19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 1998 ÇARŞAMBA 12 KULTUR Kaan Arslanoğlu 'Çağnsız Hayalim'de savrulan bir dostluğun öyküsünü anlatıyor Korkıılarıyla var olan devrimciler FECİRALPTEKİN •Çağnsız HayaJim' Cç genç ınsanın '80 dönemı sonrasındaki kayboluşlan- nın. çocuklukvıllanndabaşlayanbır dost- luğun sa\ rulu^ öykübü.. Kaan Arslanog- hınun 1992 yılındayayımlanan üçüncü romanı, bu kez Adam Vayıncıiık etiketiy- le okura sunuldu. Geçen şubat ayında beşinci romanı Ötekı Kayıp'ı yayımlayan Arslanoğlu, roman kalıplannı zorlayan ılk bıçım de- nemelerını Çağrısız Haşalım'de gerçek- leştırmış. Ayhan, Ercan \e Esma üçge- ninde gelişen öykude. akıl bozuklugu gösteren ErcaıTın hezevan ve \arsanıla- rını kullanarak düş ıle gerçeğin ayırdını okura bırakmış. konuyu geriye dönüşler \oluyla açımlamayı yeğlemıs.. Arslanoğkı'yla, Çagnsız Hayalimüze- rine konuştuk. Romanda biçim denemeleri - Lçüncü romanınızda siri yeni biçim denemelerine ittn neden neydi? Sanatçı, yeni düşuncelen açıklamak içinyenı bıçimlereıhtıyaçduyar. Bende 'Çağnsız Hayalim'de yeni biçimler kul- lanabılmek konusundaki yeteneğimi sı- namaya çalıştım. Yazmayabaşladığımdan bu yana gerçekçı sanat anlay ışıni benim- siyorum. Gerçekçilik bazen biçimsel bir konuymuş gibı. düz bir anlatıma özdeş- miş gıbı yanlış algılanıyor. Oysaki ger- çeklık öze ilışkın bir sorun. Çagnsız Ha- yalımı yazarken. gerçekçı kalarak bı- çımde ne kadar farkiı yerlere ulaşabile- cegımı denemek ıstedım. - Öy künüzii anlanrken geriye dönüşler, ana karakterlerden Ercan'ın varsanılan- nın yer yer gerçekmişçesıne aktaniması ve düş ile gerçeğin ayırdının okura bıra- kılnıası gibi tekniklerden yararlanmışsı- nız... Okur. romanı bırbelge olarak degıl. bir edebi yapıt olarak değerlendinyor. Bu yüzden de roman akıcı olsun, içinde çe- şitli ınceliklerbarındırsın. bellı gızlerta- şısın ıstıyor. Bazı yerlerde gerilimın art- masını bekliyor. Bu gıbi teknıkler. roma- nın daha kolay okunmasını ve okurun daha fazla keyıf almasını sağlıyor Ede- biyatın ıncelıİJerı bunlar... 'Ç.ağnsız Hayalim'de. '80 dönemini yaşayan insanlann yıllar sonra ne durumda olduklannı, kişilik, duygu ve düşüncelerindeki değişimi roman biçimi içinde irdelemeye çalıştım. Kitapta, geri planda da olsa, güçlü bir politik betimleme var.' - Kitapta, öy künün y er yer ana karak- terlerin ağzından. yer yer de romana ta- rafından anlatıldığını görüyoruz. Hangi amaçla 1. \e 3. tekıl şahıslardan anladmı bir arada kullanmayı yeğlediniz? Bu da biçım denemesıy le ılgılı bir ay- nntı aslında. Yazara esneklik sağlıvor. Farkiı kışılerın ıç dünyalarına girebıl- mek. romanın bellı yerlennde gızemi art- tırmak. okuru uyanık tutmak. sıkmamak gıbi yararlan \ar. Birkaraktenn nelerya- sadığı. duygu Nedüşüncelen.romancmın degıl, ancak o karaktenn kendi anlatı- mıyladerinlemeMneaktanlabılıyor oku- ra. - Son romanınız Öteki kayıp'la karşı- laştırdığımızda, Çağnsız Hayalim'de po- litik bo> utun biraz daha geri planda kal- dığını ve psikolojik roman kimliğinin be- lirginieştiğini söyleyebilir miyiz? Ben genelde politik - psikolojik türde romanlaryazıyorum. ama Öteki Kayıp'ın politik yönünün ağır bastıgını ve kitabın politik gerilim türünde değerlendirilebi- leceğini söyleyebılınm. Çağnsiz Haya- (Fotoğraf: KADERTUĞLA) lim'de ıse üç kişınin. çocukluk. ilkgenç- ük dönemlerinden başlayan dostukJan, '80 dönemınde yaşadıklan olaylar \e daha sonrakj savruluşlan anlatılıyor. Buradapo- lıtık durum bıraz daha gen planda. kişi- lerinduyguları vedeğışımlen bazmdair- deleniyor. Ancak geri planda da olsa, güçlü bir politik betimlemesi var kita- bın. '80 sonrası kimJik bunalmu - Romanın konusu nasıl biçimlendi ak- lınızda, nelerden yola çıktımz? Benı bu konuva yönlendıren iki neden \ardı Bırincisi, ılk romanım Devrimci- ier, 1980 darbesı öncesinde \e hemen sonrasında ya^ananları anlatıyordu. Ara- dan çok zaman geçtı. O dönemı yaşayan insanlann. y ıllar sonra ne durumda olduk- lanna bakmak gerekıyordu. Bu ınsanlar '80öncesinde neydıler. "80 sonrasında ne oldular. nehalegeldiler... Çağnsız Haya- lim'de birgrupinsanın "80öncesı ve son- rasındaki kışılık. duygu ve düşünceleri- nı roman biçımı içinde irdelemeye çalış- tım. lkincisi, kitabı yazdığim yıllarda psıkiyatri ihtisası yapıyordum. Ana ka- rakterlerden bın halıne getirdığim Ercan aracılığıyla. akıl bozukJuğu yaşayan bir tıpin olaylan nasıl algıladığı, nasıl yo- rumladığı ve nasıl düşündüğünü anlatmak istedım. - Romanda Ayhan'ın yaşadıgı kimiik ve özgüven sorunlanmn, neden sonuç ffiş- kisi içersinde açüımını yapar nusınız? Ayhan tıpı, romanda anlatılan üç arka- daştan en çekingen ve '80 döneminde de en pasıfolanı. Dönemın ve mücadelenin getirdığı çeşıtlı sorunlarla yüzleşmek zo- runda kalmasına karşın. keskin bir dev- rimci tipi değil Ayhan. "80 dönemı anla- tılırken bu tıp insanlann üstü örtülür hep. Oysa bırtakım siyası mücadeleler ıçıne girmiş insanlann hepsi çok cesur. çok keskin tipler değiller. Yürek çarpıntıla- nyla, heyecanlanyla. korkulany la bu mü- cadelenin içinde var olan onbinlerce in- san var. - Ayhan'ın insan ilişkilerinde yaşadığı sorunlan da kimiik bunalımının bir izdü- jümü olarak açıklayabilir miyiz? Ayhan'ın iyi bir işi var ve iyi para ka- zanıyor. Ancak ne '80 döneminin insanı olabilmiş, ne de sonrasının. Ortada kal- mış ve bir kimiik bunalımı yaşıyor. '80 öncesinde kurduğu güzel dostluğu an- yor hep. ama yaşadığı ilişkilerde aynı in- sani değerleri. aynı samımıyeti bulamı- yor. Sonuç olarak topluma uyum sağla- yamıyor. nerede olduğunu, ne olduğunu tam olarak ortaya koyamıyor. Lermontov'un şürlerinden... - Ercan ve Esma figürieri, Ayhan'ın ka- rakterindeki bazı eksikJikleri tamamlar bir göriinüm çiayorlar. Nedir Ercan ve E»- ma'nın, Ayhan'ın vaşamındaki işlevleri? Ercan ve Esma çok kuvvetli iki insan tipi. Ayhan da toplumda, kadın-erkek iliş- kilennde güçlü bir tip olarak bilınmek, devrimciyse cesur, atılgan bir devrimci ol- mak istiyor, ancak kişılıği buna izin ver- miyor. Eski dostları Esma ve Ercan, ken- dine örnek olarak seçtiğı kişiler. Onlan güçlü buluyor, bir derdi olduğunda onla- ra arkasını yaslayabilecefini biliyor. Bi- nni annesi, birini babası gibi algılıyor adeta. Ercan gibi olamamanm eksiklifi- ni duysa da bu dostluğu sürdürmeye ih- tiyacı var. - Kitapta bazı bölümlerin başına Ler- montov un şörlerini yeneştirmişsiniz. Ne- den Lermontov ? Okuduğum şairler arasında benı en çok etkileyenidir. Özellikle Hançeradlı kita- bındaki şiirleri çok sevenm, ama roma- nı bu şiirler üzerine yazmadım. Romanın sonlanna yaklaştığım sıralarda bir daha okuyordum Lermontov'u. Belki bılinçal- tı bir etkilenme söz konusuydu, bazı şi- irlerin bazı bölümlerle örtüştüğünü gör- düm. Aynca benım roman ısmi bulmak konusunda da bir sıkınîım olmuştur hep. tlk bölümün ba^ında yer alan şiirde ge- çiyordu '.-çagnsa komık hayaüm' - Peki sadece Ercan mıydı, Ayhan'ın çağnsız havau? Ercan'la bırlıkte o hem çok özledigi, hem de çok korktugu geçmışiydi Ay- han'ın çağnsız hayalı. Geçmışınin aynı biçimde canlanması. geri gelmesiydi. Bir yandan sev indirdi, diğer yandan da çok korkuttu Ayhan'ı. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü hakkında hazırlanan dosyaların sayısı 23 'e ulaştı BozJaırtKuruç'la ilgitisoruşturmadoşyĞsıkabarıyor NL'RDAN C İ H A N Ş I M I L Dev let Tiyatroları Genel Müdüru Bozkurt Kuruç, hakkındakı soruşturma dosyalarının sayısi gun geçtıkçe kabarıyor Görevden alınacağı yolundakı ıddıalann gündeme gelmesinin ardıııdan yıllık izne aynlan Bozkurt Kuruç'un izni, bakanlık tarafındandaha öncekı talebi göz önüne alınarak. 30 Ağustos 1998 tanhıne dek uzatılmıştı Bozkurt Kuruç'un yerine öncelen başrejısör Ergin Orbey vekâlet ederken daha sonra yapılan bir değişiklikle Mustafa Nuri Güler getirilmış ve yenıden yapılanma adı altında Devlet Tıyatrolan'nda görev değişimleri ve atamalar yapılmıştı. Bu süre içinde Dev let Tiy arrolan Müdürü Bozkurt Kuruç hakkındakı soruşturma dosyalannın sayısı 23'eyükseldi. tncelenen 13 dosyanın 9'unda Kuruç'un >asa ve yönetmelıklere aykın davrandığı belırlendı. Geçen günlerde Devlet Tiyatrolan'nın repenuvannın belırlenmesıyle ılgıiı olarak düzenlenen toplantıda. Kültür Bakanı İstemihan Talay. Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Bozkurt Kuruç'un görevden alınmasıyla ılgıli Başbakanlık'a gönderilen karamamenin henüz çıkmaması konusunda. "Belki, daha iyi bir inceleme yapılmak istenmiştir" dedi. Toplantıya katılan Kültür Bakanlıgı Müsteşar Yardımcısı Nurcan Tokar da Bozkurt Kuruç'un görevden aynlmasını karara baglayan kararnamenın bir süre önce sevk edildiğını ve bu hafta işlemlerin tamamlanacağını belirtmişti. Bozkurt Kuruç hakkındaki soruşturma dosyalannda yer alan bazı iddialar şöylc - Genel Müdür Bozkurt Kuruç, kullandığı şahsi cep telefonunun ücretini, başkanı olduğu Dev let Tıyatrolan Vakfı Yönetım Kurulu'nun aldığı karar gereğince. adı geçen vakıf r evlet Tiyatrolan Genel Müdürü Bozkurt Kuruç'un, incelenen 13 dosyadan 9'unda yasa ve yönetmelıklere aykın davrandığı belirlendi. Kuruç'la ilgili karamamenin hafta sonuna kadar tamamlanması bekleniyor. taraf'ından ödenmesi - 1996-1997 sezonunda Genel Müdürlük'te görev bekleyen bazı rejisörlere görev verilmediği halde kurum dışından bazı sanatçılara görev vermek suretıye kurum tarafından milyonlarca paranın ödenmesıne neden oldugu ve kurumda görev li sanatçılarla kurumla ilgisi olmayanlar arasında ayınm yapıldıgı ıddiası. - Yddıray Şentürk, Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığı ve bu sıfatı ile Genel Müdürlük bünyesınde devam etmesi gerektıği halde Bozkurt Kuruç tarafından ailesinin ıkamet ettiği Istanbul'da 6 aya yakın bir süre geçici olarak görevlendinlmesi ve adı geçene bu süre içinde hiçbir görev yapmadan maaş ödendıği ıddiası - Programcı kadrosunda yıllardır sözleşmeü olarak görevli gösterilen ve bu unvanı karşıhği maaş alan. ancak Genel Müdür Sekreterliğı yapan Nevruz Ataj'ın Genel Müdür Bozkurt Kuruç'un talimatıyia e\'ine sürekli olarak Genel Müdürlük'ün ıl"ilı vasa hükmü Avustralya McCubbin'in yapıtı rekor kınyor • Cambridgeshire"de yirmi yıl önce tavan arasına atılan Fredericİc McCubbin'in 'Bush Idyill' adlı pastoral resminin Avustralya'nın bugüne kadar satılan en yüksek fiyatlı resmi unvanını kazanması bekleniyor. Kültür Senisi-Carnbndgeshıre'de yır- mi yıl önce tavan arasına atılan bir resım. A\ ustraly a'nm bugüme kadar satılan en yıiksek fiyatlı resmi unvanır.ı kazanmak üzere. Frederick McCutabin ın Bush Idyll' adlı pastoral resmi. Av ustur-a hükümetı tarafından 1.15 milv o»n pounJa sigorta et- tirildi \e önümüzdekı ay Sydney'deki Christıes Müzayede Ev ı'nde açık arttır- maya çıkanlacak. Antı sana: kuruluşlan ArthurStreeton'un 'GoldenSummer'ad- li resminin 3 5 milyon paundluk rekoru- nu kıracağı endışesını taşıyorlar. Bu ro- mantık resım daha önce ka\+>olmuştu ve ızleyıcısıylebuiuşarnamıştı Resmın sahıbı ışad_amı D»id Waterho- use ve eşi Janet de çok şanslı olduklan- nın farkındalar. Mr. VV'aterhouse 14 yıl önce Ingılte- re'ye sanat eksperi Frank King'le buluş- maya gıttı ve John Glover"ın yapıtı ıçın Londra'dakı müzayedeye katıldı. Camb- rıdge Galen'nin sahıbı Ralp Lury, bu iki ziyaretçiye'Bushldyll'ınsıyah-beyazfo- toğrafını gösterdı. Bugün 62 yaşında ve hâlâ Cambridge Galen'nin sahıbı olan Mr. Lury. şöyle an- latıyor hıkâyey ı: "Bir gün bir çiftçi gele- rek bana havli kiıienmiş ve tozlanmı^ bir ruval gösterdi. Yanm saat içinde bu res- min McCubin'e ait olduğunu anladım. Resmi getiren çiftçi resmin neden bu ka- dar uzun süre unutulduğunu bir türlü an- latamadı. Fakat bazı dokümanlar 'Bush Idyll'in 1920'lerde Avustralyalı bir mil- voner olan Mclntosh tarafından İngilte- re'ye götürüldüğünü gösteriyordiL," McCubbın'e ait olan yapıtın İngılız sa- nat tacırlen tarafından sanldığı v e daha son- ra çıftçınin eline geçtığı söyleniyor. Resmin fotoğrafını Mr. Waterhouse"a gösteren galerici, beklemeye başlamış ve cevap alması çok da uzun sürmemiş. Mr. VVaterhouse, "Çılgın seksenlerdi, o gün- leri unutmanıak gerek"dıyor ve eklıyor: "Birkaç günlüğiine tarilegittiğimde Frank King'le konuştum. Fakat daha sonra Sydney 'e geri dönüp bir sanat tüccarı ile göriiştüm. Resmin McCubin'e ah olduğu- nu doğruladı ve resme 600 bin Avustral- ya Doları Tıyat biçti. Daha sonra Melbo- urn'e uçtum ve bir başka sanat tüccany- la göriiştüm. Bu kez resim için 800 bin Avustralya Dolan değer biçikli." Mr VVaterhouse, Cambridge Galeri'den Mr. Lury 'i arayarak bu resimle hâlâ ilgi- lenip ilgilenmedığını sorar. Lury ise res- me 150 bin pound ister ve VVaterhouse bu paranın 24 saat içinde hazırolacagını söy- ler. Böylece Mr. ^A'aterhouse ile Lury ha- yatının anlaşmasmı yapar ve VVaterho- use, Lury'e bu resmi 20 yıl satmayacağı sözünü v erir. VVaterhouse sözünü ruttu ve resmi satmadı. 'Bush Idyll'in yeni sahibi- nın kim olacağı henüz bilınmıyor ama sa- nat dünyasını daha uzun süre meşgu! ede- ceğine kesin gözüyle bakılıyor. gereğince resmi taşıt aracıyla görürülüp getirilmesi, aynı zamanda adı geçen kişinin çocuğunun da jandarma kreşine yine resmi taşıt aracı ile götürülüp getirilmesine devam edilmesi iddiası. - Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü sanat hizmeti yapan bir kuruluş olduğu ve bu haliyle de demokratık bir kuruluş hüviyetini taşıdığı halde, bu yıl içinde 100'ün üzerinde sanatçıya çeşitli disiplın cezası venlmek suretiyle, kurum hızmet özellığınden ve demokratik yapısından uzaklaştınlması ıddiası - Sayıştay ilgili dairesinin 12. 11.1992 tanh ve 343 Esas sayılı karan ve makamının 5.11.1993 tarihve 191 sayılı talimatına rağmen kurumun yıllardır yönerge ıle yönetılmesine göz yumulması ve gerekli tüzûk hazırlanmayarak önemli bir görevin yıllardır ihmal edildigi iddiası - Genel Müdür Bozkurt Kuruç tarafından Genel Müdür Yardımcılan arasında yapılan iş bölümünde Genel Müdürün Ankara dışı görevieri sırasında yerine kimin vekâlet edeceğinin belirlenmemesi - Genel Müdürlük'ün kadrolu doktoru bulunmadığı halde. Bozkurt Kuruç'un şahsi dostluğu nedeniyle AÜ Tıp Fakültesi Tabibi Doç. Dr. Mustafa Rıza Özbek'in 1995 yılında Genel Müdürlük Doktoru olarak görevlendinlmesi, Tiyatro Vakfı ile ilgili olarak bir görev yapmadığı halde, Kuruç'un başkanı olduğu Devlet Tıyatrolan Vakfı Yönetım Kurulu karanyla ikinci bir ücret ödendiği iddiası. Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Bozkurt Kuruç hakkında ortaya çıkan son dosyada ise Kuruç'un, Konya turnesinde sevgilisi olduğu iddıa edılen tiyatro sanatçısı Şeyda Akova ile ayn bir otelde kalarak otei masrafiannı Devlet Tiyatrolan'na ödetmesi. Bozkurt Kuruç ile Şeyda Akova'nın Konya'daki Otel Dündar'da ekipten ayn olarak kaldıklan, otelin kestiğı faîura ile beigelendi. Aynca rurne başkanlığı da Bozkurt Kuruç'un talimatıyia oyunda görevı olmayan Şeyda Akova'ya venldiği iddıa edilerek Akova'nın bunlara rağmen görevmi yapmadığı ve sorumluluğu dolayısıyla tiyatro ekibiyle bulunmadığı ileri sürülüyor. DEFNE GÖLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Günceler Edebiyatımızdagünceyadagünlüktürününilk örneği olarak Direktör Ali Bey'in Seyahat Jur- nali (1897) sayıldığına göre yüz yıllık bir günce bi- rikimimizin olduğunu söyleyebiliriz. Ne ki bu yüzyılın ilk ellisi derin bir uykuda ge- çer. 1950'lerde Nurullah Ataç'la birlikte günce türü kıvamını bulur. Salâh Birsel in 1955'te ya- yımlanan Günlük'ü ile de bu türün önü iyice açı- lır. Günce okumayı çok severim. Bir içtenliğin pay- laşımıdır günce. Istediğinizde açar, orasından burasından okursunuz. Her sayfasında ayn bir tat vardır. Edebiyatın önü arkası oradadır... Yazarın yaşamı, düşünceleri ve yapıtlan... Şairlerin yazdıkları günceleri daha da çok se- verim. Şair, şıir ve yaşamın birbiri içinde harman- landığı bu günceler bana mutluluk verir. Gelge- lelim şairlerimizin çoğu ilgi duymamıştır günlük tutmaya. llhan Berk, E! Yazılarına Vuruyor Gü- neş ve Inferno ile bu alanda da öne çıkar. Şiir- şair hesaplaşmalarıyla doludur günceleri. Yeryü- zündeki her şair orada kendine yer bulur, bize ses- lenir. Edebiyatımızın en düzenli günce tutan yazan Salâh Birsel'in günlükleri bir şairden çok bir de- nemecinin günlükleri olarak görünür bana: Şiir ne denli geniş yer bulsa da onun günlüklerinde, o bir dil ve kültür kazıbilimcisidir, her buluntu da el- bet yer alacaktır yazdıklannda. Cemal Süreya'nın 999 Gün'ü ise, şiirden si- yasete dek günlük yaşamın zenginlikleriyle do- ludur. Küçük Iskender, Cangüncem'de günce ya- zayım derken yine içinden taşan şiir dalgalarıy- la doldurmuştur sayfalan. Şairlerin dışındaokumaktan her zaman sevinç duyduğum üç günce yazarımız daha var: Oktay Akbal, Tomris Uyar ve Muzaffer Buyrukçu. 1980'den sonra günce edebiyatımızda bir de- ğişiklik oldu: Günce yazanların sayısı arttı. San- ki deneme ya da inceleme yazılması gereken ko- nularda yazartar günce rahatlığı içinde birkaç cümleyle görüşlerini açıklayıvermeyi yeğlediler. Dergiler bu tür güncelerle doldu. Kimi yazariar da günce yazmayı kendini önemsemenin ve öne çı- karmanın bir yolu olarak görüp giriştiler günce ya- zartığına. Bu süreç günümüzde de sürüyor. Işte geçen ayın dergilerinden bir şairin güncesinden bir bö- lüm: "Flash TVStüdyosu 'ndan çıkarçıkmaz... 7e bir taksiye binerek Karaköy Vapur Iskelesi'ne indik ve oradan Kadıköy'e geçtik. Daha sonra... 'in Re- nauft 9 Spring'iyle Kadıköy Belediyesi'nin Cad- debostan Kültür Merkezi'ne gidip şair ...'yı An- ma Toplantısı'na katıldık. • • • Toplantıyı müteakip ... ve ...'la birdolmuşa bi- nip ... Restoran'a gittik ... herkesi yedirdi, içırdi ve ...'nın anısına saygı göstererek kimseden tek kuruşbiletalepetmedi." *•*'.-. ;l '- ! Ne dersiniz? • •. >. "Geldik gittik, yedik içtik"ten başka ne söyle- niyor. Üstelik de ne denli özensiz bir dil. "Top- lantıyı müteakip" yerine "toplantıdan sonra", "restoran" yerine "lokanta", "tek kuruş bile ta- lep etmedi" yerine "istemedi" demek çok mu zor? İçinde dil ışıltısı ve kültür birikiminin yansıma- ları taşımayan bir günce olabilir mi? Ben neyazarsam basılırdiyebiryazanndüzey- siz olma hakkı var mıdır? Sözü şuraya getireceğim: Nasıl öykü dergile- rinin çıkmasıyla öykü dünyamız birden canlandı yeni bir ivme ve heyecan kazandıysa, şimdi bir de günce dergisinin çıkanlma zamanıdır. Böyle bir dergiyle bunca günce yazan hem ürünlerini değerlendirecek bir organa kavuşmuş olurlar hem de bu tür, yeni ürünlerle bir ivme ka- zanmış olur. Ciddi bir dergi yöneticisi de yukarıdaki gibi ucuzluklara izin vermeyerek kimi yazarlann içine düştükleri aşın rahatlıktan çıkmalanna ve yazar- lığın başta bir disiplin işi olduğunu anımsamala- nna yardımcı olur. Başapgan'ın Göksel Dinlerde bısan' adlı kitabı toplatıldı I Kültür Servisi - Beıfin Yayınlan arasında çıkan özdemirBaşargan'ın Göksel Dinlerde İnsan 'Amaç Aracı Kutsar' isimli kitabı. dine hakaret savıyla savcı Cevat Özel'in istemi ve Istanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi karanyla toplatıldı. 5 yıldır ağırlıklı olarak aydınlanma kitaplan yayımlayan ve birçok kitabı hakkında dava açılan, 12 Şubat 1998'de yakılan Beıfin Yayınlan'ndan en son Faik Bulut'un Filistin Rüyası 'Israıl Zindanlannda 7 Yıl' adlı anı kitabı çıktı. K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M t L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle