Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 OCAK1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DIŞ HABERLER 11
Ergun Balcı bir süreden beri ne köşesinde
görünüyordu, ne de gazetenin labirente ben-
zeyen koridoriarında dolanıyordu, Allah'ın be-
lası bir saynlıkla başı derde girmişti, üstesin-
den gelmeye çalışıyordu.
Sağdan soldan dostlar, uzaktan yakından
okurlar, merak edip soruyorlardı:
- Balcı ne zaman yazacak?..
- Durun hele!..
Özlemıştik Ergun'un gazetedeki izdüşümü-
nü, upuzun boyuyla yazıişlerinde dolaşacağı
günleri bekliyor; dış politikaya ilişkin yazılarını
iple çekiyorduk.
Neden?..
Hiç kuşkusuz her şeyin bir nedeni var; Er-
gun'unyazı biçiminin neeski Babıâli'debireşi
vardı, ne de Ikitelli'de benzeri görüldü.
Övgü değil, bir saptamadır bu!...
'Doğru' ile 'gerçek' arasındaki bağıntının
çiftleşmesinden ortayaçıkan mantık, Ergun'un
yazı yönteminin içeriğini oluşturur.
•
'Doğru' ile 'gerçek' iki zengin sözcük!..
PENCERE
Balcı'mn Peteği...
Anlam zenginliğinin bir ucu günlük yaşama,
öteki ucu felsefeye uzanıyor.
Doğru nedir?..
Alınterini savunmak doğrudur, sömürüye
karşı çıkmak doğrudur, kadın erkek eşitliğini
benimsemek doğrudur, her çeşit baskıya di-
renmek doğrudur.
Ya gerçek?..
Sen doğruyu ne kadar benimsersen benim-
se, gerçeğin doğruyu ezdiği zaman dilimleri var-
dır. Sömürünün bugünkü dünyamızda ağır
bastığı gerçek değil mi?.. Alınterinin değerini
hiçe sayan dünya görüşü, karşısındaki doğ-
ruları buldozerle ezip geçmiyor mu?..
Egemenlerin dediklerinin dedik öttürdükle-
rinin düdük olduğu bir dünya düzeninde, düş-
leme kapılmadan ve düş kırıklığma pabuç bı-
rakmadan doğruları savunmak, insan olana
yakışır. Ne var ki yalnız soyut doğruları savun-
mak da yeterli sayılmaz...
Yaşadığımız zaman diliminin gerçeklerini de-
rinlemesine kavrayıp tarihsel koşulları da gö-
zeterek olasılıklan tartıya vurmak, gerçeklerin
ardındaki "gerçekliği" özümsemek, doğrula-
nn içeriğini bilgilerin terazisinde değerfendir-
mek herkesin harcı değil!..
21. yüzyılın eşiğinde insanlığın tepesinde
boza pişiren egemenlerin 'Yeni Dünya Düze-
n/'ni dayatmalan, karşılanndaki güçlerin eksik-
liği yüzünden kolaylaşryor.
Ergun Balcı'mn yazıiarı, dış siyasette olan bi-
tenleri "nedenleriyte birtikte" öğrenmede tar-
tışmasız bir değer taşır. önyargıya takılmadan
derinlemesine analiz yöntemini koruyarak ger-
çekliği kavramak, yüzeyselliğin aşılmasını ön-
görür.
Gerçeği doğruya kurban etmeden yazmak
sanatının ustalığında, alınteri felsefesinin pe-
teğine bal üreten bir an gıbi çalışır Balcı...
•
Dış ile iç politikanın birbirıne kanştığı birTür-
kiye'de yaşıyoruz.
Osmanlı'dan kalma mirasla Türk kökenli
halkların coğrafyası, Anadolu halkını 'MilliMİ-
sak' sınırlannın ötesindeki olaylara çekiyor.
Ne var ki bu geniş harrtanın renkleri çoğu za-
man zehir zakkum nitelikler taşıyor; iç politi-
kada ümmetçilikten başlayıp şovenliğe uza-
nan bir yelpazeyle yellenmenin tehlikesini Tür-
kiye'ye taşıyor.
Ergun'un işi güç!..
Doğrulan soyut laflann dışında savunmak ne
zaman kolay olmuş ki!..
11Şubat1996
'Seni özleyeceğiz..
9
HtKMET ÇETİNKAYA
O iyi bir dost, iyi bir insandı...
Kimi zaman telefon ederdi:
"Hikmet, fılancanın yazısını oku-
dun mu?"
"Okudum!-."
Kısa bir sessizlik olurdu...
Ergun:
"Hikmet, bu adam eskiden böyk de-
ğildi, şaşırmış-."
Işini bilen, dürüst, onurlu bir gaze-
teciydi... llkeleri vardı, mütevazıydı...
Hiçbir zaman kalemini satmadı...
Sabah telefonda gece amiri AHEde-
oğlu'nun sesi titriyordu:
"Agabey, Ergun Bakı'yi kaybetök-"
Içimden bir şeyler koptu...
Ergun'la ilk karşılaştığımız yer Cum-
huriyet'ti...
Yıl sanınm 1969 ya da 1970...
Aradan 30 yıl geçmiş...
Onunla odasında konuşurduk za-
man zaman... Gazeteyi, gazetecileri...
O hiç kötümser değildi.
Kör karanlıkları bile aydınlık gör-
mek gibi bir alışkanlığı vardı...
Biz hastalığını biliyorduk...
Bir ay kadar önce bir sabah sordum:
"Nasıbın Ergun?"
Yanıt:
"Bomba gjbryim-."
Kuruntularla dolu sabahlarda bile
mutlu görünüyordu...
Bir hafta önce llhan Selçuk, Orhan
Erinç, tbrahhn Yıldız.Mustafa Balbay
ve Hakan Kara'yla konuşuyorduk Er-
gun'un sağlık durumunu... îbrahim,
"Ergun ağabeyin durumu iyi değil-
miş_" derken Dogan Kaürcıoğlu gir-
mişti odaya. tlaçlannı alıp hastaneye
götürmüştü. Doğan, "Hepinize seîa-
mı var" demişti...
Ölüm insanı pençesine alan bir kar-
tal sanki!
Ölümkalleş!..
Ergun sevginin, hüznün, yanm kal-
mış sevdalann. mutlulugun adamıydı...
Ergun direncin, onurun sımgesıydı!..
Cumhunyet devrimlerinın. demokra-
sinin, insan haklannın. özgürlüklerin
yılmaz savunucusuydu...
Pazar günlen yayımlanan yazıla-
nmdan birinde Radovan Pavlovski'nın
şiirine takmış, şöyle demıştı:
"Yahu.. şiirin tümünü yayımlama-
mışsın, oysa ben çok severün Pfcvlovs-
ki\i_" "
Bak Ergun yine bir bölümünü yaz-
dım Pavloskf nın 'Maya'sının:
-Bir kaygıydı sanki, gûn ortasında
yıJdızlar gördfim / Temizledim yollan
sana >ol açtım: / Çocuklanmızın ağla-
yışlan çınlnordu ha\ada / Bütün zen-
ginlikleri yaktım sonra / Yüregimin
ateşiyie kül ettim. f\en uzarfım kolla-
nmı, seni bekledim./ Kekik kokularge-
tiriyordu göğün çanlan."
Işık içinde yat sevgili Ergun!
Seni hep özleyeceğiz!
Ergun
Balcı
ALİStRMEN
Cumhunyet okurlan. Ergun
Balcı'mn dış politika yazarı
olarak, yeteneklerini ve düzeyini
çok iyi bilirler. O, Türk basınının
yetiştirdiği.
günümüz dünyası
standartlannda, herhangi bir
ülkede yine aynı işi yapabilecek
nitelikteki ender kişilerden
biriydi; ' • - ' '-]"
Amrbence Efgtm'un,- '""""' '
n
' —
tanımayanlar tarafindan az
bilinen yanına, kişiliğine biraz
dokunmak gerek. Hızla kirlenen
bir toplumda, tek başına yaşayan
bu yalnız adam, tüm pisliklerin
ortasında, hiç kirlenmeden, bir
çocuk masumiyetiyle,
tertemizkaldı.
Hem bizdendi, hem yabancı.
Bana hep buraya yanlışlıkla
düşmüş. etrafi yakınmadan
yüksünmeden ama hayretle
seyrediyor gibi gelirdi.
Yalnızdı ama. dostluğunu
esırgemezdi. Candan ve
sevecendi, ama siz de o
görünmeyen sının
geçemezdinız.
Yazılannda ve yaşamında.
gönüllü bir aydındı, doğru
bildiği davalan kovalar,
doğruluğuna inandığı tezleri
savunur, bir gönüllü, tanımı
gereği solcu, bir aydm.
Ama bunu yaparken, hiçbir
zaman bir grubun, hiçbir
armanın, hiçbir kliğin. hiçbir
"izm"ın adamı olmadı. Sizinle
bir davada yan yana yürürken de
haksız olduğunuza inandığı
zaman bunu açiklıkla söyler, bu
tavra karşı çıkardı.
Kısacası bu eşsiz politika yazan,
bu eşşiz insan. gönüllü bir
savaşımcıydı, ama hiçbir zaman
güdümlü olmadı.
Yeri doldurulamaz.
0 henfltnanbim 'servisarkâşmıyk'Cumhunyet Dış Haberter Servisi olarak. bize Babıali'de dış politika konusunda bir numara olan isirrüe biriikte çahşma şansmı tanıdığı
için Ergun Balcı'ya ancakteşekkür edebiliriz. Ergun Abi'nin dış haberlere şeflik yapüğı yülar içerisinde deneyiminden \ararianmış onlarca
ldşi şimdi basın dünyasına dağılmış dummda. Ergun Abi'yle yülarca çahşma şansına sahip olanlar da, sadece birkaç ay çalışanlanmız da
"Ergun Abi" diye defalarca kapısım aşındırmaya, uzakta da olsak bir telefonla ona ulaşabilmeye öylesine aiışmışük ki... Çoğumuz sırf
Ergun Bala'yla çahşabilmekiçin bu servise geldik. Okumayı, araştırmayL düşünmeyi ve tüm bunlan yapmadan vazmamayı O'ndan öğrendik.
Şeflik yaptıği yülar boyunca köşe yazılannın yanı sıra o da bizimle beraber haber yetiştirmek için koşturdu, hem de her zaman bizden hrzh
yazdL O her zaman bizim "servis arkadaşımızdı". "Evlattan" olarak, onunla çahşabümiş olmaktan her zaman gurur duyacağız.
Köşe Yazısının
Donkişot'u
AYDEV ENGtS
Kimimiz kaç yıllık arkadaşını yitirdi,
kimimiz hem arkadaşını hem kat kom-
şusunu; servisindekiler"abi"lerini... Ama
Cumhuriyet, kendi geleneğinin bir hal-
kasını yitirdi.
Ergun Balcı'nın ardından duygu yü-
kü ağır basan bir yazı yazılabilirdi.
Koridorlarda hâlâ anlatılan ve uzun sü-
re anlatılacak "Ergun öykûleri"nden bir
demet sunulabilirdi. Dalgınhklanndan.
kaç yıllık arabasının farlannın nasıl yan-
dığmı öğrenememesinden, habire tost
kemirmesinden ve bunu iyi beslenme
sanmasından...
Amahayır.buacılı sabahta, buyazı-
nın başlığına yansıyan Ergun Balcı 'dan
söz etmeli. Gitgide yalınkatlaşan, gitgi-
de "irtifa kaybeden" Türkiye medyasın-
da, Ergun Balcı simgesinin altını çizme-
li.
Köşe yazısı denen uğraşın Donkişo-
tu'ydu. Dış politikayı, ülke sorunlanyla
ilintilendirmekten yonılmaksızın; yaban-
cı kaynaklann "serbest çevirisi
rı
ne da-
yandığını erbabının bildiği sözüm ona
yorumlara dudak bükerek; özgün, ince-
likli ve ince ince düşünülmüş dış politi-
ka yorumlan üretmek Donkişotluk değil-
se nedir? Kalitenin gitgide daha çok hır-
palandığı. umursamazlık duvarlarına
çarptığı bir ülkenin medyasında. kalite-
de inat etmek; etmeyenlere bunu dobra
dobra söylemek Donkişotlann harcı de-
ğil midir?
Biz onun, bir sözcüğün doğru yazılışı
için koridorlarda volta attığı. kendi yaz-
dığını beğenmeyip kendi kendiyle dö-
ğüştüğü, yazıp yazıişlerine teslim ettiği
yorumda bir sözcüğü, daha iyisini bul-
duğu tek bir sözcüğü değiştirtebilmek
için en çocukça, en acemice hilelere baş-
vurduğu anılanyla belki avunacağız.
Ama ölümcül hastalığını bile yok sa-
yıp yorumda kaliteyi arayan ve hep bu-
lan ve bunda inat eden Donkişot'un boş-
luğunu nasıl dolduracağız? Evet, Cum-
hunyet, "geleneğinin" bir halkasını yitir-
di...
'Ergun!' 'Buyur abi!'
ÖZGENACAR
Türkiye'de gerçek gazeteci az yetişiyor. Genç gazeteci-
ler. her nedense daha çok iç politika alanında sivrilmek ıs-
tiyorlar. Çünkü meslekte sivrilmenin en kolay, en ucuz yo-
lu iç politika. Araştırma zahmeti yok; politikacının agzın-
dan çıkanı yaz yeter. Türkiye'de en az ilgi gören meslek
dalı dış politika. Çünkü yabancı dil gerekir. Görgü, ulus-
lararası hukuk bilgisi gerekir. Ekonomiden anlamak, ulus-
lararası çıkar ilişkileri yumağında ipucunu kaçırmamak
gerekir. Bunun için sürekli araştırma. dış yayın ve kitap-
lan okumak, tek kaynağa bağımlı olmamak gerekir. Iş böy-
lesine zahmetli olunca da Türkiye'de gerçek dış politika edi-
törü ve köşe yazan çıkmaz. Ergun Balcı gibi eşsiz bir ör-
neği ise amansız hastalık en birikimlı döneminde alıp gö-
türür.
Bugün Türk okuru, gazete yazarlannı TV söyleşilerin-
den rahatça tanır. Bugün bırakın bir başka gazetenin oku-
runu, Cumhuriyet'in kendi öz okuru dahi Ergun Balcı'mn
yüzünü bilmez. Çünkü Ergun medyatik değildi. Daha doğ-
nısu medyatik olmak istemedi. TV' programlannda boy gös-
termez, nazik bir bıçimde reddeder ya da yardımcılanna
kaydınrdı önerileri. Cumhunyet gazetesinde de çok ender
görmüşsünüzdür Ergun'un fotoğrafmı. Ergun, resmi kabul-
lere, kokteyllere uzak dunardu. Istanbul'da biriikte calıştı-
gım yıllarda birkaç kez zorla götürmüşrüm. Giderken sık-
kın. dönüşte zevkten hafıf çakır keyif olurdu. Zaman za-
man evimde, servisindeki arkadaşlara Meksika soslu yı-
yecekler ikram ettiğimde tekiladan yaptığım Margarita'yı
zevkle içer: daha, ertesi günü sormaya başlardı bir dahaki
Margarita partisinin ne zaman olduğunu?
Yayın kurulu üyesiydı. Yayın kurulunu pek sevmezdi, ku-
rulu daha çok yanında çalışan personelin haklannın konın-
ması ve alınması gereken yer olarak görürdü.
Yazılanndaki doğruluk çızgisine baktığmızda, sanki
onun İnsan Haklan Bildirgesi'ni kaleme aldığını sanırdı-
nız. Hiçbir aşın siyasaya bağımlı olmadan. tarafsız kale-
mi ile bir dürüstlük anıtı idi. Sadece yazılannda değil. özel
yaşımında da bir çocuğun saflığı derecesinde dürüsttü, al-
çakgönüllü idı. Dürüstlük yeryüzünden sılmse, eminim o
yenidenyaratırdı.'BenbiMrinı'.sözlüğündeyoktu. Herya-
zısından mutlaka yeni bir şeyler öğrenirdim. Haberler ara-
sındaki ilişkılen ile kurguladığı sentez yöntemi, onun, hiç
bir başka dış politika yazannda bulunmayan en önemli
özelliği idi. Meslek ahlakı ve ilkelerine uymak. onun için
yemek-içmek gibi zorlamasız bir doğal olaydı. Her zaman
egemenliğe saygılı idi. Kıbns polıtıkasmda farklı düşünür-
dük. Zaman zaman tartışırdık. 'Ulusal çıkar' ilkesi nede-
niyle kişisel görüşünden ödün verir, Kıbns sorununda pek
fazla yazmazdı. Bundan altı ay önce Kıbns'ı yazdığinda.
Dışışlen'nde bu konusa bakan bir müsteşar yardımcısı ar-
kadaş, "En gerçekçi yazrjı Ergun Balcı yazdı" demişti.
Yaşı benden 6-7 yıl büyüktü. Bir kompleksi vardı. Da-
ıma genç görünmek isterdi. Bana genelde "abi" diye hi-
tap ederdi. Yaş farkını şaka yollu hatırlattığımda, "Abi,
gerçekten benden küçük müsün?" der. yine de hitap biçi-
minı değiştirmezdi. Ekn de "abriiği kabul ettiğim için ona
her "Ergun" deyişımden başka bir ze\ k alırdı. Türk dış po-
litika yazarlan bir "abi" değil, "Ergun" gibi eşsiz bir in-
sanı yitirdiler!
POLİTİKADA
SORUNLAR
ERGUN BALCI
S-300 Oyunu
S-300 füzeleri Kıbns Rum Itderi Glafkos Kleri-
des'in başına bela oldu. Sadece Klerides'in mi? Yu-
nanistan Başbakanı Kostas Simrtis defüzeter yü-
zünden çok güç durumda kaldı.
Klerides için evdeki hesap çarşıya uymadı. Rum
lideri S-300'leri Türkiye'ye karşı pazartık unsuru
olarak kullanmayı tasariıyordu. Füzeler adaya ko-
nuşlandınldıktan sonra Türkiye'ye "Sen adadan
askerierini çek, ben de füzeleri kaidınnm" diye-
cekti.
Ne var ki Türkiye'nin kararlı tutumu Klerides'in he-
saplannı bozdu. Türkiye füzeleri vurmakta kararlı ol-
duğunu kesin biçimde ifade etti. S-300'lere Avru-
pa ve ABD'den de Klerides'in beklediği destek gel-
medi.
Neden?
Zira Rum askerleri S-300'leri kullanmayı öğrenin-
ceye kadar en az bir yıl bu füzeler Rus subay ve
uzmanlan tarafindan kullanılacaktı. Bu da Rus-
ya'nın Kıbns'a iyiden iytye yerieşmesi anlamına ge-
liyordu ki NATO böyle bir gelişmeyi hoş karşılaya-
mazdı. Daha da önemlisi 160 km. menzilli S-300'ler
son derece güçlü radar sistemine sahipler. Füze-
ler Kıbns'a konuşlandınldığı takdirde, bunlan kul-
lanan Rus subaylan NATO uçaklannın uçuş saha-
sını da denetleme olanağına sahip olacaktı.
Türkiye'nin karariı tutumuna, NATO ülkeierinin
de baskısı eklenince Klerides, füzelerin Kıbns'a ge-
tirilmesinden vazgeçmek zorunda kaldı.
• • •
Ancak Kıbns Rum lideri, Atina'yı S-300'leri Gi-
rit'e konuşlandınlması için ikna edince, bu kez Yu-
nanistan Başbakanı Kostas Simitis'in başını yaktı.
Gerek Kıbns Rum kesiminde gerekse Yunanis-
tan'da muhalefet kryamef kopanyor. Klerides'in
başında bulunduğu koalisyon çatırdryor. Yunanis-
tan'da ise muhalefetten ve iktidar partisi PASOK'tan
Başbakan Simitis'e yönettilen eleştiriler giderek
sertieşiyor. Bu arada Girit halkı da S-300'lerin ada-
ya yerieştirileceği açıklamalan üzerine ayaklandı. Gi-
ritliler böyle bir gelişmenin hem adayı tehlikeye sc-
kacağını hem de turizme ağır darbe vuracağını be-
liröyorlar.
• • •
Türkiye açısından S-300 olayı bitmiş sayılmaz.
Tamtersine daha geniş boyutlara ulaşma eğilimi gös-
teriyor.
Gerçi Türkiye'nin dediği oldu ve füzeler Kıbns'a
gönderilmedi. Ama Girit'e konuşlandınlmalan Ak-
deniz'de ciddi bir krize yol açacak. Kriz bu kez
doğrudan iki NATO ülkesi Türkiye ile Yunanistan ara-
sında olacak. Rus uzmanlan ve subaytan, NATO üye-
si Yunanistan'a gelerek S-300'leri kullanacak.
• • •
Dışişleri Bakanı Ismail Cem de geçen hafta NTV
televizyonundaki programda bu konuyu vurgula-
dı. Cem şöyle dedi: "Rus subaylan bir NATO ûye-
si olan Yunanistan 'a gelerek dığer bir NATO üye-
si Türkiye 'ye karşı S-300 füzelenni kuracak ve kul-
lanacak. Hem de NATO'nun bumu dibinde. Bu doğ-
rudan NATO 'yu ilgilendiren anormal birdurumdur.
Türkiye, S-300'lerin Girit'eyerteştiriimesı kesinfe-
şifse, sorunu NATO'ya götürecekür." ' ' "' '
;
Cem, S-300'lerin Girit'e konuşlandınlması halin-
de Türk-Yunan ilişkilerinin tehlikeli biçimde gergin-
leşebileceğıni de belirtti.
• • •
Türk-Yunan ilişkileri başka biçimde de gerginle-
şebilir. ABD ve Batı Avrupa, füzelerin Kıbns'a yer-
leştirilmesinden vazgeçilmesine karşılık, Türkiye'nin
de bir jest yapmasını, sözgelişi adanın yabancı bir-
liklerden anndınlmasını isteyebilirier. Türkiye'nin bu
baskılar karşısında sertleşmesi, kuşkusuz Yuna-
nistan'la ilişkileri de gerginleştirir.
Sadece Yunanistan değil.
Türk taraftnın Kıbns'ta konfederasyon tezini, hiç-
bir Batılı ulke kabul etmedi. Güvenlik Konseyi ge-
çen hafta aldığı kararda, Kıbns'ta federasyon ku-
rulması gerektığini bir kez daha vurguladı. Oysa
Devlet Bakanı Şükrü Sina GüreJ, Cumhuriyefe
verdiği demeçte. konfederasyon tezinde kararlı ol-
duklannı açıkladı.
Sonuç olarak Ankara S-300'ler konusunda NA-
TO'nun desteğini sağlayabilir ama konfederasyon
tezini Batı'ya kabul ettirebilmesi zor görünüyor.
Son yazısı 5 Ocak 1999
Adaletin bu
mu dünya?
DOĞAN
KATIRCIOĞLU
Daha dündü. Sekiz
Ocak l999Cuma
günüydü. Cumhuriyet
gazetesinin on birinci
sayfasmda "Pbiitikada
Sorunlar" köşesinde
yazar Ergun Balcı
yoktu. Evet evet, o
yoktu. "Yazanmız
Ergun Balcı
yurtdışında olduğu için
yazılannaara
vermiştir'' yazıyordu.
Otobüste yanımda
oturan adam, "Snası
mı" dedi. Kendi
kendine. Birden öyle
çıktı içinden. Ben "Bir
şe> mi dediniz" diye
sordum. Adam kerli
ferli biriydi. "Şu bizim
Ergun Bafcı" dedi.
Elindeki Cumhuriyet
gazetesini gösterdi.
"Ne olmuş Ergun
Bakü'ya" diyemeden.
"Baksana" dedi.
"Yurtdışına çıkmış."
"Ne var bunda" diye
sordum. Adam. "Ne
var olur mu beyefendi"
dedi. "Şimdi
poütikadaki sorunlan
khnden ögreneceğiz?''
Güldüm. "Öhıme
grrmedi >a" dedim.
"Gezkfcdir döner."
Adam "Bari uzun
sürmese" dedi. "Belki
geziden >azar" dedim.
Adam rahatladı. "tyi
ohır" dedi.
Oysa Ergun Balcı, bir
gün önce hastaneye
yatmıştı. Adama
"Tanır mısınız
kendflerini" diye
sordum. Içimden geldi.
Çünkü adam kırk yıllık
arkadaşı gibi
konuşmuştu. Neden
haber vermeden gittin
gibisınden.
"Cumhuriyet'ten
taruşınz" dedi. Sonra
"Siz hangi gazeteyi
okuyorsunuz" diye
sordu. Yanıtımı
beklemeden de "Biz
Cumhuriyetçüer bir
afleyiz" dedi. "Bunu
bilir misiniz".
O gün yattığı Marmara
Üniversitesi
Hastanesi'ndeki 149
numara!ı odasında
okuyucusunun bu
öfkesini anlattım ona.
Güldü.
"Neden buna ihtiyaç
duydun" dedim.
"Hastehkgüzelşev
değü" dedi.
Ey Ergun Balcı...
Aydın adam, güzel
insan. Var mı böyle
yan yolda adamı
bıbaşına koyup gitmek.
Ne olurdu okuyuculan
atlattığm gibi ölümü de
atlatsaydın. Adaletin
bu mu dünya. Yazıklar
olsun sana...