Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 1998 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Banş ve Türkiye Cumhuriyeti Denklemi (I)
RAHMİ KUMAŞ Birleşmiş Milletler Türk Dernegi Başkanı
T
ürkiye Cumhuriyeti Dev- ki Rumlarla ilgilenip; Makedonya. Ege
letfnin Avrupa Birliği'ne
girmek istemesi çağdaş
olma ülküsünün birgöster-
gesidir. Ingilizce Europe-
an linion (EU) olarak ad-
landınlan Avrupa Birliği'ne üye 15 ül-
keden hiçbiri bizi istememektedir. Biz
ise bu birliğe girme ısteğimizi canlı tut-
maktayız. Bir bakıma başvuru ile ya da
çeşitli düzlemlerde ileri sürülen dilek
yöntemıyle AB'ye girmeye çalışmakta-
yız. Bu yaptıgımız doğru mu? Bu soru-
yayanıt verebilmek için Osmanlı lmpa-
ratorlugu'nun ve son çözümlemede Türk
soyunun ortadan kaldınlmasını amaçla-
yan Sevr Antlaşması sonrasında Ata-
türk'ün yürüttüğü dış politikayi belirt-
mek gerekir.
Emperyalist Batı'ya karşı yürüttüğü-
müz Kurtuluş Savaşı bitiminde imzala-
nan Lozan Banş Antlaşması bilebazı so-
runlanmızı çözememişti, askıya bırak-
mıştı. Örnegın Ylusul sorunu tngiltere
ile aramızda iyi ilişkiier kurulmasına
engel olmuştu. Sonunda bu sorun 1926
yılında çözülmüştü. Bu çözüm Türki-
ye'nin çıkanna olmamıştı. Ama Ata-
türk banşı temel ülkü seçtiğinden sonu-
ca katlanmıştı. Üstelik Türkiye'nin üye
olmadığı Uluslar Kurumu na, sorunu
tngiltere götürmüştü ve kendi denetim-
lerindeki l luslararası Sürekli Adalet Di-
vanı kendilerinden yana görüş vermiş-
ti. Bu çözümden sonra Ingiltere iledost-
ça ilişkiier kurulmaya başlanmıştır Fran-
sa ile Suriye sının konusu çözülmüştür.
Gerçi Hatay ile ilgili çözüm daha son-
ra bulunabilmişti. Yunanıstan ile ise Mü-
badiller (Türkiye'deki Rumlarla Yuna-
nistan'daki Türklerin değiştirilmesi) so-
runu 1930 yılında çözülmüştü. Gerçi bu
sıralar Uluslar Kunımu'nun Türkiye'de-
Adalan ve Batı Trakya'daki Türklerle il-
gilenmemesi gözden kaçmamıştı. Çün-
kü Uluslar Kurumu (Cemiyet-i Akvam)
da başından bu yana Birinci Dünya Sa-
vaşı "nın yenen devletlerince kurulmuş
bir örgüt olmuştu. Öyle ki bu kurumu
Türk topraklannı işgal eden devletler
kurmuştu. Amerikan Başkanı VVUson'ın
ünlü ilkelerine de denk düştüğü halde
ABD Senatosu bu kuruma ABD'nin ka-
tılmasını benimsememişti. Sovyet Rus-
ya'da bu örgüte girmemişti. Çünkü bu
örgütü kendisine karşı kurulmuş olarak
görmüştü. Atatürk'ün büyüklügü bura-
da bir daha belirgenleşmektedir. Çünkü
bu kurum Türkiye'nin sorunIan nadog-
ruluk içinde yaklaşmadığı halde, banş
için gerekli bir kurum olduğunu göre-
rek Türkiye'yi buradan uzak tutmama-
yaçalışmıştır. Amahiçbirzamandabu-
raya girebilmek için can atmamıştır.
Atatürk, Uluslar Kurumu'na başvu-
ruyla değil, çagrıyla girilmesini istiyor-
du. Bunu anlayan üye devletler I Tem-
muz 1932 günlü oturumda bir önerge ve-
rerek Türkiye'nin üyeliğe çağnlması-
nın kararlaştınlmasını istediler (I). Is-
panya'nın temsilcisi ilk sözü alıyor, Tür-
kiye'yi övüyor; ardından Türkiye'nin
geleneksel bir düşmanı olan Yunanis-
tan'ın Dışişleri Bakanı M. Mihalako-
pulos oldukça ateşli bir konuşma yapa-
rak öneriyi destekliyor ve Türkiye'yi
selamlıyor(2). Arka arkaya söz alan çe-
şitli devlet temsilcileri Türkiye'yi övü-
yorlar ve sonunda genel kurul Türki-
ye'yi örgüte üye olmaya ve değerli kat-
kılannı örgüte getirmeye oybirliğiyle
çağınyor. Onergenin kabulünden sonra
Türk Hükümeti'nin temsilcisi ilk kez
Uluslar Kurumu'nda yerini alıyor. Bu
toplantıya Dışişleri Bakanı Dr. Tevflk
RüştüAraskatılamadığından Bemtem-
sılcımiz Cemal Hüsnü Taray ile Sıvas
milletvekili (1946'dan sonra Dışişleri
Bakanı olan) Necmeddin Sadak bizi
temsil ediyorlar.
Türkiye'nin üye olmaya çağnldığı
Uluslar Kurumu'nun uluslararası ilişki-
Ierde kısa adı LN'dir. Bu ise Leagueof
Natkms İngilizce sözcüklerinin baş harf-
lerinden oluşmuştur. Nitekim bugünkü
Birleşmiş Milletler'de UN olarak bilin-
mekte ve UN ise (Jnion of Nations söz-
cüklerinin baş harflennden ortaya çık-
mıştır.
Türkiye'nin LN'ye üye olmaya çag-
nlması ülke basınında, özellikle Cum-
huriyet'teyeterorandaiJgiylekanşılanır.
Nitekim 9 Temmuz 1932 günlü Cum-
huriyet'te yazdığı başyazının sonlann-
da Yunus Nadi olduğu gibi şöyle de-
mektedir: ~Tüı1d>e, dünya yüzündehk;-
bir devletle ihtilâfı olmayan \e bütiin hu-
dutlannda bütün komşulanyla dostluk
münasebetlerini en kuvvetli şekillcriyle
tesis etmiş bulunan yegâne devlettir. Bu
demekrir ki biz Milletler Cemiyeti'ne
girmeden ev-vel dahi onun gayesi olmak
lazım gelen prensipleri hayatımızda ve
muhitimtzde tatbik etmiş bir miüetiz.
Avrupa de\ letleri hâlâ harp ta/mina-
tı dmalannın bitip tükenmez ttehlizJerin-
de bocalayıp durmorlar. Biz Yunanis-
tan'dan tazminat istemedik ve paraya
taallûk eden ihtilaflann sulhan hallini
harp tehditlerinden çok ehven bulduk.
Bu sayede Fransa'ıun istedigj emni>« Ya-
kınşarkta çoktan tatbikata geçirilen bir
hakikat olmuştur.
Biz zengin bir millet değiliz. Harabe-
lerimizi tamir edeceğiz diye Yunanis-
tan'ı bir para itasına kbar etmek için biz-
de dahi kâfî esbabı mucibe yok degildi.
Fakat Yunanistan'dan on milyon almak
için kendimiz yirmi milyon silah parası
verecektik. Ve fazia olarak ortalığa em-
nivetsizlik tohumlan dahi ekmiş olacak-
tık. Bu yoldaki emniyet ihtivaçlan em-
niyetsiztiğin belki başlıca amilidir."
Yunus Nadi'nin bu sağlam \e tutarlı
bakışını dönemin Dışişleri Bakanı Tev-
fik Rüştü Aras'ın TBMM'de 1931'de
yaptıgı konuşmadadagörürüz: "Cemi-
yeti Akvam fikri, Türkiye Cumhuriye-
ti'nin ve Türk inkılâbının pek hoşlandı-
ğı bir fikirdir. Adeta kendi nkrimizdir
diyebiliriz"*.
Atatürk de Türkiye'nin LN'ye girdi-
gi 1932yılıKasımı'ndaTBMM'yiaçış
konuşmasında şöyle demektedir: "Bizim
kanaatimizce beynelmilel siyasi emniye-
tin inkişafı için ilk ve en mühim şart, mil-
tetierin hiç olma/sa sulhu muhafaza fik-
rinde. saminıi olarak birteşmesidir". Bu-
nun için 1932 yılından Atatürk'ün ölü-
müne dek geçen 6 yıl içinde Türkiye
uluslararası dayanışmaya ve banşa de-
gerli katkılarda bulunmuştur. Bunlara
örrıek olarak Balkan Antantı'nı (Türki-
ye, Yunanistan, Yugoslavya ve Roman-
ya arasında 1934 yılında), Sâdâbad Pak-
tı'nı (1937 yılında Iran, ırak ve Afganis-
tan ile Türkiye arasında), 1937 yılında
Mısır Dostluk Antlaşması'nı, 1933 yı-
lında Saldınnın Tanımı Antlaşması'nı
(Türkiye SSCB, Yugoslavya, Çekoslo-
vakya. Romanya, Polonya, Estonya, Le-
tonya, Iran ve Afganistan arasında) \e
1936 yılında gerçekleştirilen Montrö
Boğazlar Sözleşmesi'ni göz önüne al-
mamız yeterlıdir. Bu aradaTürkiye Ulus-
lar Kurumu'nun kararlanna da uymaya
özen göstermiştir. Örnegin, 1935 yılın-
da italya Habeşistan'a saldınnca, LN
bu ülkeye ekonomik ve mali yaptınm-
lar uygulanmasını kararlaştırdığında
Türkiye bu yaptınm demetini benimse-
mıştir. Hem de kendisine zarar veren
bıryanı olduğu halde... Tıpkı bugünkü
Irak ambargosunda olduğu gibı. Açık-
ça Türkiye her zaman önce dünya ban-
şı, sonra ulusal çıkar anlayışını sürdiir-
müştür. Nitekim Şe\ket Süreyya Ayde-
mir Tek Adam'ın III. cildinin 416 ve 417.
sayfalannda bir ara başlık atmaktadır
u
Dünyanın Celecegi için biiyük inancı ve
bir önsezi: Dünya Vatandaşlıgı". Triko-
pis'ısavaşalanındarutsakaldığındaeli-
nı sıkar ve "'Herkomutanyenilebilir''dı-
yerek inceliğini gösterir. 1937 yılında da
Ankara'ya gelen Romanya Dışişleri Ba-
kanı Titulesko'\ a "Dümanın filan yerin-
de bir rahatsızlık varsa, bana ne, deme-
meliyiz (...) Bir vücudun parmağının
ucundaki acıdan, bütün vücut mütees-
sir olur" dıyerek yeryüzünde yaşayan-
ları bıribırlennın acılannı anlamaya ça-
ğınr.
Demek oluyor ki Atatürk döneminde
(ardından gelen İnönü döneminde de)
uluslararası banşı koruyup geliştirmek-
ten kaçınılmamıştır. Üstelik bu yönde
Türkiye özverilerde göstermiştir. Nite-
kim Yunus Nadi yukarda sözünü ettiği-
mizyazının sonlannda "Her millet Tür-
kiye kadar samimi ve feregatkâr olma-
yı bilse insanlığa az buz dahi olsa bir
parça huzur ve sükûn havası tenefTus et-
tirmek mümkün olacaktır" dıye çok ye-
rinde biryargı ileri sürmüştür.
Işte bütün bu gelişmelerden sonra
Atatürk öldüğünde Uluslar Kurumu bü-
yük bir üzüntüye boğulmuştu.
Türkiye'nin LN'den sonra UN, NA-
TO ve EU ile ilişkilerini irdelemek ay-
rı bir yazıda olanaklı olacaktır.
(1) 6 Kasım 1962 günlü Cumhuhyet
s. 2, Cemal Hüsnü Taray, Atatürk Dev-
rinde dış durumumuz. 9 Temmuz 1932
günlü Cumhuriyet. Yunus Nadi, Türki-
ye 'nin Milletler Cemiyeti 'ne girmesi
(2) Yunus Nadi 'nin adı geçen yazısı
ve 24 Temmuz 1932 günlü Cumhuri-
yet in 4. savfası (19 Temmuz 1932 gün-
lü Times ta çıkan yazı ahntısı)
Atatürk ve Lozan Antlaşması
ERDOĞAN TİJKER SerbestEmekli-Samsun
Bilindiği gibi yıllarönce
Osmanlı Imparatorluğu,
ekonomisi ve dış politikası
ile tamamen güçlü devlet-
lerin güdümüne girmişti.
Padişahlar kendi saltanat-
lanndan başka bir şey dü-
şünemezolmu^lardı. Halk.
uzun savaşlardan yorgun ve
perişan düşmüştü. Kendi
ülkesiade sığıntı gibi idi,
gelecek güvencesi yoktu,
korku ve endişe içinde ya-
şıyordu. bir lokma bir hır-
ka ile yetiniyordu.
^ ^ f Temmuz,
^ ^ ^ Lozan Ba-
^ T nş Antlaş-
I ması'nın
- A , 75. yıldö-
nümü hepimize kutlu ol-
sun. Bu antlaşma ile bize
bağımsız, onurlu bir devlet
bırakan büyük Atatürk' ü,
İnönü yü. süah arkadasla-
rını ve aziz şehitlerimizi
mınnetle anarken, Lozan
barışına nasıl gelindiğini
yeniden anımsayalım.
Amerika ve Avrupa'da ise
sanayide kıyasıya bir yanş
başlamıştı. Kara, hava, de-
niz ulaşımındaki gelişmeler
askerliğe de uyarlanıyordu.
Sanayi kapasitesi arttık-
ça hammaddeye olan ge-
reksinim de artıyordu. Güç-
lü devletler öbürlerine kar-
şı istünlük saglamak için
dünytnın özgür akjla jjlaşa-
mamış, amatopragı zengin
ülkelerini kendi aralannda
bazen anlaşarak. bazen de
dalaşarak paylaşıyorlardı.
Osmanlı ise herkesin iş-
tahını kabartan zenginlik-
lerini degerlendiremiyor.
saraylarda görkemli salta-
natlannı sürdürebilmenin
yollannı düşlüyorlardı. Güç-
lülerona hastaadamdiyor-
lardı. Birinci Paylaşım Sa-
vaşı'ndan yenik çıkan Os-
manlı'nın kolu kanadı kı-
rılmış, 30 Ekim 1918
Moodros MütarekeBİ'yle de
kayıtsız koşulsuz teslim ol-
muştu.
Atatürk bu mütarekeyi
kabul etmedi. Silahlann tes-
lim edilmemesini istedi. Kı-
tasını bırakıp Istanbul'a gel-
mesi istendi.
tstanbul'a geldıgi tarih
olan 13 Kasım 1918 günü,
Haydarpaşa Iskelesi'nden
bindiği şehir hatlan gemi-
sinin güvertesinde (1) iş-
galci gemıleri gösteren ya-
veri Cevat Abbas'a:
u
Ge^
dikleri gibi giderler" dedi.
Istanbul 'da o günlerde ış-
galcilerle işbarliği yapan bir-
çok örgüt bulunuyordu. Ör-
neğin Mavri Mira ve Pon-
tus Cemiyetleri Rum-Yu-
nan Megala-ldea'sını amaç-
lıyordu. lngiliz Muhipleri
Cemiyeti'ne katılanlann ba-
şında Osmanlı padişahı ve
Halife-i Ruyi Zemin unva-
nmı taşıyan V'ahdettin. Baş-
bakan Öamat Ferit, lçişle-
ri Bakanı Ali Keınal ve Sa-
it Molla ile Rahip Frevv var-
dı. Kürt Teali Cemiyeti,Te-
ali-i Islam Cemiyetleri gi-
bi kendi alanlarında çalı-
şanlar en önemlileri idi.
Bunlarakarşı kurtuluş ça-
releri arayan Edirne ve ha-
valisınde, Trakya Paşaeli
Cemiyeti, Istanbul'da, Do-
gu lllerini Milli Savunma
Cemiyeti, Trabzon'da Huku-
ku Koruma Cemiyetleri ku-
ruldu. Saldınya uğrayan yer-
lerin ileri gelenleri de ken-
diliğinden Kuvayı Milliye
Bırlikleri'nıoluşturuyorve
direnişe geçiyorlardı.
15 Mayıs'ta Yunanlılar'ın
Izmir'eçıkmasınakarşılık,
Atatürk 19 Mayıs 1919'da
Samsun "a ayak bastı. Amas-
ya, Erzurum ve Sıvas'ta ya-
pılan toplantı ve kongreler-
le bitkin ulusu "Ya istiiüai,
ya ölüm" parolasıy la ayak-
İandırdı. 30 Ağustos 1922'de
Başkomutanlık Meydan Sa-
vaşı'nda kesin zafer kaza-
nıldı.
9 Eylül 1922'de Yunan-
lılar Izmir'de denize dökül-
dü. 11 Ekim 1922'de Mu-
danya Mütarekesi imzalan-
dı.
28 Ekim 1922'de ttilaf
Devletleri Ankara ve padi-
şah hükümetlerine Lozan
Banş Konferansı'na çagn
yaptilar. Atatürk Türkiye'yi
ancak Ankara hükümeti
temsil çtmeye yetkili oldu-
gu gerekçesiyle, 1 Kasım
1922'de Saltanatı TBMM
karan ile kaldırdı. Görüşme-
ler yapılırken ve ortak ko-
misyon kararalmakta boca-
larken, Atatürk sıranın üs-
tüne çıkıp yüksek sesle:
"Efendiler. Hâkimiyet,
sartanat kuvvetie. kudrette
veznrla alınır. Saltanat mut-
laka kalkacaktu". Onavlar-
sanız iyi olur. Aksi takdirde
yine hakikat usulü dairesin-
de ifade olunacaktır. Fakat
ihtimal bazı kafalar kesile-
cektir" dedi. Bunun üzeri-
ne Ankara Milletvekili Ho-
ca Mustafa Efendi söz ala-
rak:
"Afedersiniz paşam, ay-
dınlandık" dedi. Konu ka-
pandı. 17 Kasım 1922'de
soylu ulusumuzu utanca dü-
şüren sefil, hain Vahdettin
bir tngiliz savaş gemisine
binerek fstanbul'dan kaçtı.
21 Kasım 1922 Lozan
Banş Konferansı başladı.
TBMM hükümetini Mu-
danya'da başanyla temsil
eden Ismet Paşa Lozan'da da
Dışişleri Bakanı olarak tem-
sil etti. Banşmasasındaasır-
lık hesaplar görülüyordu.
Ingılızlenn kapitülasyonla-
rın kaldınlmasına yanaş-
mamalan üzerine, 4 Şubat
1923'te Lozan'da banş gö-
rüşmelenne ara verildi.
Atatürk bu sırada 70 gün-
lük bir yurt gezisinde iken
17 Şubat 1923'te Izmir'de
Türkiye Iktisat Kongresi'ni
topladı. Tanm, sanayi, tica-
ret ve işçi sınıflannın tem-
silcilerinden oluşan kongre-
de ittifakla kabul edilen 12
maddelik Misak-ı Iktisadi,
banş görüşmelerinde da-
yatma yapan lngiliz Dışiş-
leri Bakanı LordCurzon'a
da en anlamlı bir yanıt ol-
du.
Se\TAntlaşmasuun uygu-
lanamayacağını anlayan tn-
giltere'nin yumuşamasıyla
23 Nisan 1923'te taraflar
Lozan'Ha yeniden bir araya
geldiler.
Aralıklarla veolumlu ge-
çen görüşmeler sonunda 5
bölüm ve 143 maddeden
oluşan antlaşma bütün taraf-
lann oluru ile 75 yıl önce bu-
gün (24 Temmuz 1923 gü-
nü) Lozan Ünıversıtesi'nin
satonunda törente îrnzâlan-
dı. Bugünü yürekten kutla-
malıyız.
ECumhurİYet
kitap kulübü
Taksim Sergi Salonu
TEMMUZ AYİ ETKİNÜKLERİ
SOYLEŞİLİ İMZA GUNU
PENCERE
İzmit'in Kavakları,
Çankaya'mn Bahçesl...
Ismet Solak'ın haberı dün Hürriyet'in birinci
sayfasında baş köşedeydi.
Cumhurbaşkanı Demirel demiş ki:
"- Koç-Ford ortaklığı fabhkasını kursun diye
Çankaya'mn bahçesini bıle veririm."
Cumhurbaşkanı böyle bir şey söyler mi?.. Sü-
leyman Bey Çankaya'mn konuklarına "Atatürk'ün
evine hoş geldiniz" demiyor muydu?..
Anlaşılan Demirel heyecanlanmış...
•
Sorun nedir?..
Koç-Ford ortaklığıyla Türkiye'de yeni bir otomo-
bil fabrikası kurulacak...
700 milyon dolarlık bir yatırım...
Yeni fabrika sanayileşmede yeni bir adım, bin-
lerce insana iş ve aş demek...
Peki, fabrika nerede kurulmalı?..
Sorun bu...
•
Amerikalıya "Gel fabrıkanı Çankaya 'nın bahçe-
sine kur" desek, adam hesabını kitabını yaptıktan
sonra kafasını kaşıyıp diyecektir ki:
- Buraya fabrika kunjlmaz.
Nereye kurulur?
Koalisyon hükümeti bu iş için Izmit'te SEKA
arazisini "fans/s"ediyor.
Muhalefet diyor ki:
"- SEKA arazisi peşkeş çekiliyor."
Tartışma büyüdü, Cumhurbaşkanı'nı ve Baş-
bakan'ı da sanp sarmaladı.
•
Medya çok kötü bir iş yapıyor, basının rüzgâr
gülleri Koç'u sürekli pohpohluyorlar, öteden beri
dalkavukluk rüzgân köşelerde esip durmaktadır.
Koç'a iyilik mı bu?..
Hayır; eleştiri her kişiye, her hükümete, her fir-
maya gereklidir.
Dünyada Ford adı ne anlama geliyorsa, Türki-
ye'de Koç sözcüğü benzer çağınmlar yaratır; Koç,
ülke çapında bir sanayi devidir; herkesin evinin mut-
fağında ya da banyosunda Koç markasına raslta-
nır; Koç'un reklamları basın için önemli gelir kay-
nağıdır; bugün varılan noktada TÜSİAD'la birtik-
te Koç Grubu'nun irticaya karşı laik cumhuriyet-
ten yana ağırtığını koyduğu görülüyor; ama bütün
bunlar Koç'un her yaptığı işin doğru olduğu anla-
mına gelmez.
Ülkenin büyük işadamlan kamuoyu önünde açık
seçik konuşmayı ve tartışmayı yeğlemezlerse,
Türkiye nasıl çağdaş bir toplum olabilir?..
•
Peki, Koç-Ford ortaklığının yeni otomobil fab-
rikası nereye kurulmalı?..
Soruyu şöyle mi yanıtlamalı:
"- Adam bastınyor 700 milyon dolan, biz naz-
lanıyoruz, gelsin tepemde kursun!.."
Olmaz böyle şey!..
Ford, Türkiye'ye iyilik için değil, kâr etmek, pa-
ra kazanmak için geüyor;ta. neler söylüyoruz?.. -.
Ikinci Dünya Savaşı'nclgn.bu yana yeterince sa--
nayileşemedik, ama ülkenin doğasını yok ettik!.. ,
Marmara sizlere ömür! Izmit Körfezi'ne fatiha!..
Istanbul çevresine yığılan sanayi akıl kârı mıdır?
Dengesizlik Türkiye'nin doğusunu Hindistan'a,
batısını Hollanda'ya çevirdi; Güneydoğu sorunu-
nu üretti; aklımız başımıza gelmedi.
Ford'un fabrikası neden SEKA'nın Izmit Körfe-
zi'ndeki kavak ormanında kurulacak?.. Doyurucu
kanıtlarla kamuoyu önüne çıkılmalı, sorulara inan-
dırıcı yanıtlar verilmelidir.
VEFAT
SITKJ COŞKUN
Değerli varlığımız, eşsiz insan
Sıtkı'mızı yitirdik.
Acımız sonsuzdur.
AİLEST
Not: Cenaze öğle namazını müteakip
Dolmabahçe Camii'nden kaldınlıp,
Zincirlikuyu Mezarhğf nda definedilecektir.
23 Temmuz Perşembe Saat: 18.00-20.00
YATAŞ OANIŞMA MERKEZLERI VE BAĞLI OLAN İLLER ADANA (0-322) 322 68 66 (HATAY) • ADAPAZAfll (0-264) 278 10 79 • AFYON (0-272) 215 42 52 •AĞRI (0-472)215 28 85 • AKSARAY (0-382) 212 59 54 - 213 26 06 •
AMASYA (0-358) 513 33 67 • ANKARA (0-312) 351 88 00 (5 hat) (ÇANKIRI ISPARTA.KIRIKKALE)- ANTAKYA (0-326) 216 15 94 • ANTALYA (0-242) 243 02 03 (BURDUfl) • BALIKESİR (0-266) 245 93 14 - 242 31 31 • ÇORUM
(0-364) 213 22 54' DENİZLİ (0-258) 261 39 15 • DİYARBAKIR (0-412) 221 50 60 • 221 24 49 (BATMAN HAKKARİ MARDIN SIİRT ŞIRNAK) • ELAZIĞ (0-424) 218 34 72 • 237 88 91 (BİNGOL, BİTLİS, MUŞ. TUNCELİ VAN) •
ERZİNCAN (0-446) 214 80 33 (3 hat) (AR0AHAN IĞDIR KARS) • ERZURUM (0-442) 218 82 02 - 235 05 40 • ESKİŞEHİR (0-222) 221 09 99 (BİLECİK. KÛTAHYA) • SAZİANTEP (0-342) 220 70 31 - 220 20 11 (KİÜS. ŞANLIURFA) •
OIRESUN (0-454) 212 74 19 (3 M İ PBX) (OROU) - ISTANBUL (0-216) 309 54 10 (PBX) (BAHTIN BOLU BURSA. ÇANAKKALE. EDIRNE. KARABÜK. KIRKLARELİ KOCAELİ TEKlROAâ YALOVA. ZONGULDAK) • IZMİR (0-232)
853 13 00 - 853 13 13 (AYDIN, MANİSA MUĞLA UŞAK) • KAHRAMANMARAŞ (0-344) 231 42 19 • KARAMAN (0-338) 213 50 71 (2 bat) • KASTAMONU (0-386) 214 19 31 • KAYSERİ (0-352) 245 04 00 (20 hat) (KIBRIS. KIRŞEHİR)
• KONYA (0-332) 251 04 14 (2 tıal) • MALATYA (0-422) 322 76 66 - 325 46 61-68 (ADIYAMAN) -MERSİN (0-324) 327 39 60 (5 hat) • NEVŞEHİR (0-384) 213 75 05 • NİĞDE (0-388) 213 44 26 • RİZE (0-464) 213 16 73 (3 h«t)
(ARTVİN) • SAMSUN (0-362) 266 67 29 (TOKAT) • SIVAS (0-346) 225 06 05 • SINOP (0-368) 261 15 44 • TRABZON (0-462) 321 22 03 -321 17 36 (BAYBURT GÜMÜŞHANE) • YOZGAT (0-354) 217 23 66
hokamfcrina vyıun olarak yapılmakttdır Flyaılara KOV dahıldlr V«r|i oranlannda olablltctk6u k ı m p ı n j . T C Slnayı <* Tıcartt e ı k ı n l ı i . n ı n 25 M ı , , . 1994 tarlh vı 21940 s• )P11• t t b l i t hllkdml.
dt|ıflkUkl*r flyttltr» âynen yaıtııtiiicıknr Tal«pl«r ıtok vt Brtttm olanakları dahilınd* karııranacaktır
r i ı ı a y y f u n o a r a k j r a p ı l m a k t a d i y a ı a O rf « | o
B u k a m p a n r a Y a t a f A Ş ' n i n l a b l c f l y a t | a r a n n ı l a l c t n d a d ı r F l y a ı l a Tark L>raıı'dı
NEBIL OZGENTURK
Kitaplarını imzalayacak ve okurlarıyla söyleşecek.
Istıklal Cad. (Aksanat karşısı) Taksim Tel:252 38 81/82
CHP
Tire ilçe Başkanhğı'ndan
D U Y U R U
Cumhuriyetimizin 75. Yıldönümü Etkinlikleri
"LOZAN ve GÜNCELLİ6İ"
BÜIent BARATALI
CHP il Başkanı (Panel Yöneticisi)
Konuşmacılar:
Dr. Alev COŞKUN
Hacettepe - Boğaziçi Üniversiteleri
Öğretim Üyesi, Eski Izmir Milletvekili ve
Turizm Bakanı
Dr. Hakkı UYAR
9 Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi
Tarih : 23 Temmuz 1998 Saat: 18.00
Yer : Otel Tirem
TÜM HALKIMIZ DAVETLİDİR.