14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ 1998 PA2AR OLAYLAR VE GORUŞLER Yerin Depmesi ÇELIKGULERSOY K onu ustune bu ka- çıncı vazım bende ıyi bılemıvorum "Deprem" başlığı ıle en az 15 yıldır yazdıklarım. ılgı çekmedı Bır demecımı hıç beklen- medık bır bıçımde Mıllıyet gazetesı. on savfa başlığına bıle çıkarmıştı "Yetkili ağızdan ciddî uvan!" Yetkı- lı olduğumu so>lemı>orum Sadece Istanbul tanhı ustune oku- duklanmdan sonuç çıkararak uvan- larda bulunmuştum Duz so> leyışı ıle "deprem" lafının etkı > apmadığı- nı gorerek bu kez değışık bır başlık koyuyorum Adana'da yerin geçenierde "lokal olarak" o>naması üzerine, vazılı ve gorsel medva araçlan, vine acıklı gö- rüntulervedevorumJarladoldu. Ha- beıier, çok doğal. Vorumiar ise, mihonlarca kişinın > a- şadığı (ve tam nufusu hiç bilinemeye- cek olan) İstanbul'a sozu getirdikle- rinde, once bir tuhaflaşı>orlar. Son- ra da ozellikle "sorumlu bulmak" ko- nusunda vararsız yorumlara ve suç- lamalara girişiv oriar. Tuhaflıkları. > i- ne yanılgılarda ve saptamalarda. Yanılgıların başında. Istanbul'da bır deprem halınde "kaç yapının yı- kılacağı, kaç kişinin oleceği, kaçının dayaralanacağı" tahmınlen gelı>or Resmıçevrelerın>ıllardır\erdığı bu tur kesinkes sayılann gülunçluğune. kaç kez değindim: 2 bin şu kadar ya- pı, yıkılırmıs. 3 bin şu kadar insan da yaşamını yitirirmiş. Bir yandan. niye bu kadar kesin \e "küsuratü", ote yandan neden. o ka- dar daaz? Bılen ve anlayan ben gel- sın o kadar cıddî olan konuya so- rumsuzluk ve cıddıvetsızlık getıren bu kerv ana. iyice garip -ve hazin- ki, Deprem Vakfı nın bır muhendıs (ya da mımar1 ) profesor yetkılısı de ka- tıldı Cumhunyet'tekı demecınde o da. "enaz"75(80değıl)bın>apı. 15(10 veVa 20 değıl) bin olu ve 45 (50 hıç değıl) bin varalı sıralaması vaparak. "muhasebe defteri" turunden sayı- larveriyor. Kesinden vazgeçelim. şoyle yakla- şık bir sayılar dizisine ulaşabilmek için bile, her semtin once zemin me- kaniğinin yoklanması. y ani işe, ver ve toprak analizlerinden başlanması ge- rekmez mi? İki Çekmece'nin arasın- daki koskoca bircoğrafvayı "hevelan bolgesi" ılan eden, ama oradakı yo- ğun ve yuksek yapılaşmayı da ancak sey reden bır duzende zeminin anali- zi bile, ne anlam taşır! Sonra, 1 mil- von yapının beton, kolon.. sağlamlık- lannın bir bir olçulmesi gibi ayrınn- lı teknik işJer gerekmez mi? Bu işler, ote vandan, yıllar almaz mı? Bu ba- sıt gerçeklen goz ardı eden bu demec- lerın, tuhaflığı ve haızınlığı, ışteboy- le Yararsızlığa gelince, o da "sorum- lu bulmak" kav gasında goztemleniyor. Basıru genelde,olayı basite indirgemek tutumunda: Hırsız muteahhitler! Bu. tam bir geleneksel "satır" po- litikası. tş bu kadar kolav \e basit mi? Sorumlu arayacak isek. en y ukarısın- dan başlayarak: "Sistematikimaraf- lan^ıle kaçak yapımları sureklı kol- layıp gozeten yasama organı, altına- ustune bakmadan dağı-taşı ımara açan verel yonetımler ustaların çızıktır- dığı projelere parayı alıp ımza>ı ba- san mımar-muhendısler, (Batı ulke- lennde uygulanan bırrejım olan) te- mel açımı ve beton dokümü aşama- larında denetım gorevıne bır kez bı- le uğramayan, ama yapı kullanım ız- nı aşamasına gelince. elını çalıştırıp gozunu \uman beledıye elemanları devlet ıhalelennde once kendı pavı- nı kestığı ıçın muteahhıtın de zorun- luolarak demırden-çımentodankıs- ması volunu bıle bıle açan koltuk sa- hıplen gıbı uzun bir listeyi, nereye koyacağız? Aslında sorumlu zincirinde en ba- şa, "bilge halkımızı" yerleştirmekge- rekir: Kendını bılen her toplum do- ğal çevre ve egıtım sıstemının sınır- lan gıbı kavramlara duydukları say- gı ıle. nufus dengesını yuzyıllardır korurken bız sadece 30 yılda, insan savısını 4"e katlamadık mı? Bunca hızlı \ e altı ıle ustu ıle tam v alap-şap bır yapılaşma olgusunun temelınde halkımızın uçkur serbestliği yatmı- yor mu' <\ynı çızgıyı surdurursek, kaçak ve kotu yapı salgınının vazge- çılmezçarkı olan "ruş\ettahtereval- lisi"nde. kalasın obur ucunda kim oturuyor? Onun için. bir sorumlu bulmak ça- basının, bu aşamada artık hiçbir an- lamı ve >aran yok. Bir vandan, suç tam toplumsaldır.oteyandan. hertoplum. yanlışlannı gun gelir. oder. Tek pratik vol, bundan sonrasına bakmaktır. Şimdi ne yapıp-edip tz- mıt"ten Tekırdağ'a kadar uzanan, (ve dun> ada bır benzerı de bulunmayan) yoğun v erleşımın altının bır gün dep- mesıne karşı zorunlu onlemlerı, bır oncelık-sonralık sırasına ko>arak, saptamak. ama onları kâgıt ustunde bırakmav arak, y aşama geçırmek ge- rekıyor Bu bır uzmanlık ışı, hem de dün- ya çapında. Bırbırınden çuruk yapı bloklarının daha ılk sarsıntıda dızlennın bağı ço- zulup bulgur gıbı çev reye yav ılmala- n ıle doğacağı kesın olan moloz dağ- lanarasından once ana ulaşım damar- lannınaçılabilmesivebunun ıçınge- reklı araç-gereç turlennın ve sayıla- nnın bellı edılıp bır yerlerde hazır tutulmasindan başlayarak. afetten kurtulabılecek ınsanlara ilk sağlık yardımlannı yapacaktstasyonlann,sa- v ısının ve yerlerinin saptanmasına ve nerede -şans eserı- bırer açıklık kal- mışsa oralara çadın ıle. elemanlan ıle. malzemecılerı ıle, hemen kuru- labılmesı ıçın acele hazırlıklara ote yandan yaralıian hatta cesetieri enkaz altindan çıkaracak ekiplerin kurulup. bunların araç-gereçlerle donatımlan- na sonra yiyecekve gıysı stoklanna uzanan, bır dızı dağlar gibi işin, bir bir planlanması gerekiyor. Bu bılınen konuların dışında, etkı- len ve sonuçları hıç kestınlemeyecek bır dert, doğalgaz hatlarının patla- masıdır' Buna da ne onlem alınır, ga- lıba ancak Tanrı bılıyor Bu planlamaları kim ustlensin? 4çık ve seçik olarak vazıvorum ki, Ordu ustlenmelidir! Sivil kadrolann hali ortada ve de buy iik çaplı bir afet- te zaten işe el koymak zonında kala- cak olan tek orgut. ordudur. Şimdi- den etutlere başlamasında, sayısızya- rar var. Bunuyıllar once bır kez Mıl- lıyet 'te vazmıştım. Yani son bir yılın gelişmelerinden esinlenmiş degilim. Sadece, gerçekçilik edivorum! Pekiyi, sivil kadrolar ve hazırtıkla- n nedurumda? Bu ^ehırde değıl dep- rem herhangı bır toplu afete karşı yeterlı mıktarda tenturdı>ot ve sargı bezıbıleolduğunusanmıyorum Var- sa bıle, tam bır dağınıklık ve bırbı- nnden habersızlık ıçınde olduğuna da hıç kuşkum yok Her zaman yaşanan çok daha ku- çuk çaptakı sıkıntılar ve ola> lar. bu- nun kanıtıdır Şehnmızde gelenek- sel olarak, dıyelım. beklenmedık bır kar fırtınasında, "izdihamdan", on- ce fırınlann camı-çerçevesı ıner Ye- rin oynaması ise ne kara, ne de yağ- mura benzer. Eskı Istanbul, 1950'lere kadar, bu- yukorandatahtadanyapılmıştı Tah- ta, yangına karşı dayanıksız, ama dep- remde işe yarayan bır malzemeydı Çıvılen çıkar-gırer, ama ev yennde dururdu Oyle oldugu halde. son bu- yuk sarsıntı olan 1894'te, 1 mılyonnu- fuslu şehırde, bırkaç bin kışı oldu Tam sayı bılınemıyor Çunku Abdülhamid sansuru, "te- laş-ı âmmeji" onlemek ıçın basına bılgı akışını kesmıştı Ama Kapalı- çarşı'nın çokmesı ve mınarelenn dev- rılmesı, "zaviatın" hıç de az olmadı- gını gostenyordu O, "ahşapvetenha" bir tstanbuTda- ki "telefat"fır. Cünümuzün kötü be- ton kurulanna istifedilmiş 15-20 mil- vonluk nufusu ile, ne sonuçlar ortava çıkar, bir duşunmek gerekiyor. Tann korusun! Bu dilekçok verin- de ama, yetmediğini, tarih bize gös- teriyor. Bu şehnn altı, en çok 100 yıl- da bır, ıyıce oynamış Son zangırtı- nın ustunden ılk kez 104 yıl geçtı Lzmanlar bundan, yanı bu sessızlık- ten, çok kaygılı Ulkenın kendı de bıraz kaygı duy- sa, çok yennde olacak Çiınkü uzun tarihinde ilk kez olmak üzere bu ka- dar çok insanı ve bu kadar çok bozuk vapıvı bir arava getiren İstanbul'un harap olması halinde. şehrin kendisi degil, Turkiye'nin ekonomisi,o yikın- tının albndan kalkamaz ve rüm işle- rin nereve varacağını. ancak Tann bi- lir. ARADA BIR ALİ HAYDAR PEKTAŞ Âmâ Kadar Bile Doğayı Sevmeyenlere "Doğayı sevelım, onukoruyalım 1 ' demekyetmez Ona gıtmek, onu gormek onu ellemek, onu sev- mek sonuçta bır parçası olmak gerek Hatta onun bağrına sehpa kurmuş bır ressam gıbı çevreyı sey- redın 1 Ya da değışık açılardan fotoğrafını çekıyor- muş gıbı dıkkatle bakın 1 Bu bıle doğayı sevmenın başlangıcıdır, onu sevmenın başkabır çeşıdıdır Hadı dostorrr"fi6ktorunuz*bıte, "Açık havadS, kırda yuruyun 1 " dedı Guneş sınmış havayı ıçını- ze çekın' Ruzgâr kulaklarınızda muzık olsun Ha- yal âlemıne dalın 1 Gerçekleştıremedığınız arzular ıçın, "Dunyanın canı cehenneme'" deyın Bunlar ıçın kım- se sızden para ıstemez Bu bır savaşa gırme hıç değıldır Bunakarşın hâlâoguzelımdoğayaaçıl- maya uşenıyorsanız açık havada, kırda çalışan res- samların sergılenne gıdın Doğayı yavaş yavaş se- veceğınıze emınım Ondan sonra da 3-5 kez "Hay- dı, doğa yolu cnumuzdedır 1 " deyıp çıkarsanız ona alışır ve bır doğa tutkunu, bır doğa koruyucusu olursunuz Gucum yetse şehırlerın kırı-pası gıtsın dıye sızı kırtara goturur sağlık pompalardım Yoksa sız gu- zel havada bıle başını pencereden çıkarmayan, park ya da kır bumunun dıbındeyken bakmayan- lardan mısınız'? O zaman sız bır lokmaya bır hırka verecek kadar tembel bırısınız Tann yardımcınız olsun 1 Onemsız Not Bırkaç yıl once sergımı Orta Ame- rıkalı âmâ bır adamla oğlu gezmıştı "Yanlış gırdı- ler, gozu gormeyen bır adamın resım sergısınde ne ışı var?" dıye duşunmuştum Delıkanlı, resım- lerı babasına anlatıyor, o da goruşlerını soyluyor- du Bır aralık oğlu tablolardan bırını gostererek, "Babam, şunu yazın mı yaptın dıye soruyor" de- dı "Evet" deyınce, "Babam yeterınce sıcak renk vurmadığını soyluyor" dedı Dıkkatlı bakınca âmâ- nın haklı olduğunu gordum Başka resımlere yenn- de bırkaç eleştırı daha yapınca hayretım ıyıce art- tı Bunlar hep kırda çalışılmışresımlerdı OrtaAme- rıkalı emınım kı sonradan kor olmuştu ve doğaya dınmeyen hasretını bağrında taşıyordu Şimdi Önemli Not: Acaba kulağıyla doğaya enş- meye çalışan bu adam kadar da mı ızanımız, sağ- duyumuz ve doğa sevgımız yok'' _. Silkelenen Belleklerimiz... AYŞE İLHAN iir okuyan adam 1 dıyorlarmış ona Okuduğuşıırde"camile- ri kışla. minaneleri siingü. kub- belen mığfer" olarak kullan- ma hevesı yatıyor, onu seç- _ mışokumakıçın lslamı sıya- sete sokmak ıçın koyuldular yola, orgutlen- dıler ıyıce, buy uk sermayelen, koruyuculan, unıfonnalı guçlen (kadın-erkek) var şımdı "Kanlı mı, kansız mı" dıyecek curetlerı de fkfyuzlurnk ıçınde. demokrası-şerıat arasın- da ışlerıne geldığı gıbı oynuyorlar Şııroku- yana ceza verılır mıymış 0 Demokrasıye ya- kışır mıymış' Ba^ortusune karşı çıkmak tam bır gencılık- mış Ulkemızın uygarlık yolundakı kazanım- lannı Atatürk'un, sonsuza değın geçerlı ol- dugu bugun ıyıce belırgınleşmış olan dev- nmlerını yok etmek ıçın her yola başv uruyor- lar Haın komşulann dışandan yapmak ıste- dıklerını onlar ıçenden nasıl da desteklıyor- lar * 4 Şiirokayanadam"yargıya, adalete kor- ku. en azından tutukluk salmak ıçın ınsanla- rı ayağa kaldırıyor Sevgılı flhan Selçuk ne güzel yazdı Ona ozgu o eşsız sozcuklen tam olarak yıneleye- mem. ama yazının anlamı şuydu Dıncılenn soy lemlenne, okuduklan şıırlere (') halk gu- lup geçecek duzeye geldığınde cezaya gerek kalmaz O\ sa, oluşturduklan ortamda ağır tahnk, kış- kırtma sayılacak çıkışlar elbette hukuka, ya- saya çarpar Bu kotu gıdışın sarsıp sılkeledı- ğı bellek eskılere gıtmekte zorlanmıyor 1938'de Parıs'teıdım Pasteur Anıtı"naya- kın bır semttekı pazara gıderdım Bır gun bır yaşlı kadın (satıcı). tezgâhının arkasından uzanıp bana bır kâğıt verdı Yetışebıldığı her geçene verıyordu Put (çarmıh) çızgılerı al- tındakı yazılar tsa aşkına Hırıstıyanlık pro- pagandası ıçenyordu Guldum, tum alanlarbe- nım gıbı gulup geçıyorlardı, ne bır tepkı. ne kavga-gurultu, ne tartışma Pasteur Anıtı'nın çevresı bakımlı. temız, guzel bır parktı, anıt da çok anlamlı Daha sonra bırkaç aylık oğlumu arabasına koyup ora- >a hava aldırmaya goturuyor, sıralardan bın- ne oturup kıtap okuvordum Bır sefennde, temız kıyafetlı, u>gartavırlı bır kadın (Fran- sız) oturdu yanıma. neşehydı \e kolay dost- luk kuranlardan Sık sık goruşur olduk o yerde Çocuğumu, ozellikle ellerını guzel bulduğunu soyluyor- du Bır süre sonra, bekledığım gıbı merakla sordu Nerelıydım 1 Soyledım Yetmedı Dı- nım 7 Onu da soyledım lşte o zaman bekle- -tnedtğtm bır şey oldu- Kadın yennde durama- dı, pek hoşlandığı çocuğumu ve benı bırakıp kaçtı Henuz nam-u nışanı (adı ve sanı) olma- yan kulupten dışlanmıştım 1 Buna da gulup geç- tı m Pans'te ne yapıyorduk bız' Eşım Malıye Bakanlığı'nda muşavır avukattı Yenı evlıy- dık Bakan Fuat Ağralı. veteneklı buluyorol- malıydı kı. onu lısansustu çalışma yapması ve dıl oğrenmesı ıçın Pans'e gondermıştı 1938'ın başları Oradakı Turkler arasında yararlı bır daya- nışma sergılenıyordu Başlarımız dıktı, Ata- turk'un Turkıyesı'nden gelmıştık, paramız degerlıydı Fransızlarkan ağlıyor"yaşamçok pahalı" dıye her >erde haykınyorlardı Uste- lık. Hitler "jaşam alanı" peşınde zor zapte- dılıyordu Turkiye'nin saygınlığı heryönuy- le bızı sararken, ne yazık kı 1938'ı bıtıreme- den acı haber orada çarptı bızı Gozyaşlan- na boğulduk Dostlanmız arasında Nihat Erim. eşı Kâ- mile. Adnan Çiftçi ve eşı, Dr Mucip Kara- mızrakveeşı Erenköy Lısesı'ndentanıdığım Neriman Enver Aka (ataşemılıter) ve eşı Yuksek Muallım Mektebı'nden (Y Ogret- men Okulu) arkadaşım Cahidevb Kâmıle, bır yıl once Pans'te dogum yapmış, sonra çocu- gunu Turkıye'de annesıne bırakıp donmuş Geçtığı vollardan ben de geçecektım Tum ha- zırlıklanmdayardımcı oldu Erenkoy Lısesı'nı bıtırmış. ama ben onu babasından tanıyor- dum Prof Sabri Bey Tabııyecı (dogabılımcı) arkadaşlanmızın hocasıydı Yeteneklennı ove ov e bıtıremezlerdı Babasına benzeyen Kâmı- le, Nıhat Enm ıçın bır şanstı bence Akıllı, se- nnkanlı. dengelı ve bılgılı ıdı Turkçe ve Fran- sızca konuşması çok tatlı gelırdı bana Fran- sızca anadılıydı Nıhat Enm. herkesın bıldığı gıbı. zekı ve kulturlu. ama eşı gıbı alçakgonullu değıldı Kendınden, bınkımınden, geleceğınden soz ederken sergıledığı tavırlar, gozlerını yaşar- tan hırslı davranışlan benı haylı duşundurmuş- tu Doğuma yakın, Pasteur Enstıtüsü'nün ya- nındakı Pansıyon Pasteur'e taşınmıştık, da- ha genışçe-bır daıre bularak Pansıyon sahı- bı Madam Bachetemeklı öğretmendı, benı sev- dı ve hep meslektaş davranışında bulundu Ka- n- koca pek çalışkan kışılerdı, Çınlı aşçı gu- zel yemekler yapardı Bır gun, yemek salo- nuna erken gelmış olan uç erkegı kapıdan ba- na gostererek "Şu üç genç adam istiyorlar ki Fransa'yı bir kralvönetsin!" dedı. guluştuk 1938 sonlannda, Baudelocque doğumev ınde bebeğe kavuştuk, Kâmıle goturdu benı ora- ya Gınş kapısmın ustunde şu yazı vardı "1914 savaşında \lmanlar burava bomba attılar: >irmi kurban, unutnıa!" Oğlumun yaşını doldurmasına az kala, 1939'da, zorla ertelenmış olan savaş patiadı Sonu belırsız bır yataklı trenle bız Pans'ten aynldık Eşım ızın bekleyecektı Italya'dadu- rumun ne olacağını bılmedığımızden korku ıçınde ıdık Yataklıdakı vagon arkadaşım Dr Harice \çıkabn dı Obırıyılıkmeleğı ıdı Ye- meğe nobetleşe gıdıyorduk, çocuğuma seve- rek baktı yol boyunca Turkıye'ye vannca denn bır nefes aldık Ha- tıce Hanım'la aynlık fıraklı oldu Bız kaçtık Fransa'dan. ama onlar daha ne- ler neler çekeceklerdı Bırbınnın boğazma sanlan tum bu dertlı mılletlenn bugun geldık- len yere bakalım Geçmışı unutup kenetlen- meye (çunku çıkarları o yolda) çalışıvorlar Ya bızım komşularımız, yuzyıllarca hak et- medıklerı "kavm-i necip" nıtemı> le pohpoh- ladığımız. uğurlannda kan doktuğumuz Arap- lar ve oburlen Yunanlılarla yarışacak kertede haınce gınşımlerıyle gozumuzu oymaktan başka ne yapıyorlar9 PENCERE IVteçhulAsker'inKaüî... "Meçhul" ne demek?.. Yanıt Bılınmeyen!. Uygarsayılan çoğu ulkede "Meçhul AskerAnı- tı" vardır Cephelerde çarpışırken canını yıtırmış adı sanı bılınmeyen kahramanlar ıçın heykel yap- mak dunyada bır gorenek Kımdır bu meçhul asker? . Çanakkale'de yatan Yenı Zelandalı mı? Ceza- yırtoprağınagomulu Fransız mı''. Mezan Hındıs- tan'da kazılmış ingılız mı'?. Rusya'nın tıpısınde don- muş Alman mı? Vıetnam bataklığında boğul- muş Amenkalı mı^1 Zavallı meçhul asker Gençtı Hayata yenı başlıyordu, ozlemlen kursağında ote- kı dunyaya goçtu • Pekı, kim oldurdu meçhul askerı? Katıl kim'? Faılı meçhul bır cınayet karşısında mıyız? Hayır. • Bız Turkler Batı'nın karşısında "aşağılık komp- leksıyle malûl" kışılenz.. Yazarımız ne yazar? Bu ulkede Enver Paşa'ya sovmeyen aydm ıkı elın on parmağı kadar azdır Neden? Çunku Enver, Bırıncı Dunya Savaşı'na gırıp Mehmetçığı Galıçya'da, Kanal Seferı'nde, Mezo- potamya'da harcayan kumandan değıl mı? . Meçhul askerın katılı Enver mı? • Hitler'e kufreden çoktur, ırkçı emperyalıst bu- nu hak etmıştır Ya Churchill?.. Çanakkale Savaşı'nda Turklere karşı zehırlı gaz kullanmayı duşunen Churchill değıl mı? Yenı 2e- landalı, ingılız, Avustralyalı gençlenn Çanakkale toprağına gomulmesı kımın yuzundendır Yoksa meçhul askenn katılı Churchill mı? • Osmanlı, devletını "fetıh" uzenne kurarak çok ınsana kıydı, ama, Batılının "emperyalızm"\ be- nımseyerek kanına gırdığı gençlerı saymak ola- naksız Osmanlı "Nızam-ı Âlem"\ savunuyordu Amerıkalının "Yenı Dunya Duzenı" çağımızın "Nızam-ı Âlem"\ değıl mı'.. Meçhul asker anıtına torenle çıçek koyan "uy- garBatıh" cınayetın faılını bal gıbı bılıyor Ancak bız Enver Paşa'ya sovmesını bılırız de, Fransız gençlennı Rusya kışının soğuğunda don- durup Mısır'ın sıcağında kırdıran Napoleon'u ye- re goğe koyamayanlara boş gozlerle bakanz • Guneydoğu'da meçhul asker yok 1 Guneydoğu'da olen Turk ve Kurt gençlennın ka- tılı de açık seçık "Duşukyoğunluklu çatışma" savaştan bır par- mak gerıdedır Terorden bır parmak rterde Şu ulkede, ne olursa olsun, devlete karşı talep- len ıçın kim sılaha sarılmışsa katıl odur Meçhul, bılınmeyendır Bılınmeyen bır şey yok 1 . DENİZLİ 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 1997 1129- 1998 570 Davacı Ummu Abaş ve arkadaşlan vekılı Av Telat Erdat tarafından davalı Ibrahım Canaydın ve arka- daşlan aleyhıne açılan ızale-ı şuyu davasının vapılan açık yargılaması sonunda Davacı vekılı tarafından açılan dava konusu Denızlı Merkez Bakırlı Mahalle- sı, 123 sokak, 3565 ada 3 parsel 172 m2 mıktann- dakı taşınmazın satılarak ortaklığın gıdenlmesıne daırvenlen 14 5 1998 tanhlı karar davalılardan Ha- san Alı Kıvırdak'a tum araştırmalara ragmen teblığ edılemedığınden ışbu karar teblığ yenne kaım ol- mak uzere ılan olunur Basın 32215 SİVAS 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1995 488-1997 615 Davacılar Lmıt Lluocak ve muştereklerı vekılı avu- kat Ertan Sanan tarafından davalılar Sulevman Polat ve muştereklen aleyhıne açılan tapu ıptalı ve tescıl davası- nın yapılan vargılaması sonunda Mahkememızden ve- nlen davanın reddıne daır karar, davacı vekılının tem>ı- zı uzenne Yargıtay a gondenlmış. \argıtay 1 Hukuk Daıresı nın 7 5 1998 tanhlı ılamı ıle \enlen karar onan- mış olup tum aramalara rağmen adresı tespıt edıleme- >en davalılar Gazı Demır Abdulkadır Kutûk ve Meh- met Yucel Kutlu'ya teblıgat venne geçerlı olmak ûzere ılan olunur ' Basın 31545 Şimdi Bellona'da her şey peşin f iyatına taksitle, 13 aya varan taksit seçenekleriyle. Özel tasarımlar, uygun fiyatlar, gerçek kalite Bellona'da. Mutlaka kıyaslayın, bu avantaj kampanyasını sakın kaçırmayın. BELLONA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle