Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 EYLUL 1998 CUMARTEÎ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Osmanlı Tarih Anlayışı
NÜRER UĞURLU
O
smanlı Imparatorlu-
ğu'nun ilk dönemlerin-
de devletin resmi tarihi
şehnameci adı verilen
kişiler tarafından yazı-
lırdı. Önceleri nazım
olarak yazılan bu eserler, daha sonra
düzyaa (nesir) olarak kaleme alınmış-
tır.
Şehname,hükümdarlann hayatlannı,
kahramanlıklannı, savaşlannı ve başa-
nlannı anlatan manzum edebiyat eser-
lerine denirdi. Bu eserlergenellikJe mes-
nevîbiçiminde yazılırdı. Doğu sarayla-
nnda hükümdarlann yanında bulunan,
bütün seferlerine, savaşlanna katılan,
duyduklannı ve gördükJerini övücü ve
abartmalı bir anlatımla yazan şairler var-
dı. Osmanlı padişahlan da bu geleneğe
uyarak, sarayda şehnameci denilen gö-
revli şairler bulundurmuşlar. şehname-
ler yazdırmışlardır. Dünya edebiyatının
en ünlü şehnamesini, 60.000 beyitlik
bir destan olarak. tanınrruş lranh şair
Ebul Kasım Firdevsî (934-1020) yaz-
mış, Gazne Türk Hükümdan Sultan
Mahmut'a sunmuşrur.
Tarihsel olaylann oluşlannı yıl yıl an-
latan tarih eserlerine de Osmanlı Impa-
ratorluğu'nda vak'ayiname (olaylarki-
tabı) adı verilmiş, yazanna vak'anüvis
denilmiştir. Osmanlı Imparatorluğu'nda
tarih yazarlığı resmi bir memurluktu.
Bu yazarlar. devleti ilgilendiren bütün
olaylan sırasıyla yazmakla görevli kişi-
lerdi. Vak'anüvisler bu görevlerini Os-
manlı împaratorlugu'nun yıkılışına ka-
dar sürdürmüşlerdir.
Osmanlı tmparatorluğu'nda aynca.
özel olarak yazılmış tarihsel araştırma,
inceleme kitaplanna da büyük önem ve-
rilmiştir. Bu araştırma ve incelemeleri
yapan, bunları yazan kişilere müverrih
denilmiştir.
•
Osmanlı tarih anlayışı (genel olarak)
şu aşamalardan gecerek gelişmiştir: Bi-
rinci aşama, Osmanlı DevletiT
nin kuru-
luşundan Tanzimat'a kadar gelen dö-
nemdir. Bu dönemde "ümmettarihi" an-
layışı geçerli olmuştur. Osmanlı ulema-
sı, Islâmiyet temellerine dayanan dev-
letin Müslüman halkı arasında ortak bir
kültür yaratmak için tarihten yararlan-
mayı düşünmüş ve İslâm tarihini bu
amaçla devletin resmi tarihi olarak ka-
bul etmiştir. Ne var ki, bu tarih anlayı-
şında Türklerin Islâmiyeften önceki ta-
rihJeriyle, Islâmiyet'in yayılması sırasın-
da gösterdikleri büyük çaba ve özveri-
den hiç söz edilmemiştir.
Tanzimat döneminde "ünunet tari-
hi" anlayışma paralel olarak "devlet ta-
rihi" anlayışı gelişmeye başlamıştır.
lkinci aşama olarak gördüğümüz bu ye-
ni tarih anlayışı, Tanzimat Fermanı ile
Müslüman ve Hıristiyan Osmanlı hal-
kjnın "kanun" karşısında eşit sayılma-
sının bir sonucudur. Bu yeni tarih anla-
yışında bile tslâm tarihinin, bu çerçeve
içinde medreselerde okutulması sürdü-
rülmüştür. Medrese dışında Batı örneği
açılan yeni okullarda ise. İslâm tarihi ya-
nında Osmanlı tarihi öğretilmeye baş-
lanmıştır. Bu yeni tarih anlayışında. Os-
manlı Devleti için başlangıç olarak dev-
letin kuruluş tarihi kabul edilmiştir. Bu
tarihten önceki Türk tarihi ile Osman-
lı Devleti'nin kuruluşunda Türk halkı-
nıngösterdiği çaba ve özveri, belirtilmek
şöyle dursun, söz konusu bile edilme-
miştir.
Tanzimat ve Birinci Meşrutiyet dö-
nemleri Osmanlı halkını ortak kültür
değerlerine kavuşturamadığı gibi, "mil-
liyetçilik" akımlannın hızla gelişmesi-
ni de önle> ememişör. împaratorlugun bir-
çok yerinde (özellikle 1877-1878 Osman-
lı-Rus Savaşı'ndan sonra) yeni bağım-
sız devletler kurulmaya başlayınca, ba-
zı Osmanlı aydınlan üçüncü aşama ola-
rak gördüğümüz. "milli tarih" anlayışı-
na sanlmak gereğini du>Tnuşlardır. Bun-
lar, Türklerin İslâm ve Osmanlı tarihle-
rine yaptıklan katkılann belirtilmesini
istedikleri gibi. bu iki tarihin ötesinde-
ki Türk tarihinin kaynaklanna da gidil-
mesi gereğini kabul etmişlerdir.
Bu yeni tarih anlayışı doğrultusunda
yapılan çalışmalaren çok fkinci Meşru-
tiyet döneminde büyük gelişme göster-
miştir. Devletin bu tarih çalışmalanna
ne kanşmak, ne de yön vermek gibi bir
düşüncesi, bir isteği olmuştur. Bu dönem-
de tarihe ilgi duyan bazı Osmanlı aydın-
lan, A\rupalı tarihçilerin Türk tarihi ile
ilgili düşünce ve görüşlerini hiçbireleş-
tiri ve denetleme süzgecinden geçirme-
den olduğu gibi derlemeye, aktarmaya
başladılar. Böylece. Türk tarihi ile ilgi-
li gerçeğe uymayan birçok bilgi, söylen-
ti ve anlamsız değerlendirmeler ve yar-
gılar, ne yazık ki, en çok bu dönemde
ülkemizde geçerlilik kazanmış ve etki-
li olmuştur.
Denilebilir ki, bu üç tarih anlayışı
TürkiyeCumhuriyeti'nin ilk dönemle-
rine kadar (1931) geçerliliklerini koru-
dular. etkinliklerini sürdürdüler. Oysa Os-
manlı Imparatorluğu'nun parçalanma-
sı. önce Avrupa, sonra Afrika ve As-
ya'daki topraklannın büyük bir bölü-
münü yitirmesi ve halifeliğin bile bu da-
ğılmada etkisiz ve önemsiz kalması,
"ümmet tarihi" anlayışını geçersiz kıl-
mıştır. Aynca bu dağılmadan kısa bir sü-
re sonra da Osmanlı tmparatorluğu'nun
yıkılması. geçerliliğini yalnız Osmanlı
tarihinde bulan -Osmanlı tarih anlayn
şı"nı yürürlüğünü yitirmiş birdevlet ta-
rihi anlayışı durumuna düşürmüşrür.
Atatürk, Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi Başkanı ve Cumhurbaşkanı olarak
söylediği çeşitli nutukJarda yeri geldik-
çe bu tarih anlayışından aynlmanın ge-
reği üzerinde durmuş, yeni bir tarih an-
layışını benimsemenin önemini belirt-
miştir. LozanBanşAntlaşması'nın im-
zalanmasından sonra Atatürk, bu yeni
tarih anlayışıyla ilgili olarak çeşitli ko-
nuşmalar yapmış, şu ilgi cekici düşün-
ce ve görüşleri dile getirmiştir:
"Biz tarih yazarken aport değil bizzat
fiiller ve hadiseler aravan adamlarız.
Eğer bunları bulamazsak meçhuliyeti
ve bu noktada cehlimizi itiraf etmekten
çeküımeyelim."
"Her şeyden evvel kendinizin dikkat-
le ve ifina ile seçeceğiniz vesikalara da-
yanınız. Bu vesikalar üzerinde yapaca-
ğınız tetkikatta her şeyden ve herkesten
evvel, kendi inisiyatifinizi ve miUi siizge-
cûıizi kullanınız."
"Biz daima hakikati arayan ve bul-
dukça, bulduğumuza kani oldukça ifa-
deye cüret gösteren adamlara."
"Cemiyeti (Türk Tarihi Tetkik Cemi-
yeri) ben niçin kurdum. Buradaki üye-
ler yurt içinde ve dışında tarihe ait yapı-
lan çalışmalarda ve kendi tetkikleri ne-
tketerinden birbirlerini haberdar ederek,
birbirlerini tamamlayarak çalışırlarsa
netke daha müspet olur."
"Mazide sayısız medeniyet kunnuş
bir ırkm ve milletin çocuklan oMuğumu-
zu ispat etmek için yapmamız lazun ge-
len şeylerin hepsini yaptığımızı ileri sü-
remeyiz. Bugüne ve yanna bıraküınış
daha birçok büyük işierimiz vardır. Ü-
nıî araştırmalar da bunlar arasındadır."
Çünkü Atatürk"e göre Türk ulusu,
Türkiye Cumhuriyeti olarak yeni bir
devlet kurmuştur. Devlet yenidir ama
ulusun çok uzun ve onurlu bir geçmişi
vardır. Onun için, ulusun, kendi adıru ta-
şıyan bir tarihe kavuşması tarihsel ve ka-
çmılmaz bir gerekliliktir.
Bunun için Atatürk'e göre, "ulus ta-
rihi anlayışı"nı benimsemekten başka
yol yoktur; bu da "ulusal Türk tarihi an-
İayışı" djr.
PENCERE
Katrilyonluk Lira!
RAHJVÜ KUMAŞ
5
5. Bakanlar Kurulu, bir
yılıru doldurdu diye kendini
öve öve bitiremez bir
görüntü verdi durdu.
Dersiniz ki her sorunun
çözümü buiundu, sonuca
ulaşmaya az kaldı. Bu sorunlann
baştnda gelen 'enflasyon' ise neredeyse
düşüş düzlemine girdi ve aşağı doğru
yuvarlanmayabaşladı. Bunun için de,
Başbakan Mesut Yılmaz "Karşıuksız
para basmadık" diyebildi.
Gerçekten bunu başarabildi mi bu
Bakanlar Kurulu?
Geçen yıl 20 Temmuz günü bu
köşede çıkan 'Zavallı Türk Lirasf
başlıkJı yazımın sonunu, "Paramız
açıkça, uluslararası değişimde en
değersiz ikinci paradır ve bol sıfırbdır.
Onun için 55. hükümet kesinlikje
dolaşımdaki paravı azaltıcı poIirikaHr
güdüp, Türk LirasTnı Türk bayrağıgibi
onuriu duruma getirmek zoruhdadır.
Bunuyaparsa enflasyon da düşecektir"
diye bitirdim. Şimdi, bir yıl sonra ne
görüyoruz? 30 Haziran 1997 günü
atanan 55. hükümet, 27 Haziran 1997
günü 539.627.787 milyon, kışacası
540 trilyon lira dolaşımda parayla
karşılaştı. Bir yıl sonra bu paranın
büyüklüğü 1.018.361.332 milyon,
yaklaşık 1 katrilyonun üzerine yıktı.
Yıl içinde bu büyüklük 1 katrilyon
100 trilyon sıntnna zaman zaman gelip
gitti. Bu iniş çıkışlan verecek köşe
olanağım olmadığından en can alıcı
yerini buraya aldım. (*)
Eski Mületvekili
Bir lngiliz atasözünde belirtildiği
gibi, 'Para ağaçta yetişmez' (Money
doesn't grow on trees). Para, Merkez
Bankası basımevlerinde yetişir. Ama
paranın değeri, ünlü değer kuramında
olduğu gibi, azlığı durumunda ortaya
çıkar.
Çünkü genel birbelittir(aksiyom):
Bir şey ne denli azsa o denli değerlidir.
Hükümetin başansı, Cumhuriyetin
75. yılında dolaşımdaki paranın
büyüldügünü (emisyon hacmini) ilk
kez katrilyonun üzerine çıkaran ilk
hükümet olmasıdır! Ama buna başan
diyenin iktisattan hiç anlamadığını
söylemeye gerek var mı?
Gerçi, para kuramında. uzmanlar,
para büyüklüğüyle fiyat oynamalan
arasında belirli bir ilişki olduğunu
söylerjer. Ama hemen ardın(toy)ara,.
'Intkhhndim değişıijUJde fiyaT
değişikliklerf arasındaki ba&n ba§ka
etkenît "enge^enebileceğını ileri
sürerler. Bu etkenlef paranın
dolaşımdaki hızı, üretim miktannın
değişmesi vb. gibidir. Ama ne olursa
olsun üretim artmayınca paranın hızlı
artışı, hem kendini değersizleştirir
hem de Fıyatlann yükselmesine neden
olur. Türkiye'nin son 25 yıldır yaşadığı
kısırdöngü bu! Hiçbir hükümet de bu
döngüyü kısırlıktan kurtarmaya
kalkmadı. Ama ne zaman ki hükümetin
bir yılı üzerine Başbakan Yılmaz
konuşup da para için yukandaki sözleri
söyledi, gerçeğin böyle olmadığını
söylemek gerekti. Çünkü geçen yıl,
Cumhuriyet Dönemi'nin en çağdışı
54. hükümetini gönderirken onun bir
yıllık para politikasını çözümleyip,
bir yılda paranın dolaşımdaki
büyüklüğünü % 102 arttınp günde bir
trilyon para bastığını ve bundan ötürü
sorumlu olduğunu açıkladığıma göre,
bu hükümeti de değerlendirmekten
kaçınmam eksiklik olurdu. ANASOL-
D hükümeti de bir yılda parayı
neredeyse benzer oranda (%100
dolayında) arttırdı. Ama günde, önceki
hükümet gibi bir trilyon değil.
neredeyse bir buçuk trilyon lira bastı.
O zaman bu hükümet daha kötü bir
parapolitikası izledı. Bundan şu çıkıyor
ki, 55. hükümet. 54. hükümetten %1
ya da 2 daha az para miktannı arttırdığı
halde piyasaya her gün daha çok para
sürdü. Günde yaklaşık birbuçuk trilyon
lira basarak bütün hükümetleri sollayan
bı^ ,,hükümet. h«r d c şpaçanvı
büyüklüğünü 'ItamfyonfB olçmeye
^başladı! Bu mu karşılıksız para
basmamak?
Yunan tarıhçi Herodot. "Para
Lidyahlar tarafından bulunduktan
sonra tünı Lid>alı gençladar drahoma
biriktirebilmek için kendflerini satmaya
başlamışlardu"" sözüyle de ünlüdür.
Arna bu hükümet bu para politikasıy la,
yani para katrilyonluk büyüklüğe
eriştikten sonra memurları çıplak
ayakla yürütmekle ünlenecektir.
(*) 14Ağustos 1998 günü emisyon
hacmi 1.317.168.394 milyon liradır.
ÛOAgustos 1998günlü Resmi Gazete,
sayfa 91).
İLAN
T.C.
AFYON 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN ÖDEME EMRİNÎN
ÎLANENTEBLİĞİ
Sayı: 1996 2988
Alacaklı: Mehmet Şenlik vekili Av. Alpaslan Giritli-Av. Hamdi Yakut Afyon
Borçlu: Bünyamin Türkyılmaz. (Osman oğlu) Adalar Mah. Telli Sok. Çifteler/Eski-
şehir
Borç: 70.169.863.- TL icra harç ve masraflan, vekalet ücreti ve 09.10.1996 tarihin-
den itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesi.
Yukanda adı ve açık adresi yazımı bulunan borçlu hakkında yapılmakta olan icra ta-
kibinde bulunan gösterilen adresinde ödeme emri tebliğ edilmemiş olup yapılan adres
araştınlmasında da adresi meçhul kaldığmdan ödeme emrinin ilanen tebliğine karar ve-
rilmiş olup, iş bu ödeme emrinin gazetede ilan tarihinden itibaren kanuni müddetlere
20'şer gün ilave edilerek 10 gün içinde borcu ödemeniz, takibin dayanağı senet kambi-
yo niteliğini haiz değilse 5 gün içinde tetkik mercine şikâyet etmeniz, takip dayanağı
senet altındakı imza size ait değilse 5 gün içinde aynca ve açıkça bir dilekçe ile tetkik
merciiine bildirmeniz, aksi taktirde icra takibindeki kambiyo senedi altındaki imzanın
sizden sadır sayılacagı. imzanın haksız yere ınkâr ederseniz senedi davalı takip konusu
alacağın %10'u oranında para cezası ile mahkûm edileceğiniz, merciden itirazmızın ka-
bulüne dair bir karar getirmediğıniz takdirde cebri icraya devam olunacağı, borçlu ol-
madığinız veya borcun itfa veya imhal edilmediği veya alacağın zaman aşımına uğradı-
gı veya yetki itirazınız varsa bunu sebepleri ile birlikte 5 gün içinde tetkik merciine bir
dilekçe ile bildirerek merciıden itirazınızın kabulüne dair bir karar getirmediğiniz tak-
dirde cebri icraya devam olunacağı, itıraz edilmediği veya borç ödenmediği taktirde 10
Şiin Kirıdr 74 npddegereficce IMI beftm)$a. bulunmantz. bulunmazsanız fjppıs)e(az- | •
yik oluriacağınız. hiç beyanda bulunmaz veya aykın beyândâ'bulunursanız hapisle ce-
zalandınlacagınız ödeme emri tebliği yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ ve ihtar olu-
nur. Takip Dayanağı: 15.10.1993 vade tarihli 20.000.000.- TL'lik emre muharrer senet.
Basın: 39879
•• - I L A N ., : . - • . . •
T.C.
SIVAS 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
1998/497
Davacı TDÇİ Genel Müdürlüğü vekili Avukat Ali Çimen tarafından davalı Hacı Meh-
met Odabaşı aleyhine açılan cebri tescil davasında;
Tüm aramalara rağmen adresi tesbit edilemeyen davalı Hacı Mehmet Odabaşı'nın
3.11.1998 günü saat: 09.00'da mahkemede bizzat hazır bulunması veya kendisini bir ve-
kille temsil ettirmesi, aksi takdirde yokluğunda duruşma yapılıp karar verileceği husu-
su tebliğ olunur. Basın: 40802
Rantiyeci EgemenliğiL
Ülkemizde yaşayan aklı evvel takımı hükümet
avuçlarını patlatırcasına alkışlıyorlar:
- Aklın gereği yapıldı..
- Piyasa rahatladı..
- Yüzler gülüyor..
Peki, hükümet ne yaptı?..
'Vergi Reformu' diye hazırlanan yasaya göre
'paradan para kazananlar' vergilendirilecekti.
Geri adım atıldı.
•
Hükümet geri adım atmasaydı, gününü görecek-
ti!.. Ortalık allak bullak olacak, bunalım patlaya-
cak, kıyamet kopacaktı.
Neden?..
Türkiye'de rantçılar ekonomide egemenleşti,
rantiyeci ses duvannı aştı. Osmanlı döneminde Sa-
ray'a borç veren Galata Sarraf ı bugünkü rantiye-
cinin yanında ne yazar?..
Rantiyeci paradan para kazanandır; bir de alın-
teriyle kazanan var...
Nedironun adı?..
Emekçi!..
Emekçinin esamisi bugünkü toplum düzeninde
okunmuyor; tarikat var, cemaat var, dincilik pazar-
laması var, rantiyeci var; ama, sendikalar nerede?..
Peki, böyle bir toplumda demokrasi nasıl ger-
çekleşecek?.. Namuslu işadamı üreterek, yarata-
rak ayakta duramıyor, ille de rantiyeciliğe zorlanı-
yor; köylü, işçi, memur ha var, ha yok!..
Tarikat şeyhlerinin üfürükçü dualanyla mı demok-
rasi işleyecek?..
•
Bir tür sözde işadamı türedi, paradan para ka-
zanmak mesleği aldı yürüdü.
Devlete vergi verme..
Enflasyon oranını sollayan tefeci faiziyle devle-
te borç ver.
Devlet bu tür sözde işadamından vergi almasın,
kamu görevlerini yerine getirmek için 'vergi yeri-
ne borç' alsın, Devlet Baba'nın borç faiziyle beli
bükülsün!.. Bu kısır döngüyü kırmak için hükümet
"Vergi Reformu"na yönelince kıyamet kopsun...
Hükümet korkup geri çekilince, medyada alkış
üstüne alkış:
- Krize demir yumruk..
- Piyasa rahatladı..
- Yüzler gülüyor..
•
Medya bunu neden yapıyor?..
Yoksa medya da paradan para kazanma yön-
temiyle mi ayakta duruyor?..
Elinizde tuttuğunuz gazetenin borcu olmadığı gi-
bi paradan para kazanmak yolunda yatınmı da yok-
tur.
Ya olsaydı?..
Kim bilir, ben de bu köşede hükümetin son ka-
rarını alkışlardım:
- Yaşa Mesut'.. . . -
- Varol Bülent'..
- Rahatladık.. , ' \ - *
- Yüzümüz güldü...
•
Kişiler, kurumlar, şirketler, holdingler, ekonomi-
•*e ^oB^jaft yflp^ajjcMe a^ırlandıkça, donüşü
' çbk zör bir yola gîrener.T)hlann hayat nîörhS so-
runlarıyla ülkenin çıkarları çelişmeye başlar..
Ne yazık ki bu aşamadayız. \t-\/u\'
Vatanseverler, insanlar, doğaseverler, toprak
erozyonu size seveb'deceğiniz hiçbir şey bırakmtyor.
T.E.M.A.
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve
Doğal Varlıklan Koruma Vakü
Tel: (0.212) 281 10 27 / 268 09 85
sız magazayı açın
Türkiye'nin
en işlek alışveriş merkezinde
ayda 200 dolardan başlayan
O
SHOPPING
müşteriler kuyrukta
Türkiye'nin internetteki ilk ve tek elektronik
alışveriş merkezi Superonline Shopping'e, ayda yaklaşık
50.000 internet kullanıcısı uğruyor. Giyimden kahveye,
müzikten oyuncağa, festival biletlerinden çiçeğe, akla
gelen her türlü ürün ve hizmeti sunan kuruluşlar,
Superonline Shopping'de bir "mağaza" açarak, yalnız
Türkiye'de değil, tüm dünyadaki internet kullanı-
cılarına doğrudan satış yapma fırsatmı yakalıyorlar.
Siz de hemen Superonline'ı arayın, ayda yalnızca
200 dolardan başlayan kiralarla, böylesine işlek bir
alışveriş merkezinde bir "mağaza" açın. Alışverişlerini
internetin olanaklarından yararlanarak Superonline
Shopping'den yapmak isteyen binlerce internet kul-
lanıcısı var. Bir başka deyişle, müşteriler kuyrukta.
Siz yeter ki magazayı açın.
A P I K R E D İ ' N İ
İ N T E R N E T
K U R U L U Ş U D U R
Superonline Hizmet Hactı: (0212) 284 04 44
http://shop.superonline.com
E-Posta: shop@superonline.com