19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 1998 ÇARŞAMB \ ı '> OLAYLAR VE GORUŞLER Tek Smav ve Ortaöğretim Başansı Prof. Dr. TÜRKAN SAYLAN ÇYDD Genei 0 nsanlarımızın savısının plansızca I artmasıyla bırlikte genç nüfus. or- taöğretimde ülke koşullanna uygun olarak farklı ışkollarına vönlendiril- medıkçe. v ükseköğretımın önü tı- kanacak ve sürekli olarak yeni ye- ni çözüm vöntemleri aranacaktır. Son dönemde yöntem değişikliklen. tüm aileleri. öğrencileri. eğitimeilen. ders- haneleri ve eğitimle ılgilenen sıvıl top- lum örgütlerini ayağa kaldırmış. birbirin- den farklı tepki. görüş ve önerıler ortalı- ğı kaplamıştır. Bu konuda bir yargı ve önerıye girme- den önce nesnel şekilde bir durum sapta- ması yapmak gerekmektedir. Çağdaş. laik, demokratik bir sosyal hu- kuk devleti olarak nitelediğimiz cumhu- rivetımizde. tüm çocuklarımıza "fırsat eşirtiği'' sağlamamızın ana koşul oiduğu. o>sa 75. yılımızda bu hedefe hıç mi hıç ulaşmadığımız; acı, acı oiduğu kadar da apaçık bir gerçektir. ilk ve ortaöğretimde tüm ülkede orta- lama eşitlikîe, yeterince sistemli v e düzen- li bir eğitimi veremediğimiz. ayrıcagenç- lenn kısa yoldan uygulanabilir bir mes- lek edinmeleri konusunda seferberlık dü- zevindebiratılımyapamadığımızaçıktır. Meslek lisesi adı> la binlerce imam-hatip lisesiaçıpçocuklarımızınbirpartininar- ka bahçesi olarak vetişmelerini nasıl ba- şardığımızı asla göz ardı etmemeli ve bu yanlışlığın özeleştirisini ulusça hep birlik- anı teyapmalıvız. îlkveortaöğretımınboşluğunudoldur- mak üzere kurulan dershaneler, böv lece bozuk sistemın olmazsa olmaz bir kuru- mu olarak eğitım yaşamında yadsınama- vacak bırv,eralmıs.lardır. Bunlarınbırço- ğu. öğrencileri gerçekten sına\ lara hazır- larken bir bölümünün de eğitım bahane- sıyle gençleri tarıkat ve cemaatlerın ku- cağına taşıdığını unutmamalıyız. Bugün ülkemızın geniş kırsal alanında vaşavançocuklarımızınçoğuilkokulubi- tirirken okuma yazmav ı ancak ^.ökmekte. lise diplomasını alana dek geçen sürede birçok derslerı boş kalmaktadır. Kentlı v e olanaklı çocuklargibi hazırlık kursu dagör- me şansı olmavan, sosyal devletin fırsat eşitliğınden yararlanmayan bu çocukların birçoğu. inanılmaz ham zekâlarıyla ve hırslarıyla. yine de yüksek puanlı üniver- siteleri va da bir yüksekokulu kazanıp kendı kendilerıni. çoban ya da maraba ol- maktan kurtarmaya çalışmaktadırlar. Tam burada. Milli Eğıtim. ortaöğretim- dekı eğitımın tanı aniamıv la göz ardı edıl- diğinı ve tüm eğıtımin dershaneler üzenn- den hesaplandığını fark ederek bunu bir derece önlemek üzere ortaöğretim bas.a- rı puanını gündeme getırmiştir. Çocuklarını biryerlere verleştirmek is- teyen. bunun için varlannı voklannı ders- hanelere. özel okullara vb. harcavan ana babalar ve işin ıçınde olan eğıtımcılerse. «örece olacak böv le bir deeerlendirmenın. pek çok haksızlıklara yol açacağmı bildık- lerınden. şaşkına dönmüş. yargıya baş- v urmuş \ e umutsuz bir bekleyişe girmiş- lerdır.. Tüm bu gerçekleri saptadıktan sonra bız, ülke sorunlarını düşünen.pek çok ko- nuya eleştin getiren insanlar olarak. bır- takım çözümler de üretmevı. bunları sa- vunup gerçekleş,melerı için çaba harcama- yı daödev bilmeliyız sanırım. Burada bir olumîu gerçeği v urgulamak- ta varar vardır. Bu da ÖSS ve ÖSYM sı- nav larını vapan kurumun. tüm taraflarca. tanı objektif. bugüne dek hiçbir hıle ve ka- vırma sö\ lenti>i\ le vıpratılamayan bir oluşum oiduğudur. Ülkemizde her aşamadaki eğitim gerek- sinimıne karşın. var olan vetersızliklerı ve bunlarla bırlikte eldeki olanaklan göz önüne alarak herkesi ya da büyük bir ke- simı rahatlatacak çözümler üretebileceği- mızı düşünüyorum: 1 - İlköğretımin içeriği. her ya$ dönemi ıçın çağdaşlaştırılıp >eni çerçeveM çizil- dıkten sonra. Türkivemizin her tarafın- daki tüm çocuklara gerekli temel bilgi. becerı v e öğrenme veteneğını verecek şe- kılde. tek tip kitap (sinıflara göre 8 avn kıtap olabılır) oluşturulmalı ve ücretsız verilmelıdır. Sosval devlet. her çocuğa eşıt firsatları böv lece tanımalı. ek olarak daha fazla katkı, kitap, konuvb. isteği. ola- nağa göre v ar olabilmelıdır. (Almanya"da tıp eğıtımı sınavlan tek kıtaptan ve mer- kezı sistemle yapılmaktadır.) 2- Liseler için de her konuda ivı bir Türkçeyle çağdaş >öntemler ve içerıkle. kafa kanştırmayan Türk-lslam sentezi gi- bi güdülenmelerden uzak. evrensel nıte- likli, bilimsel düşünce ve felsefevi içeren birkaç kitapla vetınip bugüne dek yapılan saçmalık derecesindekı yanlışlardan arın- malı ve her okula bu kitaplar eğitim fo- nundan. ucuz olarak ulaştınlmah. alama- \anlara sağlanmalıdır. 3- Öğretnıenlerın kırsal kesimde içten- likle bir eğitim verebılmeleri için para. lojman vb. dahil her türlü motivasyon ger- çekleştırilmeli. çocuklanni iyi yetiştirme- nin kendi vaşamlan ile doğrudan ilintilı olması ıçın yöntemler geliştirilmelidir. 4- MEB özel sosyal birimler kurarak. fırsat eşitliğı sağlanamayan okullan. ge- lişmışlerle kardeş kılarak araç-gereç, kar- şılıklı misafirük vb. ilişkiler oluşturmalı- dır. Unutulduğunu. dışlandığını. yok sa- yıldığmı kabullenmiş kırsal kesim okul- ianmızı. öğretmen ve öğrencılenmizi böy- lece gün ışığına çıkarmalı. ödüllendirme- li. motıve etmeliyiz. Bu ve buna benzer bugünkü olanakla- nmızla bıle gerçekleştirebileceğimiz çe- şitli düzeltmeler sağlanabilır. ilk \e orta- öğretim eğitimi ve eğitıcilen. çağdaş-ia- ık-aydınlık kafalı olur. tüm çocuklanmı- za standart bir eğitim sağlanabılırse: A- İlköğretimin sonunda. tüm ülkede. sorulan ÖSS'den gelecek bir sınav la ba- şan değeıiendirmesi yapılabilir v e tek tek her okul. öğrencısı ve öğretmeniyle ken- di başarısını algılama şansını bulur. 1950"lerde bu sistem büyük başan ve nes- nellikle uygulanıyordu. Bilgisayarçağın- da neden olmasın? B- Lisebiterkentüm ülkede, eskiden ba- kalorya denen. belli ders gruplanyla "kam- pozisvon"u da içeren ve sorulan yine ÖSS'den gelecek ikincı bir suıav japıla- rak hem öğrenci hem de okul ve öğretmen- ler için lise ba$an puanı saptanabilir. Tüm bu sınavlar. "verileni sorgulama" şeklinde olacağından. haksızlıklarenaza inecek, okullardakı eğitim ön plana çıkacak. var olan eksıklikler göze batacak, çözüm geliştırme ivedilik kazanacaktır. Bu ikı sınavdan sonra 'üniversiteseçme ve yerieştirme sınavı"nın teke ınmesi sa- nırım yeterlı olacak. ortaöğretim başan puanı da bugünkü gıbi ileri derecede gö- receii olma damgasından kurtulacaktır. Bütün bu karmaşayı biraz olsun denge- lemek içinse. devlet ve yurrtaşlar olarak hiç durmadan. ülke için geçerli meslek- leri ve iş alanlannı içeren, gerektiğinde ya- tılı. meslek liseleri açılmasını sağlamalı- yız. Aynca, ülkemizin her yerınde yüz bin- lerce lise diplomalı. yükseköğretıme gi- rememiş. boşta gezen. mutsuz. sorun ol- maya aday gencimızi. bulundukları ver- lerde ya da bellı merkezlere toplayarak kı- sa süreli-hıziandınlmış. kurslarla mesiek ve iş sahibi \apma projesini de cumhuriye- timizin 75. y ılında. v a^aına geçinp gerçek- leştirmemizin hem bir ödev hem de birborç olduğunu düşünüyor, bu proje>i gerçek- leştirecek yeterli gizilgüce sahip oldu- gumuza inanıvorum. 75. Yılında Cumhuriyet Türkiyesi MEHMET \. YAHYAGIL \hrmam 'liyıllannTürkıyesı'ndeüçbü- vükkenttekieğitimli.çoğunlu- ğubürokratolanlarlatıcaretya- pan kesimin bir bölümü. buz- dolabı denilen aygıtla henüz ta- nışıp margarını ke^federken. Amerikan pazarlarından kaçak sigara v e -modern* 1 ev gereçleri almanın, çok azı da özel araba kullan- manınhe\ecanını>aşayabılmiştır. Şımdilerdeisege- liri oranında herke* kendisine çağda^ insan görüntü- sünü kazandıran olanaklardan yararlanabilmektedır. Türki>e"de bugün ülkenın ekonomık ve toplumsal dinamiklerini şekillendirebildiği için etkinliğiyle öne Ç4kan sınıf, genelde 15-20 v ılı aşkın bir süreyle kent- lerde >aşavan eğitım düzevı yüksek (1 4"ü kadın, 1997 yılı itibanyla yaklaşık 4.5 milyon) meslek sa- hibi. bürokratı. akademisyenı. yöneticisi ile ticaret va- pan ınsanların bir bölümünü kapsamaktadır. Çok daha büyük bir kesim ise geleneksel kültür- den bir ölçüde kopan; günlük yaşam bıçımıne ılışkın alıı>kanlıklannı değiştiren. günümüz burjuvasınıfinın insanlarıdır. Henüz profesyonelleşmemi^. ancak bel- li bir yaşam standardını sağ-lamış. fakat kentie va$a- . masına karsjn. "kentlileşememiş", özde. -kasaba" kültüriinii sürdüren, aileleri ıçennektedir. Örneğın işinden gelmce pıjamasını gıyip TV karşisında dün- yadan kopan erkekler: balkondan halı silkebilen ma- gazin haberleriyle yetinen kadınlar; yaşına uygun İ'niversitesi Atatürk Eğitim Fak. Öğ. Görevlisi makyaj yapmasını ve gülümsemesini beceremejen gençkızlann veçapkın-maçodelikanlılarınoluştur- duğu birimlerdir bunlar. Burjuva olarak adlandırdı- ğım bu sınıf, kendi kiiltürel düzeyini paylaşan. hatta onun genel görgüsüne ulaşamayan başka bıraltgrup- la kesişmektedır. \a^adığı kent alanı ve maddı ola- naklarıyla burjuva sınıfından ayrılan bu so.\val grup, tam tanımlanamavan ışlerden ya da kayıt dışı ekono- miden yüksek gelir sağlavan sorunJu bir toplumsal kesımdir. llgınç olan. hem profesyonelleşmiş hem de bunu- va sınıfının kendı ıçinde dinsel değerlere öncelik \e- renyada\erme>enbirvaşam biçimıni benımseven- ler olarak iki büyük grubaaynlmasıdır. Onun içınav- nı smıftan gençlerın bir bölümü mod ve pop müzik dinleyip. barlara gitmev i tercıh ederken. birba^ka grup- tan hafif sakallı delikanlılar ile türbanlı kız arkadaş- ları örneğin IstanbuTda. Büyükşehir Beledıvesi'nin alkollü içkılerin satışını engellediği yerlerde. *mu- hallehici sohberieri* 1 vapmakta ve "yeşil popu" tercih etmektedir. Her gruptan bir bölümün favorisi ise "ara- besk" müzik olmaktadır. ' Profesyonellenn egemen oldugu ilk sınıfla burju- va sınıfının dinsel değerlere ağırlık verenleri. bilgısi . ve parasi'feranmda "Osmanfi tarzı'" yaşam biçimini savunmakta. Z. Gökalp'ten nıiras kalan ve Batı'nın tekniginden başka hiçbir öğesini almamaya özen gös- termekte, modernizm kavramının neler içerdiğini de fazla araştırmamakta, ancak kendilerini daha bir "mil- liyetçi" olarak tanımlamaktadırlar. Bu iki sınıfın er- keklen, aralanndaki millervekillen de dahıl olmak üze- re bir "Anadolululuk" va da -delikanhhk" edebiya- tı yapmakta, kadınları ise "anaç" bir rol oynayarak ekonomik ve cinsel özgürlüklerini de yeni keşfet- mektedirler. Her iki sınıfın dinsel değerlere ağırlık vermeyen- leri ise genelde değişimi bilinçlı olarak yakaiamak ıs- teyenler. çagdaş yaşam biçimlerini toplumsal statü- len ve bilgıleri kapasitesinde uvgulayanlardır. Bu ke- sımin bir bölümü modern toplumlarda mutlak görü- len marjınal gruplan da kapsamaktadır. Ne var ki bil- gi düzeyı azaldıkça. geleneksel olan kültür öğeleri- ne karşı çıkan, taklıtçı olma>ı beceri (hüner) sayan ve ait olmadığı bir külrürü yaşamaya çabalayan in- sanlarımız da çogunluk bu gruptadırlar. Kentsel alanlarda yaşayan bu ikı sınıfın yanı sıra apayrı birvakla^ımı gerektiren ve genelde tanm ve hay^ancılık alanında çalışan. yarısından çoğu gizli iş- siz olan veaktif nüfusun de» bir bölümünü içeren "köy- Iü" sınıfının da altını çizerek, toplumsal yapı analiz- lerinde genelde değinilmeyen. bu ülkenin **asker"ai- lelerinin oluşturduğu sınıfi v urgulamakta yarar görü- yorıjm. Özellikle erkeklerinin e|itim almış olmalan ve ge- neÜe çağa döriük baki^i >afıip ınsanların oluşturdu- ğu bırbîrine bağımlı, esnek ofamayan ve yaşam biçi- miyle debiranlamda toplumdan ayn düşen birsınıf- tır bu. Eylemli ve emekli üyeleriyle güçlü bir daya- nışma sergileyen bu sınıf, ülke bütçesindenaynlan en büyük pavın "savunmaya verflmesi nedeniyle" özel konumunu orduevleriyle, ordupazarlan ve tatil kamp- lanyla yalnızca kendi kademeleri arasında yaşamak- tadır. Anayasalbirçerçeve ıçınde Milli Güvenlik Ku- rulu'ndan köydeki kışlasma dek toplumsal yaşama bir şekilde müdahak edebilen bu sınıf, son yıllarda siyasal alanda da yasal. ama demokratik düşünce sı- nırlarını zorlayan bir hareketliliğe sahiptir. Türki- ye'nin laik, demokrat aydınlannın bu dinamizme ses- siz kalışı gericiliğin (irticaın) günümüz siyasetçile- rinin elınde rejimi baltalayan bir silah haline gelme- sindendir. Salt ampirik bulgulara dayanmayan. fakat akademik bir bakış açısıyla yapılan bu analizi nok- talarken. kent alanı içinde yaşıyor kabul edilen, an- cak profesyonel. burjuva ve doğal olarak asker sını- fının dışında kalan. ulusal gelirden en az pay alan ve tüm siyasal partilerin hedeflediği gecekondu sınınna da değinmek gerekir. Köylülükle kentlilik arasındaki çizgınin çeşitli nok- talanndaki bu sınıf, gerçekte bu ülkenin gelecegidir ve bireğitim bombardımanına tutulması gereken ke- simdir. Son olarak da özellikle en büyük kentlerimiz- deki her çok katlı bınanın (şimdilerde adı apartman görev lisi olan) kapıcı ailelerine değinmek gerekir ki, bunlar köylü ve geeekondulu kavramının dışında yer a/an, yaşam bıçuşıJeriyle kent göriintüsüjıe uyamayan ciddi sorunlara sahip ayn bir toplumsal kesıttir. Clkemiz. Cumhuriyefin ancak 75. yılında Tür- kiye olmaktadır, unutmayalım! Sanatçının Değeri... S anatçısına değer vermeyen bir toplum ol- duk. lnsanımızm degeryargısı. görüşü çok değışti. l947Şubat'ınıngüneşlibirgünün- de ünlü operet yazan Muhfis Sebahattin in cenazesı Şehır Bandosunun çaldığı Ayşe Opereti'nden ezgilerle Beyoğlu'ndan geçerken ın- sanlar ağhvordu. EIli yıl sonra bugün düşünüleme- yecek biroİay. Günümüz insanı. olsa olsa ünlü bırara- beskçinin cenazesinde hüzünlenir. Sanata kafa yora- caklanna. "Red Kit" okuyanlarla kültüre küfreden- lerin son 15 v ıldıryönlendirdiğı toplumdan daha faz- lasını beklemek de zaten hata olur. Kültüre ve sana- ta haftada birsaat bik ayırmayan özel televizyonlar. onlann "ürünii" değil mi? Düzinelerie TV kanalı. bir yerde, 12 Eylül sonrasında "oluşturulan" toplumun değerierini yansıtmıyor mu? Biriieri "halktanyana" yutturmacasıyla kültüre ihanet ederken toplumu da yozlaştırdı. İnsanlar akşamlarını. yeteneksiz "ünlü" sunuculann ipe-sapa gelmez gösterileriy le (şovlany- la) geçiriyor, göbek havalan ile neşeleniyor. Geçmiş unutulmuş. gelecek belirsiz. Cemal Sahir'i, Naşid'i. Hazımı. Behzat Butak'ı günümüzde kim anımsıvor. kim anımsatmak istiyor? Onlan günümüz toplumuna aniatacak yazar-çizer de kalmadı ya... "Cahide" müzıkali ile Cahide Sonku. Muhsin Ertuğrul ve ŞaayeMorala nasıl ihanet edil- diğini gördük. Seyredenİere unutulmaz anlar yaşat- mış birçok sanatçı. şimdi tiyatro üzerine yazılmış es- ki baskı kitaplarda birkaç satır ve kimi fotograf. Sah- ne oyuncusu. adının ve sanatının kısacık bir ömürle sınırlı olduğunun bilincindedir. Sahne ışıklanndan uzaklaştığı gün unutulacaktır. Toplumumuzda neylersiniz kı. sanatçılann alın ya- zısıdır unutulmak. Yaşamlarının son vıllarını ucuz otel köşelerinde, yoksul kira odalannda geçirmiş: Beyoğlu'nun, Asmalımescit'inarnavutkaldırımlı.loş ve dar yan sokaklarında ayak sürümüş tiyatro ve si- nema adamlanmız hiç de az değildir. Topîum, yaşa- mının son günlerinde onlan bir yana itmiş; ölümün- den sonra da toptan unutuvermiştir. Türk tiyatrosun- da doruğa çıkmış Cahide Sonku. öldüğünde henüz 65 yaşmdaydı. Sönüşü ve düşüşü aralıksız 15 yıl sürmüş- tü. Kimse ilgilenmemişti. Şimdi "Cahide" müzika- linin ardından "Efsane>e ihanet edüijor" diyekonu- şan o zamanlann genç sanatçılan, sanınm Muhsin Er- tuğrurun Şehir Tiyatrosu'ndan kimlerin oyunlan so- nucu ayrılmak zorunda kaldığını unutuyorîar. Giden o insanlann yerini dolduramayan. ölenlere eşdeğerde sanatçı. düşünür ve kültür adamı yetiştı- remeven ülkemizde bir "kültür nankörlüğü" var. Son yılların düzen yozlaşmasına çok uygun... Kültür ülkelerinde ise toplum. arkalannda izler bı- rakarak giden sanatçısını benimser. Ona ıçten bağ- lıdır. Şiirleriyle, romanlanyla. ezgileriv le. yontulany- la. tiyatro oyunlanyla, filmleriyle ve şarkılanyla ken- disine pek çok şey vermiş o insanlan hiç unutmaz. Sanatçı; mezarlıkta bir toprak kümbeltisi. mezarlık defterinde bir sıra numarası değildir... Türkiye'yi yönetenler. her geçen gün halktan daha çok koparken sanatçıyı da tam bir öksüzlüge itmiş- tir. Sanınm, kötüleşen tüm koşullara. önüne çıkanlan tüm engellere karşm sanat ve yazın adamlanmız. 1940"lardan günümüze yönetici kadrcyu gende bırak- mayı hep başarmıştır. AHMET ARPAD PENCERE Demokrasiye Hayıp!.. Birgazetehaberi: "Ankara 1 No'lu DGM (Devlet Güvenlik Mah kemesi), Izmir Fetih Sahnesi Grubu'nun 8 /ce; sahnelediği 'Bir Halk Düşmanı' adlı oyunda, 'hal- kı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklıhğı gö- zeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik ettiği' ge- rekçesiyle oyunun yazan ve oyuncusu Mehmei Vahi Yazar'/ 24 yıl hapis ve 12 milyon 384 bin li- ra ağır para cezasına mahkûm etti. Mahkeme, 4 oyuncuya da aynı suçtan 16'şar yıl hapis ve 1C milyon 520'şer bin lira ağır para cezası verdi. Dünkü duruşmada sanıklan dinledikten sonra karan açıklayan Mahkeme Başkanı M. Orhan Ka- radeniz, sanıklann 'Bir Halk Düşmanı' adlı oyu- nu çeşitli illerde 8 defa oynayarak ilgili kanun hü- kümlerini 8 kez ihlal ettiklehni söyledi. Karadeniz, sanıklardan Yazar'ın 24 yıl hapis, 12 milyon 384 bin lira ağır para cezasına mahkûm edildiğini açıkladıktan sonra Osman Yayuz, Naz- mi Kâr, Fuat Başanlı ve Zekeriya Özen 7 de 16'şar yıl hapis, 10 milyon 520'şer bin lira para cezalarına çarptırdı." Heber gazetelerin birinci sayfalarına hiç çıkma- dı ya da ben göremedim; ama, bir oyun yazarının 24 yıl, oyuncuların 16'şar yıl hapis cezasına çarp- tırılmaları dünyanın neresinde olursa olsun önem- lidir. Varsayalım ki oyuncuları hiç tanımıyorum... Diyelim ki yazarın adını da ilk kez işittim. Meh- met Vahi miirteci midir, Kürtçü müdür, faşist mi- dir, komünist midir, solcu mudur. sağcı mıdır, bil- miyorum. Kim ve ne olursa olsun, yazdığı oyun yii- zünden 24 yıl hapse mahkûm edilmesi, çağdaş- lığa ve demokrasiye yakışmaz; fikir özgürlüğüne sığmaz!.. Ne oyunu gördüm, ne de görmeye niyetim var, sanatsal değeri konusunda da bir fikrim yok!.. Ancak Voltaire ın 18'inci yüzyıldasöylediği gi- bi, karşısında olduğumuz fikirierin söylenmesini gü- venceye almadan demokrasiye kavuşamayız. • Yürüriükteki yasaları değiştirmek zorundayız... Kim yapacak bu işi?.. Meclrs!.. Yargıç kanun koyucu değildir; önüne gelen dos- yaya bakar, yasanın gereğini yerine getirir. Meclis'in işlevi yasama, değil mi?.. Evet!.. Türkiye'de bugün bir kördövüşüdürgidiyor; ki- mi polise kızıyor, kimi devlete, kimi 'derin devlet'e, kimi askere, kimi savcıya, kimi yargıca öfkeleni- yor; oysa bütün bunlar lâf-ı güzaf!.. Ülkede geçer- li olan 'mevzuat'm sorumlusu yasama organıdır... Tek sözcükle: MeclisL Eskiden, Meclis'te tek parti çoğunluğu varken sorumlu açık seçik karşımızdaydı. Bir süreden be- ri bütün partiler yüzde 20'nin altında oy aldıkları için parlamentoda oluşan iktidarlaşma hesaplan kördüğümleşti... Ancak Meclis çoğunluğu bir ortak paydada bu- luşuyor... Nedir o ortak paydâ2^s-, „.. ^ Demokrasiye hayır!.. . . . t VAKnKEBİR K4DASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 1998-24-1995 64 Davacı Orman Idaresi tarafından davalılar Vakfıkebir ilçesı Çamlık köyünden Fatma Kukul. Ayşe Bahadır. Gülseven Bahadır. Ayşe Bahadır, Perihan Bahadır, Coş- kun Bahadır, Turhan Bahadır, Irfan BahadırMar aleyhi- ne 578-580 ve 581 numaralı parsellere ılışkın kadastro tespitterinin iptali iç'ın dava açılmış olup mabkememiz- ce davanın kabulüne karar verılerek davalılara tebligat- lann yapılabılmesi için bütün aramalara rağmen adres- leri saptanamadığından ılanen tebhğıne karar verilmiş olduğundan, \ukandaparsel numaralan yazılı bulunan taşınmazlara ilişkin mahkeme kararının a'dresleri sapta- namayan Çamlık köyünden Fatma Kukul. Ayşe Baha- dır, Gülseven Bahadır. Penhan Bahadır. Coşkun Baha- dır, Turhan Bahadır, Irfan Bahadır'lara kararın ilanın yayımlanma tarihınden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmış sayılacagı Teblıgat Kanunu'nun 28. maddesi uyannca ilan olunur. Basın: 37996 Şimdi tüm Bosch'lar 30 Ağustos'a kadar mayıs fiyatlarıyla! jt, HO 2,1 40 ?9| BOSCH & ı valjn Boscn bayi»"i oğrenmei ıçm Bosclı BOSCH •n doğruseçi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle