Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 TEMMUZ 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
ALEV1LIK VE ALEVILER UZERINE OYUN /3
Ülkemizin en çokpolitize olmuş toplum kesimi arük kendini ifade etmek istiyor
Osmanlı'daKonuşan
AlevilikCEMALŞENER
Alevılerin kendilerini yüksek sesle ifa-
de etmeleri, arkasından da tarihlerinde
görülmedik bir tarzda yaygın olarak kısa
birzamanda örgütlenmeleri, ister istemez
biraraya gelen insanlann farklıhklanm da
bu örgütlenmelere taşımıştı.
Aleviler, ekonomik olarak olduğu gibi
sosyal, siyasal ve hatta Aleviliği tanımla-
ma açısından da homojen değildiler.
Aleviler ülkemizde en çok politize ol-
muş toplum kesimkrini oluştururlar. 1980
öncesi Türkiye'de 50 sol fraksiyon varsa,
her fraksiyonun kitle tabanının önemli bir
kısmını Aleviler oluşturuyordu. Bu iliş-
kiyi ÖDP'nin yan resmi yayın organı Öz-
gürlük dergisi 5. sayısında SeyfiOngider;
"1960'h yıllarda TİP üzerinden sol ha-
reketle Aleviler arasında kurulan ilişki,
70'li vıllarda da devam etti. Solun bir top-
lumsal hareket düze>ine yükselmesinde
hiç kuşkusuz Alevi topluluğunun kirJesel
desteğinin önemli bir payı vardL Yüzyıl-
lardır bu topraklarda çeşitii baskı ve kat-
liamlarla yüz > üze kalmış ve kendi kimfi-
ğini koruma, direıuneçabalannı bir özgür-
lük mücadelesiylc ve kültürüyle voğur-
muş Alevilerin solla buluşmalan anlaşdır
bir şeydi" diyerek sol ile Alevılerin buluş-
tugu ortak paydayı tespit ettikten sonra,
aynı yazıda bir anlamda sol ile Alevilerin
yol aynmı da şöyle ifa-
de ediliyor:
"701i yıBara egemen
olan anti-faşist mücade-
le, Anadolu'nun pek çok
kentinde Alevi kitlesinin ka-
tıhmı ile siirdii. Bu arada solun
ideallcri ve değerleriyle örtü-
şen bir anla\ ışın Alevilerde içselleş-
tirilmiş olması,bir anlamda sol ha-
reketin işini kolaylaştınvor-
du. Ancak sol hareket. bu
'hazır kitle'ji gerçekten de
birmilitan kaynagı ve kit-
lesel güç olarak 'kullan-
maktan' öteyegklen birtu-
tum sergilemekten uzak
kaldı" dedikten sonra ya-
zar, konu ile ilgili bana çarpı-
cı gelen şu tespiti ySpryon
"Akvilerin soruillartyia, siyasal ve kûl-
türel talepleriyle solun ciddi bir şekilde U-
gilendigini söylemek münıkün değildir."
Geçmişte ve günümüzde solun tüm
renkleri içinde yer alan Alevi kökenli in-
sanlar bu örgütlenmeye katıldıklan gibi az
da olsa liberal sagda yer alarvlar da bu ör-
gütlenmelerdeyeraldılar. Ayncayediden
yetmişe geleneksel Aleviliği yaşayan ana-
lar, teyzeler. amcalar, babalar ve dedeler
de bu örgtülerin çatısı altında bir araya gel-
diler.
Slyasl ayrılılc
Buralara gelenler savunduklan düşün-
celeri de birlikte getirdiler. Örgütlerde za-
man zaman ortaya çıkan farklılıklar, Ale-
viliği tanımlama ve algılama konusundan
çok siyasi ve ideolojik fıkirlerin aynlı-
ğından kaynaklanıyor.
Alevi örgütlenmesi esas itibariyle; ezi-
len dinsel bir yapılanmanın hak ve öz-
gürlük mücadelesi için kurulmuş bir ör-
gütlenmedir. Bu örgütlenme içinde Ale-
vi olan veya Alevilik mücadelesini be-
nimseyen her sınıf ve siyasi düşünceden
insan yer alabilir. Bu demokratik bir sivil
toplum örgütlenmesidir.
Ama ne yazık ki bu durum böyle ka-
bul edilmiyor. Siyasi-ideolojik farkhlık-
lar Alevi örgütlenmesine taşınıyor. Alevi
örgütler çeşitii siyasi partilerin ocak-bu-
cakteşkilatı gibi görünüyor. Bu durum Ale-
vi örgütlenmesine, Alevilerin istemlerinin
gerçekleşmesi için verilen mücadeleye
yarardan çok zarar veriyor.
Tabanları aynı
Bugün Alevi örgütlenmeleri içinde gö-
rülen aynmlann esası bu nitelikte aynm-
lardır. Cem Vakfı ile Pir Sultan Abdal
K.ültürDernekleri"nin tabanlannın sırufya-^
pısı veya Alevilik konusundaki talepIerirP
deki aynlıklar talidir. Tabanlar aynı özel-
liklere sahiptir. Alevilik değerleri olan;
Cem, semah, musahiplik. düşkünlük ve-
ya Pir Sultan Abdal, Hacı Bektaş Veli ko-
nusunda bu iki demek yöneticileri arasın-
da önemli bir görüş aynlığı yoktur. Ara-
lanndaki esas aynm, savunduklan ide-
olojik ve siyasi düşüncelerdir. Siyasi ve
ideolojik aynmlann Alevi örgütlenmesi-
ne yansımasıdır. Halbuki bu aynmlann mü-
cadele alanı bu örgütlenmeler değildir.
Aleviler 1980"lerin ikinci yansından
itibaren tarihlerinde görulmedîk Bîr yay^
gınlıkla kendilerini ifade etmeye başladık-
lannda, ardından başta "İslaıni" dergi ve
gazeteler olmak üzere gür bir tepki koro-
su da boy gösterdi.
Ortaya çıkan tepkileri sağdan ve soldan
gelenler biçiminde ikiye ayırmak müm-
kün. Sağdan gelen tepkilerde ortak yan:
Birileri araya çomak sokuyor: nerden çık-
tı bu Alevilik; bu komünizmin yeni oyu-
nu; Alevilik-Sünnilik diye bir şey yoktur;
hepimiz kardeşiz; Alevilik vardır demek
bölücülüktür; olmayan farklıhklar icat
ediliyor ve abartılıyor; bundan da ülkeyi
bölmek isteyen iç ve dış güçler faydala-
nıyor; bu aynmı çıkaranlar da vatan ha-
ini iç ve dış mihraklardır vs.
Herhangi bir konuda toplumsal bir ke-
simin hak ve özgürlük mücadelesini, her
seferinde "ülke bütünlüğü" kategorileri-
nin karşısına koyan bu anlayışı kamuoyu
yakından biliyor. Bu yaklaşım bu kesi-
min adeta genetikleşmiş tarihsel özelliği-
dir.
Aleviler tarihleri boyunca bu kesimin
yaklaşımıyla tanıdık olmuşlar. Ama on-
lan şaşırtan tepki çeşitii toplumsal mese-
lelerde hak ve özgürlükleri savundukla-
nnı söyleyen. kendilerine "sol" diyen ba-
zı kesimlerden gelen tepkilerdi.
Sağdan gelen tepkileri, u
dind" kesim
ve "mifliyetçi'' geçinen "ümmetç.i" kesim
diye ayırmak gerektiği gibi soldan gelen
tepkileri de; kendilerine "sosyalistsol" di-
ye ifade edenlerle "Kürt müiiyetçisi sol"
diye ifade edenler şeklinde ayırmak ge-
rekir.
Sol ve Aleviler
Sosyalist solun bir kesıminin, Alevile-
rin kendilerini ifade etme uğraşına karşı
yaklaşımı, "devletin oyunu" ve "Alevilik
de dindir, o halde o da gericüiktir" tarzın-
da olmuştur. Yıllarca, sola oy veren, top-
lumsal destek veren, can veren, kan ve-
ren, hazır asker veren, haksızlığa ugra-
yanlara kapısını ve yok-
sul sofrasını ardına
dek açan Alevi halk,
solun bu hoyrat yak-
laşımını bir türlü
anlayamamıştır.
Her tür sermaye
düşmanlığı ile aynm
yapmaksızın her tür din-
sel anlayışı düşmanlıkla öz-
deş gören sol anlayışı Alevi-
ler bir türlü anlayamamışlar-
dır.
Avrupa'ya gidip otelde konakla-
yanlann dikkatini mutlaka çekmiş-
tir. Avrupa'nın hangi ülkesinde olur-
sa olsun otelde yatacaksınız, yata-
ğınızın başında diğer araç gereçler-
le birlikte bir de İncil bulunur. Uyu-
madan e\vel isteyenin okuması için
konmuştur. Hangi sınıf otel olursa olsun,
ister beş yıldızlı, ister en mütevazı otel ve-
ya pansiyon olsun, İncil baş aksesuarlar-
dan biridir. Italya'da Katoliklere hitap eder
tarzda hazırlanmış bir biçimde ltalyanca.
Almanyada Protestan Hıristiyanlara hitap
eder tarzda Almanca İncil bulunur.
Peki, bunu nasıl değerlendirmek gere-
kir? Bu ülkelerin tümü demokratik ve la-
ik ülkeler. Hatta Fransa, Ingiltere demok-
rasinin beşiği sayılır. Demokrasi için yıl-
larca mücadele vermiş ve demokrasinin
yaşadığı ülkelerde Incil'in ne işi varotel-
deki yatak odasında? Onlar mı bu olaya
yanlış bakıyor yoksa bizde kendine demok-
rasi savaşçısı diyen bazı "soT geçinen
zihniyet mi?
Yarın. Kürtler ve Aleviler
asimilasyon
•*Semah; bilgelerin aracı, yol sevenlerinin tapıncı, yola girmişlerin amacıdır"
MİYASE İLKNUR
Yeniçeriligi kaldıran II. Mahmut İstan-
bul'daki bütün Bektaşi dergâhlannı yakıp
yıkmış, yakaladığı denişlerden bazılan-
nı idam ettirip bazılannı sürgüne gönder-
mışti. Alev ilerin aksine sarayla iyi geçinen
Bektaşiler, II. Mahmut'la birlikte ılk kez
Osmanlı zulmü ile tanışmış oldular. II.
Mahmut, lstanbuPdaki Bektaşi tekkeleri-
ni ortadan kaldırmakla yetinmeyip merkez
olarak kabul edilen Hacı Bektaş Dergâhı'na
da el atmıştı. Hacı Bektaş Veli Dergâhı
adına kurulan vakfa yönetici atama konu-
sunda sık sık müdahalelerde bulunan II.
Mahmut, 1827 yılında yayımladığı berat-
ta, dergâhı Nakşibendi Tarikatı ilkeleri
doğrultusunda yönermesi koşuluyla VeB-
yiiddin Efendi'yi görevlen-
dirdiğini bildiriyor. —^—^-~
Hızını alamayan Padişah
II. Mahmut, bir süre sonra
Hacı Bektaş Dergâhı"nı ıs-
lah etmek amacıyla postnı-
şinlige, Nakşibendi şeyhle-
rinden Mehmet Sait Efen-
di'yi atıyor. Bugün Hacı
Bektaş Külliyesi'ndegörü-
len cami de bu dönemin ese-
ridir. Nakşibendi şeyhlerinin
kendi ibadetleri için yaptır-
dığı bu cami, bugün bazı
Sünni din adamlan tarafın-
dan Alevilere "Bakın sizin
en büyükdergâhımzda bile
camivar; demek kisizin pir- ^ — — —
leriniz de cami\e gidiyor-
nıuş. si/ sonradan cami> i. namazı terk et-
tiniz" denılerek örnek gösteriliyor.
Hacı Bektaş Veli Dergâhfna postnişin
olarak atanan Nakşibendi şeyhlerinin der-
gâhı Sünnileştirememeleri. hatta kendıle-
rinin Bektaşilik yoluna girmeleri üzerine,
Esseyid Ahmet Muhtar, Çelebi Eeyzullah
Efendi'ye bir uyan yazısı gönderiyor. Uya-
n yazısında ilginç ifadeler bulunuyor:
"Olgun efendim, İslam kurallanna, hu-
kukuna ve tarikat kurallanna ters düşen
sözleri durumlan ile bir kesim Miislüman-
lan yanlışlığa sürükledikleri işitilen sapık-
lann Hacı Bektaş Yeli hazretlerinin dergâ-
hından uzaklaştınlmasından ve hiç hakla-
n olmavan bu kimselerden sonra ştvhlik
görevinin önceden ulduğu gibi sizin taran-
nızdan yürütülmesi konusunda Ankara'v a
emir gönderilmiştir. Yüce kişiliğinizin din
hüküınleritu, temiz din yasalannı, Nakşi-
bendiyolağına girenkri yetiştirmek ve pey-
gamber sünnetine dikkat ederek dine av-
kın olan gelenek ve tavırlann kaldınlıp
dergâhta bulunan müritlerin ahlaklannın
dü/tltilip nerıslerinin ıslah edilmesine ga>-
ret göstermeleri uvansıyla bu vaa kendi-
lerine gönderildi.
Esseyıd Ahmet Muhtar (29 Eylül 1872)"
II. Mahmut'tan sonra Alevilerle el altın-
dan da olsa en çok ilgilenen padişah, ls-
lamcılann "ulu hakan" dedikleri Abdül-
hamit olmuştur. Hemen hemen Anadolu
£ Dervişlik,
hırkada, taç'da
değildir
Hararet nardadır,
sac'da değildir
Her ne arar isen
insanda ara
Kudüs'te,
Mekke'de, ,
Hac'da değildir. "
ve Balkanlar'dakı bütün Alevi-Bektaşi yer-
leşimbirimlerindenaylıkrapor isteyen II.
Abdülhamit, Alevi-/ Bektaşi topluluğunu
denetim altında tutmaya özen göstermiş-
tir.
Alevi dedeleri, Türkiye'nin çeşitii yer-
lerinde bulunan "ocak^lara baglıdırlar.
Bundan dolayı kendilerine ocakzade de
denilir. Ocakzade dedelerin peygamber
soyundan geldikleri. yani Evlad-ı Resul ol-
duklan genel kanı olarak kabul edilir \e
bu nedenle "seyvTd" adı ile anılırlar.
Arapçada bu, efendi anlamına gelen
seyyid sözcüğü. Hz. Hüsevin'in soyundan
gelenler için kullanılırdı. Arapçada şeref-
li anlamına gelen "şerif" sözcüğü ise Hz.
Hasan'ın soyundan gelenler için kullanı-
lırdı. Zamanla Hz. Ali soyundan gelenler
için daha çok seyyid sözcüğünün kullanıl-
_ ^ , ^ dığı görüldü. Osmanlı impa-
ratorlugunda II. Beyaat'ın
zamanında kurulmuş olan
Nakıb-ül Eşraf (Ali evladı
müfettişi) kurumu bu soy
mensuplarıyla ilgilenirdi,
her büyük şehirde bir Na-
kibvardı.Nakibler, soylan-
nı kanıtlayabilenlere soy kü-
tükleri (şecereler) düzenle-
mek ve haksız olarak bu un-
vanı kullananları cezalan-
dırmakla görev liydiler.
Osmanlı de\rindese>yid-
lere bü>-ük itibar ve bazı mu-
afiyetler sağlandığı belge-
,^^m^m lerle sabittir. Buna örnek ola-
rak. bazı beratlarda yer alan
vergi muafiyetı ve askerlikten muaf tutul-
mak sayılabılir. Gerekbu muafiyetler. ge-
rekse toplum üzennde üstünlük ve etkin-
lik kurma çabası yüzünden bir çok aile
Nakib-ül Eşraf'hk kurumunun kapısını
aşındırmaya başlamıştır. Her gelen aile.
elinde sahte delillerle kendilerinin Ali so-
yundan geldiklerini öne sürerek, bu kurum-
dan şecere çıkartmak yanşına girişti. Ku-
rumu yöneten Nakib-ül Eşraflar. kendile-
rini ve kendilerine bağlı seyyidlerin sayı-
sını yükselterek güçlü kılma adına sahte
seyytdlik belgesi dagıtmaktan sakınma-
dılar. Bu bir çok Osmanlı belgesinde de
açıkça belirtilir. Rüşvet karşılığı seyyidlik
belgesi dagıtmak oldukça yaygınlaştı. Bu
konuda NecdetSakaoğlu'nun vcrdiği bil-
giler dikkat çekicidir:
"Se>> idlerden olduğunu ileri süren bir
kişinin bu savinı şeriflerden ve sevyidler-
den tanıklar bularak ve varsa belgelerle
kanıtlaması şartn. Bunu kanıtlayanın adı.
Şecere-i Tayyibeyeyazılır. kendisine de onu
içeren bir siyaset hücceti (sevyidlik belge-
si) veritirdL. Gerçekten Hz. Muhammed'in
soyundan gtkliğini kanıdav abilecek pekaz
kimse bulunabileceğinden. bunun biricik
yolu Nakib-ül Eşrafın gözüne girmekti. O
da temsil ettiği zümrenin kalabalıklaşma-
sı için bunu teşvik ederdi..."
Yarın 12 Eylülün armağanı
c E M V a k f ı B a ş k a n ı İ z z e t t i n D o ğ a n
'Alevilerin MbarUm iade edümedV
AYŞE YILDIRIM
Cumhuriyetın kuruluşuyla birlikte di-
nin devletın temeline oturtulması dü-
şüncesi Atatürk ve arkadaşlan tarafin-
dan reddedilip, laisizm temel taş olarak
ortaya konulunca Aleviler ve Sünnile-
rin eşit muameleve tabi tutulduğunu be-
lirten CEM Vakfı Başkanı İzzettin Do-
ğan, buyaklaşımın 1957"lere kadar sür-
düğünü anlattı. Bu tarihten sonra özel-
likle Saidt Nursi hareketinin yavaş ya-
vaş taban bulmaya başlaması ile DP'nın
iktidara gelebilmek için bunlann oyla-
- rına göz diktiğini ve dev let aleyhine ta-
vizler verildiğini söyleyen Doğan. "1960
askeri müdahalesinden sonra DP'nin o
asıl Atatürk'ün yanında yetişen kadro-
lan siyasetten men ediünceve kimisi ası-
bp, kimisi ürkütülünce yerine ikinci,
üçüncü sınıf diyebileceğimiz, ama aynı
misyonu vüklendiğini iddia eden, fakat
o mis\onla uzaktanyakından ilgisiobna-
van bir hareketbaşladı. Bu harekette de
o güne kadar DP'ye destek vermiş olan
Alevilerin adeta bir tanesini dahi parti-
debırakmamacasuıa Adalet Partisi tas-
fiyeedrj-orSavm Demiref'tebirykte" di-
ye konuştu. Bu olayla birlikte CHP'nin
başında bulunan İsmetİnönü ve Bülent
Ecevitın Alevilerin yabancı olmadığı
kavramlarla siyaseti yürütmeye başladık-
lannı. Alevilerin CHP'ye daha çok o
tarihlerde yöneldiklerini söyleyen Do-
ğan, sorulanmızı yanıtladı.
- Bu süreçtc yaşanan şey sadece Ale-
vilerin oylannı almaya mı yönetikti?
- Bütün bu süre zarfında şu görülü-
yor; Alevilerin sadece oylan alınmış.
Halk Partisi "nın iktidar oldugu dö-
nemlerde de gördük ki Aleviler, ne DP'ye
destek verirken ne de orta sol politika-
lara destek \ erirken, iktidan icra eden-
ler, Alevilere bunun karşılığında hiçbir
şey vermediler. Haysiyetlerini iade ede-
bilirlerdi, itibarlannı iade edebilirlerdi.
Yani "Aleviük mum söndürmek değil-
dir. anne-bacısrv layatmak değildir. Fev-
kaladevaniışür..\leviliktasavvufhır. Ha-
ct Bektaş Veli'dir, Yunustur, Mevla-
na'dır" diyebilirlerdi. Bunu dahi yap-
mamışlardır. Ne kendilerine sağ diyen
partiler, ne sol diyen partiler.
Adeta zencilere Amerika'da bir zaman-
larreva görülen hukuki statü içinde mü-
talaa ediliyorlardı. Bunun da delillen
nedir? Kamu hizmetine alınmada. ka-
candan bağlı" düşüncesi yavaş yavaş
şimdi kamu yönetimınde hâkim olma-
ya başladı. Ama bunun sonucu ne oldu?
Atatürk'e Alev ıler çok bağlı oldugu için
Atatürk'e karşı olanlar şimdi iktidar-
daysalar o zaman Alev ilere yine yer ver-
miyorlar. Yani hukuken mümkün ol-
makla birlikte fiilen siyasi iktidarlann
yapısına göre sorunun cevabı degişiyor.
Türkiye karanlıkta yönetilmiştir son
25-30 yıldır. Onun için de büyük hata-
lar>apılmıştır. Birdebilgi noksanlığın-
dan doğmuştur çoğu. Bugün dahi sorun.
dev leti v önetenler, bilmezler. 20-25 mil-
Doğan, bütçeden Alevilere pay
aynlmasmın, inançlar açısmdan
Anayasa'nın 10. maddesinin
uygulamaya geçirilmesi olduğunu
belirterek, "Türk tarihi açısından
dönüm noktasıydı" dedi.
birlikte şekli ikinci plana koyduklannı,
ama asıl İslamın getirdiği ahlaki düze-
nin, özün. asıl Alevilikte sazla. semah-
la çok daha güzel icra edildiğinin örnek-
lerini vermeye başladı Türkiye'nin her
yerinde. Bunun için de hiçbiraynm yap-
madan, özellikle Sunni kardeşlenmizın
de gelmelerini. onlann da gelip semah-
lan gönnelerini, istiyorlarsa katılabile-
ceklennı söylemeye başladı. Ve onu ger-
çekleştirebilmek için de bazı cemevle-
ri yapmaya çalıştık. Ye dev leti yöneten-
lerden de katkıda bulunmalannı iste-
dık.
- Katkıda bulundular mı?
— - Devieti yöfletentef ister sag. ister
rar mercilerinde Alevilere yer verilmi-
yordıt
- Bugün aşddı mı bu durum?
- Bu konuda bir aşılma olmasa bile
fikri bir aşılma var. "Biz yanüş yapmı-
ŞE" duygusu şimdi önemli ölçüde ge-
lişmeye başladı. Yani asıl Alev ilerle Ata-
türk Cumhuriyeti'nin korunabileceği
görüldü. Ama bunun görülmesinin ne-
deni nedir biliyor rnusunuz? 1989da
Sovyet modelinin çökmesidir. Bu siste-
min iflası ilan edilince bunun bir tehli-
ke olmadığını anlayınca, "*Canım, Ale-
vilerin dehepsinekomünistdemek müm-
kün değildir. yanlış yapmışız. Aleviler
soku olsa ne olur ya da sol politikalara
destek verseler ne olur, hepsi Atatürk'e
yonun inancıyla ilgili en ufak bilgıleri
olmayan devlet yöneticileri vardır. Son
4 yıldır Cumhurbaşkanı, Hacı Bektaş a"
her sene gidiyor. Neden bugüne kadaT
gitmiyordu. Süleyman Bey 35 yıldır
Türkiye'nin siyasal yaşamınadamgası-
na vuran birisidir. Hacı Bektaş'a daha
önce gitseydi Hacı Bektaşlılar herhan-
gi bir saygısızlık mı yapacaktı? Yok.
Ama demek ki onun bile Alev ilerle il-
gili bilgisi fev kalade zayıftı, fev kalade
yanlıştı. O ortava çıkıyor.
- Devletin bu ilgisi, bakışını da değiş-
tirdi mi?
- Alevilerin. İslam anlayışmı ne Arap-
lann ne de Acemlerin anladığı manada
anlamadıklannı. şeklı reddetmemekle
sol kesimden olsunlar -karşı olduğum iki
kelime, ama ister istemez Türkiye'de bu
kalıp yerleştiği için kullanıyorum- bu eti-
keti yapıştıran siyasi iktidarlann tümü
haklılığımızı kabul etti. destek verecek-
lerini söyiediler. Ufak tefek destekler
de verdiler doğrusu. Ama hiçbir zaman
veterli desteği vermediler. Ona henüz
güçleri yetmiyor, Yani kendi partilerin-
de mevcut olan yapıvı kırıp. Türk hal-
kı için Alevisi. Sünnisi, Şafisi, Hıristi-
yanı, Musev isi için doğru olanı > apabil-
cesaretıne sahip bir siyasi iktidar
henüz Türkıye'ye gelmedi.
Burada umut ışığı veren adımlar var.
Devlet geçen sene Hacı Bektaş'taydı. Sa-
yın Ecevit çok önemli şeyler sövledi.
*Bundan böyle camidecenıevi de bizim-
dir" denildı. Cemev i de cami de aynı sta-
tüye kavuşturulu> ordu. Çok daha önem-
li bir şey söviedi Ecev it. -Bundan böy-
le eğer inançlar için genel bütçeden pav
av nlacaksa bu pay her inanç sahibine
kendi yoğunluklan oranında adil bir bi-
çimde arükverilecektir" mesajmı verdi.
Yarın: Bütçeden pay tartışması
Hıdır Uluer
'AyrıhMar
doğal'Anadolu Alevileri, tarih boyunca sürekli baskı gör-
müş, ezilmiş. iftiralar atılmış. katliamlara uğramış,
asimile edilmeye çalışılmıştır. Ancak: tüm bunlara
rağen, Anadolu Ateviteftyrfmatmştef,müeadele€6T«ş—
lerdir. ~
Günümuzden 25-30 yıl önce, Anadolu'daki köyler-
den kentlere sosyo ekonomik nedenlerle göç başlaym-
ca. Anadolu Alev ilen'nde bir dağılma söz konusu ol-
muştur. Dede-Talip ilişkisi azalmış veyakaybolmuş-
tur. Büyük şehırlerde, cemev leri olmadığmdan manç
ve kültürlerini yaşayamamışlardır. Alevi msanı, ken-
dini boşlukta hissetmıştır.
—rlk oiarak. Karacaahmet-Strftaft Dernegi Istanbul
Üsküdar'daki türbesinin bulundugu yerde kurulmuş-
tur. Daha sonra Şahkulu Derneği ve Vakfı kurulmuş.
onu takiben Hacı Bektaş Veli Dernekleri ve vakıflan,
Pir Sultan Abdal Dernekleri, Cem Vakfı kurulmuştur.
Devlet, Alevılerin örgütlenmelen sonucunda, Alevi
kimliğini kabul etmek zorunda kalacaktır. Ancak; Ale-
vi-Sünni kardeş, aralannda hiçbir fark yok. her şev le-
ri ortak gibi Sünnilikle özdeşleştirmeye çalıştı. Bu ara-
da, devletın istediği biçimde Alev ıhğin oluşması ıçın-
de, maddi-manev i bazı Alev ı kurumlara da yardımda
bulundu. Bu yardımlann bir amacı da Alev iler. özü ge-
reği hep ilerici, aydın. demokrat. laik ınsanlarolduğun-
dan snl parrileri destekliyorlardı. İktidara gelen sağ par-
tiler, bu yardımlarla, Alevılenn oylannı da almak is-
tiyorlardı. Aynı zamanda, Aleviliği Şiileştirmek yolu
ile şeriata çekmek için bir takım çalışmalar yapıyor-
lar. Şii camileri. Şii imamlar yolu ile Alev ilen cami-
lere çekmeye çalışıyorlar. Ayrıca, çeşitii Şii örgütler
kurdurarak. kurultaylaryaptırarak. Alev i örgütlerini Şii
örgütleri ile kaynaştırmak istıyorlar.
Ancak, hiçbir ciddı Alev i örgütü istisnalar dışında
bu oyunlara gelmedi gelmeyecektir.
Alevi örgütlerinin çoğunun amacı, geleneksel Ale-
vi inanç ve kültürünü yaşatmaktır. Bazı örgütlerle. bu
çizginin ya gerisınde yada ilerisinde olduklan için ara-
mızda bazı görüş aynlıklan olması da doğaldır.
* Karacaahmet Sultan Derneği Genel Başkanı
İ L H A N S E L Ç U K Y A Z D I : A N A D O L U D A Y E N İ İ N S A N I N D O C U Ş U y a r ı n C u m h u r i y e t ' t e