24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 AĞUSTOS 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 v^/lga Spessivtseva garçekten yinninci yîzyılın en iyi bderinlerinden biri. Trajik bir yaşamı var. Devrim sonrasında Rısya'yı terk etmek zorunda kalması tra/edinin başlangıcı. BL yeteneğini yu-tdışında aynı şelilde icra edemediği içh kendi kendisini yeıniştir. Giselle'in en iyi yorumcusu kendi hajatında onun kaderini tekrarlamış oldu: Aşk yüzünden, sesgi yüzünden delirdi. Bu eser aşk yüzünden akJını yitiren bu büyük yeteneğe saygı belirtisi olarak ortaya çıktı.' St Pletersburg BaJe Tiyatrosu, Red Giselle: Bir Balerinin Öyküsü adlı yapıüna 1-5 Eylül tarihleri arasuıda Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda sahneieyecek. St. Petersburg Bale Tiyatrosu Sanat Yönetmeni Boris Eifman: en koreografdoğtnuşumGÜL ERÇETÎN Olga Spessivtseva, Giselle rolünün en iyi yorumcu- su olarak tanındı uzun yıllar. En başanlı bölüm ise Gi- selle"dekı çıldırma sahnesiydi. Zaman, ünlü Rus ba- lerinin bu sahnede kendi geleceğini oynadığmı gös- terdi bizlere. Devrim sonrasında ülkesını terk etmek zorunda kalışı ve yaşadığı trajik aşk. Spessivtseva'nın yazgısını Giselle ile kesiştirdi. Yirmi yılını New York dışındaki bir akıl hastanesinde yapayalnız ve hakla- nıuknı yoksun edilmiş olarak geçırdi Olga Spessivt- seva. Ölmeden önce tek bir isteğı vardı: 'Oras' ola- rak tanımladığı Rusya'da veda etmek yaşama. Olga Spessivtseva'nın bu son isteği yerine gelme- dı, ancak Rusya'nın en yaratıcı koreograflan arasın- da yeralan Boris Eifman, Giselle ıle OJga'run yasam- lannı bir balede kesiştirdi. St. Petersburg Bale Tiyat- rosu'nun kurucusu ve sanat yönetmeni Eifman. top- luluğun kurulusunun yinninci yılında ikinci kez çıkı- yor Türkiye'de izleyicinin karşısına. Ikı yil önce Don ~K35trt'fte 'Mnfefinm düşferinr' surtan topluluk bu kez Red Gisele ile bir balerinin (felirme öyküsünü taşıya- cak Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'na. Genç Pamuk- bank SanatEtkinlikleri çerçevesindeki etkinlik 1 -5 Ey- lül tarihleri arasında izlenebilecek. 'RedGiseUe' ıle Ja- ponya. fspanya. Hollanda'yı ziyaret edecek olan St. Petersburg Bale Tiyatrosu, D. Katerina ile onun oğlu PaveTın çevresindeki ilişkileri irdeleyen 'Rus Hamlet'i adlı yenı yapıtlannın hazırlıklannı da sürdürüyor. Ka- nyerinde istediği noktaya ulaşma yolunda hızlı adım- lar atan ve başanlannı yaşamına, ınsan ilişkilerine hoşgörü ve dinginlik biçiminden tasıyan Eifman ile ikinci Türkıye zıyareti sırasında görüştük. - İstanbui'da iki yıl önce sahneledigüıiz Don Kişot tecrübenizi Ldeyiti ve organizasvon açısından değer- iendirir misiniz? -Türkiye'de gerçekleştirdığımız Don Kişot göste- risi bizim için unutulmayacak izlenimlerle dolu. Bu- nun temelüıde o büyük Açıkhava Tiyatrosu'nda sah- ne alrruş olmamız ve izleyicilerin ilgısının yoğunlu- klını yıtıren ınsanın ayn bir dünyası var. Kendi dünyalannda kendi fantezilenyle yaşıyorlar. Ve hiç kimse hangi tarafın daha iyi, daha doğru olduğunu bilmiyor. Bu anlamda o apayn dünya benim yaratıcılığımı teşvik ediyor. O dünyayı biraz olsun buradakilere tanıtma kaygısı da var. Bale de böylesine özel, fantastik dünyalan dile getirmeye en vatJan sanatlardan biri.' ı ğu yatıyor. Bütün dünyada turneye çıktık, oyımumu- zu pek çok seyircınin önünde sahneledik. ama Türki- ye'de gördüğümüz tepki bızim için gerçekten çok et- kileyiciydi Pamukbank'ın girişimı de bizım için çok önemlı. Onbinlerce insanı sanatın en yüksekdallann- dan biri olan baleye çekmeye çalışıyor ve bunda ba- şanlı da oluyor. Bu tecrübe sonrasında ikinci kez da- vet edıldiğımizde büyük onur duvduk. - Yirmi birind yüzyda girerken sanatın en j iiksek dalı olarak gördüğünüz balenin tşlevini nasıl tanunlı- yorsunuz? - Balenin giderek daha yaygın bir şekılde en yük- sek sanat dallan arasında görülmesinden çok büyük bir mutluluk duyuyorum. Balenin ışlevleri ve amaç- lan konusunda yeni yeni tartışmalaraçılıyor. Bale. sa- natın en büyük sorunlanndan bin olan dil engelinı or- tadan kaldınyor. Bu anlamda farkh insanların iletişim kuımasında çok olumlu bir rol oynuyor. tzley iciler dün- yanın dört bir yanında oyunlanmıza benzer tepkiler * gösteriyor. Bu, baîehin e\Tensefbirdili olduğunu, ev - rensel bir ruhu ifade ettiğıni ve böylece ınsanlan bır- bırine yakınlaştırdığını, birtakım güzelliklerin geniş kitlelertarafindan paylaşılmasını sağladığıni gösteri- yorve bence yirmi birincı yüzyılın eşiğınde bu göre- vinı. bu ışlevini daha da ileri götürecek. - Koreografî sırasında münUle ifişkjıuz nasıl gefişi- yor? Müzik mi hareketleri çağnşnnvor size, voksa ko- reografîyi kafanızdatoctnıkndirdiktensonra uygun par- çalan mı aranıava başlryorsumız? - Her ıkisı de geçerli. Bazen müzık doğuruyor ha- reketlen. bazen de koreografiyi >aratırken bir müzık oluşuyor kafamda. Ancak müzığin her zaman bırin- cil önemde olduğunu sö> lemek istiyorum. Sonuçta mü- zikle koreografi aynlmaz bir bütün oluşturuyor. Za- ten ınsanlann bale ızlerken kendilennden geçmesinin nedeni de müzikle dansın sentezı - Bildiğimi7 kadarnla Sovyetler Biriiği'nin dağıl- masının ardmdan sanat bü\ ük sıkıntılaria > üzleşınek Woody Allen sonunda New York Times yazan Dowd'un eleştirilerini yanıtladı 6 Yüzeysel yargdar antolojisi' Woddv Allen Kültür Servisi - Wbod> Allen ve Maureen Dowd, .Amerikan toplumuna mal olmuş iki ku- rum adeta. Nevrozlanndan klamet rutkusuna. üvey kızıyla ilişkisine dek Allen'ın yaşamı- na ait bilinmeyen aynnrı yok. Dowd yazıla- nnı bütün Amerikanın okuduğu New York Times "ın gazetecilerinden biri. Eleştırel yak- laşırru ve ıromk tarzıyla tanınıyor. Ocak ayın- dakı yazılanndan birinın konusu da Allen'ın son fılmiydi. Dovvd yazısında, yönetmeni \e 'YaramazHarry' adlı çalışmasını yerden ye- re vurmuştu. "Allen, filmlerinde kendi tüyler ürpertici sapianülanndan baska bir şey anlatmıyor" diyordu yazısında Dowd. Yönetmenin, sıra- dışı ürünler veren sanatçılann. standart ahlak kurallanna cevap vermek zorunda olmadık- ları yolundaki tezine karşı ise şunlan söylü- >ordu: u B«ı, eski bir hikâyedir. ama .\Ben'ın filmi kesintikle bir sanat yapıtı olarak değer- lendirilemez. Sadece Idinik bir belge>i, bir >ü- zeşsei vargıiar antolüjisini. Manhattan üzeri- ne yorgun bir ağlavışı andınyor." Dowd, oyunculann ten rengi konusundaki seçımınden örürü de eleştiriyordu Allen'ı: "Gereksiz bir deneme_. .\Ben'ın düş, gflcü- nün sos\al >ansıması. kırmızı etek içinde Af- ro-.\mtrikalı bir fahişe varatmaktanöte>egi- dememiş." Gerek filmlenne gerekse özel ya- şamına yönelik sert eleştirilere alışık olan Al- len. Dowd'un yazısı karşısinda da aylarca sessızlığinı korudu. Ancak birkaç gün önce, bağımsız sinema dergisi Indie'de yazara \a- nıt verdı. Allen bu karşılık için fazla söze de gerek duymamıştı. Tek yaptığı, Dowd'un bir sinema eleştırmenı olmadığını hatırlatmaktı. Bu da Dovvd'un ış amacıyla değil, bireysel bir seçim olarak Allen'ın fılminı izlemişolduğu anlamınagelıyordu. Indie'deyayımlananha- berde şunlan söylüyordu Allen: "Eğerçaüs- malanmı beğenmivDrsa niçin filmimi merak edip izlediğini sormak isterdim DoHd'a." Al- len'ın Dowd'a bu soruyu şahsen sorabilme- si şimdilik olanaksız . Bu işlerle uğraşama- \acak kadar yoğun günler geçırivor. Son rö- tuşlannı verdiği yeni filmi 'Celebrity', 3 Ey- lül "de başla>acak olan Venedık Fılm Festıva- li'nde göstenlecek. Filmin basrollerinde ^TIO- na Ryder. Kenneth Branagh \ e Judv Davis oy- nuyorlar. Allen. Sean Penn'ın rol alacağı son- raki fılminin çelamlenne eylül ayında başlıyor. Türkiye, tarihinin en sanatçıkarmasuıı Kültür Servisi - Güneşin Avrupa üzerinde ilk doğduğu ülke olan Türkiye, kıtanın en batısındaki Portekiz'e kültürünün en güzel örneklerinden bir demet sunuyor. Lizbon'da 150'den çok devletin katıldığt Expo '98 Dünya Fuan'na Türkiye, tarihinin en büyük sanat çıkarmasını yapıyor. Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlıgı'nın düzenlediği ve Yekta Kara ile Ali Taygun'un yapıp yönettikleri bu sanat olayında 250 müzisyen ve dansçı üç gün boyunca sunduklan gösterilerin ardından Büyük raarruz'un son günü olan 30 -Vğustos gecesi hep birlikte sahneye çıkarak bir Lirik Tarih Gösterisi ile Expo '98'in en büyük alanı olan 15 bin kişilikSony Meydanı'ndaki dev sahnede Istanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası. Korosu ve Dansçıları ile Istanbul Taritai Türk Müziği Topluluğu Tasavvuf Müâği Heyeti, Mehteri, Semazenleri, Grup Pulathane'nın halkoyunculan, Balık Ayhan ve arkadaşlan bir buçuk saat boyunca görkemli bir olay yaratacaklar. Daha önce HABITAT U'nin açılışındaki göstennin bir benzeri olan bu sanat olayı canlı olarak Portekiz TV'sinden yayımlanacak. zorunda kaJdu pek çok sanatçı ülkeyi terk ettL Ancak St Petershurg Bale Tiyatrosu her yıl büyük begeni toplavan bir >a da iki yeni yapıt safaneliyor. Siz ülkede- ki değişikliklerden nasıl etkilendiniz ve başannıa na- sıl sürdürüyorsunuz? - Ben koreograf doğmuşum. Bir misyonum oldu- ğuna inanıyorum. Benım ıçm önemli olan; nerede, han- gı koşullarda yaşadığım değıl. Hele bankada ne ka- dar param olduğu ya da arabamın markası hiç değil. Benim için önemlı olan koreograf olarak sanatımı ic- ra edebilecegim bir topluluğa sahip olmak. Bunlann bulunduğu yerde görevimi yenne getirebilirim ki bu- lunduğum yerde gerekli şartlar kesinlikle var. Aynca 1992'den sonra ben kendimi ifade edebilmek için çok daiıa özgür bir ortam buldum. St. Petersburg'da böy- lesine bir topluluğum olduğu için çok şanslı hissedi- yorum kendimi, çünkü benim bütün köklerim Rusya'yla bağlantılı. Bu anlamda biz ruh olarak Rus ruhunu temsıl ediyoruz, ama gösterilerimizle evrensel olma- ya çahşıyoruz. - Koreografide ulaşmak istediğmiz son noktaya gef- dinizmi? -Ben henüzzırveye enşmedim. Mükemmeliyeteeriş- mediğim için seviniyorum da aynı zamanda. Ona doğ- ru gidiş süreci beni daha çok heyecaniandınyor. Red Giselle'i en iyi oyunlanrndan bin olarak değerlendi- riyorum. Bir sanatın ıç dünyasını bu kadar iyi açan bir başka yapıt daha bilmıyorum. Bazen koreografi ve ba- le aracılığıyla ınsan ruhunun öyle derinlerine inebili- yorsunuz ki sözlerle aynı etkiyi yakalamak imkânsız. Ancak beden hareketleri ifade edebilirbunu. Koreog- rafi serüvenımde bu beden dilini tamamen çözmek is- tiyorum. - Balede çok geniş bir ckipleçabşıyorsunuz. Dansçı- lanndan orkestrava, dekordan kosfüme pek çok seyle uğraşjvorsunuz. Hiç bunakhğınu ya da umutsuduğa düstfiğünüz oluvor mu? - Bazı anlar vardır, geri adım atamazsınız, sadece ilenye gitmek zorundasınız. Çocuğu olanlar beni da- ha iyi anlar. Onun yaşamıyla ilgiii bir şey söz konu- su olduğunda ne gerekiyorsa yaparsupz. Bu tiyatro da benim çocuğum, kendiCTerimlekurdum onu. Şu anda yirmi yaşında bir genç, ama benım çocuğum. Bu nedenle onun sorunu ne olursa olsun şunu yapayım mı, şunu ve- reyim mı dıye hiç düşünmeden bilincim- le, aklımla, duygulanmla ve maddi ola- naklanmla elimden ne geliyorsa yapanm. Rusya bugünlerde maddı açıdan çok kri- tik bir süreçten geçiyor. Bu, beni de çok endişelendiriyor. Çünkü yanımda yüz ki- şi değıl, yüz aile çahşıyor. Bu nedenle ne kadar umutsuzluğa düşersem düseyim ge- ri adım atmayı aklımdan bile geçiremem. -Olga Spessivtseva'nın öyküsunü anlat- ma düşüncesi nasıl oluştu? -Olga Spessıvtseva gerçekten yirminci yüzyılın en iyi balerinlerinden birisı. Tra- jik biryaşamı var. Devrim sonrasında Rus- ya'yı terk etmek zorunda kalması trajedi- nin başlangıcı. Bu yeteneğini yurtdışında aynı şekilde icra edemediği için kendi ken- disini yemiştir. Giselle'ın en iyi yorumcu- su kendi hayatmda onun kaderini tekrar- lamış oldu: Aşk yüzünden, sevgi yüzün- den delirdi. Bu eser aşk yüzünden aklını yitiren bu büyük yeteneğe saygı belirtisi ola- rak ortava çıktı. - Peki sizin aşka yaklaşımınız nedir? - Aşk. insanı gerçekten insan yapan ve maddi şeylerin dışında insanı kutsal şey- ler için harekete geçiren yüce bir duygu. Sadece erkekle kadınm birbirine hisset- tikleri şeylerle smırlı değildir aynca. Böy- le de olmamalı zaten. Aşkın çok çeşitli bi- çimleri var. Önemli olan insanın bu duy- guyla dolu olması. Çünkü aşk aslında in- sanlan yanhşlardan, günahlardan koruyan bir duygu. -İki yıl önce bir dclinin düşlerini izlemiş- tik. Şündi de bir delinin trajedisini sunu- yorsunuz bize. Bale ve deüliğin febefesi ne- rede kesisi>or? -Bu konuyla çok ilgilendiğim doğru. De- lıliğüı klinik tarafi ilgilendirmiyor aslında beni. Aklını yitiren insanın ayn bir dünya- sı var. Kendi dünyalannda kendi fantezi- leriyle yaşıyorlar. Ve hiç kimse hangi ta- rafın daha iyi, daha doğru olduğunu bilmi- yor. Bu anlamda o apayn dünya benim ya- ratıcılığımı teşvik ediyor. O dünyayı biraz olsun buradakilere tanıtma kaygısı da var. Bale de böylesine özel, fantastık dünyala- n dile getirmeye en yatkın sanatlardan bi- ri. Beden hareketlerinden kaynaklanan plastık boyutla, müzikten kaynaklanan soyut boyutun birleşimi, soyut ve derin fel- sefelerin iletilmesini sağhyor. Bono 'Million Dollar HoteVde oynayacak EHzabeth Taylor 66 yaşında yeni bir torun sahibi oldu. Taylor'ın Michael Wilding'den olan en büyük kızı Leyla, geçen hafta bir erkek çocuğu dünyaya getirdı. David Crosby nm sağlık sorunlan sürüyor. 1960ve70'liyıllarda rock müziğinde önemli bir çıkış yapan Crosby'nin mıdesindeki rahatsızlık ilk kez dört yıl önce başlamıştı. Şu günlerde Los Angeles'ta doktor konrrolünde bulunan 57 yaşındaki Crosby'nin vereceği iki konser, yüksek ateş ve enfeksiyon nedeniyle iptal edildi. ROITIS'da büyük bir mimari müzesi kuruluyor. Kültür Bakanı Walter \Velrroni tarafından ilk kez geçen ilkbaharda açıklanan proje için çalışmalara eylül ayında başlanıyor. Müzenin 2000 yılından önce hazır olacağı bildinldi. Cluseppe Verdimn doğduğu ev restore edıliyor. Rancole de Bussetto'daki evin restorasyonunun, Verdi'nin 100. ölüm yılı olması nedeniyle bu yıl içinde gerçekleştirileceği açıklandı. Beverly Hills 9 0 2 1 0 adlı dizi, televizyon ekranlanndaki dokuzuncu sezonuna başlıyor. Türkiye'de "Evimiz Hollywood'da" başlığıyla oynayan dizide bu sezon bazı değişiklikler var. Jason Priestley kısa bir süreliğme diziyi bırakıp sinema çaiışmalanna yönelecek. Üç yıl önce diziyi bırakan Luke Perry ise bu sezon geri dönüyor. Uma Thurman ve Ethen Havvke çifti 6 ay önce satın aidıklan, New York yakınındaki villadan aynlma karan aldılar. Daily News'un haberine göre genç çift, evde bazı hayaletler yaşadığı gerekçesiyle bu karan aldı. Vincent van COflh'un 130 yapıtj Almanya'nın önemli müzelerinden biri olan Rıjksmuseum'da 19 Eylül-5Nisan 1999 tarihleri arasında sergilenecek. Gerard Depardieu hem yönetmenliğini hem de başrol oyunculuğunu üstlendıği "A Bridge Betvveen Two Banks' adlı filmin çekımlerine başladı. Alain Leblanc'ın bir kitabından uyarlanan filmde Carole Bouquet ve Charles Berlin de rol alıyorlar Şangaydayenı kurulan Grand Theatre Opera House perdelerini Ulusal Çın Balesi'nin sahneleyeceği 'Kuğu Gölü' balesiyle açıyor. Mimar Jean Marie Chapentıer'in dizayn ettigi opera bınasının tamamlanması dört yıl sürdü. Paul Simon da hayranlanndan birinin tacizine uğradı 25 yaşındaki genç kız. Simon'ın şikâyeti üzerine tutuklandı. Polisin yaptıgı açıklamaya göre genç kız 1992 yılından bu yana Simon'ı takıp edıyordu. RUSya'mn St. Petersburg kentinde bulunan hayvanat bahçesmde dışi bır orangutanın yaptığı resimler büyük ilgi görüyor Monika adlı orangutanın bundan birkaç ay önce bulduğu tebeşirlerle yapmaya başladıgı resimler, özellikle 'Yeni Ruslar' adı \erilen akıma yakın kişiler arasında 50 dolara alıcı buluyor. U2 grubunun solisti Bono. Wim Wenders'm yöneteceğı 'Million Dollar HoteF adlı filmde oynayacak. Filmin senaryosu da Bono*ja aıt. Göteborg Dans ve Müzik FeStİVali başladı Festıvalın açılışı. tsrail Dans Tivatrosu Lıat DrorNir Bengal'in 'The Dance of Nothing" adlı oyunuyla yapıldı. Festıvale katılan bir başka ılgınç grup ise Fransa-Viemam ortaklığıyla kurulan II A Eta Une Fois. Alain Platel'ın yepyeni bır koreografi anlayışıyla sergıledığı Letop Bach'ı da Belçikalı dans tı>arrosu Le Ballets C de la B oynuyor. Müzik, dans ve akrobasinin ilginç bir bileşimiyle yoruınlanan oyunda Bach'tan besteler çalınıyor Rembrandtm "Türbanlı Yaşlı Adam' resminın orijinal olmadıgı yolundaki şüpheler ortadan kalktı. Bilım adamlan yaptıklan açıklamada resmin üzerindeki Rembrandt imzasının orijinal olduğunu belirttiler. Sanatçının21 yaşındayken yaptığı bu resim 6-17 Ekim tarihleri arasında Amsterdam'dakı RAI Galeri'de sergilenecek. Papirüs Yaymları 'Eğitim Dizisi' • Kültür Servısi - \yşe Kilımci. -Ajıadılde Çocuk Olmak-Yabancı Dilde Eğitim' kitabının 1. cildı Papirüs Yaymlan 'Eğitim Dizisi' arasında çıktı. Yabancı dil öğretmeni Yücel Özman Karan'la yaptığı Anadilde Çocuk Olmak' röportajiyla 1989 Yunus Nadi Ödülü'nü kazanmıştı.Konu üzerine düşünen yazar ve bilim adamlanmızın bu sjreçte değişik yayın organlannda yayımlanan yazılar, mceleme ve araştırmalannı tartışma odağı çerçtvesinde toparlayan yazar. 'Yabancı Dılde Eğitim' ve 'Anadilde Eğitim' adlanyla iki cıltlik bir kitap oluşturdu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle