15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 1998 PAZARTE HABERLER Islami sermayenin iki yöneticisi kaçakçılıktan 8'er yıl yatacak YtMPAŞ'h yöneficiye lıapis Türk-İş Kurulu • ANKARA (AA) - Türk- Jş Başkanlar Kurulu, 30 Temmıız Perşembe günü Ankara'da toplanacak. Konfederasyonun 46. kuruluş yıldönümü de 31 Temmıız C'uına günü, Curnhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Mesut Yılmaz ile siyası partı Jiderkrinin de katılacağı törenle Ankara'da kutlanacak. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, Başkanlar Kurulu'nda özelleştirme uygulamalan ile bu uygulamalar karşısında takınılacak tavnn değerlendirileceğini bildirdı. Meral. bugüne kadaryapılan özelleştirmeler nedeniyle yaklaşık 35 bin işçinin işinden olduğunu söyledi. Kalemli'nin dokunutmazlığı • ANKARA (AA)- Anavasa-Adalet Karma Komisvonu'nun. eski TBMM Başkanı Mustafa Kalemli'nin. dokunulmazlığının kaldırılmasını öngören raporu, bu hafta TBMM gündemine gıriyor. Ancak, Genel Kurul'da tatil öncesınde görüşülmesı için , raporun, Danışma Kurulu karanyla ön sıralara alınmaM gerekiyor. fçtüzük. Danışma Kurulu'nda ele alınması için konunun toplantıya katılan siyası partilerin ..grup başkanvekilleri ., tarafından gündeme getırilmesini \e raporun öncelikle görüşülmesini önermeleri şartını getiriyor. DYP Grup Başkanvekilı SafFet Ankan , Bedük, Mustafa ' Kalemli'nin dokunulmazlığının ".kaldınlmasına ilişkin ' Karma Komisyon Raporu'nun gündemde yer r almasmdan sonra, öne çekilmesini Danışma Kurulu na önerebileceklerini bildirdi. ANAP Grup Başkanvekili Uğur Aksöz de, Kalemli'nin dokunulmazlığının kaldırılmasını öngören raporun öne çekilmesini engellemeyeceklerinı söyledi. 1 milyar Hazine'ye • ANKVRA(AA)- Anayavı Mahkemesi'nin Bü>ük Adalet Partisi'nın (BAP) 1995 ve I996kesin hesaplannı ınceleme kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. Yüksek Mahkeme. partinin 1995 yılında kesin hesapta gösterilen gelirlerinden 140 miKon, giderlerinden 139milyon800binlira karşılığı belgelerin yasal saklama süresi içinde ara kararla ıstenmesıne rağmen gönderılmemesi nedeniyle Hazine'ye gelir yazılmasını kararlaştırdı. Anayasa Mahkemesi. belgelendirilemediği için BAP'ın 1996 yılı hesaplarında da 385 milyon lira gelir. 378 milyon 301 bin lira giderin de Hazine'ye gelir yazılmasına karar verdi. Böjlece, BAP'ın 1995 ve 1996 yılı hesaplarında yapılan inceleme sonucunda toplam 1 milyar 43 milyon 101 bin lira Hazine'ye gelir yazıldı ve belgeler saklanmadığı için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulması kararlaştırıldı. Sıvas'ta openasyon : • SIVAS (Cumhuriyet) - 8 i Temmıız 1998 tarihinde ; Zara ilçesi Sancakkale | köyü muhtan Haydar j lyidoğan'nın katledilmesi, J Kuruköprü köyünde i bulunan ve bölgede 10 | köyün haberleşmesini f sağlayan PTT'ye ait j santralın yakılmasından ] sonra failleri bulmak için ! operasyonlannı genişleten güvenlik güçleri, ikisı köy muhtan 10 kişiyı PKK'ye yardım ve yaraklık yaptıklan gerekçesiyle , gözaltına aldı. II Jandarma Alay Komutanlığı'nda • sorgulamalan tamamlanan kişiler, Zara Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi .' tarafından tutuklandı. ,' Bölgede operasyonlar ', sürüyor. EVtNGÖKTAŞ ANKARA - Ankara J. Ağır Ceza Mahkemesi, Islami sermayenin tanınmış şırketlerınden YİMPAŞ AŞ'nin yönetıcileri Kadir Şöhret ile Duran Samur hakkında "toplu kaçakçılık suçundan" 8'er y ıl ağır hapis. I63'er milyar lira da para cezası verdi. Mahkeme gerekçeli karannda, geçen yıl mayıs ayında yurda dönerken Esenboga Havaalanf nda yakalanan Şöhret ile Samur'un. Almanya'daki Türk işç'ilen "şirket ortagı yapacağız" diyerek kandınp, zıvnet eşyalarını aldıklan saptamasına yer verdi. Tutuklu olarak yargılanan sanıklar ıse ifadelerinde ışçilerden topladıkları ziynet • "Şirket ortağı yapmak" vaadiyle Almanya'daki Türk işçilerini kandırıp ziynet eşyalarını toplayan YÎMPAŞ AŞ'nin yönetıcileri Kadir Şöhret ile Duran Samur, "toplu kaçakçılık" suçundan 8'er yıl ağır hapis, 163'er milyar lira da ağır para cezasına çarptırıldılar. eşyalanna ait liste düzenlediklerini belirterek suçsuz olduklannı söylediler. YİMPAŞ AŞ Genel Müdürlüğü'nden mahkemeye gönderilen yazıda, sanıklann şirketın yönetim kurulu üyesi olduklan. aneak şırket adına kimseden ziynet eşyası toplamaya yetkilerinin bulunmadığı bildirildi. Mahkemenin gerekçelı karannda ise sanıklann içinde altın ziynet eşyalan bulunan çantalarla birlikte Esenboga Havaalanı'na indiklerınde gümrük idaresine beyanda bulunmadıklan belirtildi. Kararda. şöyle denildi: "Göre\li memuriarca gümrüğe tabi eşyası bulunmayan diğer volcularla birlikte çıkış vapnıak istediklerinde, şüphe üzerine önce sanık Duran Samur'a gümrüğe tabi bir eşyasının olup olnıadığı somlmuştur. 'Yoktur' diye yanıt alınması üzerine sanığa ait çanra açıldığında çok sayıda ziynet eşyası olduğu görülmüştür. Her iki sanığın fikir ve eyiem biriiği içerisinde içinde ziynet eşyalan bulunan çantalan mua.vene ve beyan tşlemine tabi tutnıaksı/ın gümrükten geçirmek istedikleri tespit edilmiştir. Elkonulan eşyalar, sanıklara ait şahsi ziynet eşyası değildir. 32 sa\ ılı Kaııun Hükmünde Karamame'de öngörülen usuUere de riayet edilmemis olmakJa, eylem bütünüyle her iki sanık yönünden toplu kaçakçılık suçunu oluşfurmaktadır. Sanıklann geçmiş halleri ve kişilikleri iribanvla hürriveri bağlayıcı cezanın asgari hadden uvgıılanması, elde edilen ziynet eşyaJannın değerinin pek fahiş olması itibanyla İ918 sayılı yasanın 33 son maddesiyle takdiren İ/IO oranında arttınlması düşüııülmüştür." Ağır para cezasının ödenmemesi halınde. lObin iira bir gün hesabıyla hapse çe\nlecegi kaydedilen gerekçeli kararda. daha sonra şu hükme yer verildi: "Her iki sanığın sabit olan toplu kaçakçılık suçundan dola\ ı eylemlerine uyan 1918 saydı Yasa'nın 27/2. maddesi uyannca 8'er yıl süre ile ağır hapislerine ve 27/3. maddesi uyannca kaçak altınlann gümrüklenmiş değerinin 4 katı olan 148.430.041.204 lira ağır para cezası ile mahkûmiyetlerine, yakalanan altınlann değeri pek fahiş olmakla anılan yasanın 33/son maddesi uyannca takdiren 1/10 oranında arttınlarak 8'er yılÇ'arm 18'er gün süre ile agır hapislerine ve 163.273.045. 324'er lira da ağır para cezası ile mahkûmiyetlerine kamu adına karar verilmiştir." Af Örgütü, işkencenin bütün dünyada göreceli olarak uygulandığını açıkladı KoıııtştııJ11ıaımı kolay volıı • Uluslararası Af Örgütü'nün raporlanna göre, çok yaygın bir konuşturma yöntemi olan işkence, en yoğun olarak Güney Amerika ve Asya ülkelerinde uygulanıyor. Çeviri Servisi- Uluslararası Af Örgütu'nün (Amnesty International) raporlan ve kurbanlann ifadeleri. işkencenin tüm dünyada hâlâ çok yaygın bir konuşturma, caydırma ya da cezalandırma - yöntemi olarak kullanıldıgını ortaya koyuyor. Af örgütünün raporlanna göre, işkence en yoğun şekilde Güney Amerika ve Asya ülkelerinde uygulanıyor. Spiegel Special dergisi, sistematik olarak uygulanan işkence yöntemlerini şöyle sıralı>or: # Polonya Koridoru: En klasik ve hafif işkence yöntemlerinden biri olarak biliniyor. Kurban, işkencecilerin oluşturduğu bir çember içine alınıyor \e etrafındaki işkenceciler tarafından yumruklanıp tekmeleniyor. Bu yöntemde cop, lastik hortum \ e kamçı da kullanılıjor. # Papağan Sahncağı: Çıplak kurbanın elleri ve a>aklan bağlanıyor. Ardından dizlerinı ellerinin arasına alarak çömeliyor ve hem kollannın hem de dızlennin arasından bir demir çubuk geçiriliyor. Kurban çubukla birlikte kaldınlıyor ve çubufun iki ucundan yüksek bir yere asılıyor. Bu yöntemde kurban. kendisine herhangi bir şey yapılmaksızın da, asılı olduğu pozisyon nedeniyle korkunç acılar çekiyor, kan dolaşımı bozukluğu ve solunum zorluğu Telefon işkencesi - Kurbanın iki kulağı sağır ediiiyor. Ku> u kazma - Tek el yerde parmağın üzerinde dönüş. Falaka ve Polonya Koridoru, bütün dünyada en çok başvurulan işkence yöntemlerinden ikisi. başgösteriyor. Ancak bu yöntem esnasında elektrik venldiği ve elektriğin zaten bozulan solunum ve dolaşım nedeniyle sık sık ölüme yol açtığı biliniyor. 0 Telefon: Işkenceci kurbanın arkasına geçerek. avuçlanyla ıkı kulagına avnı anda şiddetle vuruyor. Kurbanın iki kulak zannı da patlatan bu yöntem sonrasında düzelmeyecek sağırlıklar oluşuyor. # Kuyu Kazma: Kurban eğümeve \e bir elinin ışaret parmağmı yere değdirerek saatlerce kendi etrafında dönmeye zorlanıyor. Kısa bir süre sonra başgösteren mide bulantılan ve baş dönmeleri sonucunda kurban bayılıyor. 9 Sarma: Kurban ıslak ve çok uzun bir şeritle mumya gibı sanlıyor. Ancak sarma işlemi bez ıslakken bile kurbanın nefes almasını zorlaştıracak kadar sıkı vapılıyor. Bez kunımaya başladıktan sonra ise, dayanılmaz acılar veriyor ve kurbanın sargı içindekı kollannın çoğu kez göğüs kafesini çatlattığı ya da kırdığı görülüyor. # Canavar Koltuğu: Çıplak kurban bir koltuğa oturtuluyor ve elleri koltuklara bağlanırken ayaklan da koltuğun iki ayağı arasına enine tutturulmuş demir çubuğun arkasına geçirilerek bağlanıyor. Kurbanın vücuduna değışik bölgelerinden elektnk verildikçe, vücudu geriliyor ve koltuğun ayaklan arasındakı enine demir çubuk. kurbanın kaval kemiklerini kınyor. Elektrik akımlannın etkisinin arttınlması için kurbanın ıslatıldığı \e onabol miktarda tuz yedirildiğı de anlatılıyor. # Balans: Kurban, iki ayağıyla iki üstü kesilerek açılmış teneke kutu üzennde dengede durmak zorunda bırakılıyor. Elleri arkadan bağlı kurban denge saglamaya çalışırken ayaklan kaslanna kadar kesildiğı için, sonrasında ciddi sakatlıklar ve yürüme bozukluklan görülüyor. # Falaka: Kurban a>aklanndan bağlanarak sırt üstü ya da yüzüstü yere yatınlıyor ve havaya kaldınlan ayaklannın altlanna coplar ya da düz. enine geniş sopalarla ayaklar patlayana kadar vuruluyor. Fafli meçhııl dosyalar her yıl arüyor • DGM başsavcılıklannda, son üç yıl itibanyla dosya içindekı faili meçhul dosyalarda, yüzde 9 artış görüldü. ANKARA (AA)- Türkiye genelindeki Devlet Güvenlik Mahkemelen(DGM) başsavcılıklannda. son 3 yıl itibanyla faili meçhul dosyalann toplam dosyalar içindeki oranında yüzde 9.1 oranında artış saptandı. Adli Sicil ve Istatistik Genel Müdürlüğü'nün son 3 yıllık verilerinden derlediğı bilgilere göre. DGM'lerde 1995 yılında toplam 13 bin 665 faili meçhul dosya bulunuyordu. Bu sayı. toplam dosyalar içinde yüzde 56.4'lük bir orana tekabül ediyordu. 1996 yılında ise faili bulunamayan dosyalar. geçen yıla oranla >üzde 4.5'lık artış göstererek 14 bin 923'e ulaştı. Son \erilerin yeraldığı 1997 yılında. faili meçhul dosya sayısı ise 19 bin 962 olarak belirlendi. Toplam dosya içinde bu sayı yüzde 65.5'lik oranı teşkil ediyor. Son üç yıllık verilere göre, Türkiye genelindeki DGM başsavcılıklannda bulunan faili meçhul dosyalarda yüzde 9.1 'lik bir artış olduğu görülüyor. 1995 yılında faili meçhul birincifiği. 11 bin 699 dosya ile DiyarbakırDGM'de bulunuyordu. Faili belli olmayan dosvalarda Diyarbakır DGM'yi sırasıyla 879 dosya ile Malatya DGM, toplam • 1995 yılında faili meçhul oranı yüzde 56.4 olarak oranında saptanırken bu oran 1996 yılında yüzde 60.9, 1997 yılında ise yüzde 65.5 olarak belirlendi. 695 dosya ile Erzincan DGM. 177 dosya ile İzmir DGM. 83 dosya ile Istanbul DGM. 73 dosya ile Ankara DGM, 37 dosya ile Kayseri DGM, 22 Dosya ile Konya DGM izliyordu. 1996 yılında ise toplam 15 bin 321 faili meçhul dosyanın 12 bin 523'ü Diyarbakır DGM BaşsavcılığYnda yer alıyordu. Di\arbakır DGM'ji sırasıyla 1026 dosya ile Malat>a DGM. 687 dosya ile Erzincan DGM, 396 dosya ile Ankara DGM, 112 dosya ile Izmır DGM. 109 dosya ile Konya DGM, 56 dosva ile Kayseri DGM takip ederken Istanbul DGM ise 14 dos>a ile son sırada yer almıştı. Geçen >ıl. faili bellı olmayan dosya sayısı 19 bin 962'ye yükseldi. Bu dosyalardan yine en çoğu, geçen iki >ılda olduğu gibi DiyarbakırDGM'de bulunuyordu. Diyarbakjr DGM'deki toplam faili meçhul dosya sayısı. geçen yıl 13 bin 344 olarak belirlendi. Bunu 2 bin 940 dosya ile Van DGM. bin 233 dosya ile Malatya DGM. 807 dosya ile Erzurum DGM, 699 dosya ile Erzincan DGM, 441 dosya ile Ankara DGM. 158 dosya ile Adana DGM. 134 dosya ile Izmir DGM, 112 dosya ile Konya DGM, 63 dosya ile Kavseri DGM ve 31 dosya ile Istanbul DGM izledi. 1995 yılında faili belli olmayan dosyalardan 255'inin faili tespit edildi. 1996 yılında ise 272 dosvanın faili bulunurken bu sayı 1997 yılında büyük bir artış göstererek 3 bin 96'ya ulaştı. Faili meçhul dosyalann yıllara göre ortalama bekleme sürelerinde de değişiklikler gözlendi. 1995 yılında faili belli olmayan dosyalann ortalama bekleme süresi 3 bin 294 gün olarak belırlendi. Bu sayı, 1996 yılında 4 bin 348'e yukselirken 1997 yılında ortalama bekleme sürelerinde büyük bir düşüş oldu ve 1385 gün olarak tespit edildi. BİZBİZE... ERDAL 4TABEK Doyumsuz ve Yetersiz<••• Tüketim dünvası ideolojisinin, insanları nasıl 'cto yumsuz'yaptığOi, bunu birdavranış biçimi olarak na SJI pompaladığı11 görmüştük. Bütün üretim hedefle ri 'daha çok tüteiım ' olunca, pazarlama teknikleri parasal mekani:malar hep bunu saglamaya, pazar büyutmeye yön^lik olacaktır. Olan da budur. Tüketimin artk gerçek gereksinmelerle ilgisi kal- mamıştır. lnsanW onlar olmadan da yaşayabilecek- leri pek çok ürür için koşullandınlmakta, onlarsız ge- çecek olan hayat 'kalitesizyaşam' olarak sunulmak- tadır. Böyleceönce 'psıkolojik tüketici' yaratılmakta, sonra da bu sosyal ürün 'ekonomik tüketici'ye dö- nüştürülmektedf- İŞin püf noktası budur. Böyle yaratılan ekonomik tüketici, hiçbir şeyle do- yuma ulaşamayan bir 'doyumsuz' olmaktadır. Aldı- ğı, kuflandığı hiçOtr şeyle yetinmemekte, eline oyun- cağı alıp da iki dakika sonra bırakan çocuk gibi, sa- hip olduğu hiçbir şeye değer veımemekte, daha ye- nisini, daha pahalısını istemektedir. Doyumsuzluk, böylece 'yetersizlik' duygusunu da yaratmaktadır. Bu duruma ge'en insan art/k hem doyumsuz hem de yetersizdir. Hiçbir şey onu doyurmamakta, hiçbir şey ona yet- memektedir. Tüketim dünyasının psiko-sosyo-ekonomisi ken- di insanını yaratm'Ştır. Bu insanın kişiliğini, davranış- lannı, ilişkilerini, beklentilerini bu temelde yeniden ta- nımlamak gerekmektedir. Bu tanımlama yapılmadığı için de ortada dikkat çe- kici bir şey yokmuş gibı davranılmaktadır. Oysa, in- sanlann kişiliklerindeki değişme, davranışlarındaki değişme, ilişkilenndeki değişme, bütünüyle tüketim dünyasının yarattığı kişilik-davranış-ilişkıler değişik- liğinden kaynaklanmaktadır. Yeni kapitalizm, dünya ölçeğinde kendi kurallannı koyup kendi oyununu oynamakta, doğal sonuç ola- rak da kendi insanını yaratmaktadır. Işte bu insan, 'doyumsuz veyetersizinsan', sorun- lara bakışını da bu temele dayandırmak zorundadır. İnsan kendini ne denli aldatırsa aldatsın, özünde doyumsuzluğunun ve yetersizliğinin farkındadır. O- nun için de kendisine bunları anımsatan hiçbir sözü, davranışı, durumu kabul edemez. Görmezden gelir, tepki gösterir, uzaklaşır. Bu durumda da kendini doğ- rudan ilgilendirmeyen sorunlarda bile nesnel olma olanağı kalmaz. Çünkü artık sorunlara nesnel bak- mak onu rahatsız edecektir. Insanlar sorunlar karşısında şu tutumlan takınır: - Sorun olmayacak şeyleri sorun yapmak, - Sorun olacak şeyleri sorun saymamak, - Sorun olması gereken konularda bir tavır almak. 'Doyumsuz ve yetersiz insan' sorunlar karşısında şöyle davranmak zorunda kalır: - Sorun olmayacak şeyleri sorun yapar. Çünkü bu davranıştan kendine yarar sağlayacaktır. Başkalan bunun sorun olmadığını söylediği zaman kendine bir sorun yaratmış olacak, bunu kendine malederek so- runa sahip çıkacaktır. Böylece gerçekte sorun ola- cak konulan göz ardı etmek fırsatını yaratacak, ken- di bundan yararianacaktır. - Sorun olacak şeyleri ise ya görmezden gelecek ya da biçimini değiştirerek nesnel olma zorunluluğun- dan kendini kurtaracaktır. Çoğunlukla görmezden gelmek daha yararlı bir seçenek olacaktır. - Sorun olması gereken her konuda ise kendini koruyacak, kendi doyumsuzluğunu ve yetersizliğini savunacak bir yol izleyecektir. Böylece, her konuda 'doyumsuzluğunu savun- mak' ve 'yetersizliğini gizlemek' sorunlara bakışının temelini oluşturacaktır. Işte bütün bu nedenlerie 'doyumsuz ve yetersiz' insanlar sürekli olarak sorun olmaması gereken ko- nulan sorun yapmakla uğraşacaklardır. Burada öne sürdükleri konu sorunun özü değildir, sorunun özü kendi tutumlarıdır. Bu tutumun nedeni de 'doyum- suz ve yetersiz' olmalandır. Onun için bir toplumun insanı etkileyen ideolojisi olağanüstü önemlidir. Ko- nu basit bir 'alım-satım psikolojisı" değildir. Konu, in- sanın kişiliğinin, davranışlarının, tutumlarının etkifen- mesidir. Aslında bu konunun çok yönlü bilimsel araş- tırmalara alan oluşturması gerekir. Sosyal demokrat politika izleyen partiler, örgütler. kurumlar için bu ko- nunun bilimsel incelenmesi görev sayılmalıdır. Üni- versiteler için de 'ekonomik ve sosyal ortam değiş- melerinin insanlann ve toplumlannpsikolojilerini, tu- tum ve davranışlannı nasıletkilediği' çok önemli araş- tırma konusu sayılmalıdır. Ama bu konudaki bilimsel çekingenlik de tüketim dünyasını oluşturan ideolojinin yansıması değil mi- dir? Yeni dünyanın yeni insanını tanımamız gerekiyor. Çevremizin onlaria dolu o/duğunu, daha da dolaca- ğını unutmamalıyız. DYP'den TBMMye onerge 'Seçim hükümetine destek veririz' ANKAR.A (Cumhım- yet Bürosu) - Koalisyon ortaklan ve hükümeti dı- şandan destekleyen CHP arasındakı seçim hükü- meti tartışmasına muha- lefetdekatıldı.FP Genel Başkanı Recai K'utan \e DYP Genel Başkanı Tan- su Çiller. hükümetın var- dığı uzlaşmaya destek ve- rirken seçim hükümeti kurulması gerektığı gö- rüşünü savundular. Çil- ler, seçimlerin. hüküme- tin uzlaştığı tarih olan 25 Nisan 1999'da yapılması için dün TBMM 'ye öner- ge verdiklerini kavdetti. FP lideri Recaı'klutan. partisinin genel idare ku- rulu (GİK) toplantısının açılışmda yaptıgı konuş- mada, koalisyon ortakla- nnın önceki gün İstan- bul'da yaptığı toplantıda erken seçim tarihının be- lirlendiğini, ancak bu se- çime nasıl bir hükumetle gıdileceğı konusuna net- lik kazandınlmadığmı anımsattı. Kutan, "BizistenJikki secimler bu >ılın kasım ayında>apılsın. Antak se- çim tarihinin beliıitnme- sini dememnunhetiekar- şıhyonız" dedi. Kutan. "Seçim kasım- da yapılsa\dı doğal ola- rak seçime bu hükumetle gîdilme zarureti vardı. Ancak 1999'da seçim ya- pılacağına göre FPolarak divoruz ki. bu seçime me\cut hükumetle gidil- menıelidir. Böjle bir se- çim hükümetine destek veririz, şartlannı görüş- mek koşuluyla" di>e ko- nuştu. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller de düzenle- digı basın toplantısında, "DYP olarak bugün (dün) Meelis'e 25 Ni- san'da seçim vapılması için önergeverdik. Bu bir zaruretti. Bu ikn'dardan bir an önce kurtulmak için biz D\P olarak böy- le birönergeverdik. Mec- lis tatile girmeden bu haf- ta bu kararı almamız ge- rekir. DYP olarak bu uz- laşmaya katkı yapmak is- tiyoruz" dıye konuştu. Seçim hükümeti kurul- masına sıcak baktıklarını söyleyen Çiller, "Seçim tarihi daha erkene alınır- sa seçim hükümetine de gerek kalmavacakhr" görüşünü savundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle