24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10TEMMUZ1998CUM/ HABERLER Demjrel Arnavutluk'a gidecek • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. 14-15 Temmuz günlerinde Amavutluk'a resmi bir ziyaret düzenleyecek. Demirel'in gezi sırasında. Kosova sorununun banşçı yöntemlerle çözülmesi için Yugoslavya yönetimine uyanda bulunması # bekleniyor. Sebedelere 317 milyar lira • ANKARA (Cumhumet Bürosu) - Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, yurtiçi ve yurtdışındaki vatandaşlardan, selzedeler için bağış yoluyla topladıklan 317 milyar 519 milyon liralık yardım çekini, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Ecevit'e verdi. Doğal afetlerin önlenemeyeceğıni. ancak afetlerin tüm sorumluluğunu da doğaya yüklemenin haksızlık olacağını ıfade eden Ece\ it, "Allah'ın takdiri deyip. sorumlulugu üstümüzden atmaya hiç hakkımız yok" diye konuştu.. Yunanistan'a tepki • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dışişlerı Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Seımet Atacanlı, Yunanistan'ın önceleri adaları silahlandırdıgını inkâr ettiğini, ancak daha sonralan Ege Ordusu'nun kurulmasını bahane ederek silahlandırma faaliyeîlerini açıkladığını belirterek "Yunanistan'ın bu tutumu, her şeyden önce bu ülkenin uluslararası hukuka ve Ege'de Türkiye ve Yunanistan arasında hassas bir denge kuran Lozan ve Paris banş antlaşmalanna saygısız olduğunu göstermektedir" dedi. Yrimaz Sayıştay'ı ziyaret etti • AJVKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Mesut Yılmaz, Sayıştay Başkanı Kâmil Mutluer'i dün makamında ziyaret etti. Bugüne değin hukuki denetim yapan Sayıştay'ın performans denetimine geçmesinin zorunlu olduğunu söyleyen Yılmaz, Sayıştay"ın hukuki denetimleri diğer yargı organlanyla uyum içinde yürüttüğünü kaydetti. Müdür atamaları • AJVKARA (Cumhuriyet Bürosu)-MilliEğitim Bakanlığı, okullara müdür olarak atanacaklara bir dizi zorlu koşul getiriyor. Okul ve Kurum Yöneticiliklerini Atama Yönetmeliği'ni değiştiren bakanlık. tüm okul müdürlerini hizmetıçi eğitime alırken müdür adaylannı da seçme sınavı ile belirleyecek. Prof. ArsePin ldtahma yıDar sonra dava açddı Yazar Dursun'un kitabma da 11. baskısmdan sonra toplatma karan DEVRİM SEVtMAY Kitaplannın "dine hakaret edil- diğj" gerekçesiyle toplatılması, ya- zarlann tepkisine neden oluyor. Hakkında dava açılan yazarlar "Bir yandan irtica, Türkiye'nJn birinci tehdidi olarak kabul edilirken di- ğer vandan ise şeriatçüann gerçek yüzünü ortaya çıkaran kitaplann toplatılmasını anlamak mümkün değU" dedıler. Dini konularda araştırmalar ya- pan söz konusu yazarlar. kitapları ve yayıncılan Türk Ceza Kanu- nu'nun(TCK) 175maddesineda- yanarak 5680 sayılı Basın Kanu- nu'nun ilgıli hükümlerinden yar- gılanıyorlar. Hakkında bu madde- den dava açılan yazarlann u dine hakaret edip etmedikleri" konu- sunda ise Yargıtay karanna göre mahkemeye "bir ilahivatçu psiko- log ve hukukçu"dan oluşan "büir- kişj komisyonu" görüş bildiriyor. 9 Idtap mahkûm oldu Din üzerine yaptığı bilimsel araştırmalanyla dünya çapında ta- nınan ve halen Amerika'da yaşa- yan Prof. Dr. llhan Arsel'ın Kay- nak Yayınlan"ndan çıkan Şeri- at'tan Kıssa'lar kitabı Beyoğlu 3. Sulh Ceza Mahkemesi 'nin 7 Ağus- tos 1996 günlü karanyla toplatıldı. Kitaba ilişkin dava Beyoğlu 2. As- liye Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. Yine llhan Arsel'in "Şeri- at ve Kadın" adlı kitabının 2. bası- mından yayımcı HürriyetKarade- niz yargılandı ve Istanbul 2. Asli- ye Ceza Mahkemesi'nin 15 Hazi- ran 1993 tarihli karanyla mahkûm edildi. Aynca daha sonra tstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 6 Ocak 1995 tarihli karanyla kitabın toplatılmasına karar verildi. Arsel'in "Toplumsal Gerilikle- rimizin Sorumlulan-Din Adamla- n" kitabı hakkında Beyoğlu 2. As- liye Ceza Mahkemesi'nce dava açıldı. Dava devam edıyor. Böyle- ce 1. basımı 1977. 2. basımı 1995, 3. basımı 1996 yılında yapılan kı- tap ıçın 20 yıl sonra 1997'de dava açılmış oldu. Failı meçhul bir cina- yete kurban giden araştırmacı-ya- zar Turan Dursun'un ise "Tabu Can Çekişiyor-Din Bu-3" kitabı da Beyoğlu 1. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından toplatıldı. Dava, Beyoğ- lu 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. tlk basımı 1991 yı- lında yapılan kitap. şu anda 11. ba- sımına ulaşmış ve 5 yıl aradan son- ra kitap hakkında toplatma karan verilmişbulunuyor. Araştırmacı-yazar FaikBulufun Mart 1998"deOzan Yayıncılık'tan çıkan "Kim Bu Fethullah Gükn? Dünü-Bugünü-HedefT kitabı hak- kında Istanbul 2. Sulh Ceza Mah- kemesi 18 Mayıs 1998'de toplat- ma karan aldı. Kitapta Gülen çev- resinde yoğunlaşan bir kesime at- fen Atatürk'e hakaret edıldiğı vo- lunda ibarelereyerverilirken. bun- ları yazdığı için Bulut hakkında "Atatürk'e hakaretdavasraçılma- sı ise olayın bir başka boyutu. Sıvil Toplum Kuruluşlan Birli- ği'nin yayımladığı "Hoca'nın Okullan" kitabı da Bulut örneğin- de olduğu gibi Cumhuriyet'e, Ata- türk'ün manevi şahsiyetine ve Fet- hullah Gülen'e hakaret ettiği ge- rekçesiyle toplatıldı. Toplatma ka- ran Fatih 2. Sulh Ceza Mahkeme- si tarafından 17 Mart 1998'de alın- dı. Islam dinı üzerine 4 cilt kitap yazan Erdoğan Ayduı'ın İslamiyet Gerçeği 1-Kur'an ve Din isimli ki- tabı hakkında ise Necati Körükçü adlı bir kişinin ihban üzerine An- kara 2. Asliye Ceza Mahkeme- si'nde açılan dava 19 Ocak 1998 ta- rihinde karara bağlandı. Aydın. ki- tabında Allah'a, dinlere yayım yo- luyla hakaret ettiği gerekçesiyle mahkûm oldu. TCC'den meslek ici seminer ' Yerel basm halkla temasm ilk aracı' GÜLÇİN ILCİ ISPARTA - Türkiye Ga- zetecıler Cemiyeti ile Kon- rad Adenauer Vakffnın ortaklaşa düzenlediği '6, Yerel Medya .Meslekiçi Eği- tim Semineri' Isparta'da yapılıyor. Dün başlayan ve iki gün sürecek olan semi- nerin açılış konuşmasını yapan TGC Başkanı Nail GürelL demokrasinin sağ- lıklı işlemesı bakımından büyük görevler düşen ye- rel basının aslında genel basın içinde yeralan veay- nı özellıkleri taşıyan bir unsur olduğunu belirttı. Güreli. "Çünkü yerel ba- sın halkla temasm ilk ara- cıdır. Yerel basındaki yan- sunalargenelve yerelyöne- timlere yön vermektedir. Bu özelliği ile de demokra- sinin birinci basamağKİır" dedı. Yerel basınm sonınlan- nı masaya yatırmak ve meslek içi eğitim vermek amacıyla düzenlenen 6. Yerel Medya Meslekiçi Eğitim Semineri'nde, ye- rel basının sıkıntı ve sorun- lannın genel basının da sı- kıntı ve sorunlan olarak ni- telendiği vurgulandı. Seminere katılan Dünya gazetesi sahibi Nezih De- mirkent, konuşmasında ekonomik olarak güçlen- dınlen ulusal basının ıçe- rik açısından zayıfladığını ileri sürdü. Seminerin açılış töreni- ne TGC Başkanı Nail Gü- reli, Başkan Yardımcısı ve gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç, Dünya gazetesi sahibi Ne- zih Demirkent, Anadolu Ajansı Yurt Haberlen Mü- dürü Tuncay Yıldıran, Burdur. Isparta. Konya. Niğde ve Karaman gaze- teciler dernekleri başkan- lan ile Jjöj^eden çok sayı- 'da gazetecı katıldı. 'İV»f>>ı*fl*>lrilf>f* rlı&at*rliiLil^ı*lf> Knnsrriîilı' İHD, Türkiye'nin, dünyada en fazla ceza- ıçeraeKiier aışaraaıuıerie Darışmau ^ açan ü l k i j e r a n ı s ı n ^ ver M ^ lumsal yapının. yasaklann ve eşitsizliğin de devamlı suç ürettiğini belirterek aynmsız genel affin gündeme getirilmesi gerektiğini beürfri. İHD Genel Af Çalışma Gnıbu üyesi bir grubun, dün Vlerris Cezaevi önünde yaptığı açıklamada, Türkiye'de 1990-91 yıllannda 20 rrin olan rutuklu ve hükümlü savısının 1997'nin sonlannda 74 birre ulaştığı ka> dedil- di. Tüıidye'de bulunan 650 cezaevinde 16 yıl içinde 183 kişinin saldınlarda yaşamını vitirdiğinin vurgulandığı acıkla- mada, yüzlerce kişinin de acil çözüm bekieyen sağlık sorunianyla karşı karşıva olduğu bildirildi. (ÖZKAN GÜVEN) Hakkında soruşturma açılan Kütahyalıoğlu ANASOL-D'nin Bursa örgütlerini kanştırdı Lııaııı-lıatip müdürü FP il başkanı oldu LEVENT GENCELLt BURSA - ANASOL-D'nin görevinden alamadığı Bursa Anadolu tmam-Hatip Lisesi Müdürü, FP'nin Bursa fl Başkanlığı'na getirildi. MGV (Milli Gençlik Vakfı) yanlısı tutumuyla bilinen ve tüm genelgelere karşın okuldaki 15 türbanlı öğretmenle ilgili işlem yapmayan Mustafa Kütahyaboğtu'nun emekli olmak için girişimlere başladığı öğrenildı. Bursa Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hakkında soruşturma açılan Kütahyalıoğlu'nun FP'ye il başkanı olarak atanması, hem ANASOL-D'nin Bursa örgütlerini hem de FP'yi kanştırdı. Anadolu tmam-Hatip Lisesi "nde görev yaparken. okulu dilediği gibi yönetmek ve kurallan dinlememekle tanınan Kütahyalıoğlu'nun Bursa gibi çok önemli bir kente FP İl Başkanı olarak atanmasının ANASOL-D'nin irtica yanlısı kadrolarla mücadeledeki başansızlığmın en somut örneği olarak gösteriliyor. DSP ve ANAP'ta. Mustafa KütahvaJıoğlu'nun görevden alınmasını daha önce isteyen çevreler. "Milli Eğitim Bakanüğı içindeki kadrolan aşamayan Milli Eğitim Bakanı, devlet olanaklarıyla pala/lananlan bir gün karşısında millervekili olarak görecektir" diye konuşuyorlar. Imam-Hatip Lisesi Müdürlüğü'nden, Fazilet Partisi Bursa İl Başkanlığı'na atlayan Kütahyalıoğlu. Bursa"daki çağdaş çe\ relerde olduğu kadar FP'ye yakın kadrolar tarafından da eleştiriliyor. Eski RP'nin Bursa II Başkanı Faruk Çelik, yerel gazetelere verdiği demeçte, "Önümüzdeki gunlerde vapacağımı/ bir durum değeıiendirmesiy le partiye üye olup olmamayı bile tartışacağız" dedi. FP'nin Bursa'daki tek milletvekili Altan Karapaşaoğlu'nun da atamayı içine sindiremediği bildiriliyor. Karapaşaoğlu'nun şimdilik parti disiplini gereği gazetecilere konuşmadığı, ancak yakın çalışma arkadaşlanna. "Buişyürümeyecek" dediği bildiriliyor. Anadolu Imam-Hatip Lisesi Müdürü'nün FP'ye il başkanı olmasında FP'nin Teşkilat Başkanı İrfan Gündüz'ün büyük rolü olduğu öğrenildi. İl Milli Eğitim Müdürlüğü kaynaklan. Kütahyalıoğlu'nun emekli olsa bile yargılanabileceğini savunuyorlar. YAZI/ORHAN BİRGİT Masamda 280 sayfalık bir dosya. Dosya, bir- birinden ilginç belgelerle dolu. Cumhuriyet'ın dün birinci sayfasında beş sütun üzerinde yer alan ve Hikmet Çetinkaya'nın köşe yazısında- ki "Vurgun" başlığına hakkını verdirten bir büyük usulsüzlüğün adeta belgeseli. Kamuoyu, birkaç gündür gazetelerin iki tam sayfasını kaplayan Ali Haydar Veziroğlu imza- lı bir ilandan da bu belgeselin özetini biliyor: Veziroğlu, benim eski politikayoldaşlanmdan. Tuncelili. 12 Eylül sonrasında iş yaşamına atılmış ve başan merdivenlerini basamak basamak tır- manarak geleneksel büyük holdinglerin birçoğu- na kafa tutacak hale gelmiş bir işadamı. Uzaktan izleyebildiğim kadan ile başansının gizi, gözüpekliğinde. Tanıdığım Veziroğlu, pire için yorgan yakmak- tan çekinmeyen biryaradılışa sahip. Genlerinde taşıdığı bu özellikleri ile hazırtattığı o iki tam say- falık ilanla size, bana, hepimize sesleniyor: "Türkiye, Kendini Soydurup Soydurmamak Senin Sonınundur." Ve Cumhurbaşkanı'ndan, Başbakan'a, Mec- rıs'tetemsilcileri bulunan bütün partilerin liderie- rine, "Izmit Körfez Geçişi" için açılan ihalede hu- kuka aykın hareketleri, usulsüzlükleri anlatan bil- gi ve belgeleri içeren birer dosya ilettiğini söylü- yor. Vinsan A.Ş.'nin sahibinin bu belge, bilgi ve ka- nrtlar dosyasında ortaya koyduğu savlann her bi- ri ayn ayn ilginç. Yazının bütünlüğünü korumak için, dün gaze- tenizde haber olarak yayımlanan bû savlann öze- tinin özetini anımsayalım: Devlet, Izmit Körfez geçişini sağlamak için uzun zamandan beri sürdürdüğü çalışmalan, iha- le aşamasına getiriyor. Yap-lşlet-Devret mode- li ile üç yıl önce açılan ihaleye 10 ayn konsorsi- yum başvuruyor. Bunlardan altısına yeterlik bel- gesi veriliyor. Veziroğlu'nun Vinsan'ı da, Bouygu- es adlı bir Fransız devi ile konsorsiyum oluştu- rarak, yeterlik alanlar arasında. Bouygues'in iki özelliği dünyanın sayılı denizaltı tünellerinden "Manş TOne//"nin de, eğik askılı köprü tasan- mında ün yapmış olan Normandiya Köprüsü'nün yapımında da sorumluluk taşımış olması. Bu altı kuruluş içinde sadece Vinsan - Bouy- Bu Sese Kulak Vermeliyiz gues ihale aşamasına katılıyor. Verdiği teklif, hem eğik asma köprüyü hem de tünel geçişini içeri- yor. Ama Başbakanlık ihalenin yenilenmesini isti- yor ve bu aşamada iki ayn firma daha ortaya çı- kıyor. 1997 yılına gelinmiştir. Karayollan Genel Mü- dürlüğü ihaleye katılan firmalardan devlet hazi- nesine en fazla yükü getiren, bu nedenle de üçüncü sırada bulunana yeşil ışık yakar. Veziroğ- lu, "Size, bana, hepimize kendinizi soydurup soydurmamak sizlerin sorunudur" derken cep- lerimizden alınmak istenilen o fazla para da, 500 trilyon Türk ürasıdır. Ihaleyi yapanlar, tüp geçi- şin ya da tünelin ülkemizde bugüne kadar hiç de- nenmediği için, Vinsan - Bouygues'in önerisini bütün üstünlüklerine karşın tercih nedeni sayma- dıklannı söylüyorlar. Türkiye 70'li yıllarda, o gü- ne dek hiç denemediği asma köprüyü ihale eder- ken, haklı olarak böyle bir mazeretin arkasına sı- ğınmadı. Boğaziçi'nde üçüncü geçişi, haklı bir gerekçe ile tüp geçit olarak seçerken de, "Bu- güne kadar tüp geçit yaptırtmadık. Ama iki as- ma köprünün altmdan başan ile çıktık' gibi bir bahaneye sığınılryor mu? İhalede ilk sırada yer aldığı halde, bir kalem darbesi ile diskalifiye edilen Vinsan yetkilileri için önce devletin yetkililerine seslerini duyurmayı denemek, ama onlardan tepki alamayınca yar- gıya başvurmaktan başka çözüm yolu kalma- mıştır. Ama, Veziroğlu bu aşamada Bayındırlık ve Imar Bakanı Yaşar Topçu'nun bir yandan Da- nıştay 1. Dairesi'nde ihalenin yeni biçimi için vi- ze alıp yapıma hızla başlama hazırlıklanndan şi- kâyet etmektedir. Öte yandan da aynı bakanın bürokrasi üzennde büyük baskılar kurarak, ken- di başvurulan için mahkemenin istediği bilgi ve belgeleri vermeyişinden kamuoyunu haberli kıl- maya çalışmaktadır. Yazımın başlannda söylediğim gibi, o gözüpek ve gerektiğinden de fazla cesaretli bir kişilik ya- pısına sahip. Bir zamanlar siyasi partiler halka- sına eklemek istediği Banş Partisi için, cebinden o günün değerleri içinde 1 trilyona yakın harca- ma yapıp, arkadaşlanna "Kurdum, yaşatması sizden" diyen o yapı ile şimdi Türkiye'deki bü- tün bilbordlarda yurttaşlanna bu soruna sahip çıkmaları için çağnda bulunacağını söylüyor. Devlet büyüklerine, parti büyüklerine, par- lamento üyelerine, sendikalara, sivil top- lum örgütlerine, o arada biz yazar-çizerta- kımına belgeler, kanrtlar ve bilgiler gonde- rerek halkın cebinden hortumlanmakta olan 500 trityonun hesabının sorulmasını istiyor. 280 sayfalık dosyasını, bir iki kez oku- yup belirli bir süre beklemeyi düşünüyor- dum. Amacım, bu dosyada söylenilenle- ri haklı görmeme karşın "Yaşar Topçu da herhalde kendisini savunacaktır. Bekle- mem daha yarariı olur" biçimindeki bir ih- tiyatlılığın beni frenlemeseydi. Ama Başbakan, geçen hafta sonunda ellibeşinci hükümetin birinci yılını doldur- ması söylediklerinin hemen büyük ço- ğunluğunu onayladığım basın toplantısın- da, Körfez geçiş projesinin uygulamaya konulacağını da bir müjde gibi duyurun- ca o karanm değişti. Rahmetli arkadaşım Turan Güneş'in yaşamı sırasında eşine, dostuna anlattığı bir rüyanın gerçekleşmesi, Körfez trafiği- ne yapısal bir değişiklik getirecekti. Hele o geçişte bir de demiryoîu bağlantısı uy- gulanırsa, Avrupa ile Asya arasındaki bağ- lantı gelecek yıllan da içine alacak biçim- de bir devinime kavuşacaktı. Ne yapalım ki, bu suçlamalann birinci hedefi olan Yaşar Topçu, günlerdir vur- dumduymazlığı oynamakta, konuşma- maktadır. Partiler de, milletvekilleri de bu suskun- larzincirinde yerlerini almış görünüyorlar. O zaman olayı gündemde tutmak isteyen Veziroğlu'nu yânız bırakmamak gazete- cinin işlevi olmalı. "^caöa"diyorum kendi kendime. "Ba- yındırlık Bakanı Yaşar Topçu bunca suçlama kar- şısında niçin konuşmuyor? Eşi, dostu kendisi- ne o bizim CMUK'ta da son yıllarda yer alan "konuşmama hakkına sahipsin. Söyleyeceğin her söz, aleyhinde delil olarak kullanılabilir. Bu nedenle mahkemeye çıkmayı bekle, avukat tu- tabilirsin" biçimindeki ünlü uyan sözünü mü ha- tırfattılar. BffiBAKIMA SERVER TANİLLİ Ahmet Oktay'ın Günlükleri... Günlük, günü gününe saptanmış olaylar, duygu- lar, düşünceler ve izlenimlerden oluşan bir edebi- yat türü. Anı ile arasındaki en belirgin farklılık da, yaşanan anların etki ve izlenimlerinin günün tarihi atılarak hemen yazılması. Şöhretli kişilerin, sanat- çıların kaleminden çıktığında, belge niteliği taşı- yorlar. Onlar arasında Andre Gide'in günlükleri pek ünlüdür. Edebiyatımızda Tanzimat'tan sonra gözükse de, asıl gelişmesi türün, 1950'den sonra Nurullah Ataç'ladır. Onun "günce "lerini, dumanı üstünde izleyip tatmış bir kuşaktanım. "Günlük" adıyla türe yaygınlık kazandıran Salâh Birsel ol- du; onu, Oktay Akbal, Tomris Uyar, Mehmet Seyda, Muzaffer Buyrukçu ve başkaları izlediler. Ahmet Oktay da Gece Defteri ile kafileye katıl- mış bulunuyor. Tür, daha başka boyutlarıyla karşımızda... • Ahmet Oktay'ın yazılarındaki fikrî zenginliği far- ketmemiş olamazsınız. Nereden geliyor bu? Dur- madan okuyan ve araştıran bir kişi olmasından! Yazdıklannı zevkle okuduğum ve her zaman da yararlandığım bu saygın yazarın "fikrî mutfak"\n\ doğrusu yine de merak ederdim. Yapı Kredi Yayın- lan'nda çıkan şu son kitabı bunu gözler önüne se- riyor. Birkaç yılın günlüklerinde, yazanmızın özel ya- şamını, kaygılarını ve ruhsal sorunlarını değil, ken- di deyimiyle "Yaşadığımız, yaşamakta olduğumuz dehşeti ve güzelliği, sorunlan ve çözüm çabalan "nı görüyoruz. Ve okurken çıkarılmış sonuçlar. Zamanından öğrenirken zamanıyla bir hesap- laşmada... 7 Ocak 1984 tarihli günlükten alınız şu paragra- fı: "Türk aydını, yazan, şaıri ne kadar ters bir yön izliyor. Ya da ne kadar dar görüşlü. Samipaşaza- de Paris 'te Lenin'e rastlıyor ama ne kişıliğini ne de düşüncelerini ilginç buluyor. Dönemınin siya- sal hareketleriyle ne kadar az ilgileniyormuş Tan- zimat aydınları. Marksizmin neredeyse farkına bi- le varmamışlar. Fikret gidip François Coppee'y/ buluyor. Cumhuriyet şairi de gerçeküstücülüğü, burnunun dibindeyken bile göremiyor. Gerçeküs- tü olanla gündelik olan arasındaki ilişkiyi fark ede- memesi Garipçilerin talihsizliği elbet." Katılmaz olur musunuz bu haklı saptamaya? Bundan çıkarılacak sonucu merak ediyorsanız, buyurunuz o günlüğün bütününü okuyunuz! Sonra, 3 Ocak 1990 tarihli günlükten şu parag- raf: "Öyle anlaşılıyor ki, yalnızca umuta dayanan bir söylem artık yeterli sayılmıyor. Olumsuz öğele- ri ve momentleri de içerebilen gerçekçi bir ütop- ya gerekiyor. Gerçekçi ve ütopya kavramlan birbi- rini dıştalıyormuş görünse bile, böyle bu. Herya- nından çatırdayan, eklem yerleri kınlan bir dünya- da tümlüklü birbakış açısı ve çelişkisiz bir toplum imgesi, inandıncı olmaktan çıktı." Nasıl kurmalı bu "gerçekçi ütopya "yı? 12 Mart 1992 tarihli günlükteki şu son paragra- fı okuyunuz: "Türk Marksistlerinin büyük bölümü, kuramı daha atak, yaşanan zamanı daha kuşatıcı hale getirmeye çalışacaklarına hepten terketmeyi seçtiler. Marksizm bilimsel olma özelliğini hâlâ ko- ruyor ve dünyanın hem açıklanması/ yorumlan- ması hem de dönüştürülmesi yolunda kuramsal bir güç olmayı sürdürüyor." Kuşkusuz, kastettiği bir bölük Marksisttir. Öyle de olsa, nasıl açıklamalı bu dönekliği? Son olarak, 19 Haziran 1992 tarihli şu günlük: "Melih Cevdet iyileşip yazılanna yeniden başladı Cumhuriyet'te. Bugünkü yazısında formundan kaybetmediğini de gösteriyor. Epikuros'un birsö- zünden yola çıkarak (insan acı çekerken bağırmaz- mış), hastanede geçen günleri anlatıyor. Oradan ben/gövde ilişkisine ve varitk/ruh sorununa geçi- yor. Melih Cevdet'in düşünühüğünün üzerinde ye- terince durulmadı ne yazık ki. Belki şaihiğini bile aşıyor kimi zaman. Çok ve iyi okuduğu kesin. Da- ha da önemlisi, eski deyimiyle "terkip" yapan bir yazar Melih Cevdet. Hiç kuşkusuz, usçu biri, yine de kaba rasyonalizmden uzak durmayı başanyor." Sayın Anday'ın yazılanna yeniden başlaması di- leğiyle... Tşte Ahmet Oktay'ın günlüklerinden birtutam! Hepsi de dürüst bir aydının saptamalan. Çağını ve toplumunu günü gününe izleyen; kay- naklarını arayıp bulan bir meraka sahip o. Gece Defteri okunmadan, Sayın Oktay'ın yazar- lık ufkunun nasıl sistemli olarak aydınlatıldığını far- ketmek güçtür. Ancak, yine de bir bilinmeyen var: Fazıl Hüsnü Dağlarca, "Senin gibi heralana açı- lan bir kişi daha yok. Ne zaman yapıyorsun bun- lan?" dermiş. Sahi ne zaman yapıyor bunlan?.. T.C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ BİLİMDE ÇAĞDAŞ, DÜŞÜNCEDE ÖZGÜR ÖSS PUANI VE ÖZEL YETENEK SINAVI İLE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR 1998 ÖSS Puanı ve Özel Yetenek Sınavı ile Öarenci Alınacak Fakülteler ve Bölümler MÜHENDİSLİK-MİMARLIK FAKÜLTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ İÇ MİMARLIK BÖLÜMÜ GÖRSEL İLETİŞİM TASARIMI BÖLÜMÜ KONTENJAN: 50 KİŞİ KONTENJAN: 50 KİŞİ ÖZEL YETENEK SINAVI ÖZEL YETENEK SINAVI 15-16 EYLÜL 1998, SAAT: 10.00 17-18 EYLÜL 1998, SAAT: 10.00 Bu programlara 1998 ÖSS Sınavından en az 105 puan alanlarla, bu yıl heıtıangi bir örgün öğretim kurumuna yerleştirilmiş olan adaylar da başvurabilir. ÖN KAYITLAR 13 EYLÜL 1998 TARİHİNE KADAR SÜRECEKTİR. YATAY GEÇİŞLE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR. Yatay Geçiş ile Öğrenci Alınacak Fakürteler ve Bölümler * HUKUK FAKÜLTESİ * iletişim fakültesi * Radyo-TV-Sinema ve Görsel Sanatlar Bölümü •MÜHENDİSLİK MİMARLIK FAKÜLTESİ * Iç Mimarlık Bölümü " Mimarlık Bölümü BAŞVURU VE BİLGİ: MALTEPE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Feyzullah Cad. No: 39 (Marmara Koleji) Maltepe-İSTANBUL Tel: (0216) 399 00 60 - 442 07 59 - 383 22 14 Faks: (0216) 370 22 30 http://www.maltepe.edu.tr e-mail:maltepe.uni.(o lbm.net.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle