Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 1998 ÇARŞAMBA
12 KULTUR
Kaan Arslanoğlu 'Çağnsız Hayalim'de savrulan bir dostluğun öyküsünü anlatıyor
Korkıılarıyla var olan devrimciler
FECİRALPTEKİN
•Çağnsız HayaJim' Cç genç ınsanın
'80 dönemı sonrasındaki kayboluşlan-
nın. çocuklukvıllanndabaşlayanbır dost-
luğun sa\ rulu^ öykübü.. Kaan Arslanog-
hınun 1992 yılındayayımlanan üçüncü
romanı, bu kez Adam Vayıncıiık etiketiy-
le okura sunuldu.
Geçen şubat ayında beşinci romanı
Ötekı Kayıp'ı yayımlayan Arslanoğlu,
roman kalıplannı zorlayan ılk bıçım de-
nemelerını Çağrısız Haşalım'de gerçek-
leştırmış. Ayhan, Ercan \e Esma üçge-
ninde gelişen öykude. akıl bozuklugu
gösteren ErcaıTın hezevan ve \arsanıla-
rını kullanarak düş ıle gerçeğin ayırdını
okura bırakmış. konuyu geriye dönüşler
\oluyla açımlamayı yeğlemıs..
Arslanoğkı'yla, Çagnsız Hayalimüze-
rine konuştuk.
Romanda biçim denemeleri
- Lçüncü romanınızda siri yeni biçim
denemelerine ittn neden neydi?
Sanatçı, yeni düşuncelen açıklamak
içinyenı bıçimlereıhtıyaçduyar. Bende
'Çağnsız Hayalim'de yeni biçimler kul-
lanabılmek konusundaki yeteneğimi sı-
namaya çalıştım. Yazmayabaşladığımdan
bu yana gerçekçı sanat anlay ışıni benim-
siyorum. Gerçekçilik bazen biçimsel bir
konuymuş gibı. düz bir anlatıma özdeş-
miş gıbı yanlış algılanıyor. Oysaki ger-
çeklık öze ilışkın bir sorun. Çagnsız Ha-
yalımı yazarken. gerçekçı kalarak bı-
çımde ne kadar farkiı yerlere ulaşabile-
cegımı denemek ıstedım.
- Öy künüzii anlanrken geriye dönüşler,
ana karakterlerden Ercan'ın varsanılan-
nın yer yer gerçekmişçesıne aktaniması
ve düş ile gerçeğin ayırdının okura bıra-
kılnıası gibi tekniklerden yararlanmışsı-
nız...
Okur. romanı bırbelge olarak degıl. bir
edebi yapıt olarak değerlendinyor. Bu
yüzden de roman akıcı olsun, içinde çe-
şitli ınceliklerbarındırsın. bellı gızlerta-
şısın ıstıyor. Bazı yerlerde gerilimın art-
masını bekliyor. Bu gıbi teknıkler. roma-
nın daha kolay okunmasını ve okurun
daha fazla keyıf almasını sağlıyor Ede-
biyatın ıncelıİJerı bunlar...
'Ç.ağnsız
Hayalim'de. '80
dönemini
yaşayan
insanlann yıllar
sonra ne
durumda
olduklannı,
kişilik, duygu ve
düşüncelerindeki
değişimi roman
biçimi içinde
irdelemeye
çalıştım. Kitapta,
geri planda da
olsa, güçlü bir
politik
betimleme var.'
- Kitapta, öy künün y er yer ana karak-
terlerin ağzından. yer yer de romana ta-
rafından anlatıldığını görüyoruz. Hangi
amaçla 1. \e 3. tekıl şahıslardan anladmı
bir arada kullanmayı yeğlediniz?
Bu da biçım denemesıy le ılgılı bir ay-
nntı aslında. Yazara esneklik sağlıvor.
Farkiı kışılerın ıç dünyalarına girebıl-
mek. romanın bellı yerlennde gızemi art-
tırmak. okuru uyanık tutmak. sıkmamak
gıbi yararlan \ar. Birkaraktenn nelerya-
sadığı. duygu Nedüşüncelen.romancmın
degıl, ancak o karaktenn kendi anlatı-
mıyladerinlemeMneaktanlabılıyor oku-
ra.
- Son romanınız Öteki kayıp'la karşı-
laştırdığımızda, Çağnsız Hayalim'de po-
litik bo> utun biraz daha geri planda kal-
dığını ve psikolojik roman kimliğinin be-
lirginieştiğini söyleyebilir miyiz?
Ben genelde politik - psikolojik türde
romanlaryazıyorum. ama Öteki Kayıp'ın
politik yönünün ağır bastıgını ve kitabın
politik gerilim türünde değerlendirilebi-
leceğini söyleyebılınm. Çağnsiz Haya-
(Fotoğraf: KADERTUĞLA)
lim'de ıse üç kişınin. çocukluk. ilkgenç-
ük dönemlerinden başlayan dostukJan, '80
dönemınde yaşadıklan olaylar \e daha
sonrakj savruluşlan anlatılıyor. Buradapo-
lıtık durum bıraz daha gen planda. kişi-
lerinduyguları vedeğışımlen bazmdair-
deleniyor. Ancak geri planda da olsa,
güçlü bir politik betimlemesi var kita-
bın.
'80 sonrası kimJik bunalmu
- Romanın konusu nasıl biçimlendi ak-
lınızda, nelerden yola çıktımz?
Benı bu konuva yönlendıren iki neden
\ardı Bırincisi, ılk romanım Devrimci-
ier, 1980 darbesı öncesinde \e hemen
sonrasında ya^ananları anlatıyordu. Ara-
dan çok zaman geçtı. O dönemı yaşayan
insanlann. y ıllar sonra ne durumda olduk-
lanna bakmak gerekıyordu. Bu ınsanlar
'80öncesinde neydıler. "80 sonrasında ne
oldular. nehalegeldiler... Çağnsız Haya-
lim'de birgrupinsanın "80öncesı ve son-
rasındaki kışılık. duygu ve düşünceleri-
nı roman biçımı içinde irdelemeye çalış-
tım. lkincisi, kitabı yazdığim yıllarda
psıkiyatri ihtisası yapıyordum. Ana ka-
rakterlerden bın halıne getirdığim Ercan
aracılığıyla. akıl bozukJuğu yaşayan bir
tıpin olaylan nasıl algıladığı, nasıl yo-
rumladığı ve nasıl düşündüğünü anlatmak
istedım.
- Romanda Ayhan'ın yaşadıgı kimiik ve
özgüven sorunlanmn, neden sonuç ffiş-
kisi içersinde açüımını yapar nusınız?
Ayhan tıpı, romanda anlatılan üç arka-
daştan en çekingen ve '80 döneminde de
en pasıfolanı. Dönemın ve mücadelenin
getirdığı çeşıtlı sorunlarla yüzleşmek zo-
runda kalmasına karşın. keskin bir dev-
rimci tipi değil Ayhan. "80 dönemı anla-
tılırken bu tıp insanlann üstü örtülür hep.
Oysa bırtakım siyası mücadeleler ıçıne
girmiş insanlann hepsi çok cesur. çok
keskin tipler değiller. Yürek çarpıntıla-
nyla, heyecanlanyla. korkulany la bu mü-
cadelenin içinde var olan onbinlerce in-
san var.
- Ayhan'ın insan ilişkilerinde yaşadığı
sorunlan da kimiik bunalımının bir izdü-
jümü olarak açıklayabilir miyiz?
Ayhan'ın iyi bir işi var ve iyi para ka-
zanıyor. Ancak ne '80 döneminin insanı
olabilmiş, ne de sonrasının. Ortada kal-
mış ve bir kimiik bunalımı yaşıyor. '80
öncesinde kurduğu güzel dostluğu an-
yor hep. ama yaşadığı ilişkilerde aynı in-
sani değerleri. aynı samımıyeti bulamı-
yor. Sonuç olarak topluma uyum sağla-
yamıyor. nerede olduğunu, ne olduğunu
tam olarak ortaya koyamıyor.
Lermontov'un şürlerinden...
- Ercan ve Esma figürieri, Ayhan'ın ka-
rakterindeki bazı eksikJikleri tamamlar
bir göriinüm çiayorlar. Nedir Ercan ve E»-
ma'nın, Ayhan'ın vaşamındaki işlevleri?
Ercan ve Esma çok kuvvetli iki insan
tipi. Ayhan da toplumda, kadın-erkek iliş-
kilennde güçlü bir tip olarak bilınmek,
devrimciyse cesur, atılgan bir devrimci ol-
mak istiyor, ancak kişılıği buna izin ver-
miyor. Eski dostları Esma ve Ercan, ken-
dine örnek olarak seçtiğı kişiler. Onlan
güçlü buluyor, bir derdi olduğunda onla-
ra arkasını yaslayabilecefini biliyor. Bi-
nni annesi, birini babası gibi algılıyor
adeta. Ercan gibi olamamanm eksiklifi-
ni duysa da bu dostluğu sürdürmeye ih-
tiyacı var.
- Kitapta bazı bölümlerin başına Ler-
montov un şörlerini yeneştirmişsiniz. Ne-
den Lermontov ?
Okuduğum şairler arasında benı en çok
etkileyenidir. Özellikle Hançeradlı kita-
bındaki şiirleri çok sevenm, ama roma-
nı bu şiirler üzerine yazmadım. Romanın
sonlanna yaklaştığım sıralarda bir daha
okuyordum Lermontov'u. Belki bılinçal-
tı bir etkilenme söz konusuydu, bazı şi-
irlerin bazı bölümlerle örtüştüğünü gör-
düm. Aynca benım roman ısmi bulmak
konusunda da bir sıkınîım olmuştur hep.
tlk bölümün ba^ında yer alan şiirde ge-
çiyordu '.-çagnsa komık hayaüm'
- Peki sadece Ercan mıydı, Ayhan'ın
çağnsız havau?
Ercan'la bırlıkte o hem çok özledigi,
hem de çok korktugu geçmışiydi Ay-
han'ın çağnsız hayalı. Geçmışınin aynı
biçimde canlanması. geri gelmesiydi. Bir
yandan sev indirdi, diğer yandan da çok
korkuttu Ayhan'ı.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürü hakkında hazırlanan dosyaların sayısı 23 'e ulaştı
BozJaırtKuruç'la ilgitisoruşturmadoşyĞsıkabarıyor
NL'RDAN C İ H A N Ş I M I L
Dev let Tiyatroları Genel
Müdüru Bozkurt Kuruç,
hakkındakı soruşturma
dosyalarının sayısi gun geçtıkçe
kabarıyor Görevden alınacağı
yolundakı ıddıalann gündeme
gelmesinin ardıııdan yıllık izne
aynlan Bozkurt Kuruç'un izni,
bakanlık tarafındandaha öncekı
talebi göz önüne alınarak. 30
Ağustos 1998 tanhıne dek
uzatılmıştı Bozkurt Kuruç'un
yerine öncelen başrejısör Ergin
Orbey vekâlet ederken daha
sonra yapılan bir değişiklikle
Mustafa Nuri Güler getirilmış
ve yenıden yapılanma adı
altında Devlet Tıyatrolan'nda
görev değişimleri ve atamalar
yapılmıştı. Bu süre içinde
Dev let Tiy arrolan Müdürü
Bozkurt Kuruç hakkındakı
soruşturma dosyalannın sayısı
23'eyükseldi. tncelenen 13
dosyanın 9'unda Kuruç'un >asa
ve yönetmelıklere aykın
davrandığı belırlendı.
Geçen günlerde Devlet
Tiyatrolan'nın repenuvannın
belırlenmesıyle ılgıiı olarak
düzenlenen toplantıda. Kültür
Bakanı İstemihan Talay. Devlet
Tiyatrolan Genel Müdürü
Bozkurt Kuruç'un görevden
alınmasıyla ılgıli Başbakanlık'a
gönderilen karamamenin henüz
çıkmaması konusunda. "Belki,
daha iyi bir inceleme yapılmak
istenmiştir" dedi. Toplantıya
katılan Kültür Bakanlıgı
Müsteşar Yardımcısı Nurcan
Tokar da Bozkurt Kuruç'un
görevden aynlmasını karara
baglayan kararnamenın bir süre
önce sevk edildiğını ve bu hafta
işlemlerin tamamlanacağını
belirtmişti.
Bozkurt Kuruç hakkındaki
soruşturma dosyalannda yer
alan bazı iddialar şöylc
- Genel Müdür Bozkurt Kuruç,
kullandığı şahsi cep telefonunun
ücretini, başkanı olduğu Dev let
Tıyatrolan Vakfı Yönetım
Kurulu'nun aldığı karar
gereğince. adı geçen vakıf
r
evlet Tiyatrolan
Genel Müdürü Bozkurt
Kuruç'un, incelenen
13 dosyadan 9'unda
yasa ve yönetmelıklere
aykın davrandığı
belirlendi. Kuruç'la
ilgili karamamenin
hafta sonuna kadar
tamamlanması
bekleniyor.
taraf'ından ödenmesi
- 1996-1997 sezonunda Genel
Müdürlük'te görev bekleyen
bazı rejisörlere görev
verilmediği halde kurum
dışından bazı sanatçılara görev
vermek suretıye kurum
tarafından milyonlarca paranın
ödenmesıne neden oldugu ve
kurumda görev li sanatçılarla
kurumla ilgisi olmayanlar
arasında ayınm yapıldıgı
ıddiası.
- Yddıray Şentürk, Genel Müdür
Yardımcısı olarak görev yaptığı
ve bu sıfatı ile Genel Müdürlük
bünyesınde devam etmesi
gerektıği halde Bozkurt Kuruç
tarafından ailesinin ıkamet ettiği
Istanbul'da 6 aya yakın bir süre
geçici olarak görevlendinlmesi
ve adı geçene bu süre içinde
hiçbir görev yapmadan maaş
ödendıği ıddiası
- Programcı kadrosunda yıllardır
sözleşmeü olarak görevli
gösterilen ve bu unvanı karşıhği
maaş alan. ancak Genel Müdür
Sekreterliğı yapan Nevruz
Ataj'ın Genel Müdür Bozkurt
Kuruç'un talimatıyia e\'ine
sürekli olarak Genel
Müdürlük'ün ıl"ilı vasa hükmü
Avustralya
McCubbin'in
yapıtı rekor
kınyor
• Cambridgeshire"de yirmi yıl önce
tavan arasına atılan Fredericİc
McCubbin'in 'Bush Idyill' adlı
pastoral resminin Avustralya'nın
bugüne kadar satılan en yüksek fiyatlı
resmi unvanını kazanması bekleniyor.
Kültür Senisi-Carnbndgeshıre'de yır-
mi yıl önce tavan arasına atılan bir resım.
A\ ustraly a'nm bugüme kadar satılan en
yıiksek fiyatlı resmi unvanır.ı kazanmak
üzere.
Frederick McCutabin ın Bush Idyll'
adlı pastoral resmi. Av ustur-a hükümetı
tarafından 1.15 milv o»n pounJa sigorta et-
tirildi \e önümüzdekı ay Sydney'deki
Christıes Müzayede Ev ı'nde açık arttır-
maya çıkanlacak. Antı sana: kuruluşlan
ArthurStreeton'un 'GoldenSummer'ad-
li resminin 3 5 milyon paundluk rekoru-
nu kıracağı endışesını taşıyorlar. Bu ro-
mantık resım daha önce ka\+>olmuştu ve
ızleyıcısıylebuiuşarnamıştı
Resmın sahıbı ışad_amı D»id Waterho-
use ve eşi Janet de çok şanslı olduklan-
nın farkındalar.
Mr. VV'aterhouse 14 yıl önce Ingılte-
re'ye sanat eksperi Frank King'le buluş-
maya gıttı ve John Glover"ın yapıtı ıçın
Londra'dakı müzayedeye katıldı. Camb-
rıdge Galen'nin sahıbı Ralp Lury, bu iki
ziyaretçiye'Bushldyll'ınsıyah-beyazfo-
toğrafını gösterdı.
Bugün 62 yaşında ve hâlâ Cambridge
Galen'nin sahıbı olan Mr. Lury. şöyle an-
latıyor hıkâyey ı: "Bir gün bir çiftçi gele-
rek bana havli kiıienmiş ve tozlanmı^ bir
ruval gösterdi. Yanm saat içinde bu res-
min McCubin'e ait olduğunu anladım.
Resmi getiren çiftçi resmin neden bu ka-
dar uzun süre unutulduğunu bir türlü an-
latamadı. Fakat bazı dokümanlar 'Bush
Idyll'in 1920'lerde Avustralyalı bir mil-
voner olan Mclntosh tarafından İngilte-
re'ye götürüldüğünü gösteriyordiL,"
McCubbın'e ait olan yapıtın İngılız sa-
nat tacırlen tarafından sanldığı v e daha son-
ra çıftçınin eline geçtığı söyleniyor.
Resmin fotoğrafını Mr. Waterhouse"a
gösteren galerici, beklemeye başlamış ve
cevap alması çok da uzun sürmemiş. Mr.
VVaterhouse, "Çılgın seksenlerdi, o gün-
leri unutmanıak gerek"dıyor ve eklıyor:
"Birkaç günlüğiine tarilegittiğimde Frank
King'le konuştum. Fakat daha sonra
Sydney 'e geri dönüp bir sanat tüccarı ile
göriiştüm. Resmin McCubin'e ah olduğu-
nu doğruladı ve resme 600 bin Avustral-
ya Doları Tıyat biçti. Daha sonra Melbo-
urn'e uçtum ve bir başka sanat tüccany-
la göriiştüm. Bu kez resim için 800 bin
Avustralya Dolan değer biçikli."
Mr VVaterhouse, Cambridge Galeri'den
Mr. Lury 'i arayarak bu resimle hâlâ ilgi-
lenip ilgilenmedığını sorar. Lury ise res-
me 150 bin pound ister ve VVaterhouse bu
paranın 24 saat içinde hazırolacagını söy-
ler. Böylece Mr. ^A'aterhouse ile Lury ha-
yatının anlaşmasmı yapar ve VVaterho-
use, Lury'e bu resmi 20 yıl satmayacağı
sözünü v erir. VVaterhouse sözünü ruttu ve
resmi satmadı. 'Bush Idyll'in yeni sahibi-
nın kim olacağı henüz bilınmıyor ama sa-
nat dünyasını daha uzun süre meşgu! ede-
ceğine kesin gözüyle bakılıyor.
gereğince resmi taşıt aracıyla
görürülüp getirilmesi, aynı
zamanda adı geçen kişinin
çocuğunun da jandarma kreşine
yine resmi taşıt aracı ile
götürülüp getirilmesine devam
edilmesi iddiası.
- Devlet Tiyatrolan Genel
Müdürlüğü sanat hizmeti yapan
bir kuruluş olduğu ve bu haliyle
de demokratık bir kuruluş
hüviyetini taşıdığı halde, bu yıl
içinde 100'ün üzerinde
sanatçıya çeşitli disiplın cezası
venlmek suretiyle, kurum
hızmet özellığınden ve
demokratik yapısından
uzaklaştınlması ıddiası
- Sayıştay ilgili dairesinin 12.
11.1992 tanh ve 343 Esas sayılı
karan ve makamının 5.11.1993
tarihve 191 sayılı talimatına
rağmen kurumun yıllardır
yönerge ıle yönetılmesine göz
yumulması ve gerekli tüzûk
hazırlanmayarak önemli bir
görevin yıllardır ihmal edildigi
iddiası
- Genel Müdür Bozkurt Kuruç
tarafından Genel Müdür
Yardımcılan arasında yapılan iş
bölümünde Genel Müdürün
Ankara dışı görevieri sırasında
yerine kimin vekâlet edeceğinin
belirlenmemesi
- Genel Müdürlük'ün kadrolu
doktoru bulunmadığı halde.
Bozkurt Kuruç'un şahsi
dostluğu nedeniyle AÜ Tıp
Fakültesi Tabibi Doç. Dr.
Mustafa Rıza Özbek'in 1995
yılında Genel Müdürlük
Doktoru olarak
görevlendinlmesi, Tiyatro Vakfı
ile ilgili olarak bir görev
yapmadığı halde, Kuruç'un
başkanı olduğu Devlet
Tıyatrolan Vakfı Yönetım
Kurulu karanyla ikinci bir ücret
ödendiği iddiası. Devlet
Tiyatrolan Genel Müdürü
Bozkurt Kuruç hakkında ortaya
çıkan son dosyada ise Kuruç'un,
Konya turnesinde sevgilisi
olduğu iddıa edılen tiyatro
sanatçısı Şeyda Akova ile ayn
bir otelde kalarak otei
masrafiannı Devlet
Tiyatrolan'na ödetmesi.
Bozkurt Kuruç ile Şeyda
Akova'nın Konya'daki Otel
Dündar'da ekipten ayn olarak
kaldıklan, otelin kestiğı faîura
ile beigelendi. Aynca rurne
başkanlığı da Bozkurt Kuruç'un
talimatıyia oyunda görevı
olmayan Şeyda Akova'ya
venldiği iddıa edilerek
Akova'nın bunlara rağmen
görevmi yapmadığı ve
sorumluluğu dolayısıyla tiyatro
ekibiyle bulunmadığı ileri
sürülüyor.
DEFNE GÖLGESt
TURGAY FİŞEKÇİ
Günceler
Edebiyatımızdagünceyadagünlüktürününilk
örneği olarak Direktör Ali Bey'in Seyahat Jur-
nali (1897) sayıldığına göre yüz yıllık bir günce bi-
rikimimizin olduğunu söyleyebiliriz.
Ne ki bu yüzyılın ilk ellisi derin bir uykuda ge-
çer. 1950'lerde Nurullah Ataç'la birlikte günce
türü kıvamını bulur. Salâh Birsel in 1955'te ya-
yımlanan Günlük'ü ile de bu türün önü iyice açı-
lır.
Günce okumayı çok severim. Bir içtenliğin pay-
laşımıdır günce. Istediğinizde açar, orasından
burasından okursunuz. Her sayfasında ayn bir tat
vardır. Edebiyatın önü arkası oradadır... Yazarın
yaşamı, düşünceleri ve yapıtlan...
Şairlerin yazdıkları günceleri daha da çok se-
verim. Şair, şıir ve yaşamın birbiri içinde harman-
landığı bu günceler bana mutluluk verir. Gelge-
lelim şairlerimizin çoğu ilgi duymamıştır günlük
tutmaya. llhan Berk, E! Yazılarına Vuruyor Gü-
neş ve Inferno ile bu alanda da öne çıkar. Şiir-
şair hesaplaşmalarıyla doludur günceleri. Yeryü-
zündeki her şair orada kendine yer bulur, bize ses-
lenir.
Edebiyatımızın en düzenli günce tutan yazan
Salâh Birsel'in günlükleri bir şairden çok bir de-
nemecinin günlükleri olarak görünür bana: Şiir ne
denli geniş yer bulsa da onun günlüklerinde, o
bir dil ve kültür kazıbilimcisidir, her buluntu da el-
bet yer alacaktır yazdıklannda.
Cemal Süreya'nın 999 Gün'ü ise, şiirden si-
yasete dek günlük yaşamın zenginlikleriyle do-
ludur.
Küçük Iskender, Cangüncem'de günce ya-
zayım derken yine içinden taşan şiir dalgalarıy-
la doldurmuştur sayfalan.
Şairlerin dışındaokumaktan her zaman sevinç
duyduğum üç günce yazarımız daha var: Oktay
Akbal, Tomris Uyar ve Muzaffer Buyrukçu.
1980'den sonra günce edebiyatımızda bir de-
ğişiklik oldu: Günce yazanların sayısı arttı. San-
ki deneme ya da inceleme yazılması gereken ko-
nularda yazartar günce rahatlığı içinde birkaç
cümleyle görüşlerini açıklayıvermeyi yeğlediler.
Dergiler bu tür güncelerle doldu. Kimi yazariar da
günce yazmayı kendini önemsemenin ve öne çı-
karmanın bir yolu olarak görüp giriştiler günce ya-
zartığına.
Bu süreç günümüzde de sürüyor. Işte geçen
ayın dergilerinden bir şairin güncesinden bir bö-
lüm:
"Flash TVStüdyosu 'ndan çıkarçıkmaz... 7e bir
taksiye binerek Karaköy Vapur Iskelesi'ne indik
ve oradan Kadıköy'e geçtik. Daha sonra... 'in Re-
nauft 9 Spring'iyle Kadıköy Belediyesi'nin Cad-
debostan Kültür Merkezi'ne gidip şair ...'yı An-
ma Toplantısı'na katıldık.
• • •
Toplantıyı müteakip ... ve ...'la birdolmuşa bi-
nip ... Restoran'a gittik ... herkesi yedirdi, içırdi
ve ...'nın anısına saygı göstererek kimseden tek
kuruşbiletalepetmedi." *•*'.-.
;l
'-
!
Ne dersiniz? • •. >.
"Geldik gittik, yedik içtik"ten başka ne söyle-
niyor. Üstelik de ne denli özensiz bir dil. "Top-
lantıyı müteakip" yerine "toplantıdan sonra",
"restoran" yerine "lokanta", "tek kuruş bile ta-
lep etmedi" yerine "istemedi" demek çok mu zor?
İçinde dil ışıltısı ve kültür birikiminin yansıma-
ları taşımayan bir günce olabilir mi?
Ben neyazarsam basılırdiyebiryazanndüzey-
siz olma hakkı var mıdır?
Sözü şuraya getireceğim: Nasıl öykü dergile-
rinin çıkmasıyla öykü dünyamız birden canlandı
yeni bir ivme ve heyecan kazandıysa, şimdi bir
de günce dergisinin çıkanlma zamanıdır.
Böyle bir dergiyle bunca günce yazan hem
ürünlerini değerlendirecek bir organa kavuşmuş
olurlar hem de bu tür, yeni ürünlerle bir ivme ka-
zanmış olur.
Ciddi bir dergi yöneticisi de yukarıdaki gibi
ucuzluklara izin vermeyerek kimi yazarlann içine
düştükleri aşın rahatlıktan çıkmalanna ve yazar-
lığın başta bir disiplin işi olduğunu anımsamala-
nna yardımcı olur.
Başapgan'ın Göksel Dinlerde
bısan' adlı kitabı toplatıldı
I Kültür Servisi - Beıfin Yayınlan arasında çıkan
özdemirBaşargan'ın Göksel Dinlerde İnsan 'Amaç
Aracı Kutsar' isimli kitabı. dine hakaret savıyla
savcı Cevat Özel'in istemi ve Istanbul 1. Sulh Ceza
Mahkemesi karanyla toplatıldı. 5 yıldır ağırlıklı
olarak aydınlanma kitaplan yayımlayan ve birçok
kitabı hakkında dava açılan, 12 Şubat 1998'de
yakılan Beıfin Yayınlan'ndan en son Faik Bulut'un
Filistin Rüyası 'Israıl Zindanlannda 7 Yıl' adlı anı
kitabı çıktı.
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
K Â M t L M A S A R A C I