. Hiçbir ciddiyeti yoktur. Kaldı ki o işlere bulaştığı ileri sürülen siyaset adamlannı ye- niden aday göstererek, yeniden parlamentoya sokmaya çalışarak o konudaki duyarsızlığını, hatta topluma rağmen tavır alışını gös- termek'tedir. O, biz çetelerle mü- cadele ediyoruz iddiasımn da ne kadar sığ olduğunun kanıtıdır." Dokunulmazlık büyük zırh - Peki ne olması gerekiyor. Bu- gün Eyüp Aşjk anket>aptırdığınu kendisinin yeniden Meclis'te ısten- diğini söy lüyor. Bu olay lara adı ka- nşan birçok isim yine aday. Hak- lannda yolsuzluk iddialan bulu- nan belediye başkanlan da millct- vekilliğint aday. MiDervekiBiği sığm- ma aracı olarak mı kullanılıvor? "En büyük koruma, en büyük zırh dokunulmazlık zırhıdır. Bu türyapılara bulaşmış insanlan he- nüz yargılama aşaması bitmeden ama yargılama aşamasmı da kolay- laştırmadan tekrar milletvekili seç- tinrseniz onlan bir beş sene daha korumuş olursunuz. Ö beş sene içinde de çok şeyin değişebilece- ği varsayılarak onlan artık o yar- gılamadan uzak tutmuş olursunuz. lsmi geçen arkadaşlanmızın ve is- mı geçmeyen pek çok siyaset ada- mının bu konuda mutlaka hesap vermesi gerekiyor. Yoksa kamu- oyunu tatmin etmek mümkün de- ğildir. Bugün politikaya güvensiz- iik varsa. siyaset kurumu birçözüm aracı olarak görünmüyorsa, halk si- yasetçiye ve siyasete saygı göster- miyorsa, saygınlıği bitme noktası- na gelmişse, siyaset etiği toplum- sal ahlakın çok gerisine düşmüş- se. bu ve benzeri olaylara kanşan siyaset adamlannın toplum vicda- nında aklanmamış olmasından kay- naklanıyor. Bu olaylar mahkeme- lerle falan bitmez. Bu olaylann yargıcı toplumdur. BİZBİZE V " ERDAL ATABEK Sade ve Alçakgönüllü... Bir çocuk ıslığı sade ve alçakgönüllüdür. Bir yerden geçip giderken fark bile etmezsiniz. Çocuk oradan hergün gelip geçiyorsa, ıslığı siz- de yer eder. O yer temiz ve ışıklı bir yerdir. Bir gün çocuk geçmeyiverir, ıslığı duyulmaz olur. Birden onu nasıl da fark etmiş olduğunuzu an- larsınız. O ıslığı artık duyamazsınız ama sizdeki yeri ka- hr. Temiz ve ışıklı bir yerdir orası. Sadelik ve alçakgönüllülük artık orada yaşaya- caktır. • • • Doğu bilgeliğinin öğretisi sadelik ve alçakgönül- lülüktür. Değerbilirlik de bunlara katılmıştır. ' Edep ve terbiye adımlann biçimidir. Bilrriedığini aramak, bildiğini ölçmek bilimin ede- bidir. Iki dinleyip bir konuşmak edebin geregidir. Göztoklugu bir terbiyedir. Neyin neden olduğunu anlamaya çalışmak er- demdir. Kendinden başkalarının da var olduğunu, yaşa- dığını, değerli olabıleceğini düşünmek, bencilligin panzehiridir. Sorumluluk duymak, sorumluluk almak, soaım- luluğu paylaşmak yüce bir erdemdir. Bütün bunlan düşünen de bilen de azalmıştır, azal- maktadır. • • • Vahşi bir cangılda kendi egosunu avaz avaz ba- ğırarak ve kendinden başka herkesi küçük düşü- rerek üstün olduğunu kanıtlamak isteyen cana- varlaşmış insanlann dünyasında yarışanlann bun- lan duyacak kulakları bile kalmamıştır. Onlar yalnız uzun dillere, sivri dişlere ve parça- layıcı pençelere sahiptirler. Onların ağızlan kalaba- lıktır. Her şeyı herkesten iyi bilirler. Başkalarından daha iyi bildiklerini göstermek için koşuşurlar. Böyle koşarlarken birbirlerini çiğnerier, düşenin üzerinden ezerek geçerler. Kendileri düştüğü za- man hemen kalkmaya çalışarak üstlerini başlannı silip yeniden yarışa katılırlar. Koşarlarken bağınr- lar, yanındakileri ısınrlar, çelmelerler ve itip kakar- lar. Ama bütün bunları hepsinin de kabul ettiği ku- rallar içinde yaparlar. Dostlukları da düşmanlıklan da çıkarlarla sınırlı- dır. Onun için de güvenilmezdirler. Büyük bir gürültü çıkarırlar, bu gürültüyü hep sürdürürler. Bu gürültünün nedeni herkesin onla- ra bakması, sadece onlan görmesidir. Sayılan azal- dıkça daha da vahşileşir, daha öldürücü yöntem- ler buluıiar. Duygularının silinip atıldığı, sadece çıkarlarının yaşadığı alana uyarlanmış kodların bulunduğu be- yin kortekslerinde bütün duyargalan tehlike sinyal- lerine ayarlanmıştır. Çünkü bütün hayatlan tehlike- y^ MâfACÎl^ya da tehliKe yarstmak 4çin ptpgrawi- lanr^ıştır, '"Çevfelerini ürkütüp korkuttukça büyüdüklerini sanırlar. Çocuk oyunlarındaki yapay devlere ben- zerier. Çıkarlar dünyasının kurallanna uyduklan sü- rece devlikleri de sürecektir. Söyledikleri ve yap- tıkları sanal oyunlardır. İyi gizlenmiş davranışları her zaman duruma uy- gun ve kendilerine özgü olarak "on)7na/"dir. Ken- dileri gibi oldukları zaman huzursuz ve sinirlidirier. Büsbütün arsız olmamışlarsa kendilerine ancak bunalımlarıyla katlanabilirler. Büsbütün arsız ol- muşları için hiç bir şey "fark etmez". Hayatlan ya- lanlar, çalıntı zamanlar ve kaçakçılığını yaptıklan de- ğerler üzerine kurulmuştur. Duygulannı bile kaçakçılıklanna araç yaparlar. Inan- madıklan şeyleri söyler. inanmadıklan şeyleri ya- parlar. Çevreleri aynı kalıptan çtkmış canavariarla dolu olduğu için de pervasızdırlar. Çünkü hiçbiri- nin ötekine söyleyecek bir sözü yoktur. Vahşi bir cangıldır bu ve en rahat edenler en canavar olan- lardır. ••• Sadelik ve alçakgönüllülük bu cangılın dışında yaşar. Katılmaz, konuşmaz, istemez, bakmaz. Sadece bir çocuk ıslığıyla gelir ve geçer. Geride temiz ve ışıklı bir yer kalır. , Izmir Barosu Cezaevleri mercek altma almacak NECATİ AYGCN İZMİR-Izmir Barosu. cezaevlerini izlemeye al- dı. Baro bünyesinde oluş- turulan "Cezaevi tzleme Konıisyvnu" Izmir ve Ege Bölgesi'ndeki cezaevle- rinde yaşanan olaylan "mercek" altına alıyor. Komisyondan Sorumlu Izmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi ArifAfi Can- gf, cezaevlerinde yaşanan üzücü olaylann tekrarlan- maması için çalişmalar yaptıklannı, cezaevlerin- de incelemelerde bulun- mak üzere baro yönetim kuruluna başvurulduğu- nu belirterek "Girişimi- mizolumlu karşılandı. ge- rekli iznin alınması için Adalet Bakaıılığı'na baş- vTiruldu" dedi. Izmir Barosu Cezaevi İzleme Komisyonu'nun Zeynep Sedef Özdoğan. Zeynep Şişli. İ. Gül Kireç- kaya, Hatfce Korkut Tür- kân Aslan, Suat Çetinka- ya. Nedim Değermenci. Betül Duran'dan oluştu- ğunu söyleyen Arif Ali Cangı, öncelikli olarak, Izmir ve çevresindeki ce- zaev lerinin durumlan hak- kında ön rapor hazırlan- ması çalışmalan başlatıl- dığını belirtti. Cangı so- rumlu olduğu komisyo- nun amaç ve hedefierini ise şöyle açıkladı: "Cezaevlerinin sorun- lanhakkında.yönetim ku- nıhınu bilgüendirmek, ce- zaevlerinin dunımlannı Ceza İnfaz Hukuku açı- sından değerlendirmek ve raportardüzenlemek, hüc- re tipi cezaevleri hakkın- da araştırmalar yapmak vegöriiş oluşturmak, alter- natif cezaevleri konusun- da çalışmalar yapmak, riim bu konularda, baro üyeleri ile tarnşmalar dü- zenlemek. Acil sorunlan saptayıp, çözüm önerile- riyie birlikte gerekfi başMi- rularda bulunmak, genel sorunlar için uzun verim- li çalışmalar yapmak, tz- mir çevTesindeld cezaevie- rinin infaz hukukunun amaçlanna uygun hale gd- mesi için çalışmalar yap- mak. konuyla ilgili diğer kurumlarla baronun iliş- kileri ni sağlamak. Ceza tnfazı'nın ve İnfaz Huku- ku'nun, düşünsel boyu- rundaçahşmalaryapmak." • İzleme Komisyonu'nun cezaevlerinde gerekli in- celemeleri yapması için Adalet Bakanlığf ndan izin bekleniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle