28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İnıtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç • Genel Yajın Koordınatoru HikmetÇe- tinkava # Yazıışlen Müdüru tbrahim Yıldız # Sorumlu Mudur Fikret Ilkiz • Haber Merkezı Muduru Hakan Kara 0 Görsel Yönetmen Fikret Eser Dı^ Haberler Şinasi Danışoğlu # I-tıhbarat Cengiz \ ıldırını # Fkonomı Mehmrt Saraç • Kultur Handan Şenköken • Spor \bdüikadir ^ üceiman • NULıleler Sami Karaören 9 Duzelmıc Abduflah > a/ıcı 0 Fotoğraf Erdoğan köseoğlu #Bılgı-Belge Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen Mehmet Faraç Yavm Kurulu tlhan Selçuk (Ba^kan). Orhan Erinç. Okta> Kurtböke. Hikmet Çetinka\a. Şükran Soner. Erguo Balcı. Ibrahim V ıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbav Hakan Kara. Ankara TemMİciM Mustafa Balba> Ataturk Bulv an No 125,Kat4.Bakanlıklar-4nkaraTel 4195020(7hat). Faks- 4195027 0 lzmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya BK !352S.2'3TeI 4411220, Faks 44191170Adana Temsılcısı ÇetinYifenoğlu, lnonuCd 119S.No.l Kat:l, Tel. 363 12 I I . Faks 363 12 15 V!üev«e>e Müduru üstün Akmen • Koordınator Ahmet Korulsao # Muhasebe Bûlent Vener#ldare Hüse>in Gürer • Işletme Önder Çelik • Bıİgı- tşlem !Nail înal % Bılgıaa>ar Sıstem. Mûrüıet ÇUer#Satij FaziktKıua MEDYA C: • Yönetım Kurı Baîkanı - Oenel Mudur Gülfc Erduran # Koordııuıor Re Işıtman 0 Genel Mudur Yardınıcı SevdaÇoban Tel 514 07 53 51J95S0-51J! $460-61.Faks 51384 Turtocaıu C < e Basatt: \?m Gun Haber AIJTIM. Ba>ın \e Yayınuiık A Ş 'V 41 Cağatogiu 34334 Isr PK 246 tstantnıl Tel «V212I 512 05 05 (20 hal) Faks (0 212ı 513 85 95 12 AĞUSTOS 1998 Imsak. 4 23 Güne!,:6.03 Öğle: 13.16 Ikindi: 17.05 Akşam: 20.15 Yatsı: 21.49 www.cumhuriyet.com. Bölge halkı, bütün sahili deniz dolgusuyla geçmeyi öngören karayolu projesinin değiştirilmesini istiyor Karadeniz kryılan yok olacak Fa Fantastic Tour 98 • İstanbuf Haber Servisi - Schwarzkopf Henkel iirünlerinden Fa'nın düzenlediği "Fa Fantastic Tour "98" eğlence gezisinin geçen haftaki durağı Marmaris ılçesiydı. Fa Ürün Müdürü Ayça Balkır. "Fa imajının ve felsefesinin geniş kıtlelere yayılmasını planlıyoruz" dedi. Titanic'in parçası çıkarıldı • BOSTO.N (AA) - Titanı'c gemısının battığı 1912 yılından bu yana ilk kez bir parçası denızden çıkanldı. Nevvfoundland'ın 600 kılometre açığındakı gemı enkazı üzenndeçalışan 100 kadar bılim adamı ve araştırmacinın. geminin güverte kısmından 20 tonluk büyük bir parçayı çıkarmayı başardığı belirtıldi. RMS Titanic'in Başkanı George Tullach, parçanın bir müzeye konulacağını açıkladı. Çevre düşmanı gemiye ceza • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - fzmıt Yelken Kulübü sahılinı kırleten gemiye 2 mılyar 800 mılyon liraceza kesıldi. Ceza Ankara-Kocaeli Kuruçeşme bölgesinde SEKA'ya ait iskelede demırli bulunan Romanv a bandıralı Sun Castor adlı kuru yiik gemisinin. tzmit Yelken Kulübü sahiline kadar uzanan bölgede petrol türevlı bir tabaka meydana getirdiği içın kesıldi. Lazerle daha • ANKARA (LBA) - Lazer sisteminın sağladığı olanakla tren makinistlerının yola olan hâkimivetlennın artacağı ve tren yolculuğunun daha da güvenılir hale geleceğı bildirildi. The Guardian gazetesinin haberine göre bılım adamlan bir devrim gerçekleştirerek, gelıştırdıkleri lazer sıstemıyle tren makınıstlerine demiryolunun tüm köşelerini \e tünellen daha rahatlıkla görebılme olanağı sagladılar. Lejyoner hastalıfiı uyarısı • ANKARA (ANKA)- Saglık Bakanlığı, turistik bölgelerdekı il sağlık müdürlüklenne bir genelge göndererek yabancı tunstlerden bulaşan Lejvoner hastalığı konusunda uyanda bulundu. Genelgede. "Hastalıkerken teşhıs edılmezse öldürücü bir nıtelık taşıyabılir" denılerek hastalıgın tedav isınde erken teşhisin önemi vurgulandı. Hoplama tedavisi • İSTANBUL(AıNKA)- Çoğu ınsanın şikâyetçi olduğu horlamanın, sekiz adımda tedav i edilebileceği bildınldı. Uzmanlar, horlayanlara. aşın yorgunluktan kaçmmalannı, sırt üstü venne yan yatmalannı. uykudan üç saat önce ağır yemek yememelenni, uyku iiaçlan, sakınleştirici ve alerjik ilaç.'arın uykudan önce ahn-nasını, alkol almaktan saknılmasını öneriyorlar. 'Erkeğin adı vok' • ANKARA (ANKA)- Ailelerın gereksinim duyiuklan çeşitli tüketim macdelerınin satın alınması sıra-ında başlıca karar ven.-inın kadmlar olduğu belrlendı. Gazi Üniversitesi öğretım üyelen Prof. Mıne Arlnle Doç Hamıl Nazik, süpermarketlerden alışveriş yapın aılelenn özellikleri ve satın alma bıçımlerini beldedıler. Araştırma, alış.erişte son sözü kadınm söyiediğını ortaya koydu. • Yapımı sürdürülen Samsun-Sarp sahil yolu projesi, 250 kilometrelik bölümün deniz dolgusuyla geçilmesini öngörüyor. Karadeniz Ulaşım ve Çevre Gönüllü Çalışma Grubu tarafından hazırlanan raporda, projenin Doğu Karadeniz kıyılannı yok edeceği belirtilerek "Karadeniz'deki çevre katliamına seyirci kalmayın" çağnsı yapıldı. AHMET ŞEFtK TRABZON - lnsana ve çevreye say- gi duymayan çağdışı proje anlayışı bir yıl ıçınde bütün Doğu Karadeniz kıyı- lannın yok edilmesine yol açacak. Ya- pımı sürdürülen Samsun-Sarp sahıl yo- lunun Trabzon'un batısında kalan bö- lümündekı kıyılardeniz dolgusuy la ne- redeyse tamamen elden çıktı. "Eski pro- je"yı ve "ilkyapun malij'eti''nı öne sü- ren karayolu projecileri şimdi de gözü- nü Trabzon-Hopa arasındaki kıyılara diktı. Projede 250 km'lik deniz dolgu- su ileu dün\adabirilkeimzaatanr pro- jeye karşı çevnecılerin mücadelesi gide- rek yaygınlaşıyor. Karadenizli çevreci- ler yayımladıklan bildiride, "Proje Ue Karadeniz kıyılannın. kumsallannın yok oimasıru sağlavanlar ve seyirci ka- lanlar. kjMİanmız, kumsaJlanmız ûze- rine v ıkılan de\ kayalaria Karadenizi- mia utanç duvarlan ile çevreleyenler, toptum vkdanında mahkûm otacaklar- dır" denıldı. Doğu Karadeniz, uzun yıllann ıhma- li nedeniyle büyük bir ulaşım sorunu ya- şıyordu. 1990'lıyıllarlabirlikteulusla- rarası alandaki yeni oluşumlarla ulus- lararası ticaret açısından stratejik bir öneme sahip olan bölgede hızla ulaşım altyapısının tamamlanması gerekiyor- du. Ancak büyük abartılarla yapımına başlanan Samsun-Sarp sahil yolu Ka- rayollan uzmanlannın vurguladıklan gibi 1960'hyıllardabirmühendislikre- zaleti olarak kıyı kesimine bindirilen yol güzergâhmı esas aldj. Böylece sa- hildeki tek yolu duble yol olarak geniş- letme çalışmalanna başlandı. Kıyım yöntemi Bunun için dünya literatürûne "çev- re ve kıyı kafliamı" olarak geçecek olan deniz dolgusu yöntemi benimsendi. ÖzellikJe Bolaman-Sarp arasındaki 345 km'nin 250 km'lik bölümünün deniz dol- gusuyla geçilmesine başlandı. Bugüne kadar özellikle Giresun sahillerinin bü- yük bir bölümündeki kumsallar doldu- ruldu, doğal alanlar tahrip edildi. Samsun-Sarp yolunun 6 bölümünün dış krediü olarak tartışmalı bir bıçim- de ihale edilmesinin ardından bilim adamlan ve gönüllülerce oluşrurulan Karadeniz Ulaşım ve Çevre Gönüllü Çalışma Grubu bir rapor hazırladı. Ra- porda yolun büyük bir gereksinme ol- duğu. sadece bölgesel değil uluslarara- sı gereksinimleri de hesaba katarak ya- pılması, projenin özellikle Trabzon-Ba- tum arasında (200 km.) bir demiryolu bağlantısını da içerecek biçimde kıyı ve çevresel yapıyı olanaklar ölçüsünde bozmadan geçilmesinin gerektiğini or- taya koydu. Raporda, deniz dolgusuyla bolgede- ki doğal yapının tamamen bozulacağı, insan deniz ilişkisinin kesıleceği, diger bütün yan etkilenyle birlikte gerçek ma- liyetinin mevcut malıyetin çok daha üs- tünde olacağı vurgulandı. Grup tarafindan yapılan ve "Karade- niz'dekiçevrekatliamınaseyirci kalma" admı taşıyan son açıkJamada, mevcut projenin Türkiye'nin ekonomik ve stra- tejik çıkarlan ile tam bir uyum içınde olmadığı, çe\Te ve kıyı açısından tam bir felaket getireceğı vurgulandı. Açık- lamada şöyle denildi: *Proje,çe\Tevekryı açısuıdantam bir kadiam gettrmektedir. Yol çok büyük ölçüde deniz dolgusuyla yapdacakdr. Projeninflkmaliyeti adma yapüan bu kat- liam. doğal yaşamın. kıyılann. kumsal- lann. koylann. denizdeki canlı yaşamın yoğun olduğu sahillerin vok olmasına neden olacak. Karadenizliyi sadece de- nizi seyreder bir duruma getirecektir. Doğalalanlannyokedilmesinin bireko- nomik karşıhğı olmavaeagı gibi, deniz- kıyı >'apw ve dolgunun riskleri hesaba katıldıgında ilcride büyük ölçekJi deniz tahribatian ortaya çıkacak ve büyük ekonomik kayıplara neden olunacaktır. Korunmasıgereken alanlarmudaka ko- runmalu proje bütün bu unsurlan içc recek biçimde tadilata uğranlmalıdır." Anavasal suç Projenin kıyılan yok ederek. bölge in sanının yaşama biçimi olan denizle iliş kisini keserek, halkın ortak kullanın alanlanru ortadan kaldırarak anayasal bi suç işlediği vurgulanan açıklamada ş> göriişlere yer verildi: "Kunvsallanmmn ûzerinevıkıkn de kayaJarta Karadenizimizi utanç duvar lan ile çe> rele>enler, buna karar veren- ler ve hatta scvirci kalanlar topJum vic danında mahkûm olacaklardır. Bu pro- je anlavışı anayasaya, yasalara ve başta Rio Zarv'esi olmak ûzere uluslararası sözleşmeleri çiğnemektedir. Bir >il son- ra artık Karadeniz'de konuşuiacak la- yı kalmayacak: yapılan \anlışlıktan ge- ri dön ülmeli \e insanlığa vedoğaya kar- şı bu suçun işlenmesi önlenmelidir.*' Ağııstos tesellisi turizme yetmiyorPAZARCÎ, TL'RtSTTEN HOŞNUT-Türkive'deld turizm sezonunun ilk yansında yaşanan kri/den sektör içinde etkinlik gösteren tüm kesinıler paymı alırken ilçe pazarian yabancı turistlerin ilgi alanı oWu. Pazarcı esnafının turistik merkezlerde kurulan stantlara vığdıgı sebze-meyvedeki tazelik, tek tip fryat uygulaması, tezgâhlarda sergilenen giysilerin renk ve çeşirJiliği yöresel el sanatlan ürünlerinin cazibesi, yabancı ruristin pazar alanlannı doidurmasmda başlıca etken oldu. Ulkesinde mcyve ve sebzeji ambalajh ve tane fiyatıyla , safın alan ruristler, Kuşadası. Marmaris ve Bodmm gibi ilçekrin pazartannda da alışmıs, olduklan ay nı alışveriş yönteminde ısrar edince kazanan pazarcı esnafı oldu. Turistlerin, taneyle alma istemlerine. "No. no: kilo, küo!»" sözleriyle tepki gösteren üretici satıcılar, çogu kez şeftali. armut incir gibi mevsim meyveleriyle, diğer sebze çeşitleriıü taneyle, ancak "kilo fıyaöna" sattüar. (Fotoğraf: CELAL YILMAZ) Avrupa'da büyük tatilin başlamasıyla turist sayısında patlama oldu, ancak bu canhlık, turizmde yaşanan düş kmklığını gideremeyecek CELAL YILMAZ İZMİR - Turizmde temmuz ayı so- nuna dek süren durgunluğun ağustos ayında biraz hareketlenmesının "düş kınkltğına" çare olamayacağı belirtil- di. Ağustosun ilk haftasıyla birlikte doluluk oranlannın yüzde 100'lere ulaşmasmın heryıl yaşanan olağan ge- lişme olduğunu belirten turizmciler, kâbusa dönüşen turizm sezonundaki za- rarlannın karşılanmasmda bu "geçid soluklanma"nın yeterli olamayacağı görûşünü vurguladılar. Türkiye'ye gelen yabancı turistle- rin Yunanistan ve lspanya'daki dolu- luk nedeniyle ülkeyi tercih ettikleri saptamasınm da yanlış olduğu anım- satılarak, sözkonusu ülkelerin yatak sa- tışlannı bir yıl önceden yaptıklan, Tür- kiye'njn ise yetersiz dış tanıtım nede- niyle bunda başanlı olamadığı kayde- dildi. Kuşadası, Marmans ve Bodrum'da- ki turizm işletmecileri. nisan, mayıs. ha- ziran ve temmuz aylannın turizm ha- reketinin "smr" olduğuna dikkat çeke- rek, ağustos ayında tepe noktasına çı- kan doluluk oranlannın Avrupa'da bü- yük tatilin sona ermesiyle yeniden dı- be vuracağını belirttiler. lşletmeciler, eylül ayında ülkemizdeki okullann açılmasıyla da yerli tunstlerin tatil mer- kezlerini boşaltacağına işaret ederek, kısa vadeli doluluğun krize çözüm ola- mayacağını söylediler. 'Canlanma geçid' Kuşadasf nda ağustos ayının başın- dan beri yabancı turist sayısında artış olduğunu belirten TÜRSAB Kuşada- sı Yürütme Kurulu Başkanı Yılmaz Mola, bazı çevrelerce umut ışığı ola- rak nitelendirilen doluluk oranlannın on gün süreli olacağını ve Avrupa'da biten büyük tatille birlikte her şeyin es- ki haline döneceğini belirtti. Marmaris'teki artışlannda diğer yö- relerdeki gibi ağustos ayı hareketlili- ğinden kaynaklandığını belirten Öger- Tur Marmans Temsilcısi Halil Fıratfa. nisan-temmuz aylannda haftalık 600 kişilik turlar getırdiklerinı. bunun ağus- tos ayının 5'inden ıtibaren 2000'e ulaş- tığını söyledi. Fıratlı, rezervasyonlan- nın 19 Ağustos'ta sona ereceğini ve geçici canlılığın yerini yeniden dur- gunluğa bırakacağına dikkat çekerek " 11 ayın zaran birkaç hafta tam kapa- siteçâlışmayla karşüanamaz. Sezonun ilk 4 ayında yüzde 30-35 düşük kapa- siteyleçahşbk"dedi. Turizmden olumsuz etkilenen mer- kezlerden biri olan Bodrum'da ağus- tos ayıyla birlikte yakalanan yüzde 90'lık doluluk oranının ekim ayına ka- dar korunacağı öne sürüldü. Bodrum Belediye Başkanı Tuğrul Acar ve Bod- rum Otelciler ve Pansiyoncular Deme- ği (BODER) Başkanı MuratŞeremet- K, otellerin dolu olduğunu, ancak yine de beklenen döviz girdisinin yakalana- madığını behrterek, hareketüliğinekim ayma kadar süreceği tahmininde bulun- dular. ATTILÂİLHAN DONANMA TARİHÎNİN EN KORKUNÇ KAZASI DİZİ OLUYOR Dumlupınar'ın öyküsü TV'deIstanbul Haber Servisi- Çanakkale- Nara Burnu açıklannda, MATO tatbi- kaündan dönen Dumlupınar Denizal- tısı'yla bir Isveç ticaret gemisinin çar- pışması sonucu 81 deniz subayımızın ölümüyle sonuçlanan kaza, televizyon dizisi haline getiriliyor. Çekimlerine 29 Ekim'de başlanacak olan "Dumlupı- nar, Şanb Mezar" adlı dizi, 6 bölüm- den oluşacak. Dizi, "Deniz ŞehMeri Günü" olan 4 Nisan 1999'da yayım- lanmaya başlayacak. 4 Nisan 1953'te Blue Sea I (Mavı Deniz 1) NATO tatbikatından döner- ken Isveç ticaret gemisi "Naboland" ile çarpışarak batan ve 86 denizcimiz- den 5'inin kurtulabildiği Dumlupınar denizaltısının öyküsü beyaz cama ak- tanlıyor. Genelkurmay Başkanhğı, De- niz Kuvvetleri Komutanlığı ve Denı- zaltı Filo Komutanlığı'nın yardımla- nyla gerçekleştirilecek olan dizinin çekimlerine 29 Ekim'de başlanacak. Se- noryosunu Emel Tulgar'ın yazdığı di- zinin yönetmenliğini KuntTulgar, ya- pırncılığını ise Erkan Özvieren >apıyor. Özveren, rol alacak olan sanatçıla- nn önümüzdekı günlerde tanıtılacağı- nı, Dumlupınar Denizaltısf yla çarpı- şan Isveç bandıralı gemide rol alacak olan sanatçılann Isveç'ten geleceğinı belirtti. Dizinin bazı cekimleri Italya ve Malta Adasfnda gerçekJeştinlecek. Dumlupınar Denizaltısı'nın battık- tan sonra kurtarma gemisiyle kurdu- ğu telefon bağlantısının konuşma met- ninın olmadığını belirten Genelkur- may. dizide kullanılmak üzere istenen kurtarma gemisi ve denizaltının "plaıı- b faaliyetier" nedeniyle verilemeye- ceğini açıkladı. Film çekimi sırasında yardımcı olmak amacıyla istenen er, erbaş ve subaylar için de olumsuz ya- nıt veren Genelkurmay, çarpışma anı- ntn Deniz Müzesi Komutanlığı'nda bulunan dokümanlardan elde edilecek bilgılerdoğrultusunda canlandınlabi- leceğini kaydetti. En büyük çevre odülü Dünya Su Ödülü Israilli Dagan'ın e-posta : tan (a prizma. net tr GL'RHAN L'ÇKAN STOCKHOLM-Dünya- nın en büyük çevre ödülü Stockholm Water Prize, per- şembe günü törenle Israilli bilim adamı Gedeon Oagan'a veriliyor. 1 milyon 200 bin kron 0 20 bin dolar) tutann- dakı ödül, Dagan'ın yeryü- zündeki dıp sulanyla ilgıli araştırmalanndan ve buluş- lanndan ötürü veriliyor. Ge- deon Dagan, yeryüzünün bir- çok bölgesinde suyun artık çok stratejik bir madde hali- ne geldiğini söyledi. Dagan çalışmalanna ılışkın şunlan söyledi: "Yeryüzündeki dip suyuyla ilgili bilgiler, kapka- ranhk odanın duvariannda yakıian küçük mum ışıklan gibi yetersiz. Dip suyu konu- sundaki en büyük sorun, gö- rünmüyorolniasıdır. Herşey tahmin üzerine vürütülüvor. Yeryüzündeki su kaynakla- nnın yüzde 97'sini denizler oluşturuyor; dip suyu. yüz- de0.6 oranında ama. 8.4 mil- yonküometreküpokduğu idn vervüzününen büyük tatb su kaynağı durumunda. Bu su kaj nağu yeryüzündeki çeşit- üolumsuzetkenlerden ötürü hızla kirienmekte. Temizlen- mcsi hem güç hem de paha- lı. Bütün bunlara, veraltında depoianan nükleer adkJann yarattığı dcv tehlike de ekle- niyor." İsrail'ın ıçme suyunun yüzde 15' i Tel Av ıv 'deti An- tıpatris sarnıcından sağlanı- yor.Gedeon Dagan, Filistin- li bilim adamlanyla işbirliğı yaparak dip suyunun korun- ması için önemli aşamalar kaydetmiş. Dagan "Neyazık ki, politikadünyasında sınır- lan aşmak,bilimdünyasında- kindcn çok daha güç" diyor. 'Satranç Tahtası Büyük', Ama••• Zbtgniev Brzezinski, şu meşhur AmerikaJı profe- sör; Avrasya'dan bahseden kitabında ('Büyük Satranç Tahtası'), bölgedeki 'üç büyükrakipten' söz etmiştir: Rusya, Türkiye ve Iran! Iki şeye dikkat iste- rim: 1/ Daha başında, bu üç ülkeyi 'rakip' oiarak alı- yoc 2/Avrasya'daki öteki ülkelere -bu arada Türk cum- huriyetlerine- 'kıymet-ı harbiye' atfetmiyor! Başka türiü söylenirse, asıl zenginliğin sahibi cHan 'ötekiler', bu 'üç rakibin' paylaşamadığı, 'sömürge- ler'; Brzezinski nın araştırdığı, Avrasya'yı, 'o üç ra- kibin' değil, ABD'nin kontrol edebilmesi imkânı! Tür- kiye'yi 'Truva Atı' gibi kullanmak, besbelli, o sırada akıllanna geliyor hem 'sâdıkmüttefik', hem berikiler- le, aynı soydan: bundan âlâ 'aracı' mı olur? lyi de, acaba Türkrye, Avrasya'daki -eski Sovyet- Türk cumhuriyetlerini tanıyor mu? '...Pes Türkî danışırem...' Tanımadığımız, rezâlet mertebesinde, ortaya çıkmış- tın Cumhuriyet kuşaklan, yıllarca 'Ortaasya efsa- nesi' ile yetiştirilmıştı ama, bumumuzun dibindeki Azerbaycan hakkında bile, kimse bir şey bilmez; iç Asya'dakiler, tam birer 'meçhûl'L Eskiden de böy- leymiş: siz bakmayın, Gaspıra'lı Ismail bey'den, Yu- suf Akçura'ya kadar, gelişmiş Rusya Türkçülerinin, Dersaadet-i Şâhâne'ye gelip gittiğine; 20'li yıllarda bile, öyle uzun boylu bir yakınlık yaşanmamıştır. Ömekmi, işteörnek: Vâlâ Nurettin, Nâzım'la Rus- ya'ya giderken, Trflis'te bir Türke rastlamıştı; adam- la anlaşmak için, birer birer hangi dili konuştuğunu so- ruyorlar Fransızca mı. Almanca mı, Ingilizce mi? Hep- sine cevap aynı: 'Yohti balam, men Fransavi danış- mırem, vs!'; arkasını Vâlâ'dan dinlemek istemez mi- siniz? "...artık işin içinden çıkamadık: Be adam, sen ne dil bilirsin, diye sorduk. Gözlerini devirdi, elle- rini iki yanına açtı: Pes Türkî danışırem da! diye cevap verdi. Böyle bir Türkçeye Nâzım'ın son de- rece öfkelendiğini, mavi gözJeri çakmak çakmak, dtşlerinin arasından, adama bir küfür salladığını hatrlryorum. Adam bu kûfürü de anlamamış, mânâsını bana sormuştu. Ben de geçiştirmiştim!" ('Bu Dünyadan Nâzım Geçti' s. 231. Remzi Kitabevi, 1965) Üç temel gerçek... Onyıldır, iyi kötü bir münasebet sürdürülüyor; 'or- tak' eğitim, öğretim, ticaret, sanayi vb faaliyet projeleri uygulanıyor; yine de Avrasya, Türk kamuoyu için, kapalı bir kutu; tabii, davranışımız da, ona göre; kimimiz, -sözde hissettirmeden- onlara 'ağabeylik' taslamaktadır; kimimiz, 'sömürgeçi' Avrupalı'nın, 'yerli' halka baktığı gibi bakıyor; büyük çoğunluğunun, kendtsini 'Türk'öen ya da 'Müslüman'dan çok; Aze- ri, Özbek, Türkmen, Kazak ya da Kırgız saydığını bil- miyoruz; ne, edebiyatlannı doğru dürüst öğrenebildik, ne dillerini! Her şeyı bizden oğrenmeleri, bizim gibi yap- malan gerektiğini mi sanıyoruz ne? Büyük bir yanlış! Bence fakat, asıl cahili olduğumuz üç önemli ger- çek var ki, onlara hak ettikleri önemi vermedikçe, Av- rasya, projeksiyonunda daha çok 'çuvallanz'. 1. Gerçek: SSCB yönetimi, bu ülkeleri 'çevre ûl- kesi' saymış, ekonomide 'sömürge' muamelesi yap- mıştır ama, öğretim, eğitim ve kültürde, son derece gelişmelerini sağlamıştır; Türk cumhuriyetlerinde -ki, onlan 'ulusal' birer devlet saymak zorundayız-, Tür- kiye'den daha yüksek düzeyde, daha disiplinli bir ay- dın eğrumi başanlmıştr. Bunun kanıtı, hem Türklera- rası sanat ve kürtür faaliyetlerinde, bizimkilerin, onla- nn arkasında hemen daima nal toplaması; hem kon- servatuvar veüniversitelerirnizde görevyapan, formas- yonu 'Sovyet' onlarca profesör! 2. Gerçek: Asya Türk cumhuriyetleri, fevkalade geniş ufuklu, tedbirli ve kumaz 'devletadamlanna' sa- hiptir; Sovyet ekolünden yetişmiş, SSCB'nin -dolayı- sıyla gezegenin- kadennde söz sahibi olmuş bu adam- lar -Aliyef, Nazarbayef, Nryazof, vs; bu arada, Şe- vardnadze- bizim '// başkanı' düzeyindeki yönetici- lerimizi, suya götürür susuz getirirler. Nitekim öyle ya- pıyoriar. 3. Gerçek: Türkiye, NATO üyesi, ABD'nin has müttefiki, AB'nin 'günah keçisi' olmakla; Asya'daki Türk cumhuriyetlerine, fazladan ne verebilir ki? Aslın- da 'malın sahibi' onlar: Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan o inanılmaz petrol denizinin üzerinde yatıyor; Türkiye aracı olmasa da, sahip olduklan dev- let adamlanyla, dış dünyaya açılabilir; öteki ülkelerle birebir ilişkiye girebilirler. Gün geçip de, bizim politi- kacılann kaldırdığı toz duman dağıldıkça; Asya Türk cumhuriyetlerinin, dolaysız ilişkileri tercihe yöneldik- leri görüluyoc mu? Üç 'yanlış' verl... Siz ne dersiniz bilemem, fikrimce, ilk on yılın sonu- na doğru, 'Avrasya Projeksiyonu'nüa yaşanan derin hayal kınklığının, temel nedeni, 'projeksiyonun' yanlış veriler üzerine geliştirilmesidir. A/ 'Sistem' ('ABD"), Avrasya'yı yeniden Rusya ya kaptırmak istemiyordu; bölgede ona iki büyük rakip gördü, bunlardan birisini, -Türkiye'yi- 'kullanarak', aynı soydan Türk cumhunyetlerine sızabileceğine hük- metti! Birinci yanılgı. B/ 'Sistem' ('ABD"), sanıyordu ki, bir yandan 'üç büyükrakibi'birhirine kırdırabilir; bir yandan, 'özelleş- tirilmiş' ve 'küreselleştirilmiş', 'ılımlı Islâm' bir Türki- ye ile, bölgeye girerse; Asya petrol cumhuriyetleri, modelin peşine takılır, onu örnek edinir. Ikinci yanıl- g«- C/ 'Sistem' ('ABD1, bölgenin ve bölgedeki akıl al- maz zenginliğin asıl sahibi olan ülkeleri, muhatap say- madı; onlan, o büyük 'satranç oyunu'nöa, istenildiği gibi oynatılabilecek 'piyonlar' olarak gördü. Üçüncü -en vahim- yanılgı. Bu kadaria kalsa, iyi! Bir de, 'Truva Atı' üzerine ya- pılmış hesaplarda, içine düştükleri ciddi yanlışlar var ki, zamanında Özal'la birlikte yola çıkan 'Avrasya' Fa- tihlerine, bugün, 'Acaba rüya mıgörmüştük' sorusu- nu sorduruyor. Çünkü Türkiye, ne umduklan gibi 'ılım- lı Islâm'a ısınabildi, ne 'etnik soruna' ABD gibi bak- maktadır; ne de, 'özelleştirme'de yulannı ecnebiye teslim etmeye râzı! Onu da tartşalım mı? http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle