Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AĞUSTOS 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Demokrat, insancıl ve çevreci kişiliğiyle tanman Nehrozoğlu, Mimarlar Odası'nın ödülünü almıştı
'Korumacı Vali* İzmir'deOKTAY EKİNCİ
Kıını valıler \ardır; başka bır ıle ya da
merkeze alındıklarında kımse pek umur-
samaz. Kimı valiler de \ardır ki aynldık-
lan her ılde halkı ve çalışma arkadaşlan-
nı derinbırüzüntüyle başbaşabırakırlar...
Amasya'dan İzmir Valiliği'ne atanan
Kemal Sfehrozoğlu, ışte bu ender bulu-
nan "'ikinci tür" \alilerimızden.
198O'!erin başlarında onu önce "Muğ-
la Vafisi" olarak tanımış ve doğrusu böy-
lesine uygar, demokrat ve kamu yarannı
her türlü siyasal v e ekonomik beklentinin
önünde tutan ınsan ve çevre dostu bir kı-
şının "12 Eylüldöneminde1
" nasıl da va-
li yapildığına biraz da şaşınp kalmıştık.
Nehrozoğlu o denli "başka" bir \aliydi
ki \ ılayet bınasındakı panoya yazılması
için Atariirk'ün sözleri arasından seçtiği
şu özdeyıs. bıle, Muğla'da farklı bır döne-
min başladığının da sankı kanıtı gibiydı:
"Millete efendilik yoktur, hizmet vardır..."
Kemal Nehrozoğlu, özellıkle tarihsel
• îzmir Valiliği'ni Erol Çakır'dan devralan Kemal Nehrozoğlu, Muğla, Kocaeli ve Amasya valilikleri
sırasında tarihsel ve doğal çevrenin korunması için duyarlı kuruluşlarla birlikte sürdürdüğü ortak ve
etkin çalışmalanndan ötürü Mimarlar Odası'nın da "Kent Kültürüne Katkı" ödülünü almıştı...
ve doğal çevrenin korunmasında, ıldeki
hemen tüm duyarlı kişi ve kuruluşlarla
unutulmaz güzellikte bir diyalog ve işbir-
liği süreci başlatmıştı.
Muğla'nın geleneksel kent dokusunun
korunmasına yönelik o ilk ve coşkulu ça-
balanmızda. yanımızda "valimizT de
görmek; hatta il özel idaresinin katkıla-
nyla tarihsel meydanlan düzenleyip da-
ha sonra şenlikler şeklinde sürecek olan
"kültürel mirası koruma etkinlikleri"
yapmak; dahası bütün bu çalışmalarda
bir valiyle değil de sanki bır "belediye
başkanıvla" birlikteymişiz gibi dostça.
sıcak ve samimi ilişkiler içinde kente hız-
meti paylaşmak...
Unutulur gibı değıldı. Nitekım, galıba
3 yıl sonra "merkez valiliğine" atandığın-
da, Muğla'da ve ılçelerindeki hemen tüm
yerel gazetelerin desteğiyle tüm ıl düze-
yinde yaygınlaşan "Valimizi geri tstiyo-
ruz" şeklindekı onbinlerce ımzalı dılek-
çe kampanyası da herhalde eşine az rast-
lanırbirolaydı...
Nehrozoğlu, 199O'lı yıllarda aynı coş-
kuyu ve aynı hizmet anlayışını Kocaeli
Valisi olarak da yaşattı. "İzmit artık be-
tonlaştı ve bitti" denildığı bir dönemde,
Kültür Müdürlüğü ıle Mimarlar Odası iş-
bırliğıne öncülük ederek, kentın gizlı ve
sahipsiz kalmış güzelliklerinden tarıhı
Kapanca Sokağı'nm restorasyonunu sağ-
ladı.
Derken bu çabalann "toplumsal kaö-
hmla" sürmesı için kısa adı "İzeyap-Der"
olan tzmıt Tarihi Evlerini Koruma ve Ya-
şatma Demegi 'nın yıne hem öncüsü, hem
de destekçısı oldu.
Kocaeli'ndeki görev inı de tamamlayıp
bu kez Amasya'ya tayin edildiğınde ıse
tıpkı Muğladaki gıbı gende bu tayıne "is-
yan" eden sayısız kişi v e kurumu unutul-
maz anılarla baş başa bıraktı.
Amasya'da kentsel koruma
Şımdı 'İzmir' nedenıyle sona eren
Amasya Valiliği ıse Kemal Nehrozog-
iu'nun kültürel ve kentsel mırasa karşı
gösterdiği ilgi ve sorumlulugun "donığa
çıktığT bır dönem sayilabılir.
Bu tarihi kentın ilk kez "bütünüy le" bir
koruma planına kavuşması için yine Mi-
marlar Odası'yla birlikte başlattığı çalış-
ma. beledıyenın de duyarlı katıhmıyla
Türkıye'nin en önemli "kentsel koruma
ve restorasyon" atılımına dönüştü.
Kısaca YABEP denilen Amasya Yalı-
boyu Evlerini Koruma Projesı yerel hal-
kı da öylesine sarmaladı ki ınsanlar bu
"şehzade kenti"ni tarihine yakışır bir gü-
zellikte yaşatabilmek için "korumacıva-
lilerine" dört elle sanldılar... Ama ne ya-
zık ki birlikte başlattıklan bu anlamlı pro-
jelerini yine birlikte tamamlayamadılar...
Bundan böyle ise Muğla, lzmit ve
Amasya'daki coşkulu günleri artık tzmir
yaşamaya başlayacak. Hele şu Izmir'in
gözüpek çevrecileri, demokrat halkı ve
kent kültürüne sevdalı aydın insanlan,
Kemal Nehrozoğlu'nun valiliği süresin-
ce kimbilir ne güzel dostluklar kuracak-
lar, birlikte ne denli anlamlı çalışmalar
yapacaklar...
Doğrusu, tstanbul'da yaşayan ve "en
iyisi" denilen bir valınin bile gökdelenle-
re destek venp Boğaz'a bir düzine köp-
rüyü önermesine tanık olan bizler için
şimdilikyapabilecegimiztek şey "İzmir'i
kıskanmak" olacak.
Vaktiyle yine Muğla Valiliği'nden ta-
nıdığımız Erol Çakır ise Izmir'den sonra
bu kez Istanbul'da görev yaparken baka-
Iım bu talihsız kentin değerlerine nasıl
sahip çıkacak?..
Cerekçe dîne hakaret ve alay
Göksel
Dinlerde Insan
kitabı topkıtıkh
HALİLNEBİLER
Haziran ayında Berfin Yayınlan arasından çıkan Öz-
demir Başargan'ın aydınlanmayı anlattığı Göksel Din-
lerde İnsan adlı kitabı Istanbul 1. Sulh Ceza Mahke-
mesi tarafından "dine hakaret ve alaj " edıldiği gerek-
çesiyletoplatıldı. Toplatma karannda, "...anlaüm,ima,
telmih ve benzetmelerle Türk Ceza Kanunu'nun 175.
maddesi ile güvence altına alınan Müslümanhk, Hıris-
tiyanhk ve Musevilik gibi dinler. Allah inaneı, bu din-
lerin pey gamberleri v e kutsal kitaplan Kuran-ı Kerim,
İncil ve Tevrat ile alay edilip hakarette bulunuldu-
ğu"nun saptandığı belırtildı. Deniz astsubaylığından
emeklı olan ve 27 Mayıs hareketıne aktıf olarak katı-
lan Özdemir Başargan'ın "dine, peygamberlereve kut-
sal kîtaplara alay ve hakaret ettiği" konusunda kıtap-
tan kanıt olarak gösterilen sayfalann bazılannda özet-
le şu eleştmler yer alıvor.
-Sayfa 31:
"Domuzun la-
nctlendigi, etinin
yenmedigibirül-
kede, Türkiye'-
de, Türkiye tari-
hinde bir tek do-
muz diri diri ya-
kılmamıştır. 37
insan diri diri,
devletyöneticüe-
rinin gözü önün-
de milattan son-
ra 2 Temmuz
1993 ydında, Sı-
vas'tayakılryor!..
Dörtbuçuk mil-
yon yıl önce in-
san, vahşi hay-
vanlara kurban
gidiyor. Dörtbu-
çuk milyon yıl
sonra insan dedi-
ğimiz canavarla-
ra kurban gidi-
yor."
-Sayfa 37: *İs-
tanbul Taksim
Parkı'nda. An-
kara'nın Tando-
ğanAlanı'ndaci-
had namazlan
kıhndığı. kıldırü-
dığının görgü ta-
nığıyım. Fakir
Baykurt'un Yı-
lanlann Öcü ad-
lı romanırun film
prömiyerinde o
değerli insanın,
ögretmenin, ro-
mancının, sanat-
çmın Cebeci Si-
neması'nda üs-
tüne kırmızı mü-
rekkep atanlann
İmanı Haripli ol-
duklannı unut-
mamalıyız. Ay-
maz yobazhğuı o
katı karanlığın-
da gezinirken,
bir aydını gören-
de gözleri kama-
şıveriyor yarasa-
lann."
-Sayfa 57:
di Arabistan'da, o kutsal ramazan ayında, kent-
!«• anası Mekke'de tünelde ölenler!.. Suudi Krah, Tak-
cJr-i İlahi dedi ve Tannnın üstüne yıktı kendi savsak-
UşnL"
Sayfa 111: "Osmanhlann Şeyhülislam'ı ferv« çı-
kj-mıştı: "Alevılerın öldürülmesi. mallarının gasp
e^lmesı mubahtır. Onların nikâhlan geçerli değildir"
dre. Güncelde şeriat yanulan ev lere, kamyonlara, dük-
kjılara, süpermarketlere, bankalara baskın, soygun
deenlemiyoriarsa zayıf olduklanndan."
Sav fa 118: "Akıl almaz, us dışı, tüy ler ürpertici iş-
kcnce uygulayabildiğinden mi üstün? Ölümün. işken-
cr-ain binbir türlüsünü uygulayabildiğinden mi hiknıet
Sâibi? İşkencenin binbir türlüsünü bilip uvgulamanui
üünlük ve hikmetle ne ilintisi olabilir? İşkenceciler
l»met sahibi olamaz. İşkenceciler korkaktuiar."
Cıtabın sayfa numaralannı vererek bu ve benzeri
erştınler nedenıyle kitabın toplatılmasını ve dava açıl-
rTsını isteyen tstanbul Basın Savcısı Cevat Özel, bir
gşıeteve verdiği demecinde, "Ben içinde suç olan
•«abı kapağından tanırım" demesiyle ünlü.
j STÖ'den uyarı
C
8yıl
paralannm
takipçisi
olacağız'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - 8 yıllık kesintısiz
eğitimin yaşama
geçirilmesine büyük destek
veren sivil toplum örgütleri,
kampanya paralannın
kullanımının da takipçi
olacaklannı belirterek, Milli
Eğitim Bakanlığı'nı
uyardılar. Türkiye'nin
birincil sorununun eğitim
olduğuna dikkat çeken sivi!
toplum örgütleri, bilgisayar
ihalelerinde şeffaflığın
sağlanmasını, teknik
şartnamelerin kamuoyuna
açıklanmasını, Türkçe
yazılım programlan
hazırlanmasını ve
bilgisayarla eğitimin kimler
tarafından nasıl verileceğinin
açıklanmasını istediler.
35 sivil toplum örgütü, dün
düzenledikleri basın
toplantısmda, Dünya Bankası
ile 8 yıl kaynaklannm en
verimli biçimde kullanılması
gerektiğine dikkat çekerek,
Milli Eğitim Bakanhğı'nın
çalışmalan nı yakından
izlediklerini duyurdular. Sivil
toplum örgütleri adına
açıklama yapan Türkiye
Bilişım Derneği Yönetım
Kurıılu üyesi Nezih Kuley ia
bılgi çağının yaşandığı
dönemde, bilgiyi ve
teknolojiyi en iyı kullanan
kuşaklann yetiştirilmesi için
Milli Eğitim Bakanlığı'nca
' aölan her adımın taşıdığı
" önemi vurguladı.
TEKSTİL ÜRÜNLERİ
SAN. VETİC.AŞ.
Tekstil
işçilerinden
alkışlı
eylem
lstanbul Haber Servisi -
Sefaköy \'İP Tekstil
Fabrikası'nda ışten çıkanlan
115 işçi, kıdem tazminatlannın
3 ay sonra ödenmesini protesto
etmek amacıyla fabrika önünde
alkışlı eylem yaptı.
Fabrikanın taşınması nedeniyle
önceki gün işlerine son verilen
işçiler, kıdem tazminatlannın
sözleşmeye göre hemen
ödenmesi gerektığini belirttiler.
Dava açılması halinde
mahkemenin 6 ay süreceğini
vurgulayan işçiler.
sendikanın da haklannı
yeterince koruyamadığını öne
sürdüler.
DtSK'e bağh Tekstil Işçileri
Sendikası (Tes-lş) 2 No'lu Şube
Başkanı Kannı Doğan.
çıkanlan 115 işçiye toplam
ödenmesi gereken tazminatın
75 milyar lira olduğunu
belirterek "Sendikalaruı
kıdem tazminatlannı güvence
altına alacak bir sistem
oluşturmalan gereklidir"
şeklinde konuştu.
Doğan, "Bu fabrikada
sendikalaşmayi sağlamak için
2.5 yd mücadele verdik. 6 ay
kadar bir zaman geçti ve
fabrikanın taşınması dolayısıyla
işten çıkarmalar gündeme geldi.
Kıdem tazminatlannı 3 ay sonra
mark olarak ödeyeceklerini
söylüyorlar. Tazminatian
hemen istiyoruz'* diye konuştu.
Fabrikada hâlâ çalışmakta olan
yaklaşık 130 kadar işçı ise, öğle
paydosu sırasında bahçede
eylem yapan arkadaşlanna
alkışlarla destek verdi.
(Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
İşkenceyi yapan
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Baka-
nı HikmetSamiTürk, Avrupa İnsan Haklan Mah-
kemesi'nin (AlHM) işkence ile ilgili Türkiye'yı
mahkûm ettiği tazminatlann, daha sonra kusurlu
memurlardan tahsıl edileceğini bildirdi. Türk, bu
konudaki mevzuatın şimdiye kadar işletılmediği-
ni, ancak bundan sonra işletileceğini kaydetti.
İnsan Haklan Koordinasyon Üst Kurulu, Dev -
let Bakanı Türk'ün başkanlığında dün toplandı.
Türk, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada. te-
rörden ve teröre karşı mücadeleden dolayı zarara
uğramış yurttaşlann mağduriyetlerinin önlenme-
si konusunda yapılması gereken çalışmalann gö-
rüşüldüğünü ve bu konuda yenı bir yasal düzenle-
me hazırlanmasının gerekli olduğuna karar venl-
diğini belirtti. Bu konuda bir alt komisyon oluştu-
rulmasına karar v erildiğini söyleyen Türk, komıs-
yonun çalışmalannı Qç haftada tamamlayacağını
kaydetti.
Türk, üst kurulda işkence. kötü muamele ve dı-
ğer nedenler dolayısıyia AlHM'de Türkiye aley-
hine verilen kararlar gereğınce devletin ödemek
zorunda kaldığı tazminatlann olaylann sorumlu-
Ianna ödetilmesi uygulamasının da görüşüldüğü-
nii bildirdi. Türk. yeni bir yasal düzenlemeye ge-
reksınım bulunmadığını, mev cut düzenlemelerin
ü ödeyecek
bundan böyle daha iyi işletilmesinin yeterli oldu-
ğu sonucuna vanldığını söyledi.
Türk, İnsan Haklan Koordinasyon Üst Kuru-
lu'nun bundan sonraki toplantısının Kars'ta yapı-
lacağını belirtirken. kurulun bundan önce Diyar-
bakır, Muş, Edirne, Çanakkale ve Hatayda beş
toplantı yaptığını anımsattı. Türk, insan haklan
bilincini yurt sathına yaymak ıçın her toplantının
başka bir ilde düzenlendigini kaydetti.
Türk, Kars"taki toplantıda, son zamanlarda ta-
nhi gerçeklere aykın olarak ortaya atılan sözde
Ermeni soykınmı konusundaki iddialara yanıt ni-
teliğınde ifadelenn gündeme geleceğini vurguladı.
Düşiince özgürlügü için kampanyaİstanbul Haber Servisi - Yazarlar, sanatçılar. ga-
zetecıler ve insan haklan savunuculan tarafından
başlatılan "Düşünce Özgürlügü İçin Sürekli Sava-
şım" kampanyası, dün Taksim Gezi Oteli'nde dü-
zenlenen bir toplantıyla tanıtıldı. Toplantıya katı-
lan yazar Mîna Urgan. düşünce suçunun Türkiye
için "rezalet" olduğunu belirterek "Dûşûnce suçu
bizi yabancılarm gözünde de, kendi gözümüzde de
rezü ediyor. Bu kepazeliktir"
dedı.
Toplantıya "Düşünceler
Ozgürdür" metninin ilk im-
zacıları arasında yer alan
Esenyurt Belediye Başkanı
GürbüzÇapan. gazetemiz ya-
zan Oral Çahşlar, yazar Mîna
Urgan, yazar Mihri Belli. Şa-
nar Yurdatapan. tiyatro sanat-
ç11an Rutkay Aziz, Deniz Tür-
kali. sinema sanatçısı Berhan
Şimşek, ses sanatçısı Leman
Sam, müzisyen Vedat Sak-
man, Çankın Cezaevi 'nde bu-
lunan avukat yazar Eşber Yağ-
murdereli'nın kızkardeşi
Sumru Yağmurdereli ile anı-
casının oğlu Saygı Yağmurde-
reli, Meclis'te pankart açan
ünıversıte öğrencıleri Bülent Karakaş ve Metin
Murat Kahoncugil katıldı. "Düşünceler Özgür-
dür
1
" metnıni okuyan Saygı Yağmurdereli. "dü-
şünce özgürlügü için sürekli savaşımda" kararlı ol-
dukJarını belinerek "Buamaçlaönceliklitalebimiz,
hükümetçe hazırianan "Mını demokrasi paketi'nin
cezaevindtki diğer düşüncesuçlulanmda kapsaya-
cak şekilde genişletilerek bir an önce TBMM'de ya-
Toplantıya "Düşünceler Ozgürdür" metninin ilk imzacılan Esenyurt Belediye Başkanı
Gürbüz Çapan, Oral Çahşlar, yazar Mîna Lrgan, yazar Mihri Belli, Şanar Yurdatapan,
tiyatro sanatçılan Rutkay Aziz, Deniz Türkali, sinema sanatçısı Berhan Şimşek, ses sa-
natçısı Leman Sam, müzisyen Vedat Sakman katıldı. (Fotoğraf: İPEK YEZDANİ)
salaşmasıdır" dedi.
Yazar Mihri Belli. düşünce özgürlügü yalnız eli
kalem tutan aydın ve yazariann özgürlükleriyle sı-
nırlı kaldığı sürece demokrasi mücadelesinin he-
defıne varamayacağını belinerek "Duvara boyay-
la fıkrini vazan genç de bir şey düşünüyor ve bunu
açıklayabilmelidir" diye konuştu. Bellı, düşünce-
sını açıkladığından dolayı cezaevinde olanlann "et-
nik kökeni ne olursa olsun her-
kesindemokratik,özgür veeşit
bir ortamda yaşabilnıesi" dü-
şüncesini savunduklarından
dolayı ceza aldıklannı belirte-
rek "Onlar. bu amaçlanna ula-
şamasınlar diye iceride" diye
konuştu. Toplantıda, sinema
sanatçısı Rutkay Aziz, Eşber
Yağmurdereli'nin toplantıya
yolladığı mesajı okudu.
Oral Çahşlar da Türkiye'de
düşünce özgürlügü mücadele-
sinde yenı bir aşamaya gelin-
diğıni belirterek kampanyanın
ilk adımı olarak yann saat
12.00"de Ortaköy'de "Eşber
Yağmurderefi-r aduıı verdık-
len bır etkınlik düzenleyecek-
lerini söyledi.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Saldırılar BaşladıTBMM'den seçim kararı çıktığı andan itibaren,
sanki bir düğmeye basılmışçasına Atatürk aleyhine
yazı ve yorumlar başladı. Tabii bu yazılar genellikle
Atatürk'ün kişiliğini hedef almayan, fakat devlet ve
yönetim anlayışını topa tutan yazılar.
"Halkın egemenlik hakkına sınırgetirilemez" gibi-
sinden, "Halkın iradesinin üzerinde hiçbirirade ola-
maz" vb. gibisinden yazılar bunlar. Kemalistler, itti-
hatçı gelenekten geldikleri için halkı beğenmezler-
miş ve "elitist" bir yaklaşım içindeymişler. Vs., vs...
Bu yazıları okuyanlar, bu "muhteremlerin" müthiş
demokrat olduklarını zannedecek. Kendi denetle-
dikleri birimlerde inanılmayacak kadar "biçimci" ve
antidemokratlar. Örneğin ele geçirdikleri belediyele-
rin sosyal tesislerinde adama bir bira bile içirtmiyor-
lar. Gerekçeleri ise alkolün sağlığa zarar verdiği.
Itiraz ettiğiniz zaman "Buraya gelenlehn çoğu öy-
leistiyor..." gibisinden gerekçelerin ardına sığınıyor-
lar.
"Anket miyaptınız" diye sorduğunuz zaman, "Bi-
ze oy verdiklerine göre anketyaptık sayılır" diyorlar.
Oysaki çoğu kez aldıklan oy oranı yüzde yirmilerde.
Bunu çoğunluk olarak değerlendirmeleri de, bir baş-
ka demokrasi anlayışı...
"Babıtelli" ya da "Ikitelli basını"nm belli kalemle-
ri, inanılmaz bir aymazlık içinde. Çağdaş, demokrat
ve özgürlükçü geçiniyorlar, ama çağdışı, antidemok-
rat ve özgürlük düşmanı çevrelerin "sözcülük" ve
"bayraWartığ(n/" yapıyoriar. Öyle bazı isimler var ki;
"dinci basının" organlarında yapılan "basın seçme-
leri" ya da "basından seçmeler" gibi sayfalarda, haf-
tada en az bir kez yer alıyorlar. Bari oralarda yazsa-
lar da ne mal olduklannı herkes anlasa.
Zaten bunlar çok ilginç insanlardır. Her gün özgür-
lükten ve örgütlenmenin erdemlerinden söz ederier,
fakat çalıştıkları gazetelere sendikanın girmesi ya-
saktır. Eğer çalıştıkları gazetelerden herhangi birin-
de bir kol ya da kafa "emekçisi" sendikaya girerse,
aynı gün kapının önüne koyarlar Bunlann kılı kıpır-
damaz. Sürekli olarak "üç maymunu" oynarlar. "Gör-
medim, duymadım, konuşmadım..."
Fakat kendi aralanndan, yani kendi kafalanndaki
yazariardan birine aynı muamele yapıldığı zaman,
yeri göğü birbirine katariar. Demokrasi ve özgürlük
nutuklan atmaya başlarlar. Özel televizyon program-
lan bile düzenlerler...
Çok demokrat geçinırier, ama kendileri gibi düşün-
meyenlerin düşüncelerine saygı duymazlar. Bunla-
nn çoğu için "devleti eleştimnek" özgürlügü, mutlak
bir özgüıiüktür. Fakat çoğu kez "hükümetle" devle-
ti karıştınrlar. Ve devleti eleştirenlere karşı devleti
"savunmak" özgürlüğünü kesinlikle kabul etmezler.
Bunu yapan insan mutlaka "faşist" ya da "faşizan
eğilimlidir"... , •-
Müthiş özgürlükçü geçinirler, ama bu özgürlükçü;
lükleri salt kendileri içindir. Örneğin vatandaşı olduk;
lan ve nimetlerinden sonuna dek yarariandıklan dev-
letin askerlerine pusu kuran teröristlerin bu davra-
nışlannı eleştirmeye kalkarsanız, özgürlük düşmanı
sayılırsınız. Birkaç yıl önce "En büyük askerbizım as-
ker" başlıklı bir yazı yazmış ve askere giden çocuk-
lanmızı övmüştüm. Kıyamet koptu. Umanm şimdi o
gün beni yerden yere vurmak isteyen kimi arkadaş-
larım yaptıklanndan pişman olmuşlardır ve utanç
duyuyorlardır.
Siyasal Islamcılar, aynlıkçılar ve sözde özgürlük-
çü "entel" taifesinin oluşturduğu "şe/-cep/?es/"bu-
günlerde saldın dozunu arttırdı. Bu üç grup içinde
de sayılamayacak birtakım "garibanlar" da, aynı ko-
nularda "prim yapma" gayreti içindeler.
Konser başına 10 milyar lira isteyen "so/cu"(!) bir
türkücü, geçenlerde bir televizyon programında,
"Anamın başının örtüsünü kımselere çıkarttır-
mam..." diye bağnnıyordu. Sanki anasının başının
örtüsü kimsenin umrundaymış gibi...
Susurluk dosyalan kapatılmaya çalışıldıkça, Erse-
ver gibi adamlar mahkemede insan tehdit ettikçe,
devlete sövenlerin sayısı artıyor. Ve doğrusu savun-
makta da zorianıyoruz.
Gene bu arada TBMM de garip bir eleştiri yağmu-
ruyla yıpratılıyor. Içindeki kimi isimler bahane edile-
rek Meclis eleştiriliyor. Ve bunu yapanlardan bir bö-
lümü de "demokrat ve özgürlükçü" geçinen taife-
den.
Bu tavır, insanın bindiği dalı kesmesinden başka
bir şey değil. Beğensek de beğenmesek de, TB-
MM'yi böyle yıpratmamalı, yıpratılmasına izin verme-
meliyiz. O Meclis'teki ınsanlardan hiçbiri "atanmay-
la" gelmedi. Adaylann belirlenme yöntemleri ne den-
li eleştiriye açık olursa olsun, o insanlar halkın oyla-
nyla gelen insanlar. Ve bu arada çok dikkat edilme-
si gereken bir konu, kişilere yöneltilmesı gereken
eleştirilerin "kuruma"yöneltilmesi. İnsanlan demok-
rasiden soğutmaya, insanlann demokrasiye olan gü-
venlerini sarsmaya kimsenin hakkı olmasa gerek.
Hele demokrat geçinenlerin...
Istanbul'da dayanılmaz sıcaklar yaşıyoruz. Ama
korkanm sonbaharla birlikte siyasal alanda havalar
çok daha fazla ısınacak.
Adalet Bakanı Denizkurdu
'Çetelerle irticaya karşı
daha etkin olunacak'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Adalet Ba-
kanı Hasan Denizkurdu.
irtıca ve çete olaylanna
karşı bundan sonra daha
etkin mücadele etmeleri
için cumhuriyet savcıla-
nna talimat verdiğini bil-
dirdi. Bu konuda savcı ve
yargıçlara güvence de
verdiğini kaydeden De-
nizkurdu, adalerin gerek-
tiği şekilde görevıni yeri-
ne getırmemesi nedeniy-
le çetelerin ortaya çıktığı-
nı belirtti.
Türkiye Noterler Bir-
liği Başkanı Hasip Din-
çer ve yönetim kurulu
üyelenni dün makamın-
da kabulü sırasında gaze-
tecilerin sorulannı yanıt-
layan Denizkurdu. Ada-
let Bakanlığı olarak yar-
gıdaki tüm birimler ile
bilgi akımı ve çalışması
içerisinde olacaklannı
söyledi.
Bakan Denizkurdu, bir
gazetecinin ırtica ile ilgı-
li mücadelenin nasıl yü-
rütüleceğıni sorması üze-
rine. "Türkiye Cumhuri-
yeti laik bir ülkedir. Top-
lumda laik-antilaik ku-
tuplaşmasına gidilmeye
çahşümıştır. Bu konuda,
cumhuriyetin koyduğu il-
kelere uygun olarak ge-
rekli değişiklikkrin yasa-
larçerçevesindeyapıhna-
sı lazım. Bu konuda sav-
cdara da gerekli teminatı
veriyorum" dedı. Başka
bir gazetecinin "çeteler"
ile ilgili sorusu üzerine
Denizkurdu, adaletın gö-
revini gerektiğı şekilde
yerine getırmemesi nede-
niyle çetelerin ortaya çık-
tığını kaydetti. "Eğerde-
mokrasi içerisinde yargt
ve hukuk çahşmıyorsa
demokrasiden bahsedile-
mez" dıyen Denizkurdu,
hukuka aykın her şeyin
üzenne gidileceğıni vur-
guladı. Denizkurdu, yar-
gıç ve savcıların da bu
konuda gerekli çalış-
malan yapacaklannı söz-
lerine ekledı.