21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-I1FY1UL1998CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bila- Hızla iyileşiyor Yılmaz ve Eceviften Bila'ya zjyaret • AMvARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Mesut Yılmaz ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, Milliyet gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila'yı gazetedeki odasında ziyaret ederek, "geçmiş olsun" dileğinde bulundular. Ecevit'in Bila'ya kazaanını anımsayıp anımsamadığını sorması üzenne Bila. "Kaza anını hiç hatırlamıyorum. Telev izyonda kaza sonrası ayakta gezindiğimi, saçlanmı düzelttiğimi izledim. Fakat onlan hiç hatırlamıyorum. Bunlar şok anında otomatık olarak yapılan hareketlermiş" yanıtını verdi. Cindoruk TÜSİAD'da • Haber Merkezi - Türk Sanayicıleri ve jşadamlan Derneği'nin (TL'SİAD) Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'le başlayan sohbet toplantılan DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'la devam ediyor. Svvissotel'de bugün düzenlenecek olan sohbet toplantısında Cindoruk, partisinin sosyal, siyasal ve ekonomik konulardaki görüşlerini aktaracak. Cezaevinde eylem sona erdi • ANKARA (AA) - Çoğu çete mensubu, 102 kişinin başka cezae\ lerine naklinin ardından siyasi tutuklu ve hükümlülerce Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde başlatılan eylem sona erdi. Edinilen bilgiye göre, cezae\i yetkilileri ile tutuklular arasında sürdürülen görüşmeler. uzlaşmayla sonuçlandı ve tutuklular kurduklan barikatlan kaldırdılar. Kısa... Kısa... • Deri-İş SendikasL Tuzla Deri Organize Sanayi Bölge- si'ndeki işyerlerinde, son za- manlarda yoğunlaşan işten çıkartmalan,30 işçi için dün işyeri önünde protesto etti. • Basın şehitlerinin anısını yaşatmak amacıyla bu yıl 6.'sı düzenlenen geleneksel "Musa Anter \e Basın Şe- hitlen Gazetecilik Ödülleri "98"in sonuçlan belli oldu. Özel Onur Ödülleri. HA- DEP Genel Başkanı Murat Bozlak ile tHD Genel Baş- kanı Akın Birdal'a verildi. • Türkiye ile Arnavutluk arasındaki sosyal güvenlik sözleşmesinin uygulanması- na dair idari anlaşma,Çalış- ma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanı Nami Çağan ve Arna- vutluk Çalışma \e Sosyal Bakanı Anastan Angjeli ta- fından dün bir törenle imza- landı. • Türkiye Gazeteciler Ce- mıyeti Başkanı Nail Güreli. Genel Sekreter Turgay Ol- cayto. Gazete Sahipleri Bir- liğı Genel Sekreteri Ömer Ersöz ve avukat Fikret İl- kiz'den oluşan bir heyet, 7 aylık cezasını çekmek üze- re Saray Cezaevi'nde bulu- nan gazeteci Ragıp Duran'ı zivaret etti. • Avukat Fikret İlkiz, Tür- kiye Gazeteciler Cemiye- ti'nin düzenlediği seminere kanlarak "Radyo Televiz- yon Üst Kurulu ve Uygula- malan" konusunda bilgi ve- recek. İlkiz'in RTÜK ve u>- gulamalanyla ilgili soruları da yanıtlavacağı seminer, Burhan Felek Konferans Salonu'nda 14 Evlül 1998 giinü saat, 19.00'da gerçek- leşecek. H Türkiye'de ilk özel radyo. televizyon ve gazetecilik li- sesı olan Özel Marmara Rad>o Televizyon Gazete- cilik Anadolu Teknik Lise- si 1998-1999 eğitimveöğ- retım yılında eğitime başlı- yor. Karan MecKs verecelSavcılık, TBMM'ye Çiller soruşturmasmı sordu. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Yüce Divan'a giderse eşi Özer Çiller'le birlikte yargıç karşısma çıkacak ANK\RA(CumhuriyetBürosu)-Anka- ra Cumhuriyet Başsavcılığı: OzerÇUler'in "haksız servet edinmeye iştirak" savıv, la yar- gılandığı davayla ilgili olarak DYP Genel Başkanı Tansu Çiller hakkında Meclıs so- nışturması yapılıp yapılmadığı, varsa eğer sonucunun bildirilmesi için TBMM Baş- kanlığı'na yazı yazdı. DYP liden Çiller'ın Yüce Divan'a gitmesi halınde. eşi OzerÇil- ler'le birlikte yargılanacağı biidirildi. Çiller'le ilgili TBMM'de kurulan soruş- turma komisyonu FP-DYP millervekilleri tarafından oyalanırken, komisyon çalışma- lan 1 Ekim'de TBMM'nin açılmasından Türkler davası sonra sürecek. Ankara 20. Ashve Ceza Mahkemesi'nde geçen pazartesi günü va- pılan duruşmada. yargıç. \leclis soruştur- masının sonuçlanabilmesi için duruşmayı özellikle 2 Aralık gününe ertelemişti. Özer Çiller'in avukatı Bülent Acar'ınmahkeme- ve dilekçe vererek, Malive'nin zarar gördü- ğü iddiasının doğru olmadığını. bu neden- le sav cı Y ücel İkieniz tarafından hazırlanan iddianameninreddedilmesıni istediği öğre- nildi. Alınan bilgiye göre Acar. dilekçesinde savcılık aşamasında hazırlanan bilirkişi ra- porunu da kabul etmedıklenni behrterek "Müvekkilim ÖzerÇiller bu davada asli fa- il değil, iştirakten yargılannıaktadır. Asli fa- il olarak müvekkiiimin eşi Tansu ÇUler hak- kında Meclis soruşturnıası devam etmekte- dir. Soruşrurma sonucunda Tansu Çiller'in V üce Divan'da jargılanması gündeme gele- bilir. Bu nedenleyargüamanındurdunılma- sı gerekir" dedı. Hazine avukatı Serpil Da- lokay'ın. Acar'ın dilekçesine yanıt hazırla- dıgı öğrenildi. Acar'ın, mahkemenin yeniden aynı bilir- kışilerı görevlendırmesine de itiraz edece- ği biidirildi. Bilirkişiler. soruşturma aşama- sında hazırladıklan raporda, Özer Çiller'in haksız servet edinmesi nedeniyle Hazi- ne'nin 90 milyar lira zarara uğradığını ile- ri sürmüşlerdi. Mahkemenin karan üzerine dosya yeniden aynı bilirkişilere verildi. Bilirkişiler bu kez hazırlayacaklan rapor- da. haksız edinildiğı iddıa edilen rakamsal değerin, Türk Lırası türünden miktannı sap- tavacaklar. Bilirkişiler aynca, sanığın ve as- li fail durumunda olan Tansu Çiller ile 18 yaşını doldurmuş bulunan çocuklarının mallannı, haksız edinildiği ileri sürülen ta- rihlerdeki mal artışı ile mukayese edip, 5 ay- lık gelirlerini aşıp aşmadığı konusunda ek rapor hazırlayacak. Avukatlar KKK'den dosya istedi • DlSK kuruculanndan ve eski genel başkanlanndan Kemal Türkler'i, evinin önünde 18 yıl önce öldüren grubun içinde yer aldığı öne sürülen Ünal Osman Ağaoğlu'nun gıyaben yargılanmasına devam edildi. İstanbul Haber Servi- si-DlSK kuruculanndan ve eski genel başkanla- nndan Kemal Türkler'i. evinin önünde 18 yıl ön- ce öldüren grubun içinde yer aldığı öne sürülen Ü- nal Osman Ağaoğlu'nun gıyaben yargılanmasına devam edildi. Bakırköy 2. AğırCeza Mahkemesi'ndeki du- ruşmaya gıyabi tutuklu sanık Ağaoğlu. yakala- namadığı için getirile- mezken Türkler'in eşı Sabahat Türkler ile av u- katları Rasim Öz, Akın Atalay ve Ergin Cinmen hazır bulundular. Duruşmada söz alan avukat Rasim Öz. dava ile ilgili olarak Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mah- kemesi'nin 1981,176sa- yıh dosyasının Kara Kuvvetleri Komutanlı- gı'ndan istenmesini ta- lep etti. Sanığın 3 ay önce Ere- sin Otel'de gazetecilerle görüştüğünü, ancak yıl- lardır yakalanamadığını söyleyen Öz. bu konuda ihmali olanlar hakkında suç duyurusunda bulu- nulmasını istedi. Teföş Kurulu raporu Avukat Akın Atalay da geçen oturumda Baş- bakanlık Teftiş Kurulu Raporu'nun kamuoyuna açıklanmamış bölümle- rinde olayla ilgili bilgi- ler bulunma olasılıf ı ne- deniyle dosyaya konul- ması gerektiğini belirtti. Bu isteği dava dosya- lannın incelenmesinden sonra görüşülmesine ka- rar veren mahkeme he-1 yeti duruşmayı erteledı." ÇIZMEDEN YUKARI Basınımızın üç büyüğü Serkan'ın arkadaşları yargılandı Serkan Eroğlu'nun kuşkulu ölümüyle ilgili hiçbir çalışma yapılmazken olayın peşini bırakmayan arkadaşlannın işkence görüp tutuklanması trajik olarak nitelendirildi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) - Ege Cniversitesi lletişim Fakültesi öğrencisi Serkan Eroğ- lu'nun okul tuvaletinde asılı bu- lunmasının ardından, arkadaşla- nnın kuşkulu ölümünü araştıran üçü tutuklu 13 gencin yarsılan- malarına Izmir DGM'de devam edildi. Devrimci Sosyalist lşçi Hareketi'ne (DSİH) üye olmak. yardım ve yataklık etmek suçla- masıyla 3 ile 10 yıl arasında de- ğişen hapis cezası istemiyle yar- gılanan tutuklu gençler. DGM'- lerin evrensel hukuk sistemine aykın oldugunu gerekçe göstere- rek duruşmaya kanlmadılar. "Manisah gençler" davasının bir benzeri olan bu dava. Serkan Eroğlu'nun. otopsi raporunda bayıltılarak asıldığına ilişkin bulgulann yer alması üzerine ünıv ersite ve Bomova'da yapılan protesto eylemlerine katılan 20 öğrencinin 3 Haziran'dagözaltı- na alınmasıyla başladı. Gözaltı- na alınanlardan 13'ü hakkında DStH've üye olmak. örgüt üye- lerine yardım ve yataklık yap- mak savıyla dava açılırken 3'ü tutuklandı. lzmir DGM'de dünkü duruş- ma>a tutuklu sanıklar DenizÇa- nak. Ciban Taşkın ve Deniz Av- cıoğlu. DGM'lerin kuruluş ve iş- leyiş bakımından evrensel hukuk sistemine aykın oldugunu öne sürerek katılmazken. tutuksuz sanıklardan Cihan Taylan Ak- dağ. Ebru Bak. Nermin Deniz Karataş. Serdar Uğurlu ve Ze>- nepÖzen katıldı. DGM Savcısı iddianamesin- de, gençlerin DSlH örgütüne yardım ve yataklık yaptıklannı öne sürdü. Gençlerin avukatla- nndan Elif Nihan Bıçkjçı ile Su- at Çetinkaya. müvekkillerinin geçen duruşmada, gözaltında kendilerine işkence yapıldığını. gözaltı süresi sonunda Alsancak Devlet Hastanesi'ne götürüldük- Ağdaş davasında sanıkpolvsleretutuklama İstanbul Haber Servisi - Alibeyköy'de Kurruluş gazetesi sattığı gerekçesiyle öldürülen 17 yaşmdaki lise öğrencisi İrfan Ağdaş ile ilgili davada mahkeme, üç sanık polis hakkında gıyabi tutuklama karan verdi. Sanık polislerin mahkemeye bildirdikleri adreslerin doğru olmadığı ortaya çıktı. tstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesi'nde görevli sanık polisler A.Y- RA1. ve A.K.'nin katılmadığı Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi"ndeki duruşmayı CHP İstanbul Milletvekili Mefamet Sevigen ile CHP Eyüp llçe Başkanı Nafi Karayalçın izledi. Sanık avukatı İlhami Yetekçi'nin de mazeret dilekçesi vererek gelmediği duruşmada müdahil avukat Metin Narin toplanan delillerin ve olayın meydana geliş biçiminin tamamen sanıklann aleyhine olması nedeniyle tutuklama karan çıkartılmasını istedi. Cumhuriyet Savcısı da, duruşmaya gelmeyen üç sanığın otopsi raporu ile olay tutanaklanna ilişkin savunmalannı yapmadıklannı bildirerek CMUK'un 223. maddesi uyannca tutuklanmasını istedi. Cumhuriyet savcısının isteğine uyan mahkeme heyeti, sanıklann gıyaben rutuklanmasma ve duruşmaya gelmeyen tanıklann da yeniden çağnlmasma karar vererek duruşmayı erteledi. lerini anlattıklannı belirterek şunlan söylediler "Müvekkille- rimizi muayene eden doktor, iş- kence izlerini rapora geçirmiş. Ancak doktorun bu raporunu polisler yırtarak doktoru tehdit etmişier. Polisler bu defa müvek- killeri adli tabibe götürerek ra- por alnuşlar. Biz mü vekkillerimi- zi Alsancak Devlet Hastanesi'nde tedavi eden doktorlann dinle- nmelerini talep ediyoruz. Aynca müvekkillerin yazılama yaptık- lan yerlerde keşif yapılmasına karar verilmesüıi istiyoruz." Avukatlann tahliye istemini reddeden mahkeme, soruştur- manın genişletilmesine ilişkin istemlerinin bir bölümünü kabul etti. Mahkeme heyeti, sanıklann Alsancak Devlet Hastanesi'ne götürülüp götürülmediğinin be- lirlenmesi için Alsancak Devlet Hastanesi Başhekimliği'ne yazı yazılmasını kararlaştırdı. Eksik belgelerin tamamlan- ması için duruşma ileri bir tari- he ertelendi. IRMIKI AYDIN ENGİN Başlık Latince bir deyim. Fi- yakalı olsun diye Latincesini yazmaya niyetlendim ama bu- lamadım. Sözü Yargıtay Başkanı'na getirmek istiyorum. Yargı yılı- nın açılışı dolayısıyla konuştu. Yankıiar yaratan, cesur bir söy- levdi. (Bu köşede de) Sık sık değinilen bir yargıyı pekiştirdi. Ülkedeki ürkütücü çürümeden yargının da pay aldığını söyle- di. Söyleyen yargı aygrtının en tepesinden bir yargıç olunca, söylenenin ağırlığı artıyor. Ama gene de sizce sürpriz miydi? Yargıtay Başkanfnın söylediklerinde sizler (bizler) için yeni olan ne vardı? Bilme- diğimiz neyi söyledi? Galiba hiç. Inanmazsanız geçen yıl yapı- lan konuşmayı anımsayın. Üç aşağı beş yukarı aynı yargılar, aynı ürkütücü tablo çizilmiş. Ondan da önceki yıla gidip ar- şivlere bakın. Şaşıracaksınız. Hepsinin içeriği aynı -haklı ve doğru- yakınmalardan örül- müştü. Buradan yola çıkıp şöyle bir Söyledim ve Kurtuldum akıl yürütme mümkün: "Yargı- tay başkanlan, yeni yargı yılının açılışında zehir zemberek bir konuşma yapartar. Siyasilerin gözlehnin içine baka baka ye- nilip yutulması zorsözlereder- ler. Türkiye'de adalet dağıt- makla yükümlü yargı aygıtının içinde bulunduğu ürkütücü ko- şulları sergiterler. Söylerfer ve kurtulurlar!" Peki sonra? "Peki sonra" diye sorarken, "Peki sonra ne olur?" değil; "Peki o Yargıtay başkanlan ve o Yargıtay üyeleri sonra ne ya- parlar?" demek istedik. Gerçekten: Peki sonra? Sıradan bir yanıt mümkün ve belli: "Bu çürümenin üstesin- den gelmek, bu yakıcı sakın- caları ortadan kaldırmak yar- gıçların, yargı organlarının de- ğil, siyasetçilerin görevi." Öyle mi? Bu yanıtın, 1998 Türkiye- si'nde bir anlamı var mı? Nitekim siyaset esnafı, Yargı- tay Başkanı'nın konuşmasının yankıları henüz sönümlenme- den kollan sıvadı ve yargıda ça- lışanlarazam yapılacağının ışa- retlerini vermeye başladılar. Politikacıların o önemli konuş- mayı indirgedikleri nokta işte bu: Al şu üç kuruş zammı, ka- pa çeneni! Oysa yurttaşı yakan kavuran, onurunu kıran "üç kuruşa muh- taç edilmiş yargıç-savcı gerçe- ği" değil. • •• Çetelerin kuşattığı bir ülkede onca it uğursuzun yargıç karşı- sma çıktıktan kısa süre sonra ellerini kollannı sallayarak gene aramızda dolanmaya başlama- ları toplumsal vicdanı sızîatıyor. yurttaş onurunu yaralıyor. Yargıç'ın 20 yıl hapis kestiği mafyacı için mahalle kahvele- rinde "Demek beş altı yılda çı- kacak" deniyorsa: beş yıla hü- kümlü biri hakkında "Anlaşıldı, tutuklulukta geçen süresini he- saplayıp salacaklar" hesabı ya- pılıveriyorsa, o ülkede, yargıda ciddi sorunlar var demektir. Keza sayıları 26'ya yaklaşan hukuk fakültelerinden her yıl "yalapşap" bir eğitimle mezun edilen gençler, bir süre sonra karşımıza savcı ya da yargıç olarak çıkabiliyor ve yetersiz, çok yetersiz hukuk bilgileri ve kültürierı ile "hukuka ayıp, ada- leti rezil" edebiliyoıiarsa, o ül- kenin yargı aygıtında kanayan bir yara var demektir. Keza bu ülkenin politikacıla- n, insan haklarına ilişkin düzen- lemeleri "Avrupalının gözünü nasıl boyayabiliriz" mantığıyla bezirgân pazariıklarına bağlı- yorlarsa; çetelerin hakkından gelinmesinı sağlayacak yasal düzenlemeler, çetelerle tele- fonlaşan, sarmaşan, öpüşen, koklaşan. nikâhında şahit. dü- ğününde davetli olan politika- cılann ellerine kalmışsa... Eğeröyleyse... Yargıtay baş- kanları, yargı yılının açılışında zehir zemberek sözler etmekle yetinemezler. Bencileyin sıra- dan yurttaşlann yargıdaki çürü- meden yakınmasının sonuçla- n başkadır; Yargıtay'ın, Anaya- sa Mahkemesi'nin başındaki, artık birer "hukuk bilgesi"ne dönüşmüş oldukları var sayıl- ması gereken yüksek yargıçla- nn yakınmalan çok başka. Bizimki can sıkıcı mızıldan- malardan ibaret kalabilir. Ama hukuku savunan, adaleti tera- zileyen yargıçlar yılda bir kez değil, günde bir kez seslerini yükseltirierse, hukuk kükrerse bir umut vardır. ••• Dünyadan "Elimizden ne ge- lir, bizyasalan uyguluyoruz" di- yen binlerce ve binlerce yargıç geçti. Onların adlarını anımsa- yan bile yok. Ama "Ben politi- kacıların çıkardıklan yasalan uygulayacak bir devlet görev- lisi değil, hukuku savunan, hu- kukun üstünlüğünden öte yet- ke tanımayan, adaletin adil ol- masına kendini adamış bir hu- kukçuyum" diyen yargıçlar, in- sanlığın toplumsal belleğinde bugün de yaşıyorlar... POLTIİKA GÜNLÜGÜ HİKMET ÇETİNKAYA Tarikat Tuzağı../ Iki üniversiteli genç kız... Ikisi de tıp fakültesi öğrencisi... Biri üçüncü, diğeri dördüncü sınıfta okuyor... Ikisinin de içine kapanık oldukları ilk bakışta an- laşılıyor... Birincisi: "Üç yıldır tesettüıie dolaşıyordum. Çünkü bu biçimde giyinmeye mecburdum.." Duraksıyor... Başını öne eğiyor... Soruyorum: "Neden mecburdunuz böyle giyinmeye?" Yanıt "Okumam için ailemin gönderdiği para yetmi- yordu. Bir gün bir Nur cemaatinden birisiyle ta- nıştım. Bana çokiyidavrandı. O zaman yurtta ka- lıyordum. Eve taşındım. Bu evlere 'ışık evi' denir. Ayda 300 dolar veriyorlardı. Kabul ettim ve ka- pandım. Sonra Nur eğitimi aldım. Bana on kız öğrenci bulmam söylendi. Buldum, onlar da ka- pandı..." Soru: "Tüm bu anlattıkların kendi isteğinle mi oldu?" Yanıt: "EvetL" Ikincisi: "Lise son sınıfta öğretmenim kapanmamı iste- di. Kapandım. Kurslara gittim. (...) Tıp fakültesini kazandım. Eğer o kurslara gitmeseydim, tıp fa- kültesine giremezdim. Bana ev buldular, ayda 250 dolar veriyorlardı..." Soru: "Baban ne iş yapıyor?" Ikincisi: "Babam işçi emeklisi, annem ev kadını..." "Ya senin baban?" "Memur, annem ev kadını..." Soru: "Ikinize birden soruyorum: Tarikattan aynlınca mı tesettürden çıktınız?" Birincisi: "Karar verdik ikimiz birden.. çünkü hayatımız- \a oynuyoriardı. Sizin, bizim tarikatla ilgili yazdık- lannızı okuduk. Kitaplarınızın hepsini inceleyip kendi aramızda tartıştık. Yazdıklannızın tümü de doğruydu. Sonunda tarikattan aynldık..." Ikincisi: "Evet, öyleyaptık..." Soru: "Sizi tehdit etmediler mi?" Ikisi birden: "Ettiler. Ama direndık. İş bulduk, çalışıyoruz. Bizim için yeni biryaşam başladı..." • • • FP'Iİ Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Hanım'ı anımsadım birden!.. Iki genç kız tesettürden kurtulmuş karşımda oturuyorlar... Önceki gece televizyonlarda Gül ve eşi soru- yorlar: ._..., ,-,.,,., "Bu ne biçim demokrasi!" . • .'. •' Sevsinler!.. •••>• •.• •••• Türkiye'de bir oyun oynanıyor... Oyunu yönetenler kim? Din bezirgânları!.. Bakın bir din bezirgânı neler yazıyor: "Çocuklarımız biryılını kaybedebilir. Bizler tutuklanıp hapse atılabilir, sürgünlere gönderilebiliriz... Ya da işkencelere tabi tutulabiliriz. Bunların hepsi mümkün. Mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimiz elleri- mizden alınabilir. Ama birşey mümkün değil. Ne kitabımızı veyü- reğimizdeki imanı size teslim ederiz ve ne de vaz- geçeriz mücadelemizden..." Yazısının başlığı ise şu: "Yılgınlık yok, direniş var!" Bak hele şu din bezirgânına!.. Din bezirgânı hızını alamayıp devam ediyor: "Hayır vazgeçmeyeceğiz ve bu mücadele sü- recek. Ve sonunda kazanacağız. Yılgınlık yok! Di- reniş var! Bu mücadele sürecek. Bu mücadele sürecek. Sonuna kadar. On yıl da sürse, bir öm- re de mal olsa.. bu direniş sürecek. Ve biz kaza- nacağız. Insanlık onuru zulmü yenecek! Unut- mayın Allah her şeyi bilip görmektedir. Bu soylu birimtihandır... O bizezafer vermek istiyor ve bi- zişerefli, ömrümüzü bereketli kılmak istiyor. Unut- mayalım ki, rızkı veren O! Kaderi yaratan O! Ece- li tayin eden O. O yoktan var edendir. O hüküm sahibidir. O rahmandır, rahimdir. O ilahdır ve Rabdir. Ve biz şahadet ederiz ki, O'ndan başka ilah yoktur. O '01' derve olur. Allahu ekber. Elhamdülillah. Iy- yake nağbüdü ve iyyake nestain! (SadeceAllah'a ibadet eder ve yalnız ondan yardım isteriz). Yalnız değilsiniz. Mahzun da olmayacaksınız! Ve'sselamü aleyküm. Dua ile." • • • Iki genç kız... Ikisi de tıp fakültesi öğrencisi... Birincisi: "Tesettür giyen, başını başörtüsüyle değil, si- yasi ideolojiyle kapatan kız arkadaşlarımızın bü- yükçoğunluğu tarikatlann, yasadışı dinci örgüt- lerin, onların gazete, dergi, televizyonlanndaki militanlannın esiri haline gelmişlerdir. Ben biliyo- rum ki işadamı, yazar, politikacı kimliği taşıyanlar bize hep şöyle demişlerdir: 'Bu bir savaştır, savaşta yılgınlık olmaz..' Amaçları, laik demokratik cumhuriyetiyıkmak- tır, biz gördük veyaşadık..." Cağaloğlu'ndaki Ankara Caddesi... '. Saat 09.30... Tarih: 10 Eylül 1998... 80 AE 920 plakalı beyaz minibüs... ; İçinde tesettüriü kızlar... Aracın önünde, dikiz aynasında Suudi Arabis-. tan bayrağı... Arkasında ilginç bir yazı: "islam ol, • kurtul"... Altındaki yazı da şöyle: "Altınoluk Der- gisi"... •• Evet, burası Türkiye... Oy avcısı politikacılara, aymaz aydınlara, nu-' maracı cumhuriyetçilere, "Ben laik demokratım" diyen herkese duyurulur! Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Arıtalım ORIVIAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle