28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 1998 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Cumhuriyeti Demokrasiye Dönüştürmek-1 GLNGOR AYDIN va n C umhuriyetyönetimi. kuru- luşunda öngörülen ulusal hedefine henüz ulaştınla- mamıştır. Türkiye"nin te- tnel sorunu cumhuriyetin demokrasiye dönüştürüle- memişolmasıdır. Üstelikdevlet, kurucu- su Mustafa Kemal Atatürk tarafından benzersiz biröngörüv le ortaya konulan he- deflerin yörüngesinden de 1980 askeri müdahalesiyle birlikte büyük ölçüde çık- mıştır; çıkanlmıştır. Oysa Türkiye. 1980 12 Eylül'üne kadarcumhuriyetin başlan- gıcında kurgulanan demokrasi vörünge- sinde kalabiimiş. 1980 müdahalesinden ön- ceki tümengellemelerve yönetim kesin- tilen. cumhuriyetyönetiminin dogal iler- leme sürecini aksatmışsa da onu tarihsel hedefinden bütünüyle saptıramamıştır. Ancak I980müdahalesidirki.devleti/yö- netimi bır aJt iist oluşa uğrarmış. yöneti- min felsefesini degiştirmiş. ilerleme sü- recini durdurmuş: bütün kamusal, ulusal degerlerin ve kurumlann temellerini, içe- riklerini boşaltıp cumhuriyet hedeflerin- den saptırmış, Atatürk"ün olaganüstü güç- lükler içinde oluşturduğu üniter dev letin belirleyici ögelerinden olan zor kullanma gücii tekelini olağanlegal olmayan güç- lerle, hukuk dışı yol ve yöntemlerle pay- laşarak devlet yönetim erklerini askersel güçleryanında aynı tarihsel vönetim blo- kunun öbür iktidar güçleri olan dinsel ve feodal güçlerin kullanımına açarak ülke- yi bir ortaçag karanlıgında yaşanan ilkel iktidar kavgalannın içine doğru sürükle- miş; cumhuriyetin aydınlanma. çagdaşlaş- ma ve demokrasiye ulaşma hedefleri ye- rine "Türk-İslam SentezTni hedefleyerek ırkçıvedinsel güçleriiktidarataşımış. *gü- ven ve huzıır" söylemine sıgınırken top- lumda büyük bir güven bunabmına yol açmış, ülkeyi bugün yaşamakta olduğu- rr.uz güvensizlik ve karmaşa ortamına. devleti ûkanma ve çürüme noktasına ge- tirmiştir. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda ve cumhu- riyet yönetiminin oluşturulmasında yö- nerici ve öncü güçler arasında yer alan. an- cak 1970'li yıllann başlanndan itibaren dizgesel (sistematik) biçimde 12 Eylül sürecinin ve yönetim felsefesinin içine çekilen yaklaşık 30 yıldır bu sürecin bağ- laşıklıklan içinde bulunan, bu nedenle de bunalımı en derinden yaşayan Türk Silah- lı Kuv vetleri başta olmak üzere. devlet/ka- mu yönetiminin bütün birimleri ve alan- lan; bugün. kurumsal olarak, bu süreçten çıkabilmenin. dogrultu düzeltmesi yapa- rak yeniden cumhuriyet felsefesinin yö- rüngesinegirebilmenin çabaları, sancıla- n ve arayışlan içinde bulunmaktadırlar. Yüzyılımızın en büyük ve kalıcı örgüt- lenme olaylanndan biri olarak kurulma- sından övünç duydugumuz, yurrtaşlık coş- kulanmıza kaynaklık eden cumhuriyeti- mizin, onu en çok savunuyorgörünenler tarafından içine sürüklendigi bugünkü tı- kanma. yıllardır cumhuriyet felsefesinin gerçek aydınları ve düşünen yurtseverle- rincehertürlünsklerekarşınbilinçleifa- de ediliyor ve bunalımdan çıkış yollan bir bir gösteriliyorken bugün sade yurt- taşlann bile ortak duyulanyla algıladıgı. bütün siyasal partilerin ve devlet yöneti- minin en tepesindeki sorumlulann da ka- bul ettiği bir olguya dönüşmüştür Bugün halk. sokaktaki insan, yöneti- me devletegüvenduygusunugeneldeyi- tirmiş, temel haklannın ve yann güven- cesınin kaygısı içine düşmüş, umutsuz \e tepkilidir: güven ve saygı duyacağı, etki- li. çağcıl. yansız ve hızlı işleyen, insana deger ve umut veren bir yönetimin özle- mi, arayışı içindedir. Dünyanın ve Türkiye'nin içinde bu- lunduğu toplumsal. ekonomik koşullar ve gereksinmeler. başka hiçbir doğru se- çenek olmadığını hergün yeniden ortaya koyarken cumhuriyetin eksiksiz, yerleşik bir demokrasiye dönüştürülemıyorolma- sı, ülkemizi bunalımdan bunalıma sürük- lemekte; yönetim yetmezlik. kirlenme ve çürümelerin yol açtığı tıkanmalar sonra- sında askersel müdahalelere uğramakta; askersel, dinsel ve feodal güçler (demok- rasi öncesinin tarihsel v önetim bloku) bü- tünüyle iktidann dışına çıkanlamamış bu- lunduğundan yönetimde etkinliklerini sür- dürmekte, demokrasiyi savunan güçler ise dağınıklıktan kurtularak ülkede de- mokrasiyi yerleştirecek nıtel ve nicel bir yetkinlıge henüz ulaşamamış bulunmak- tadırlar. Demokrasinin temel kurumlaşmalan olan siyasal partiler vesivil toplumörgüt- leri de, cumhuriyetin demokratikleştirile- bilmesinin gerektirdiği yeterlik, üretken- lik, birlikbaglaşıklık ve etkililik düzeyı- ne ne yazık ki, henüz ulaşabilmiş degil- lerdir. Sivil ve asker kimi etkili kesimler, çözümü ve tıkanmalardan çıkışı her de- fasında yönetime askerlerin kanşmasın- da. bir başka deyişle militanzmde ara- makta ve göstermektedirler. Oysa kuşku- suz çözüm ve bunalımdan çıkış, yalnız- ca sivil demokrasi güçlerinin öncülük ve yönetiminde demokrasi yolundan gerçek- İeşebilir bulunmaktadır. Bu genel bakış ve degerlendirmelerden sonra, ülke vöneti- mindeki genel tıkanmayı felsefe ve yön- tembilim açısından dafıa yakından. bü- rünsel ve dizgesel biçimde irdelemeye ça- lışabiliriz. Bugün: - Demokrasi ve hukuk dışı 12 Eylül düzeni, yönetim felsefesi. başta ana- yasa olmak üzere bütün kurumlanyla. ku- rallanyla yürüriükte bulunmaktadır. (Ana- yasa ve kimi temel yasaiarda yapılan çok sınırlı lokal değişiklikler düzenin geneli- ni etkiler durumda bulunmamaktadır.) -12 Eylül düzeninın yerine. yeni birdü- zen, kurallar bütünü ve yönetim felsefe- si üretilememiş, önenlememiş, gerçek- leştirilip yürürlüğe konulamamış; ülke- nin nasıl yönetileceği, yani oyunun kural- lan konusunda birtoplumsal. siyasal. yö- netsel sözleşme oydaşmasaglanamamış- tır. İ Ikemiibiryanda: - Yönetime genel- de egemen durumdaki, cumhuriyeti oto- riter ve donmuş bir ideolojiye indirgele- yerek sav unan. bu çerçeveyi askersel bas- kı yöntemleriyledegişmeden uygulamak ve bunu sürdürmek isteyen militarist güç- lerden. - Cumhuriyetin başlangıçta üretilen fel- sefesine bütünüyle karşı olan. onun yeri- ne fslamcı (dinsel, akla. bilime dayalı ve çağa uygun olmayan) dünya görüşünü ge- tirip yönetime egemen kılmak isteyen te- okratik güçlerden, - Ülkeyi sivil. baskıcı, demokrasi ve hukuk dışı güçler. çeteler eliyle zor ve şiddet kullanarak ırkçı bir çizgide yönet- mek isteyen faşist güçlerden oluşan des- potik cumhumetçiler öte yanda; - Cumhuriyete demokratıkçagcıl bir içerik kazandırarak onu günümüzün yö- netim felsefesi demokrasiye dönüştürüp' ulaştınp ülkede demokrasiyi egemen kıl- mak isteyen, temel ülke sorunlannın (in- san haklan. laiklik sorunu, Kürt/Güney- dogu sorunu, yönetimin yeniden yapılan- dınlması v b.) demokrasi içinde ve yolun- dan çözülmesini savunan demokratik cumhuriyetçiler olmak üzere. bu ild güç bloku arasında her alanda amansız ve sü- rekli bir savaşıma sahne olan bir ugrak- tan geçmektedir. Ülkemizde iktidan genelde ellerinde bulundurup gelen despotik cumhuriyet- çiler, cumhuriyetin demokrasiye ulaştı- nlmaması, bunun engellenmesi içın her volu ve yöntemi kullanmakta, aralannda kimi iktidar kavgalan olsa da demokra- siye v e hukuk dev letine karşı olmada. an- tidemokratik yol ve yöntemlerde hemen birleşebilmektedirler. Demokrasiyi özümsememiş, nereden ve kimden gelirsegelsin, küne> öneük oJur- sa okun şiddetın her türlüsüne ve teröre karşı çıkmayan. şiddet yanlısı ya da ayn- lıkçı kimi güçler de despotik cumhuriyet- çilere bu doğrultuda dolaylı katkılarda bulunmakta. şiddet ve terörün tırmandı- nlarak demokrasi dışı olağanüstü yöne- timlere yönelmeyi kolaylaştırmakta. bu- na gerekçe oluşturmakîadırlar. Gelecek ya- zımda ülkemizin bugünkü sorunu üze- rinde duracaSım. B enım oglum bina okur. döner gene okur. Bina,Arapça bırdılbılgısı terimidır. Dil- de eylem çatılanyla ilgilı olarak: Arap dı- lindeki eylemlenn. geçişİL geçişsiz, edil- gen, dönüşlü yapılannı öğreten değil de, ezberleten dıîbılgisi kurailan bina çatısı altında toplanırdı. Ama Osmanlı eğıtimi bir rürlü bu çe- tın vekarmaijik kurailann ıçinden çıkamazdı. Onun içın "benim oglum bina okur. döner gene okur" alaysama- sı üretılmıştır. Cumhumırt'tedegerlidılbılırncımızProf. Dr Talat Tekin ıle. Yeni YüzyıTdan Şiar Yalçın ve Ra- dikal'den Hakkı Devrim arasında geçen birtakım kural tartı^malan bana bu alavsama sözünü anımsatmıştı. Bilındıgıgıbı dilde\rimi,Türka>dınlanmacıbğı'nın ekinsel ayağı'dır. Osmanlıca denen jargon'dan kurtuluş .devrımıdir. Bu da. açık ve kesın iki temele dayanır: 1. Bir sözcügün Türkçesi \arken asla yabancı sözcük kul- lanmamak: 2. Türkçe>i v abancı dil kurallanndan kesinUkle ann- dırmak. Atatürkde\ nııı ve ılkelerinı doğru ahmlamış (müd- rike) olanlar. dıl konusunda bu iki temel kuraldan ay- nlmazlar. Çünkü Türkçenin özleşmesi ve yabancı dil- ler boyunduruğundan kurtanlması. bu iki temel kura- lın ıvı işletılmesıne bağlıdır. Dıle yerleşmiş kimi yaban- cı terim ve sözcükler. Türkçe karşılıklan bulununcaya dek. zorunlu olarak kullanımda kalacaktır. Fakat ya- bancı bır dıl ve yazım kuralının dilde tutulması. tutun- durmaya çafışılması için dilsel hiçbir zorunluluk yok- 'Benim Oglum Bina Okur' tur. Genel dilbilim ılkelenne göre. ulusal dillen sakat- layan ve başka dıllerin egemenligıne vönlendiren en sakıncalı durum: birtakım yabancı sözcüklerin. karşı- lıklan bulunmadıgı için dıldeyaşaması degıl, o sözcük- lenn yazım v e çekim kurallanyla dilde yaşamlannı sür- dürmesidır. Neden derseniz. dildekı yabancı sözcük, henüz karşılığı üretılmedıgi için vardır. O>sa kural için böyle bir durum söz konusu değıldır. Bugün hemen her dilde başka dıllerden geçmiş sözcük vardır. Ama o söz- cükler. geldikleri dılın kurallanyla degıl. kavram karşı- lıklanyla yaşar ve bulundukları dılin kuralına uyarlar. Yukanda sözünü ettigim tartışmaya konu olan cami sözcügüne gelince. Cami,Arapça hem ad. hem sıfatye- rine kullanılan bir sözcük. Toplanılan yer ve toplayan anlamlanna gelıyor. Sözcügün sıfat anlamı çok şükür ki dilimızde kullanılmıyor. Ama karşılığı henüz bulun- madıgı içın, yer/yapıadı olarak cami sözcügünü kulla- nıyoruz. Bence bır sakıncası da yok. Fakat asıl sakın- calı olan, sözcügün iyelik ekiyle birlikte yazımının ve kullanılmasının savunulmasıdır. LluCamidiyecek yer- de, tutarda "Cami-iKebir"dersek, yadıl devriminı dog- ru özümlememış ya da bır başka amaç gürmüş oluruz. Türkçede "-sl-a-sm e -sü"ekleri aynı zamanda iyelik eklendır. Neden cami» denmesın? Halk zaten vüzyıl- lardan berı camisi dıvor, "camisj" yazıyor. Halk "irii- canın" diye konuşup yazıyor. "trticsıya" karşıyım diye bagınyor. Ba>i mcvkL terfl terfih, sanayi, vb. sözcük- leri Türkçe iyelik ve durum eklenyle yazıyor da. konu- şuyor da... Ama diyeceksiniz kı. burada söz konusu olan. yabancı bir sözcüge Türkçe yazım kuralının uy- gulanıp uygulanmaması. Halkın dil mantığı. çogu za- man bizım okur-yazar mantıgımızı aşıyor ve ne paha- sına olursa olsun "Türkçeyi vabanci dil kurallanndan anndırma_~ ılkesini dayatabıhyor. O yabancı sözcük- lenn anlamlan değışmiyor. gösterge sapması oluşmu- yorsa ne yitiririz onlan Türkçe kurallarla oku^p yaz- makla... hiçbir şey. Ben 1924 dogumluvum. Sanıyorum Sayın Şiar Yal- çın'ın doğum yıllan da oralardadır. ,\ma bakıyorum. agır- lıgmı çogu kez Arapça ve Farsça sözcüklerden. kural- lardan yana koyuyor. Tekin'i yanıtlayan son "EşrefH mah- lûkat" yazısında kırka yakm koyu Arapça ve Farsça sözcük saydıgımı anımsıyorum. "Boanatta bulunmak", "Tııuzaflerve hükümranotmak". "mensubu olmak". "er- keklere münkad kılınmak", "iddiasında mısır olmak" gibi deyiş ve tamlamalar görmek. doğrusu benı durak- satmıştı. Dilimizin yetersizleşmesinin "-Osmanbca- dan öcii gibi korkubnasından_" oldugunu ıbkz. Ş.Y. Yeni Yuzyıl,24.2.97)savıınmasınıdadoğrusu Savın Yal- çın'a yakıştıramamıştım. Arapça "tahribat" ve "tahri- fet" sözcüklennden ve Arapça türevlerinden söz ede- rek. o sözcük ve rûrevterine Türkçe de bozma, \ikma. degişim. dönüşüm. değiştinne, ashnı yok etmegibi kar- şılıklar verilmesinin yetersizliginden yakınıyordu. Her kav ramın bir sözcükle karşılanması dilsel erekrir. Fakat bu ereğe veryüzünde henüz hiçbir dil ulaşamamıştır. Bugün en varsıl dillerde bıle. bırçok anlamı bırden içe- ren. birçok kavramı birden karşılayan sözcükler var. Sa- yın Yalçın da bilır ki, dillerin varsıllıgı sözcük bollugu ile degıl. sözcük ve kavram üretkenligi ıle ölçülür. Söz- cük bollugu. bırdilinyapıstndaayn birözellık; sözcük ve kavTam üretkenligi ayn bir özelliktır. Bir de yazıya erken geçmiş olmanın kazanımlan var. Türkçe. (alfa- beye) sözcük üretmede en elverişlı bır dil oldugu hal- de, yapısına uygun birabeceye geç geçmesi yüzünden. büyük sıkıntılar, büv'ük yoksunluklar yaşamıştır. Geç- mışin yıgdıgı sorunlan, olumsuzluklan henüz aşabılmış değiliz. Ama aşacagız. Bugün büyük sayılan, kurum- laşmış sayılan hemen bütün dıller, geçmişlennde bugün Türkçenin çektigi sıkıntılan çekmiş ve kendi güçleriy- le üstesınden gelmışlerdir. Kuşkusuz Türkçe de bütün bu sıkıntılannın üstesinden gelecek ve bilinı, sanat ve ekin dıli olarak kurumlaşacaktır. Yeterki bizler, içımiz- deki altsanmayı yenelim, birtakım yabancı sözcüklerin yazım kurallannı dayatacak yerde: anadilimizin ola- naklan üzenne düşünmemızı ve yakalayabildigımiz bu olanaklan zorlamayı sürdürelım. Anadilimizin üretıcı damarlannın açılmasına katkıda bulunma özverisinde olabilelım!.. ERDEM TITIKMENCE Emekli Öğretmen CUMHURİYETTEN OKURLARA ORHAN ERİNÇ Müjde: Bilgi Edinme Hakkına Kavuşuyoruz! Gazetecilerin sansüre ilk kez karşı çıkışlarının 90'ıncı yıldönümünde de geçen yıllardaki açıkla- maların benzerierini okuduk. Sanki basınımızda özgürlüklerin var oldugunu, başka bir deyişle sansürün olmadığını söyleyen ve bu nedenle 24 Temmuz'un yıldönümünü bayram olarak kutlayan varmış gibi bir yanlıştan yola çıkıl- dığında olacağı buydu. "Fikri takip ", gazeteciliğin en önemli özelliklerin- den biridir. Ama bu ilkeyi "fikrisabit" haline dönüş- türürseniz, kişisel kırgınlık ya da kızgınlıklardan yo- la çıkmış olduğunuz kuşkusunu yaratırsınız. Oysa 24 Temmuzlan gazetecilere yasalarla ya da kurşunlarla getirilen sansürleri kaldırmak için "Ba- sın özgürlüğü yolunda mücadele aşaması günü olarak" anarsanız, biryıl içinde bu konuda en kap- samlı meslek hizmetini yerine getirmiş olan gaze- teciyi de "Basın Özgürlüğü Ödülü" ile değerlen- dirirseniz, sorunları bir daha ve kapsamlı biçimde gündeme getirmenin yolunu da açmış olursunuz. Işte bu yılda da bu yöntem izlendi ve Basın Öz- gürlüğü Ödülü 48 yıllık meslek yaşamının birikimi- ni yıllardır kamuoyuna başan ile aktaran Nezih Demirkent'e verildi. Bayram tartışmasına verilen ağırlık, aynı günler- de gazetelerde yer alan kısa, ama önemli bir ha- berin irdelenmesine verilseydi daha yararfı bir iş ya- pılmış olurdu. Basın özgürlüğü kavramı, yerini önce iletişim özgürlüğüne, son yıllarda da bilgi edinme özgür- lüğü ve hakkı" gibi daha geniş ve gerçekçi bir an- lama bıraktı. Basın kuruluşlannın ısrarları sonunda da "Bilgi Edinme Hakkı Yasası" ön taslağı hazırlandı. Son- ra da "Idari Usul ve Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ön Taslağı" adı ile tartışmaya açıldı. Yukanda de- ğindiğimiz haber bu konudaki özet bilgileri aktan- yordu. ön taslak, 12 Eylül hukukunun anayasaya yan- sıyan ilkelerinin bütün özelliklerini taşıyor. Yani ön- ce "bilgi edinmenin önemini, değerini ve vazge- çilmezliğini" vurguluyor, sonra da sıra "ancakla- ra geliyor. Amaç maddesini okuyalım. "Bu kanunun amacı, idarenin demokratikleş- mesini, günışığında yönetimin gerçekleştirilmesi- ni; kamu hizmetinden yarartananlann idari işlem- lere katılımının sağlanmasını ve idari işlemler ko- nusunda korunmasını; kamu hizmetinin kamuya- ranna uygun biçimde etkili ve verimli yürütülme- sini; kamu hizmetinden yararlananlara idareye başvurma, bilgi edinme, katılma ve dinlenilme haklannın tanınmasına ilişkin usul ve esaslan dü- zenlemektir." Bu maddeyi okuduktan sonra diğer maddeler- • Arkast 8. Sayfada Bir kampanyadan İstikbal Yaz Koleksiyonu'nda bütün kanepeler, şimdi benzersiz kampanya avantajlarıyla. Mutlaka yararlanın. •JPeşinJiycıtırıaJaksi^^ Özel hediyeler* • En uygun taksit seçenekleri Evinize teslîm Bu kamponyada İstikbal Kanepe, Koltuk, Oturma Grubu, Koltuk Takımı ve Panel Mobilya ürünleri peşin fiyatıno 1+3, Yatak, Ev Teksfili ve Baby Collection ürünleri ise, 1 +5 taksitle satışa sunulmaktadır. * Ozel hediyeler (Sfretch Çarşaf, Fitted Çarşaf ve Pifce Yorgan), sadece kanepe, koltuk, oturmo grubu ve koltuk takımlarıyla birlikte verilmektedir. Ayrıntılı bilgi, İstikbal Satış Noktalarından alınabilir. bu kampanyada! Özel kampanya hedtyelerı; Fitted & Stretch canaflar. istikDai OcraHİı Tûkrfd Hom ( » 0 0 3 6 1 5 5 5 8 Bu tamponyo, TC Şoncıyı Bdmntfl,'nn 25 05 199^ t r i ) » 219^0 lay^fcbtgınejygunıijr Komponyc an geç 31 07 1998fcrfandea*a* okjp, ureKrn >*> s»A ımİOTİonyto s.mrtıd.r latfaolAS OSB U Cd Mol3 38070 Koysen www.istikbal.com.tr "yenileyin, yenilenin'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle