27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9AĞUST0S1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER HADEP gerçeğini göz önüne alan partinin güneydoğu örgütleri işbirliğinden yana CHP'de güçbirbği tarbşmasıTÜREV KÖSE ANKARA - TBMM'nın 18 Nisan'da yerel v e genel seçımlerın bir arada yapıl- ması yönünde karar almasının ardından. CHP örgütlerinde ittifak tartışması yoğun- laştı. Özellikle Doğu \e Günevdoğu örgüt- leri, bölgedeki "HADEP gerçeğTnı göz önüne alarak ittifak yapılmasmı ısterken Diyarbakır İl Başkanı' Mesut Değer "DSP- HÂDEP-ÖDP-İR bütün sol CHP çaüsı al- tındaittifakyapmalT dedı. Ankara II Baş- kanı Haydar Vılmaz konunun yetkıli ku- rullarda tartışılması gereğine dikkat çe- kerken Tekirdağ, Zonguldak \e Antalya ıl başkanlan ittifaka karşı çıktı. Lstanbul İl Başkanı Etem Cankurtaran ise "şiddetsı- mnna kadar herkeslediy alog \e seçime dö- nük işbirliğinden yana oJduğuıuTsöyledi. CHP üst > önetiminin "DSP dışındald partilerle ittifaka hayır" yaklaşımı. örgüt- lerde farklı değerlendirmelere yol açtı. Ba- zı CHP il başkanlarının bu konudaki de- ğerlendirmelen şöyle: Etem Cankurtaran (İstanbul İl Başka- nı): Benim görüşünı çok açık. Şiddet sını- nna kadar herkesle seçim işbirliğinden ya- nayım. Tek ölçüm. şiddete karşı olmak. Ha>dar \ ılmaz(Ankara Ü Başkanı): Bu tür konularda genel merkezin örgütlerle bir bütün olarak degerlendirme yapmasın- dan sonra bir noktaya gelinebilir. Konu. yetkıli kurullarda karara bağlandı. Bız An- kara'nın bu zıhnivetten kurtanlıp sosyal deınokratların yönetıme gelmesi ıçin ge- reken her şeyi yapacağız. Mesut Değer (Diyarbakır tl Başkanı): Şahsi düşüncem. Türkiye'deki solun ta- marrunın seçimlerde ittifak yapması ge- rektiği yönündedır. DSP, HADEP, ÖDP. İP gibi bütün sol partilerle CHP çatısı al- tmda ittifak yapmahyız. Mustafa Kurban (Bingöl İl Başkanı): Türkiye'de lek parti iktidarı zor. DYP ıle MHP, ANAP ile DSP ittifaka hazırlanı- yor. CHP'nin çekincelı davranması doğru değil. CHP. demokrasiye ınanmış her güç- le ittifaka hazınz diyebilmeli. Güneydo- ğu'da tabanımızda HADEP'e. ÖDP'ye oy kayması var. CHP olarak Alevileri. yok sayılmaya çalışılan Kürtleri sosyal demok-' rasinin şemsiyesi altına almalıyız. Necati Demirhan (Batnıan tl Başkanı): Solda birlik olursa, böyle bir ittifaka evet deriz. Birer ikişer partilerle olmasına. ha- y ır deriz. CHP çatısı altında tüm sol par- tilerin birleşmesinden yanayız. HüsnüBozkurt(Kon>aİI Başkanı): Irk- çılığa, şovenizme ve terorizme bulaşma- mışhertürlü sollabuluşmayı arzu ederim. CHP felsefesiyle çelişmeyen bir bütünleş- me makbulümüzdür. Şevket Gürsoy (Adıyaman İl Başkanı): Türkıye'nin sorunlannın masaya yatınl- ması önemli. HADEP, DSP ile deBP ile de ittifak olur. yeter ki sorunlar masaya yatınlıp ortak çözümler bulunsun. Beldr Gündoğan (Tunceti İl Başkanı): DSP bizden kaçıyor. Bütün sol partilerin birleşmesi gerekir. ÖDP ile birleşmemiz- de büyük fayda görüyorum. lttifaklar da yapılsın. HADEP'le de ittifaka karşı deği- lim. Soldaki partilerin hiçbirinden ürkmü- yorum. Emekten vana, demokrasiden ya- na olan insanlann ittifaklanna sevinçle ba- karım. Burhan Karaevli (Tekirdağ İl Başkanı): Biz ittifaka karşıyız. Getirdiğmden fazla götürür. Bizim ittifaka ihtiyacımız yok. Mustafa Çetin Kaya (Antaha İl Başka- nı): tttifaklar çözüm getirmiyor. Doğrula- nn üzennde bırleşip tek parti olarak de\ am etmek daha doğru. Harun Akın (Zonguldak İl Başkanı): It- tıfak yapılmasına karşıyım. Türkiye'nin geçirdıği çok önemli 2-3 yıl var. Bu süre- de CHP'nin laik, demokratik cumhuriyet adına ne kadar samimi olduğu ortaya çık- tı. Bu samımıyeti başka hangi partide gö- rüyoruz? Demirel'den Clinton'a mesaj • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, önceki gün K.en>a \e Tanzanya'nın başkentlerinde meydana gelen \e ABD büyükelçiliklerini hedef aldığı bildirilen patlamalar nedeniyle ABD Başkanı Bill Clinton'a üzüntülenni içeren bir mesaj göndenrken terörün önlenmesi için uluslararası işbirliğinin öneminin altını çizdı. ÖDP'nin işbirliği arayışları • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -ÖDP'nin demokratik kıtle örgütlerıyle işbirliği çalışmalan dün de Pir Sultan Abdal Kültür Dernegı(PSAKD) ziyaretıyle sürdü. Uras, öncelıkli hedeflerinin seçımlerin demokratikleşmesi için işbirliği çalışmalan yapmak oldugunu söyleyerek "Seçim barajı inmese bile toplumsal muhalefet , barajLan yıkacak+güçtediı" .rfedi. PSÂKD Genel Başkanı Necati Yılmaz da mutlak bir şekilde toplumun genel iradesini ortaya koyabilecek barajsız bir seçim istediklenni söyledi. Turistter yol kesti • ALANVA (Cumhuriyet) - Alanya atık su antma tesisinde meydana gelen anza nedeniyle pis suların Damlataş sahilıne boşalması, turistleri isyan ettirdi. Yerli \e yabancı turistler Atatürk Caddesi'ni bir süre trafiğe kapatarak ölayı protesto ettiler. Akgünep'e dava • ANKARA (AA)- Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, görevi sırasında kuruma ait cep telefonlannın tahsisinde "görevini kötüye kullandığı vebövlece kurumu zarara uğrattıği" gerekçesiyle eski TRT Genel Mü'dürü Prof. Dr. Tayfun Akgüner hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Bu dava ile ilk kez TRT Genel Müdürlüğü görevinde bulunmuş bir kışi yargılanmaya başlanacak. Davanın ilk duruşması 3 Kasım 1998tarihinde görülecek. Hacı Bektas veli Barış Yürüyüşü Alevi örgütleri demokrasi yürüyüşünde ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)-20 Alev i ör- gütü, yann Trabzon'da görülecek "Gazi Dava- s f mağdurlanna destek vermek amacıyla duruş- ma sonrası Hacıbektaş il- çesine kadar 6 gün süre- cek, "Hacı Bektaş Veli Banş, Dostluk ve SevgT yürüyüşü düzenleyecek- ler. Alevi örgütleri temsil- cilerinin katıldıgı basın toplantısında konuşan Avrupa Alevi Birliklerı Federasyonu Başkanı Ali Kıüç, 1950'lerden sonra sağ yönetımler nedeniy- le ülkenin resmi politika- sının Türk-lslam sentezi- ne endekslendiğine işa- ret etti. Türkıye'nin sı- kıntılı birdönemden geç- tiğini, Alevi örgütlerinin buna seyirci kalamaya- cagını belirten Kılıç, yü- rüyüşün demokrasiye sa- hıp çıkma ve destek ver- me anlamı taşıdığını söy- ledi. "Gazi Davasrnın yann Trabzon'da görüle- cek duruşmasından son- ra bir basın açıklamasıy- la yürüyüşü başlatacak- lannı anlatan Kılıç, sıra- sıyla Giresun, Ordu, Fat- sa. Samsun. Merzifon, Çorum ve Ankara yönü- nü izleyerek Hacıbektaş ilçesine gideceklerini bildirdi. Irtica ile mücadele adı altında Alevi toplumuna ve dedelerine bazı yasak- lar getirildiğini öne süren Kılıç, "75 jıldır cumhu- riyet, laiklik ve demokra- si için mücadele veren Alevi örgütleri olarak, bu yasaklan kabul etmeye- ceğiz. Bu konuda par- mak kaldıracak her mil- letvekilinin, 25 milyon Alevi toplumu olarak ya- kasına yapışacağız. Bir sonrald seçimde de kirli maskelerini halkın gözle- ri önüne indirecefiz" di- ye konuşru. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Demirel bugün Eskişehir'de "uygulama planı onayı" bulunmayan inşaat alanında törenle ternel atacak. i i Oi-Ct/MT. A UCUMOAN TBB Başkanı Prof. Özgen, yargıdaki şeriatçı kadrolaşmanın ülkeyi tehdit ettiğini vurguladı 'Tarikatları liderler destekliyor 9 ANKARA(Cumhuri>etBüro$u)-Türkı- ye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Prof. Dr. EralpOzgen, irtica tehdidinin ortadan kalk- madığını \urgularken, Edirne Idare Mahke- mesi'nin türbanla ilgili karanna gönderme yaparak fet\a kurumunun canlandınlmaya çalışıldığını bildirdi. Tarikatların etkinlıği- nin parti liderlerinin desteğiyle arttığına işa- ret eden Özgen. "\argıdaki şeriatçı kadro- laşma ülkemizin geleceği açsından büyük bir tehlike oluşturmaktadır" dedi. Özgen, TBB'nin kuruluşunun 29. yıldö- nümü nedeniyle yaptığı açıklamada. yargı- daki sorunlann artarak sürdüğünü belirte- rek, sorunlann başında yargı bağımsızlığı- nın sağlanamamış olmasının geldiğini vur- guladı. Özgen, "Adakt Bakanı ile müsteşa- nnın, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuru- lu' na üye olduğu,yüksekkurulun kendi per- sonel müdürlüğü ve tefriş kurulunun bulun- madığı bu sistemde yargı bağımsızlığından söz edilemez. Birliğimiz ve yargı mensupla- nnın bu konuyu yıllardırdile getirmiş olma- lanna karşın gerekli anayasal değişikliği yapma konusunda politikacılanmızın du- yarsızhğı üzüntü vericidir" dedi. Özgen, açıklamasında ana hatlanyla şu görüşleri dile getirdi: İdare yargı kararlanna uymuyon Yargı- nin önemli bir sorunu da, idarenın yargı ka- rarlanna uymaması sorunudur. Hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesi, cumhuriye- timizin hukuk devleti niteliğinin gerçekle- şebilmesi, idarenin yargı kararlanna koşul- suz uvmasıvla mümkün olur. Bu nedenle. yargı kararlanna uymayan kaınu görevlıle- n açısından daha gerçekçi yaptınmlann ön- görülmesi gerekir. Yargıya polis saldınsı: Yargıya ve yargı kararlanna saygının bütün vatandaşlanmız. ama öncelikle kamu görevUleri açısından söz konusu olması gerekir. Bu açıdan 21 Ni- san 1998'de Aydın'da cumhuriyet tarihimiz- de ilk kez yaşanan olaylar büyük önem ta- şımaktadır. lşkenceyle ölüme neden olma iddiasıyla yargılanan bazı polislerin mah- kûm edilmesi sonucu salonu dolduran sivil polislerin avukatlara \e basına saldınsının özünde mahkûmiyet hükmü \atmaktadır. Bu saldın doğrudan yargıya v e karanna yö- neliktir. Aradan geçen 4 aylık sürede fail- ler hakkında hiçbir işlem yapılmaması. sa- nığı emniyet mensubu olan yargılamalarda, yargıçlann yansız ve bağımsız karar vere- bileceklerini kabul etmek zordur. Bağımsızsavunma: Barolann ve birliğin Adalet Bakanlığı vesayetınde olduğu ülke- mizde bağımsız savunmadan söz edilemez. TBMM Adalet Komisyonu'nun alt komis- yonunda kabul edilen yasa değişiklik tasa- rısı önemlidir. Ayrıca meslektaşlanmızın beklediği şirketleşme konusu da tasanda y- er almaktadır. Ancak maalesef komisyon üyelerinin. hangileri oldugunu açıklama- dıklan bazı maddelere karşroldukJannı be- yan etmeleri nedeniyle tasan Adalet Ko- mısyonu'nda görüşülemeden beklemekte- dir. Savunmaya haksızhkveadaietsizlik: Hak- kı savunan \ e adaletin gerçekleşmesi için uğraş \eren meslektaşlanmız genelde hak- sızhk \e adaletsizlıklerle karşılaşmışlardır. Kamu avukatlannın statüsü ve mali durum- lanndaki büyük aksaklık buna bırörnektir. Yurttaşlan vergi mahkemelerinde sa\un- ma. onlann vergi sorunlannı çözme hakkı- na sahip av ukatlann bir kısmının kendi ver- gi beyannamelenni imzalama yetkisinden yoksun bırakılmalan birdiğerörnektir. Bir meslek mensuplartna, diğer meslek men- suplannın sırtından kazanç sağlama anla- mına gelen bu uygulamadan Maliye Ba- kanlığı'nın birtürlü vazgeçmek istememe- si düşündürücüdür. DGM'ler kaldınlmah: TBB, kuruluşun- dan bugüne DGM'lere karşı çıkmış ve bun- lann olağanüstü mahkeme niteliği taşıdığı- nı belirterek eleştirmiştir. Avrupa Insan Haklan Komisyonu ile Avrupa Insan Hak- lan Mahkemesi'nin (AlHM) kararlan, bir- liğimizin haklılığını ortaya koymuştur. Bu kararlar karşısında DGM kararlanna karşı AlHM'ye gidildiğinde ülkemiz aleyhine karar verileceği kesinlik kazanmıştır. Bu nedenle bu olağanüstü mahkemelerin ge- cikmeden kaldınlması bir zorunluluk hali- ne gelmiştir. Düşünceyi açıklama özgür olmalı: De- mokratik yargı reformunun bir an evvel ger- çekleşmesi gerekir. Reformun çerçevesi anayasada yargı bağımsızlığı ve milletve- killerine ayncalık yaratan milletvekili do- kunulmazlığı ile ilgili hükümler başta ol- mak üzere gerekli değişiklikJerin yapılma- sı, memurlann yargılanmasını düzenleyen yasanın gözden geçirilmesı ve yasalanmız- da düşünceyi açıklama ve yayma özgürlü- fünü engelleyen hükümlerin yürürliikten kaldınlması gereklidir. Laiklik tehdit altında: Cumhuriyetimizin laik niteliğine yönelik tehdit hâlâ ortadan kalkmış değildir. Irtica ile ciddi bir müca- dele yapılmamış, sekiz yıllık kesintisiz eği- tim yasası dışında her şey olduğu gibi bıra- kılmıştır. Tarikatlann etkinlikleri özellikle eğitim alanında sürmekte ve bazı tarikatlar parti lideri düzeyinde destekçi bulabilmek- tedir. Yargıda şeriatçı kadrolaşma: Bakanlık- lardaki şeriatçı kadrolar genellikle olduğu gibi bırakılmıştır. Özellikle yargıdaki kad- rolaşma, ülkemizin geleceği açısından bü- yük tehlike oluşturmaktadır. Bunun en ya- kın örneği, basında yer alan haberlere gö- re, Edirne tdare Mahkemesi'nde yaşanmış ve bu mahkeme Diyanet lşleri Başkanlığı fetvasına göre hüküm vermiştir. Böylece ülkemizin laik düzenine ağır bir darbe vu- rulmuş ve fetva kurumu yeniden canlandı- nlmaya çahşılmıştır. Ödünsüz mücadele: TBB, 29 yıldır sa- vunduğu ilkelerden geri adım atmadan. hu- kukun üstünlüğü, demokratik hukuk dev le- ti iikelerinin eksiksiz uygulanabilmesi, dev- letimizin üniter bütünlüğünü korumak. yar- gı bağımsızlığı ve bu ilkelerin olmazsa ol- maz koşulunu oluşturan laiklik ilkesi için mücadeleye devam edecek ve çalışmalann- da izleyeceği yol Atatürk devrım ve ii- kelerinin aydınlattığı yol olacaktır. POLİTtKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA f Aşk Kırgınlığı../ Ellerin ne kadar küçük, gözlerin sanki siyah bir gül... Propertius belki de yaşamın ince derinliklerini yansıtıyor bu gece sana!.. Bilir misin çıplak Eros güzelliğin yapay olanından hiç hoşlanmaz, Evenos'un kızı babasının hüküm sürdüğü kryılarda dolaşmazdı... Her şey bir düş ülkesinde geçiyor gibiydi... Sahi aşk kırgınlığı neydi? Horatius'un bir konuşmasını anımsa: "Sana sevgim bitmedi ve güzel boynunu başka birgencin kolları sarmadığı sürece, Pers kralından daha iyi yaşadım ben..." Lydia'nın yanıtını düşün: "Gerçi sen de başka bir kadın için yanmadığın, Lydia ise asla Chloe'cten sonra gelmediği sürece, ünlü Lydia adımla Romalı \\\a'dan daha ünlü yaşa- dım ben..." Lydia aşkın aleviyle yanıyordu oysa... Diyordu ki: "Calmais, Thurium'/u Arnytus'un oğlu; onun için iki kez ölmekten korkmam, kader uzun ömür verir- se genç adama.." Horatius'un daTrakyalı Chole metresiydi, müzi- ği iyi bilir, lirçalmayıda... Diyordu ki: "Ne olur eski sevdamız geri gelse, ayn düşenle- ri aynı boyunduruk altına alsa, sarışın Chole def edilse ve reddedilen Lydia'ya kapı açılsa?" Eski sevdalar bir türtü geri gelmiyordu... Bir kadın Ortaköy'de bir sabah denize, martılara bakıp sevdanın gölgeleri içinde oyalanıyordu... Kadın uzun boyluydu ve gözleri gecenin içinde aydınlıksaçıyordu... Erkek ise şaiıierin en kötüsü Catullus'un dizele- rine yenik düşmüş gibiydi... Yiten birsevdaydı bu... •'• Her ikisi de denize dogru yürüdüler... ' ' • • • Sonra haykır, Nâzım'ın dizelerinden kopup gel: "Ne güzel şey seni hatırlamak ölüm ve zafer ha- berleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken..." Yitikbirsevda... . ,iv Kaçış... ıv > Umut ve öfke... ı.:i..;ı Oysa hiçbir şey zor değil insanlar için... .^> Bir kadın, bir erkek... ': |- İkisi de genç... Acaba yüreklerindeki bir sevda türküsü mü yjjk- sa ihanet mi? ;,'j, Helena'nın kardeşleri de böyle etkilenmişlerdrAf- rika rüzgârından... _** Umut onları hiç terk etmemişti!.. '.' Bu ağustos güneşi, bu dolu dizgin bir yaşarri!!. Gözlerini aç bak, kimi göreceksin bir lyonya sa- bahında... Kuşlarçınarağaçlarının dallanna konuyor, birrüz- gâr esiyor kıyıya doğru... Haydi konuş biraz!.. Cemal Süreya'dan söz et, Turgut Uyar'dan; bi- raz serinlik getir Niksar'ın bahçelerinden Cahrt Kü- lebiden... Deki: • -• ••.- "Yakıcı bir aşk bu, ''"'*• ••*•' • • Yıkıyor milletin ortasına Tutku yükünü..." Aşk izin vermiyorsa herkes gitmemeli hiçbir ye- re... Venüs ve Mars âşık olmamtşlar mıydı birbirleri- ne? Cadılar bu yüzden Ay'\ gökyüzünden düşünmek istememişler miydi? * • • Gözlerin siyah bir gül... Ne kadar güzel gülüyorsun!.. Inan ki sevda sana yakışıyor, sakın hiç bırakayım deme... Istersen denize bak yine, martılarla konuş, eskisi gibi geceleri yıldızlan taşı odana... Bak tuzlu bir deniz kokusu havada; kirpiklerinde ay ışığının hareketliliği... Istersen şöyle bağır: "Ey mutlu Sestius, kısacık ömrümüz bizi alıko- yuyor uzun süreli umutlara bağlanmaktan..." Bir kez daha yineliyorum, iyi düşün: "Çıplak Eros güzelliğin yapay olanından hoşlan- maz...'' Şunu da bir kenara yaz: "Ey akıl, bir tannçaysan eğer kendimi adıyonım sana..." Bir pazar sabahı uyandığında gökyüzüne bak ye- niden... Ne yıldızlar olacak ne de ay... Belki de kıskanç büyücüler çevrendedir, dikkatli ol... Ve uzaktan gelen sevdanın sesini dinle: "Gözlerin varya çekik kara kara önce gözlehndi en güzel ışık Beyaz dişlerindi bacaklann, omzun Damalı örtüde bir kâse çorba gibi Buğulu bir lezzetti karıkocalık Şimdi bir çınar yeşeriyor içimde Bir şarkı söyleniyor uzun uzun Hürriyetin rüzgârlı bayrağı oldu Bize yeten aydınlığı sevdamızın." hckayac posta.cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 IRMIKI AYDIN ENGİN aengin (n posta. cumhuriyet. com. tr Boğucu sıcağın katlanılmaz işkencesi yetmemış; siyaset esnafının şu bitip tüken- rrez seçim çekişmesi de yetmemiş: beş mil- yjn liralık banknotlann da bozuk paradan sayılmaya başlandığı bir ekonomide, enf- Isyonu yüzde 95'ten yüzde 80'e indirmek- Uövünenekonomidehalannın bizi daha da bjmundan solur kılmaları bile doğal karşı- lanırolmuş... Galiba birileri "Şunlann sabn- n bir sınayalım bakalım. Bakalım neye ve rsreye kadar katlanabiliyorlar" demiş. Biliyorsunuz, kimsenin "olağanüstü bir arum olmazsa" parantezi açmadan sözü- ri ağza almadığı dokuz ay sonraki seçim im üç bağımsız bakan ataması yapıldı. Bu camalarla Başbakan'ın bir taşla üç kuş vu- m bir siyaset satranççısı olduğu haberle- r- bile konu oldu. Olmasaydı da gözden ka- ocak gıbı değıldi. Mesut Yılmaz besbellı ^ kafasına koymuş; istanbul eski polis şef- irınden, bugünün Ordu Valisı Kemal Yazı- coğlu'nu polis örgütünün tepesine yerleş- nneye kararlı. İstanbul Valisi'ni bakanlığa etirip İstanbul, Izmir, Amasya. Batman va- erini de yerierinden oynatmasının ardında esbelli kı bugünkü Emniyet Genel Müdü- ı Bilican'a bir valilik makamı boşaltma he- Başbuğ'un Oğlu sabı yatıyor. Bilican'dan boşalacak Emniyet Genel Müdürlüğü'ne ise ünlü (hem de ne ün- lü) Kemal Yazıcıoğlu getirilecek. Neden acaba? Ününü "Komiser Kemal" olarak siyasi şu- bedeyapanYazıcıoğlu'nun, 12 Eylül'de An- kara DAL (Derin Araştırma Laboratuvarı) grubundaki üstün hizmetlerinden dolayı meslektaşlan ve müşterileri arasında "Dok- tor Kemal'" diye anılmasının ne anlama gel- diğini bilmeyen var mı? 12 Eylül'de Anka- ra'nın işkence tezgâhından geçen çok, pek çoktutuklu. bedenındeveruhunda, labora- tuvar başhekimi Doktor Kemal'in ameliyat- larının silinmez ızlerıni taşır. Haydi "Işkenceye bulaşmamış kaç polis şefi vardır ki" diye akla uygun bir soru so- ralım ve Yazıcıoğlu'nun meslek yaşamının bu kara dıliminı geçelim. Pekı, şu kamyonun Mercedes'e çarptığı o hareketli günlerde Yazıcıoğlu İstanbul po- lis müdürü iken nasıl bir hüner ve marifet gösterdi de bugün polisin en tepesine otur- tulmak isteniyor? Bir ANAP'lı, Yazıcıoğ- lu'nun polis şefı olursa Susurluk'u çözebi- leceğinden söz edip tümümüzü enayi yeri- ne koymakta duraksamadı bile. Haftalarca kamuoyunu ve her söylenene inanmasıyla ünlü Mesut Yılmaz'ı. "Özel timci polislerin itiraflannın bandı elimde, veriyorum, vere- ceğım, vardı, yoktu, ben var demedim, de- dim ama veremiyorum" diye oyalayan ve al- datan bu adamcağızın, bugün karşımıza "Susurluk'u çözecek polis şefi" olarak vit- rinlenmesı sizleri çileden çıkarmıyor mu? Haydi "Zaten Susurluk'un çözüleceği yok. Varsın Yazıctoğlu da çözemesin" de- yip bu noktayı da geçelim... Pekiiıı, aynı Kemal Yazıcıoğlu'nun, Baş- buğ Türkeş'ın ölümünden sonra tabutu- nun önünde sıraya gırip açılan anı defterine "Başbuğum, ne öğrendimse senden öğ- rendim"diye y'azıp altını da "Oğlun"diye im- zalamasını nasıl geçeceğiz? Mesut Yılmaz'ın, bildiklerinin tümünü Al- parslan Türkeş'ten ögrendiğini açıkça, altı- na imzasını koyarak yazan bir polis şefini, Emniyet Genel Müdürlüğü koltuğuna oturt- mak istemesini nasıl açıklayacağız? Ya da Başbakan bizleri, Yazıcıoğlu ope- rasyonunun, aslında yeni bir Mehmet Ağar yaratmaktan öte hiçbir anlama gel- meyeceğini fark etmeyecek kadar avanak mı sanıyor? Anımsayın: Mehmet Ağar, Evren döne- minde istanbul polis şefiydi. Ardından OHAL Valisi filan derken Emniyet'in en te- pesine getirildi; oradan da önce Adalet, son- ra Içişleri Bakanı yapıldı. Ne fark var aralannda? Biri, Başbuğu'na seslenirken "Oğlun"d\- ye yazıyor, öteki Elazığ'da Başbuğ'un takı- mı tarafmdan "Türkiyeeee seeeninle gurur duyuyor" diye kucaklanıyor. Gördüğünüzgibi seçeneklerçok değil. Ya yüce devletimiz için "kurşun sıktıracak" ye- ni bir Ağar'a gereksinim duyuldu ve Yıl- maz'dan bunu sağlaması ricaedildi. Yada... 'Ya da 'sını çok düşündüm. Geriye tek bir olasılık bulabildim. Evet, ya da kimsenin kötü niyeti filan yok. Sadece bir yerlerde, birileri bizleri bir sabır sınavına sokmuş. Katlanabilme gücümüzün sınırlannı saptamak istiyorlar... Benim sabrım sıfırı tüketmek üzere. PARTIMIZ KURUCUSU, MERKEZ YURUTME KURULU ÜYESİ, TÜRKİYE SOSYALİST VE DEVRİMCİ HAREKETİNİN ÖZVERİÜ İNSAN), SEVGİLİ ARKADAŞIMIZ • SITKI COŞKUN'UN Ölümü ardından acımızı paylaşan, cenaze törenine katılan, mesaj ve çiçek gön- ueren yurtiçi ve yurtdışından siyasi partilere, sendika ve derneklere, birlikte uğurladığımız tüm dostlara teşekkür ediyoruz. Sıtkı Coşkunun anısını özgürlük ve dayanışma yürüyüşünde yaşatacağız DAYANIŞMA PARTISİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle