Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 EYLÜL 1998 CUMARTESİ
10 DIŞ HABERLER
IMFkapatılsın, borçlar tasfiye edilsERGİNYILDIZOĞLU
LONDRA-IMF'nin 50. doğum gününün Asya kri-
zının başjadığı döneme denk gelmesı tarihin bır iro-
nisı olsa gerek. Bu kriz, dünya ekonomısının düzen-
leyıci kurumlannm başmda gelen ve kriz içindeki ül-
kelerin düze çıkması ıçin gerekli "reçetetere" sahip ol-
duğunu ıleri süren IMF"nin de gerçek yüzünün orta-
ya çıkmasına çok büyük bır katkıda bulundu. "Teori-
nin tüıtı mistifİkasyonunun kaybolduğu yer pratiktir"
ve pratik. IMF politikalannın çözüm getırmekten da-
ha çok sorunlan derinleştirdığini ortaya koydu. Aslın-
da daha yakm bır bakış dûnya ekonomisınde bugün
yaşanan krizin derinleşmesınde IMF'nin özel bir ro-
lü olduğunu da gösteriyor. Başta ABD olmak üzere G7
grubunun denetiminde ve uluslararası malı sermaye-
ye yenı pazarlar açmak ve borçlannı tahsil etme yo-
lunda işleyen IMF'nin artık kapatılmasının ve IMF ka-
nalıyla yaratılan borç tuzağında oluşan az gelişmiş ül-
ke borçlaruıın tasviyesinin zamaru geldi de geçiyor.
IMFnin yûkselişi
IMF. ikız kardeşı Dünya Bankası'yla birlikte 1944'te
Bretton \Voods Konferansı'nda doğdu. Bu ıkı kurum,
1930 knzinden çıkanlan deneylerin ışığında \ e gûnün
ekonomık politik dengeleri altında kuruldular. Her iki-
sine göre dün>a ekonomısının tekrar birbınne kapalı
pazarlardan oluşan parçalanmış haline gen dönmesi-
nin engellenmesiydi. Bu ıse pratikte. bu ikı kurumun
• Önce Latin Amerika'da, ardından Asya'da ve sonunda Rusya'da
patlak veren kriz, mali küreselleşmenin sınırlanyla birlikte
tehlikelerini de gözler önüne serdi. Bu krizler, ülkelerin
ekonomilerini düze çıkarmak için gerekli "reçetelere" sahip
olduğunu ileri süren IMF'nin gerçek yüzünü de ortaya çıkardı.
Dünya ekonomisinde bugün yaşanan krizin derinleşmesinde IMF'nin
özel bir rolü olduğu artık birçok kesim tarafindan kabul edilmiş
durumda. IMF hakkında daha radikal kararlann alınması gerekiyor.
görevinin dünya ekonomisini en güçlü ekonomilere aç-
mak anlamına geliyordu. Böylece dönemin "mukaye-
seli üstünlükler" teorisine de uygulanarak dünyanın
geri kalan ülkeleri en gelişmişlerin mal ve sermaye ih-
raç pazan olacaktı. IMF başanlı olduğu takdirde, ge-
lecekte bir kriz sırasında, gelişmiş ülkeler. dünya eko-
nomisinin kendilerine kapanmasını da önlemiş ola-
caklardı.
Bu görevine uygun olarak da IMF'nin önemi ve et-
kinliği, gelişmiş ülkelerin yılda ortalama yüzde 5 bü-
yüdüğü 1950-70 arasında değil, ekonomık büyüme-
nin yüzde 2.5 düzeyine indiği resesyonlann geri gel-
diği dönem olan 1970 sonrası dönemde artmaya baş-
ladı. Ancak IMF bugünkü önemli ve güçlü konumu-
na, 1980'lerde merkez ülkelerin krizini az gelişmiş ül-
kelere yönelik olarak dışlaştıran bu sürecin 1980'le-
rin başında yaşanan bir borç kriziyle ükanmasından son-
ra ulaştı.
Büyük mali kuruluşlann verdikleri kredilerin ser-
vısini ve geri ödenmesıni tehlikeye sokan borç krizi,
merkez ülkeler kapitalizmi açısından bir seri yeni so-
run yarattı. Birincisı, gelişmekte olan ülkelere yöne-
lik borç piyasası kuruyunca dolaşımda sıkışmaya baş-
layan sermayenin yatınm alanı hızla daraldı. îkincisi,
borçlu ülkelere yatınm yapmış olan ÇUS yerel pazar-
lannın daralmaya başladığını gördüler; üçüncüsü, borç-
lu ilkelerin ithalat fınansmanlannın zorlasması, bu ül-
kelerin merkez ülkelerin mallanna olan talebini düşür-
dü. Diğertaraftan 1980'ler, ABD ve lngiltere başta ol-
mak üzere gelişmiş ülkelerin, emek pazannı yenıden
yapılanmaya zorladığı dönemdir. Bu yenıden yapılan-
manın bir parçası da üretim birimlerinin azgelişmiş ül-
kelere taşınmasıdır. Bu koşullarda, azgelişmiş ülkeler-
de istikrarlı yatınm ortamı, giriş çıkış kolaylığı ve ucuz
iş gücü çokuluslu şirketler açısından daha bir önem ka-
zanır.
Bu sorunlan çözmek ve ortaya çıkan gereksinimle-
recevapvermek IMF'nin yeni göreviydi. Bugörev ya-
pısal uyum porgramlannın da içeriğini belirledi. Bu
yeni ekonomik politika yönelimi, merkez ülkelerde
emek piyasalannın esnekleştirilmesi, devlet işletme-
lerinin tasfıyesi, borsalarda denetimlenn kalkması, iş-
lemlerin elektronikleştirilmesi olarak yaşandı. Azge-
lişmiş ülkelerse; ülke ekonomileri, özelleştirme, ser-
bestleştirme, denetimlenn kaldınlmasıyla dışa açılıyor,
ülkelerin tüm kaynaklan borç ödemeye, yanı ulusla-
rarası mali sermayeyi kurtarmaya aynlıyordu. Bu sü-
recin ideolojık açıklaması, Keynesgil paradıgmanın ye-
Endonezya da
IMF kurbanı
Endonezya'da
IMF'nin Ekim 1997'de
uygulamaya soktuğu
katı program. bir anda
ülkede şok ctkisi
yarattı. Para birimi
rupi, dolar karşısında
yüzde 80 oranında
değer kaybetti.
Fiyatlar hızla arttı.
Buna temel gıda olan
pirinç de dahil olunca
ülkede ayaklanmalar
başgöstermeye başladı.
Oxfam
International'ın
verilerine göre son 6 ay
içinde yoksulluk
sınırının altında
yaşayan Endonezyalı
sayısı 4 misli artmış
bulunuyor.
Işsizlik oranı ise yüzde
25'in üzerinde.
USNIIN
IMF'NİN BAŞARISIZ POLİTÎKALARI VE SOSYAL tSTİKRARSIZLIĞI KÖRÜKLEMESt BATrYA KARŞI GÜVENt SARSIYOR
EMF'ye tepldler gün geçtîkçe arhyor
OZLEM YUZAK
Rusya'da baş gösteren kriz ve dünya
borsalannın peş peşe Büyük çöküşler ya-
şaması üzerine gözler IMF'>e ve bozuk eko-
nomileri düze çıkarmak içın dırettığı reform
paketlerine çevnlirken IMF karşıtı sesler
de giderek yükseliyor. Ancak belki de en
önemli konu IMF'den yardım alan ve eko-
nomık \e sosyal çöküntünün giderek art-
tığı ülkelerde Batı'ya karşı olan güvenın
giderek azalıyor olması. Bu ülkeler, özel-
lıkle de Asya ülkeleri Batı'yı. IMF'yi ken-
di çıkarlan doğrultusunda kullanmakla
suçluyorlar.
Bir uluslararası yardım örgütü olan ve
ciddi araştırmalan ıle tanınan Oxfam In-
tematıonal. IMFprogramlannın uygulan-
dığı ülkelerde zengın ve yoksul arasında-
ki uçurumun daha da açıldığını ve yoksul-
luğun arttığrnı kesin bir dille söylüyor. Ku-
ruîuşa göre IMF'nin ekonomik paketle-
rinde yer alan kamu harcamalanndaki kı-
sıtlamalar ve ulusal paranın değer kaybı-
na yönelik uygulamalar bu ülkelerde zen-
gin ve yoksul arasındaki gelir dağılımını
daha da arttıracak ve sosyal istikrar gide-
rek daha vahim boyutlara ulaşacak.
Oxfam'tn verilerine göre, Endonezya'da
yoksulluk sınınnın altında yaşayan kışi sa-
yısı son 6 ay içinde 23 mılyondan 100 mil-
yona çıkmış bulunuyor. Knz başladığından
ben Güney Asya'ya 100 milyar dolarrn
üzennde bir kaynak aktanldığını söyleyen
Oxfam, sorunun IMF kaynaklannın ye-
terli olup olmamasında değil yardım ya-
pılan ülkelerin kendine özgü koşullannın
dıkkate alınmayışında olduğunu belirti-
yor. Oxfam International'a göre, IMF'nin
ve uluslararası toplululuğun görevi, sosyal,
siyasi ve ekonomik kalkınma için gerekli
olan reformlan desteklerken bu ülkelerde-
ki sosyal kazanımlann konınması.
Rusya'daki ekonomik kriz vebunun tüm
borsalan alaşağı etmesi üzerine, Batı'da
da IMF'nin sorgulanması hız kazanmaya
başladı. lngiltere'de yayımlanan Internati-
onal Herald Tribune gazetesi ekonomisti
Stephen Roach "Faizoranlannı düşürme-
nin ve IMF politikalannı \tniden yapüan-
dırmanın zamaru artık gelmedi mi?" dıye
soruyor. Roach. IMF'nın "kurtarma tak-
tiklerini" gözden geçırmesım. kamu har-
camalannın kısıtlanması gibi sert fmansal
koşullan daha yumuşatması gerektiğini
belirtiyor.
Fransa'da yayımlanan Le Monde ıse ola-
ya daha eleştirel gözle bakıyor. Gazetenin
29 Ağustos tarihli başyazısında "Rusya'da
asunda hata bizün" deniyor ve şu görüş-
ler ılen sürülüyor: ABD'nin ve AvTupa li-
derlerinin Rusya Devlet Başkanı Boris Yeh-
sin'e söyledikleri hep aynı oldu: "Rus-
ya'nın finansal veekonomiksistenıinde ra-
dikal refonnlar uygulamaya sokulmadık-
ça,Ban'danroaUyardım yok." Aslında Ba-
tı'nın gerçek endişesı Rusya'daki ekono-
mik istikrardan çok siyasi istikrar oldu.
Zira, Rusya nükleer bir güç. Tüm Avru-
pa'nın silahlı kuvvetlerinden daha büyük
bır orduya sahip ve BM Güvenlık Konse-
yi'nde VETO hakkı bulunuyor. Bu yüz-
den Yeltsın Rusya'nın demokratikleşme
sürecinin kilit ismı olarak kabul edildi ve
IMF kaynaklan bu görüş doğrultusunda
Rusya'ya akıtıldı. Ancak gözler de Rus-
ya'da yaşanan gerçeklere kapatıldı. Yelt-
sın'in çevresindeki çıkarcı işadamlannın
parsayı toplamasma göz yumuldu.
Gûney Kore ömeği
IMF polıtikalannın kurbanı bırdığer ül-
ke de Güney Kore. 1997 yılında IMF'den
yardım almak zorunda kalan Güney Kore
hükümeti kendisine diretilen koşulu ka-
bul ederek yabancı yatınmcıya sınırlama
getıren yasayı iptal etti. Yine IMF planı doğ-
rultusunda hükümet desteklı bankalann
otomotıv ve yan iletken sanayiindeki Ko-
re firmalanna düşük faizli kredı vermele-
ri önlendi. Güney Koreli yetkililer, IMF'nin
bu koşullan ABD, Japonya ve Avrupa ül-
kelerinin dayatması sonucu ileri sürdüğu-
nü \ e asıl amacın Asya'daki ekonomik kal-
kınmayı dizgınlemek olduğunu belirtiyor.
rine, ilkkez Şili de "başamiauygulamayakonan" neo-
liberal bir paradigmanın geçmesiyle gerçekleştirildi.
Artık devlet ekonomiden çıkacak, tüm sorunlann çö-
zümü serbestçe işleyen piyasanın "gjzli eüne"bırakı-
lacaktı. IMF, İ980'lerde, işte bu sürecı küresel olarak
düzenleme işlevini üstlenerek bugünkü uluslararası
gücüne ulaştı.
Ve işlevsizieşmesi
IMF'nin yapısal uyum programlannın gerçekte ba-
şansız olduğu sık sık dile getirildi. Daha önce de bun-
lan örnekledik. Eleştiriler salt solcularla da sınırlı de-
ğil. Neo-liberal, muhafazakâr görüşleriyle bilinen He-
ritageFoundation'ın bir araştırmasına göre 1995'eka-
dar IMF'den uyum politikalan için kredi alan J37 ül-
keden 81 'inin IMF'ye bağımlılığı azalmamış, artmış.
89 azgelişmiş ülkeden 48'inin durumu iyileşmemiş,
32 ise daha dayoksullaşmı. (LosAgnetesTimes4.1.98).
Gelişmekte olan ülkelerin dış borçlan kriz sırasında
658 milyar dolardan, yapısal uyum programlannın
devreye girmesiyle, 1993'e kadar geçen zaman için-
de 1.800 milyar dolara yükseldi. Bu arada IMF, azge-
lişmiş ülkelerden gelişmiş ülkelere net 717 milyar do-
lar transfer edilmesini sağladı. Diğer taraftan bizzat
IMF'nin tespitine göre bu yapısal uyum programlan-
nı uygulayan ülkelerde, ekonomik kalkınma, büyüme
uygulamayanlara göre daha düşük olmuştur (IMF Db-
cussion Paper, Temmuz 1992). Tüm bunlar olurken
IMF. yapısal uyum programlanyla dünya ekonomisi-
ne açılan. kontrolleri kaldıran, ekonomik yapılannı ve
kaynaklannı borç ödemeye göre yeniden düzenleyen
ülkeler, hükümetlerinin bu işgüzarlıklanna karşılık
çok büyük bir fatura ödemek zorunda kaldılar.
Birincisi yukanda değindiğim gibi bu ülkelerin hal-
kı, gittikçe artan borç bağımlılığı altında, kendi eko-
nomileri üzerindeki kontrollerini kaybettiler. Ekono-
mik daralmanın yükü esas olarak emekçi sınıflann
üzerine yıkılırken. büyüme, dışandan alınan borçla
ucuza çalıştınlan işçilerin ve köylülerin sırtından fı-
nanse edildi. Bu arada yabancı bankalar, IMF yardım
paketlerinin de yardımıyla, kendi borçlannı tahsil et-
meyi sürdürdüler. Bu durum skandal düzeyine çıktığı
için artık aşın sağcı, neo-liberal yanlılarda, ömeğin Wall
Street'te bile eleştiri konusu oldu: "1994 devalüasyo-
nu Meksika için tam bir felaket oldu. İşcüer dünya abş
gücü içindekendi paylaruu hâlâgeri alamadtlar." (W SJ
2.9.98).
Ağırlıklı olarak tanma dayalı ülkelerde ıse IMF
uyum politikalannın sonuçlan tam bir felaket oldu. Bir-
çok araşnrmacı; 1980-1990'larda kronik hale gelen aç-
lık sorununa, doğal nedenlerden daha çok, IMF poli-
tikalannın ülke tanmını ve hayvancılığını çokuluslu şir-
ketlere açarak, tanmda yeni bir uluslararası iş bölümü-
nü zorlayan tahrip oluşun yattığını gösterdiler. (Örne-
ğin MkhdCusso(kMski( 1995) StrueturdalAdjustment
and Famine; Butter v« Carro Fıguera (1993) New ln-
ternationalisation of Agrkulture)
IMF politikalan kapitalizmin krizini de çözmeye
yardımcı olmadı. Serbestleştirme, dışa açma politika-
lannın teşvikiyle ve artan borçlara paralel olarak ser-
maye, üretimden giderek daha çok uzaklaşmaya, spe-
külasyona sıkışmaya devam etti. Bazı hesaplara göre
dünya ekonomisinde gerçek ekonominin, yatınm-üre-
tim gereksinimlerini karşılamak için gerekli yılhk kre-
disi 300 milyar dolar dolayında. 1980'lerde IMF id*-'1
resi altında yaşanan küreselleşmenin bugün geldiği
noktada sadece döviz piyasalannda bir günde dönen
paranrn hacmi 1.2 trilyon dolar. Prof. DomkjuePBbon'a
göre bu 1.2 trilyonun yüzde 70'i ise spekülasyonda ka-
lıyor. (Liberation)
Asya krizi mali küreselleşmenin sınırlanyla tehli-
kelerini gözler önüne serdi. Rusya krizi neo-liberaliz-
min nasıl felaketlere yol açtığını bir kere daha göster-
di. Küreselleşme sürecinin düzenleme politikası ola-
rak, IMF'nin 1980'lerden bu yana benimsediği eko-
nomik paradigmayla politikalann eskidiği. artık işlev-
sizleştiği ortaya çıktı. IMF politikalannın doğrudan bir
sonucu olarak gittikçe artan borçlar ise gelişmekte
olan ülkelerin geleceğine tam bir ipotek koydu; birçok
ülkede gelişmenın önünü tümüyle tıkadı. Bu sene ma-
yıs ayında, bu borçlann iptal edilmesiyle ilgili ulusla-
rarası bir kampanyanın başlamasına yol açtı.
Küreselleşmenin yıkıcı etkileri ve IMF'nin özellik-
le Asya krizinden sonra ortaya çıkan başansızlığı, bu-
nun arkasındaki perspektifsızlik. benzereleştirilerin ar-
tık muhafazakâr çevrelerden de yükselmeye başlama-
sına yol açıyor. Ekonomi Profesörü DommkjuePfihon'a
göre bu alanda birreformartık kesinlıkle gerekli; çün-
kü "Bugün IMF spekülatörlere hizmet eder bir duru-
mageinnştr (Liberation, 17.4.98). gerçekte ıse IMF'nin
reformu kolay kolay mümkün değil. Bu yüzden solda
IMF'nin kapanlması, sağda ise ABD ve G7'nin IMF'nin
yönetimini doğrudan devralarak, bir ekonomik NATO
gibi kullanmaya başlaması talebi yükseliyor.
1980 sonrası IMF politikalan ve sonuçlan IMF-Türkiye ilişkileri devalüasyonlarla anılacak 51. yılını doldurdu
IMF
lİDEOLOJİSİ
Ekonominin tamamen pıyasa
güçlerının gereklenne gore
ayarlanması:
Yenı sağ- Ekonomık akıl
ÖNERİLERİ <
Yapısal uyum programlan
(Ekonomık istikrar ve dışa açılma
SONUÇ
Insanın herhangı bir üretim
faktöru olarak kabul edılmesı
YARDIM (Kredı)
Önenlennın yenne getırilmesine
bağlı
KOŞULLAR
- Reel ücretlerin düşürülmesı
- Sosyal harcamalann kısılması
- özelleştirme
- Katı Bütçe
- Gumruklenn ındınlmesı
T"Elıtıst, liberal bir kuşak
guçlenıyor (Turkıye'de
fkincı Cumhunyetçıler)
•Grevler, başkaldınlar,
toplumsalhuzursuzluklar
artıyor.
SONUÇ
- Polısıye önlemler
- Sivıl sıkıyönetimler
- Askeri yönetimler
SONUÇ
- Sermayenin belirli
kesımlerde yoğunlaşması
- Gelir dağılımında bozulma
ve luks tuketımde patlama
- Ülkelerin malı ve parasal
polıtıkalar üzerindeki
egemenlıklerını
kaybetmelen
- Merkez bankalarının ve
malıye bakanlıklannın
yenıden örgutlenmesı
Ocuz emek Me rekabet gücu
kazanirna&, ihrKahn arbnimast
SONUÇ
Bütün Üçüncü Dünya ülkelen zengın
Batı pazanna yönelıyor
SONUÇ
Rekabet şıddetlenıyor
fZengın Batı ülkeleri
malıyetlennı düşürmek
içın sanayılennı emeğin
ucuz olduğu Üçüncü
Dünya'ya kaydınyorlar.
Üçüncü Dünya fiyat
kınyor, gelir düşüyor
SİYASİ VE EKONOMİK
TAM BAĞIMUUK,
KAPtTAÜSTSlSTEMlN
HtYERARŞJSİNE f,
KUSURSUZCA
EKLEMLENME
Üçüncü Dünya
yoksullaşıyor
\
1
1
BATI'DAlŞStZUK,
'. nHESYON,GEÜR
MĞHJMI
Kaynak: Iktısat Dergtsı
Batı'dan ithalat
düşüyor, Batı'nın
gelırten azalıyor,
dünya tıcaret
hacrm daraliyor.
IMFYEBAŞVURU
j
GERİDÖN)
Boşa kürek çekme sanatıTARIKYILMAZ
Adı devalüasyonla birlikte anıhr
olmuştu bir zamanlar. Anlaşmamn
kokusunun alınmasıyla birlikte tüc-
car-sanayici kesimi elini ovuştur-
maya, işçi-memur kesimiyse cebi-
ni korumaya çalıştı. Sadece Türki-
ye için değil tüm azgelişmiş ülke-
lerle yaptığı anlaşmada hep aynı so-
nuç alındı. Siyasi kaos ve darbe...
Ve onu en iyi anlatan kelimeler yıl-
larca dillerde dolaştı: Kemer sıkrna
ve acı reçete.
Türkiye'nin Uluslararası Para Fo-
nu ile ilişkileri bundan yaklaşık 51
yıl öncesine dayanıyor. 11 Mart
1947'de fona üye olan Türkiye ken-
dini kabul ettirmek için daha üye
olmadan devalüasyon yaptı. (1 do-
lar 1.30 TL'den 2.80 TL'ye çıkanl-
dı)
Ardından Menderes Hükümeti
geldı ve 4 Ağustos 1958 tarihinde
dolar 9 liraya vükseltildi. Dış borç-
lannı ertelme imkânı bulan dönemin
hükümeti Demokrat Parti'nin de-
valüasyonun aldıgı acı reçete bizi
27 Mayıs 1960'a götürdü.
Tarihler 1961 yılının ilk gününü
gösterdiğinde ilk stand-by anlaşma-
sı ve nakdi yardımı gelmişti. Tari-
hinin ilk stand-by anlaşmasını diğer-
leri hızlı bir şekilde izledi. 196O'lı
yıllarda 8 tane anlaşma imzalandı.
Bu dönemde Türkiye ithal ettiği
mallan, Türkiye'de üretme politi-
kası izliyordu. Iktisatçılar buna it-
hal ikameci sanayileşme politikası
diyorlar.
Yapılan devalüasyonlar ithal edi-
len mallarm pahahlaşmasına, ihraca-
tın da ucuzlamasına neden oldu. Bu
da ithal ikameci politikalann başlan-
gıç dönemi sayılabilecek 50 sonrası
dönemde Türkiye'nin dış açıklan-
nın temel sebeplerinden biri oldu.
1960Tı yıllann sonuna doğru döne-
min Başbakanı Süleyman Demirel
seçimi düşünerek IMF'nin devalüas-
yon baskısına karşı çıktı. Ancak faz-
la direnemedi. Ağustos 1970'te ya-
pılan yüzde 66'lık devalüasyon ile
dolar 15 liraya yükselirken acı reçe-
yon için beklemek zorunda kalmış-
tı. 1970'lerin son anlaşması Haziran
1979 tarihinde dönemin Başbakanı
Büknt Ece>it ile yapıldı.
Ancak CFfP senato seçünlerinde
başansız olunca iş Demirel'e kaldı.
Ardından 24 Ocak 1980 kararlan
alındı. Kararlann miman TurgırtOzaL
devalüasyonu IMF'nin istediği raka-
mm da üzerinde belirledi. Bu dö-
nemde ithal ikameci politikalar terk
edildi ve ihracata dayalı sanayileşme
politikası uygulanmaya başlandı.
Başan mı, başansızhk mı?
1983'te ANAP hükümet oldu ve ne
• Çalışanlar için kemer sıkma ve acı reçete, tûccar ve
sanayici için el ovuşturma demekti IMF anlaşmalan.
Kamu harcamalan kısılsın, ücretler dondurulsun, kamu
mallanna zam, hep istek listesinin ilk sırasında oldu.
Zaten hükümetlerin en çok uyduğu kararlar bunlardı.
te yine askeri müdahaleyi de berabe-
rinde getiriyordu.
Petrol krizi yakınlaştırdı
1970'li yıllann ortasma kadar dur-
gunluk dönemine giren IMF ile iliş-
kiler 1974 petrol kriziyle birlikte ye-
niden alevlendi. Petrol faturasını dış
borçla kapatmaya çalışan 2. Milli-
yetçi Cephe Hükümeti kısa vadeli
borçlara başvurdu. Ancak sonuç yi-
ne IMF ile masadaçözüldü. IMF'nin
istediği devalüasyonu bu defa hükü-
met yapmamış, bir sonraki devalüas-
olursa olsun döviz kazanma mantı-
ğıyerleşti. 1980'li yıllann başında ih-
racatın artışına bağlı olarak dış tica-
ret açığında azalma eğilimi eörülse
de asıl başan başta Irak ve lran ol-
mak üzere Ortadoğu ülkeleriyle ya-
pılan ihracatın artışından kaynaklan-
dı. Ortadoğu ülkeleriyle ihracatın
toplam ihracat içindeki payı 1980-
1984 arasında yüzde 26'lardan yüz-
de 48'lere kadar yükseldi. Ihraç edi-
len mallann niteliğinde ise hiçbir de-
ğişiklik olmadı. Ilerleyen dönemde
lran ve Irak'a konan ambargolar Tür-
kiye'nin dış ödemeler dengesinde
önemli delikler açılmasına neden ol-
du.
1994 başında enflasyon yüzde
100'ü aşmış. düşük tutulan faiz iç
borçlanmayı engellemiş, dövize ta-
lep artmıştı. Dış borç olanağı da ka-
panan hükümet dövize talebi engel-
lemek için faiz silahını kullanınca
gecelik faiz yüzde 1000'lere tırman-
mıştı. Sorunlann büyümesi üzerine
başvurulan kaynak yine IMF oldu. Ya-
pısal önlemler alınacak denmesine
karşın en önemli politika her anlaş-
mada olduğu gibi çahşanlarm abm gü-
cünün düşürülmesi oldu.
IMF ile yapılan tüm anlaşmalar-
da hükümetlerin önüne konan acı re-
çete değişmedi:
% Kamu harcamalannı azaltın.
9 Ücret artışlannı dondurun.
# Tanm ve sanayide destekleme
alımlannı kaldırarak iç pazan dış re-
kabete açın.
9 Yabancı yatınmlan ve serma-
ye hareketlerini teşvik edecek yapı-
sal ve kurumsal düzenlemeleri yapın.
9 thracatta rekabet gücü sağla-
mak için döviz kurunu sürekli olarak
ayarlayın.
9 mracatı destekleyici önlemler
alın.
Son yıllarda bunlara bir de özel-
leştirme eklendi. Ne olursa olsun
"sat, kurtul ve kamu açıgını azah" de-
nilerek özelleştirme politikalan des-
teklendi. Ancak her nedense hep kâr-
lı işletmeler özelleştirildi.