Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 EYLÜL 1996 CUMARTE
HABERLER
Ölümünün 8. yılı.
Turan Dursun
anıldı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Gazetecı-yazar
Turan Dursun, öliimüniin 8.
yıJdönümünde mezan
başında anıldı. Dursun'un
Cebeci Asri
Mezarlığf ndaki mezan
başında toplanan aılesı \e
sevenJeri, anısına saygı
duruşunda bulundu. Işçi
Partisi Genel Sekreteri
Mehmet Bedri Gültekin
burada yaptığı konuşmada.
Turan Dursun'un. "•yaşamı
boyunca şeriat \ e
emperyalizmden çıkışın
yollannı gösterdığînı.
etrafına aydınlık saçtığını"
söyledi. Annıa töreni
mezara kırmızı karanfil
bırak)lma.sıy)a sona erdi.
Türk-İş'ten
ADD'ye zjyaret
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Türk-li Genel Başkanı
BayTam Meral"ın.
Atatiirkçü Düşünce Derneği
(ADD) Genel Başkanı
Yekta Güngör Özden'i
ziyareti sırasında da türban
konusu gündeme geldi.
Türban konusunda
anayasanın açık kuralları ile
Anayasa Mahkemesi
kararlannı elleri) le
itenlerin Atatürk yolundan
saptiklarını \ e bu ülkeye
vereceklen hıçbır şe\
bulunmadığını kaydeden
Özden. "Atatürk
'ilkelennden ödün \erenler
hiçbir yere gelemezler.
Siyasi Iiderlerimizi bu
konuda daha duyarlı
davranmaya çağınyorum"
dedi
AKPM
• STRASBOIRG(AA)-
Avnıpa Konseyi
Parlamenterler Meclisi'nın
(AKPM) Türkiye
raportörleri. 6-9 Eylül
günleri arasında Türkiye'yi
ziyaret edecek. Ziyaret, üye
ülkelerin yükümlülüklerinin
denetlendiği mekanızma
çerçevesinde yapılacak ve
özellikle insan haklan ve
Güneydoğu Anadolu
üzerinde yoğunlaşacak.
Raportörler, Dışişlen
Bakanı Ismail Cem. TBMM
Başkanı Hıkmet Çetın.
Içişleri Bakanı Kutlu Aktaş.
insan haklarından sorumlu
Dev iet Bakanı Hıkmet Samı
Türk ile muhalefet parti
sözcülenyle görüşecekler.
Cezaev indekı, kapatılan
eski DEP'in
milletvekillerini ziyaret
etmelen beklenen Türkiye
raportörieri, Diyarbakır'a
giderek burada >erel \e
asken yetkilılerle de
temaslarda bulunacakJar.
Kıvnıkoğlu'na
ziyaret
• AJSKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM Başkanı
Hikmet Çetin. Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Hüseyın
Kıvrıkoğiu'na lade-i
ziyarette bulundu. Çetin,
uzun zamandır tanıdıgı
Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun
yeni atandığı görevinı en i>ı
şekilde yapacağına olan
inancmı aktarırken.
TBMM'nin TSK'nin
ihtıyaçlarını karşılayacak
yasal düzenlemeleri
yaptıgını \ e yapmaya
devam edeceğinı söyledi.
Orgeneral Kıvnkoğîu da.
TBMM'nın TSK'nin
ihtiyaçlannın karşıianması
konusunda duyarlı
olduğunu kaydederek
teşekkür ettı.
Cezaevi ihtiyacı
• ANKARA (ANKA)-
Adalet Bakanlığı Ceza \e
Tevkif Evleri Genel Müdürü
Çağatay Kayıran.
Türkiye'de ayda ortalama
400 hükümlü ve tufuklunun
cezaevine girdiğini, bu
nedenle de ayda ortalama
bır cezaev ı yapılması
gerektiğini bildirdi.
Kayıran. 400 kişılık güvenli
bir cezae\ inin 400 tnlyon
liraya mal olduğunu, buna
da genel bütçe olanaklanyla
ulaşmanm zor olduğunu
açıkJadı.
Öğretim üyeleri, irtica tehlikesine karşı Mustafa Kemal'in tavnnın sürdürülmesini istiyor
Gericilikle ödünsüz savaşımtZMİR (AA) - Dokuz Eylül
Üniversitesi (DEÜ) Atatürk II-
kelen ve İnkılap Tarihi Ensitüsü
Müdürü Prof. Dr. Ergun Aybars,
ırtıcaya karşı Atatürk'ün ödün-
süz bir politika ızlediğını belir-
terek "Aynı uygulamayı şimdiki
hükümetlerimizden de bekliyo-
ruz" dedi.
Aybars. Türkiye'de, sermaye-
siyle. bankasıyla, basınıyla, sa-
nayisiyle, kıyafetiyle, Anaya-
sa'da tanımını bulan degerlere
düşman bir lcitlenin var olduğu-
nu anlatarak •'trtica, bölücü terör
örgütü PKK'den daha tehlikeli-
dir. PKK lokalize. irtica yaygın
tehlikedir. Aynı anda, Türki-
ye'nin her yerinde çıkar" dedi.
Bu konuda Atatürk'ün 1923
yılında Konya'da yaptığı bir ko-
nuşmayı hatırlatan Prof. Dr. Ay-
bars. şunlan kaydetti:
"Mustafa Kemal, Herkes çe-
kilse, Meclis çekilse. ben tek ba-
şına kalsam onlan yıne tepeler.
yine öldürürüm" demiştir. Gerek
1925-1927 yıllan arasında.gerek-
se 1930 yılinda Menemen'de or-
taya çıkan irtica hareketlerine
karşı çok sert rejim ve koruyucu
uygulamalar yapümışbr. Ancak
bir süre önce Sıvas'ta gerici güç-
ler tarafindan 36 kişinin diri diri
yakılması sırasında, ortada dev-
let yoktu. Devletin olmadığı yer-
de, devlet dışı karanlık güçler
devreye girer. Atatürk, irticaya
hiç taviz vermenuşti. Aynı uygu-
lamayı şimdiki hükümetlerden
de bekliyoruz."
Milli Güvenlik Kurulu'nun 28
Şubat 1997 tarihinde. irtica ile
ilgılı aldığı kararlan hükümetin
uygulayabilecek yetenek \e ce-
sarete sahip olmadığını savunan
Prof. Dr. Aybars, kararlann
yalnızca o günkü hükümet \e
parlamentoyu bağlayıcı özellik
taşımadığım, hâlâ geçerli oldu-
ğunu söyledi. Hükümeti oluştu-
ran partilerin seçimde oy kaygı-
sı taşıyarak, bu kararlan uygula-
madıklanm iddia eden Aybars,
şöyle devam etti: "ÖzelllikJe di-
ni siyasete aiet eden hareket. Tür-
kiye'yi 1990'Iarda bir siyasal İs-
lam tehükesiyle karşı karşıya bı-
rakmışür. Ancak ne hazindir ki
siyasal polifikaJanmız bu tehlike-
nin hâlâ yeterince bilincinde de-
gillerdir. Kısır siyaset çatışmala-
n, Türkiye'nin içerisinde ulusal
biriiği zayıflattıkça, Türkive'nin
çevre kuşağuıdaki ülkelerin ihri-
raslarını kamçıJamaktadır. Tıp-
kı. Osmanlı de> leti içindeki siya-
sal anarşüıin, Balkanlar'ui, Os-
manlılar üzerindeki Uıtiraslannı
kamcıladığı gibL"
Birükçağnsı
Türkiye'nin sorunlannın de-
mokrasi içinde, demokratik güç-
ler tarafindan çözümlenmesi ge-
rektığini kaydeden Aybars, u
Ak-
si takdirde başka güçler devneye
girer. Atatürk'ün düşünce siste-
mine dayalı anayasanın ilk üç
maddesindetanımını bulan esas-
lar üzerinde bütün herkesin bir-
lik ve beraberlik içinde olması ge-
rekir" dedi.
"Ban güçler,Türkiye'nin,Ata-
türk'ün çizdiği iç ve milli politi-
kalardan aynlnuş obnasını ve iyi
yönetümemişobnasını firsat bile-
rek, ülke üzerindeki baskılannı
arttınyor" diyen Prof. Dr. Ay-
bars, görüşlerini şöyle özetledi:
"Türldye*de siyasi partiler,
parlamento, basın, üniversiteler,
sendikalar ve sivil toplum örgüt-
leri ile bir du rum tespiti yaparak,
sosyal, iç ve dış siyasal, askeri du-
rumlan ortaya koymalıdır. Ken-
disine uzak ve yakin olan tehlike-
leri iyi tespit etmeli, önümüzdeki
yıllara yönelik olarak ekonomik,
sosyal, siyasal \e askeri projeleri
uzun vadeli olarak hazırlamalı-
dır. Bütün bunlann gerçekleşme-
sinde bu kurumlar, amaçta ve e-
sas prensiplerde biriik içinde ol-
ması gerekû-,"
G.U. Rektörü Prof. Dr. Hasanoğlu, türbanlı fotoğrafin kabul edilmeyeceğini söyledi
'Diııci mjlitanlara yasa uygulanacak
9
• Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Enver Hasanoğlu, üniversiteye türbanla
giren öğrencilerin kampusta istedikleri
gibi giyinebileceğini, ancak derslerde
başörtülerini çıkarmak zorunda olduğunu
söyledi.
nı açtıracağız. Tıp fakül-
tesindeki öğretim üyele-
ri, türbanlı öğrencileri ik-
na turlanna başladı bile.
Bu çocuklar hepimizin.
Ancak aralanndaki mıli-
tanlar da kanunlann ön-
EBRU TOKTAR
.\NKARA - Ankara'da
türbanlı öğrencilerin yo-
ğunlukta bulunduğu Gazi
Universitesi'nın Rektörü
Prof. Dr. Enver Hasanoğ-
lu. bu yıl kılık- kıyafet yö-
netmelığini uygulamakta
çok kararlı olduklarını
belırterek. saptanan "mi-
litan türbanlı öğrenciler"
hakkında soruşturma aça-
caklarını kaydetti.
Hasanoğlu, başörtüsü^
fotoğraf \eren, ama üni-
versiteye türbanla giren
öğrencilerin kampusta is-
tedikleri gibi giyinebile-
ceğini, ancak derslerde
başörtülerini çıkarmak
zorunda olduğunu söyle-
gördüğü şekilde cezalan-
dınlacak.
- Gazi Üniversitesi tür-
banlı öğrencilerin en yo-
ğun olduğu üniversiteler-
den biri. Bu konuda ön-
lem alınacak mı?
- Gazi Üniversitesi'nde
50 bin öğrenci var. Ama
saptamalanmıza göre
üniversitede sadece 500
türbanlı öğrenci var. Bu
rakam abartılıyor. Tür-
banlı öğrenciler, iktisadi
ve idari bilimler, diş he-
kımliği ve eczacılık fa-
kültelerinde çok az. En
çok edebıyat ve eğitim fa-
kültelennde yoğunlaşı-
yorlar. Çoğu dar gelirli
öğrenci.
'Önce ikna'
Birkaç yıl içinde türban
tartışması sona erecek.
Çünkü sorun, kökünden
hallediliyor.
Biz türbanlı öğrencile-
ri, potansiyel suçlu olarak
da görmek istemiyoruz.
Onlan önce ikna etmeye
çalışıyoruz.
- Başörtüsüz fotoğraf
verip üniversiteye türban-
la gelen öğrenciler için ne
yapılacak?
- Bu öğrenciler kam-
puslara girebilırler. An-
cak derslere girerlerse,
önce uyanlacak.
Daha sonra haklannda
soruşturma açılarak kına-
ma, uyarma ve diğer ce-
zalar verilecek.
Kılık-kıyafet yönetme-
liği kesinlikle uygulana-
cak.
- Kayıt döneminde öğ-
rencilere iletmek istediği-
niz bir mesaj var mı?
- Öğrencileri seviyo-
ruz. Türkiye Cumhuriye-
ti bizimdir. Atatürk, bu
cumhuriyeti gençlere
emanet etti.
Onlar da Atatürk'ün
emanet ettiğı çizgide iler-
leyip çalışsınlar. Türban-
la, bu tür şeylerle uğraş-
masınlar.
Sgrencılerin'
ç ertıği Gazi)
Üniversrtesi'nde kayıtlar
de\am ediyor.
Kayıtlar sırasında fo-
toğrafların türbanlı olup
olmadığını denetledikle-
rini belirten görevliler.
"Ancak bu öğrencilerin
türbanla kayıt yaptırıp
yaptırmaması bizim gö-
rev alanımıza girmiyor.
Biz sadece fotoğraflan de-
netliyoruz" dedıler.
Şu ana kadar hiçbir so-
runla karşılaşmadıklannı
söyleyen göre\ Iıler. bu yıl
üniversiteye kayıt yaptı-
ran türbanlı öğrenci sayı-
sında artış olduğunu da
vurguladılar.
'Ta\Timız kesin'
Kı 11k-kıy afet yönetme-
liğine uymayanlar hak-
kında Öğrenci Disiplin
Vönetmeliğı'nin uygula-
nacağını bıldıren Rektör
Prof. Dr. Hasanoğlu. so-
rulara şu yanıtlan \erdi:
- Bu yıl kay ıtlardaki tav-
rınız ne olacak?
- Türbanlı fotograflann
kabul edilmesi mümkün
değil. Yüksek Öğretim
Kurulu'nun (YÖK) ka-
rarlan ortada.
Başörtüsüz fotoğraf
zorunluluğu ÖSYM Kjla-
\uzlan'nda da yer aldı.
Zaten kayıtlar sırasında
şimdiye kadar hiçbir so-
runla karşılaşılmadı.
Kılık-kıyafet yönetme-
lığine uymayanlar hak-
kında disiplin yönetmeli-
ğı uygulanacak.
Türbanlı öğrencilerin
önce ikna yoluyla başlan-
Annelerden suç
duyurusu
Kaybedflen yakınlannuı
bulunması için Galatasaray
Lisesi önünde toplanıriarken
geçen cumartesi günü polis
tarafindan dövülerek
gözaltuıa alınan "Cumartesi
Anneleri", dün İstanbul
Cumhuriyet Başsavcıbğı'na,
İstanbul Emniyet Müdürü
Hasan Özdemir, Emnıyet „,
müdür yardunoktrı .;,
Ercüment Yılmaz ve , •• :
Hüsey in Arpacı hakJcında ,
suç duyurusunda
bulundular. İstanbul Adliyea
önünde "Cumartesi
Annderi" adına yapılan
açıklamada. polisin sessiz
oturma eyiemine 172
haftadâ sadece 9 kez
müdahale ettiği
anımsaülarak müdahale
emrinin "Ankara'dalrî üst
makamlarca'* verildiği
savıınuldu.
(Fotoğraf: BERTAN
AĞANOĞLU)
lil
Başbakan Mesut Yılmaz
Ürdün 'egidiyor
LEYLA TA\ ŞA.NOĞLU
Başbakan Mesut Yılmaz. önü-
müzdeki hafta başı Ürdün \e Isra-
il'e resmi bir ziyaret yapacak. Yıl-
maz'a bu ziyaretlerinde bir ışadam-
lan heyeti eşlik edecek.
Başbakan Yılmaz'ın 7-9 Eylül
tarihleri arasında gerçekJeşecek ge-
zisiyle ilgili olarakgazetecıtere bil-
gi veren Dış Ekonomik llışkiler
Konseyi (DEÎK) Israıl Konseyi
Başkanı Büyükelçi Ekrem Güven-
diren. öncelikle Ortadoğu'da barış
sürecinin canlandınlması gerekti-
ğini vurgulayarak "Türkiye, konu-
yu dilkndirmeden, iyi niyetle taraf-
lara yaklaşmak istiyor. Arap çevre-
lerini de huzursuz etmeden bunu
yapmayi amaçlıyor. Başbakanm, bu
konulan. demin de söylediğim gibi
fazla diüendirmeden, bölgenin pat-
ronu ABD'nin de çıkaıiannı göz
önünde butundurarakbir \aklaşım
izkyeceğini düşünüyorum" dedi.
Büyükelçi Güvendiren, "ABDile
Türkiye'nin Ortadoğu'daki çıkar-
lan arasında biraz gayTet harcaya-
rak uyum sağlamak mümkündür.
Yılmaz bunu yapabilir" diye ko-
nuştu.
ANAP Genel Başkanı ve Başba-
kan Mesut Yılmaz'ın Israil gezisi
konusunda da Güvendiren şunlan
söyledi:
"Türkiye'nin askeri alanda tsra-
il'le yapüğı Phantom uçaklannın
yenilenmesi projesi 650 mihon do-
lar tutanndadır. Bu arada iki ülke
arasmdakiturizm konusunda da bi-
raz bilgi vermek istiyorum. Türki-
ye"ye gelen İsrailli turist sayısı yüda
300 bin dolayında. Bunlann bir yıJ-
da Türkiye'de harcadıklan parayla
bizim uçaklann yenilenmesi finan-
se edilebilir. İsrail'den gelen turist-
lerkişi başına burada 800dolar har-
cıvorlar. Demekki İsrailli turistlerin
toplam olarak bıraknklan para 2.4
milvar dolar dolavuıda."
Siyasi tutuklulardan
DGM'lere boykot
İstanbul Haber Servisi- Adli ta-
tilin bugün sona ermesiyle birlikte
istanbul Büyükşehir Belediye Baş-
kanı Recep Tayyip Erdoğan, eskı
Şişh Belediye Başkanı Gülay Asb-
türk. ülkücü Alaattin Çakıcı.
RP'nın kasası olarak bilinen Sü-
leyman Mercümek. ülkücü Oral
Çelik, •'Para tarikatı" TlTAN'ın
direktörü Kenan ŞeranogJu'nun da
aralannda bulunduğu bırçok ünlü-
nün yargılanmasına istanbul adli-
yelerinde devam ediiecek.
Siyasi suçlar nedenıyie yargıla-
nan sanıkJar ise DGM'lerde "adil,
tarafsız \e bağunsız yargılama ya-
pılmadığı** gerekçesıyle duruşma-
lan boykotedecekJerini açıkJamış-
lardı.
Adli tatilin sona ermesiyle bir-
likte istanbul ve çevresindeki adli-
yelerde kamuoyunca yakından \z-
İenen bırçok önemJi dasaya devam
ediiecek. AA'nın haberine göre.
"Kumarhaneler Kralı" olarak ta-
nınan Ömer Lütfü Topal'ın öldü-
rülmesi, Ordu Valisi Kemal Yazıcı-
oğlu'nun istanbul Emniyet Müdü-
rü olduğu dönemde Topal cinayeti
zanlılannı "yazılıemirolınaksızın*
Ankara'ya göndermesi davalan
yeni adli yılın gündeminde önem-
li yer tutacak. Hakkında gıyabi tu-
tuİdama karan bulunan eski Şişli
Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk.
Abdi Ipekçi suikastı nedeniyle O-
ral Çelik hakkında açılan davalar
ile kamuoyunda 16 Mart davası
olarak bilinen l.Ü. Eczacılık Fakül-
tesi'nin bombalanması sonucu 7
öğrencinin ölümü, 41' inin de yara-
lanmasıyla ilgili davalara da devam
ediiecek. Ülkücü Tevfik Nurullah
Ağansoy'un da aralannda bulun-
duğu 4 kişinin Alaattin Çakıcı'mn
adamlan tarafindan öldürülmesine
üişkin dava da istanbul 2. Ağır Ce-
za Mahkemesi'nde sürecek.
CUMARTESt
^AZELARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Rusya'mn Yazgısı
Sosyalist sistemin çökmesinden ve Sovyet Sos
yalist Cumhuriyetleri Birliği'nin dağılmasındaı
sonra Rusya'da ekonomik ve siyasal bunalım so
na ermıyor, erecek gibi de görünmüyor. Bu ülkı
sanki biryazgı gibi "içsavaş", "diktatörtük", "dev
rim" olgulannı bır kez daha yaşamanın eşiğinde..
Bu sözcükler bugün Rusya'daki ve Rusya dışın
daki çeşitli çevrelerce yüksek sesle telaffuz edile-
biliyor... Devrimlerin, halk ayaklanmalarının artıh
gerilerde kaldığına inanılan bir dönemde Rusya biı
kez daha Ekim Devrimi öncesini anımsatırcasına
çalkanıyor... Ülkenin en güçlü siyasal örgütü olan
Komünist Partisi, Yeltsin "Duma"yı kapatırsa iç
savaş çıkabileceğini bildiriyor... Bugünkü Rus-
ya'nın "güçlü adam"larından General Lebed, ül-
kede durumun 1917 koşullarından da kötü oldu-
ğunu söylüyor... Rusya bir kez daha, biryazgıyı ya-
şarcasına, "tarihin tekran"nı yaşamanın eşiğinde
gibi görünüyor...
•••
Rusya tarihi halk ayaklanmaları bakımından ol-
dukça zengin... Stenka Razin ve Yemelyan Pu-
gaçev bu tarihin iki efsane adı. Razin 1670-71, Pu-
gaçev 1773-7'4 köylü ayaklanmalarının önderleri.
Köylünün toprakla birlikte alınıp satılabilirfiği de-
mek olan toprak köleliği düzenine karşı savaş ver-
miş bu iki halk önderi, sayısız edebiyat yapıtı ve
türkülerle de halkın belleğinde yer etmiş... Rus
halkı onları birer halk kahramanı, birer ermiş ola-
rak algılıyor... "Pugaçev Ayaklanması Tarihi" adli
bir incelemesi olan, ünlü romanı "Yüzbaşının Kı-
zı"nda da aynı konuyu işleyen büyük Rus yazarı
Aleksandr Puşkin'in bir başka ünlü yapıtı "Boris
Goo/
unoi'"tragedyasında şu unutamadığım cüm-
le vardır: "Halk gizlice ayaklanmaya eğilimlidir..."
Rusya tarihine yakından bir bakış bu "peygamber-
ce" saptamanın Rus halkı için özellikle doğru ol-
duğunu düşündürüyor...
• • •
Dünya devrim tarihinde Rus aydınlan öncü ve
özgün bir konuma sahip... özgüriükçü bir anaya-
sa isteğiyle 1825 yılında çarlık yönetimine başkal-
dıran aristokrat kökenli subay ve aydınlar, başkal-
dınnın bedelini asılarak ya da yaşamlarını Sibirya
zindanlarında tüketerek ödediler. "Dekabristler"\n
yenilgisi ve acı sonları Rusya'da devrimci düşün-
celerin ve eylemlerin bütün bir 19. yüzyıl boyunca
gelişmesine engel olamadı. Belinski, Dobrolyu-
bov, Çernişevski gibi büyük edebiyat eleştirmen-
leri aynı zamanda devrimci-demokrat düşüncenin
de önderleriydiler. "Ne Yapmalı?"n\n yazarı Niko-
lay Çernişevski yaşamının büyük bölümünü zin-
danda ve sürgünde geçirdi. O dönemin devrimci
aydın topluluklarından Petraşevski grubunun
üyesi genç Dostoyevski, grup üyeleriyle birlikte
tutuklanıp idam cezasına çarptırıldı. Idam cezala-
rının Sibirya'da hapıs ve sürgüne çevrildiği, infaz-
,n(dan(birkaç dakika öncejpilcjirildi... Bütün bir 19.
,. yuzyıl Rusya tarihinde töpiurnsal hareketljliğin şu
ya da bu kanadında yer almamış bir Rus aydını,
yazar ya da düşünürü yok gibidir.
• • •
Reformcu Çar II. Aleksandr'ın ne ölçüde dev-
rimci demokratların baskısı altında, ne ölçüde ka-
pitalist gelişmenin bir zorunluluğu olarak toprak
köleliği hukukuna son verdiği tartışılabilir. Fakat
1861 'de gerçekleşen bu olaydan sonra Rusya'da
kapitalizmin gelişmesi de hızlandı. 1900 başlann-
da Rus sanayisi dünya sıralamasında ön sıralar-
daydı. Bu geiişim işçi sınıfı hareketinin de doğup
güçlenmesi demekti. İlk büyük Rus Marksisti Ple-
hanov'un daha sonra Rus Sosyal Demokrat Işçi
Partisi'ne dönüşen "Emeğin Kurtuluşu" örgütü
1883'te kuruldu. 19. yüzyıl sonlarında Rus toplu-
mu büyük işçi grevlerine sahne oldu. Devrimci de-
mokratların yarım yüzyılhk düşü gerçekleşmiş,
Rusya 20. yüzyıla emekçi halk yığınlarının ve ay-
dınların birieşik devrimci güç oluşturduğu bir ülke
olarak girmişti...
•••
Lenin'in deyimiyle "kapitalizmin zayıf halkast"
Rusya'da devrim 1917'de gerçekleşti. 1905 Rus-
Japon Savaşı ve 1. Dünya Savaşı yenilgileriyle ka-
pitalizmin yarattığı toplumsal adaletsizlik devrimi
hazıriayan etkenlerdi. Stoliypin diktatörlüğü, "Sto-
liypin kravatları" dıye adlandırılan idam sehpaları
devrimci yükselişi durduramadı. Devrim öncesi
yıllarda Rus siyasal yaşamı tıpkı bugünlerdeki gi-
bi "Duma" krizleriyle doludur... Meclis'lerin birbiri
arkasına açılıp kapanması, baskılar ya da reform
girişimleri, 1917 Şubat Devrimi'nden sonra kuru-
lan geçıci hükümetin Başkanı Kerenski'nin çaba-
ları Ekim Devrimi'ne engel olamadı...
• • •
Rusya'da bugün yaşanan toplumsal adaletsiz-
lik, siyasal çalkantılar, ayaklanma ya da diktatör-
lük söylentileri, gerçekten de Ekim Devrimi önce-
sini anımsatıyor... Halk ayaklanmalan deneyimle-
rine sahip, yetmiş yılı aşkın bir süre sosyalist sis-
tem içinde yaşamış Rusya halkı kapitalizmin de-
ney tahtası olmaya daha ne kadar süre katlanabi-
lecek? "Zayıf halka" bir kez daha kırılacak mı?
Dünyanın bugünkü koşullarında 1917'deki gibi bir
devrim beklentisi hayalcilik sayılabilir. Fakat "ser-
best pazar" ve "küreselleşme" aldatmacalannın
emperyalizmin tüm çabalanna karşın Rusya'dan
başlayarak sona ermekte olduğunu görmemekte
direnmek ise bir başka hayalcilik olsa gerek...
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
Eşber konusunu nereden çıkardın diye-
bilirsiniz. Çete tartışmalannın ortalığı toza
dumana kattığı, sosyalizmi yıkan Rus-
ya'nın kapitalizmin "emin" ellerinde kriz-
den krize sürüklendiği günümüz ortamın-
da gerçekten Eşber'in durumunun biran-
lamı varmı? Unuturgider, işimize bakarız.
Alaattin Çakıcı'yı Türkiye alabilir mi,
alamaz mı diye tartışılırken bazıları da
"Gelse ne olur, belki de serbest bırakılır"
diyorlar. Böyle düşünenler, kafadan atmı-
yorlar, yaşanmış deneylere bakarak ko-
nuşuyorlar.
Unutanlara anımsatmak amacıyla tek-
rarediyorum: Eşber Yağmurdereli, birtop-
lantıda yaptığı konuşma nedeniyle bir yıl
hapse mahkûm edildi. Sırf görüşlerini
açıkladığı için verilen bir yıllık ceza, Türki-
ye'deki infaz sistemi nedeniyle Eşber'in
infazının yanmasına yol açtı ve 22.5 yıl yat-
ması gereken bir durum ortaya çıktı. Eş-
Eşber İçeride 22.5 Yıl Yatacak
ber 1978 yılında tutuklandı. Bir kuyumcu
soygununa katılanların ifadesi üzerine
soyguna azmettirmekten önce idam ce-
zasına çarptırıldı, ardından gözleri görme-
diği için bu ceza müebbet hapse çevrildi.
Eşber, çok kötü koşullar içinde, zaman
zaman Sinop Cezaevi'nin sular basan fa-
reli hücrelerinde olmak üzere, tek başına
tam 14 yıl hapis yattı. Bir kuyumcu soy-
gununa katılmak değil de örgütlemek id-
diasıyla tam 36 yıl yatması gerekti. Tril-
yonlarla oynayan bazı işadamlannın, ser-
vetlerini, ortaklarını "ülkücü mafya" ele-
manlarına öldürterek kazandıklan iddiala-
rı gazetelerin manşetlerini kaplarken Eş-
ber 1978 yılındaki silahsız bir kuyumcu
soygununa dolaylı kanştığı iddiasıyla tam
14 yıl yattı; yetmedi şimdi bir konuşma ne-
deniyle aldığı bir yıllık ceza sonucu, bu ce-
zanın geri kalan 22 yılını yatacak.
Bütün bunları bu köşede birkaç kez di-
le getirdik. Ama ınsanın belleği unutkan-
dır. Bizhafızası olmayan birtoplumun üye-
leriyiz. Ayrıca Eşber'in karşılaştığı büyük
haksızlığatepki gösterilmesi üzerine, ülkü-
cü katillere pasaport veren bazı kurumlar,
Eşber'in hakkında yalan yanlış bılgıler yay-
dılar; bazı gazeteci arkadaşlarımız da bu-
nun üzerine balıklama atladılar. Eşber, ay-
lardır Çankırı Cezaevi'nde yatıyor. Eğer bu
cezayı bir değişiklik olmaz da yatarsa 75
yaşında cezaevinden çıkacak. Eşber 1978
yılında 33 yaşındaydı. O günden bugüne
neredeyse ömrünün geri kalan kısmını ha-
pishanede geçirdi.
Ismail Beşikçi'nin kaç senedlr içeride
yattığını bile hesap edemiyoruz. Haluk
Gerger hapiste. Feridun Yazar hapse ye-
ni girdi. Ragıp Duran cezasını tamamla-
maya çalışıyor. Solcular bu kez de TCK'nin
168-169. maddelerinden ağır cezalara
çarptırılmaya devam ediliyorlar. Cezaevi
solcu gençlerle dolu. Birçoğu incir çekir-
değini doldurmayan gerekçelerie 15-20
senelik cezalara çaptırılıyorlar.
Mesut Yılmaz, Almanya'da sosyal de-
mokratların iktidara gelmesinden umut-
landığını söylemiş. Onlar gelirse, Türki-
ye'ye karşı daha iyi davranıriarmış. Alman-
ya'dakı muhtemel iktidar, bir sosyal de-
mokrat-yeşiller koalisyonu olacak. Böyle
bir koalisyonun, sırf görüşlerini açıkladığı
için Eşber'i 22.5 yıl hapiste tutacak olan
Türkiye'ye iyi davranacağı ve Avrupa Bir-
liği'ne girmesini destekleyeceğini düşün-
mek, saflık ya da cahillik.
Çetelerin devlet içinde cirit atması rast-
lantı sonucu mu oldu? Solcuları düşman
gören. demokrasiyi düşman gören, insan
haklannı alabildiğine çiğneyen bu devlete
yön veren anlayış, 12 Eylül'den bu yana
aranan "ülkücü" katilleri pasaportlu gö-
revli haline rastgele getirmedi. Bu bir ide-
olojiktercihti. Eşber'i içeri atacaksın, Ipek-
çi'nin katiline yeşil pasaport vereceksin.
Bunun kendi içinde bir tutarlılığı olduğu-
nu söyleyebiliriz.
Solcuları, demokratları düşman gören,
onlara sürekli cezaevinin yollannı göste-
ren, bir sistemin "çete"üretmekten baş-
ka bir seçeneği yok.
Eşber'ler içeride düşünceleri nedeniyle
yıllarca yattığı sürece, çetelerden hesap
sorulamaz. Çünkü, düşünene düşman bir
sistem, katillerden görevli bulur.