27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S AĞUSTOS 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA* HABERLER Baykal'ın 'DSP dışında kimseyle ittifak yapmayız' sözleri tepkilere yol açtı CHP'de ittifak tarbşması Şekere yüzde 15zam • ANKARA (Cumhuriyet Bairosu) -Türkiye Şeker Fabrikalan Genel Müdürlüğü (TÜRKŞEKER), şeker toptan satış fîyatlannı yüzde 15 oranında arttırdı. TLJRKŞEKER'den yapılan açıklamaya göre yeni satış fiyatı 10 Ağustos pazartesi giinünden itibaren geçerli olacak. Açıklamaya göre. krista] şekerin fiyatı. 50 kg'lik torbada kilogram olarak 187.000 liradan 21 5.000 liraya; küpşeker, 50 kilogramlık torbada 204.050 liradan 234 bin liraya çıkanldı. Münif Islamoğlu oldu • ANKARA (AA)- Cumhurbaşkanlığı Başdanjşmanı, devlet ve eski sağlık bakanlanndan Münif Islamoğlu (1917) öldü. Islamoğlu önceki gece tstanbul'da, Florence Nightingale Hastanesi'nde kalp ve böbrek yetmezliğinden yaşama veda etti. Münif Islamoğlu, 10 Ağustos Pazartesi günü Kocatepe Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından toprağa verilecek. Batman'da cinayet • BATMAN (AA) - Batman 11 merkezinde bir kişi uğradığı sılahlı saldın sonucu öldü. tşçi olarak çalıştığı Bankalar Caddesi üzerindeki kahvehaneye gitmekte olan M. Salih Ulu (24), henüz kimliği belirlenemeyen kişi \eya kişilerin silahlı saldınsına uğradı. Olayda agır yaralanan Ulu. hastaneye kaldırılmak istenirken volda yaşamını yitirdi. Aynı kahvehanenin sahibi olan M. Akıf Işık da yaklaşık bir ay önce kimligi belirsiz kişi ler tarafindan kaçırıldıktan sonra öldürülmüştü. Kaçınlan belediye başkanı • \AN/ÇATAK(AA)- .. . PKK'liler, bir hafta önce kaçırdıklan çobanı. iki gün önce kaçırdıklan Bahçesaray Belediye Başkanı Naci Orhan'ın elbiselerıni giydirerek serbest bıraktılar. Çoban Salih Kıvat. önceki gece serbest bırakıldıktan sonra gü\enlik güçlerine sığındı. Jfadesıne başvurulan çoban Salih Kıyat. buradan. Akçabük köyüne gittı. Orhan'ın durumundan ise henüz bir haber alınamadı. Coşar toprağa verildi • KONYA (AA)- Yalova'da geçirdiği rahatsızlık sonucu önceki gün ölen Yargıtay Onursal Başkanı Ahmet Coşar. Konya'da toprağa verildi. Coşar"ın cenazesi dün Konya'ya getirildi ve Sultan Selim Camısi'nde kılınan namazdan sonra Üçler Mezarlığı'ndaki aile kabnstanına defnedildi. Cenaze törenine Vali Namık Günel. Büyükşehir Belediye Başkanı Halil Ürün, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdurrahman Kutlu. Cumhuriyet Başsavcısı Ismet Baİseven. ailesi ve yakınlan katıldı. Hakkâri'de yer sarsıntjsı • HAKKÂRİ (A.\) - Hakkâri'de dün sabaha karşı mevdana gelen deprem. can \e mal kavbına neden olmadı. İstanbul Kandilli Rasathanesi yetkilileri, merkez üssü Hakkâri olan depremin Yan'da da hıssedıldiğini \e4.4 şıddetınde olduğunun belirlendiğıni söylediler. Açıklama • Haber Merkezi - Cumhurbaşkanlığı Basın Müşavirliği. 7 Ağustos 1998 tanhli gazetemizde \,ayımlanan "'Siyaset- Tarikat Pazarlığına Cumhurbaşkanı Demirel'in Gölgesi Düştü" başlıklı haberle ilgili olarak bir jçıklama yaptı. Açıklamada. "7.8.1998 tarihli gazetenizin 1. sahifesındeki "Siyaset, Farikat Pazarlığına "umhurbaşkanı Demirel'in Ziölgesı Düştü" şeklinde .erilen haberin gerçekle izaktan vakından hiçbir Igisi yokrur" denıldi. Tl'REY KOSE ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın "DSP dışında kimseyle ittifak yapmayız" vaklaşımına bazı milletvekille- ri \e örgütlerden tepki geldi. İçel Milletve- kili Fikri Sağfar, "Tüm sol aydınlann, rtim sol örgiitierin ve sivil toplum örgütlerinin CHP onderliğinde işbirtiğinden yanayım. Böyle bir birliktdiğin manifestosu da şim- diden açıklanmalT derken Samsun Mıllet- \ekili Murat Karayalçın, "Seçim ittifakla- n kurumsallaşnrılmalı. Arnk solda organik biıiikteliğin sağlanamav acağı görüldü" de- di. istanbul Milletvekili Mehmet Moğultav da. "sol güç birliğinin zorunlu olduğunu" söyledi. Merkez yürütme kurulu (MYK.) üyesi ve İstanbul Milletvekıli Algan Haea- loğlu ise "Önce ilkeler konmalı. önce poli- Hayrettin uzun 'İstifa etmem' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-ANAP'ın muhalif isimlerinden Kocaeli Mil- letvekili Hayrettin Uzun. yıllardır eleştirdıgı. yolsuz- luk ve hırsızlıkla suçladığı Tansu Çiller'ın genel baş- kanlığını yaptığı DYP'ye geçeceğine ilişkin eleştirel yazılar üzerine partisinden istifa etmekten vazgeçtı. Bir fazilet mücadelesi verdiği- ni sav unan Uzun. *"Siyasi in- tihan tercih ediyorum. Ba- kalım. bundan sonra par- timde vereceğim etik nıüca- Ğek)ebasın ne kadar destek olacak" dedı. Önceki gün akşam Baş- bakan Mesut Vılmaz'la gö- rüştükten sonra basın top- lantısı yapmaktan vazgeçe- rek yalnızca bir istifa dilek- çesi gönderme karan veren Uzun. ancak hakkında ba- sında çıkan haberleri görün- ce yeniden bir basın toplan- tısı yapmaya karar verdi. Uzun. düzenlediği basın toplantısında rahatsızlıkla- nnı dile getirdi. 9 ay önce- den seçim karan ahnması- na itirazı bulunduğunu be- lirten Uzun. bu kararın ana- yasaya aykırı olduğunu sa- vundu. • İçel Milletvekili Sağlar: Tüm sol örgütlerle güçbirliği yapılmalı. Samsun Milleh ekili Karayalçın: Organik birliktelik olanaksız, ittifak zorunlu. İstanbul Milletvekili Hacaloğlu: Önce politikalarda işbirliği sağlanmalı. tikalarda işbirliği olmalı. Benim diinyamda HADEP'le işbirliği yok. Ancak ÖDP aynı değil" görüşünü dile getirdı. TBMM'nin 18 Nisan'da yerel ve genel seçimlerin birlikte yapılması karan aima- sının ardından, merkez sağda ve solda itti- fak aravışlan başladı. CHP üst yönetimi, geçmişteki U HEP deneyimi" nedeniyle it- tifaka soğuk bakarken Baykal. "Bizsade- ce DSP ile ittifak yapanz. Önlar da ANAP ile yapmayı tercih ediyor" sözleriyle bu ko- nudaki yaklaşımınıortayakoydu. CHP yö- netimi "ittifaka hayır" derken bazı milîet- vekilleri ve örgüt temsilcileri. "ittifak zo- runlu" görüşünü dile getirdiler. CHP İs- tanbul Milletvekili ErcanKarakaşsol güç birliği sağlanmasının zorunluluğuna dikkat çekerken İçel Milletvekili Fikri Sağlar şu görüşleri dilegetirdi: "Solun ikridar olnıaması durumunda, 2000'li yıllar: önce Türkije'nin sınırları, sonra da bağımsulığının tartışıldıgı yıllar olacaktır. ÎNüfusu artnıış, ekonomisi gerile- miş, u\ uşturucunun ekonominin önemli bir geliri haline geldiği bir ülkenin vönerinıi de mafyalaşır. Bunlan engelle>ecek olan sol- ÇİZMEDEN YUKARI dur. Bugünden ileriv igörüp solun bütünleş- mesi ve güçlü bir şekilde iktidara gelmesi- nin yolunu açmalıvız. Sadece DSP ile değil, tüm sol aydınlaria. tüm sol örgütlerle, sivil toplum örgütleri>le güç birliğinden yana- vım. Böyle bir biriiktoliğin nıanifestosu da şimdiden açıklannıalı. Sadece kişi ya da grupçuklan parlamentoya taşınıa amacı ta- şımayan bir güç birliği olmalı \e bunun ön- derliğini CHP yapmalı." Samsun Milletvekili Murat Karayalçın da, solda ittifakın yaşama geçırilmesi ve kurumsallaştırılması gerektiğini söyledi. Solda organik birlıkteliğin olanaklı görül- mediğini bildiren Karayalçın. "Burada ta- kılıp kalmanın anlamı vok. Solda seçim it- tifakı sağlanırsa bu, hem Türkiye hem de sol içinyararlıolur"dedı. Karavalçın. ittifakın Avrupa sosyalist hareketinin de kuîlandığı bir teknik olduğuna dikkat çekerek "ANAP-DSPittifa- ka hazırlanırken böyle bir düzenleme çok önemli. Hem yerel hem de genel se- çimlerde ittifak yapılmalı. Hangi partilerleittifak vapı- lacağı konusuna gelince, bu aşamada isimlendirmeyi doğnı bulmuyorum. Önemli olan, önce kunı- mun gelmesi" görüşünü di- le getirdi. CHP tstanbul Milletve- kili Mehmet Moğultay, so- lun güç birliğini savundu- ğunu bildirdi. 1980 sonra- sında solun bir araya gele- mediğini vurgulayan Mo- ğultav; "Bunun gerçekleşti- rilnıesi lazım. Demokratik solculann, sosyal demokrat- lann. demokratik sosyalLst- lerin güç birliği zorunlu. Sosyaldemokradar iktidar olanıasa bile iktidara yak- laşmah" dedı. CHP Adıyaman Millet- vekili Celalîöpkan ise Do- ğu ve Güneydoğu örgütleri- nin başarı şanslarını HA- DEP'le ittifakta gördükleri için güç birliği istediklerini. geçmişte ödenen bedel dü- şünülerek hareket edilmesi gerektiâini söyledi. CHP"\1YK üyesi ve is- tanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu ise "Bazı karar- lar zamanında açıklanır. Önce bir ilkeyi doğru koy- , taak lazım. İlkesi/lik teme- tıhde değil. önce politikalar temelinde işbirliği olmalı. Önce çözümlerde anlaşa- bm" görüşünü dile getirdi. Ufıık Uras, antidemokratik yasalarla gidilecek seçime karşı güç birliği yapacaklarını söyledi ODP kide örgüderindeıı destek istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ÖDP Genel Başkanı Ufuk Lras Türki- ye'nin demokratikleşme. banş ve özgür- leşme sorunlannda üzerlerine düşen so- rumluluğu yerine getirmekten kaçınma- yacaklannı belirterek. "Bu nedenlepar- timiz antidemokratik yasalarla seçime gi- dilmesine karşı tüm toplumsal muhalefet güçleriyle birlikte ses yükseltmenin \e bu hesabı bozmanın bugün çok önemli ve ge- rekli olduğuna inanmaktadır" dedi. ÖDP'nin sıyasi partiler. sendikalar ve demokratik kitle örgütleri- ne yaptıklan ziyaretlerin değerlendirildıği il başkan- ları toplantısında konuşan Uras. halkın adalet duygu- sunu incitmeyecek bir se- çim sisteminin çıkması için henüz vakit olduğunu bil- direrek. başta CHP ve DSP olmak üzere bu konuda ka- yıtsız kalanların ciddi so- rumluluk ve vebal altına gi- receklerini söyledi. UrasTürkiye'ningökku- şağı gibi çok dılli. çok kül- türlü bir mozaik olduğuna dikkat. çekerek. toplumun farklı kesimlerinin güçleri oranında temsiline olanak veren. her türlü antidemokratik baraj v e engellerden arınmış seçimlere gereksi- nim duyduğunu kaydetti. Ufuk Uras. kararsızların ve hiçbir par- tiye oy vermemeyı düşünenlerin toplam seçmenlerin yarısına yaklaştığına işaret ederek. "Üstelikkararsız olarak tanınıJa- nan seçmen kitlesinin son derece kararlı olduğu bilinmelidir. Bunlar emekten, ba- nştan, laiklikten yanadır. Endonezya'da Suharto'lann yüzde 55 enflasyonla nasıl devrildiğini gördük" diye konuştu. Toplumsal muhalefetin gerçek sözcü- lerine TBMM'de temsil olanağı veren bir seçim sistenıi oluştunılmadıkça istikrar- sızlığın derinleşeceğini söyleyen Uras şöyle konuştu: "Üstelik bu yasalann sonucu ortaya çı- kan son ıMeclis bileşimi de, toplumsal mu- halefetin örgütlü örgütsüz tüm kesimleri- ni temsil etmekten uzaktır. Sendikalar, meslek odaları, ynrttaş inisi> atifleri, de- mokratik örgütler ve Türkiye'nin tarih- ten gelen farklı kültürel ve kimliksel özel- HADEP'in yedegi DEHAP ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Yöneticilerinin büyük bölümü Ankara Devlet Güvenlik Mahke- mesi'nde (DGM) yargılanan ve ka- patılma oiasıhğı bulunan Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), seçim yasağından kurtulmak amacıyla ye- dek partı kurdu. Yargıtay Cumhuri- yet Başsavcılığı'nca kapatılma da- vası açılması durumunda. bu parti- nin milletvekili adaylan. seçime ka- tılma koşullannı taşıyan Demokra- tik Halk Partisi (DEHAP) listele- rinden aday olacak. HADEP Genel Başkan Yardım- cısı Osnıan Özcelik. seçim yasası- nın demokratikleştirilip ittifaklann yasal hale getirilmesi gerektiğini is- teyerek öncelikle ÖDP olmak üze- re demokrasi ve banş yanlısı güç- lerle bir araya gelebileceklerini söy- ledi. Osman Özçelik, partilerinin yapılacak yerel seçimlerde Güney- doğu'dan tek güçlü parti olarak çı- kacağını öne sürerek "Esld adıyla RP'nin ikivüzlü, çtkarcı poütikala- n deşifre olmuş durumda. Bölgede btflmle yanşacak parti yok" dedi. ÖDP ile insan hakJan, demokrasi, özgürlükler ve insan haklan konu- lannda sürekti ilişkileri olduğunu bildiren Özçelik, seçim yasası he- nüz ortaya çıkmadığı için seçimler- de ÖDP ile ilişkilerinin ne boyutta olması gerektiğine karar vermedik- lerini kaydetti. likleri bu Meclis'te kendilerine yer bula- mamıştır. Türkiye'nin özgür, eşit ve de- mokratik geleceginin ise bu güçlerin elle- rinde şeldlleneceği aşikârdır. Onlann dev- re dışı bırakıldığı her seçim. ülkemizi bu toplumsal vönelimden daha da uzak ve karanlık noktaiara sürüklevecekrir." Topiumsal muhalefetin sesi ÖDP MYK üyesi Bülent Forta ise se- çim ittifaklanyia ilgili olarak hedeflerinin toplumsal muhalefetin sesini Meclis'e ta- şımak olduğunu söyleyerek, çalışmalarınm halkın irade- sini Meclis'e taşıyacak bir seçim yasasının çıkanlması yönünde olduğunu belirtti. İttifak tartışmalan için he- nüz erken olduğunu söyleyen Forta, "ÖDP'nin. genel mer- kez binalannda oluştunılan siyaset yapış tarzını değiştir- mek gibi bir hedefi var. Genel merkezler düzeyinden yapı- lacak ittifak görüşmeleri ÖDP'yi diğer partilerden farksız yapar. Gerçek ittifak toplumsal muhalefet güçle- riyle yapılır. ÖDP de bu mu- halefet güçlerinin sözcüsü ol- maya çabşmaktadır" diye konuştu. IRMIKIAYDIN ENGİN aengin (a posta. cumhuriyet. com. tr Bana kalsa. şu başlığın başına "Sıkıyorsa" diye bir sözcük ekler- dim. Ama baktım okuyucu ile ga- zete yönetimi el ele verip "Gene edepsiz gazetecıliğin seçkın ör- neklerini vermeye başladı n" diye fırçalayacaklar: baktım yazının muhatabı olan politika esnafı. ya- zının içeriğine yanıt bulamayıp ça- mura yatacak, örneğin savcıları harekete geçirip "Türk Ceza Ya- sası'nın 159. maddesinin ihla- //"nden filan dem vuracaklar, vaz- geçtim. Yazının başlığı o yüzden "sıkıyorsa"s\ makaslanmış olarak yazıldı... Çünkü sıkmıyor! Bende değil, günlerdir ortalığı "af saçmalığı ile çalkalayanlar- da sıkmıyor. Soruna Rahşan Ecevit'ın ku- yuya attığı bir taş olarak bakıla- maz. Hele o vıcık vıcık "kaderkur- banlan" teriminden yola çıkıla- maz. Erbabı, yani yaşamının çeşitlı duraklannda içeri girmişler iyi bi- lir. Çok değil, 10-15 yıl öncesine kadar mapus damındakiler ikiye Af Çıkarmaym, Yasa Çıkann aynlırdı: "Sıyasiler" ve "ad/'"ler. Sonralan siyasi olmayanlara "adi" denmesi yakışık almadığından "adliler"' diye bir terim uyduruldu. Bizcıleyin bu ayrımın "sıyasiler" bölümünde yer alanlar buna pek itiraz etmediler. En azından böy- lece kendi durumumuzun hiç de "adli" olmadığını, adalet dışı bir uygulamaya işaret ettiğini dolay- lı da olsa ima etmiş oluyorduk. Işte "kader kurbanı" diye nite- lenenler genellikle bu "adli mah- kûmlar'üır. Bu terimin içine siya- si olmamak koşuluyla her türlü mahkûmu doldurabilirsiniz. Ço- cuk kavgasından başlayan taşlı sopalı aile kavgasında komşusu- nu bıçakla doğrayan. pompalı ile delik deşik eden de kader kurba- nı olur; uyuşturucu ticaretinden trilyonlar vurup, yeterli haracı ver- mediğinden içeri düşen de. Bak- kaldan ekmek tırtıklayan tinerci çocuk da kader kurbanıdır, çek- senet tahsilatı sırasında direnen borçluyu bacaklanndan kurşun- layarak mafya usulü adalet dağı- tan aşağılık tetikçi de. Türkiye'de nedense önemli si- yasal dönemeçlerde, önemli yıl- dönümlerinde ya af çıkanlır ya da af söylentisi... Ve çağdaş dünyada af, o ülke- deki adalet sisteminin "adaletli" olmadığının dolaysız itirafından başka bir anlama gelmez. 1989'da Fransızlar, Büyük Fransız Devrımi'nin 200. yıldönü- münü kutladılar. Salt Fransa'nın değil dünya tarihine damgasını vurmuş bir büyük devrimin 200. yıldönümü gibi çok anlamlı bir ta- rıh dönemecinde kimsenin aklına "Yahu, böyle bir büyük yıldönü- münde şu içerdekileri affetsek" gibisinden bir öneri yapmak gel- medi. Bir sivri akıllının aklına ge- leydi adamın söylediklerini tartış- mak yerine, onu bir ruh doktoru- na yollarlardı. 1989 Kasımı'nda iki Almanya birleşti. Parçalanmış bir halk ye- niden kenetlendi. Bu bayramlar- dan da büyük bayram gününde Almanlar "genel af" filan gibi bir hukuk zafiyetini değil, artık orta- dan kalkmış Doğu Almanya yasa- lanna göre mahkûm edilenlerin durumunun, Federal Almanya ya: salarına uyumlaştınfmasını konu edinen ince ve zengin bir "hukuk tartışması "nda yoğunlaştılar. Evet, bir kez daha, yetmezse birkaç kez daha vurgulayalım: Anayasasında hukuk devleti ya- zan bir ülkede af, hele genel af ol- maz. Bu bağlamda af, o ülkenin adalet aygıtının toptan reddi, ana- yasanın hukuk devletini öngören ruhunun mutlak inkân anlamına gelir. Daha da önemlisi, o ülkede- ki adaletin sakatlandığının, yargı aygıtının çürüdüğünün, kimi ya- salann hak değil haksızlık dağıt- tığının dolaysız itirafı demektir. Doğrudur, bu ülkede adalet ay- gıtı sakartır. Doğrudur, bu ülkede- ki genel çürümeden yargı erki de nasibini almıştır. Doğrudur, bu ül- kenin yasaları ıçinde çağdışı, de- mokrasıye aykırı, özgürlük hakkı- naölümcül darbeler indiren mad- deler vardır. Politikacılann (Rahşan Ecevit'in değil. af önerisini ciddiye alıp tar- tışan politikacılann) bu toplumda- ki adaletsizlikleri gerçekten dü- zeltmek gibi soylu amaçlan var- sa, affı bir yana bırakıp haksızlık- lann kaynağını oluşturan yasalan ele alsınlar. Utanç yasalarını yok edip, doğru, çağdaş hukuk kav- ramıyla uyumlu yasalar çıkarsın- lar. Yeni yasa, yerini aldığı çağdı- şı yasa maddesi yüzünden içeri tı- kılmışlan zaten dışarı çıkaracak- tır. Bunun adı ise af değil. devle- tin, devlet aygıtının dizginlerini elindetutan politika esnafının, sa- kat bir hukuk anlayışıyla mahkûm ettiği yurttaşlarından özürdileme- si, bir haksızlığın ortadan kaldınl- ması olacaktır. Belki o zaman içendeki ve dı- şandaki yurttaşlar bu politika es- nafını affederler. POLİTtKA GUTVLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Pazarlık... Süleymancılar nasıl yönetilir? Liderleri Kemal Kaçar'dır; diğer önderlerin he- men hemen tümü yıllarca Diyanet Işleri Başkanlı- ğı'nın değişik birimlerinde görev yapmışlardır... Mehmet Emre, Lutfü Davran, Mehmet An- kan, Hüseyin Kumaş, Necati Tosun, Mustafa Fehmi Yıldınm vb. 1968 yılında Manisa'nın Gördes yöresindeki "Yeşil Sancak" olayıyla tırmanan gelişmeleri yakın- dan izleyen birisi olarak saptamamız şuydu: "Süleymancılann tek amacı vardır; devlet kad- rolarında egemen olmak, laik demokratik cumhu- riyetiyıkıp Islama dayalı devlet düzeni kurmak." Birdönem Diyanet Işleri Başkanlığı'na karşı mü- cadele başlatmışlar. 12 Eylül 1980 sonrası Yeni Asya grubundan aynlan Fethullahçılar gibi, kimi askerlerle pazarlığa girip 1982 Anayasasfna oy vermeyi kabul etmişler, uzlaşma sağlamışlardır... Uğur Mumcu "Rabıta" adli kitabında bu konu- yu şöyle özetler: Diyanet Işleri Başkanlığı'nın, Süleymancılann Kuran kurslanna el konulması ve malvaıiıklannın Hazine'ye devri önerilerinin, askeri yöneticiler ve Bülend Ulusu hükümetince geri çevrilmesi, çe- şitli çevrelerde değişik yorumlara yol açar. Yo- rumlardan biri 'Anayasa oylamasında Süleyman- cıları karşıya almamak' biçimindedir..." Süleymancılar da kimi Nakşiler ve Nurcular gi- bi kravat takar, karşılaştığı kişilerle sıcak ilişki ku- rar... Yaygın oldukları yöreler İstanbul, Antalya, Deniz- li, Balıkesir ve Samsun çevresidir... Süleymancılar 12 Eylül 1980 sonrası yargılandık- ları kimi davalarda, ünlü laik avukatlardan yarar- lanmasını bilmişlerdir... Yatınmları Türkiye'de Fethullahçılar kadar çok değildir; yurtdışında, özellikle Almanya'da ekono- mik olarak çok güçlüdüder... Hiç kimse Fazilet Partisi'nin tabanını eritmek için Süleymancılar, Nurcular, Nakşiler üzerine oyna- masın, başarılı olamaz; 1994 yerel seçimlerinde Is- tanbul'da R. Tayyip Erdoğan'a üç tarikat destek vermiştir... • • • 1975 yılıydı, Antalya yöresinde Süleymancıların eylemlerini araştırıyordum... Bir Süleymancı şöyle demişti: "Ekonomik olarak güçlenemezsek, işi sadece ibadete bağlarsak, devlet içinde örgütlenemez ve hedefimize ulaşamayız. Bizim amacımız, siyaset- te etkin olmak ve bu düzen içinde geleceğin kâd- rolannı kurmaktır." Geleceğin kadroları kuruldu mu? Siyasette et- kin oldularmı? Süleymancılar, Nurcular ve Nakşiler 1975'ten bugüne dek önemli sayılacak bir yol aldılar. Son olarak Ulaştırma Bakanlığı koltuğunu ele geçirdi- ler. Süleymancılar, Nakşiler ve Nurcular dindar mı, yoksa siyaset - ticaret - tarikat üçgeninde zengin olma yolunu seçen bir kesim mi? *'" Tarikatlara en büyük eleştiri, 20 yıl önceki toplu namazların ve "Kanlı Pazar"\ann önderi Mehmet Şevket Eygi'den geliyor. Eygi hâlâ en iyi örgütlen- meyolunun camiler olduğu görüşündedireniyor... Zaten dinciler arasındaki çatışma da burada başlıyor... Eygi üç gün önce şöyle diyordu: "Müslüman cemaatler, hizipler, fırkalar, gruplar, tarikatlar, topluluklar, namaz ve cemaat konusun- da işbirliği yapsalar, halkı ve gençliği bu ibadete teşvik etseler, bu maksatla milyonlarca broşür, afiş, pankart bastırsalar, gece gündüz telkinatta bulunsalar, eminim ki bir sene sonra vakit namaz- larında camiler dolar, cemaati almaz olur. Peki, ellerinde imkân olan zengin, nüfuzlu, te- sihi Müslümanlar niçin bu konuda çalışma yapmı- yor? Gaflet mi basiretsizlik mi?" • • • Dinci basın Süleyman Hilmi Tunahan'ın toru- nu Arif Ahmet Denizolgun un Ulaştırma Bakan- lığı'na getirilmesini bakın nasıl yorumluyor: "Hilmi Tunahan Hazretleri'nin torunu Antalya milletvekili Denizolgun 'un, tayininden önce Kemal Kaçar'la görüştüğü öğrenildi. Denizolgun'un, is- tişare için görüştüğü Kaçar'dan 'Bakan olmanız uygun olmaz' cevabı aldığı, bu istişareye rağmen 'şahsi tercih yaparak' bakanlık teklifini kabul etti- ği anlaşılıyor..." Dinci basın yine hile yapıyor ve Süleymancılann bu işte etkisi olmadığı öne sürülüyor... FP'nin "güleryüzlü şeriatçısı" Bülent Annç ise Hasan Denizkurdu'nun Adalet Bakanlığı koltuğu- na oturmasından oldukça rahatsız... Şöyle diyor Annç: "Sayın Oltan Sungurlu yüzünü ak eden birba- kandı. Yerine gelen Denizkurdu'nun sosyal de- mokrattan farkt yok. Kıyım yapmasından endişe ediyoruz..." Bugün olup bitenleri iyi gözleyebilmek için şöy- le 20 yıl öncesine bakmak, özellikle Turgut Özal'ın "dört eğilimi"n\ görmek gerekiyor... Süleymancılar, Nakşiler, Nurcular... Tek amaçları siyasette egemen olmak, devlet kadrolarını ele geçirmektir... 1998 yılının ağustos ayında Diyanet-Süleyman- cı kapışması yok; Nurcu-Süleymancı; Nakşi-Nur- cu kavgası da yok... Nevar? Deniz Baykal dışındaki siyasetçiierle (Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Tansu Çiller, Recai Ku- tan, Devlet Bahçeli) iyi geçinmek, Cumhurbaş^ kanı Süleyman Demirel'le iyi ilişki kurmak... - — Sonra? -{ Suların durulmasını beklemek!.. V, , hckayarcposta.cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 ••••{ TBVIA DOĞASEVERLERE DUYURU! \', TEMA VAKFI DOĞA GEZİSİ "'f Vakfımız, Asortı Turızm ışbırlığıyle 25.07/ 01.08.1998 " ^ tarihlerinde Köyceğiz - Dalyan bölgelerınde bir "Doğa ' •' Gezisi" gerçekleştırecektır Doğa ile iç içe bir hafta geçırmek tstıyorsamz vakit geçırmeden bızı arayın.. ,-ı,'ı TÜRKİYE ÇÖL OLMASIN! , Tel. . 0212 283 73 16 pbx) . . , ' 1WdenBurcuHsDimyaüa129l aanUfuk8ef '**' Faks : 0212281 1132 •"• HV AdtBS : Çayır Çımen Sokak Emlak Krea, Bioklan A-2 Blok daıre 6 1 ASORV TVRIZM 0216 418 05 08 - 30 SögütKıçeşme Cad. Nal Sok. örareön Işhamt'2Kadıköy'ht
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle