Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet |
Imtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenr Orhan Erinç
Genel Yayın Koordınatörü Hikmet
Çetinkaya • Yazıışlen Müdünj Ibrahim
Vıldız 0 Sorumlu Müdıir Fikret llkiz
# Haber Merkezı Mudürü' Hakan
Kara • Görsel Yonetmen Fikret Eser
tstıhbarat CcngizYıldınm# Ekonomı Özlem
Vüzak 9 Kultur Handan Şenköken # Spor
Abdülkadir Yücelman • Makaleler: Sami
Karaören • Duzeltme Abdullah Yazıcı 0
Folograf. Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge:
Edibe Buğra # Yurt Haberlen Mehraet Faraç
Ya\ın Kurulu İlhan Selçuk
(Başkan). Orhan Erinç. ükta>
Kurtböke Hikmet Çetinkaya.
Şükran Soner, Ergun Balcı,
İbrahim Vıldız. Orhsn Barsalı.
MiKtafa Balbav. Hakan Kara.
Ankara Temsılcısi Mustafa Balbav Ataturk Bulvan
No. 125, Kat4. Bakanlıldar-Ankara Tel 4195020 C
hat), Faks 4195027#IzmirTemsılcısrSerdarKızık,
H ZiyaBlv 1352 S 2/3 Tel-4411220, Faks 4419117
• AdanaTemsılcısrÇetinYiğenoğlu. InonüCd. 119
S. No 1 Kat l,Tel 363 12 11, Faks. 363 12 15
Muessese Muduro Ostfln Akmen •
Kootdınator AJımet Koruban # Muha-
sebe Bûknt Yener • Idare Hüseyin
Gürer • işletme Önder Çriik • H)iSı
Işlem. Nail ln«l 9 Bılgisa>ar Sıslem
Mürûvrt Ç i e r « S a o ş FazüttKuza
MEDYA C: • Yonetım Kurulu
Ba$kanı - Gene! Müdur Gülbin
Erduran 9 Koordınator Retaa
Işttman 0 Genel MüdurYardımcısı
SevdaÇobMi Tel 514 07 53 -
5139580-5138460-61.Faks 5138463
\ıyıml*)in ve Basaa: \enı Gün Haber Aıansı. Basın ve Yayıncılık A.Ş
Türkocafı ?ad 39'41 Cagalogiu 34334 islPK 246 Istanbul Tel (0'2I2) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 2121513 85 95 18OCAK1999 fmsak: 5.47 Güneş:7.19 Öğle: 12.21 tkindi: 14.47 Akşam: 17.10 Yatsr. 18.36 www.cumhuriyet.com.tr
Yaz geldi...
• Haber Merkezi -
Modacılar bu yıl ilkbahar-
yaz için hazırladıklan
kreasyonlannı tanıtmaya
başladtlar. Italyan modacı
Donatella Versace'nin
tasanmlan arasında yer
alan beyaz giysi, defilede
büyük ilgi gördü.
Orhan Paımık
Farsçada
• TAHRAN(AA)-
Romanlan yirmiye yakın
yabancı dile çevrilen ünlü
yazar Orhan Pamuk'un
esen. ılk kez bır Doğu
diline. Farsçaya çevrildi.
Pamuk'un Beyaz Kale adlı
romanı. Dej-i Sefıd'
adıyla yayımlandı. Arka
kapaktakı tanıtım
yazısında 'Hassas, usta ve
alçakgönüllü bir yazar'
olarak nitelenen Pamuk
için "Kuşkusuz onu Türk
roman yazımında yeni bir
ekolün başlatıcısı olarak
görebiliriz" denıldi.
fran'ın en itibarlı
yayınevlerinden 'Neşr-i
Morg Amin' tarafından
yayımlanan Beyaz Kale'yı,
Farsçaya Ferhad Seha ve
Ali Kâtibi çevirdiler.
75 çeşlt
dondurma
• BURSA (AA) - Bursa'da
kurulu Geye Dondurma
Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Tank Geye,
Cumhuriyetın 75. yılı için
ürettikleri 75 dondurma
çeşidi ile Guiness Rekorlar
Kitabı'na girmeye aday
olduklannı söyledi. Halen
Guiness Rekorlar
Kıtabı'nda 30-35 çeşitle
temsil edilen
dondurmanın, Geye
tarafmdan üretilen 75
çeşidinden bazılan şöyle:
"Armutlu, yeşil-kırmızı
biberli, güllü, havuçlu,
taze-kuru incirli. kabaklı,
kuşburnulu, kolalı,
karanfilli, lokumlu,
kestane şekerli, leblebili,
mandalinah, patlıcanlı,
portakallı, pekmezli, sade,
susamlı, şeftalili. turunçlu,
tel kadayıflı, tarçınlı,
zeytinli, mısırh, nohutlu,
kırmızı-yeşil mercimekli,
arpa şehriyeli, pirinçli,
barbunyalı, bezelyeli,
buğdaylı, ıç baklalı."
Esrarengiz gök
cismi
• NEVŞEHİR
(Cumhuriyet) - Nevşehir'in
Avanos ilçesinde parlak
ışıklar saçan bir gökcismi
görüldüğü iddialan halka
heyecanlı dakikalar yaşattı.
tddialara göre önceki gece
saat 22.30 sıralannda
kendi ekseninde hızlı bir
şekilde dönen ve zaman
zaman da kaybolan, parlak
mavi ışıklar saçan bir
cisim gözlendi. Özkonak
kasabası üzerinde yaklaşık
40 dakika kalan cisim daha
sonra gözden kayboldu.
Nevşehir'de son üç yıldır
benzer gök cisimleri çıplak
gözle izlenmişti.
Boşanmanm ağır
faturası
• NEVVYORK(AA)-
Rolling Stones grubunun
solisti Mıck Jagger ile
evliliğini noktalamak
isteyen fotomodel Jerry
Hall"un boşanmak için 50
milyon dolar istedıği
bildirildi. Hall, boşanma
karannı, çapkınhklan ile
ünlü Jagger" in son olarak
Brezilyalı manken
Luvıana Gimenez Morad'ı
hamile bırakması üzerine
aldı.
SHÇEK'e bağlı yetiştirme yurtlannda kalanlann dörtte üçü eğitim görüyor
10 bin çocuğun evî: YurtlarMUTLU SERELİ
ANKARA - Türkiye üe Sosyal Hizmet-
ler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na
(SHÇEK) bağlı yetiştirme yurtlannda 9
bin 553 çocuk ve genç banmyor. 6 bin 820
erkek ve 2 bin 733 kız çocuğun banndı-
ğı yurtlarda, çocuklann dörtte üçü eğiti-
mini sürdürüyor.
Devlet Bakanı Hasan Gemici, yurtlar-
da kalan çocuklann 18 yaşını doldurur dol-
durmaz çıkanldıklan savlannm gerçek-
leri yansırmadığını belirterek, halen yurt-
larda 18 yaşını bitirmiş 832 gencin bu-
lunduğunu bildirdi.
Gemici. yasal açıdan korunma karan-
nın 18 yaşında otomatık olarak kalkma-
sına karşın 25 yaşına kadar uzatılabıldi-
ğini söyledi.
1957'den bu yana çeşitli örgütlenme-
ler kapsamında, 1983'ten bu yana da
SHÇEK. bünyesinde etkinliklerini sürdü-
ren yetiştirme yurtlannda 1998 yıl sonu
• Devlet Bakanı Hasan Gemici, yasal açıdan korunma
karannın 18 yaşında otomatik olarak kalkmasına karşın 25
yaşına kadar uzatılabildiğini söyledi.
rakamlanna göre, 13-18 yaş grubunda
bulunan ve eğitim, iş, meslek nedeniyle
25 yaşına kadar uzatılabilen, özel koşul-
larda ömür boyu süren bakım ve yetiştir-
me sürecinde 10 bine yakın genç bannı-
yor.
Gemici, yetiştirme yurtlanyla ilgili ola-
rak verdiği bilgide, halen yurtlarda 18
yaşını bitirmiş 832 gencin bulunduğunu
belirterek "Kız çocuidan ve özüıiû ço-
cuklanmız için gerekli hallerde korunma
süresi ömür boyunca uzaülmaktadır" de-
di. Gemici, aynca yurtlardan aynlan co-
cuklar için "GençKkevteri" oluşturuldu-
ğunu bildirdi. Yetiştirme yurtlanndan ay-
nlan çocukJann meslek ve iş sahibi ol-
malannı sağladıklannı anlatan Gemici,
1998 yılında işe yerleştirilen gençlerin
sayısında yüzde 254 oranında artış oldu-
ğunu belirtti.
SHÇEK'in rakamlanna göre, yetiştir-
me yurtlanyla ilgili bazı veriler şöyle:
• 41 yılda yetiştirme yurtlannda top-
lam 150 bin kişi banndınkh, hizmet aldı.
• Türkiye'deki 95 yetiştirme yurdu-
nun 30'u kız, 65'i erkek yurdu olarak
hizmet veriyor.
• Yetiştirme vurtlanndaki 6 bin 820
erkek çocuğun 5 bin 66'» öğrenimine de-
vam ediyor. 647 erkek öğrend çeşitli kurs,
mesleki eğitim ve piyasadaki iş atölyele-
rinde işve meslek öğrenimlerini sürdürü-
yor. 567 genç ise özüriü olmalan nedeniy-
le alt özel sınıflara. egitilebilirler iş okıil-
lanna devam ediyor.
• Toplam 2 bin 733 kız çocuğun 2 bin
29'u öğrenımini sürdürüyor. Kız öğren-
cilerin de 29 l'i çeşitli meslek edındirme
programlanyla, kamu ve özel sektör ış-
letmelerinde iş ve meslek öğreniyor, 413 'ü
özürlerine uygun programlardan yararla-
nıyor.
• Toplam 7 bin 635 genç eğitim süre-
dnde bulunuyor.
• 18 yaşını tamamlayan 832 gencin
278'i liseye, 327'si üniversıte ve yükse-
kokullara. 56'sı da iş ve meslek eğifimi-
ne devam ediyor. 171 özüriü gencin de
korunması sürüyor.
•Yetiştirme yurdundan aynlan gençle-
rin iş için yerleştirildiği kamu kurumlan
arasında Slilli Eğitim Bakanuğı (MEB) bi-
rinci sırada yer auyor. 1988 yıkndan bu ya-
na toplam 6 bin 331 genç MEB'de işe yer-
leştirildi. Yetiştirme >nrdu gençlerinin
yerieştirüdiği kamu kuruluşlan arasında
diğer bakanlıklar, genel müdürlükler,
TRT, tller Bankası gibi kunımlann yam
sıra çeşitli üniversiteler de bulunu>or.
Kortlann ünlü adı Steffi Graf
'Herşeyin
başısağlık'Çeviri Senisi - Kort-
lann kraliçesi SteRiGnıf.
sonunda girmiş olduğu de-
nn bunalımdan çıktı. Din-
lenmek üzere gittıği Flo-
rida'da Alman Bunte der-
gisi ile söyleşen Graf, ken-
dini ancak buldugunu ve 5
yıl önceki insan olduğunu
anlartı.
Steffi Graf. babasının
kendi şirketi üzerinden
yaptığı yolsuzluklar nede-
niyle hapse gırmesi sonra-
sında bunalıma girmiş. psi-
kolojik ve fıziksel rahatsız-
lıklar yaşamıştı.
- Bunte:Gercektenyeni
bir insan mı oldunuz?
- Graf Hayır, ama ken-
dimi ancak buldum ve 5 yıl
önceki Steffi oldum, olay-
lara ve yaşama yaklaşı-
mımdeğişti. Herşeyınba-
şının sağlık olduğunu an-
ladım. Tenise artık her za-
mankınden farkl ı bir anlam
yüklüyorum ve tüm bun-
lar kişiligıme yansıyor.
- Tenisi bırakrjordu
- Evet mayısta öyle dü-
şünmüştüm. Kendime, tüm
rahatsızlıklanmdan kur-
tulmak için bir süre tanı-
mıştım. Kuıtulamasaydım
bırakacaktım. ancak bede-
nim, beynimin son uyan-
sını dikkate aldı ve sıkın-
tılanm sona erdi.
Günden güne düzeldim.
Şimdi bedenim ve beynim
kendi sınırları içinde ve
birbirlerine saygıh davra-
nıyorlar.
- Tenis dünvasında veni-
den birincilige oynayacak
mısına?
- Lısteler ve puanlann
artık benim için birönemı
yok. Tenisi seviyorum ve
ondan mümkün olduğun-
ca keyif almaya bakıyo-
rum. Bunun teİc nedeni bir
daha eski performansımı
yakalayamayacagım bilin-
ci değil. benım için artık
kendi beklentilenmı ya-
nıtlamak ve onlarla mutlu
olmak önemli. 25 yıldır bu
sporu yapıyorum. hiçbır
dakikasından da pışman
değilim. Ancak artık ken-
dime de aynı özenle eğil-
mek. başka deneyimlerya-
şamak istiyorum.
-Birkaçayönce'Child-
ren ofTomorn»' (Yannın
Çocuklan) adında vakıf
kurdunuz?
- Her zaman kendi ço-
cukluğumda yaşadığım
mutluluğu başkalanna da
dağıtmak isteğim vardı.
Uzun yıllar bu isteği nasıl
kanalıze edeceğimi bile-
medim. Bu vakıf aracılı-
gıyla ülkelerinde savaş, gö-
çe zorlanma ya da ağır şid-
det nedeniyle travma geçir-
miş çocuklara, ileride ya-
şamla yenıden iletişim ku-
rabilmeleri için yardım
edeceğiz.
Ruhsal yaralann teda-
visi çok uzun sürüyor, zah-
metli ve pahalı bir çaba.
Ancak dünyadaki milyon-
larca çocuğun buna ihti-
yacı var ve biz de bir yer-
den başlamak istedik. Steffi Graf, hayvanlan çok sevdiğini her fırsatta söytüyor.
Tarihi eser kaçakçılan trilyonlarca lira gelir elde ediyorlar
'Devlet, gücünü göstermeli'
OZANYAYMAN
İZMİR-Türkıye'nın yıllardırönü-
ne geçemediği tarihi eser kaçakçılı-
ğından elde edilen gelirin trilyonlar-
la ifade edildiğı belirtildi.
Uzmanlar, Türkiye'den kaçınlan
bınlerce yıllık eserlerin ilk olarak ls-
viçre'ye götürüldügünü, buradan da
tngiltere'ye
geçirilerek
Londra'daki büyük müza-
yedelerde pazarlandığını
söylediler.
Emniyet yetkilileri tari-
hi eser kaçakçıhğının bo-
yutlannı, tzmir'de gerçek-
leştirilen operasyonlarda
ele geçirilen eserlerden ör-
nekler vererek açıkladılar.
Yetkililer,MÖ3000yıhna
ait 'idol'leri satanlara alı-
cı gıbi yaklaştıklannı ve
kendilerinden 60 parça eser
için 18 milyar lira istendi-
ğine, bir diğer operasyon
sonucu ele geçirilen tarihi
eserlerin değerinin müze
yetkilileri tarafından 5 tril-
yon lira olarak açıklandı-
ğına dikkat çektiler. Emni-
yet yetkilileri. "Ortada dö-
nen para o denli büyük ki
bunu rakamlarla ifade et-
mek olanaksız" dediler.
Anadolu'nun bu zengin-
liğini ait olduğu topraklar-
dan kaçırmanın yollannı
yıllar öncesinde bulan ta-
rihi eserkaçakçılanna kar-
şı ilk yasa Osmanlı Impa-
ratorluğu döneminde,
'Asar-Arika Nizannamesi'
adıyla üsman Hamdi Bey
tarafından 1883 yılında çı- e-posta
kanlmış. 1906ve 1910yıllanndaye-
nilenerek son şeklini alan yasa, uz-
manlara göre dünyanın en iyi tarihi
eserkorumayasası. Bundan 115 yıl
önce çıkanlan yasada tarihi eser ka-
çakçılanna o zamanm parasına gö-
re bin kuruş, yani 10 lira ceza uygu-
lanıyordu. Günümüz rakamlanyla
trihyona yaklaşan bu para cezası ta-
: tan (a prizma. net. tr
rihi eser kaçakçılannın göze alama-
yacaklan bir rakam olarak değerlen-
diriliyor.
Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız,
Ege Üniversitesi Arkeoloji Böjümü
öğretim üyesi Prof. Dr. Ömer Özyi-
ğit, tarihi eser kaçakçıhğının önüne
geçmek için öncelikli olarak devle-
tin gücünü daha fazla göstermesi ge-
rektiğini belirtti. Özyiğu şu
görüşlen iletti: "Kacakçıhk
yapılan bölgelerde kurtar-
ma kazılannın yapılması
gerekir. Böylelikk bu alan-
lar devlet tarafından sahip-
lenflır. Devlet kendisini gös-
terdiği zaman, kaçakçılar
orada bannamazlar. Kazı-
lar. özellikle üzerinde mo-
dern kentlerin bulunduğu
antik yerleşim yerlerinde
yapılmalıdır. 1989 yılında
başlanan Foça kazılan. bu-
rada kendiliğinden bir de-
netim sağlamıştır. Tarihi
eser kaçakçılıgının önüne
geçmek için güvenlik ted-
birlerinin de arttınlması ge-
rekiyor."
Özviğıt, "Türki>«'de tari-
hi eser kaçakçılıgı en yoğun
şekilde, 1955-1973 yıllan ara-
sında yaşandı. Bu dönemde
kaçınlan eserlerie diyebiU-
rim ki 10 tanc müze kurula-
bilirdi. Şu an tarihi eser ka-
çakçıhğı yapanlara 2.5 ile 5
yıl arasında hapis cezası ön-
'görülüyor. Örneğin şu an
yüzlerce tarihi eserle yakala-
nan bir kişi, 'Ben bunu ye-
ni buldum \e teslim edecek-
tim' deyipispatiarsa serbest
bırakılıyor" diye konuştu.
Cep telefonunda iridium sistemi
Her yer 'kapsama
alanı' olacak
ANKARA(AA)-Uza-
ya gönderilen 66 uydu-
suyla cep telefonlannda
kapsama alanı sorununu
ortadan kaldıracak Indi-
um sisteminin şubat aym-
da Türkiye'de hızmete gi-
receği bildinldi. lridium
Türkiye Müdürü Erkan
Teacanh, sistemın 1 Kasım
1998'de diğer ülkelerde
hızmete gırdığıni anım-
sattı.
Iridium'un Türkiye'de-
kı abonelik ve fatura tah-
sılatı işlerini Türk Tele-
kom'un üstlendığini ifa-
de eden Tezcanlı, servis
sağlayıcı olması nedeniy-
le konuşma ücretlennin
Türk Telekom tarafından
saptanacağını kaydetti.
Türk Telekom'un, Iri-
dium'un önerdıği tanfeler
üzerine, verdiği hizmet-
lerin karşılığında komis-
yon ve vergi oranlannı ek-
leyeceğini anlatan Tez-
canlı, tarifelerin Ulaşorma
Bakanlıgı'nca da onayla-
masının ardından kamu-
oyuna açıklanacağını be-
lirtti.
Tezcanlı, dünya gene-
linde konuşma fıyatlannın
ülke içinde dakıkada 3.5
dolar, ülke dışı görüşme-
lerde dakikada 5-8 dolar
olduğunu kaydetti. Tez-
canlı, Türk Telekom'un
ekleyeceği komisyona gö-
re bu rakamlann Türki-
ye'de bıraz daha yüksek
olabileceğıni ifade etti.
Universite
mezunları
iş bulamıyor• Universite mezunlannın yüzde 19.4'ü
kendi alanı dışında çalışıyor. DÎE tarafından
yapılan araştırmada, >-üksekokul ve fakülte
mezunlannın yüzde 6.2'sinin işsiz olduğuna
dikkat çekildi.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Devlet Ista-
tistik Enstitüsü (DlE) tara-
fından yapılan araştırmada,
universite mezunlannın
yükseköğrenim gördükle-
ri alanda istihdam edilme
oranının her geçen gün
azaldığı belırlendi. Univer-
site mezunlarının yüzde
19.4'ünün kendi alanı dı-
şında çalıştığı ortaya ko-
nulan araştırmada, yükse-
kokul ve fakülte mezunla-
nnın yüzde 6.2'sinin işsiz
olduğuna da dikkat çekil-
di.
BUimsel ve teknik
alanlar
DlE tarafından ilk kez
gerçekleştirilen örgün ve
yaygın eğitim anketi ile
Türkiye'de istihdam ile
yükseköğretim alanı ara-
sındaki ilişki araştırıldı.
Ankette, universite mezun-
lannın istihdamda bilimsel
ve teknik alanlarda yoğun-
laştığına işaret edildi. Üc-
retli ve maaşlı olarak cah-
şanlann yüzde 16.1'inin
yüksekokul ve fakülte me-
zunu olduğu saptanan an-
kette, ilmi ve teknik alan-
larla serbest meslek gru-
bunda çalışanlann yüzde
66.3'ünün yüksekokul ve
fakülte mezunu olduğu be-
lirtildi.
Çalışan yüksekokul ve
fakülte mezunlannın yüz-
de 83.3 'ünün doğrudan ya
da dolaylı olarak aldığı eği-
timle ilgili birişte istihdam
edildiği belirlenen anket-
te, bu oranın her yıl düştü-
ğüne dikkat çekildi. An-
kette. "1980-1989 yıllan
arasında yüsekokul ve fa-
külte mezunlannda aldığı
egirimle ilgili alanlarda ça-
lışma oranı yüzde 84.7 iken
1990-1997 yıllan arasında
bu oran yüzde 80.4'e düş-
müştör'' denıldi.
DlE anketinden çıkan
bazı sonuçlar şöyle:
• Yüksekokul ve fakül-
te mezunlannın yüzde 6J'si
işsiz.
• İstihdam edilen yükse-
kokul ve fakülte mezunla-
nnın yüzde 23'ü eğitim bi-
limleri, yüzde 17.6'sı mü-
hendislik, yüzde 15.3'üti-
caret ve iş yönetimi, yüz-
de 11.4'ü tıp ve sağlık bi-
lımleri, yüzde 8.6'sı sosyal
ve davranış bilimleri mezu-
nu.
• Mühendislik bölümle-
rinden mezun olanların
yüzde 26.9'u imalat sana-
yiinde. yüzde 25'i toplum
hizmetlerinde. yüzde 13'ü
toptan ve perakende etkin-
lik koUannda çalışıyor.
• Tıp ve sağlık bilimle-
ri mezunlannın yüzde
71.l'i toplum hizmetleri
kolunda istihdam ediliyor.
• 12 yaş üstü nüfusun
yüzde 64.8'i üst öğreniıtıe
devam etmiyor.
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
Önemli İki 'Görgü Tanığı'
Gâzi'nin 'Dil Devrimi'ni anlayabilmek, o sürecı kav-
rayabilmeye bağlı! Sanüdığından çetin olmuş, zor-
lu geçmiştır. Günömüzün 'Özleştirmecileri'nden ka-
çı, o yıllarda bu akımın bır 'ifrat' sayıldığını biliyor? lyi-
si mi olayın gprgü tanıklanna başvurmak! Ben de onu
yapacağım. Önce Fâlih Rıfkı bey, bakınız o. taraflan
nasıl tesbrt etmiştı:
"... hareketin içinde üç cereyan belirdi: a/ basit
sadeleştJrmeciler, yâni dilde sâdeleşmeyi kabul et-
mekle beraber, Türkçeieşmeye doğru her türlü zor-
lamayı reddedenler."
b/ Türkçeleştirmeciler. Ben bunlann arasında
idim. Konuşma ve kullanma diline yerleşen yaban-
cı kelimelere dokunmamalı idik. Türkçeden yeni ke-
limeler üretirken kendi eklerimizi, köklerimizi ve şi-
vemizi esas tutmalı idik. Öiü bir kök, yeniden diri-
lemez; bir kelimenin öiü manası da öyle! Fakat bir
kefimenin öiü manası ile terim yapılabiieceğini ka-
bul ediyorduk. Meselâ 'koğmak' kelimesinin Türk-
çede eski manası, 'tâkip etmek'tir. Bundan tayda-
lanarak tâkibat' yerine pekâlâ 'Koğuşturma' kar-
şılığını yaratabilirdik. Terimlerden aynı zamanda
konuşma ve kullanma diline geçmiş olanlara do-
kunmamalı idik. 'Vicdan' gibi kelimeler bunlann
arasında idi..."
"c/ Solumuzda iki ifrat vardı: bir kısmı yeni keli-
meler yapmak için, bütün Türk lehçelerinin ekle-
rinden ve köklerinden faydalanmak ve 'sel, sal' gi-
bi meselâ nisbet eki' saydtklan eski ekleri dirilt-
mek isteyenler(...) Ikinci ifrat 'mangal' kelimesi bi-
le Arapça olduğu için, ona da bir Türkçe karşılık
aramaya kalkışan 'özJeştJrmeciter
1
idi..." {'Çankaya',
II. Cilt, s. 447/448 Dünya Yayınlan.)
Gâzi, bir süre bu Vfraf/ar'dan 'özJeştırmecılere' fır-
sat tanımış, fakat sonradan, 'dilin bır çıkmaza saplan-
dığını' görüp, bundan vazgeçmıştir. Bu nokta çok mü-
hım. O kadar mühim kı, Fâlih Rıfkı bey'in olayı 'tesbit'
eden açıklaması yetmez; çünkü o da 'taraf sayılabilır.
Öyledir de! Agzıyla söylüyor.
öteki görgü tanığı': Nurullah Ataç!
Ozaman, Inönü Cumhuriyeti'nde. 'özleştirmeci-
liğin' adeta 'bayraktan' olacak Nurullah Ataç
bey'in '(esö/tfenne'debirgözatmak, 'hakkanıyet ıca-
bıdır.' O da, ikinci 'görgü îanığı'! Üstelik, Falih bey, ola-
yı, yırmi yıl sonrafilânaçıklamıştır, oysa Ataç, daha ya-
şandığı anda kâğıda döküyordu: Gâzi'nin vefatı üze-
nnden, henüz bir yıl geçmeden; ıster misiniz 'muma-
ileyhin', bu bahisteyazdıklanna bir göz atalım:
Varan/1. "... öz/Türkçe çığnndan gereğince ya-
rarianamadrk, ondan pek çabuk dönüldü. Evet, tu-
haf yanlan vardı, fakat bize Türkçenin yeni sözcük
rüretme konusunda yeteneğini gösteriyordu. Arap-
ça sözcükleri artk işJetemtyoruz. Türkçede yeni kök-
ler bulmak, eskiden kulianıimış da sonradan atl-
mışlan yeniden diriltmek, bunun için gerekti..."
(1939)
Varan/2. "... eski Arapça terimler yerine, bir 2a-
man Öz/Türkçe sözcükler bulmak, Türkçe kökler-
den yeni kelimeler türetmek isteği vardı. Bu akım
uzun sürmedi; çünkü sözcükler anlaşılmadı, şekil-
leri de beğenilmedi. Incelmiş istanbullunun ve da-
ima Istanbullu gibi olmaya eyilim gösteren Türk
aydınmın ağzına ve kulağına o sözler kaba, tuhaf
geliyordu (...) Ben kendim, o istekten çabuk vaz-
geçilmiş olmasına üzülenlerdenim..." (1939)
Deyimyenndeyse, ıkinci 'görgü tanığı'mn bu ifade-
s/'V ya da, Ataç'ın bu 'itirafı', başından beri altını çiz-
meye önem verdiğim, iki temel gerçeği 'gayr-ı kaabil-
i ınkâr' bir şekilde, kanıtlıyor.
1/ 'Dil Devrimi' başka bir şeydi, 'özleştirmecilik'
başka bır şey: îkincısi, ılkınin 'ifratı' sayılıyordu; Gâzi,
bundan vazgeçmiştı. 2/ Nurullah Ataç ve benzerieri.
tamtersine, 'özteştirmeciliği, Inönü Cumhuriyeti'nde
yeniden gündeme aldılar. 'Dil Devrimi
1
olarak gençle-
re onu bellettiler Bu bakımdan, Türkçe'nın ıçıne düş-
tüğü karrnaşayla, 'Dil Devrimi'nin ılgisi ılışkisi yoktur;
sorun, 'Özleştirmecilik' ve 'Yunan/Latin Kültür Ta-
banı'na intikal etmek ıddiasıyla bağlantılıdır.
Çünkü ötekı 'görgü tanığı', yânı Falih Rıfkı bey, 'Dil
Devrimi'ni degerlendirirken, konuyu bambaşka birso-
nuca bağlamıştır
"... doğrusu şudur ki, dilimiz ve tarihimiz, ne Os-
manlı münevverterinin sandığı gibi hiçbir şey; ne
de Atatürk Devrimi'nin zorladığı gibi, her şey idi. Ata-
türk, 'ifratJan' deneyerek, 'hakikat' bulmak istemiş-
tir. Eserini neticelendirmeye ömrü yetmedi. Yazık
ki, son dil çalışmalan da, Atatürk ün eşsiz ve hay-
ret verici sagduyusunu hayli zedeteyen, hastahk buh-
ranlanna rastladı..."
"... ama 'dil inkılâbı' da olmuştur. Dil büyük birhız-
la kendi kendisini aramakta ve bulmaktadır..." (Ay-
nı eser, s. 455)
Yunanca/Lâtince zorunluluğu (!)...
Peki, ya Ataç'ın Yunan/Lâtin Kültür Tabanı ile, 'Dil
devrimi' arasında, varsaydığı 0 iç bağlantı? O ne?
Onu sonradan başkaları mı icat etti? Hayır, Nurullah
Ataç bey, daha başından ben, Türkiye'n/n Latin harf-
terine intikalini, Latin/Yunan kültürüne bir intikal gibi
almış; artık içinden çıktığımız Doğu/lslâm Medeniye-
tiilebirilışkimizinkalmamasııçın,'özleştirmeciliği'za-
ruri görmüstür. Bunu kendisi söylüyor, hem de ne za-
man; Gâzi'nin 'Dil Devrimi' 'kadrosunda' adı sanı geç-
mez, 0 sırada 'hâriçten gazel okur' ıken:
Varan/1."... Arapça bizim kültür dilimiz olmaktan
çtkmıştır; fakat okullanmıza Yunanca ve Lâtince dil-
leri konmadan 'oksijen, hidrojen, antoloji, fizyolo-
ji, jeoloji' gibi sözcükleri almak hiç doğru bir iş de-
ğildir. Bazılannın önerdigi gibi, 'ekşi doğuran, su do-
ğuran' sözcüklerin) almak bin kez daha hayııiıdır
(...) Okullanmıza Yunanca/Lâtince derslerini koy-
madan, uluslararasıdır diye anlamını, biçiminden
de anlayamayacağımız, yani bizim için birertanım
sayılamayacak sözcükler almaya kalkmak, bilim,
düşünme yolunun tersine gitmek, ezberciliği, hâ-
fızlığı yaratmakbr..." (1935)
Varan/2."... sıkıntımız, o dogurucu sıkıntı, daha
geçmemiştir, daha uzun zaman sürecektir; sür-
dükçe de Türkçeyi zenginleştirecektir. Baş-
vuracağımız yollar arasında elbette Öz/Türkçe
bulunacaktır. Dilimizin geleceği, ya Öz/Türkçe'de,
ya Yunanca ile Lâtince'dedir; ne kadar aiışık olur-
sak olalım, Arapça köklerde degildir..." (1935)
Her şey ne kadar açık ve aydmlık değıl mi? 1935'te
Ataç için, nihai formül ya Öz/Türkçe, ya Yunanca ve
Latince idi; on yıl sonra, Inönü Cumhuriyeti'nde bu.
Milli Eğitım'in ve Küftür"ün temeli sayılmış; Yunan/Latin
Kültür tabanı ile, Öz/Türkçe birieştirilerek, rejimin
resmi' kültür poütikası haüne getirilmiştir. Bizim nesil,
lisede Sophokles okumuştur. Hem de 'Öz/Türkçe'
çevirisinden!
Oysa Falih Rıfkı bey, onlar için şöyle diyordu; "...
karşımızdakilerden, hele baztlan, yeryüzünde eşi
olmayan ve eşlenmesine ihtimal de olmayan, öz bir
dil yaratmak hayalinde idiler. 'Can' kelimesini Türk-
çeden kaldırmak gibi, isim verilmez saprtkanlıklar
meydan almıştı! (Aynı eser, s. 453)
Çektiğimiz onun seyyiâtıdır!
MERAKLISI İÇİN NOT: Ataç'ın, buradaki ve bun-
dan sonraki sözlen için, bkz: Variık Dergisi, Ocak
1999, sayı: 1096, s. 12 ve sonrası: "Ataç'ın Unutul-
muş Yazılannda Dil Sorunlan", Konur Ertop.
http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN
http://www.eda.tr/-bilgry3y/yazar/ailhan.htlm