15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUNIHURİYET 12 TEMMUZ 1998 PAZA 12 KULTUR • *• Aydm Büke, 'Iki Dahi Uç Opera'da Mozart ve Da Ponte'nin ortak çalışmalannı ele alıyor Vletiııle müziğin birlikteliğL..GÜL ERÇETİN Figaro'nunDüğünü, DonGiovanni ve Cosi Fan Tutte... Mozarfın en çok bili- nen üç operası. Bu üç başyapıtın Mo- zart'a aıl olduğunu biliriz de metin yaza- nnı tanımayız çoğumuz. Müzikle pro- fesyonel olarak ilgilenen kişilerin bile bugün sadece Mozart'ın metin yazan ola- rak tanıdığı Lorenzo Da Ponte. kendisi- ne yönelik bu ilgisizliği sezmişcesine anılannda şöyle söz ediyor Mozart'tan: "O zamanlar Viyana'da bence adı aıul- maya değer iki besteci vardı. Biri İmpa- rator II. Joseph'in çok sevdiği Martinı, diğeri ise \Volfgang Mozart'n. Onu, dos- tu ve konıyucusu Baron von NVetzlar'ın evinde tanıdım. Doğuştan sahip olduğu dehasL, Mozart1 1 gelmiş geçmiş bürün bes- tecüerden üstün kılıyordu. Ama onu çe- kemeyenlerin engellemeleri yüzünden he- nüz kendini tam olarak gösterememiş ve tıpkı toprak alonda kalmış bir cevhergi- bi fark edilememişti. Bu eşsiz dehanın unutulmaz eserlerini yaratmasında. be- nim sürekli ısrarımın ve enerjimin de önemli yer tuttuğunu her zaman gurur- la haoriarun. Beni çekemeyenler,bazı ga- zeteciler ve Mozart bivograflan böyle bir şerefi benim gibi bir İtahana vermek is- temeyebilirler. Ama tüm Myana, Mo- zart'ı ve beni tanıyanlar. onun aüesi ve en önemlisi bu btrlikteliğin ilk kmlcımı evin- de pariayan Baron von \Vetzlar söviedik- lerimi doğrulayacakbr.' Avdın Büke. Mozart ve Lorenzo Da Ponte'nin ortak çalışmalannı anlattıgı Boyut Kitaplan Müzik Dizisi'nden çıkan 'tki Dahi Üç Opera' adlı yapıtında metin yazanna hak ettiği şerefi geri veriyor. Yazarla üç operanın rehberi niteliğini ta- şıyan. Da Ponte'nin aynntılı biryaşamöy- küsünü veren ve bir anlamda da dönemin perde gerisini özetleyen yapıtı üzerine görüştük: Macerah bir yaşam sürmüş - Sizi Mozart-Da Ponte ikilisinin ortak çabşmalan üzerine böyle derin bir araş- ürmaya yönelten şey neydi? Mozart ve operalan her zaman için çok ilgimi çekmiştir. Yirmiden fazla ope- rası içindeki üç tanesinde Da Ponte ile ça- lışmış. Bunlarda başyapıt olmuş. Bu iki- linin ortak çalışmalannı konu almamda Da Ponte'nin yaşamının ilginçliği de çok etkili oldu. Bu kadar macerah, hareketli bir yaşam süren sanatçı V'iyana'da saray şairliği yapmasına ve döneminde pek çok besteci için librettolaryazmasına karşın günümüze Mozart'ın metin yazan ola- Mozart kendisine en güzel methiyeleri otuz altı yıllık yaşamına sığdırdığı 626 yapıtla düzmüş. Mozart'ın metin yazan olarak tanınan Da Ponte ise yaklaşık doksan yıllık yaşamıyla 19.yüzyılın büyük kısmına ve Fransız Devrimi'nin etkilerine tanıklık etmiş bir sanatçı. rak gelebildi. Da Ponte'nin yaşamı. dö- nemin perde gerisini de bütün netliğiyle gözler önüne seriyor. Bu nedenle bu ya- şamı gün ışığına çıkarmak ve bu üç ya- pıtın opera rehberini hazırlamak istedim. Ancak yaşamının bütün ilginçliğıne kar- şın burada Mozart gibi bir dehayla çalış- mış olması da yönlendirici oldu benim için elbette. - Da Ponte'yi günümüze Mozart taşı- yor, ancak kitapta Mozart'a sadece Da Ponte'yle ilişkisi doğrultusunda >er veri- yorsunuz. Ağırlık Da Ponte'de. Libretto vazannın yine Mozart'ın gölgesinde kal- masından mı çekindiniz? Mozart'ın yaşamöyküsünün bütün ay- nntılan hiç zorlanmadan kolaylıkla bu- lunabilir. Onun dehası için övgüler say- maya da gerek yok. O kendisi için en gü- zel methiyeleri zaten otuz altı yıllık ya- şamına sığdırdığı 626 vapıtla düzmüs,. Da Ponte ise farklı bırdurumda. Dünya- da hele de ülkemizde tanınmayan birye- tenek. Hakkında Türkçe pek kaynak ol- madığı ıçın kayrılması gerektı. Sonuçta kıtap da Da Ponte'nin yaşamı üzenne bir kitap oldu. Bir de yaklaşık doksan yıllık vaşamıvla 19. yüzyılın büyük kısmına ve Fransız Devrimi'nin etkilerine de ta- nıklık etmiş bir sanatçı Da Ponte. Mozart öldüğünde devnmin toplum yaşantısın- daki etkileri henüz his;-edilmiyordu. Da Ponte üzerinde durarak dönenı üzerine de çok şey söv lemış oldıım. Konu da müzik kadar önemli - Mozart Idemeneo operasının metin yazan Battısta Varescoileyanm bırakn- ğı 'K\' 422 L'Oca del Cario 1 operası ü/e- rindeçsk^ığıdöaemde.aralannda çıkan anlaşmazkklarnedeniyle Salzburg'da ka- lan babası aracıhğiv La metin yazanna şu mesajı göndermişti: "Eğer müzik iyi ol- mazsa. onun lıbrettosunun hiç beğenil- meyeceğinden emin olmasını isterim. Müzik her operada her zaman en önem- li faktördür. Benim istediğim şekilde o- nun metnı değıştırmesi gerekir. kendi ba- şınahareketetmesininhiçbiryaranyok." Siz operada metin ile müzik arasındaki üişkiyi nasıl değerlcndiriyorsunuz? Bütün opera tarihi operanın metni mi opera mı tartışmalarıyla dolu. Önceleri operada en önemli öğenin müzik olduğu vurgulanıyordu. ltalyan şarkı söyleme sanatının gelişmesiyle sözlerin ve konu- nun çok fazla bir önemi kalmadı. Şarkı- cılann. özellikle sopranolann marifetle- rini sergileme aracı oldu operalar. Daha sonf» 18. yüzytladoğraynıereformope- ralanyla konunun ön plana çıkması ge- rektiği vurgulandı ama konu ancak Wag- ner, Puccüıi \ e Verdfde ağırlık kazanma- ya başlayabildi. Müzik elbette büyük önem taşıyor operada ama konu da en az onun kadar önemli bence. Bence önem- li olan, konu ne olursa olsun müziğin ora- da anlatılan şeyleri ya da şarkıcılann söy- lediği şeyleri izleyiciye duyurabilmesi. Ben kendi müzıkal çözümlemelerimde de buna büyük önem veriyorum. Bu üç operada öyle yerler var ki sahnede söy- lenenlen anlamasanız, konuyu bilmese- niz bile, müzik size yaklaşmakta olan fe- laketi. bir öfkeyi. bir kaçışı. bir umudu, bir yalvarmayı güzel duyurabiiir. Opera da işte metinle müziğin bu birlikteliğini yakalamalı. Perde arkasını merak edenlere - Kitapta çok sade, akıcı, kolay takip cdikn ve sürükleyiri bir dil kullanıyorsu- nuz. Ancak aynı zamanda verilen nota örnekleri ve arka bölümdeki dizinlt de ol- dukça akademik bir bo\ uta taşıyorsunuz kitabı. Hedef okur kitlcni/ kimdi? Yazar oîarak edebi bir şeyler yazma iddiam yok zaten. Olabildiğince sade ve konuşma diliv le v azmaya çahştım. Kitap Türk okuru için yazıldığından hedef kit- leyi olabildiğince geniş tuttum. Nota ve müzik örnekleri notadan anlamayan, bu notalan takip edemeyenler için hiçbir önem taşımıyor. Onlan görmezden gelip okumayı sürdürebilirler. Öte yandan profesyonel olarak müzik ya da opera eğitimi alan öğrenciler için tam bir opera rehberi sunuyor bu bölüm- ler. Bunun dışında müzik tarihi ya da lda- sik müziğe amatörce de olsa ilgi duyan kişilere ulaşmak istedim. Bu alanlara hiç ilgisi olmayan kişiler bile maceralı bir yaşam sürmüş bir adamın yaşamı olarak okuyabilirler kitabı. Bu nedenle bölüm başlannda Mozart ve Da Ponte'nin yaşamından yaptığım alıntılarayervererekokurunilgisiniçek- mek istedim. Son bölümde verdiğim ça- ğın kronolojisinde ise bu kişiler eserleri ortaya kovarken dünyada, Osmanlıda. sanat ve müzik çevresinde neler olduğu- nu hatırlatmak, okurlann başka bir kay- nağa başvurmadan bu konularla ilgili çok genel kuşbakışı bir izlenim elde et- mesinı sağlamak istedim. Bunun dışın- da bu operalan sahnede göremeyecek a- ma albüm ya da CD'den dinleyecek kişi- lere, sahnede görecek sanatseverlere ya da çok fazla görmüş, bilen ama perde ar- kasını merak eden okurlara aynı anda seslenmeyt aınaçlıyoı kiiap. • uLusuuuRA» INSANN«(un ftM resTtmü YusufŞahin'in AJün Palmiyeli Kader" fılmi de gösterilecek. Evrensel boyutuyla sinemada gündemde Kültür Servisi - Uluslara- rası lnsan Haklan Film Fes- tivalı 10-1? Arahk tarihieri arasında Ankara'da gerçek- leştırilecek. İnsan Haklan Evrensel Beyannamesi'nin kabul edilişinin 50. yılı olan 1998'de. insan haklan ka\- ramının çağdaş demokrasi- lerdeki önemini \ urgulamak \e sinema aracılığıyla konu- nun e\Tensel boyutlannı gündeme getirmek, toplu- mun bütün kesimlerinde. özellikle genç kuşaklarda in- san haklan bilinci yaratmak amacıyla, Uluslararası insan Haklan Film Festivali başlı- ğı altında bir etkinlik gerçek- leştirilecek. İlk kez bu yıl yapılacak olan festivalin. gelenekselle- şerek her yıl aynı tarihlerde ülkemizm farklı kentlerinde düzenlenmesi planlanıyor. İlk festhal, konunun politik karar alma mekanizmalan ile yakın ilgisi nedeni) le AJI- kara'da düzenleni>or. Ulus- lararası İnsan Haklan Film Festivali, Birleşmiş Millet- lerce İnsan Haklan Günü' olarak kabul edilen 10 Ara- lık tarihinde başlayacak ve 17 Arahk tarihıne dek devam edecek. Festival etkinlikleri üç ay- rı salonda gerçekleştirilecek. Festival çerçevesinde a>nca İnsan Haklan \e Kadın' ko- nulu bir panel, insan haklan konulu fotoğraf sergisi. 'tn- san Haklan ve Sinema' ko- nulu söyleşilerde yeralacak. ; Festival 10 Arahk tarihin- de Fransız Kültür Merke- zi'nde yapılacak olan açılış töreni ile başlayacak.Yedi gün süreyle sinemaseverlere sunulması hedeflenen festi- valin uzun metraj film gös- terim programı çerçevesinde pek çok fîlmde dü^ünce öz- gürlüğü, insan hakJan ve ırk- çılık gibi konulan işleyen Mısırlı yönetmen Yusuf Şa- hin'in. ırkçılık ve yabancı düşmanlığını konu alan 'GÖçmen'. 'Merkez Gan'. insan haklan bağlamında dü- şünce özgürlüğü temasını iş- leyen, Altın Palmiye ödüllü 'Kader' fılmleri ile yine in- san haklannı konu alan fılm- leriyle tanınan Costa Gavras ve Mkhael Verhoeven'ın filmleri yer alacak. Filmleri gösterilecek olan yönetmen- ler Ankara'ya davet edilecek. Clkemizden ve dünyadan yaklaşık 25 belgesel ve kjsa filmin izleyiciylebuluşacağı program, 12-13 Arahk cu- martesi \e pazar günleri At- lantis Sinema Kulübü'nün iş- birligi ile gösterilecek. TURSAK, Türk Demok- rasi Vakfı işbırliğı ile 10-15 dakikalık bir belgesel yapım da gerçekleştirilecek ve bu filmi festival sinemalan ile televizyonlarda gösterime sunacak. Uluslararası lnsan HakJa- n Film Festivali Düzenleme Kurulu'nda, BüJent Akarca- h. Ezel Akay, Sey han Aydın- bgil. Prof. Dr. Anıl Çeçen, Atilla Çoşkun, lnci Demir- kol, Zeki Demirkubuz, Salih Ecer, Aydın Gürpınar. Pınar llkkaracan, Ercan Karakaş, Yusuf Kurçenli. Oktay Kurt- böke, Paul McMillen, Zey- nep Oral. Mahmut Tali Ön- gören. Senıa Pişkinsüt Fikri Sağlar. Ersüı Salman. Vecdi Sayar, BüJentTanla. Prof. Dr Bülent Tanör, Engin Mgitgil gibi isimler yer alıyor. Boğaziçi Üniversitesi FotoğrafKulübü, 'Geniş Açı' adlı bir dergi çıkanyor Fotoğrafin düşünselyanı FECÎR ALPTEKtV 'Geniş Açı'... Boğaziçi Üniversı- tesi Fotoğraf Kulübü tarafından ya- yımlanan genç bir dergi. Bir okul dergisi olmasına karşın geniş bir yelpazede tüm fotoğraf dostlanna ulaşmayı amaçlayan Geniş Açı. fo- toğrafin düşünsei yanının altını çiz- mek için çabaîıyor. Dörtayda birya- yımlanan dergi. genç bir ekip tara- fından hazırlanıyor. Geniş Açı. fotoğraf üzerine ya- zılmış kıtaplan tanıtan 'Kitap'. piya- saya çıkan yeni ürünleri tanıtan 'Test', 'Bir Saydam Gösterisi'. 'Fo- toğrafTarihi', 'FotoğrafKunımlan' gibi bölümlerden ve her sayıda fark- lı bir konuyu gündeme getiren dos- yalardan oluşuyor. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Refık Ak>üz \e Yazı lşleri Sorumlusu Serdar Da- rendelikr. "i\i fotoğraf çeken insan- lann sayısmı arttırmayı hedefliyor- lar. 1972 doğumlu olan Akyüz, Mo- leküler Biyoloji ve Genetik bölü- mündeokuyor. 1991 yılındaüni- versiteye girdikten hemen sonra Fotoğraf Kulübü'ne katılnuş. Geçen yıl Kulüp başkanhğı görevıni üst- lenmiş. 1973 doğumlu Darendeliler ise Ekono- mi mezunu ve halen Sos- yal Psikoloji mas- ter'ına devam ediyor. 1993 y ılnda üni\ersiteye girmiş ve ertesı yıl kulübe katılmış. Kulüpte sergı, dıa gösterileri gibi bazı etkinliklerle uğraşırken duş- dukları 'daha kabcı \« birikimlerini yansıtacak bir şe> ler üretme' gerek- sınımınden doğmuş Geniş Açı. 1995 yılında çalışmalara başlamış- lar\e ilk sa_\ı 1997 Ocak'ında okul kütüphanesinde basılarak yayımlan- mış. Daha önce herhangi bir dergi- cılik deneyimleri olmadığından ilk başlarda oldukça amatör işler çıkar- dıklarını ve her sayıda yeni bir şey öğrendiklerinı söylüyorlar. Dcrgıyi şöyle tanımhvorlar: "Di- ğer okul dergilerinden çok farklı bir okul dergisi. Okul içinde pek dağıhl- mıyor \e okul dışına \ öne(i\or. Gra- fiğinden \azısına kadar üzerinde üç dört a\ uğraşılan. amatör ama her noktasıprofes>onelcedüşünülencid- di bir dergi.". 'Geniş Açı' isminin, tam olarak derginin çizgısini yansıttığına inanı- yorlar: "Geniş açu gördüğünüz her şe>i fotoğrafin içine almanı/ı sağlar. Bi/inı dergimizin de bö> le ön- \argısız.biryerleresapla- nıp kaimayan geniş bir bakışaçısı\ar". 'Geniş Açı'yı hazır- larken özellikle başka bir dergiyı model almama>a, sa- dece dünya basınından bazı ya- Genelevde bir konsomatris, Havana, Küba, 1954 - E\ A ARNOLD yınlan göz önünde tutup bunlan Türkiye koşullanna uyarlamaya ça- hştıklannı belirtiyorlar: "En azın- dan phasadaki dergiler gibi olma- ma>a çalıştık. Derginin üçte birinin reklam. üçte birinin reklam veren fir- malann tanıtımı ve geri kalan üçte bi- rinin de iki tane portne ya da yazıdan oluşmasını istemedik. tabii ki biz de reklam abvDruz, ama bir sektör der- gisi değiUz. Derginin onda biri rek- lam. Biz daha çok sponsor bularak çalışıyoruz. Bu arada sponsoriuğu kabuleden llrnıalann çoğunun >öne- ticisi Boğaziçi Mezunu'vdu." "hi fotoğraftan yanayız' Eskı Bogazıçililerve fotoğraf ca- miasından insanlar da Geniş Açı'ya dışardan >azı yazabiliyorlar. ama derginin temelini Yazı Kurulu oluş- turuyor. Dergiye girecek konularia. yapılacak araştırmalarla ilgili karar- lar bu kurulda veriliyor. tstedikleri çizgiye yaklaşmışolsa- lar da amaçlannın. daha fazlasını, daha ıvisini >apmak olduğunu belir- ti\orlar: "Dosyalann daha geniş kapsamlı olmasını istiyoruz. Ome- ğin son sayıdaki kadın dosyası bizce kapanmış değil. Teknik açıdan da daha iyi olmasını istediğimiz şeyler var. Baskılar her zaman istediğimiz gibi olnıu\or. Bu da matbaalardan kavnaklanan bir sorun tabiL" Akyüz ve Darendeliler'in Geniş Açı'yla ilgili geleceğe dönük tasan- lan da var. Örneğin derginin haber bölümünü kaldırmayı düşünüyorlar. çünküamaçlangüncelıyakalamak- tan çok kalıcı olmak. bir ansiklope- di gibi raflarda saklanmak. Örneğin bir serginin haberini yapmak yerine sergiye yorum getinneyi yeğliyor- lar. Edebiyattan, fotoğraf sanatına ilişkin ahntılar yapmak, yazı ve fo- toğraf üzerine bir dosya oluşturmak da tasanlanndan bazılan. Orhan Cem Çetin'ın hazırlayacağı 'Mayın Tartası' adlı bir bölüm de bundan böyle dergide yer alacak. Akyüz ve Darendeliler, "Fotoğrafçılığın.üçay kursa gklip iki makara fotoğraf çek- mekle öğrenikmeveceğini anlatan. iğneleyicl insanlan dürtükleyip "Ben bu işi vapıyorum ama niye ya- pıyorum?' diye düşündürecek bir bölüm" olarak niteJendiriyorlar Ma- yın Tarlası'nı. Geniş Açı. fotoğraf sanatçılan, fotoğrafçılık bölümü öğrencileri ve konuyla ilgili kişiler tarafından oku- nuyor. Özel olarak aynlmış bir tanı- tım bütçeleri yok. Dergiyi Türki- ye'deki çeşitli fotoğraf dernekleri- ne. dergi ve gazetelere. üniversitele- rin fotoğrafçılık bölümlerine, pro- fesvonel tanıtım fotoğrafçılanna ve ellenndeki protokol listesine ulaştı- rarak tanıtmaya çalışıyorlar. Dilek- leri. dergiyi inceleyen insanlann eleştirilerini sunup kendilerine yol göstermelerı. "Geniş Açı kimden yana?" soru- suv la karşılaştıklannda ise "Sadece i>i fotoğraftan yanayız" dive >anıt- hyorlar. "Fotoğrafeğitimiteknikbil- gilerin verilmesi>le sımriı kalıvor. O>safotoğrafinsanın baloşaçısuu ve dünyayı nasıl görmek istediğini. na- sıl gördüğünü yansınvor. Bu neden- leçekeceğiniz her kareyiönceden ak- lınızda kurgulamanı/. üzerinde dü- şünmeniz, zaman harcamanız ge- rekU. Amacımız. fotoğrafin bö> le çe- kildiğini v« böyle çekilen fotoğrafin 'iyi fotoğraf olduğunu göstermek, böylefotoğrafçeken insanlann sa>> sını artnrmak. Bizfotoğrandüşün- sei yanıyla ele alma>a çalışıvonız. " KÖŞEBENT ENİS BATUR Nurettin Ergun Bizi, neredeyse yirmi yıl olmuş olmalı, Bertaı Onaran tanıştırdıydı. Kalabalık sayılabilecek bi mecliste, iki kirpi gibi büzüşmüş ve suskun, uzuı bir süre konuşmadan yan yana oturduk. Sonra konu oraya nereden geldi anımsamıyorum, sözSi nema'ya geldi bir ara. Karşılıklı yıllardır bu kesiş me, raslaşma anını beklemişçesine konuşmay; başladık ikimiz. Bu sefer susma sırası ötekiler* gelmişti. Şaşırtıcı bir bilgisi vardı Sinema konusunda. C dönemde Internet filan yoktu tabii, bugün dönüf bakınca, Nurettin Ergun'un kendisine başvurul duğunda Yedinci Sanat ile ilgili sorulabilecek heı türlü sorunun yanıtını anında verebilen bir öze programdan farkı yoktu. Bunuel, hangi filminir senaryosunu kiminle birlikteyazmıştı? "Potemkir Zırhlısı"n\r\ görüntü yönetmeni kimdi, ardındar hangi yönetmenlerle çalışmıştı? "Don Kişof'ur kaç sinematografik versiyonu gerçekleştirilmişti? Beni Nurettin Ergun'da asıl etkileyen, bilgiyi öy- lesine istifleme yetisine sahip biri olmanın haydi haydi ötesinde, Sinema'ya duyduğu dipsiz sınır- sız tutkuydu. Godard'ın bir filminden, o filmin bir sahnesinden ya da diyaloğundan söz açtığında, kaynağı besbelli derinde yer etmiş bir ışık gözle- rinden saçılıyordu. Büyük bir merak, büyük bir sevda onu filmlerin dünyasından bir başına, için- de yaşanabilecek bir evren kurmaya yöneltmişti. Yirmi yıl içinde pek az karşılaşabildik sonuçta, ara sıra yazıştık, o ateşli mektupları sakladım da. Geçenlerde bir başka mektubu geldi; uzun, gene hararetli birmektup. "Köşebentler"i izlerken, ba- na Arnold Schönberg hakkında yazma gerek- sinmesi duymuştu anlaşılan. Bir vakitler Sine- ma'ya yaptığı yatırımın bir benzerini şimdi çağ- daş. çağcıl musikiye yaptığı göze çarpıyordu. Schönberg'den söz ediş biçimi, yüzyılın o özel adamının yapıtını avucunun içi gibi tanınmak üze- re işin içine bütün varlığıyla daldığını kanıtlıyordu. İyi ama denilebilir, kimdir Nurettin Ergun. Sine- ma'yla ya da Musiki'yle bunca koyu ilişkiler geliş- tirdiğine göre Sanat'ın hangi dalında çalışmakta, üretmektedir? Nurettin Ergun a duyduğum sevginin, saygının yabana atılamayacak açıklamalarından biri, yanıl- mıyorsam, bu sorunun karşılığında yatfyor biraz da: Nurettin Ergun, Fen Fakültesi'nde Matematik profesörü. Matematikle ilişkisinde de en ufak bir şüphem yok, prangalı bir aşk geliştirdiği söylenebilir. Dün- yanın dört biryanından meslektaşlarıyla ortak pro- jelere daldığını. yan yana makaleler ürettiğini bili- yorum. Son görüşmemizde, biraz kurcalamaya çahştım onu, ortaya neler koyduğunu öğrenmeye çalıştım. Alçakgönüllüdür Nurettin Ergun, bütün gerçek bilim adamları gibi çabalarını neredeyse gizler. Bana, yılda yaklaşık 40 bin makalenin doğ- duğu bir alanda, çok küçük bir yüzdenin "ömürlü iş"\er olduğunu hatırlattı ve sordu: "Şiirde farklı mı sanki durum?" Bu ana soru üzerinde yeterince -durmadan, nereye gijmeyi umabiliriz? Bir avuç bilim adamını yakından tanıma olana- ğım oldu. Hepsinde aynı özellik dikkatimi çekmiş- tir: Kendi uzmanlık alanlarının yanı sıra, bir başke yaratı alanında dudak uçuklatıcı bir birikimleri ol- duğunu gördüm her seferinde; bu durumdan d£ çıkarılacak önemli bir sonuç var, biliyorum. Arnold Schönberg elbette can alıcı önem taşı- yor, bir portre denemesı için. Gelgelelim, Nurettir Ergun benim gözümde öncelik taşıyor. Aksanat'ta bu hafta • Kültür Servisi- Aksanat. etkinliklerini yaz günlerinde de sürdürüyor. Etkınlikler çerçevesinde sah günü saat 12.30 ve 18.00'de M. Curtiz'in yönettiği E. Flynn ve O. De Hav illand'ın rol aldığı Robın Hood adlı film gösterilirken çarşamba günü saat 12.30 ve 18.30'di Shostakovich'in beş numarah senfonisi laser-disc'ten sunulacak. Perşembe günü ise yine laser-disc'ten Frank Sinatra'yı Anma Etkinlikleri'nin birincı bölümü yer alıyor Aksanat'ta. Cuma gününün programında 12.30 ve 18.00'de laser-disc'ten gösterilecek olan "\Velcome Back. St. Petersburg' başlıklı bale gösterisi yer alıyor. Müzikseverler Frank Sinatra'yı Anma Etkinlikleri'nin ikinci bölümününde cumartesi günü saat 14.00 ve 17.00'de 'Can-Can' adlı filmi izleyebilecekler. Yavuz Bingölün konser turnesi • Kültür Servisi-" Sen Türkülerini Söv le' v e "Baharım Sensin' ablümlerinın ardından 'Gülen .Az' isimli yeni albümünü piyasaya çıkaran Yavuz Bingöl dinleyicilerinin karşısına ağustos ayında bir dizi konserle çıkacak. Bingöl. 9 Ağustos'ta Altınoluk'ta, 10 Ağustos'ta Marmaris'te. 11 Ağustos'ta da Bodrum'da vereceği konserlerin ardından Kuşadası. Çeşme. lzmir. Denizli. Yalova'da müzikseverlerle buluşacak. Önder Focan, Pori Jazz Festivafi'mk • Kültür Servisi-Onder Focan. bugün davetli olduğu Avrupa'nın en eski Jazz festivallerinden biri olan 33. Fınlandıya Pon Jazz Festivali'ne bu yıl 4. kez katılmak üzere gitti. 19 Temmuz tarihine dek 33.sü yapılacak olan Pon Jazz Festivali'ne Önder Focan bu yıl iki konserle katılıvor. Bu yılki festivalin diğer konuklan arasında Jim Hall. John Abercrombie. The Rosenberg Trio. Michael Brecker. Tonv Benett, Medeski, Martin i VVood, Phil Colîings Big Band, Chick Corea "Original' Project de var. Hayalet Gemi Uç Limanında • Kültür Senisi-lkı a>da bir yayımlanan kültür sanat dergisi Hayalet Gemi, Temmuz Ağustos 98'de Uç Limanında. Derginin bu sayısında Cemal Ener'in 'Odin'in Diski'. Sibel Sümer'in "Uçlara1 , Ahmet Karcılılar'ın 'Avadama II', Nurdan Beşergil'in 'Başkumandan'. Buket Türkmen'in 'Yumak', Derya Erkenci'nin "Hızlı Okuma'. Mehmet Açar'ın "Keşişler Komünü' ve Murat Gülsov'un 'Kendini Orhan Pamuk Sanan Adam' başlıklı yazılan yer alıyor. Akkuyu Londra'da tartışılıyor • Kühür Servisi-Akkuyu N'ükleer Santral projesi, Londra"da düzenlenecek olan bir toplantıda tartışılacak. Londra'da etkinlik gösteren ve İngiltere'de yaşayan topluma yönelik bir dizi etkinli gerçekleştirmekte olan Türk Sanat ve Edebiyatı Geliştirme Grubu (FATAL), bugün düzenleyeceğı etkinlikte Akkuyu'nun da tartışılacağı bir bölüme yer verecek. Londra'da yaşayan film yapımcılan llknur Yılmaz'ın "İngilizor ve SevtapGenç'in 'Annem beni nasıl doğurdu?" adlı kısa metrajlı filmlerin gösterimi günün ilk etkinlikleri arasında yer alıyor. Etkinliğin ikinci bölümünde ise Ümit Öztürk tarafından 'Yeşil Ömrün Gerillalan" başlıklı birdia gösterisi vanılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle