17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 OCAK 1999 PAZARTESİ BtR KONU BİR KONUK Zor zamanda Istanbul da belediye başkanhğı yapan Ahmet Isvan: 'Popülerolmak belediye başkanhğı için yetmez* Ahmet İsvan. günümüz politikasında sağ ve sol partilerin benzeşmesinin yerei yönetimlerde de farklıüğı ortadan kaJdırdığuu vurguladı. MtYASE İLKNUR Partiler seçim öncesi büyük kentlerde mılletveki- lı aday lanndan çok belediye başkan adaylan üzerin- de yoğunlaştı. Pazarhklar. kulisler hatta partilerara- sıtransferleryerelyönetimlereadaylığıgarantileme adına yapılıyor. öyle ki, eskiden belediye başkanh- ğı, milletvekilliğıne atlama tahtası olarak görülürken şimdi bunun tersi bir durum yaşanıyor. Milletvekil- lerinin hatta eski bakanlann bile özlemi, bir büyük kente belediye başkanı olabilmek. Ne oldu da bele- diye başkanhğı bu kadar kıymete bindi? Belediye baş- kanhğını bedefleyen politikacılann iştahını kabar- tan ne? Sosyal demokrat belediye anlayışı nasıl ol- malı? Bütün bu sorulara zor zamanda Istanbul'da be- lediye başkanhğı yapmış ve başkanhğı süresince partisinin ve solun yüz akı olmuş Ahmet İsvan'ın yanıt vermesini istedik. Ahmet lsvan'la biraz bugü- ne yönelik sorunlan tartıştık biraz da nostalji yap- tık. Amacımız, belleği zayıfolan toplumumuza o do- nemin koşullannı ve sosyal demokrat beledıyecilı- ğin nasıl olması gerektiğini bir kez daha anımsatmak- tı. Yalova'daki mütevazı ofısinde görüştüğümiiz Ah- met lsvan'la gerçekleştirdiğimiz söyleşıyi uzun ol- ması nedeniyle bazı bölümlerini kısaltarak yayım- lıyoruz. -Son seçimden bu yana tam 6 hükümet değişti. Partiler ve liderler akşamdan sabaha karar değişti- riyor. Bu siyasi istikrarsızlık size nasü aşılır? İSVAN - Doğrusu ben görevlendirmeler konusun- da Cumhurbaşkanrnı yadırgayanlardanım. Tabii ki önce siyasi parti başkanlannın hükümet kurması yö- nünde çaba gösterilmeh, başansızlıkla sonuçlandı- ğı takdirde başka formüllerdenenmeliydi. 'Parti baş- kanlan bu işi yapamazlar o nedenle bir başka kişi- ye görevi vermek gerekır' varsayımını gerçekçı bul- muyorum. Böyle bir varsayım yanlış. Demek ki ba- zı telkınler yapılmış, o yüzden bu yolla başvurulmuş dıye korkuyorum. Bu da üzüntü venci benim içın. -Hükümetin düşürülmesi ve hükümet kumlması yönünde yapılan girişimler karşısında partinizin tav- nnı nasıl buluyorsunuz? - Doğru bulmuyorum. Bu hükümetin düşürülme- si bence gerekli değildi. Hele seçime bu kadar kısa bir süre kalmışken. erken seçim karan verilmişken bir hükümeti değıştirmenin. hele de bu gerekçeyle değıştirmenin anlamlı ve gerekli olmadığını düşü- nüyorum. Yanlış yaptığımıa daha doğrusu parti yö- netimimizin yanlış yaptığını düşünüyorum. Görebil- diğim kadar, parti tabamnda da bu politikamız çok benimsenmiyor. 'Birleşmeler yarar getlrmedl' -Seçimler yaklaşırken şu andaki tabioya bakarak partinizin başan şansını nasıl gördüğünüzü sormak istiyorum? - Uzun süreden beri yalnız bizim partimizin de- ğil, benim kendimi içinde saydığım geniş sosyal de- mokrat, laik kesimin biryanlışhk içinde olduğumu- za inanıyorum. Biz, yıllardır 'solda birlik' peşinde koştuk. Umduk ki, partilerimiz birleşince gücümüz artar. Ben bu umuda hiç kanlmadım. Hiç öyle bir inanç içerisinde olmadım. Zannediyorum Türkiye'de ken- dine sol, demokratik sol ya da sosyal demokrat di- yen kesimin önemli bir yanılgısı bu. Biz birleşerek güç kazanmayacağız. Biz siyasi konularda görüşle- rimizi geliştirip açıklayarak, içerik kazandırarak, ne- yi nasıl yapacağırruzı ortaya koyarak güç kazanaca- ğız. Bizde birkaç kez birleşme oldu. Bu birleşmele- rin bir kazanım olamayacağını ben başında da tah- min ediyordum ama birleştikten sonra bir şey getir- mediği artık somut olarak da ortaya çıktı. Günlük kon- jonktür içerisinde siyaset yaparak ve zaman zaman anahtar konumunda olduğumuzu büyük bir serma- ye gibi kullanarak başanlı olduğumuzu göstermeye çalışıyoruz. Bu başanlar, o gün için çarpıcı olabilir, ancak kahcı bir başan değildir. Bunlar siyasi parti- lenn bana göre, amaçlan bu gibi operasyonlarda ba- şan sağlamak değildir. Bir vatandaş bana gelip ki- me oy vereceğini sorsa ve ben de ona 'benim parti- me oy ver' derken niçin vermesi gerektiğini açıkla- yabilmeliyim. Çünkü partimizin diğer partilerden farkmı ortaya koyabilmeliyim. Bunu ortaya koyma- lıydık. Bu yolda bazı çalışmalann yapıldığını inkâr edemem. Ama ya bunlar ciddiyetten uzak bir biçim- de yapıldı ya da eğer ciddi yapıldıysa halka anlatı- lamadı. Bizim asıl bunlarla uğraşmamız gerekirken sanıyorum günlük konjonktür içensinde diğer par- tilerin hatalanndan yanlışlanndan yararlanarak bir puan kazanma oyununa dönüştürdük siyaseti. - Partilerin seçim hazıriıklanna baktığımızda ye- rel seçimler daha ön plana çıkıyor. Adavlann yanşı da belediye haşkanhklannaodaklanmışdurumda. Ne- dir bunun sebebi hikmeti? - Çok çok ilginç bir soru. Ben belediye başkanı olduğum dönemde durum bunun tam tersiydi. Önem- li bir değişim yaşandı Türkiye'de. Bence gerekli bir değişimdi bu. Belediyelerin ne derece önemli kuru- luşlaT olduğu \ 5-20 yıl önce bilinmiyordu. Tam ter- sine 'belediyeler son derece önemsiz, etkili olmayan kuruluşlardır, asıl etkili olan yerparlamentodur' gö- rüşü hâkimdi. Tabii ki parlamentonun önemini ve et- kisinı yadsıyarak konuşmuyorum ama yerel yöne- timlerin hele Türkiye'nin bugünkü koşullannda fev- kalade önemli olduğu ortaya çıktı. Bu yüzden zan- nediyorum şimdi özellikle büyükşehirlerde beledi- ye başkanı olmanm siyasi etkinlik bakımmdan mil- İetvekillerinden daha önde olduğu yaşanarak görül- dü. -Sadece siyasi etkinlik mi acaba? - Siyaseti belirli bir düzeni geliştirmek için yap- mayı amaçlayan insanlann belediye başkanlığını ter- cih ediş nedenlerini siyasi etkinlik açısından değer- lendiriyorum. Belediye başkanlığının başka avantaj- lannı kullanmayı düşünenler adına hiçbirşey söyle- mem. Onlar bence rejim dışı etkinliklerdir. -Biraz da ahlakdışL- - Evet ahlakdışı etkinliklerdir. Elbette çok büyük imkânlarvardır belediye başkanlannın elınde. Hem şahsi çıkar sağlama bakımmdan hem de parti yan- daşlanna çıkar sağlama bakımmdan. Ama bunlann benim değerlendirmemde yeri yok. Bunlar rejime ve değer verdiğim bütün ölçülere ters. Sanıyorum Sa- yın Baykal da bu konudaki geçmiş hatalanmız içın yeterince özür diledi. Beledlyeler hor görüldü1 -Ne değişti de eskiden siyaseten etkin olamayan be- lediye başkanhğı makanu şimdi çok etkin olabiliyor? - Bu bence belediyelerin Türkiye'de son 20-30 yıl içerisinde ıçınden geçtikleri değişimin sonucudur. Bir süre belediyeler son derece güçsüz. yetkisız adeta hor görülen kuruluşlar olarak algılanırdı. Başkanlığım süresince ben buna çok tepki gösterdım. Ama bu- günkü konjonktür, belediyeleri olması gereken nok- taya yavaş yavaş getiriyor. İşte bu yüzden zannedi- yorum ki belediye başkanhğı milletvekilliğinden önemli. Bu önemi, siyaset dünyası da görmeye baş- olmayan. aday olacağı partinin ilkelerini ve progra- mını dahi bilmeyen birisi nasıl belediye haşkanı ota- cak, icraatlanna siyasi damgasını nasıl vuracak? - Bu zannediyorum son dönmde gördüğümüz ben- zeşme eğlimlerinin acı bir sonucu. Sağlıkh bir ge- lişme olarak görmüyorum. Bir parti, diğer partiler- den farkh olduğu için var olmahdır Tabii ki o parti- nin göstereceği adaylar parti görüşüne uygun, o gö- rüşü paylaşan ve katkıda bulanabilecek ciddi aday- lar olmahdır. Galiba son yıllarda yaşadığımız yük- sek enflasyon, terör olaylan, devletin yozlaşması, çe- telerın devleti kuşatması. hukukun ışlemezliği bira- raya gelerek hepimızi şaşkınlığa uğratmış olmalı ki, siyaset meydanı böyle bir yozlaşmanın içine girdi. Gerçekten bir partinin diğerlerinden farkı yoksa ni- çin \ardir? Halbuki farklı görüşlere gerçekten ihti- yaç vardır. Bu farkh görüşler birbiriyle rekabet ede- cekler ve doğru, seçmenin hakemliğiyle ortaya çı- kacaktır. Bunafirsatvermeyen benzeşmeler, demok- rasiyı yozlaştıran, yarannı ortadan kaldıran olaylar- dır. Belediyeler bir partinin siyasi görüşünü ortaya koymak için uygun mekânlardır. Ama partilerin fark- rarhdır. O zaman zam yapmamak kötüdür. Ben mec- lis grubumuzda popülist direnişi ilkin aşamadım. Ama konuyu partinin tabanına götürdüm. O yıllar- da bizim Beşiktaş ilçemizde ayhk örgüt toplantılan yapıhrdı ve bütün ilçelerimizden oraya partili arka- daşlanmız gelirdi. Bunlann çoğu delegeydiler. Ora- da konuyu anlattım ve destek gördüm ve sonunda meclis grubuna gidip bir açıklamada bulundum. Bu- nu 'oylayacağız ve ters yönde oy kullanan meclis üye- lerini örgüte şıkâyet edeceğim' dedim. Arduıdan da tenekesi üç buçuk kuruşluk suyu beş kuruşa çıkar- mayı teklif ettim, bu sayede şu kadar metre su şebe- kesi kuracaktım ama bu arkadaşlanmız engel oldu- lar o yüzden sizin mahallenıze su gehniyor' diyece- ğimi söyledim. Oylar hemen değişti. -Partilerin betediyecilik anlayışının değişmesine paralel olarak seçmen ya da partililerin de belediye- den beklenti ve talepleri sanınm değişti. Bu görüşe kanlır mısınız? - Doğrusu bu pek içine gırmek ıstemediğım bir ko- nu ama siz zorluyorsunuz. O nedenle bir ölçüde ifa- de etmeye çahşayım. Başlangıçta bir miktar değin- "Dü:0tiDcğisüntteicleali/n yii:imdeiı cımtabeniseçmiş dabilir' 12 Eylül'de DİSK dsvnstndan yargılanan Ahmet tsvan, düzeni degiftirme ideaiinin bedelini ödedi. -12 Eylûl cuntası atd hjtukîa> ıp önce Davutpaşa ardından da Metris Cezaevi'ndc 'misafır etâ'ğmde 'keşke beledfye başkanı olmasaydım, bunlar da başjnıagelınezdr dediğinjz okfurau'.'- İsvan: Tabii bunlar başıma gelmezdi ama ne başıma gelenlerden ne de belediye başkanı olduğum sırada karşılaştığım güçlüklerden yılmadım. Pişman değilim. Çok ilginç bir durum var ûlkemizde. Ben 12 Eylül yönetimi tarafından hapse atıldıktan sonra daha önceki durumuma göre, çok daha desteklenir hale geldim. Sanınro bu durum, haksızlığa uğrayan başka siyasetçiler için de geçerlidir." - Peki *neden ben' demediniz mi? Sizden sonra da İstanbuTu CHP'li bir belediye başkanı yönetti. Ayrıca ûç büyük kentln belediye başkanı da sizin partidendi. Ama siz seçtldiniz. îsvan: Sanıyorum. ben partimizin o zaman çok inanarak savunduğum 'düzeni değiştirme' ilkesine sadık davrandım. Düzenin en karanlık yanını temsil eden 12 Eylül. santyorumki beni bu yüzden seçti. -Belediye başkanlığını bırakmanızın üzerinden 20 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen tstanbol halkı tarafından hala sevgi ve saygıyla amlmak nasıl bir duygu? îsvan: Bu gözleminiz sağlıklıysa, çok onur verici çok güzel bir duygu. ladı. Bakın dünyada siyasetteyükselmiş kışilenn ço- ğu belediyeden gelmiş ve belediyenin büyük olanak- lanyla siyasi kimhklerini ortaya koyabılmış isimler- dır. Bir Wılly Brand'ı düşünün, siyasi kimliğini be- lediye başkanhğmda ortaya koyabılmıştir. Bir büyük kentın belediye başkanmın, altı çizilecek önemli bir siyasi kimliğı varsa bu kimlıği ortaya koymasına olanak sağlayan bir makamdır. Wılly Brand. sosyal demokraside köşe taşı olan bir kişidir. Bu kişiliğıni beiediye başkanhğı sırasmda kanıtlamıştır. Ordan parti başkanhğı. ardından da Sosyalist Enternasyo- nal başkanhğına yükselmiştır. Belediye başkanhğı hele büyük bir kentin belediye başkanhğı. bir siya- setçiye bakanlığın da önünde gelen siyasi olanaklar sağlar. Tabii yine dürüst, ahlaklı siy aset açısından soy- lüyorum. 'Tanınmı$ olmak yetmez' -Birdeğişinı de siyasi partilerin belediye başkan ada- yı beliıieme yöntemlerinde gözleniyor. MilJervekili seçerken değil ama belediye başkanı secerken siyasi kîmlik yerine popüler kimlik arayışına giriyoriar. Ta- nınmış sanatçı, futbolcu vc işadamlannın isimleri gündemegdiyor,hattateklifgötürüiüyor. Yakında man- kenkre de gidecekler herhalde. Siyasi kimliğe sahip lan ortadan kalktığı zaman belediye başkanlannın da farklan ortadan kalkıyor ve o zaman daha çok po- püler olan başkanadayı yapılıyor. Ilkeli partılenn el- bette adı duyulmuş, kendıni kanıtlamış isimleri aday göstermesı olağandır. Onu kabul edıyorum da ama sadece popüler olmak. sadece tanınır olmak beledi- ye başkanı olmak içın yetmemelı. -Yerel yönerimde devrimci ve sol bir politika uygulayacak kadroya partiniz sahip mi acaba? - Devnmci siyasi kadrolan geliştirmek için ben- ce başvurulacak en sağhklı kaynak. parti tabanıdır. Parti tabanı. yani halk. gerçekten devrimci biratıh- mıdestekleyecekyapıdadır. Yeterki.bukadrolariçı boş sloganlarla şartlandınlmak yerine, gerçek ve so- rumlu bir biçimde bilgılere ulaştınlsm. Bakın bir örnek anlatayım; ilk sular idaresi büt- çesi yapılırken. İSKl'nin mevcut tarife ıle bir yatı- nm yapmasına ımkân olmadığını gördük. Oysa su tanfesıne biraz zam yaparsak, önemli miktarda bir kaynak oluşacak ve yatınm yapabileceğiz, suyu ol- mayan bölgelere su götürebileceğiz. Tarifey ı yükselt- meyi önererek belediye meclısıne gittik. Meclis gru- bumuzda büy ük bir tepkiyle karşılaştık. Meclis üye- lenmız üyelerimiz popülist bir yaklaşımla zamma kar- şı çıkıyordu. 'Zam kötüdür' şartlanmast vardı çoğun- da. Hayır zam, bazen gereklidir, hatta bazen çok ya- meye uğraştım. Neler olduğunu tam bılmıyorum ama partimizin tabanı, belki de Türkiye'de genel ka- muoyunun görüşü değişmış olabıhr. Ama gözlemım şu; biz belediye yönetimi olarak halkm çıkanna, an- cak çıkar çevrelerine ters gelecek bir uygulama yap- maya kalkıştığımızda parti tabanından destek gö- rürdük. Olabilir ki, üst makamlardabulunan kişiler- den destek görmezdik ama tabana indiğimizde ve- ya sorunu halka götürdüğümüzde parti tabanının bi- zi desteklediğini birçok kez yaşadık. Öyle birdönem yaşadık ki, bizim belediyelerimizde hiç de iftihar if- tihar edemeyeceğimiz, hiç de savunamayacağımız olaylar oldu. Ama görüyorum ki, aradan geçen yıl- lar içerisinde. belki yıllar süren yüzde 80-90 enflas- yonlar sonucunda. belki işbıtiricihk göriişünün top- luma hâkim olması sonucunda bizim tabanımız da etkilenmiş. -Her yerelseçim öncesinde siyasi partiler yerinden yönetimi savunur. yerel yönetimlerin güçlendirilme- si gerektiğini belirtir ve bu konunun programlann- da olduğundan söz eder. Ancak bir türiü gercekleş- mez. Gerçekleşmesinin önündeki engel ne? - Bir siyasi parti gerçekten, örneğin sosyal de- mokratsa, bir siyasi parti de gerçekten liberalse bun- lann programlan farkh olmahdır. Bızde siyasi par- tilerin görüşleri gerçek ve samimi değil. Gerçek bir sosyal demokrat partinin belediyesı. elbette önemli yetkilerin demokratik bir yapı içerisinde belediye- de kabul etmelidır. Kendini buna hazırlamalıdır. Bi- zim devletimız, bilmıyorum ama 20-30 tane yerel yö- netım yasası hazırlamış ve bunlann tamamı Içişleri Bakanhğı'nın bürokratlan tarafından hazırianmıştır. Bunlann hepsi bizim temel geleneğimiz olan vesa- yetçı belediye anlayışı çerçevesınde yapılmıştır. Bir belediye olsun ama onun arkasında bir büyük ağa- bey olsun, bütün önemli kararlar büyük ağabey ta- rafından verilsin, ama halkın önünde belediye hesap verecek bir kurum olarak bulunsun. Bu son derece sakıncalı ve demokrasiyi anlamsızlaştıran bir yak- laşımdır. Bütün yasalar böyle yapılmıştır. Şimdi na- sıl yapılıyor bilmiyorum ama örneğin valılerin yet- kilerinin arttınldığını biliyorum. Vali tayinle gelir, belediye başkanı seçimle gelır. Seçimle gelenin hal- ka hesap vereceği, halktan yetkı alacağı bir düzen getirilmehdir. Demokratik olan odur. Bakınız, geç- en günlerde yaşadık. Atanmış tstanbul Valisı, seçil- miş Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ın Çın gezi- sini 'gereksiz gördüğü' için engelleyebildi. Hem de ne gerekçeyle? 'Belediye bütçesinin bu seyahate müsaitolmadığı' gerekçesiyle...Gülünç! Daha doğ- rusu ayıp!. 'Erdoğan'a yapılan yanlış' -Halbuki size yapılan gibi olmalıydı ve lçişleri Ba- kanı tarafından engeDenmeüydi öyte mi? - Bakın bu şakanız yalnız benim engellenmemi anımsatmakla kalmıyor, siyasetimizdekı önemli bir hastalığı da ortaya koyuyor. Hastalık vesayette ve ve- sayet sahibinin kendisini potitik inancına göre, dile- diğini yapabilir durumda görmesinde. Öncebenim- le ilgili olayı anımsayayım: Ben 1976 yılında Avrupa Konseyı Tarihi Şehirler K.onferansını tertipleyecek komisyonun beş üyesin- den bin olarak, Avrupa Belediyeler Kongresı'nce se- çıldim. Diğer dört Avrupa belediye başkanı ile bir- likte konferansı hanrladık ve daveri yaptık. Davetin altmda tstanbul Belediye Başkanı olarak benim de imzam var. Tam ben yola çıkacakken, her zaman ya- pılan ve arttk sadece bir formaliteden ibaret olarak kalmış olan yurtdışınaçıkmam içın lçişleri Bakanf- ndan onay istendı. Bakan Sayın Oguzhan Asiltürk onay vennedi. Basından öğrendiğim gerekçe 'gitti- ği zaman belediye işlennin aksayacağı' idi. Tabi ger- çek gerekçeyi biliyorsunuz. O zamanki adıyla Mil- li Selamet Partisi Avrupa Konseyı'ne, Avrupa Bir- liği'ne karşıydı. CHP'li bir belediye başkanının o çev- relerde önde gözükmesı ona göre iyi olmazdı. Bu dü- şünceyle beni yollamamaya kendisini yetkili gördü ve istediğini yaptı. Arife günüydü, daireler kapan- mıştı. tartışacak araya etkili birilerini koyacak du- rum yoktu. Ben de turist olarak Strasbourg'a gitme- ye, ama orada lstanbul Belediye Başkanı olarak gö- rev yapmaya mecbur kaldım. -Sadece sizi masrafa sokmuş oldu». - Evet evet. Ama siz ortaya çıkan duruma bakın. Bugün Fazilet Partili Belediye Başkanı'na yapılan yanlış uygulamanın tıpkısını, O zamanın aynı görü- şü temsil eden partisi bana yapmıştı. Acaba bugü- nün Fazilet Partisi 1976'nın Sayuı Asiltürk'üne ne diyecek? Ben lstanbul Valisi'nin Sayın Erdoğan'a çok yanlış bir uygulama yaptığını söylüyorum. Sayın Erdoğan Sayın Asiltürk için aynı şeyi söyleyecek mi? Bu parti ülkemizi yöneten koalisyonlann defalarca ortağı oldu, sonunda başına geçti. Demokrasi ve ın- san haklan eksikliklerinden haklı olarak şikâyetçi. Ama iktidar elindeyken bu alanda hiç birşey yapma- dı. İşte siyasette ilkesizlik budur. Sosyal demokrat tavır -Sizin sosyal demokrat belediyecilik anlayışmızı yansıtan bana göre önemli ömeklerden bir tanesi Halk Ekmek Fabrikası'nın kuruluşudur. Çünkü o, sosyal demokratlann farklıbğını ortaya koyan ciddi bir tavır alışnr. Her önünden geçtiğimde sizi anımst- yt>nım. Bunun kuruluş öyküsünün ilginç olduğunu da bihyorum. Rka etsem anlaür mısınız? - Zevkle anlatınm. Keyif duyduğum bir olaydır. Ben seçıldiğim zaman halk ekmek fabrikası kurul- ma karan alınmış, makirieler sipariş edilmiş ve Hay- darpaşa gümrüğünde iki yıldah beri bekler durum- daydı. Temeli yanlış atılmış, projeleri yanlış yapıl- mış, müteahhitlerle de anlaşmazhklar olmuş, sonuç- ta engelleri temizledik \e fabnkayı kurmaya başla- dık. Birçok yetenekli bürokratın katkılanyla aşıldı engeller. Sorun kaynak yaratmada yaşandı. Bizim pa- ramızın olmayışı çok meşhur artık. Biz her ay maaş ödemek için Ankara'ya gitmeye. Başbakan'dan, Ma- liye Bakanı'ndan yardım talep etmeye mecburduk. O sırada toplusözleşme gereği işçilere ücretlenni gününde ödemezsek onlann hak grevi yapma hak- lan vardı. Biz de maalesef ücretleri gününde ödeye- mezdık ve sık sık hak grevleri yapılırdı. tşçiler çok saygı duyduğum bir davranışla, bu hak grevini bü- tün belediyeyi felce uğratmayacak bir yöntemle ya- par, 40-50 işçiyle hesap işleri müdürlüğünün önünü tıkar, oradan hiçbir ödeme yapılmasına olanak ver- mez, alacaklan kadar para binkince grevi kaldınr- lardı. Bu durum bazan haftalarca sürer ve biz para- mızı diledığimiz yere harcayamazdık. Ekmek fabri- kasının zamanında bitmesi için ödemelerin aksama- ması lazımdı. Işçi temsilcilerini çağırdım ve kendi- lerine hem alacaklannı ödeyemeyen belediye başka- nı olarak bir öneride bulunacağjmı bildırdim ve ek- mek fabrikasının ne kadar yararlı olacağını. bu ya- rann özellikle dar gelirli kesimin çıkanna olacağını açıkladım. Bu gerçekleri istersenız sonra anlatınm. lşçi temsilcılerinden sadece ekmek fabrikasıyla il- gilı ödemeler için ızin vermelerini, bu projeye des- tek olmalannı istedim. Hikâye daha uzun ve daha anlamlı ama, özet ola- rak söyleyeyim, ıstefimi kabul ettiler. Bu sayede Halk Ekmek için ödemeler aksamadan yapıldı. Her zaman zevkle andığım bir olaydır bu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle