Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 1998 PAZARTE
HABERLER
Islami sermayenin iki yöneticisi kaçakçılıktan 8'er yıl yatacak
YtMPAŞ'h yöneficiye lıapis
Türk-İş
Kurulu
• ANKARA (AA) - Türk-
Jş Başkanlar Kurulu, 30
Temmıız Perşembe günü
Ankara'da toplanacak.
Konfederasyonun 46.
kuruluş yıldönümü de 31
Temmıız C'uına günü,
Curnhurbaşkanı Süleyman
Demirel, Başbakan Mesut
Yılmaz ile siyası partı
Jiderkrinin de katılacağı
törenle Ankara'da
kutlanacak. Türk-lş Genel
Başkanı Bayram Meral,
Başkanlar Kurulu'nda
özelleştirme uygulamalan
ile bu uygulamalar
karşısında takınılacak
tavnn değerlendirileceğini
bildirdı. Meral. bugüne
kadaryapılan
özelleştirmeler nedeniyle
yaklaşık 35 bin işçinin
işinden olduğunu söyledi.
Kalemli'nin
dokunutmazlığı
• ANKARA (AA)-
Anavasa-Adalet Karma
Komisvonu'nun. eski
TBMM Başkanı Mustafa
Kalemli'nin.
dokunulmazlığının
kaldırılmasını öngören
raporu, bu hafta TBMM
gündemine gıriyor. Ancak,
Genel Kurul'da tatil
öncesınde görüşülmesı için
, raporun, Danışma Kurulu
karanyla ön sıralara
alınmaM gerekiyor.
fçtüzük. Danışma
Kurulu'nda ele alınması
için konunun toplantıya
katılan siyası partilerin
..grup başkanvekilleri
., tarafından gündeme
getırilmesini \e raporun
öncelikle görüşülmesini
önermeleri şartını
getiriyor. DYP Grup
Başkanvekilı SafFet Ankan
, Bedük, Mustafa
' Kalemli'nin
dokunulmazlığının
".kaldınlmasına ilişkin
' Karma Komisyon
Raporu'nun gündemde yer
r almasmdan sonra, öne
çekilmesini Danışma
Kurulu na
önerebileceklerini bildirdi.
ANAP Grup Başkanvekili
Uğur Aksöz de,
Kalemli'nin
dokunulmazlığının
kaldırılmasını öngören
raporun öne çekilmesini
engellemeyeceklerinı
söyledi.
1 milyar
Hazine'ye
• ANKVRA(AA)-
Anayavı Mahkemesi'nin
Bü>ük Adalet Partisi'nın
(BAP) 1995 ve I996kesin
hesaplannı ınceleme kararı
Resmi Gazete'de
yayımlandı. Yüksek
Mahkeme. partinin 1995
yılında kesin hesapta
gösterilen gelirlerinden
140 miKon, giderlerinden
139milyon800binlira
karşılığı belgelerin yasal
saklama süresi içinde ara
kararla ıstenmesıne
rağmen gönderılmemesi
nedeniyle Hazine'ye gelir
yazılmasını kararlaştırdı.
Anayasa Mahkemesi.
belgelendirilemediği için
BAP'ın 1996 yılı
hesaplarında da 385
milyon lira gelir. 378
milyon 301 bin lira giderin
de Hazine'ye gelir
yazılmasına karar verdi.
Böjlece, BAP'ın 1995 ve
1996 yılı hesaplarında
yapılan inceleme
sonucunda toplam 1 milyar
43 milyon 101 bin lira
Hazine'ye gelir yazıldı ve
belgeler saklanmadığı için
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı'na suç
duyurusunda bulunulması
kararlaştırıldı.
Sıvas'ta
openasyon
: • SIVAS (Cumhuriyet) - 8
i Temmıız 1998 tarihinde
; Zara ilçesi Sancakkale
| köyü muhtan Haydar
j lyidoğan'nın katledilmesi,
J Kuruköprü köyünde
i bulunan ve bölgede 10
| köyün haberleşmesini
f sağlayan PTT'ye ait
j santralın yakılmasından
] sonra failleri bulmak için
! operasyonlannı genişleten
güvenlik güçleri, ikisı köy
muhtan 10 kişiyı PKK'ye
yardım ve yaraklık
yaptıklan gerekçesiyle
, gözaltına aldı. II Jandarma
Alay Komutanlığı'nda
• sorgulamalan tamamlanan
kişiler, Zara Nöbetçi Sulh
Ceza Mahkemesi
.' tarafından tutuklandı.
,' Bölgede operasyonlar
', sürüyor.
EVtNGÖKTAŞ
ANKARA - Ankara J. Ağır
Ceza Mahkemesi, Islami
sermayenin tanınmış
şırketlerınden YİMPAŞ
AŞ'nin yönetıcileri Kadir
Şöhret ile Duran Samur
hakkında "toplu kaçakçılık
suçundan" 8'er y ıl ağır hapis.
I63'er milyar lira da para
cezası verdi.
Mahkeme gerekçeli karannda,
geçen yıl mayıs ayında yurda
dönerken Esenboga
Havaalanf nda yakalanan
Şöhret ile Samur'un.
Almanya'daki Türk işç'ilen
"şirket ortagı yapacağız"
diyerek kandınp, zıvnet
eşyalarını aldıklan
saptamasına yer verdi.
Tutuklu olarak yargılanan
sanıklar ıse ifadelerinde
ışçilerden topladıkları ziynet
• "Şirket ortağı yapmak" vaadiyle Almanya'daki Türk işçilerini kandırıp
ziynet eşyalarını toplayan YÎMPAŞ AŞ'nin yönetıcileri Kadir Şöhret ile
Duran Samur, "toplu kaçakçılık" suçundan 8'er yıl ağır hapis, 163'er milyar
lira da ağır para cezasına çarptırıldılar.
eşyalanna ait liste
düzenlediklerini belirterek
suçsuz olduklannı söylediler.
YİMPAŞ AŞ Genel
Müdürlüğü'nden mahkemeye
gönderilen yazıda, sanıklann
şirketın yönetim kurulu üyesi
olduklan. aneak şırket adına
kimseden ziynet eşyası
toplamaya yetkilerinin
bulunmadığı bildirildi.
Mahkemenin gerekçelı
karannda ise sanıklann içinde
altın ziynet eşyalan bulunan
çantalarla birlikte Esenboga
Havaalanı'na indiklerınde
gümrük idaresine beyanda
bulunmadıklan belirtildi.
Kararda. şöyle denildi:
"Göre\li memuriarca
gümrüğe tabi eşyası
bulunmayan diğer volcularla
birlikte çıkış vapnıak
istediklerinde, şüphe üzerine
önce sanık Duran Samur'a
gümrüğe tabi bir eşyasının
olup olnıadığı somlmuştur.
'Yoktur' diye yanıt alınması
üzerine sanığa ait çanra
açıldığında çok sayıda ziynet
eşyası olduğu görülmüştür.
Her iki sanığın fikir ve eyiem
biriiği içerisinde içinde ziynet
eşyalan bulunan çantalan
mua.vene ve beyan tşlemine tabi
tutnıaksı/ın gümrükten
geçirmek istedikleri tespit
edilmiştir. Elkonulan eşyalar,
sanıklara ait şahsi ziynet eşyası
değildir. 32 sa\ ılı Kaııun
Hükmünde Karamame'de
öngörülen usuUere de riayet
edilmemis olmakJa, eylem
bütünüyle her iki sanık
yönünden toplu kaçakçılık
suçunu oluşfurmaktadır.
Sanıklann geçmiş halleri ve
kişilikleri iribanvla hürriveri
bağlayıcı cezanın asgari
hadden uvgıılanması, elde
edilen ziynet eşyaJannın
değerinin pek fahiş olması
itibanyla İ918 sayılı yasanın 33
son maddesiyle takdiren İ/IO
oranında arttınlması
düşüııülmüştür."
Ağır para cezasının
ödenmemesi halınde. lObin
iira bir gün hesabıyla hapse
çe\nlecegi kaydedilen
gerekçeli kararda. daha sonra
şu hükme yer verildi:
"Her iki sanığın sabit olan
toplu kaçakçılık suçundan
dola\ ı eylemlerine uyan 1918
saydı Yasa'nın 27/2. maddesi
uyannca 8'er yıl süre ile ağır
hapislerine ve 27/3. maddesi
uyannca kaçak altınlann
gümrüklenmiş değerinin 4 katı
olan 148.430.041.204 lira ağır
para cezası ile
mahkûmiyetlerine, yakalanan
altınlann değeri pek fahiş
olmakla anılan yasanın 33/son
maddesi uyannca takdiren
1/10 oranında arttınlarak 8'er
yılÇ'arm 18'er gün süre ile
agır hapislerine ve 163.273.045.
324'er lira da ağır para cezası
ile mahkûmiyetlerine kamu
adına karar verilmiştir."
Af Örgütü, işkencenin bütün dünyada göreceli olarak uygulandığını açıkladı
KoıııtştııJ11ıaımı kolay volıı
• Uluslararası Af
Örgütü'nün
raporlanna göre,
çok yaygın bir
konuşturma
yöntemi olan
işkence, en yoğun
olarak Güney
Amerika ve Asya
ülkelerinde
uygulanıyor.
Çeviri Servisi-
Uluslararası Af
Örgütu'nün (Amnesty
International) raporlan
ve kurbanlann ifadeleri.
işkencenin tüm dünyada
hâlâ çok yaygın bir
konuşturma, caydırma
ya da cezalandırma -
yöntemi olarak
kullanıldıgını ortaya
koyuyor. Af örgütünün
raporlanna göre,
işkence en yoğun
şekilde Güney Amerika
ve Asya ülkelerinde
uygulanıyor. Spiegel
Special dergisi,
sistematik olarak
uygulanan işkence
yöntemlerini şöyle
sıralı>or:
# Polonya Koridoru: En
klasik ve hafif işkence
yöntemlerinden biri
olarak biliniyor. Kurban,
işkencecilerin
oluşturduğu bir çember
içine alınıyor \e
etrafındaki işkenceciler
tarafından yumruklanıp
tekmeleniyor. Bu
yöntemde cop, lastik
hortum \ e kamçı da
kullanılıjor.
# Papağan Sahncağı:
Çıplak kurbanın elleri
ve a>aklan bağlanıyor.
Ardından dizlerinı
ellerinin arasına alarak
çömeliyor ve hem
kollannın hem de
dızlennin arasından bir
demir çubuk geçiriliyor.
Kurban çubukla birlikte
kaldınlıyor ve çubufun
iki ucundan yüksek bir
yere asılıyor. Bu yöntemde kurban.
kendisine herhangi bir şey
yapılmaksızın da, asılı olduğu pozisyon
nedeniyle korkunç acılar çekiyor, kan
dolaşımı bozukluğu ve solunum zorluğu
Telefon işkencesi - Kurbanın iki kulağı sağır ediiiyor. Ku> u kazma - Tek el yerde parmağın üzerinde dönüş.
Falaka ve Polonya Koridoru, bütün dünyada en çok başvurulan işkence yöntemlerinden ikisi.
başgösteriyor. Ancak bu yöntem
esnasında elektrik venldiği ve elektriğin
zaten bozulan solunum ve dolaşım
nedeniyle sık sık ölüme yol açtığı
biliniyor.
0 Telefon: Işkenceci kurbanın arkasına
geçerek. avuçlanyla ıkı kulagına avnı
anda şiddetle vuruyor. Kurbanın iki
kulak zannı da patlatan bu yöntem
sonrasında düzelmeyecek sağırlıklar
oluşuyor.
# Kuyu Kazma: Kurban eğümeve \e
bir elinin ışaret
parmağmı yere
değdirerek saatlerce
kendi etrafında dönmeye
zorlanıyor. Kısa bir süre
sonra başgösteren mide
bulantılan ve baş
dönmeleri sonucunda
kurban bayılıyor.
9 Sarma: Kurban ıslak
ve çok uzun bir şeritle
mumya gibı sanlıyor.
Ancak sarma işlemi bez
ıslakken bile kurbanın
nefes almasını
zorlaştıracak kadar sıkı
vapılıyor. Bez kunımaya
başladıktan sonra ise,
dayanılmaz acılar
veriyor ve kurbanın
sargı içindekı kollannın
çoğu kez göğüs kafesini
çatlattığı ya da kırdığı
görülüyor.
# Canavar Koltuğu:
Çıplak kurban bir
koltuğa oturtuluyor ve
elleri koltuklara
bağlanırken ayaklan da
koltuğun iki ayağı
arasına enine
tutturulmuş demir
çubuğun arkasına
geçirilerek bağlanıyor.
Kurbanın vücuduna
değışik bölgelerinden
elektnk verildikçe,
vücudu geriliyor ve
koltuğun ayaklan
arasındakı enine demir
çubuk. kurbanın
kaval kemiklerini
kınyor. Elektrik
akımlannın etkisinin
arttınlması için kurbanın
ıslatıldığı \e onabol
miktarda tuz yedirildiğı
de anlatılıyor.
# Balans: Kurban, iki
ayağıyla iki üstü
kesilerek açılmış teneke
kutu üzennde dengede
durmak zorunda
bırakılıyor. Elleri
arkadan bağlı kurban
denge saglamaya
çalışırken ayaklan
kaslanna kadar kesildiğı
için, sonrasında ciddi
sakatlıklar ve yürüme
bozukluklan görülüyor.
# Falaka: Kurban a>aklanndan
bağlanarak sırt üstü ya da yüzüstü yere
yatınlıyor ve havaya kaldınlan
ayaklannın altlanna coplar ya da düz.
enine geniş sopalarla ayaklar patlayana
kadar vuruluyor.
Fafli meçhııl dosyalar her yıl arüyor
• DGM başsavcılıklannda, son üç yıl itibanyla
dosya içindekı faili meçhul dosyalarda, yüzde 9
artış görüldü.
ANKARA (AA)- Türkiye
genelindeki Devlet Güvenlik
Mahkemelen(DGM)
başsavcılıklannda. son 3 yıl
itibanyla faili meçhul
dosyalann toplam dosyalar
içindeki oranında yüzde 9.1
oranında artış saptandı.
Adli Sicil ve Istatistik Genel
Müdürlüğü'nün son 3 yıllık
verilerinden derlediğı bilgilere
göre. DGM'lerde 1995 yılında
toplam 13 bin 665 faili meçhul
dosya bulunuyordu.
Bu sayı. toplam dosyalar içinde
yüzde 56.4'lük bir orana
tekabül ediyordu.
1996 yılında ise faili
bulunamayan dosyalar. geçen
yıla oranla >üzde 4.5'lık artış
göstererek 14 bin 923'e ulaştı.
Son \erilerin yeraldığı 1997
yılında. faili meçhul dosya
sayısı ise 19 bin 962 olarak
belirlendi. Toplam dosya
içinde bu sayı yüzde 65.5'lik
oranı teşkil ediyor.
Son üç yıllık verilere göre,
Türkiye genelindeki DGM
başsavcılıklannda bulunan faili
meçhul dosyalarda yüzde
9.1 'lik bir artış olduğu
görülüyor.
1995 yılında faili meçhul
birincifiği. 11 bin 699 dosya ile
DiyarbakırDGM'de
bulunuyordu. Faili belli
olmayan dosvalarda
Diyarbakır DGM'yi sırasıyla
879 dosya ile Malatya DGM,
toplam • 1995 yılında faili meçhul oranı yüzde 56.4 olarak
oranında saptanırken bu oran 1996 yılında yüzde 60.9, 1997
yılında ise yüzde 65.5 olarak belirlendi.
695 dosya ile Erzincan DGM.
177 dosya ile İzmir DGM. 83
dosya ile Istanbul DGM. 73
dosya ile Ankara DGM, 37
dosya ile Kayseri DGM, 22
Dosya ile Konya DGM
izliyordu.
1996 yılında ise toplam 15 bin
321 faili meçhul dosyanın 12
bin 523'ü Diyarbakır DGM
BaşsavcılığYnda yer alıyordu.
Di\arbakır DGM'ji sırasıyla
1026 dosya ile Malat>a DGM.
687 dosya ile Erzincan DGM,
396 dosya ile Ankara DGM,
112 dosya ile Izmır DGM. 109
dosya ile Konya DGM, 56
dosva ile Kayseri DGM takip
ederken Istanbul DGM ise 14
dos>a ile son sırada yer almıştı.
Geçen >ıl. faili bellı olmayan
dosya sayısı 19 bin 962'ye
yükseldi. Bu dosyalardan yine
en çoğu, geçen iki >ılda olduğu
gibi DiyarbakırDGM'de
bulunuyordu.
Diyarbakjr DGM'deki toplam
faili meçhul dosya sayısı.
geçen yıl 13 bin 344 olarak
belirlendi.
Bunu 2 bin 940 dosya ile Van
DGM. bin 233 dosya ile
Malatya DGM. 807 dosya ile
Erzurum DGM, 699 dosya ile
Erzincan DGM, 441 dosya ile
Ankara DGM. 158 dosya ile
Adana DGM. 134 dosya ile
Izmir DGM, 112 dosya ile
Konya DGM, 63 dosya ile
Kavseri DGM ve 31 dosya ile
Istanbul DGM izledi.
1995 yılında faili belli olmayan
dosyalardan 255'inin faili
tespit edildi. 1996 yılında ise
272 dosvanın faili bulunurken
bu sayı 1997 yılında büyük bir
artış göstererek 3 bin 96'ya
ulaştı.
Faili meçhul dosyalann yıllara
göre ortalama bekleme
sürelerinde de değişiklikler
gözlendi. 1995 yılında faili
belli olmayan dosyalann
ortalama bekleme süresi 3 bin
294 gün olarak belırlendi. Bu
sayı, 1996 yılında 4 bin 348'e
yukselirken 1997 yılında
ortalama bekleme sürelerinde
büyük bir düşüş oldu ve 1385
gün olarak tespit edildi.
BİZBİZE...
ERDAL 4TABEK
Doyumsuz ve Yetersiz<•••
Tüketim dünvası ideolojisinin, insanları nasıl 'cto
yumsuz'yaptığOi, bunu birdavranış biçimi olarak na
SJI pompaladığı11
görmüştük. Bütün üretim hedefle
ri 'daha çok tüteiım
' olunca, pazarlama teknikleri
parasal mekani:malar hep bunu saglamaya, pazar
büyutmeye yön^lik olacaktır. Olan da budur.
Tüketimin artk gerçek gereksinmelerle ilgisi kal-
mamıştır. lnsanW onlar olmadan da yaşayabilecek-
leri pek çok ürür için koşullandınlmakta, onlarsız ge-
çecek olan hayat 'kalitesizyaşam' olarak sunulmak-
tadır. Böyleceönce 'psıkolojik tüketici' yaratılmakta,
sonra da bu sosyal ürün 'ekonomik tüketici'ye dö-
nüştürülmektedf- İŞin püf noktası budur.
Böyle yaratılan ekonomik tüketici, hiçbir şeyle do-
yuma ulaşamayan bir 'doyumsuz' olmaktadır. Aldı-
ğı, kuflandığı hiçOtr şeyle yetinmemekte, eline oyun-
cağı alıp da iki dakika sonra bırakan çocuk gibi, sa-
hip olduğu hiçbir şeye değer veımemekte, daha ye-
nisini, daha pahalısını istemektedir.
Doyumsuzluk, böylece 'yetersizlik' duygusunu da
yaratmaktadır.
Bu duruma ge'en insan art/k hem doyumsuz hem
de yetersizdir.
Hiçbir şey onu doyurmamakta, hiçbir şey ona yet-
memektedir.
Tüketim dünyasının psiko-sosyo-ekonomisi ken-
di insanını yaratm'Ştır. Bu insanın kişiliğini, davranış-
lannı, ilişkilerini, beklentilerini bu temelde yeniden ta-
nımlamak gerekmektedir.
Bu tanımlama yapılmadığı için de ortada dikkat çe-
kici bir şey yokmuş gibı davranılmaktadır. Oysa, in-
sanlann kişiliklerindeki değişme, davranışlarındaki
değişme, ilişkilenndeki değişme, bütünüyle tüketim
dünyasının yarattığı kişilik-davranış-ilişkıler değişik-
liğinden kaynaklanmaktadır.
Yeni kapitalizm, dünya ölçeğinde kendi kurallannı
koyup kendi oyununu oynamakta, doğal sonuç ola-
rak da kendi insanını yaratmaktadır.
Işte bu insan, 'doyumsuz veyetersizinsan', sorun-
lara bakışını da bu temele dayandırmak zorundadır.
İnsan kendini ne denli aldatırsa aldatsın, özünde
doyumsuzluğunun ve yetersizliğinin farkındadır. O-
nun için de kendisine bunları anımsatan hiçbir sözü,
davranışı, durumu kabul edemez. Görmezden gelir,
tepki gösterir, uzaklaşır. Bu durumda da kendini doğ-
rudan ilgilendirmeyen sorunlarda bile nesnel olma
olanağı kalmaz. Çünkü artık sorunlara nesnel bak-
mak onu rahatsız edecektir.
Insanlar sorunlar karşısında şu tutumlan takınır:
- Sorun olmayacak şeyleri sorun yapmak,
- Sorun olacak şeyleri sorun saymamak,
- Sorun olması gereken konularda bir tavır almak.
'Doyumsuz ve yetersiz insan' sorunlar karşısında
şöyle davranmak zorunda kalır:
- Sorun olmayacak şeyleri sorun yapar. Çünkü bu
davranıştan kendine yarar sağlayacaktır. Başkalan
bunun sorun olmadığını söylediği zaman kendine bir
sorun yaratmış olacak, bunu kendine malederek so-
runa sahip çıkacaktır. Böylece gerçekte sorun ola-
cak konulan göz ardı etmek fırsatını yaratacak, ken-
di bundan yararianacaktır.
- Sorun olacak şeyleri ise ya görmezden gelecek
ya da biçimini değiştirerek nesnel olma zorunluluğun-
dan kendini kurtaracaktır. Çoğunlukla görmezden
gelmek daha yararlı bir seçenek olacaktır.
- Sorun olması gereken her konuda ise kendini
koruyacak, kendi doyumsuzluğunu ve yetersizliğini
savunacak bir yol izleyecektir.
Böylece, her konuda 'doyumsuzluğunu savun-
mak' ve 'yetersizliğini gizlemek' sorunlara bakışının
temelini oluşturacaktır.
Işte bütün bu nedenlerie 'doyumsuz ve yetersiz'
insanlar sürekli olarak sorun olmaması gereken ko-
nulan sorun yapmakla uğraşacaklardır. Burada öne
sürdükleri konu sorunun özü değildir, sorunun özü
kendi tutumlarıdır. Bu tutumun nedeni de 'doyum-
suz ve yetersiz' olmalandır. Onun için bir toplumun
insanı etkileyen ideolojisi olağanüstü önemlidir. Ko-
nu basit bir 'alım-satım psikolojisı" değildir. Konu, in-
sanın kişiliğinin, davranışlarının, tutumlarının etkifen-
mesidir. Aslında bu konunun çok yönlü bilimsel araş-
tırmalara alan oluşturması gerekir. Sosyal demokrat
politika izleyen partiler, örgütler. kurumlar için bu ko-
nunun bilimsel incelenmesi görev sayılmalıdır. Üni-
versiteler için de 'ekonomik ve sosyal ortam değiş-
melerinin insanlann ve toplumlannpsikolojilerini, tu-
tum ve davranışlannı nasıletkilediği' çok önemli araş-
tırma konusu sayılmalıdır.
Ama bu konudaki bilimsel çekingenlik de tüketim
dünyasını oluşturan ideolojinin yansıması değil mi-
dir?
Yeni dünyanın yeni insanını tanımamız gerekiyor.
Çevremizin onlaria dolu o/duğunu, daha da dolaca-
ğını unutmamalıyız.
DYP'den TBMMye onerge
'Seçim hükümetine
destek veririz'
ANKAR.A (Cumhım-
yet Bürosu) - Koalisyon
ortaklan ve hükümeti dı-
şandan destekleyen CHP
arasındakı seçim hükü-
meti tartışmasına muha-
lefetdekatıldı.FP Genel
Başkanı Recai K'utan \e
DYP Genel Başkanı Tan-
su Çiller. hükümetın var-
dığı uzlaşmaya destek ve-
rirken seçim hükümeti
kurulması gerektığı gö-
rüşünü savundular. Çil-
ler, seçimlerin. hüküme-
tin uzlaştığı tarih olan 25
Nisan 1999'da yapılması
için dün TBMM 'ye öner-
ge verdiklerini kavdetti.
FP lideri Recaı'klutan.
partisinin genel idare ku-
rulu (GİK) toplantısının
açılışmda yaptıgı konuş-
mada, koalisyon ortakla-
nnın önceki gün İstan-
bul'da yaptığı toplantıda
erken seçim tarihının be-
lirlendiğini, ancak bu se-
çime nasıl bir hükumetle
gıdileceğı konusuna net-
lik kazandınlmadığmı
anımsattı.
Kutan, "BizistenJikki
secimler bu >ılın kasım
ayında>apılsın. Antak se-
çim tarihinin beliıitnme-
sini dememnunhetiekar-
şıhyonız" dedi.
Kutan. "Seçim kasım-
da yapılsa\dı doğal ola-
rak seçime bu hükumetle
gîdilme zarureti vardı.
Ancak 1999'da seçim ya-
pılacağına göre FPolarak
divoruz ki. bu seçime
me\cut hükumetle gidil-
menıelidir. Böjle bir se-
çim hükümetine destek
veririz, şartlannı görüş-
mek koşuluyla" di>e ko-
nuştu.
DYP Genel Başkanı
Tansu Çiller de düzenle-
digı basın toplantısında,
"DYP olarak bugün
(dün) Meelis'e 25 Ni-
san'da seçim vapılması
için önergeverdik. Bu bir
zaruretti. Bu ikn'dardan
bir an önce kurtulmak
için biz D\P olarak böy-
le birönergeverdik. Mec-
lis tatile girmeden bu haf-
ta bu kararı almamız ge-
rekir. DYP olarak bu uz-
laşmaya katkı yapmak is-
tiyoruz" dıye konuştu.
Seçim hükümeti kurul-
masına sıcak baktıklarını
söyleyen Çiller, "Seçim
tarihi daha erkene alınır-
sa seçim hükümetine de
gerek kalmavacakhr"
görüşünü savundu.