Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUNIHURİYET 12 TEMMUZ 1998 PAZA
12 KULTUR
• *•
Aydm Büke, 'Iki Dahi Uç Opera'da Mozart ve Da Ponte'nin ortak çalışmalannı ele alıyor
Vletiııle müziğin birlikteliğL..GÜL ERÇETİN
Figaro'nunDüğünü, DonGiovanni ve
Cosi Fan Tutte... Mozarfın en çok bili-
nen üç operası. Bu üç başyapıtın Mo-
zart'a aıl olduğunu biliriz de metin yaza-
nnı tanımayız çoğumuz. Müzikle pro-
fesyonel olarak ilgilenen kişilerin bile
bugün sadece Mozart'ın metin yazan ola-
rak tanıdığı Lorenzo Da Ponte. kendisi-
ne yönelik bu ilgisizliği sezmişcesine
anılannda şöyle söz ediyor Mozart'tan:
"O zamanlar Viyana'da bence adı aıul-
maya değer iki besteci vardı. Biri İmpa-
rator II. Joseph'in çok sevdiği Martinı,
diğeri ise \Volfgang Mozart'n. Onu, dos-
tu ve konıyucusu Baron von NVetzlar'ın
evinde tanıdım. Doğuştan sahip olduğu
dehasL, Mozart1
1 gelmiş geçmiş bürün bes-
tecüerden üstün kılıyordu. Ama onu çe-
kemeyenlerin engellemeleri yüzünden he-
nüz kendini tam olarak gösterememiş ve
tıpkı toprak alonda kalmış bir cevhergi-
bi fark edilememişti. Bu eşsiz dehanın
unutulmaz eserlerini yaratmasında. be-
nim sürekli ısrarımın ve enerjimin de
önemli yer tuttuğunu her zaman gurur-
la haoriarun. Beni çekemeyenler,bazı ga-
zeteciler ve Mozart bivograflan böyle bir
şerefi benim gibi bir İtahana vermek is-
temeyebilirler. Ama tüm Myana, Mo-
zart'ı ve beni tanıyanlar. onun aüesi ve en
önemlisi bu btrlikteliğin ilk kmlcımı evin-
de pariayan Baron von \Vetzlar söviedik-
lerimi doğrulayacakbr.'
Avdın Büke. Mozart ve Lorenzo Da
Ponte'nin ortak çalışmalannı anlattıgı
Boyut Kitaplan Müzik Dizisi'nden çıkan
'tki Dahi Üç Opera' adlı yapıtında metin
yazanna hak ettiği şerefi geri veriyor.
Yazarla üç operanın rehberi niteliğini ta-
şıyan. Da Ponte'nin aynntılı biryaşamöy-
küsünü veren ve bir anlamda da dönemin
perde gerisini özetleyen yapıtı üzerine
görüştük:
Macerah bir yaşam sürmüş
- Sizi Mozart-Da Ponte ikilisinin ortak
çabşmalan üzerine böyle derin bir araş-
ürmaya yönelten şey neydi?
Mozart ve operalan her zaman için
çok ilgimi çekmiştir. Yirmiden fazla ope-
rası içindeki üç tanesinde Da Ponte ile ça-
lışmış. Bunlarda başyapıt olmuş. Bu iki-
linin ortak çalışmalannı konu almamda
Da Ponte'nin yaşamının ilginçliği de çok
etkili oldu. Bu kadar macerah, hareketli
bir yaşam süren sanatçı V'iyana'da saray
şairliği yapmasına ve döneminde pek çok
besteci için librettolaryazmasına karşın
günümüze Mozart'ın metin yazan ola-
Mozart kendisine en güzel methiyeleri otuz altı yıllık yaşamına
sığdırdığı 626 yapıtla düzmüş. Mozart'ın metin yazan olarak tanınan
Da Ponte ise yaklaşık doksan yıllık yaşamıyla 19.yüzyılın büyük
kısmına ve Fransız Devrimi'nin etkilerine tanıklık etmiş bir sanatçı.
rak gelebildi. Da Ponte'nin yaşamı. dö-
nemin perde gerisini de bütün netliğiyle
gözler önüne seriyor. Bu nedenle bu ya-
şamı gün ışığına çıkarmak ve bu üç ya-
pıtın opera rehberini hazırlamak istedim.
Ancak yaşamının bütün ilginçliğıne kar-
şın burada Mozart gibi bir dehayla çalış-
mış olması da yönlendirici oldu benim
için elbette.
- Da Ponte'yi günümüze Mozart taşı-
yor, ancak kitapta Mozart'a sadece Da
Ponte'yle ilişkisi doğrultusunda >er veri-
yorsunuz. Ağırlık Da Ponte'de. Libretto
vazannın yine Mozart'ın gölgesinde kal-
masından mı çekindiniz?
Mozart'ın yaşamöyküsünün bütün ay-
nntılan hiç zorlanmadan kolaylıkla bu-
lunabilir. Onun dehası için övgüler say-
maya da gerek yok. O kendisi için en gü-
zel methiyeleri zaten otuz altı yıllık ya-
şamına sığdırdığı 626 vapıtla düzmüs,.
Da Ponte ise farklı bırdurumda. Dünya-
da hele de ülkemizde tanınmayan birye-
tenek. Hakkında Türkçe pek kaynak ol-
madığı ıçın kayrılması gerektı. Sonuçta
kıtap da Da Ponte'nin yaşamı üzenne bir
kitap oldu. Bir de yaklaşık doksan yıllık
vaşamıvla 19. yüzyılın büyük kısmına
ve Fransız Devrimi'nin etkilerine de ta-
nıklık etmiş bir sanatçı Da Ponte. Mozart
öldüğünde devnmin toplum yaşantısın-
daki etkileri henüz his;-edilmiyordu. Da
Ponte üzerinde durarak dönenı üzerine
de çok şey söv lemış oldıım.
Konu da müzik kadar önemli
- Mozart Idemeneo operasının metin
yazan Battısta Varescoileyanm bırakn-
ğı 'K\' 422 L'Oca del Cario
1
operası ü/e-
rindeçsk^ığıdöaemde.aralannda çıkan
anlaşmazkklarnedeniyle Salzburg'da ka-
lan babası aracıhğiv La metin yazanna şu
mesajı göndermişti: "Eğer müzik iyi ol-
mazsa. onun lıbrettosunun hiç beğenil-
meyeceğinden emin olmasını isterim.
Müzik her operada her zaman en önem-
li faktördür. Benim istediğim şekilde o-
nun metnı değıştırmesi gerekir. kendi ba-
şınahareketetmesininhiçbiryaranyok."
Siz operada metin ile müzik arasındaki
üişkiyi nasıl değerlcndiriyorsunuz?
Bütün opera tarihi operanın metni mi
opera mı tartışmalarıyla dolu. Önceleri
operada en önemli öğenin müzik olduğu
vurgulanıyordu. ltalyan şarkı söyleme
sanatının gelişmesiyle sözlerin ve konu-
nun çok fazla bir önemi kalmadı. Şarkı-
cılann. özellikle sopranolann marifetle-
rini sergileme aracı oldu operalar. Daha
sonf» 18. yüzytladoğraynıereformope-
ralanyla konunun ön plana çıkması ge-
rektiği vurgulandı ama konu ancak Wag-
ner, Puccüıi \ e Verdfde ağırlık kazanma-
ya başlayabildi. Müzik elbette büyük
önem taşıyor operada ama konu da en az
onun kadar önemli bence. Bence önem-
li olan, konu ne olursa olsun müziğin ora-
da anlatılan şeyleri ya da şarkıcılann söy-
lediği şeyleri izleyiciye duyurabilmesi.
Ben kendi müzıkal çözümlemelerimde
de buna büyük önem veriyorum. Bu üç
operada öyle yerler var ki sahnede söy-
lenenlen anlamasanız, konuyu bilmese-
niz bile, müzik size yaklaşmakta olan fe-
laketi. bir öfkeyi. bir kaçışı. bir umudu,
bir yalvarmayı güzel duyurabiiir. Opera
da işte metinle müziğin bu birlikteliğini
yakalamalı.
Perde arkasını merak edenlere
- Kitapta çok sade, akıcı, kolay takip
cdikn ve sürükleyiri bir dil kullanıyorsu-
nuz. Ancak aynı zamanda verilen nota
örnekleri ve arka bölümdeki dizinlt de ol-
dukça akademik bir bo\ uta taşıyorsunuz
kitabı. Hedef okur kitlcni/ kimdi?
Yazar oîarak edebi bir şeyler yazma
iddiam yok zaten. Olabildiğince sade ve
konuşma diliv le v azmaya çahştım. Kitap
Türk okuru için yazıldığından hedef kit-
leyi olabildiğince geniş tuttum. Nota ve
müzik örnekleri notadan anlamayan, bu
notalan takip edemeyenler için hiçbir
önem taşımıyor. Onlan görmezden gelip
okumayı sürdürebilirler.
Öte yandan profesyonel olarak müzik
ya da opera eğitimi alan öğrenciler için
tam bir opera rehberi sunuyor bu bölüm-
ler. Bunun dışında müzik tarihi ya da lda-
sik müziğe amatörce de olsa ilgi duyan
kişilere ulaşmak istedim. Bu alanlara hiç
ilgisi olmayan kişiler bile maceralı bir
yaşam sürmüş bir adamın yaşamı olarak
okuyabilirler kitabı.
Bu nedenle bölüm başlannda Mozart
ve Da Ponte'nin yaşamından yaptığım
alıntılarayervererekokurunilgisiniçek-
mek istedim. Son bölümde verdiğim ça-
ğın kronolojisinde ise bu kişiler eserleri
ortaya kovarken dünyada, Osmanlıda.
sanat ve müzik çevresinde neler olduğu-
nu hatırlatmak, okurlann başka bir kay-
nağa başvurmadan bu konularla ilgili
çok genel kuşbakışı bir izlenim elde et-
mesinı sağlamak istedim. Bunun dışın-
da bu operalan sahnede göremeyecek a-
ma albüm ya da CD'den dinleyecek kişi-
lere, sahnede görecek sanatseverlere ya
da çok fazla görmüş, bilen ama perde ar-
kasını merak eden okurlara aynı anda
seslenmeyt aınaçlıyoı kiiap. •
uLusuuuRA» INSANN«(un ftM resTtmü
YusufŞahin'in AJün Palmiyeli Kader" fılmi de gösterilecek.
Evrensel boyutuyla
sinemada gündemde
Kültür Servisi - Uluslara-
rası lnsan Haklan Film Fes-
tivalı 10-1? Arahk tarihieri
arasında Ankara'da gerçek-
leştırilecek. İnsan Haklan
Evrensel Beyannamesi'nin
kabul edilişinin 50. yılı olan
1998'de. insan haklan ka\-
ramının çağdaş demokrasi-
lerdeki önemini \ urgulamak
\e sinema aracılığıyla konu-
nun e\Tensel boyutlannı
gündeme getirmek, toplu-
mun bütün kesimlerinde.
özellikle genç kuşaklarda in-
san haklan bilinci yaratmak
amacıyla, Uluslararası insan
Haklan Film Festivali başlı-
ğı altında bir etkinlik gerçek-
leştirilecek.
İlk kez bu yıl yapılacak
olan festivalin. gelenekselle-
şerek her yıl aynı tarihlerde
ülkemizm farklı kentlerinde
düzenlenmesi planlanıyor.
İlk festhal, konunun politik
karar alma mekanizmalan
ile yakın ilgisi nedeni) le AJI-
kara'da düzenleni>or. Ulus-
lararası İnsan Haklan Film
Festivali, Birleşmiş Millet-
lerce İnsan Haklan Günü'
olarak kabul edilen 10 Ara-
lık tarihinde başlayacak ve
17 Arahk tarihıne dek devam
edecek.
Festival etkinlikleri üç ay-
rı salonda gerçekleştirilecek.
Festival çerçevesinde a>nca
İnsan Haklan \e Kadın' ko-
nulu bir panel, insan haklan
konulu fotoğraf sergisi. 'tn-
san Haklan ve Sinema' ko-
nulu söyleşilerde yeralacak.
; Festival 10 Arahk tarihin-
de Fransız Kültür Merke-
zi'nde yapılacak olan açılış
töreni ile başlayacak.Yedi
gün süreyle sinemaseverlere
sunulması hedeflenen festi-
valin uzun metraj film gös-
terim programı çerçevesinde
pek çok fîlmde dü^ünce öz-
gürlüğü, insan hakJan ve ırk-
çılık gibi konulan işleyen
Mısırlı yönetmen Yusuf Şa-
hin'in. ırkçılık ve yabancı
düşmanlığını konu alan
'GÖçmen'. 'Merkez Gan'.
insan haklan bağlamında dü-
şünce özgürlüğü temasını iş-
leyen, Altın Palmiye ödüllü
'Kader' fılmleri ile yine in-
san haklannı konu alan fılm-
leriyle tanınan Costa Gavras
ve Mkhael Verhoeven'ın
filmleri yer alacak. Filmleri
gösterilecek olan yönetmen-
ler Ankara'ya davet edilecek.
Clkemizden ve dünyadan
yaklaşık 25 belgesel ve kjsa
filmin izleyiciylebuluşacağı
program, 12-13 Arahk cu-
martesi \e pazar günleri At-
lantis Sinema Kulübü'nün iş-
birligi ile gösterilecek.
TURSAK, Türk Demok-
rasi Vakfı işbırliğı ile 10-15
dakikalık bir belgesel yapım
da gerçekleştirilecek ve bu
filmi festival sinemalan ile
televizyonlarda gösterime
sunacak.
Uluslararası lnsan HakJa-
n Film Festivali Düzenleme
Kurulu'nda, BüJent Akarca-
h. Ezel Akay, Sey han Aydın-
bgil. Prof. Dr. Anıl Çeçen,
Atilla Çoşkun, lnci Demir-
kol, Zeki Demirkubuz, Salih
Ecer, Aydın Gürpınar. Pınar
llkkaracan, Ercan Karakaş,
Yusuf Kurçenli. Oktay Kurt-
böke, Paul McMillen, Zey-
nep Oral. Mahmut Tali Ön-
gören. Senıa Pişkinsüt Fikri
Sağlar. Ersüı Salman. Vecdi
Sayar, BüJentTanla. Prof. Dr
Bülent Tanör, Engin Mgitgil
gibi isimler yer alıyor.
Boğaziçi Üniversitesi FotoğrafKulübü, 'Geniş Açı' adlı bir dergi çıkanyor
Fotoğrafin düşünselyanı
FECÎR ALPTEKtV
'Geniş Açı'... Boğaziçi Üniversı-
tesi Fotoğraf Kulübü tarafından ya-
yımlanan genç bir dergi. Bir okul
dergisi olmasına karşın geniş bir
yelpazede tüm fotoğraf dostlanna
ulaşmayı amaçlayan Geniş Açı. fo-
toğrafin düşünsei yanının altını çiz-
mek için çabaîıyor. Dörtayda birya-
yımlanan dergi. genç bir ekip tara-
fından hazırlanıyor.
Geniş Açı. fotoğraf üzerine ya-
zılmış kıtaplan tanıtan 'Kitap'. piya-
saya çıkan yeni ürünleri tanıtan
'Test', 'Bir Saydam Gösterisi'. 'Fo-
toğrafTarihi', 'FotoğrafKunımlan'
gibi bölümlerden ve her sayıda fark-
lı bir konuyu gündeme getiren dos-
yalardan oluşuyor. Derginin Genel
Yayın Yönetmeni Refık Ak>üz \e
Yazı lşleri Sorumlusu Serdar Da-
rendelikr. "i\i fotoğraf çeken insan-
lann sayısmı arttırmayı hedefliyor-
lar.
1972 doğumlu olan Akyüz, Mo-
leküler Biyoloji ve Genetik bölü-
mündeokuyor. 1991 yılındaüni-
versiteye girdikten hemen
sonra Fotoğraf Kulübü'ne
katılnuş. Geçen yıl Kulüp
başkanhğı görevıni üst-
lenmiş. 1973 doğumlu
Darendeliler ise Ekono-
mi mezunu ve halen Sos-
yal Psikoloji mas-
ter'ına devam
ediyor. 1993
y ılnda üni\ersiteye girmiş ve ertesı
yıl kulübe katılmış.
Kulüpte sergı, dıa gösterileri gibi
bazı etkinliklerle uğraşırken duş-
dukları 'daha kabcı \« birikimlerini
yansıtacak bir şe> ler üretme' gerek-
sınımınden doğmuş Geniş Açı.
1995 yılında çalışmalara başlamış-
lar\e ilk sa_\ı 1997 Ocak'ında okul
kütüphanesinde basılarak yayımlan-
mış. Daha önce herhangi bir dergi-
cılik deneyimleri olmadığından ilk
başlarda oldukça amatör işler çıkar-
dıklarını ve her sayıda yeni bir şey
öğrendiklerinı söylüyorlar.
Dcrgıyi şöyle tanımhvorlar: "Di-
ğer okul dergilerinden çok farklı bir
okul dergisi. Okul içinde pek dağıhl-
mıyor \e okul dışına \ öne(i\or. Gra-
fiğinden \azısına kadar üzerinde üç
dört a\ uğraşılan. amatör ama her
noktasıprofes>onelcedüşünülencid-
di bir dergi.".
'Geniş Açı' isminin, tam olarak
derginin çizgısini yansıttığına inanı-
yorlar: "Geniş açu gördüğünüz her
şe>i fotoğrafin içine almanı/ı sağlar.
Bi/inı dergimizin de bö> le ön-
\argısız.biryerleresapla-
nıp kaimayan geniş bir
bakışaçısı\ar".
'Geniş Açı'yı hazır-
larken özellikle başka
bir dergiyı model
almama>a, sa-
dece dünya
basınından
bazı ya-
Genelevde bir konsomatris, Havana, Küba, 1954 - E\ A ARNOLD
yınlan göz önünde tutup bunlan
Türkiye koşullanna uyarlamaya ça-
hştıklannı belirtiyorlar: "En azın-
dan phasadaki dergiler gibi olma-
ma>a çalıştık. Derginin üçte birinin
reklam. üçte birinin reklam veren fir-
malann tanıtımı ve geri kalan üçte bi-
rinin de iki tane portne ya da yazıdan
oluşmasını istemedik. tabii ki biz de
reklam abvDruz, ama bir sektör der-
gisi değiUz. Derginin onda biri rek-
lam. Biz daha çok sponsor bularak
çalışıyoruz. Bu arada sponsoriuğu
kabuleden llrnıalann çoğunun >öne-
ticisi Boğaziçi Mezunu'vdu."
"hi fotoğraftan yanayız'
Eskı Bogazıçililerve fotoğraf ca-
miasından insanlar da Geniş Açı'ya
dışardan >azı yazabiliyorlar. ama
derginin temelini Yazı Kurulu oluş-
turuyor. Dergiye girecek konularia.
yapılacak araştırmalarla ilgili karar-
lar bu kurulda veriliyor.
tstedikleri çizgiye yaklaşmışolsa-
lar da amaçlannın. daha fazlasını,
daha ıvisini >apmak olduğunu belir-
ti\orlar: "Dosyalann daha geniş
kapsamlı olmasını istiyoruz. Ome-
ğin son sayıdaki kadın dosyası bizce
kapanmış değil. Teknik açıdan da
daha iyi olmasını istediğimiz şeyler
var. Baskılar her zaman istediğimiz
gibi olnıu\or. Bu da matbaalardan
kavnaklanan bir sorun tabiL"
Akyüz ve Darendeliler'in Geniş
Açı'yla ilgili geleceğe dönük tasan-
lan da var. Örneğin derginin haber
bölümünü kaldırmayı düşünüyorlar.
çünküamaçlangüncelıyakalamak-
tan çok kalıcı olmak. bir ansiklope-
di gibi raflarda saklanmak. Örneğin
bir serginin haberini yapmak yerine
sergiye yorum getinneyi yeğliyor-
lar. Edebiyattan, fotoğraf sanatına
ilişkin ahntılar yapmak, yazı ve fo-
toğraf üzerine bir dosya oluşturmak
da tasanlanndan bazılan. Orhan
Cem Çetin'ın hazırlayacağı 'Mayın
Tartası' adlı bir bölüm de bundan
böyle dergide yer alacak. Akyüz ve
Darendeliler, "Fotoğrafçılığın.üçay
kursa gklip iki makara fotoğraf çek-
mekle öğrenikmeveceğini anlatan.
iğneleyicl insanlan dürtükleyip
"Ben bu işi vapıyorum ama niye ya-
pıyorum?' diye düşündürecek bir
bölüm" olarak niteJendiriyorlar Ma-
yın Tarlası'nı.
Geniş Açı. fotoğraf sanatçılan,
fotoğrafçılık bölümü öğrencileri ve
konuyla ilgili kişiler tarafından oku-
nuyor. Özel olarak aynlmış bir tanı-
tım bütçeleri yok. Dergiyi Türki-
ye'deki çeşitli fotoğraf dernekleri-
ne. dergi ve gazetelere. üniversitele-
rin fotoğrafçılık bölümlerine, pro-
fesvonel tanıtım fotoğrafçılanna ve
ellenndeki protokol listesine ulaştı-
rarak tanıtmaya çalışıyorlar. Dilek-
leri. dergiyi inceleyen insanlann
eleştirilerini sunup kendilerine yol
göstermelerı.
"Geniş Açı kimden yana?" soru-
suv la karşılaştıklannda ise "Sadece
i>i fotoğraftan yanayız" dive >anıt-
hyorlar. "Fotoğrafeğitimiteknikbil-
gilerin verilmesi>le sımriı kalıvor.
O>safotoğrafinsanın baloşaçısuu ve
dünyayı nasıl görmek istediğini. na-
sıl gördüğünü yansınvor. Bu neden-
leçekeceğiniz her kareyiönceden ak-
lınızda kurgulamanı/. üzerinde dü-
şünmeniz, zaman harcamanız ge-
rekU. Amacımız. fotoğrafin bö> le çe-
kildiğini v« böyle çekilen fotoğrafin
'iyi fotoğraf olduğunu göstermek,
böylefotoğrafçeken insanlann sa>>
sını artnrmak. Bizfotoğrandüşün-
sei yanıyla ele alma>a çalışıvonız. "
KÖŞEBENT
ENİS BATUR
Nurettin Ergun
Bizi, neredeyse yirmi yıl olmuş olmalı, Bertaı
Onaran tanıştırdıydı. Kalabalık sayılabilecek bi
mecliste, iki kirpi gibi büzüşmüş ve suskun, uzuı
bir süre konuşmadan yan yana oturduk. Sonra
konu oraya nereden geldi anımsamıyorum, sözSi
nema'ya geldi bir ara. Karşılıklı yıllardır bu kesiş
me, raslaşma anını beklemişçesine konuşmay;
başladık ikimiz. Bu sefer susma sırası ötekiler*
gelmişti.
Şaşırtıcı bir bilgisi vardı Sinema konusunda. C
dönemde Internet filan yoktu tabii, bugün dönüf
bakınca, Nurettin Ergun'un kendisine başvurul
duğunda Yedinci Sanat ile ilgili sorulabilecek heı
türlü sorunun yanıtını anında verebilen bir öze
programdan farkı yoktu. Bunuel, hangi filminir
senaryosunu kiminle birlikteyazmıştı? "Potemkir
Zırhlısı"n\r\ görüntü yönetmeni kimdi, ardındar
hangi yönetmenlerle çalışmıştı? "Don Kişof'ur
kaç sinematografik versiyonu gerçekleştirilmişti?
Beni Nurettin Ergun'da asıl etkileyen, bilgiyi öy-
lesine istifleme yetisine sahip biri olmanın haydi
haydi ötesinde, Sinema'ya duyduğu dipsiz sınır-
sız tutkuydu. Godard'ın bir filminden, o filmin bir
sahnesinden ya da diyaloğundan söz açtığında,
kaynağı besbelli derinde yer etmiş bir ışık gözle-
rinden saçılıyordu. Büyük bir merak, büyük bir
sevda onu filmlerin dünyasından bir başına, için-
de yaşanabilecek bir evren kurmaya yöneltmişti.
Yirmi yıl içinde pek az karşılaşabildik sonuçta,
ara sıra yazıştık, o ateşli mektupları sakladım da.
Geçenlerde bir başka mektubu geldi; uzun, gene
hararetli birmektup. "Köşebentler"i izlerken, ba-
na Arnold Schönberg hakkında yazma gerek-
sinmesi duymuştu anlaşılan. Bir vakitler Sine-
ma'ya yaptığı yatırımın bir benzerini şimdi çağ-
daş. çağcıl musikiye yaptığı göze çarpıyordu.
Schönberg'den söz ediş biçimi, yüzyılın o özel
adamının yapıtını avucunun içi gibi tanınmak üze-
re işin içine bütün varlığıyla daldığını kanıtlıyordu.
İyi ama denilebilir, kimdir Nurettin Ergun. Sine-
ma'yla ya da Musiki'yle bunca koyu ilişkiler geliş-
tirdiğine göre Sanat'ın hangi dalında çalışmakta,
üretmektedir?
Nurettin Ergun a duyduğum sevginin, saygının
yabana atılamayacak açıklamalarından biri, yanıl-
mıyorsam, bu sorunun karşılığında yatfyor biraz
da: Nurettin Ergun, Fen Fakültesi'nde Matematik
profesörü.
Matematikle ilişkisinde de en ufak bir şüphem
yok, prangalı bir aşk geliştirdiği söylenebilir. Dün-
yanın dört biryanından meslektaşlarıyla ortak pro-
jelere daldığını. yan yana makaleler ürettiğini bili-
yorum. Son görüşmemizde, biraz kurcalamaya
çahştım onu, ortaya neler koyduğunu öğrenmeye
çalıştım. Alçakgönüllüdür Nurettin Ergun, bütün
gerçek bilim adamları gibi çabalarını neredeyse
gizler. Bana, yılda yaklaşık 40 bin makalenin doğ-
duğu bir alanda, çok küçük bir yüzdenin "ömürlü
iş"\er olduğunu hatırlattı ve sordu: "Şiirde farklı mı
sanki durum?" Bu ana soru üzerinde yeterince
-durmadan, nereye gijmeyi umabiliriz?
Bir avuç bilim adamını yakından tanıma olana-
ğım oldu. Hepsinde aynı özellik dikkatimi çekmiş-
tir: Kendi uzmanlık alanlarının yanı sıra, bir başke
yaratı alanında dudak uçuklatıcı bir birikimleri ol-
duğunu gördüm her seferinde; bu durumdan d£
çıkarılacak önemli bir sonuç var, biliyorum.
Arnold Schönberg elbette can alıcı önem taşı-
yor, bir portre denemesı için. Gelgelelim, Nurettir
Ergun benim gözümde öncelik taşıyor.
Aksanat'ta bu hafta
• Kültür Servisi- Aksanat. etkinliklerini yaz
günlerinde de sürdürüyor. Etkınlikler çerçevesinde sah
günü saat 12.30 ve 18.00'de M. Curtiz'in yönettiği E.
Flynn ve O. De Hav illand'ın rol aldığı Robın Hood adlı
film gösterilirken çarşamba günü saat 12.30 ve 18.30'di
Shostakovich'in beş numarah senfonisi laser-disc'ten
sunulacak. Perşembe günü ise yine laser-disc'ten Frank
Sinatra'yı Anma Etkinlikleri'nin birincı bölümü yer
alıyor Aksanat'ta. Cuma gününün programında 12.30
ve 18.00'de laser-disc'ten gösterilecek olan "\Velcome
Back. St. Petersburg' başlıklı bale gösterisi yer alıyor.
Müzikseverler Frank Sinatra'yı Anma Etkinlikleri'nin
ikinci bölümününde cumartesi günü saat 14.00 ve
17.00'de 'Can-Can' adlı filmi izleyebilecekler.
Yavuz Bingölün konser turnesi
• Kültür Servisi-" Sen Türkülerini Söv le' v e "Baharım
Sensin' ablümlerinın ardından 'Gülen .Az' isimli yeni
albümünü piyasaya çıkaran Yavuz Bingöl
dinleyicilerinin karşısına ağustos ayında bir dizi
konserle çıkacak. Bingöl. 9 Ağustos'ta Altınoluk'ta, 10
Ağustos'ta Marmaris'te. 11 Ağustos'ta da Bodrum'da
vereceği konserlerin ardından Kuşadası. Çeşme. lzmir.
Denizli. Yalova'da müzikseverlerle buluşacak.
Önder Focan, Pori Jazz Festivafi'mk
• Kültür Servisi-Onder Focan. bugün davetli olduğu
Avrupa'nın en eski Jazz festivallerinden biri olan 33.
Fınlandıya Pon Jazz Festivali'ne bu yıl 4. kez katılmak
üzere gitti. 19 Temmuz tarihine dek 33.sü yapılacak
olan Pon Jazz Festivali'ne Önder Focan bu yıl iki
konserle katılıvor. Bu yılki festivalin diğer konuklan
arasında Jim Hall. John Abercrombie. The Rosenberg
Trio. Michael Brecker. Tonv Benett, Medeski, Martin i
VVood, Phil Colîings Big Band, Chick Corea "Original'
Project de var.
Hayalet Gemi Uç Limanında
• Kültür Senisi-lkı a>da bir yayımlanan kültür sanat
dergisi Hayalet Gemi, Temmuz Ağustos 98'de Uç
Limanında. Derginin bu sayısında Cemal Ener'in
'Odin'in Diski'. Sibel Sümer'in "Uçlara1
, Ahmet
Karcılılar'ın 'Avadama II', Nurdan Beşergil'in
'Başkumandan'. Buket Türkmen'in 'Yumak', Derya
Erkenci'nin "Hızlı Okuma'. Mehmet Açar'ın "Keşişler
Komünü' ve Murat Gülsov'un 'Kendini Orhan Pamuk
Sanan Adam' başlıklı yazılan yer alıyor.
Akkuyu Londra'da tartışılıyor
• Kühür Servisi-Akkuyu N'ükleer Santral projesi,
Londra"da düzenlenecek olan bir toplantıda
tartışılacak. Londra'da etkinlik gösteren ve
İngiltere'de yaşayan topluma yönelik bir dizi etkinli
gerçekleştirmekte olan Türk Sanat ve Edebiyatı
Geliştirme Grubu (FATAL), bugün düzenleyeceğı
etkinlikte Akkuyu'nun da tartışılacağı bir bölüme
yer verecek. Londra'da yaşayan film yapımcılan
llknur Yılmaz'ın "İngilizor ve SevtapGenç'in
'Annem beni nasıl doğurdu?" adlı kısa metrajlı
filmlerin gösterimi günün ilk etkinlikleri arasında
yer alıyor. Etkinliğin ikinci bölümünde ise Ümit
Öztürk tarafından 'Yeşil Ömrün Gerillalan" başlıklı
birdia gösterisi vanılacak.