Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 AĞUSTOS 1998 PAZAF
10 PAZAR YAZILARI
Çiçekli bir
Siena öyküsüSİENA
ÜSTÜN
AKMEN
Doğa bir tuhaf. Çevre pınl pınl, sessiz ve
garip. Jtalya'nm Siena sında pek çok
şeyden. hatta her şeyden uzak; üstüne
üstlük anlamlı bir gün olarak başladı
bugün. Cilveli mi cilveli rüzgâr: sabahın
ilk saatlerinde yapraklan oyuklu. çiçekleri
başak şeklinde mavi ve eflatun mine
çiçeklerini şöööyle bir savurdu. llerleyen
saatlerde üç dilimli yaprakJan, kırmızı
zeytinsi meyveferiyle azametli yûzlerce
kartopu uyanmaya başlamıştı. Tam o
sırada güzel, büyük ve kırmızı çiçekli
çarkıfelekler duvar kenarlannda
gülümsemelerinı yineliyorlardı.
Önce Etrüsk merkezi olan, sonra da
Augustus tarafindan Roma asken
koionisı haline getinlen Siena'da Sienalılar
bu pazar günü saat on bire doğru
belirginleşti. Yetmiş bin Italyan. saat on
bire dogru gece düşlerinden yavaşca
anndı, gerindi. ayıldı.
Saat on birde San Domenico Kilisesı'nın
kapısından içeri, civardaki benekli
ballıbabalardan yayılan nane, lavanta
çiceğı. kekik kanşımı birkoku gırdi ve o
anda kilısede tütsü için kullanılan ağaç
sakızının kokusunu sildi. attı. Tahta sıralar
arkasında dız çökmüş, dikkat kesilmış
devinimsizlikte insanlar vardı ve bu pazar
günü de ruhlar kınşıklıklannı bir kez daha
silmekteydi. Gevşediler, rahatladıiar,
çözüldüler.
Ayin sonrası çan biçimindeki
boruçiçekleri "mutat" gevezeliklerine
yeniden başladı. Sabah pek suskundular,
çünkü o an Siena'nın. kenarlan mavı bir
çizgiyle çevrili, beyaz mı beyaz çiçekli
gündüzsefalanndan "mustarip"'tiler.
Oğle saatlerinde Sienalılann anı. tasa.
bilgiçlik gibi safralannı gemilennin
bordalanndan denize atabilecek denli
rahat olduklan gözlemlendi.
Gelelim akşamüstüne: Campo Meydanf nı
çevreleyen binalar, şimdi *akşamüstö
güneşi" ile yıkanmakta. Balkonlardan
sarkan renkli küpeçiçekleri bugün
gelişecek çılgın aşldan muştuluyor.
Dokunulduğunda yapraklan pörsüyen
küstümoru temiz duygulan simgelerken;
rozet biçimindeki yapraklanyla şemsiyeyi
anımsatan çuhaçiçekleri, oluşacak "flk"
aşklan anlatıyor. Horozibikleri uzaktan
bakıldığında sadece sabırsız bir kırmızı
gölge gibi. Hoş kokulu melisalar etrafa
huzur yaymakta. Yeşilımtırak. beyaz,
güzel kokulu muhabbet çiçekleri "tevatür"
olmuş bir "tevazu" içindeler.
llerleyen saatlerde, Campo Meydam'ndaki
Halk Sarayf nın Mangia Kulesi'ndeki çan
tam beş kez "dan" dedi. Gotik saray
Buonsignon'nin oralardan yaseminlerin
beyaz. san, pembe çıçeklerinden yayılan
hoş koku her biryanı sardı. Sıena'nın
görkemli katedralinın batısmdaki üç taş
kapı, akşamı aniden karşısında görünce
sankı taş kesiliverdi. Gene inanılmaz bir
akşam... Campo Meydam'ndaki
lokantalar, barlar. kahvehaneler telaşla
canlandı. Campo Meydanı üzüntüsünden,
kahnndan sılkindi, bitkınin zedelenmiş
yaprağı gibi kendi kendini onardı,
yeniledi.
Barlardan bınnde oturan genç bir çift, ıtır
ve sümbül kokulanndan paylanna düşeni
aldı. Genişletilmiş biçimde uzun
öpüştüler. Meydana belini rutarak giren
orta yaşlı adam içten. gerçek ve kendine
özgü bir tavırla gitti iskemlelerden bırine
"çöktü". Besbelli omurlan ağnyordu ki,
otururken yüzü buruş buruş oldu. Bir
kadeh şarap söyledi, kısa bir hayale daldı.
Gece yağmuru gibi yorgun ve bir yaz
gününün "rehaveti" ıle solmuş
düşünceleri, ikinci kadeh şarapta
tazelendi, canlandı. Gözlerinı uzattı, Halk
Sarayı'nı Mangia Kulesi'ni ve her ikisinin
doğal dekorunu oluşturan insanı, insan
kalabalığını seyTCtti. Ansızın. içinde
uyuklamakta olan binlerce tohumun
uyandığını duyumsadı. Bel omurlarındaJci
ağnlar sanki dindi. Ne garip! Bu pazar,
akşam Siena"ya hiç habersiz, hem de
birdenbire iniverdi.
Güney Koreliler 'bakmakla'yetiniyor
Güney Kore'nin içinedüştüğüekonomik durgunluk halkı zoriuyor. tndirim mevsitni baş-
lamasına karşın satışlarda bü> ük bir artış gerçekleşmedi. İndirimin başlamasıyla çarşı-
lara koşan halk genellikle bakrnakla \ etiniyor. Başkent Seul'deki bü> ük Mjong-Dong çar-
şısının esnafı da umduğunu bulamadı. Giderek artan işsi/Jik ve kemet sıkma poiitikası
Güney Kore halkına /or günler yasatıyor.
İsveç de anayasayı defalarca delmiş...Isveç'in 2. Dünya Savaşı'ndan sonra
ne mene tarafctz oldugunu inceleyen
komisyonun raporu 1993'te
muhafazakâr parti lıden ve dört partı
koalısyonunun başkanı Cari Bildt'e
sunulunca derhal gızli damgasını
yedi. Bu rapor. geçen temmuza
aymda gizlilik damgasından
kurtuldu. lsveç"in "Batrdanyana"
tarafsızlığı çorap söküğü gibi ortaya
çıkarken 20 eylülde yapılacak olan
genel \ e yerel seçımler öncesi sosyal
demokratlar, oldukça güç duruma
düştüler. 1957 yılında kurulan ve
varlığı resmen asla kabul edilmeyen
Enfoımasyon Bürosu'nun (IB); önce
Tage Eriander, sonra Otof Patane
hükümetlerince canlı tutulduğu,
sendikanın ve ordunun onavı ve
yardirmyla çaiıştınldığı ortaya çıktı.
Bu gayn resmı de\ let kurumu,
ışyerlerindeki 22 bın sendika
temsılcısininjurnallamasıyla 'aşırı
solculan ve komünıstleri' fişlemiş.
Amerikan teknolojısı kullanılan
ışyerlerinde ve devlet ıçın duyarlılık
ıçeren kurumlarda böylelerinın işe
alınmasının önlenmesini ve işte
olanlan da bir an önce kapının
önüne koymayı göre\ edmmıştı.
Raporda bu kurumun. Amerikan
hükümetın ısteğı \e desteğiyie
kurulmuş olduğu da yer alıyor. Bir
zamanlar bu gerçeğı ifşa eden
zamanın ikı genç gazetecısı ıse
'devlet güvenliğıne aykın
çalışmaktan ötürü' hapis cezasına
çarptınlmıştı. Gelelim günümüze.
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
Sosyal Demokrat Işçı Partı'nin
(SAP) uzun yıllar genel
sekreterliğini yapmış olan Sten
Andersson. geçen hafta ıçınde
IB'nin 'komünistleriıı Isveç'te
ürmanışını önlemek için
kunılduğunu' kabul etti. Başbakan
Göran Persson da sosyal
demokratlann 'nazizme ve
komünizme karşı savaşmalannın en
doğal haklan olduğunu' söyledi.
Ama bu IB kurumunun kuruluşu
resmen gizli tutulmuşken varlığı her
dönemde yadsınmışken \e faaliyeti
yasalara aykınyken bir değıl.
defalarca delınmiş olan anayasayla
ılgıli bir yorumda bulunmadı. Buna
karşılık. kendı sollanndaki önce bir
bölünmeden sonra iki partinin
Moskova'dan parasal destek aldığı
savı bir kez daha yınelendi. Bu savda
kısmen doğruluk payı olduğu
bılıniyor. Ancak Moskova'dan destek
alıp almama konusu, devlet
yöneticılennın ülke yasalannı
çığnemelerine özel bir hak
oluşturmuyor. Aynca akla bazı başka
sorular geliyor.
- IB kurumu neden Soğuk Sa\aş'ın
sonlannın-gözüktüğü ve Knışçev'in
ülkesinde Stalınizmin etkilerini
azaltmaya giriştiği 1957\ılında
kuruldu? Isveç'e karşı bir Rus
tehlikesi artık azalmaktaydı da
çünkü. Bu durumda akla Amerikan
parmağı geliyor.
- Neden IB'nin fişlemelen böylesıne
büyük bir boyuttaydı? Acaba sosyal
demokratlar kendilerinden başka bir
sol partı görmek ıstemıyorlar mıydı'.'
- IB. neden 1968 öğrenci
olavlanndan sonra öğrencılen de
fı^lemeye başladı? Lıberal egılımli
Vasterbottens Kunr gazetesı bu
soruya
a
Sosyal demokratlann
gençier üzerinde kontrolü
\itirmckten korkmuş olduklan"
yanıtını veriyor.
Acının öbür
adıydı
Teslime Nesrin
"Alıp gidecegim başımı / Arkamda
beni sevenler / Eteğimden çekecek
küçük çocuğum / Eşim dikilecek
kapının önünde / Koydum aklıma
b'en gidecegim."
Bu dizeleri, Şangladeş'ten Isveç'e
kaçmadan önce yazmıştı Teslime
Nesrin. "Vazar ve İnsan Haklan"
adını taşıyan 1 haftalık bir
konferans için Kanada'nın başkenti
Ottavva'ya gızlıce geldikten sonra,
ıç sızlatıcı bir dramın öyküsünü
anlattı Kanada'ya. Yobazlann
"ölüm fermanıyla" ülkesini terk
ettıkten sonra İsveç'te de peşini
bırakmayan ölüm tehditlerinin
kaygısıyla yoğun bir ruhsal
depremin içine düşmüştü.
Bangladeşli köktendinci takımı,
ozan ve romancı
Teslime Nesrin'in
kutsal kitabı
horladığı savıyla,
onun ölümünü
istiyor ve dış
ülkelerdeki
fanatiklere ödüllü
cinayet buyruklan
yolluyordu. Teslime
TORONTO
Nesrin, kutsal kitabın adını bile
ağzına almamışrı gerçekte. Bir Hint
gazetesinin yaptığı röportajda
"Bangladeş'e laik düzen önermiş,
vaşamı bir paçavradan farksı/ olan
kadınlara eşit hak verilmesini"
ıstemıştı. Utanç adlı romanında ve
birçok şiirinde, azınlık yurttaş olan
Hindulann "gâvtır" suçlamasıyla
itilip kakılmasını dile getirmesi, din
tüccarlannm cenneti olan
Bangladeş'te sokak
ayaklanmalanna yol açacaktı.
Fanatizmin bayrağını hemen eline
alan politikacılar. onlann yandaşı
şeriatçılarla "laiklik" isteyen kâfir
Teslime'nin kellesini istediler
durmadan. PEN ve Uluslararası Af
Örgütü'nün desteğiyie gittiği
İsveç'te kahredici bıryalnızlık
içinde ve ölümden saklanarak
yaşıyordu. Ottavva'dakı salonda
kendısınin hemen arkasında dev
yapılı bir Kanadalı polisin durduğu
bölümde sürgün şairinin hüzün dolu
sesinı dinledi fcanada. Yiepyem bir
roman yazmıştı ve yapıtma ad
aradığını söylüyordu. Bangladeş
dilinde "erkek çocuğu" vardı. ama
kız çocuklannı tanımlayan bir
sözcük yoktu. Bu vüzden Teslime
Nesrin, yeni romanına ad olarak
yepyeni bir sözcük ürettı. Kız
olmanın, kendi acılı kız
çocukluğunun otobiyografısini
tanımlıyordu yeni romanı.
"Kızlann'kadınlann bitimsiz
dramını, bedensel ve ruhsal
deprenılerini anlattığı bu roman,
İslam toplunılarındaki yadsınmaz
bir gerçeğin ta kendisijdi." Teslime
Nesrin, kendi dilinde kız çocuğu
sözcükleri olmadığı için
"meyebela" sözcüğünü üretmişti ve
yapıtına bu adı koyacaktı. Tüm
çocukluğunda ve genç kızlığında
babasından yediği dayaklan anlattı
Bangladeşli ozan ve romancı.
Dayakçı babasının ağzından "Özür
dilerim" sözcüklerini hep duymak
istemişti, ama babasından asla
böyle bir özür dileme gelmedi. "Şu
anda 35 yaşındayım ve onu artık
bağışladım" diyordu Teslime
Nesnn. Dinleyicilerin çoğunun
gözleri nemlenmişti.
"Sadece laik bir toplum önerdim,
beni Bangladeş'in en tehlikeli
düşmanı iian etti hükümet"diyordu.
Birkaç a> önce. ölüm döşeğindeki
annesini görmek ve ona son kez
elveda demek için Bangladeş'e
gitmek istedi. Dilekçesini çöp
sepetine atan
vetkililer
"Gelemezsin, sen
yasaklısuı" diye
kestirip atmıştı.
Teslime Nesrin
"Benim elimdeki
silah değildi. sadece
kalemdi" diye
devam etti.
ENGİN
AŞKIN
Ottavva'daki toplantının manşet
olayı olarak beliren Teslime Nesrin,
köktendinci ve törecı bağnazlığın
irdelenmesine ağırlık tanıyan
toplantı gündeminde, evrensel
yazarlık dayanışması ve iletişim
için çok yakın bir ilişki öneriyordu.
Yurdunun "Sen kız ya da kaduısın,
örtüneceksin, eve kapanacaksuı"
dıyen uziaşımsız ve dayatıcı
kültürüne daima karşı çıktığını
vurgulayan Teslime Nesrin, kürtaj
karşıtı Kuzey Amerikalı Katolik
fanatiklenn işlediği cinayetleri de
şiddetle kınadı. Mesleği doktorluk
olan Bangladeşli ozan, gizlenerek
yaşam sürmesi yüzünden dört yıldır
çok sevdiği işini de yapamıyordu.
Ottowa'dakı Ulusal Sanat
Merkezi'ndeki konuşmasının
ardından. polis korumasında
gızlice New York'a uçtu Teslime
Nesrin. 1 aydırNevv York'ta,
tsveç'tekı yaşamından daha
mutlu bir yaşam bulacağı ı , r
^
umgduyla dolaşrp dunryönfal'^fe)
"Şimdiye kadar New Ybrk'a da
. ısıııamadım" dıyen Teslime Nesrin,
onu sevenlere. içli dizelerini
anımsatıyordu:
Başım yine ıssızlığjn dizlerinde /
Gö/yaşlanmla içimi dökeceğim /
Başım yine ısızlıgın dizlerinde /
Sonra bir gün geriye döneceğim.
Ne\v York'ta yaşayan küçük
kızkardeşine yakın bir semtte.
kararsızlık ve kaygı içinde yaşam
sürüyordu Teslime Nesrin. Başına
Bangladeşli hocalar. 50.000 Taka
(1250 Amerikan dolan) ödül
koymuşlardı. Yığınla
köktendincinin yaşadığı
Amerika'da, ensesinde soluyan
ölümün korkusu ıçindeydi.
VURULDUK EY HALKIM
3 UNUTMA BİZİİTÜRKÜLERİMİZ 3 -1976
1. UTAN UTAN
Söz ve Müzik: Muh/ıs Akarsu
Bağlamalar: Arif Sağ, Muhlis Akarsu, Yavuz Top
2. BUNDAN SONRA
Söz ve Müzık. Muhlis Akarsu
Bağlamalar An f Sağ, Muhlis Akarsu, Yavuz Top
3. MADEN DAĞI
Anonım
Gıtar (ags)- Selda Bağcan
Bağlama- Osman Bayşu
Kavai ArıfSağ
4. BERİ GEL HALO
Anonım - Derleyen. Asık Yoksuli
Bağlama: Osman Bayşu
5. O YANA DÖNDER BENİ
Anonım
Elektro Bağlama. AnfSağ
6. KARAOĞLAN
Anonım
Elektro Bağlama- ArıfSağ
Bılgı ıçın tel. (0 212) 527 Bt 28
1. MADEN İŞÇİLERİ
Şiir Naci Gelendost • Beste: Selda Bağcan
Düzenleme. Tımur Selçuk
2. GEZ. GÖZ, ARPACIK
Şiır: Enver Gökçe - Beste' Selda Bağcan
Gıtar. Selda Bağcan
3. GARDAŞIM HASSO
Şiir: Turgut Yarkent
Beste: Selda Bağcan
Çalanlar: Moğollar
4. ACIYI BAL EYLEDİK
Şiir Hasan Hûseyin Korkmazgil
Beste: Selda Bağcan
Gitar: Selda Bağcan
5. VURULDUK EY HALKIM,
UNUTMA BİZİ
Şıır: Zulfü bvanelı - Beste: Selda Bağcan
Gitar Selda Bağcan
6. HASAN KALESİ
Anonim (Hakkârı Türkûsü)
Derleyen• Selda Bağcan
Düzenleme' Tımur Selçuk
TÜRKJYE KOMÜNfST HAREKETl'NlN 97LİK ÜLU ÇINARI, TÜRKİYE
KOMÜNİST PARTtSl'MN İLK ÜYELERİNDEN. MERKEZ KOMtTESl ÜYESİ
MEHMET BOZIŞIK, (BOZ MEHMET)
YOLDAŞI KAYBETTlK. ANISI ÖNÜNDE SAYG1YLA EĞILİYOR, O'NU
BÜYÜK ŞAİRİMİZ SÂZM HİKMET'İN DlZELERfYLE UĞURLUYORUZ:
BANA YETER YİRMİNCİASIRDA OLDUĞUM SAFTA OLMAK
BİZİM TARAFTA OLMAK
VE DÖVÜŞMEK. YENİ BİR ÂLEM İÇİN
^alıabettin Bakıı>aıı. Kasilı >uri 1leri. Hayali Drnizkuşu. Fadıl Barkan. Ali Eri;. Bekir Kara>el,
>adun Ven. Munise Aren, Sabfllıaliin Dikıııen. Cemal Kıral. Şükrü İ nal, Haşim Kanar. Ayhaıl
Vlpa^ut. l Ivi 0ğu2, Ozlem özgûr. Hiipnü Çuhadar, Süleyman Coçkun. Cemil Erevit. Mehmet Kök
CtzaJtınlı. .\]par«lan Bayramgil. ^alçın Atıl^aıt, ^ecati Keleş. Mustafa Tayda^, Gülen Tun^uz, Emel
A-lan. Hidayet Sanoğuz. Omer Faruk ^cnifriin. Ziya Barı». Ha-an l rel. Halil (,-Vliınli. Vusuf Işık.
Na/ik Işık. Selinı Çamalan. Adenı Demirbilpk. Ziilılü Ka\alı. Kmail Malkoç. Kenıal GöylüJrr, Zi-
ya Yılmaz. Gönü] Ozkan. Müfıt Sakallı. Kemal Tavdaş. Celal L>ar. Mete Vural. Yavuz Dersan.
E^at (tzbayramoğlu. Güadüz Gözen. Ali ıhsan Yalçın. Nurettin YıMıran. Aybar^ Güner, Mehmet
Ali l'olal. Ui Çakmak, llü«eyin Erler. Şaban Çekil. Ka>a Alılran. Alinı Araş, Aıfcr \ra>. Nihal
Tayda;, Meral Scrinyel, Şükraıı Seyhan. Sadetlin Kilgin. Liilfı Dilek, Omer Ören. Muslafa Kılıc.
Mehmct Açıktan. Mahmut 4karslaıı, Kemal .\lım. Ayhan Akçora, Mustafa BüeD. Ha«met Çelik.
Fahreltin Çetin, Ahm>'l Çerçel. Kadriye Küçük. Hasan Erzinran. Halil Gülnar, tbrahim Hünder.
Ali Karabıılul. Mnıel Kanar, Ekin Kanar. lbrahinı Kele^. Behzal Kora\ardar. Le>ent Orak. Mv\-
lüt Ozyurt, Ognıan Ozkan, Emre Ozlem, .\bdurrahman Onder. Hayri Poturlar. Faruk Şafak, Dur-
SUD Şahin, Ranıazan Şalıin, Samim Şendur. Hâlil Taş, TaJat Tatar, Mfumffler Toprak. Selahattin
Türokay. Mehmel l tku. Muhsin Yenisöz. Remzi Vılmaz, Co^kun Yılmaz. Ali Kara. l ffur Söylc-
mczoğlu. Omer (Izaür. Ym-uf Demirci. Lc\en<) Yılmaz, Ahmel İ'mit, Metin Gür. Kenan Oztürk,
Cafer Taştan. Kenan Basat. Salılmı» Göymen. Bâki l nın. Asım KJıf. Havriye Kılır, l ğur lya-
nık. Pa;a Erbay. Cemal Beyazta;. Ali Hiknıet Kıral. >ük»el Keskin. Vahap Ontaş. Metin Ebelürk.
Hasan Ayhan. Emin Ozüdoğru. Oktay Zor. Çetin Alpdündar. Mesul Yalazan. Ali l.iitfu Gencay
Yügnük, Rahaltin Arslan. Saygı Yağmur. HaJil Ibrabim Sargın.
ANTİMEDYA
BA YİLERDE
ÇAĞOAŞYAŞAMI
OESTEKL£HE OCRNEOVAI
ÇAĞOAŞ YASAH DESTEKLSE DERNEĞrNDEN
BU YL UNIVİRSfTELEFS GELECEK GENÇLEHE
D U Y U R U
Sevgi'ı Yuksek ööronıTi GençlBrı
Bır>b>f engel! aşarak, tnr Yuksek Ûğre^m program;na gırebMitynz <çm
sbtmi« ttdw kç*ı ömriinû tüfcâtontoctakaranı btbatamaı csKİm
kutluyoruz!
Ufcerr,;ır Çagda* L«ik-Ownokraük tw Socyal HıAuk Devtofl oiara^
AtatOrk llk« v DtvrlmkMi &>&un\^nöa. sonsjza dek ^aşa^as' ıçın
stzler ço*t ama çok öoffnltsiniz.
Asta, onünuze çtkjp b"~tah]rn yaşamsa* sorunlannizı çözme yurt burs
vb sajiama karşıltğıncta Oeynımzi ve njhu^uzu e^e geçrriptadkandf
ajnjçtarı doğru^tusunda Koşullandıntmış bırer robot-ndlltan twor
Cumhuriy»t v« utuMl bütûnlûk ıttfmanı halıoe getırecak K191 ve
f
Sevpii genper ıek ısk her bmna lAaman Azgûr y* çağdvş dÛfûncaH,
kmnĞi atclını kullsnın kandl tararlannı v«vn Dlr«yt«r olmafı 21
yuzyı a gırerkei yaJPıî &r meslek edfnrıekle ystırneytp tıutîjr sanat
VB spordan da yararlanarak kandlnlzi gtltftırmvlfflnlz1
Sufunduğunoz yaşarn anarr» ndar. buyuk kan'lere ge«tığ)rızt)« pek çok
sorununuz otacaMr Byniann çörûfntı ıçın yaffi'Z ve yalnz oktAmutun
ö^reno ^lerme ve (tenifmantarmtta omortn ör&'ecsÇt Çaftdftf *•
AtıtûrkçÛ kurumlan bafvunm'
YokjAMartchtz, aUraz, mMıım*ğtriU b8gH«rtnlz v« yurvjprilz ottmdrt
Volunuz ȍik oltun.
Sevgılenmızie
ÇYDO OENEL HERKEZJ ve
Tıim Şubeten
Te( (0212)252 44 33 249 82 22
Değerli üyemiz, mizah yazan
SAVAŞ BÜKE
beklenmedik bir zamanda aramızdan aynldı. Ailesine
ve yazın dünyamıza başsağlığı diliyoruz.
EDEBİYATÇILAR DERNEĞİ
Türkıye Komünıst Partısf nın ulu çınan
TKP Merkez Komitesi Üyesi
MEHMET BOZIŞK'ı
(Boz Mehmet)
30 Agustos 1998 Pazar günü saat 15.00'te yoldaşlan
ve dostlannın omzunda Feriköy Mezarlığı'nda
törenle sonsuzluğa uğurluyoruz.
Toplanma yerı: Feriköy Son Durak.
ÜRÜN
1932'den itibaren Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi üyesi; TBKP, SBP ve
BSP'nin kurucusu \e Genel Yönetim
Kurulu üyesi yoldaşımız
MEHMET BOZIŞIK'ı
yitirdık. Başımız sağolsun.
Şahabettin Bakırsan. Rasih Nuri Ileri,
Sabahattin Dikmen, Ali Eriş
Üyemiz, değerli yazar arkadaşımız
SAVAŞ BÜKE'yİ
kaybettik. Ailesine, yakınlanna, yazar arkadaşlanmıza
başsağlığı dileriz.
TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI
Vakfımızın kurucu üyesi
MEHMET BOZIŞIK'ı
kaybettik.
Ailesine, yakınlanna başsağlığı dileriz.
TARİH VAKFI