Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 1998 PERŞEMBE
14 KULTUR
Aydın Esen Türkiye'de kuracağı modern müzik ve caz okulu için çalışmalara başladı
Çağdaş orkestraya Türk sazları
FECİR ALPTEKtN
Modem müzik ve caz denildiğınde
uluslararası arenada Türkiye'den akJa
gelen ilk ısim... Pıyanist ve kompozi-
tör Aydın Esen bu akşam Kemer Co-
untry Havuzbaşı'nda bir konser ven-
yor. Esene basta Baron Brovvne, dav ul-
da Steve Smith ve vokalde Randy
Esen'ın eşlık edecegi konserin başla-
ma saati 21.00. Yaşamını Amerika ile
Tiirkiye arasında sürdüren Esen, bura-
da çalmanın kendisi için ayrı birzevk
olduğunu belirtiyor.
Istanbul Üniversitesi Devlet Kon-
servatuvan'nın Piyano ve Kompozis-
yon bölümlennden mezun olduktan
sonra yurtdışında, içlerinde Berkeley
School of Music'in de bulundugu çe-
şitli akademi ve konservatuvarlarda
eğitim gören Esen, bugün dünyaca ün-
lü müzisyenlerin birlikte çalışmak is-
tedıkleri bir isim.
Esen. farklı ortamlarda farklı insan-
larla çalmanın, müzik ve kültür alışve-
nşinın önemine inanıyor: "Müzik ev-
rensel bir oiaydır, bir yerde oturup çal-
mak degil."
Klasık müzikle olan bağlanm hiçbir
zaman koparmayan Esen, akustik ve
elektroniğı birleştiren çagdaş müzi-
klen yana. Doğaçlamayı klasik müzik
kalıplan içinde notaya döküyor. Her
yıl dünyanın en önemli müzisyenle-
nyle bır araya gelerek, *17. yiizyıi cid-
diyetiyle' müzik üzerine konuştuklan-
nı anlatıyor Esen: "Bugün müzik ada-
mının işi çok daha zor. Yüzyillann bi-
rikimini çok iyi bilmesi gerekiyor, an-
cak işi akustikle bitirmesi de imkânsız.
Elektronik ola>ın içinde artık. Zaten
müzik sizi ister tstemez oralara götürii-
yor."
"Bugünün insanı neredeyse ben de
oradayını" diyen Esen. yaptığı müzi-
ğı "mainstreanr olarak tanımlıyor: "Bu
çağdaş müzik, modern müzik,yani bu-
günün müziği... fleri derecelerde do-
Ala
ğaçlamayı içeriyor. En iyi yapıtiar do-
ğaçlama) la ortm a çıkıj or. Bu noktada
da varatıcılık çok önemli. Bi/, içine
elektroniği de katarak müziğin boyut-
lannı açma>a çalışıvoruz."
'Biam sazlar olmadan olmaz'
Esen'e göre müzisyenin sahıp olma-
sı gereken en önemli şev lerden biri de
armoni bılgısı. Müzigin ruhunu ve ka-
rakterini şekıllendiren tek öğenin armo-
ni olduğuna inanıyor:
"Armoni bir derttir. İnsanın karşıst-
na bir sürii kural çıkanr. Matemalik gi-
bidir,ama burada j aptığınız şey m üzik-
tir. Armoni)i bilirsiniz \e bu bilghle
müzik yaparsınız. Ben çok küçük >aş-
larda tanıştım armonh le, babam trom-
pet çalıvordu ve miizikle hep iç içeydik.
Armonh i okulda öğrenmek zordur.
Bende workshopiar sırasında bu konu-
>a ağırlık verme>eçalışi) orum. Armo-
ni gerçekten uğraştmcı ve sonsuz/1
Bu noktada. Esen'in söyleşimiz sı-
rasında değindıği çok önemli ikı pro-
jesınden ılkine geliyor söz. "Armoni
vardır, bir siirü ses ve cnstrümanın ar-
moni içinde olmasıvardır"diyor Esen,
"Çağdaş bir orkestra bilindik, aüşılmış
bir armoni sunar dinleyiciye. Dünya
bu armoniyi kabul etmiştir. O orkest-
raya bir saz, bir ney koysanız garip kar-
şılanır. Oysaki bugün çağdaş bir or-
kestranın içinde bizden de en az 10 ta-
nesazolmalıdır. Bi/im sazlar olmadan
olmaz. Bunun için de mücadele etme-
miz gerekir." Esen şu sıralarda çağdaş
orkestrayla Türk sazlannı bir araya ge-
Jasik
müzikle
bağını hiç
koparmayan
Aydın Esen,
akustik ve
elektronigi
birleştiren
çağdaş
müziğe
inanıyor.
'İleri
derecelerde
doğaçlamalar'
içeren
müziğini ise
'mainstream'
olarak
tanımlıyor.
tirecek bir yapıt üzerinde çalışiyor. Bu
uygulamayı ilk olarak Türkiye'den bir
orkestrayla gerçekleştırmeyi amaçlayan
sanatçı, Türk müzisyenlerin katılaca-
ğı bir Avrupa orkestrasıyla da aynı ça-
lışmanın yapılabileceğini söylüyor.
CD çalışmalan sürüyor
Esen, eğitmen kimliğiyle de müzik
adına aktif bir rol üstleniyor. Mastır
kurslan \eriyor, vvorkshoplarda genç-
lerle bır araya geliyor. Yurtdışı bağ-
lantılan aracılığıyla 5-6 yıldır eğitim
için burslu olarak Amerika'yagönder-
dığı ögrencileri var Esen'in:
a
Burada
da çok iyi gnıplar, çok akıllı çocuklar
var. Son dönemde gayet iyi işJer çıkan-
yorlar. Ancak bu çocuklann daha çok
çalışmalan, çalabilmeleri için ortam
gerekiyor. Biz de bu ortamı yaratmaya
çaüşıyoruz."
Esen'in şu an üzerinde çalıştığı di-
ğer önemli proje de Türkiye'da bir mo-
dern müzik v e caz okulu kurmak. "Bu-
rada yapacakjanmız, üniversitevi bile
aşar"diye söze başlıyor Esen, "Ancak
ünrversite adıyla bir sınıflandırma yap-
mak istemiyorum. Bir adamın üniver-
siteye girebilmesi için birçok voldan
geçmcsi gerekiyor. Ben, kuracağunız
okulda herkesin bir şansı olsun isriyo-
rum, dağınık bir halde girse de bura-
da kendini toparlasın.»"
Büyükolasılıkla Kemer Country'de
kurulacak okulun 1 -2 aylık kurlar ha-
linde eğitim yapması tasarlanıyor. Ders-
lerin vvorkshop havasında, ancak daha
yoğun geçeceği okulda Türkiye'den ve
yurtdışından çok önemli müzik adam-
lan dönüşümlü olarak eğitmenlik ya-
pacaklar.
Tüm enstrümanların yer alacağı
okulda toplam eğitim süresi bir yılı
geçmeyecek. "Insanlann artık 4-5 yı-
la vakitieri yok" diyor Esen. "Biz bu-
raya gelenleri akademik çalışmalara
boğmaktan çok. onlara kendilerini ge-
liştirme hrsatı sunmak.>aratKilıklan-
nı arttirmak istivoruz. Bu çocuklar ar-
tık eğitim görmek için Avrupa'ya gh-
mesinJer".
Klasik müzikten mainstream ve ca-
za dek uzanan geniş bır yelpazede ça-
lışma yapacak olan okulun büyük ola-
sılıkla 6 ay ila 1 sene içinde kurulaca-
ğını müjdeliyor Esen.
Sanatçının konser programı ve CD
çahşmalan da sürüyor. Hafta sonu Ge-
nova'da bir konser verecek olan Esen,
sonbaharda Akbank Caz Festivali'ne ka-
tılmak için yine Türkıye'ye dönecek.
Istanbul ve Ankara'da izleyiciyle bu-
luşacak. Bu akşarn Kemer Country'de
birlikte çalacağı grupla kaydedeceği
bir de CD projesi var Esen'in. Kayıt-
lann yaz sonunda Türkiye'de gerçek-
leştirilmesi tasarlanıyor.
Cassandra Wilson yarın istanbulda
Güneyli kadınm
söyleyecekleri var
LALE KUYUCU
Yapı Kredi Sanat Festıvali, üç aya
yayılan uzun koşusunu çok önem-
li bir konserle noktalıyor. Art arda
izledığımız festıval konserlerinden
sonra. Açıkhava sahnesine gerçek-
ten ayın ışığı düşecek. Cassandra
VVilson. doksanlı yıllann en ılgi çe-
kıci şarkıcılanndan bıri. Yenilikçi
tavn. söylediğı şarkılarda iz bırakan
derin kontralto sesi ve yeni yeni or-
taya koydugu şarkı yazarlığıyla gü-
nümüzün en farklı müzisyenleri ara-
sında yerini aldı bile... Cassandra
Wılson'a Istanbul konserinde, bas-
ta Lonnie Plaxko. gitarda Marvin
SeweIL piyanoda EricLewis, davul-
da da Marcus Bailor eşlik edecek.
Cassandra Wilson, yeni farkına
vardığı bir döngünün içinden her
albümünde başka bir yönünü keş-
federek çıkıyor. Caz şarkılan din-
leyerek geçırdığı çocukluğundan
sonra funk. country ve blues söyle-
WHson,yannakşamAçıkhava'da
di. Bugün de ızlenni taşıdıği Abbey
Lincolnve DaveHoOand'laçalışma-
ya başladı. M-Base CoBective, Five
Elements, Ne» Air \e Manhartan
Rh>1hmQub gruplany la şarkı söy-
ledi.İlgınçrirki. 1980'lerinşarkıcı-
ya yer bırakmayan kalabalık funk
müzik gruplannda yerini lyice sağ-
lamlaştırdı. l^85'ten sonra kendi
albümlerine yöneldı. Hem eleştir-
TrieTîlefîfrhenTdedinleyıcılenn bir^
çoğunun en ıyı albümü olarak nite-
lediğı "Blue Light Td Dawn"la bir-
likte, Cassandra VVilson'ın biçemı
de belirgınleştı.
Bu albümde akustik blues'u de-
nedi VVılson. Hemen ardından. caz
sahnesine çıkmış en cesur isimler-
den bın olduğunu da kanıtladı. Hep
ilenye bakarak sürdürdüğıi avantgart
şarkıcılığıyla elini köklenne doğru
uzattı. Böylece Billie Holiday ve
CarmenMcRaeile başlayan ve Ab-
bev Lincoln'la süren çizginin bir
ucundan da o tuttu.
Cassandra VVilson'ın tekniği ala-
bıldiğine yalın. Caz standartlann-
dan country-folk meiodilerine giden
çizgide yer alan her şarkıda aynı
derecede cesur davranıyor. Wil-
son'un sesinde her şarkı başkalaşı-
yorveadetayeniden yazılıyor. Bil-
İie Holiday'in caz dışı şarkıların
keyfıni cazseverlere hıssertırmesi
gibi Cassandra Wılson da köklerin-
den getırdiği şarkılan albümlenn-
de seslendiriyor. U'ilson ve Abbey
Lincoln iki koldan şarkı devrimle-
ri yapıyor. Lincoln Who Lsed to
Dance albümüne BobDylan'ın Mr.
Tambourine Man'ını alıvor; Cas-
sandra Wilson da New Moon Da-
ughter'da Monkees'in ünlü bestesi
LastTraintoClarksville'i seslendi-
riyor. Tartışmalar sürerken; 'U2'nun
Love is Blindness'ı ve Bıllıe Holi-
day'in Strange Fruıt adlı bestesi a> -
nı albümde mutlu komşuluklar ge-
liştiriyor. lyice rafıneleştirdiği duy-
gulannı dile getirmekten kaçmmı-
yor Cassandra \Vilson. Days Avve-
igh, Blue Skies. Blue Lı'ght "Til
Davvn. Nevv Moon Daughteralbüm-
lerinde farkJı VV'ilson denev len var.
Dinleyicileri aynı noktada buluştu-
ran da bu farklar oluyor. Bu süreye
Dave Holland'la Dream of the El-
ders ve VVynton Marsalis'le Blood
on the Fields projelen de dahıl.
Cassandra Wilson"ın kendisını
dinleyerek şarkılannı dinlettıği al-
bümlerde, yapımcısı CraigStreefın
de önemh' görevlen var. VVılson ve
Street gözü peklikte vanşırken. şar-
kılan seçıp seslendirmekte elma-
nın iki yansı gibı birbirlennı ta-
mamlıyorlar. Street'ın düzenleme-
leri. Cassandra VVilson'm anlatma-
yı seven yanını daha da görünür kı-
lıyor. Blue Light 'Til Dawn albü-
müyle biçeme yofunlaşan ıkılıyi,
New Moon Daughter'da duygüîaf-"
la uğraşırken izlı>oruz. Bunu >a-
parken, Cassandra VVılson armo-
niyle birlikte melodiyı terssüz edı-
yor.
Cassandra VV'ilson. Billie Holi-
day gıbi sözlerle müzıği sürüklü-
yor. Cümleleri tümüyle kendısıne ait.
Strange Fruıt"la Holıday'e bır kez
daha selam veriyor. Çağdaş şarkı-
cılığın canlı bır örneğı olarak caz.
pop, funk, countrv' ve blues'un öz-
hael standardı Skylark'ta ve Neil
Young'ın ünlü Harvest Moonunda
dayeniden yakalıyor. VV'ilson. Nevv
Moon Daughter albümünde seslen-
dirdiği Solomon. Find Hım ve A
Little Warm Death'le besteci tara-
fını da gün ışığına çıkardı. Nevv Mo-
on Daughter'ın ardından. Jacky Ter-
rason'la birlikte Rendez-vous albü-
münde caz standartlannı yeniledi.
Cassandra VV'ilson, her albümü-
ne bir öykü, şarkılanna da ö>kü-
nünbölümlerigözüylebakıvor. Ba-
şı. gelişimi ve sonu olan öyküler
bunlar. Sınırlar ve tanımlar Cas-
sandra VVilson'a çoktan boyun eğ-
di. VVilson öykülennin olanca özgür-
lüğüyle yazılışına bir kez de Açık-
hava'da tanık olacağız
'Bir balerinin trajiköyküsüy
Açıkhava \la
• St.Petersburg Bale
Tiyatrosu bu kez ünlü
balerin Olga
Spessivtseva'nın
öyküsünü anfatan *Red
Giselle' adlı gösteriyi
1-5 Eylül'de Istanbul'da
sahneleyecek.
Kültür Servisi - Genç Pamuk-
bank sanat etkinliklerı çerçeve-
sinde, Rusya'nm çağdaş bale top-
luluklanndan biri olarak kabul
edilen St. Petersburg Bale Tıvat-
rosu, "Red Giselle: Bir Balerinin
Öyküsü" adlı göstenyı sergile-
mek üzere eylül ayında İstanbul'a
geliyor.
55 kişilik St. Petersburg Bale
Tiyatrosu. l -5 Eylül tarihinde Ce-
mil Topuzlu Açıkhava Sahne-
si'nde , ünlü balennlerden Olga
Spessivtseva'nın trajik >aşamöy-
küsünü Istanbullu sanatseverle-
rin beğenisine sunacak. Koreog-
rafisini Boris Eifmanın. dekor
ve kostümünü Vıacheslav Oku-
ne*'in vaptığı gösteride. St. Peters-
burg Orkestrasf nın şefliğıni Va-
lery O\sianiko\ üstleniyor. tkı
perdelikbale. Ça\ko>ski,Schnit-
ke. Bizet ve Adolphe Adamın
müziklerinden oluşuyor.
'GiseBe' rolü ile befleklerde yer
edinen Olga Spessivtseva'nın Rus-
ya'da başlayıp ABD'de biten. kla-
sik baleden modern dansa. bü-
yük aşklarından Batıdakı kor-
kunç yalnızlığına. iniş çıkışlarla
dolu gerçek yaşamöyküsünü ko-
nu a]an "Red Giselle: Bir Baleri-
nin Öyküsü'", tıyatronun yalın di-
lini kullanan dramatik ve kusur-
suz bır bale örneğı olarak nite-
lçndinlı>'or.. . ^ . .^-__
Dünya prömiyeri geçen
yıl Moskova Bolşoy Ti-
yatrosu'nda gerçek-
leştırilen ve daha
sonra St. Peters-
burg. Varşova ve
Nevv York'ta *
başarılı olan
gösten. lstan-
t
^ ^ » -
bul'dan sonra Tok-
yo'da sahnelenecek.
Önemli Rus tıyatro
ödüllerinin de sahibı olan
St. Petersburg Bale Tiyatro-
su. Pamukbank sanat etkinlik-
leri çerçevesinde 1996 yılında
da -Don Kişot'', "Bir Definin Dü>
leri" adlı gösteri ile îstanbullu sa-
natseverlerle buluşmuştu.
Topluluğa lstanbul'daki göste-
risinde Valery Ovsianikov yöne-
timindeki 65 kişilik St. Peters-
burg Orkestrası eşlik edecek.
Boris Eifman'ın "Red Giselle:
Bir Balerinin Ö>küsü" adlı bale
>apıtı, ünlü Rus balenn Olga Spes-
sıvtseva'nın anısına adanmış.
1895"te St. Petersburg'da doğan sa-
natçı. vaşamının ilk on yılını >e-
tımhanede geçirdi. lOyaşınday-
ken katıldığı St. Petersburg Impa-
ratorluk Bale Tiyatrosu'nda dik-
katleri üzerine çektığı sırada he-
nüz 15 yaşındajdı. Okuldan ay-
rıldıktanjonra Mannsky Tiyatro-
su'nda, ilende en iyi yorumcu
olarak kabul edileceği 'Gisetle"
de dahıl olmak üzere çeşitli gös-
ten lerde başdansçı olarak görev
aldı. Bu sırada patlak veren Rus
Devrimi, Olga'nın yas^mını de-
ğiştirdi. Rusya'dan göç et-
tikten sonra çeşitli ül-
kelerdeönemli top-
luluklarda dans
eden Olga; en çok
'Giselle', 'Kugu
Gölü've'Uyu-
van
turan Olga, Rusya'dan Batı'ya
göç ettikten sonra geçirdiği ruh-
sal bunalım nedeniyle genç yaş-
ta sahnelerden çekildi ve 20 yılı-
nı akıl hastanesınde geçirdi. Sağ-
lığına yeniden kavujunca New
York yakınlanndaki bir Rus ko-
lonisine yerleşen Olga Spessivt-
seva, 96 yaşında yaşama veda et-
tiği 1991 yılınadekoradaya-
şadı.
Güzel
1
gıbı kla-
sik bale ya-
pıtlannın
başrollerinde-
ki yorumuyla ün
kazandı.
Paris Operası'nda
tanıştığı ve birlikte
dans ettığı partnen Ser-
ge Lifar ile bale tanhınin en
ünlü cıftlennden bırıni
Michelangelo 'nun heykeline verdiği hasarın nedeni araştırılıyor
Pieta'nın sırrınıIBM^özec^"KülturServisî-Safiât tanhçıler MiclielaİH
gelo'nun kendi mezannı neden parçalara
böldüğünün sımnı çözmek için bilgisayar
teknolojisinden yararlanacaklar. ttalyan
Yüksek Rönesansı'nın büyük ustası Mic-
helangelo, blok mermer üzerine oyduğu
Florentine Pieta'sını, yetmişlerini sürdüğü
yıllardayapmıştı. Heykel yaptığı dönemde
de sanatçının çağdaşlan tarafından çok be-
ğenilmiş, hatta I553'te 'TheLifeofMkhe-
langelo' adlı kitabın yazan Asconio Condi-
\i'ye de ilham kaynağı olmuşru. "Heykelin
jjüzeUiği vthüznü uzerine konuşabilmek.
mümkün değil. Isnrap ve hüzün bu hey-
kellerde doruk noktaya ulaşıvor. Bu hey-
kel,onun bugünekadar vaptığı en zahmet-
Uiş..."
Heykele övgüleryazıladursun, Mıc
helangelo yaptığı heykelden hoşnu
değildı besbellı. Heykeli tamamladık
tan iki yıl sonra sanatçı, eline çekici
alarak onu değiştırmek istedı.
Kollan kırdı; Isa'nın sol baca-
ğını, Bakire Meryem'in sol ko-
lunu ve Maria Magdalene'ın sağ
solunu... Paramparçaedılen he>ke-
lin bir bölümü çok tanınmayan bir
heykeltıraş Tiberio Calcagni
tarafından restoreedildi. Fakat
Calcagni restorasyonutamam-
layamadan öldü.
Onanlan bu heykel şu anda
Tiorahsa'daki Öpera del Duomo Müzesi'nde
bulunuyor ve İsa'nın bacağı hâlâ kayıp.
Michelangelo'nun heykel üzerindeki zarar
verici tavn, yüzyıllardır sanatçılann ve ta-
rihçilerin kafasmı kanştınyor. Bu konu üze-
rine pek çok kişi farklı bakış açılan getiri-
yor. Ömeğin birileri mermerin çatlak oldu-
ğunu söylerken, bir başkası Michelange-
lo'nun, yaptığı işten
memnun olmadığı
için heykeli kırdığı
görüşünü savunuyor.
Bu-neykeHe-tlgili-
en doğru bilgiyi
eldeetmekiste-
Michelanuclo nun 1497-1500'de yaptığı bir başka
Pieta Roma St Peters'de bulunuvor.
yen Amerikalı sanat tarihçi JackVVasserman.
sonunda çareyi IBM servisine başvurmak-
tabuldu. Bilgisayar uzmanlan iki milyonda-
tayı bir araya getirerek, 700 dijital fotoğra-
fı peş peşe çekebilecek altı- lens kameray-
la yapıtın orijinal halini ortaya çıkaracak bir
program yapmaya başladılar bıle. Profesör
VVasserman bu programın heykel üzerinde
daha önce mümkün olmayan incelemenin
oluşrurulmasmda çok önemli yardımlarda
bulunacağını düşünüyor. VV'asserman ge-
çen hafta Floransa'da verdiği konferanstaya-
-pTt-üzerme-ştmlarr söylüyoıdur^Cateag^
ni'nin restorasyonunu gerçekleştirdiği böKim-
leri bilgisa)ar aracılığıyla ortaya çıkanrsak,
Mkhelangelo'nun,>apıtın hangj bölümleri-
ne zarar verdiğini de öğrenmiş olacağız. Bu
da bize Michelangelo'nun neden heykele za-
rar verdiği konusunda bilgiverecek. Michc-
langelo'nun he>keleotkekndiği için zarar ver-
diğini düşünmüyortım. Heykele ancak mem-
nun kalmadığı için hasar vermiş olabüir.
Meryem'inyüzüne baknğunızda düzehtne-
lerin izlerini görebUiyoruz. Michelangelo
heykele çok doğal bir ifade vermek isthor-
du>
IBM'in bu programı sanat dünyasında
bomba etkisi yaratacağa benziyor. Bu tek-
nolojiyle hem Pieta'nın yaratılışına ışık tu-
tulmuş olacak hem de dünya sanatında ka-
ranlıkta kalmış gerçekler gün ışığına çıka-
nlabilecek.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Yazı...
Telefonun sesiyle uyandım". Kaçıncı çalışıydı, bil-
miyorum. Yataktan fırlayıp, sanki dünyanın en
önemli haberinı bekliyordum, salona doğru koş-
tum: Saati bilmiyorum, zaten sabaha karşı yatmı-
şım.
Ama telefondakıne yeni uyandığımı söylemeye-
ceğim. Yakın birisiyse, sorun yok. Yatak odasın-
dan salona gelene kadar sesim borazan gibi öt-
mesin diye sesimi açmaya çalışıyorum.
Telefondaki ayıplamasın!
Aradaki mesafe en fazla on metre. Sesimi aç-
ma sürem ise en fazla on saniye. Birtakım elekt-
ronik cihazlarla aram iyi olmadığı için, telesekre-
terim yok. Bu yüzden telefona, kapanmadan ye-
tişmeliyım!
Yetişemiyorum. Aynı şey dün de oldu. Saat 10
sularıydı, bugün gibi ben yine yetişemedim. Za-
ten geç yatmıştım. Bir de sabah altı buçukta kla-
sik uyanmalarımdan biri başıma gelince, yanm sa-
at kadar kitap okumuştum.
Yani sözün kısası uykuya gereksinimim sürüyor.
Peki, iki gündürtelefon eden de kim! Aynı kişi mi?
Yoksa dünyanın en önemli haberini mi verecek!
Artık uyuyamam, hava oldukça sıcak. Yazımın
son günü, hatta dün yazmalıydım. Ama ne yaza-
cağım!
Her zaman günler öncesinden yazı konum bel-
lidir kafamın içinde. Zamanla şekillenir. Makinenin
başına oturduğumda, nadir ilişki kurduğum elekt-
ronik cihazlardandır bilgisayar, yazı bir çırpıda çı-
kar.
Yazının niteliğine göre birtakım kaynaklara ba-
kılacaksa bakılır, bilgiler doğrulanır, bazen de bir-
iki telefon açılır...
Ne var ki bugün öyle değil. Belki de sıcaklardan-
dır. Zaten şimdi en güzel bahane sıcaklar.
Memur zamlarının düşük tutulmasının nedeni
bile sıcaklarla açıklanabilir. Doların biraz düşme-
si, trafik kazalan, Adana depreminın ardındaki yı-
kıntılarfalan...
Olmuyor! Düşünüyor düşünüyor, birtürlü "neya-
zacağımı" bulamıyorum. Kitaplar kanştırıyorum,
son ayın dergilerine bakıyorum, bir türlü işin için-
den çıkamıyorum.
Hemangi bir yazı konusu kafamın içinde oluş-
muyor. Kesinlikle sıcaklardandır.
En iyisi sayfa editörümüz Handan Şenköken'e
telefon açıp, bu haftakı yazıyı yazamayacağımı
söylemek. Bir hafta da köşem boş kalsın! Şimdi-
ye kadar boş kalmadı.
(İki sene önceki üniversite sınavlarının sonuçla-
n yüzünden birkez yazım, bu köşede, yayımlan-
mamıştı. Yani ben köşemi hiç boş bırakmadım. Bı-
rakmaya da niyetim yok!)
Evet, evet en iyisi editörüme telefon edip, bu haf-
ta yazamayacağımı bildirmek. Nasıl olsa elinde
birçok kültür, sanat haberi vardır. Onlardan birka-
çını koysa köşe dolar. Kimse de farkına varmaz!
Doğrusu bu da içime sinmiyor. Cumhurıyet'te-
ki ilk yazılarımın 1988'e uzanmasına karşın üç yıl-
dır sürekli "Işıldak ve Yelpaze"y\ perşembeleri ya-
zıyoaım. Ama yapılacafk pekrbir şey de yok.
Yalnızca yazı yazmak için, okuduğum bir kitabı
tanıtmak da anlamsız geliyor. Zaten geçen hafta,
okuduğum kitaplardan söz etmıştim. Eee bandrol
için de iki kez yazdık.
Gerçi konu tükenmedi. Hiç tükenir mi. Türki-
ye'de yaşıyorsanız. Istanbul'da yaşıyorsanız.
Suç sıcaklarda! Telefona sanlıyorum. Kibarca, bu
hafta yazamayacağımı bildiriyorum! Ne yapalım,
okurlanm da bir hafta beni okumasınlar!
Masamın başına geçip, Behçet NecatigiPin
"Yazı" şiirini bir kez daha yüksek sesle kendi ken-
dime, yazı sorumluluğunu üzerinden atmış bir ada-
mın rahatlığıyla okuyorum:
Ve şairler boyuna kimlere yazartar?
Yıkılmış köprülerin başında
Ürkmüş boşluktan biri inliyorsa
Ve şairler onlara geldimlere yazartar.
Yüzyılın en iyi İngilizce romanı
James Joyce'un 'Ulysses'i
• Kültür Servisi - lngiliz yazar James Joyce'un
'Ulysses' adlı eseri. 20. yüzyılda İngilizce
yayımlanan en iyi roman seçildi. Seçim, 1917
yılından beri klasik kitaplar yayımlayan Modern
Library adlı kuruluş tarafından belirlenen uzmanlar
kurulu tarafından yapıldı.
Birinciliği Joyce'un bir grup Dublinlınin
hayatlanndan bir günü anlattığı 'Ulysess' alırken
ikincıliğı Amerikalı yazar Scott Fitzgerald'ın
yazdığı ve Long Island sosyetesinin çöküşünûn
anlanfdığj "MuKteşem Gatsl)y"ardîrKurûT,
üçüncülüğe yine James Joyce'un eseri 'Genç Bir
Artistin Porfresi'ni, dördüncülüğe Rus asıllı yazar
VladimirNabokov'un 'Lolita'sını, beşinciliğe ise
Aldous Huxley"in 'Cesur Yeni Dünya' adlı eserini
değer buldu.
Toprak, su ve hava kirliüği
yanşmasi sonuçlandı...
• Kültür Servisi - Trakya çevresindeki olumsuz
sanayileşme ve çevTe kirlıliğine dikkat çekmek için
düzenlenen Ulusal Toprak. Su, Hava Kirliliğı
Karikatür Yanşmasi sonuçlandı. Ismail Gülgeç,
Erdoğan Bozok. Sinan Gürdağcık, Sami Caner ve
Kamil Yavuz'dan oluşan karikatürcü jüri üyeleri,
büyük ödülü Ömer Servi'ye verdiler. Başan
ödüllerini ise Mehmet Kahraman, Mümın Durma ve
Hakan Sümer, jüri özel ödüllerini Uğur Pamuk
(Çorum), Mümin Bayram (Bursa), Ihsan Kocagöz
(Istanbul) alırken özendirme ödülünü Ozan Tunç
-aldı. Aynca Sponsor Firma Mega-Asansörlerr'
Ödülü'nü Burhanettin Ardagil kazandı. Yanşmanın
sergisi ve ödül töreni 28-30 Ağustos tanhlen
arasında Edirne-Uzunköprü'ye bağlı Yeniköy'de
düzenlenecek Çevre Festivali'nde yapılacak. Aynca
Istanbul ve diğer illerde de yınelenecek serginın
fotoğraflan bir albümde toplanacak.
Grup Gündogarken konserleri...
• Kültür Servisi - Grup Gündogarken bugün
Boğaziçi Üniversitesi'nde konser verecek. Grup
daha sonra sırasıyla Çanakkale, Altınoluk, A^alık.
Bodrum, Marmarıs, Çeşme ve son olarak da 7
Ağustos'ta Rumelıhısan'nda izleyıcileriyle
buluşacak. 1 Eylül'de başlamak üzere özel bir
televizyon kanalıyla TV programı için anlaşma
yapan grup elemanlan, kasım ayı başlannda da yeni
bir albüm için stüdyoya girecekler. Aynca tıyatroyla
da yakından ilgilenen Grup Gündogarken, özel bir
projenin ön hazırlığını yapıyor.