28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet | Imtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenr Orhan Erinç Genel Yayın Koordınatörü Hikmet Çetinkaya • Yazıışlen Müdünj Ibrahim Vıldız 0 Sorumlu Müdıir Fikret llkiz # Haber Merkezı Mudürü' Hakan Kara • Görsel Yonetmen Fikret Eser tstıhbarat CcngizYıldınm# Ekonomı Özlem Vüzak 9 Kultur Handan Şenköken # Spor Abdülkadir Yücelman • Makaleler: Sami Karaören • Duzeltme Abdullah Yazıcı 0 Folograf. Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge: Edibe Buğra # Yurt Haberlen Mehraet Faraç Ya\ın Kurulu İlhan Selçuk (Başkan). Orhan Erinç. ükta> Kurtböke Hikmet Çetinkaya. Şükran Soner, Ergun Balcı, İbrahim Vıldız. Orhsn Barsalı. MiKtafa Balbav. Hakan Kara. Ankara Temsılcısi Mustafa Balbav Ataturk Bulvan No. 125, Kat4. Bakanlıldar-Ankara Tel 4195020 C hat), Faks 4195027#IzmirTemsılcısrSerdarKızık, H ZiyaBlv 1352 S 2/3 Tel-4411220, Faks 4419117 • AdanaTemsılcısrÇetinYiğenoğlu. InonüCd. 119 S. No 1 Kat l,Tel 363 12 11, Faks. 363 12 15 Muessese Muduro Ostfln Akmen • Kootdınator AJımet Koruban # Muha- sebe Bûknt Yener • Idare Hüseyin Gürer • işletme Önder Çriik • H)iSı Işlem. Nail ln«l 9 Bılgisa>ar Sıslem Mürûvrt Ç i e r « S a o ş FazüttKuza MEDYA C: • Yonetım Kurulu Ba$kanı - Gene! Müdur Gülbin Erduran 9 Koordınator Retaa Işttman 0 Genel MüdurYardımcısı SevdaÇobMi Tel 514 07 53 - 5139580-5138460-61.Faks 5138463 \ıyıml*)in ve Basaa: \enı Gün Haber Aıansı. Basın ve Yayıncılık A.Ş Türkocafı ?ad 39'41 Cagalogiu 34334 islPK 246 Istanbul Tel (0'2I2) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 2121513 85 95 18OCAK1999 fmsak: 5.47 Güneş:7.19 Öğle: 12.21 tkindi: 14.47 Akşam: 17.10 Yatsr. 18.36 www.cumhuriyet.com.tr Yaz geldi... • Haber Merkezi - Modacılar bu yıl ilkbahar- yaz için hazırladıklan kreasyonlannı tanıtmaya başladtlar. Italyan modacı Donatella Versace'nin tasanmlan arasında yer alan beyaz giysi, defilede büyük ilgi gördü. Orhan Paımık Farsçada • TAHRAN(AA)- Romanlan yirmiye yakın yabancı dile çevrilen ünlü yazar Orhan Pamuk'un esen. ılk kez bır Doğu diline. Farsçaya çevrildi. Pamuk'un Beyaz Kale adlı romanı. Dej-i Sefıd' adıyla yayımlandı. Arka kapaktakı tanıtım yazısında 'Hassas, usta ve alçakgönüllü bir yazar' olarak nitelenen Pamuk için "Kuşkusuz onu Türk roman yazımında yeni bir ekolün başlatıcısı olarak görebiliriz" denıldi. fran'ın en itibarlı yayınevlerinden 'Neşr-i Morg Amin' tarafından yayımlanan Beyaz Kale'yı, Farsçaya Ferhad Seha ve Ali Kâtibi çevirdiler. 75 çeşlt dondurma • BURSA (AA) - Bursa'da kurulu Geye Dondurma Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tank Geye, Cumhuriyetın 75. yılı için ürettikleri 75 dondurma çeşidi ile Guiness Rekorlar Kitabı'na girmeye aday olduklannı söyledi. Halen Guiness Rekorlar Kıtabı'nda 30-35 çeşitle temsil edilen dondurmanın, Geye tarafmdan üretilen 75 çeşidinden bazılan şöyle: "Armutlu, yeşil-kırmızı biberli, güllü, havuçlu, taze-kuru incirli. kabaklı, kuşburnulu, kolalı, karanfilli, lokumlu, kestane şekerli, leblebili, mandalinah, patlıcanlı, portakallı, pekmezli, sade, susamlı, şeftalili. turunçlu, tel kadayıflı, tarçınlı, zeytinli, mısırh, nohutlu, kırmızı-yeşil mercimekli, arpa şehriyeli, pirinçli, barbunyalı, bezelyeli, buğdaylı, ıç baklalı." Esrarengiz gök cismi • NEVŞEHİR (Cumhuriyet) - Nevşehir'in Avanos ilçesinde parlak ışıklar saçan bir gökcismi görüldüğü iddialan halka heyecanlı dakikalar yaşattı. tddialara göre önceki gece saat 22.30 sıralannda kendi ekseninde hızlı bir şekilde dönen ve zaman zaman da kaybolan, parlak mavi ışıklar saçan bir cisim gözlendi. Özkonak kasabası üzerinde yaklaşık 40 dakika kalan cisim daha sonra gözden kayboldu. Nevşehir'de son üç yıldır benzer gök cisimleri çıplak gözle izlenmişti. Boşanmanm ağır faturası • NEVVYORK(AA)- Rolling Stones grubunun solisti Mıck Jagger ile evliliğini noktalamak isteyen fotomodel Jerry Hall"un boşanmak için 50 milyon dolar istedıği bildirildi. Hall, boşanma karannı, çapkınhklan ile ünlü Jagger" in son olarak Brezilyalı manken Luvıana Gimenez Morad'ı hamile bırakması üzerine aldı. SHÇEK'e bağlı yetiştirme yurtlannda kalanlann dörtte üçü eğitim görüyor 10 bin çocuğun evî: YurtlarMUTLU SERELİ ANKARA - Türkiye üe Sosyal Hizmet- ler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) bağlı yetiştirme yurtlannda 9 bin 553 çocuk ve genç banmyor. 6 bin 820 erkek ve 2 bin 733 kız çocuğun banndı- ğı yurtlarda, çocuklann dörtte üçü eğiti- mini sürdürüyor. Devlet Bakanı Hasan Gemici, yurtlar- da kalan çocuklann 18 yaşını doldurur dol- durmaz çıkanldıklan savlannm gerçek- leri yansırmadığını belirterek, halen yurt- larda 18 yaşını bitirmiş 832 gencin bu- lunduğunu bildirdi. Gemici. yasal açıdan korunma karan- nın 18 yaşında otomatık olarak kalkma- sına karşın 25 yaşına kadar uzatılabıldi- ğini söyledi. 1957'den bu yana çeşitli örgütlenme- ler kapsamında, 1983'ten bu yana da SHÇEK. bünyesinde etkinliklerini sürdü- ren yetiştirme yurtlannda 1998 yıl sonu • Devlet Bakanı Hasan Gemici, yasal açıdan korunma karannın 18 yaşında otomatik olarak kalkmasına karşın 25 yaşına kadar uzatılabildiğini söyledi. rakamlanna göre, 13-18 yaş grubunda bulunan ve eğitim, iş, meslek nedeniyle 25 yaşına kadar uzatılabilen, özel koşul- larda ömür boyu süren bakım ve yetiştir- me sürecinde 10 bine yakın genç bannı- yor. Gemici, yetiştirme yurtlanyla ilgili ola- rak verdiği bilgide, halen yurtlarda 18 yaşını bitirmiş 832 gencin bulunduğunu belirterek "Kız çocuidan ve özüıiû ço- cuklanmız için gerekli hallerde korunma süresi ömür boyunca uzaülmaktadır" de- di. Gemici, aynca yurtlardan aynlan co- cuklar için "GençKkevteri" oluşturuldu- ğunu bildirdi. Yetiştirme yurtlanndan ay- nlan çocukJann meslek ve iş sahibi ol- malannı sağladıklannı anlatan Gemici, 1998 yılında işe yerleştirilen gençlerin sayısında yüzde 254 oranında artış oldu- ğunu belirtti. SHÇEK'in rakamlanna göre, yetiştir- me yurtlanyla ilgili bazı veriler şöyle: • 41 yılda yetiştirme yurtlannda top- lam 150 bin kişi banndınkh, hizmet aldı. • Türkiye'deki 95 yetiştirme yurdu- nun 30'u kız, 65'i erkek yurdu olarak hizmet veriyor. • Yetiştirme vurtlanndaki 6 bin 820 erkek çocuğun 5 bin 66'» öğrenimine de- vam ediyor. 647 erkek öğrend çeşitli kurs, mesleki eğitim ve piyasadaki iş atölyele- rinde işve meslek öğrenimlerini sürdürü- yor. 567 genç ise özüriü olmalan nedeniy- le alt özel sınıflara. egitilebilirler iş okıil- lanna devam ediyor. • Toplam 2 bin 733 kız çocuğun 2 bin 29'u öğrenımini sürdürüyor. Kız öğren- cilerin de 29 l'i çeşitli meslek edındirme programlanyla, kamu ve özel sektör ış- letmelerinde iş ve meslek öğreniyor, 413 'ü özürlerine uygun programlardan yararla- nıyor. • Toplam 7 bin 635 genç eğitim süre- dnde bulunuyor. • 18 yaşını tamamlayan 832 gencin 278'i liseye, 327'si üniversıte ve yükse- kokullara. 56'sı da iş ve meslek eğifimi- ne devam ediyor. 171 özüriü gencin de korunması sürüyor. •Yetiştirme yurdundan aynlan gençle- rin iş için yerleştirildiği kamu kurumlan arasında Slilli Eğitim Bakanuğı (MEB) bi- rinci sırada yer auyor. 1988 yıkndan bu ya- na toplam 6 bin 331 genç MEB'de işe yer- leştirildi. Yetiştirme >nrdu gençlerinin yerieştirüdiği kamu kuruluşlan arasında diğer bakanlıklar, genel müdürlükler, TRT, tller Bankası gibi kunımlann yam sıra çeşitli üniversiteler de bulunu>or. Kortlann ünlü adı Steffi Graf 'Herşeyin başısağlık'Çeviri Senisi - Kort- lann kraliçesi SteRiGnıf. sonunda girmiş olduğu de- nn bunalımdan çıktı. Din- lenmek üzere gittıği Flo- rida'da Alman Bunte der- gisi ile söyleşen Graf, ken- dini ancak buldugunu ve 5 yıl önceki insan olduğunu anlartı. Steffi Graf. babasının kendi şirketi üzerinden yaptığı yolsuzluklar nede- niyle hapse gırmesi sonra- sında bunalıma girmiş. psi- kolojik ve fıziksel rahatsız- lıklar yaşamıştı. - Bunte:Gercektenyeni bir insan mı oldunuz? - Graf Hayır, ama ken- dimi ancak buldum ve 5 yıl önceki Steffi oldum, olay- lara ve yaşama yaklaşı- mımdeğişti. Herşeyınba- şının sağlık olduğunu an- ladım. Tenise artık her za- mankınden farkl ı bir anlam yüklüyorum ve tüm bun- lar kişiligıme yansıyor. - Tenisi bırakrjordu - Evet mayısta öyle dü- şünmüştüm. Kendime, tüm rahatsızlıklanmdan kur- tulmak için bir süre tanı- mıştım. Kuıtulamasaydım bırakacaktım. ancak bede- nim, beynimin son uyan- sını dikkate aldı ve sıkın- tılanm sona erdi. Günden güne düzeldim. Şimdi bedenim ve beynim kendi sınırları içinde ve birbirlerine saygıh davra- nıyorlar. - Tenis dünvasında veni- den birincilige oynayacak mısına? - Lısteler ve puanlann artık benim için birönemı yok. Tenisi seviyorum ve ondan mümkün olduğun- ca keyif almaya bakıyo- rum. Bunun teİc nedeni bir daha eski performansımı yakalayamayacagım bilin- ci değil. benım için artık kendi beklentilenmı ya- nıtlamak ve onlarla mutlu olmak önemli. 25 yıldır bu sporu yapıyorum. hiçbır dakikasından da pışman değilim. Ancak artık ken- dime de aynı özenle eğil- mek. başka deneyimlerya- şamak istiyorum. -Birkaçayönce'Child- ren ofTomorn»' (Yannın Çocuklan) adında vakıf kurdunuz? - Her zaman kendi ço- cukluğumda yaşadığım mutluluğu başkalanna da dağıtmak isteğim vardı. Uzun yıllar bu isteği nasıl kanalıze edeceğimi bile- medim. Bu vakıf aracılı- gıyla ülkelerinde savaş, gö- çe zorlanma ya da ağır şid- det nedeniyle travma geçir- miş çocuklara, ileride ya- şamla yenıden iletişim ku- rabilmeleri için yardım edeceğiz. Ruhsal yaralann teda- visi çok uzun sürüyor, zah- metli ve pahalı bir çaba. Ancak dünyadaki milyon- larca çocuğun buna ihti- yacı var ve biz de bir yer- den başlamak istedik. Steffi Graf, hayvanlan çok sevdiğini her fırsatta söytüyor. Tarihi eser kaçakçılan trilyonlarca lira gelir elde ediyorlar 'Devlet, gücünü göstermeli' OZANYAYMAN İZMİR-Türkıye'nın yıllardırönü- ne geçemediği tarihi eser kaçakçılı- ğından elde edilen gelirin trilyonlar- la ifade edildiğı belirtildi. Uzmanlar, Türkiye'den kaçınlan bınlerce yıllık eserlerin ilk olarak ls- viçre'ye götürüldügünü, buradan da tngiltere'ye geçirilerek Londra'daki büyük müza- yedelerde pazarlandığını söylediler. Emniyet yetkilileri tari- hi eser kaçakçıhğının bo- yutlannı, tzmir'de gerçek- leştirilen operasyonlarda ele geçirilen eserlerden ör- nekler vererek açıkladılar. Yetkililer,MÖ3000yıhna ait 'idol'leri satanlara alı- cı gıbi yaklaştıklannı ve kendilerinden 60 parça eser için 18 milyar lira istendi- ğine, bir diğer operasyon sonucu ele geçirilen tarihi eserlerin değerinin müze yetkilileri tarafından 5 tril- yon lira olarak açıklandı- ğına dikkat çektiler. Emni- yet yetkilileri. "Ortada dö- nen para o denli büyük ki bunu rakamlarla ifade et- mek olanaksız" dediler. Anadolu'nun bu zengin- liğini ait olduğu topraklar- dan kaçırmanın yollannı yıllar öncesinde bulan ta- rihi eserkaçakçılanna kar- şı ilk yasa Osmanlı Impa- ratorluğu döneminde, 'Asar-Arika Nizannamesi' adıyla üsman Hamdi Bey tarafından 1883 yılında çı- e-posta kanlmış. 1906ve 1910yıllanndaye- nilenerek son şeklini alan yasa, uz- manlara göre dünyanın en iyi tarihi eserkorumayasası. Bundan 115 yıl önce çıkanlan yasada tarihi eser ka- çakçılanna o zamanm parasına gö- re bin kuruş, yani 10 lira ceza uygu- lanıyordu. Günümüz rakamlanyla trihyona yaklaşan bu para cezası ta- : tan (a prizma. net. tr rihi eser kaçakçılannın göze alama- yacaklan bir rakam olarak değerlen- diriliyor. Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız, Ege Üniversitesi Arkeoloji Böjümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ömer Özyi- ğit, tarihi eser kaçakçıhğının önüne geçmek için öncelikli olarak devle- tin gücünü daha fazla göstermesi ge- rektiğini belirtti. Özyiğu şu görüşlen iletti: "Kacakçıhk yapılan bölgelerde kurtar- ma kazılannın yapılması gerekir. Böylelikk bu alan- lar devlet tarafından sahip- lenflır. Devlet kendisini gös- terdiği zaman, kaçakçılar orada bannamazlar. Kazı- lar. özellikle üzerinde mo- dern kentlerin bulunduğu antik yerleşim yerlerinde yapılmalıdır. 1989 yılında başlanan Foça kazılan. bu- rada kendiliğinden bir de- netim sağlamıştır. Tarihi eser kaçakçılıgının önüne geçmek için güvenlik ted- birlerinin de arttınlması ge- rekiyor." Özviğıt, "Türki>«'de tari- hi eser kaçakçılıgı en yoğun şekilde, 1955-1973 yıllan ara- sında yaşandı. Bu dönemde kaçınlan eserlerie diyebiU- rim ki 10 tanc müze kurula- bilirdi. Şu an tarihi eser ka- çakçıhğı yapanlara 2.5 ile 5 yıl arasında hapis cezası ön- 'görülüyor. Örneğin şu an yüzlerce tarihi eserle yakala- nan bir kişi, 'Ben bunu ye- ni buldum \e teslim edecek- tim' deyipispatiarsa serbest bırakılıyor" diye konuştu. Cep telefonunda iridium sistemi Her yer 'kapsama alanı' olacak ANKARA(AA)-Uza- ya gönderilen 66 uydu- suyla cep telefonlannda kapsama alanı sorununu ortadan kaldıracak Indi- um sisteminin şubat aym- da Türkiye'de hızmete gi- receği bildinldi. lridium Türkiye Müdürü Erkan Teacanh, sistemın 1 Kasım 1998'de diğer ülkelerde hızmete gırdığıni anım- sattı. Iridium'un Türkiye'de- kı abonelik ve fatura tah- sılatı işlerini Türk Tele- kom'un üstlendığini ifa- de eden Tezcanlı, servis sağlayıcı olması nedeniy- le konuşma ücretlennin Türk Telekom tarafından saptanacağını kaydetti. Türk Telekom'un, Iri- dium'un önerdıği tanfeler üzerine, verdiği hizmet- lerin karşılığında komis- yon ve vergi oranlannı ek- leyeceğini anlatan Tez- canlı, tarifelerin Ulaşorma Bakanlıgı'nca da onayla- masının ardından kamu- oyuna açıklanacağını be- lirtti. Tezcanlı, dünya gene- linde konuşma fıyatlannın ülke içinde dakıkada 3.5 dolar, ülke dışı görüşme- lerde dakikada 5-8 dolar olduğunu kaydetti. Tez- canlı, Türk Telekom'un ekleyeceği komisyona gö- re bu rakamlann Türki- ye'de bıraz daha yüksek olabileceğıni ifade etti. Universite mezunları iş bulamıyor• Universite mezunlannın yüzde 19.4'ü kendi alanı dışında çalışıyor. DÎE tarafından yapılan araştırmada, >-üksekokul ve fakülte mezunlannın yüzde 6.2'sinin işsiz olduğuna dikkat çekildi. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Devlet Ista- tistik Enstitüsü (DlE) tara- fından yapılan araştırmada, universite mezunlannın yükseköğrenim gördükle- ri alanda istihdam edilme oranının her geçen gün azaldığı belırlendi. Univer- site mezunlarının yüzde 19.4'ünün kendi alanı dı- şında çalıştığı ortaya ko- nulan araştırmada, yükse- kokul ve fakülte mezunla- nnın yüzde 6.2'sinin işsiz olduğuna da dikkat çekil- di. BUimsel ve teknik alanlar DlE tarafından ilk kez gerçekleştirilen örgün ve yaygın eğitim anketi ile Türkiye'de istihdam ile yükseköğretim alanı ara- sındaki ilişki araştırıldı. Ankette, universite mezun- lannın istihdamda bilimsel ve teknik alanlarda yoğun- laştığına işaret edildi. Üc- retli ve maaşlı olarak cah- şanlann yüzde 16.1'inin yüksekokul ve fakülte me- zunu olduğu saptanan an- kette, ilmi ve teknik alan- larla serbest meslek gru- bunda çalışanlann yüzde 66.3'ünün yüksekokul ve fakülte mezunu olduğu be- lirtildi. Çalışan yüksekokul ve fakülte mezunlannın yüz- de 83.3 'ünün doğrudan ya da dolaylı olarak aldığı eği- timle ilgili birişte istihdam edildiği belirlenen anket- te, bu oranın her yıl düştü- ğüne dikkat çekildi. An- kette. "1980-1989 yıllan arasında yüsekokul ve fa- külte mezunlannda aldığı egirimle ilgili alanlarda ça- lışma oranı yüzde 84.7 iken 1990-1997 yıllan arasında bu oran yüzde 80.4'e düş- müştör'' denıldi. DlE anketinden çıkan bazı sonuçlar şöyle: • Yüksekokul ve fakül- te mezunlannın yüzde 6J'si işsiz. • İstihdam edilen yükse- kokul ve fakülte mezunla- nnın yüzde 23'ü eğitim bi- limleri, yüzde 17.6'sı mü- hendislik, yüzde 15.3'üti- caret ve iş yönetimi, yüz- de 11.4'ü tıp ve sağlık bi- lımleri, yüzde 8.6'sı sosyal ve davranış bilimleri mezu- nu. • Mühendislik bölümle- rinden mezun olanların yüzde 26.9'u imalat sana- yiinde. yüzde 25'i toplum hizmetlerinde. yüzde 13'ü toptan ve perakende etkin- lik koUannda çalışıyor. • Tıp ve sağlık bilimle- ri mezunlannın yüzde 71.l'i toplum hizmetleri kolunda istihdam ediliyor. • 12 yaş üstü nüfusun yüzde 64.8'i üst öğreniıtıe devam etmiyor. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN Önemli İki 'Görgü Tanığı' Gâzi'nin 'Dil Devrimi'ni anlayabilmek, o sürecı kav- rayabilmeye bağlı! Sanüdığından çetin olmuş, zor- lu geçmiştır. Günömüzün 'Özleştirmecileri'nden ka- çı, o yıllarda bu akımın bır 'ifrat' sayıldığını biliyor? lyi- si mi olayın gprgü tanıklanna başvurmak! Ben de onu yapacağım. Önce Fâlih Rıfkı bey, bakınız o. taraflan nasıl tesbrt etmiştı: "... hareketin içinde üç cereyan belirdi: a/ basit sadeleştJrmeciler, yâni dilde sâdeleşmeyi kabul et- mekle beraber, Türkçeieşmeye doğru her türlü zor- lamayı reddedenler." b/ Türkçeleştirmeciler. Ben bunlann arasında idim. Konuşma ve kullanma diline yerleşen yaban- cı kelimelere dokunmamalı idik. Türkçeden yeni ke- limeler üretirken kendi eklerimizi, köklerimizi ve şi- vemizi esas tutmalı idik. Öiü bir kök, yeniden diri- lemez; bir kelimenin öiü manası da öyle! Fakat bir kefimenin öiü manası ile terim yapılabiieceğini ka- bul ediyorduk. Meselâ 'koğmak' kelimesinin Türk- çede eski manası, 'tâkip etmek'tir. Bundan tayda- lanarak tâkibat' yerine pekâlâ 'Koğuşturma' kar- şılığını yaratabilirdik. Terimlerden aynı zamanda konuşma ve kullanma diline geçmiş olanlara do- kunmamalı idik. 'Vicdan' gibi kelimeler bunlann arasında idi..." "c/ Solumuzda iki ifrat vardı: bir kısmı yeni keli- meler yapmak için, bütün Türk lehçelerinin ekle- rinden ve köklerinden faydalanmak ve 'sel, sal' gi- bi meselâ nisbet eki' saydtklan eski ekleri dirilt- mek isteyenler(...) Ikinci ifrat 'mangal' kelimesi bi- le Arapça olduğu için, ona da bir Türkçe karşılık aramaya kalkışan 'özJeştJrmeciter 1 idi..." {'Çankaya', II. Cilt, s. 447/448 Dünya Yayınlan.) Gâzi, bir süre bu Vfraf/ar'dan 'özJeştırmecılere' fır- sat tanımış, fakat sonradan, 'dilin bır çıkmaza saplan- dığını' görüp, bundan vazgeçmıştir. Bu nokta çok mü- hım. O kadar mühim kı, Fâlih Rıfkı bey'in olayı 'tesbit' eden açıklaması yetmez; çünkü o da 'taraf sayılabilır. Öyledir de! Agzıyla söylüyor. öteki görgü tanığı': Nurullah Ataç! Ozaman, Inönü Cumhuriyeti'nde. 'özleştirmeci- liğin' adeta 'bayraktan' olacak Nurullah Ataç bey'in '(esö/tfenne'debirgözatmak, 'hakkanıyet ıca- bıdır.' O da, ikinci 'görgü îanığı'! Üstelik, Falih bey, ola- yı, yırmi yıl sonrafilânaçıklamıştır, oysa Ataç, daha ya- şandığı anda kâğıda döküyordu: Gâzi'nin vefatı üze- nnden, henüz bir yıl geçmeden; ıster misiniz 'muma- ileyhin', bu bahisteyazdıklanna bir göz atalım: Varan/1. "... öz/Türkçe çığnndan gereğince ya- rarianamadrk, ondan pek çabuk dönüldü. Evet, tu- haf yanlan vardı, fakat bize Türkçenin yeni sözcük rüretme konusunda yeteneğini gösteriyordu. Arap- ça sözcükleri artk işJetemtyoruz. Türkçede yeni kök- ler bulmak, eskiden kulianıimış da sonradan atl- mışlan yeniden diriltmek, bunun için gerekti..." (1939) Varan/2. "... eski Arapça terimler yerine, bir 2a- man Öz/Türkçe sözcükler bulmak, Türkçe kökler- den yeni kelimeler türetmek isteği vardı. Bu akım uzun sürmedi; çünkü sözcükler anlaşılmadı, şekil- leri de beğenilmedi. Incelmiş istanbullunun ve da- ima Istanbullu gibi olmaya eyilim gösteren Türk aydınmın ağzına ve kulağına o sözler kaba, tuhaf geliyordu (...) Ben kendim, o istekten çabuk vaz- geçilmiş olmasına üzülenlerdenim..." (1939) Deyimyenndeyse, ıkinci 'görgü tanığı'mn bu ifade- s/'V ya da, Ataç'ın bu 'itirafı', başından beri altını çiz- meye önem verdiğim, iki temel gerçeği 'gayr-ı kaabil- i ınkâr' bir şekilde, kanıtlıyor. 1/ 'Dil Devrimi' başka bir şeydi, 'özleştirmecilik' başka bır şey: îkincısi, ılkınin 'ifratı' sayılıyordu; Gâzi, bundan vazgeçmiştı. 2/ Nurullah Ataç ve benzerieri. tamtersine, 'özteştirmeciliği, Inönü Cumhuriyeti'nde yeniden gündeme aldılar. 'Dil Devrimi 1 olarak gençle- re onu bellettiler Bu bakımdan, Türkçe'nın ıçıne düş- tüğü karrnaşayla, 'Dil Devrimi'nin ılgisi ılışkisi yoktur; sorun, 'Özleştirmecilik' ve 'Yunan/Latin Kültür Ta- banı'na intikal etmek ıddiasıyla bağlantılıdır. Çünkü ötekı 'görgü tanığı', yânı Falih Rıfkı bey, 'Dil Devrimi'ni degerlendirirken, konuyu bambaşka birso- nuca bağlamıştır "... doğrusu şudur ki, dilimiz ve tarihimiz, ne Os- manlı münevverterinin sandığı gibi hiçbir şey; ne de Atatürk Devrimi'nin zorladığı gibi, her şey idi. Ata- türk, 'ifratJan' deneyerek, 'hakikat' bulmak istemiş- tir. Eserini neticelendirmeye ömrü yetmedi. Yazık ki, son dil çalışmalan da, Atatürk ün eşsiz ve hay- ret verici sagduyusunu hayli zedeteyen, hastahk buh- ranlanna rastladı..." "... ama 'dil inkılâbı' da olmuştur. Dil büyük birhız- la kendi kendisini aramakta ve bulmaktadır..." (Ay- nı eser, s. 455) Yunanca/Lâtince zorunluluğu (!)... Peki, ya Ataç'ın Yunan/Lâtin Kültür Tabanı ile, 'Dil devrimi' arasında, varsaydığı 0 iç bağlantı? O ne? Onu sonradan başkaları mı icat etti? Hayır, Nurullah Ataç bey, daha başından ben, Türkiye'n/n Latin harf- terine intikalini, Latin/Yunan kültürüne bir intikal gibi almış; artık içinden çıktığımız Doğu/lslâm Medeniye- tiilebirilışkimizinkalmamasııçın,'özleştirmeciliği'za- ruri görmüstür. Bunu kendisi söylüyor, hem de ne za- man; Gâzi'nin 'Dil Devrimi' 'kadrosunda' adı sanı geç- mez, 0 sırada 'hâriçten gazel okur' ıken: Varan/1."... Arapça bizim kültür dilimiz olmaktan çtkmıştır; fakat okullanmıza Yunanca ve Lâtince dil- leri konmadan 'oksijen, hidrojen, antoloji, fizyolo- ji, jeoloji' gibi sözcükleri almak hiç doğru bir iş de- ğildir. Bazılannın önerdigi gibi, 'ekşi doğuran, su do- ğuran' sözcüklerin) almak bin kez daha hayııiıdır (...) Okullanmıza Yunanca/Lâtince derslerini koy- madan, uluslararasıdır diye anlamını, biçiminden de anlayamayacağımız, yani bizim için birertanım sayılamayacak sözcükler almaya kalkmak, bilim, düşünme yolunun tersine gitmek, ezberciliği, hâ- fızlığı yaratmakbr..." (1935) Varan/2."... sıkıntımız, o dogurucu sıkıntı, daha geçmemiştir, daha uzun zaman sürecektir; sür- dükçe de Türkçeyi zenginleştirecektir. Baş- vuracağımız yollar arasında elbette Öz/Türkçe bulunacaktır. Dilimizin geleceği, ya Öz/Türkçe'de, ya Yunanca ile Lâtince'dedir; ne kadar aiışık olur- sak olalım, Arapça köklerde degildir..." (1935) Her şey ne kadar açık ve aydmlık değıl mi? 1935'te Ataç için, nihai formül ya Öz/Türkçe, ya Yunanca ve Latince idi; on yıl sonra, Inönü Cumhuriyeti'nde bu. Milli Eğitım'in ve Küftür"ün temeli sayılmış; Yunan/Latin Kültür tabanı ile, Öz/Türkçe birieştirilerek, rejimin resmi' kültür poütikası haüne getirilmiştir. Bizim nesil, lisede Sophokles okumuştur. Hem de 'Öz/Türkçe' çevirisinden! Oysa Falih Rıfkı bey, onlar için şöyle diyordu; "... karşımızdakilerden, hele baztlan, yeryüzünde eşi olmayan ve eşlenmesine ihtimal de olmayan, öz bir dil yaratmak hayalinde idiler. 'Can' kelimesini Türk- çeden kaldırmak gibi, isim verilmez saprtkanlıklar meydan almıştı! (Aynı eser, s. 453) Çektiğimiz onun seyyiâtıdır! MERAKLISI İÇİN NOT: Ataç'ın, buradaki ve bun- dan sonraki sözlen için, bkz: Variık Dergisi, Ocak 1999, sayı: 1096, s. 12 ve sonrası: "Ataç'ın Unutul- muş Yazılannda Dil Sorunlan", Konur Ertop. http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgry3y/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle