Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ 1998 PA2AR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Yerin Depmesi
ÇELIKGULERSOY
K
onu ustune bu ka-
çıncı vazım bende
ıyi bılemıvorum
"Deprem" başlığı
ıle en az 15 yıldır
yazdıklarım. ılgı
çekmedı Bır demecımı hıç beklen-
medık bır bıçımde Mıllıyet gazetesı.
on savfa başlığına bıle çıkarmıştı
"Yetkili ağızdan ciddî uvan!" Yetkı-
lı olduğumu so>lemı>orum
Sadece Istanbul tanhı ustune oku-
duklanmdan sonuç çıkararak uvan-
larda bulunmuştum Duz so> leyışı
ıle "deprem" lafının etkı > apmadığı-
nı gorerek bu kez değışık bır başlık
koyuyorum
Adana'da yerin geçenierde "lokal
olarak" o>naması üzerine, vazılı ve
gorsel medva araçlan, vine acıklı gö-
rüntulervedevorumJarladoldu. Ha-
beıier, çok doğal.
Vorumiar ise, mihonlarca kişinın > a-
şadığı (ve tam nufusu hiç bilinemeye-
cek olan) İstanbul'a sozu getirdikle-
rinde, once bir tuhaflaşı>orlar. Son-
ra da ozellikle "sorumlu bulmak" ko-
nusunda vararsız yorumlara ve suç-
lamalara girişiv oriar. Tuhaflıkları. > i-
ne yanılgılarda ve saptamalarda.
Yanılgıların başında. Istanbul'da
bır deprem halınde "kaç yapının yı-
kılacağı, kaç kişinin oleceği, kaçının
dayaralanacağı" tahmınlen gelı>or
Resmıçevrelerın>ıllardır\erdığı bu
tur kesinkes sayılann gülunçluğune.
kaç kez değindim: 2 bin şu kadar ya-
pı, yıkılırmıs. 3 bin şu kadar insan da
yaşamını yitirirmiş.
Bir yandan. niye bu kadar kesin \e
"küsuratü", ote yandan neden. o ka-
dar daaz? Bılen ve anlayan ben gel-
sın o kadar cıddî olan konuya so-
rumsuzluk ve cıddıvetsızlık getıren
bu kerv ana. iyice garip -ve hazin- ki,
Deprem Vakfı nın bır muhendıs (ya
da mımar1
) profesor yetkılısı de ka-
tıldı Cumhunyet'tekı demecınde o da.
"enaz"75(80değıl)bın>apı. 15(10
veVa 20 değıl) bin olu ve 45 (50 hıç
değıl) bin varalı sıralaması vaparak.
"muhasebe defteri" turunden sayı-
larveriyor.
Kesinden vazgeçelim. şoyle yakla-
şık bir sayılar dizisine ulaşabilmek
için bile, her semtin once zemin me-
kaniğinin yoklanması. y ani işe, ver ve
toprak analizlerinden başlanması ge-
rekmez mi? İki Çekmece'nin arasın-
daki koskoca bircoğrafvayı "hevelan
bolgesi" ılan eden, ama oradakı yo-
ğun ve yuksek yapılaşmayı da ancak
sey reden bır duzende zeminin anali-
zi bile, ne anlam taşır! Sonra, 1 mil-
von yapının beton, kolon.. sağlamlık-
lannın bir bir olçulmesi gibi ayrınn-
lı teknik işJer gerekmez mi? Bu işler,
ote vandan, yıllar almaz mı? Bu ba-
sıt gerçeklen goz ardı eden bu demec-
lerın, tuhaflığı ve haızınlığı, ışteboy-
le
Yararsızlığa gelince, o da "sorum-
lu bulmak" kav gasında goztemleniyor.
Basıru genelde,olayı basite indirgemek
tutumunda: Hırsız muteahhitler!
Bu. tam bir geleneksel "satır" po-
litikası. tş bu kadar kolav \e basit mi?
Sorumlu arayacak isek. en y ukarısın-
dan başlayarak: "Sistematikimaraf-
lan^ıle kaçak yapımları sureklı kol-
layıp gozeten yasama organı, altına-
ustune bakmadan dağı-taşı ımara açan
verel yonetımler ustaların çızıktır-
dığı projelere parayı alıp ımza>ı ba-
san mımar-muhendısler, (Batı ulke-
lennde uygulanan bırrejım olan) te-
mel açımı ve beton dokümü aşama-
larında denetım gorevıne bır kez bı-
le uğramayan, ama yapı kullanım ız-
nı aşamasına gelince. elını çalıştırıp
gozunu \uman beledıye elemanları
devlet ıhalelennde once kendı pavı-
nı kestığı ıçın muteahhıtın de zorun-
luolarak demırden-çımentodankıs-
ması volunu bıle bıle açan koltuk sa-
hıplen gıbı uzun bir listeyi, nereye
koyacağız?
Aslında sorumlu zincirinde en ba-
şa, "bilge halkımızı" yerleştirmekge-
rekir: Kendını bılen her toplum do-
ğal çevre ve egıtım sıstemının sınır-
lan gıbı kavramlara duydukları say-
gı ıle. nufus dengesını yuzyıllardır
korurken bız sadece 30 yılda, insan
savısını 4"e katlamadık mı? Bunca
hızlı \ e altı ıle ustu ıle tam v alap-şap
bır yapılaşma olgusunun temelınde
halkımızın uçkur serbestliği yatmı-
yor mu' <\ynı çızgıyı surdurursek,
kaçak ve kotu yapı salgınının vazge-
çılmezçarkı olan "ruş\ettahtereval-
lisi"nde. kalasın obur ucunda kim
oturuyor?
Onun için. bir sorumlu bulmak ça-
basının, bu aşamada artık hiçbir an-
lamı ve >aran yok. Bir vandan, suç tam
toplumsaldır.oteyandan. hertoplum.
yanlışlannı gun gelir. oder.
Tek pratik vol, bundan sonrasına
bakmaktır. Şimdi ne yapıp-edip tz-
mıt"ten Tekırdağ'a kadar uzanan, (ve
dun> ada bır benzerı de bulunmayan)
yoğun v erleşımın altının bır gün dep-
mesıne karşı zorunlu onlemlerı, bır
oncelık-sonralık sırasına ko>arak,
saptamak. ama onları kâgıt ustunde
bırakmav arak, y aşama geçırmek ge-
rekıyor
Bu bır uzmanlık ışı, hem de dün-
ya çapında.
Bırbırınden çuruk yapı bloklarının
daha ılk sarsıntıda dızlennın bağı ço-
zulup bulgur gıbı çev reye yav ılmala-
n ıle doğacağı kesın olan moloz dağ-
lanarasından once ana ulaşım damar-
lannınaçılabilmesivebunun ıçınge-
reklı araç-gereç turlennın ve sayıla-
nnın bellı edılıp bır yerlerde hazır
tutulmasindan başlayarak. afetten
kurtulabılecek ınsanlara ilk sağlık
yardımlannı yapacaktstasyonlann,sa-
v ısının ve yerlerinin saptanmasına ve
nerede -şans eserı- bırer açıklık kal-
mışsa oralara çadın ıle. elemanlan
ıle. malzemecılerı ıle, hemen kuru-
labılmesı ıçın acele hazırlıklara ote
yandan yaralıian hatta cesetieri enkaz
altindan çıkaracak ekiplerin kurulup.
bunların araç-gereçlerle donatımlan-
na sonra yiyecekve gıysı stoklanna
uzanan, bır dızı dağlar gibi işin, bir
bir planlanması gerekiyor.
Bu bılınen konuların dışında, etkı-
len ve sonuçları hıç kestınlemeyecek
bır dert, doğalgaz hatlarının patla-
masıdır' Buna da ne onlem alınır, ga-
lıba ancak Tanrı bılıyor
Bu planlamaları kim ustlensin?
4çık ve seçik olarak vazıvorum ki,
Ordu ustlenmelidir! Sivil kadrolann
hali ortada ve de buy iik çaplı bir afet-
te zaten işe el koymak zonında kala-
cak olan tek orgut. ordudur. Şimdi-
den etutlere başlamasında, sayısızya-
rar var. Bunuyıllar once bır kez Mıl-
lıyet 'te vazmıştım. Yani son bir yılın
gelişmelerinden esinlenmiş degilim.
Sadece, gerçekçilik edivorum!
Pekiyi, sivil kadrolar ve hazırtıkla-
n nedurumda? Bu ^ehırde değıl dep-
rem herhangı bır toplu afete karşı
yeterlı mıktarda tenturdı>ot ve sargı
bezıbıleolduğunusanmıyorum Var-
sa bıle, tam bır dağınıklık ve bırbı-
nnden habersızlık ıçınde olduğuna
da hıç kuşkum yok
Her zaman yaşanan çok daha ku-
çuk çaptakı sıkıntılar ve ola> lar. bu-
nun kanıtıdır Şehnmızde gelenek-
sel olarak, dıyelım. beklenmedık bır
kar fırtınasında, "izdihamdan", on-
ce fırınlann camı-çerçevesı ıner Ye-
rin oynaması ise ne kara, ne de yağ-
mura benzer.
Eskı Istanbul, 1950'lere kadar, bu-
yukorandatahtadanyapılmıştı Tah-
ta, yangına karşı dayanıksız, ama dep-
remde işe yarayan bır malzemeydı
Çıvılen çıkar-gırer, ama ev yennde
dururdu Oyle oldugu halde. son bu-
yuk sarsıntı olan 1894'te, 1 mılyonnu-
fuslu şehırde, bırkaç bin kışı oldu
Tam sayı bılınemıyor
Çunku Abdülhamid sansuru, "te-
laş-ı âmmeji" onlemek ıçın basına
bılgı akışını kesmıştı Ama Kapalı-
çarşı'nın çokmesı ve mınarelenn dev-
rılmesı, "zaviatın" hıç de az olmadı-
gını gostenyordu
O, "ahşapvetenha" bir tstanbuTda-
ki "telefat"fır. Cünümuzün kötü be-
ton kurulanna istifedilmiş 15-20 mil-
vonluk nufusu ile, ne sonuçlar ortava
çıkar, bir duşunmek gerekiyor.
Tann korusun! Bu dilekçok verin-
de ama, yetmediğini, tarih bize gös-
teriyor. Bu şehnn altı, en çok 100 yıl-
da bır, ıyıce oynamış Son zangırtı-
nın ustunden ılk kez 104 yıl geçtı
Lzmanlar bundan, yanı bu sessızlık-
ten, çok kaygılı
Ulkenın kendı de bıraz kaygı duy-
sa, çok yennde olacak Çiınkü uzun
tarihinde ilk kez olmak üzere bu ka-
dar çok insanı ve bu kadar çok bozuk
vapıvı bir arava getiren İstanbul'un
harap olması halinde. şehrin kendisi
degil, Turkiye'nin ekonomisi,o yikın-
tının albndan kalkamaz ve rüm işle-
rin nereve varacağını. ancak Tann bi-
lir.
ARADA BIR
ALİ HAYDAR PEKTAŞ
Âmâ Kadar Bile Doğayı
Sevmeyenlere
"Doğayı sevelım, onukoruyalım
1
' demekyetmez
Ona gıtmek, onu gormek onu ellemek, onu sev-
mek sonuçta bır parçası olmak gerek Hatta onun
bağrına sehpa kurmuş bır ressam gıbı çevreyı sey-
redın
1
Ya da değışık açılardan fotoğrafını çekıyor-
muş gıbı dıkkatle bakın
1
Bu bıle doğayı sevmenın
başlangıcıdır, onu sevmenın başkabır çeşıdıdır
Hadı dostorrr"fi6ktorunuz*bıte, "Açık havadS,
kırda yuruyun
1
" dedı Guneş sınmış havayı ıçını-
ze çekın' Ruzgâr kulaklarınızda muzık olsun Ha-
yal âlemıne dalın
1
Gerçekleştıremedığınız arzular ıçın,
"Dunyanın canı cehenneme'" deyın Bunlar ıçın kım-
se sızden para ıstemez Bu bır savaşa gırme hıç
değıldır Bunakarşın hâlâoguzelımdoğayaaçıl-
maya uşenıyorsanız açık havada, kırda çalışan res-
samların sergılenne gıdın Doğayı yavaş yavaş se-
veceğınıze emınım Ondan sonra da 3-5 kez "Hay-
dı, doğa yolu cnumuzdedır
1
" deyıp çıkarsanız ona
alışır ve bır doğa tutkunu, bır doğa koruyucusu
olursunuz
Gucum yetse şehırlerın kırı-pası gıtsın dıye sızı
kırtara goturur sağlık pompalardım Yoksa sız gu-
zel havada bıle başını pencereden çıkarmayan,
park ya da kır bumunun dıbındeyken bakmayan-
lardan mısınız'? O zaman sız bır lokmaya bır hırka
verecek kadar tembel bırısınız Tann yardımcınız
olsun
1
Onemsız Not Bırkaç yıl once sergımı Orta Ame-
rıkalı âmâ bır adamla oğlu gezmıştı "Yanlış gırdı-
ler, gozu gormeyen bır adamın resım sergısınde
ne ışı var?" dıye duşunmuştum Delıkanlı, resım-
lerı babasına anlatıyor, o da goruşlerını soyluyor-
du Bır aralık oğlu tablolardan bırını gostererek,
"Babam, şunu yazın mı yaptın dıye soruyor" de-
dı "Evet" deyınce, "Babam yeterınce sıcak renk
vurmadığını soyluyor" dedı Dıkkatlı bakınca âmâ-
nın haklı olduğunu gordum Başka resımlere yenn-
de bırkaç eleştırı daha yapınca hayretım ıyıce art-
tı Bunlar hep kırda çalışılmışresımlerdı OrtaAme-
rıkalı emınım kı sonradan kor olmuştu ve doğaya
dınmeyen hasretını bağrında taşıyordu
Şimdi Önemli Not: Acaba kulağıyla doğaya enş-
meye çalışan bu adam kadar da mı ızanımız, sağ-
duyumuz ve doğa sevgımız yok''
_.
Silkelenen Belleklerimiz...
AYŞE İLHAN
iir okuyan adam
1
dıyorlarmış
ona Okuduğuşıırde"camile-
ri kışla. minaneleri siingü. kub-
belen mığfer" olarak kullan-
ma hevesı yatıyor, onu seç-
_ mışokumakıçın lslamı sıya-
sete sokmak ıçın koyuldular yola, orgutlen-
dıler ıyıce, buy uk sermayelen, koruyuculan,
unıfonnalı guçlen (kadın-erkek) var şımdı
"Kanlı mı, kansız mı" dıyecek curetlerı de
fkfyuzlurnk ıçınde. demokrası-şerıat arasın-
da ışlerıne geldığı gıbı oynuyorlar Şııroku-
yana ceza verılır mıymış
0
Demokrasıye ya-
kışır mıymış'
Ba^ortusune karşı çıkmak tam bır gencılık-
mış Ulkemızın uygarlık yolundakı kazanım-
lannı Atatürk'un, sonsuza değın geçerlı ol-
dugu bugun ıyıce belırgınleşmış olan dev-
nmlerını yok etmek ıçın her yola başv uruyor-
lar Haın komşulann dışandan yapmak ıste-
dıklerını onlar ıçenden nasıl da desteklıyor-
lar *
4
Şiirokayanadam"yargıya, adalete kor-
ku. en azından tutukluk salmak ıçın ınsanla-
rı ayağa kaldırıyor
Sevgılı flhan Selçuk ne güzel yazdı Ona
ozgu o eşsız sozcuklen tam olarak yıneleye-
mem. ama yazının anlamı şuydu Dıncılenn
soy lemlenne, okuduklan şıırlere (') halk gu-
lup geçecek duzeye geldığınde cezaya gerek
kalmaz
O\ sa, oluşturduklan ortamda ağır tahnk, kış-
kırtma sayılacak çıkışlar elbette hukuka, ya-
saya çarpar Bu kotu gıdışın sarsıp sılkeledı-
ğı bellek eskılere gıtmekte zorlanmıyor
1938'de Parıs'teıdım Pasteur Anıtı"naya-
kın bır semttekı pazara gıderdım Bır gun bır
yaşlı kadın (satıcı). tezgâhının arkasından
uzanıp bana bır kâğıt verdı Yetışebıldığı her
geçene verıyordu Put (çarmıh) çızgılerı al-
tındakı yazılar tsa aşkına Hırıstıyanlık pro-
pagandası ıçenyordu Guldum, tum alanlarbe-
nım gıbı gulup geçıyorlardı, ne bır tepkı. ne
kavga-gurultu, ne tartışma
Pasteur Anıtı'nın çevresı bakımlı. temız,
guzel bır parktı, anıt da çok anlamlı Daha
sonra bırkaç aylık oğlumu arabasına koyup ora-
>a hava aldırmaya goturuyor, sıralardan bın-
ne oturup kıtap okuvordum Bır sefennde,
temız kıyafetlı, u>gartavırlı bır kadın (Fran-
sız) oturdu yanıma. neşehydı \e kolay dost-
luk kuranlardan
Sık sık goruşur olduk o yerde Çocuğumu,
ozellikle ellerını guzel bulduğunu soyluyor-
du Bır süre sonra, bekledığım gıbı merakla
sordu Nerelıydım
1
Soyledım Yetmedı Dı-
nım
7
Onu da soyledım lşte o zaman bekle-
-tnedtğtm bır şey oldu- Kadın yennde durama-
dı, pek hoşlandığı çocuğumu ve benı bırakıp
kaçtı Henuz nam-u nışanı (adı ve sanı) olma-
yan kulupten dışlanmıştım
1
Buna da gulup geç-
tı m
Pans'te ne yapıyorduk bız' Eşım Malıye
Bakanlığı'nda muşavır avukattı Yenı evlıy-
dık Bakan Fuat Ağralı. veteneklı buluyorol-
malıydı kı. onu lısansustu çalışma yapması ve
dıl oğrenmesı ıçın Pans'e gondermıştı 1938'ın
başları
Oradakı Turkler arasında yararlı bır daya-
nışma sergılenıyordu Başlarımız dıktı, Ata-
turk'un Turkıyesı'nden gelmıştık, paramız
degerlıydı Fransızlarkan ağlıyor"yaşamçok
pahalı" dıye her >erde haykınyorlardı Uste-
lık. Hitler "jaşam alanı" peşınde zor zapte-
dılıyordu Turkiye'nin saygınlığı heryönuy-
le bızı sararken, ne yazık kı 1938'ı bıtıreme-
den acı haber orada çarptı bızı Gozyaşlan-
na boğulduk
Dostlanmız arasında Nihat Erim. eşı Kâ-
mile. Adnan Çiftçi ve eşı, Dr Mucip Kara-
mızrakveeşı Erenköy Lısesı'ndentanıdığım
Neriman Enver Aka (ataşemılıter) ve eşı
Yuksek Muallım Mektebı'nden (Y Ogret-
men Okulu) arkadaşım Cahidevb Kâmıle, bır
yıl once Pans'te dogum yapmış, sonra çocu-
gunu Turkıye'de annesıne bırakıp donmuş
Geçtığı vollardan ben de geçecektım Tum ha-
zırlıklanmdayardımcı oldu Erenkoy Lısesı'nı
bıtırmış. ama ben onu babasından tanıyor-
dum
Prof Sabri Bey Tabııyecı (dogabılımcı)
arkadaşlanmızın hocasıydı Yeteneklennı ove
ov e bıtıremezlerdı Babasına benzeyen Kâmı-
le, Nıhat Enm ıçın bır şanstı bence Akıllı, se-
nnkanlı. dengelı ve bılgılı ıdı Turkçe ve Fran-
sızca konuşması çok tatlı gelırdı bana Fran-
sızca anadılıydı
Nıhat Enm. herkesın bıldığı gıbı. zekı ve
kulturlu. ama eşı gıbı alçakgonullu değıldı
Kendınden, bınkımınden, geleceğınden soz
ederken sergıledığı tavırlar, gozlerını yaşar-
tan hırslı davranışlan benı haylı duşundurmuş-
tu
Doğuma yakın, Pasteur Enstıtüsü'nün ya-
nındakı Pansıyon Pasteur'e taşınmıştık, da-
ha genışçe-bır daıre bularak Pansıyon sahı-
bı Madam Bachetemeklı öğretmendı, benı sev-
dı ve hep meslektaş davranışında bulundu Ka-
n- koca pek çalışkan kışılerdı, Çınlı aşçı gu-
zel yemekler yapardı Bır gun, yemek salo-
nuna erken gelmış olan uç erkegı kapıdan ba-
na gostererek "Şu üç genç adam istiyorlar ki
Fransa'yı bir kralvönetsin!" dedı. guluştuk
1938 sonlannda, Baudelocque doğumev ınde
bebeğe kavuştuk, Kâmıle goturdu benı ora-
ya
Gınş kapısmın ustunde şu yazı vardı "1914
savaşında \lmanlar burava bomba attılar:
>irmi kurban, unutnıa!"
Oğlumun yaşını doldurmasına az kala,
1939'da, zorla ertelenmış olan savaş patiadı
Sonu belırsız bır yataklı trenle bız Pans'ten
aynldık Eşım ızın bekleyecektı Italya'dadu-
rumun ne olacağını bılmedığımızden korku
ıçınde ıdık Yataklıdakı vagon arkadaşım Dr
Harice \çıkabn dı Obırıyılıkmeleğı ıdı Ye-
meğe nobetleşe gıdıyorduk, çocuğuma seve-
rek baktı yol boyunca
Turkıye'ye vannca denn bır nefes aldık Ha-
tıce Hanım'la aynlık fıraklı oldu
Bız kaçtık Fransa'dan. ama onlar daha ne-
ler neler çekeceklerdı Bırbınnın boğazma
sanlan tum bu dertlı mılletlenn bugun geldık-
len yere bakalım Geçmışı unutup kenetlen-
meye (çunku çıkarları o yolda) çalışıvorlar
Ya bızım komşularımız, yuzyıllarca hak et-
medıklerı "kavm-i necip" nıtemı> le pohpoh-
ladığımız. uğurlannda kan doktuğumuz Arap-
lar ve oburlen Yunanlılarla yarışacak kertede
haınce gınşımlerıyle gozumuzu oymaktan
başka ne yapıyorlar9
PENCERE
IVteçhulAsker'inKaüî...
"Meçhul" ne demek?..
Yanıt
Bılınmeyen!.
Uygarsayılan çoğu ulkede "Meçhul AskerAnı-
tı" vardır Cephelerde çarpışırken canını yıtırmış
adı sanı bılınmeyen kahramanlar ıçın heykel yap-
mak dunyada bır gorenek
Kımdır bu meçhul asker? .
Çanakkale'de yatan Yenı Zelandalı mı? Ceza-
yırtoprağınagomulu Fransız mı''. Mezan Hındıs-
tan'da kazılmış ingılız mı'?. Rusya'nın tıpısınde don-
muş Alman mı? Vıetnam bataklığında boğul-
muş Amenkalı mı^1
Zavallı meçhul asker
Gençtı
Hayata yenı başlıyordu, ozlemlen kursağında ote-
kı dunyaya goçtu
•
Pekı, kim oldurdu meçhul askerı?
Katıl kim'?
Faılı meçhul bır cınayet karşısında mıyız?
Hayır.
•
Bız Turkler Batı'nın karşısında "aşağılık komp-
leksıyle malûl" kışılenz..
Yazarımız ne yazar?
Bu ulkede Enver Paşa'ya sovmeyen aydm ıkı
elın on parmağı kadar azdır
Neden?
Çunku Enver, Bırıncı Dunya Savaşı'na gırıp
Mehmetçığı Galıçya'da, Kanal Seferı'nde, Mezo-
potamya'da harcayan kumandan değıl mı? .
Meçhul askerın katılı Enver mı?
•
Hitler'e kufreden çoktur, ırkçı emperyalıst bu-
nu hak etmıştır
Ya Churchill?..
Çanakkale Savaşı'nda Turklere karşı zehırlı gaz
kullanmayı duşunen Churchill değıl mı? Yenı 2e-
landalı, ingılız, Avustralyalı gençlenn Çanakkale
toprağına gomulmesı kımın yuzundendır
Yoksa meçhul askenn katılı Churchill mı?
•
Osmanlı, devletını "fetıh" uzenne kurarak çok
ınsana kıydı, ama, Batılının "emperyalızm"\ be-
nımseyerek kanına gırdığı gençlerı saymak ola-
naksız
Osmanlı "Nızam-ı Âlem"\ savunuyordu
Amerıkalının "Yenı Dunya Duzenı" çağımızın
"Nızam-ı Âlem"\ değıl mı'..
Meçhul asker anıtına torenle çıçek koyan "uy-
garBatıh" cınayetın faılını bal gıbı bılıyor
Ancak bız Enver Paşa'ya sovmesını bılırız de,
Fransız gençlennı Rusya kışının soğuğunda don-
durup Mısır'ın sıcağında kırdıran Napoleon'u ye-
re goğe koyamayanlara boş gozlerle bakanz
•
Guneydoğu'da meçhul asker yok
1
Guneydoğu'da olen Turk ve Kurt gençlennın ka-
tılı de açık seçık
"Duşukyoğunluklu çatışma" savaştan bır par-
mak gerıdedır
Terorden bır parmak rterde
Şu ulkede, ne olursa olsun, devlete karşı talep-
len ıçın kim sılaha sarılmışsa katıl odur
Meçhul, bılınmeyendır
Bılınmeyen bır şey yok
1
.
DENİZLİ 1. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo 1997 1129- 1998 570
Davacı Ummu Abaş ve arkadaşlan vekılı Av Telat
Erdat tarafından davalı Ibrahım Canaydın ve arka-
daşlan aleyhıne açılan ızale-ı şuyu davasının vapılan
açık yargılaması sonunda Davacı vekılı tarafından
açılan dava konusu Denızlı Merkez Bakırlı Mahalle-
sı, 123 sokak, 3565 ada 3 parsel 172 m2 mıktann-
dakı taşınmazın satılarak ortaklığın gıdenlmesıne
daırvenlen 14 5 1998 tanhlı karar davalılardan Ha-
san Alı Kıvırdak'a tum araştırmalara ragmen teblığ
edılemedığınden ışbu karar teblığ yenne kaım ol-
mak uzere ılan olunur Basın 32215
SİVAS 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1995 488-1997 615
Davacılar Lmıt Lluocak ve muştereklerı vekılı avu-
kat Ertan Sanan tarafından davalılar Sulevman Polat ve
muştereklen aleyhıne açılan tapu ıptalı ve tescıl davası-
nın yapılan vargılaması sonunda Mahkememızden ve-
nlen davanın reddıne daır karar, davacı vekılının tem>ı-
zı uzenne Yargıtay a gondenlmış. \argıtay 1 Hukuk
Daıresı nın 7 5 1998 tanhlı ılamı ıle \enlen karar onan-
mış olup tum aramalara rağmen adresı tespıt edıleme-
>en davalılar Gazı Demır Abdulkadır Kutûk ve Meh-
met Yucel Kutlu'ya teblıgat venne geçerlı olmak ûzere
ılan olunur ' Basın 31545
Şimdi Bellona'da her şey peşin f iyatına taksitle,
13 aya varan taksit seçenekleriyle.
Özel tasarımlar, uygun fiyatlar, gerçek kalite Bellona'da.
Mutlaka kıyaslayın,
bu avantaj kampanyasını sakın kaçırmayın.
BELLONA