Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 1998 PAZAR
HABERLER
Sinan Cemgil den Ibrahim Kaypakkaya 'ya, YusufAslan 'dan Deniz Gezmiş 'e uzanan yolculuk bir şafak
vakti sona erer. Jandarmalarla çatışan grupta önce Kadir Manga, daha sonra Alp ve Sinan can verir
NurhakDağlan'nda susansilah# smail Tayfiın Cinemre ile Cihan
/
Alptekin. Elrom olayından sonra,
Adıyaman cıvannda bulunan arka-
daşlarıyla buluşmak üzere lstan-
bul'dan aynlmaya karar venr. Şen-
likköy'de aynı bahçe içmdeki evlenn bınn-
de Kadir Çağlı ıle Z«ki Tekeş, dığerinde ıse
THKO'nunbazıkadrolanoturmaktadır Cı-
han Alptekin, Istanbul'dan aynlacağı za-
man. kapı komşulan Zeki Tekeş'le de veda-
laşır. Cıhan. \eda sırasında Zeki Tekeş'e,
"Arkadaş, size ancak 24 saatiik bir teminat
verebiliyonım. Bir aksilikolur enselenirsem
24 saat dayanacağım ve konuşmayacağını.
24 saatten sonra kimse bana güvenmesin"
der. Cihan ıle Tay run Cinemre, motosiklet-
le 31 Mayıs 1971 Pazartesi günü İstan-
bul'dan yola çıkar. Cinemre ile Alptekin,
dıkkatı çekmemek amacıy la Tekirdağ, Ça-
nakkale üzennden Adıyaman cı\ annda bu-
lunan arkadaşlannın yanına gıdeceklerdir.
Fakat. Alptekın ıle Cinemre. Tekirdağ'a 7
kılometre uzaklıktaki Değırmenaltı mevki-
inde Emnıyet güçieri tarafindan durdurula-
rak kimlik tespitı yapılır. Cihan, YSE tek-
nisyenlerinden Ali Erkinel'e, Tayfiın Ci-
nemre. Metin Güngörmüş'e ait kimlik kart-
lannı Emnıyet mensuplanna göstenr. Em-
niyet mensuplan, Cihan \e Tayfun'dan, bu
kez, nüfus cüzdanlannı ister. Bunun üzeri-
ne Cinemre ile Alptekin, motosiklete bine-
rek Hayrabolu cıvanna kaçmaya çalışır. As-
ker, polis ve çevre halkı tarafindan takip
edilen Tayfun ıle Cihan, kısa bir süre sonra
yakalanır.
EKİP. İKİYE AYRILIYOR
Cihan ile Tavfun. tstanbul'dan aynlmayı
düşündüğü günlerde. dağdakı ekip de eleş-
tiri-özeleştıri yapmak amacıyla, iki gün sü-
ren toplantı yapar. 25 Mayıs 1971 Pazarte-
si günü, yapılan toplantıda, şoför Karaali
Boran olay ı nedeniyle Tuncer Sümer, suç-
lu görülür ve cezalandınlır. Verilen cezaya
göre Tuncer Sümer"in ekip komutanlığı so-
rumluluklan alınır. Yerine Ahmet Erdoğan
getinlır. Dağdakı yeni komuta şöyle oluş-
turulur: Sinan Cemgil, Mustafa Yalçıner,
Alpaslan Özdoğan ve Ahmet Erdoğan. 26
Mayıs 1971 Salı günü de yeni seçılen ko-
mutanlar toplanır. Toplantıda, ıkı eylem ka-
ran alınır: Bınncısı Kürecik'te bulunan ra-
dar üssünün basılması. ikincısi: Gazian-
tep'ten Adıyaman'a para taşıyan arafeanın
soyulması. Bu e> lemlen yapmak için Sinan
Cemgıl'ın başkanlığında sekiz kişilik bır
ekip oluşturulur. Dığer ekıbın sorumluluğu
Osman Arkış, Ercan Öztürk ve Semih Or-
can'a verilir. Binboğalar'a gidecek bu gru-
ba, hangi köylerde, kimlerle buluşulacak
hepsi anlatilır. Karara göre. Karahan gedi-
gindekj radarda kaç tane Amenkalı subayın
olduğu tespitı yapılacak ve onlar kaçınla-
rak karşılığında Denız, Hüseyin, Yusuf ve
diğer tutuklu arkadaşlan istenecektir. Tun-
cer Sümer'e. Gazıantep .Merkez Banka-
sı'ndan Adıyaman'a para taşıyan arabanın
Gölbaşı'ndan geçtıği gün ve saatinin istih-
baratını yapma görevi verilir. Tuncer Sü-
mer. bu ıstıhbaratı yapmak için Besnili Ha-
san Dalkıbç'ı görevlendirir. Teslim Töre'ye,
hem Maraşa kadar uzanan dağ eteklerin-
dekı köy lerle ılişki kurması, hem de Kara-
han gedığindekı Amerikan radannın keşfi-
nin yapılması görevi verilir. Sinan, Alpas-
lan Özdoğan, Mustafa Yalçıner ve Ahmet
Erdoğan, yenıden toplanır. Toplantıda yapı-
lan konuşmalardan sonra Tuncer Sümer'e
komutan sorumluluğunun yeniden verilme-
si kararlaştınlır. Sinan, Teslim Töre ve Os-
man Arkış, alınan karan gider Tuncer Sü-
mer'e anlatır v e Binboğa'ya gidecek ekibin
başına tekrar komutan yapıldığı söylenir.
Tuncer Sümer'le buluşulan yerde yeni bir
toplantı daha y apıhr. Toplantıdan sonra dağ-
da bulunanlar. daha sonra, buluşmak üzere
ikiye aynlır. Sınan'ın liderliğindeki ekipte
Sinan Cemgil. Mustafa Yalçıner, Alpaslan
Özdoğan. .Ahmet Erdoğan, Kadir Manga.
Hacı Tonak. Metin Güngörmüş vardır. Bu
ekibin amacı. Akçadağ-Kürecik Karahan
gediğindeki .Amerikan tesislerini ele geçi-
rerek. ıçerde bulunanlan Deniz'lere karşı-
lık olarak rehın almaktır. Tuncer Sümer li-
derliğindeki ekipte ise Tuncer Sümer. Os-
tnan Bahadır. Metin Yıldınmtürk. Mehmet
Asal. Semih Orcan. Yusuf Aslan (Elazığlı),
Hüseyin Cemal Özdoğan. Sadık Soyseten-
ci, Cengiz Baltacı. Fe\ zı Bal. Osman Arkış.
Recep Sakın. Ercan Öztürk. Mustafa Çu-
buk. Adem Topal vardır. Bugrubun amacı,
banka parası nakleden bir aracı Malatya-
Adıyaman karayolunda pusu kurarak soy-
maktır.
Jıandarma ve köylülerin açtığı ateş sonunda ilk Kadir
Manga vurulur. Göğsünden vurulan Kadir,
yarım dakika sonra ölür. Ölümler peş peşe gelir.
Kadir'in arkasından iki-üç kurşun yarası alan Alp,
hemen can verir. Bacağı ve omuzu kanayan Sinan,
yarı ayakta, kuru bir ağacın arkasında siper almıştır.
Otomatik silahıyla kesik kesik etrafı tarar. Bir süre
sonra Sinan'la birlikte silahı da susar.
THKO ekibinin Malatya ve Adıyaman
çevresinmde olduklan hakkında resmi gö-
revlilere ihbarlar gelmektedir. Kahraman-
maraş Valisi Adil Aktan, 26 Mayıs 1971
Çarşamba günü şu açıklamayı yapar: "El-
bistan'ın Nurhak Bucağı çevresindeki Nur-
hak Dağı civannda a\ lanan a% cılar. asker el-
bisesi giymiş bazı gençlerin kırtarda dolaş-
üklannı görmüş ve ilgilileri haberdaretmiş-
lerdir. Yapılan ihbarlar üzerine gerekli ince-
lemelerde bulunulmaktadır." THKO ekibi-
nin ikı gruba aynlmasından sonra yaşanan
olaylan, operasyonlara katılan Emekli Jan-
darma Kıdemli Albay Yılmaz Erkekoğlu,
tağını seçerier. Dereyataklannın en beğenil-
me> en vönii,çevredekiyuvariak taşlan sine-
sinde banndırmasıdır. Köşelüer yumuşak
tabana saplanır kauriar. Yürürken bu yu-
varlak taşlara çarpmamak ve basmamak
gerekir. Fakat gecenin karanlığı bu yetene-
ğinizi elini/den alır. Diişe kalka. sendeliye
yuvariana yürürsünüz. Zor bela dere >ata-
ğını geçerter, hafıf meşelik bir düzlüğe ula-
şuiar. Gece yavaş yavaş yerini aydınuğa terk
etmektedir. Gün ağarmadan bu tepeierin
sonuna ve ovayı görecek bir noktaya ulaş-
makzorundadırlar. Sağ yanlarında bir bağ,
sol taraflannda biraz daha sık bir meşelik
Kaleşnikof marka. omuzluğu ayn, dipçiği
ayn kilitlenen makineli tabanca vardır. Si-
nan Cemgil ile Hacı Tonak, ovayı Uk gör-
dükleri sırta doğnı yürümektedirler. Hacı
Tonakönde ghmektedir. Sırtj aşarlar veova-
vı görüıier. Gözleri hep ovada \e onu baştan
başa kat eden demirvolundadır. Hacı To-
nak, aşağıdan sırta ürmanan kövlüler ile
jandarmalan görür ve 'Hoca' dhe bağınp
kendini yere atar. Sinan Cemgil, gerhe ani
bir dönüş yapar. Bu sebeple tel gözlüğü gö-
zünden fıriar. 1leri derecede mhoptur. Goz-
lüksüz ileriyi görme olanağı yoktur. Gelen-
ler önce, "Teslim olun' ihtan yapaıiar, ateş
kadan para nakleden bir araçtaki para da
alınacaktır. Bundan sonra da Malatya'ya
kadar gidebilmenin yollan araştınlacaktır.
Ama bu yedi kişiden hiçbiri bölgeyi bilme-
mektedır. Bölge hakkında bilgıler sınırhdır.
Gidılecek yol, izlenecek güzergâhı hiç biri
bılmemektedir. Tuncer Sümer'in yaptığı
keşfe göre. Haydarlı tren istasyonu dağlık
bir bölge içensındedir. Bu ıstasyondan bir
marşandiz trenine bınilerek kaçmanın
mümkün olacağı düşünülür. Bu nedenle,
Haydarlı Tren İstasyonu aranır. Iki günlük
bır yürüyüşten sonra Helete köyünün civa-
nna geldiklerinde gece olmuştur. Ekip, ge-
Kadir Manga, Alparslan Özdoğan ve Sinan Cemgil'e (31.5.1971) mezar olan Nurhak'ta Mustafa Yalçıner ve Hacı Tonak yakalanıriar. Gruptaki
Metin Güngörmüs ile Ahmet Erdoğan o gün kaçarlar, ancak 1 Haziran 1971 günü köylüler tarafindan yakalanarak jandarmaya teslim edilirler.
şöyle anlatmıştır: "29 Mayıs 1971 günü sa-
at 21.00'de Sinan Cemgil grubu, e>temböl-
gesine ghmek üzere aynlır. Aynlış çok hü-
zünlü olur. Herkes birbirine içten duy gular-
la sanhrlar. Zor koşullann varartığı ufak
kırgınlıklar >erini göz yaşlanna terk eder.
Çıktıkları volculuğun sonunu biliyor gibi
davTamşlan vardır. Czüntü vedonukiukbü-
tün güçlerini alıp götürür. Dilleri sanki kilit-
lenmiş, beyinleri durmuş gibidir. Konuşa-
cak kelime ve konu buhnakta güçlük çeker-
ler. Tekrar buluşma umurian çok zayıftır..
Aynlanlann arkasından geride kalan gnıp.
onlar gözden kaybolana kadar >aşh gözler
ile arkalarından bakarlar. Sinan Cemgil
grubu, yapılan plana göre Haydarlı tren is-
tasyonuna kadar vava gidecekler, oradan
trene binerek Akçadağ istasyonuna inecek-
lerdir. Birinci aşamadaki bölgenin yabancı-
sıduiar. Ellerinde bölgenin genel durumunu
gösterir harita dayoktur. Eylemin başlangıç
zorluğu buradan başlamaktadır. Önce ara-
ziyi keşfedeceklcr, sonra yürü)ecekler. daha
sonra tekrar keşfedeceklerdir. Bu amaçla
Hacı Tonak'ı mahalli kövlü kılığına sokar-
lar veguruba kılavnzluk görevi verirler. Ha-
a Tonak zaten köy kökenli kavruk bir Ana-
dohı çocuğudur. Göreceği işlevin yabancısı
değildir. Arkalannda yalnız sırt çantalan
vardır. Bütün lüzumsuz eşyalan gömmüş-
lerdir. Yüklerin azlığı \e yalçm arazinin Göl-
başı ovasına doğnı devamh alçauşı intikali
kolay laşnnr. Fakat önlerine tekrar yüksek
bir silsile çıkar. Bu İnekli Dağı'dır. Zirvelere
yönelmektense çatak ve dere yataldan ter-
cih edilir. Onlardaöyleyaparlar.Birdereya-
sırta doğnı yüksdmektedir. Meşeliğe doğnı
yöneliıier, toprak bir yolu takip edeıier vt>
ovayı görürler. Ulaşmak istedikleri ilk nok-
taya gelnüşlerdir. Dürbünle rnayı gözlerler,
deminolunu araşönrlar. Evet siyah bir kıl
gibiovanın ortasından deminolu. karayolu-
na bir yaklaşıp. bir uzaklaşıp gitmektedir.
Fakat gündüz gözü ile ovanın silahlı olarak
aşılması olanakdı^ıdır. Zaten bütün geceyü-
riiyüp çok da yorulmuşlardır. Meşeliğin içi-
ne dalıp kuytu bir yere çökerler. Günün
ağarması Ue birükte köy hayvanlannı yuka-
n dağa çıkaran İnekli kö\ü çobanı. meşeli-
ği takiben otlağa doğnı > ürümektedir. Vle-
şclikteki gerilla grubunu göriir. Hiç istifini
bozmaz. Çok da korkmuştur. Köyde akşam-
lan bir yığın silahlı adamlann komşu dağ-
larda dolaşüğmı dinlemektedir. Hay^anlan
yayayaya sırö dolandınr. Gerillalann gözet-
leyemiyeceği noktaya gelince, hayvanlan
kendi başına bırakır. Koşarak köye gider ve
nefes nefese muhtara haber verir. Köyde te-
lefon vardır. Muhtar. Gölbaşı Jandarma Ko-
mutanı'na durumu Uetir. Başçavuşun mev-
cudu azdır. Köyde eli silah rutan herkesin
kendisi gelene kadar hazır ounası talimarı-
nı muhtara Uetir ve bir pikap jandarma ile
Sinekli köyiine hareket eder. Köye geldigin-
de silahlı köylüler de hazırdır. Çobanın kır
gerillasını gördüğü noktaya ters bir sırtı hr-
manarak çıkarlar. Kır gerillası yorgunluk-
tan kımıldavacak durumda değildir. Buna
rağmen lider. gidilecek istasyonun keşfi için
Hacı Tonak'ı yanına alır. Hacı Tonak, taşı-
dığı Akabe modeli makineli tabancayı Ah-
met Erdoğan'a teslim eder. Sinan Cemgil"de
etmezter.Sinan CemgU,boynunaasıh Kaleş-
nikonı kohugunun alnndan öne doğnı kay-
dınp dizçökünce gelenler ateşedeıier. Sinan
CemgiL kısa bir darbe atışı yapar ve vuru-
lur. Aüşı gözleri görmediği için rastgeledir.
SİNAN: NEHİRİ CEÇEMEYİZ
Hacı Tonak da olayı şöyle anlatmıştır:
"Biz. bir hayli kalabauk bir gnıptuk. Ve
epeyçe bir uzun süre de dağda kalmıştık. \e
arük. bir şeyler >apmak gerekiyordu. Hiç bir
şey yapmaımşohnak,eylemsizkalmakduy-
gusu kemirivordu içimizi. İkincısi. 12
Mart'tan sonraki tutuklamalar. baskınlar,
ökiürükn arkadaşlanmız. Bunlar da bizi
bir an önce bir şeyler yapmaya zoriuyordu.
\e özellikle Deniz'lerin yakalanmasından
sonra ve onlaria ilgili idam edilecckkri veya
kurşunadizileceklerişeklindekirtvay'etlerin
yayılmasuıdan sonra, biz bir an önce bir şey-
ler yapma gereğini duyduk \e grubun için-
de belli bir kesimi alarak .\merikan üssünü
basmaya karar \erdik. Amacımı/ Ameri-
kan üssünegirmek, oradakileri rehin almak
ve onlara karşdık arkadaşlanmızı istemek-
ti. Ama aynı zamanda da o üssü tahrip ede-
cek hazırlıklannuz vanu. O sırada Sınklı
Yaylası denikn bir bölgedeydik. Biz, Sinan
CemgiL Mustafa Yalçıner. Alpaslan Özdo-
ğan. Kadir Manga, Metin \ ıldınmtürk. Ha-
a Tonak ve Ahmet Erdoğan, 7 kişi aynldık.
ana gruptan, önce aldığımız bir istihbarat
vardı. Topraklı İstasyonu'na gidecektik."
\blda, Gölbaşı-Gazıantep arası bir ban-
ce, Göksu Nehri'ni geçmek ister. Sinan so-
yunur ve beline bır ip bağlar. Gecenin ka-
ranlığında nehri geçmek için çaba gösterir,
ama nehir bahar ayında coşmuş, suyu kabar-
mıştır. Nehri geçmeyi deneyen Sinan, so-
nunda. "Nehri böyle geçemeyiz" der ve ne-
hirden yüzerek geçmekten vazgeçilir. Ekip,
gece karanlığında Helete köyünün ıçindeki
köprüden geçer ve tnekli Köyü'nün bulun-
duğu tepenin kuzeyine tırmanmaya başlar.
Tepeye çıkıldığmda. Gölbaşı'nın ışıklan gö-
rünür. Ekip, bu kez, Haydarlı Tren Istasyo-
nu'nun bulunduğu bölgeye girmek için
İnekli köyünün bulunduğu yamacın güne-
yıne doğru inmeye başlar. Fakat önlerine üç
>ol aynmı çıkar. Yapılan konuşmalardan
sonra ortadakı yoldan yürümeye karar ve-
rilir. Sabaha karşı İnekli köyü cıvanna va-
nlır. En önde yürüyen Sinan, aniden önün-
de beliren bir köyün çobanlan Avşar Vaz-
geçmez ile arkadaşı Hacı Zevk ile karşıla-
şır. Sinan, çobanlara, "Merhaba" diyerek
bır şeyler konuşur. Ekip, bir süre yürüdük-
ten sonra, bu kez, köyün bekçisi Vassaf
L'çar'la karşılaşır. Ekibi gören köy bekçisi
Vassaf Uçar, Helete köyüne doğru, ekip de
tnekli köyüne doğru yürür. Fakat, köy bek-
çisi, ekip gözden kaybolur kaybolmaz bir
koşu köye gelir ve köyün muhtanna olayı
anlatır. Muhtar Mustafa Göksu da Gölbaşı
İlçe Jandarma Birlik Komutanlığı'na tele-
fon ederek olayı haber verir. Bu olaylann ol-
duğu sıra ekip, tnekli köyünün bulunduğu
tepenin yamaçına vanr. Kimsenin göreme-
veceği sanılan ekinlik, çukur bir yere otu-
rarak, ne yapacaklan hakkında konuşurlar.
Ekip üyeleri, 3 gündür yorgun ve uykusuz-
dur. Yorgunluktan herkes bitkindir. Ekip
üyelen. bu nedenle konulan fazla tartışa-
maz. Kadir Manga, "En iyisi kö>e gidelim.
Kimse bir şey yapamaz. Kendilerinin yaşa-
mı tehlikeye gireceği için en a/ından ihbar-
da bulunamazlar. Biz, gece avnlıp. belli bir
mesafe aldıktan sonra ihbar etseler de bu o
kadar da önemli değü" der. Fakat. Kadir
Manga'nın bu önerisi fazla rağbet görmez.
Yapılan konuşmalar sonunda Hacı Tonak' m
silahsız olarak Gölbaşj'na gıderek. bır araç
sağlayıp getirmesi konusunda karara van-
lır. Daha sonra, Hacı Tonak ile diğer ekip
üyelerinin nerede buluşacağını belirlemek
için Sinan, Kadir Manga \e Hacı Tonak.
ekibin bulunduğu yerden aynlır ve İnekli
köyünün bulunduğu yamaca doğru yürü-
meye başlar. Ekibin nerede bulusabıleceği
belirlendikten sonra Hacı Tonak, Helete kö-
yüne gıden şose yolunu da görmek ister ve
Sinan'dan biraz olsun uzaklaşır. Hacı Tonak,
Helete köyüne gıden şose y oluna doğru iler-
ledigi sırada Jandarma Astsubayı Selahat-
tin Cnsal komutasında bır yay biçıminde
pusuya yatmış lOjandarmayı fark ederek
geriye döner ve "Pusu_ Pusu var" diye ba-
ğırarak koşmaya başlar. tnekli köyünün gı-
rişinden başlayan \e vadi boyunca süren
çıplak tepenin üzerinde mev zilenen köy lü-
ler ve askerler de bu arada ateşe başlar. Si-
nan. önce, Hacı Tonak'ın ne dediğini anla-
yamaz. Fakat, ateş başlayınca durumu an-
lar. Askerler, "Teslim ohın" diye bağırmak-
tadır. Sinan, "Esas siz teslim olun. Sizi vur-
mak istemiyoruz" diye karşılık v erir v e ar-
kadaşlarına haber vermek amacıyla arka-
daşlannın bulunduğu yöne doğru topallaya-
rak koşmaya başlar. Sinan, koşarken gözlü-
ğünü düşürür. Jandarmalann açtığı ateş so-
nununda Sinan'ın belındeki kütükJüğün
üzerinden bacağına bır kurşun çarpmıştır.
Kurşun girmemıştır bacağına. ama Sinan
sekerek arkadaşlanna doğru koşmaktadır.
Silah ve bağınşlara üç gündür açlık, uyku-
suzluk ve yorgunluktan uyuy akalan diğer-
len de uyanmıştır. Ahmet Erdoğan ıle Me-
tin Güngörmüs, bu kargaşahk sırasında or-
tadan kaybolur. Geri kalan dört kişi, sıper
alıp gen çekilmeye çalışırken ilk kurşun ya-
rasını Alpaslan Özdoğan alır. Kurşun,
Alp'ın boynunu sıyınp geçmiştır. Bırbırle-
rine dört, beş metre uzakhkta olan Sinan,
Alp, Mustafa Yalçıner ve Kadir Manga, bir-
binnı koruyarak ekın tarlasınm ıçinden me-
şeliğe doğru çekilmeye başlar. Üçü koruma
ateşi açarken, bıri gen çekilmeye çalışır. Bu
nedenle. geri çekilme çok yavaş biçimde
olmaktadır. Tepede mevzilenmiş olan jan-
darmalar, yamaçta seyrek ve bodur meşe-
likte siper almaya çalışan altı kişiye sürek-
li ateş ettiğı ıçın ayağa kalkıp koşmak ım-
kânsızdır Jandarmalar tepeyi tuttuğu içm
yamaçta bulunanlar, ateş edenleri göreme-
mektedir. Bır süre sonrajandarmalar. bütün
vadiyı kuşatan tepelenn hepsını tutar. Ayn-
ca, jandarmalann ateşine köylülerin ateşi
de katılmıştır. Jandarma \e köylülerin açtı-
ğı ateş sonunda ilk Kadir Manga vurulur.
VE SİLAHLAR SUSUYOR
Göğsünden vurulan Kadir, yanm dakika
sonra ölür. Ölümler peş peşe gelir. Kadir'in
arkasından iki-üç kurşun yarası alan Alp,
hemen can verir. Bacağı ve omuzu kanay an
Sinan, yan ayakta. kuru bir ağacın arkasın-
da siper almıştır. Otomatik silahıyla kesik
kesik etrafı tarar. Son uzun bir taramadan
sonra Sinan" m silahı da susar. Ayağından
vurulan Mustafa Yalçıner. kıpırdayamaz ve
bir şey yapamaz hale gelır Sabah saat 06.30
sıralannda başlayıp, saat 08.30'a kadar de-
vam eden çatışma sonunda Sinan Cemgil.
Alpaslan Özdoğan ve Kadir Manga öldürül-
müştür. Hacı Tonak ile çatışmada yaralanan
Mustafa Yalçıner. yakalanır. Metin Güngör-
müs ile Ahmet Erdoğan ıse o gün kaçarak
kurtulur, fakat 1 Haziran günü. köylüler ta-
rafindan yakalanarak, jandarmaya teslim
edilir. Tuncer Sümer'in komutasındaki di-
ğer gnıp, Sinan'ın komutasındakj gurubun
başına gelenleri radyodan öğrenır. Bir du-
rum değerlendirmesı yapılır ve grubun da-
ğıtılmasına karar verilir. Dağılan grubun bir
kısmı hemen yakalanır. Tuncer Sümer.
Mustafa Karadağ ile Filistin'e gider. Deniz
ve arkadaşlan için, onsekiz ıdam karan çık-
tığı gün Tuncer Sümer. Türkiye'ye gelir. O
da ikinci gün yakalanır. Nurhak'ta ölen
Sinan Cemgü'in cenazesı, 3 Haziran 1971
Perşembe günü, ikindi namazından sonra,
Erenköy Galip Paşa Camii'nde kılınan ce-
naze namazından sonra Csküdar-Karacaah-
met Mezarlığı'nda toprağa verilir.
BİTTİ
TIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
HAMBURG - Hürriyet gaze-
tesinin Bonn temsilcisi arkada-
.şım Ahmet Külahçı, bu yılın 27
Eylül'ündeki kritik seçimlere ha-
zırlanan Almanya'dan ilginç se-
çim manzaraları aktarıyor. Yaz-
•dıkları arasında en çok ilgimi "kı-
-zıl çoraplar" öyküsü çekti. "Kı-
zıl çoraplar" kampanyastnı da-
ha öne duymuştum, ama hâlâ
bu dönemde, dünyanın geldiği;
şu aşamada kullanılabileceği
'akhmdan geçmiyordu.
" 1994 yılındaki genel seçimler
'sırasında genel başkanhğını
"Helmut Kohl'ün yaptığı Hıristi-
,yan Demokrat Birliği (CDU), es-
ki Doğu Almanya'daki Komünist
Partisi'nin yerine kurulan De-
mokratik Sosyalizm Partisi
(PDS) aleyhinde ilginç bir kam-
panya yürütmüştü. Doğu Al-
manya'daki rejime tepkiyi oya
dönüştürmek isteyen CDU, bu
seçimlerde antikomünizmi sim-
geleyen slogan ve afişleri öne
çıkarmıştı. Sovyetler'in dağılma-
sı, Doğu Bloku ülkelerinin çö-
zülmesi, iktidardaki Hıristiyan
Demokratların işini kolaylaştır-
mıştı. Belki de bu rüzgârın etki-
siyle CDU lideri Helmut Kohl 16
yıldır bu ülkede başbakanhğı
elinde tutuyor.
1994 seçim kampanyasında
antikomünizminsembolü, man-
dalla ipe tutuşturulmuş bir çift
"kızıl çorap"tı. Hıristiyan De-
'Kızıl Çoraplar'
mokratlar, bu "kızıl çorap" afiş-
leriyle eski Doğu Alman komü-
nistlerinin önünü kesip onların
P3rlamentoya girmesine engel
oiamadılar, ama iktidan eldetut-
mayı başardılar.
Kamuoyu yoklamalan, bu yı-
lın 27 Eylül'ünde yapılacak se-
çimlerin Kohl'ün 16 yıllık iktida-
rına son vereceğini göstehyor.
Işte bu tablo, Hıristiyan Demok-
ratların, geçen seçim kampan-
yasında başarıyla uyguladıkla-
rını düşündükleri afişleri yeniden
ortaya çıkarmalanna neden ol-
muş. CDU'nun propaganda
şefleri, "kızıl çoraplar"ın yerine
bu kez, "kızıl eller"\ afişlere taşı-
mışlar. Yeni afişte iki "kızılel" to-
kalaşıyor, üst tarafında "Biz ha-
zınz - SPD" yazıyor. Alt tarafına
ise eski Doğu Alman komünist-
lerinin yeni partisinin adı
PDS'nin amblemi eklenmiş.
Yani Kohl'ün propagandistle-
ri, "Kızıllar geliyor" diyerek Al-
manları etkilemeye çalışıyor.
Hâlâ komünizm düşmanlığıyla
oy toplayacaklarını düşünüyor-
lar. Iş bununla da bitmedi; "Al-
manya Dikkat - CDU" sözleri de
afişin ana unsuru olarak Alman-
lann dikkatine sunuldu. Bu an-
tikomünist kampanyanın ne ka-
dar etkili olabileceğini önümüz-
deki günlerde yapılacak kamu-
oyu yoklamalan sırasında göre-
ceğiz. Şu ana kadarki tablo, Hı-
ristiyan Demokratlann hızla ikti-
dan kaybetme yönünde seyre-
diyor. Olağanüstü bir değişiklik
olmazsa Ekim 1998'den itiba-
ren Almanya'yı sosyal demok-
ratlaryönetmeye başlayacaklar.
• • •
"Almanya Dikkat - CDU"yu ve
"kızıl eller"\ izlerken, Türkiye'yi
düşünmemek olanaksız. Seçim
kampanyasına bu sloganlarla
başlayan Alman sağı, işi hangi
noktaya kadar götürür bilemi-
yoruz. Örneğin, "Kohl, Almanya
seninle gurur duyuyor" diye-
cekler mi? Alman solcuları, Al-
manya'yı yeniden bölmekle
suçlanacaklar mı? "Almanya-
Dikkat - CDU" Türkiye'ye akta-
rılsa nasıl birslogana dönüşebi-
lir?
Alman seçimleri, burada ya-
şayan yurttaşlarımızı da yakın-
dan ilgilendiriyor, tabii Türkiye-
Almanya ilişkilerini de. iktidann
adayı Almanya Sosyal Demok-
ratları ve olası ortakları Yeşiller,
buradaki yurttaşlarımıza karşı
dahaolumlu birtutum alabilirler.
Türkiye'ye yönelik soyutlama
politikasını pek desteklemedik-
leri de söylenebilir. Öte yandan
yine onlar; insan hakları, özgür-
lükler ve demokrasi konusunda
Hıristiyan Demokratlardan da-
ha duyarlılar. Türk yönetimlerini
bu konuda sıkıştırabilirler. Tabii,
Batı'nın çok alışık olduğumuz
çifte standartlı tutumunu aşabi-
lirlerse. Bütün bunlann yeni baş-
tan gözden geçihlmesi gereki-
yor.
Buradaki seçim kampanyala-
rının yine de en ilginç görüntü-
sü, "kızıl eller". Dünya değişse
de, gericilerin kafası değişmiyor.
Alman olsun, Türk olsun fark et-
miyor. Kafa aynı kafa...