Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 1998 PAZAR
12 KULTUR
26. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali 9 Haziran-4 Temmuz tarihleri arasmda gerçekleşecek
Müzuon tîim renkleri festivalde
ESRA ALİÇAVTŞOĞLL
İstanbul Kültür v e Sanat Vakfı tarafın-
dan bu yıl 26.'sı diizenlenen Uluslarara-
sı İstanbul Müzik Festivali. 9 Haziran-
4 Temmuz tanhlen arasmda gerçekleş-
tirilecek. 31 katılımcmın yer alacağı 33
konser ve gösteri, Atatürk Kültür Mer-
kezi, Aya Irinı Müzesı ve Lütfi Kırdar
Kongre ve Sergi Sarayı'nda buluşacak
izleyicilerle.
İtah/a, Rusya, İsviçre. Fransa, ABD, Al-
manya, tngfltere ve Azerbaycan 'dan 700,
Türkiye'den 300 olmak üzere toplam
lOOOsanatçmın katılacağı festivalde, bı-
ri korolu olmak üzere 9 orkestra. 6 oda
müziğı konsen, 3 enstrümantal resital.
1 vokal resital. 2 opera, 2 dans gösteri-
si, 5 genç solistler dizisi konseri ve 5 ge-
leneksel müzik konseri yer alacak.
Bu yıHci teması 'Fransa Ue Buluşma'
çerçevesinde. Ravel Yaylı Çalgılar Dört-
lüsö. Paris Orkestrası. Toulouse L'lusal
Oda Orkestrası. Ensemble Concordıa.
Ensembfc Intercontempora'ın konser-
lerine \e Marsilya l'lusal BaJesi'ne yer
verecek olan festivalde, orkestra ve sa-
natçılar Fransız bestecilerin yapıtlarını
da seslendirecekler Besteci Hasan Fe-
rtt Alnar ölümünün 20. yılında Cum-
hurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası prog-
ramındaki yapıtlanvla anılacak.
'Kirov' ük kez Türkiye'de
Festival bu yıl da bırçok ilke ımza atı-
yor. Wagner'in 'Parsifal' operası iilke-
mizde ilk kez Kirov Opera Orkestra, Ko-
ro ve Solistleri tarafından 17 Haziran'da
Aya Irini Müzesi'nde konser yorumuy-
la izleyicilerle buluşacak. Izleyiciler
Wagner'in bu son operasından 2. ve 3.
perdeleri şef Yaleri Gergiev'ın yöneti-
minde dinleyebilecekler. Aynı topluluk
aynca Berüoz'un "Romeo\eJülyet*dra-
matik senfonisinin lstanbul'daki ilk ses-
lendirilişini gerçekleştirecek. Pans Or-
kestrası Ravel'in orkestra ve soprano
ıçin 'Şehrazat'ının, Toulouse Oda Orkest-
rası, Pierne ve Daniel- Lesur'un beste-
lerinin, Ensemble Intercontemporain ıse
Boulez. Lıgetı ve Beno'nun yapıtlannın
tstanbul'dakı ilk seslendirilişıni yapa-
cak
Festivalin orkestra konserlennde, Gü-
rerAykalyönetiminde.SetaıaGökçen'in
solist olarak katıldığı Cumhurbaşkan-
hğıSenfoni Orkestrası: Cetn Mansur \ ö-
netımınde Bilkent Akademik Senfoni
Orkestrası: Jesus Lopez-Cobos'un v öne-
timinde Lozan Oda Orkestrası v e Fabio
Luisi yönetımınde Suisse Romande yer
alacak. AysegülSanca. Juüan Rachlin ve
Andre \Vatts festivalde resital verecek.
Festıvalin en önemli isimlennden bi-
ri ise Kathleen Battle Geçen yıl New
Vork Metropoü'tan operasından kapris-
leri dolay ısıyla uzaklaştınlan zencı sop-
IJu yıl 26,'sı
düzenlenen
Uluslararası
îstanbul Müzik
Festivali'ne
Italya, Rusya,
Isviçre, Fransa,
ABD, Almanya,
Ingiltere ve
Azerbaycan'dan
700, Türkiye'den
300 olmak üzere
toplam 1000
sanatçı katılıyor.
Festivalin
temasını 'Fransa
ile Buluşma'
oluşturuyor.
rano, Ava Innı'de ızileyicilerle buluşa-
cak. Genç yeteneklerdizisinde ısePınar
Çelik, İÜ Devlet Konservatuvan Oda
Müzığı Toplulugu. Pelin Halkacı. Peri-
han Diana Navır. Tuğçe Tan, Tolga Ak-
kaya. Ozgür Aydın. Nila> Karadutnan
ve Akropolis Beşlisi yer alacak.
Geleneksel müzik konserleri bölü-
müne ıse şefliSını Ahmet Kadri Rizeli'nin
vaptığı TRT İstanbul Radyosu Genç So-
listler Toplulugu. Jabbar Karyagdi Mu-
gam İ çlüsü. ÎSalan AJtınörs. Kutiu Pa-
yaslı yönetımınde TRTSesveSazSaıjat-
çılan Toplulugu ve Bezmera toplulugu
katılacak.
26. Uluslararası İstanbul Müzik Fes-
tivali Yönetmeni Cevza Aktüze ile fes-
tival hakkında görüştük.
- 26 vrlda festivalin jçeriğinde ne gibi
değişikİikleroldu?
CEVZA AKTÜZE-Normal olarak ka-
tılımcılann ısımlen her yıl degişiyor.
Örneğin. 1988 yılında başlattığımız genç
yetenekJerdızısi festivalin ıçerigıne çok
olumlu etkileryapıyor. Bu diziyi üç-dört
konserle başlatmıştık. Sonra karılımcı-
lan seçme biçimimiz degişti. Bu diziye
katılacak olan sanatçıları konservaru-
varlarla işbirliği yaparak belirliyoruz.
Bunun dışında şekil olarak bir değişik-
lik yok festivalde. Geleneksel müzik
konserleri geçmişte de vardı. Örneğin bu
yıl Azerbaycanlı bir üçlüyü davet ettik.
Çok değişık otantik müzik yapan bir
topluluk bu. Geleneksel müzik bölümü-
nü dünya müzığıne doğru yönlendiriyo-
ruz. Yalnız Türkiye'den değil, Balkan-
lar'dan, Ortadoğu'dan, Uzakdoğu'dan,
Orta Asya'dan, Kuzey Afrika'dan gele-
neksel müzik yapan topluluklan festiva-
le katmak istiyoruz.
-Festivalde, VVagner'in'Persifal' ope-
rası ülkemizde ilk kez Kirov Opera Or-
kestrası, Koro ve Solistleri tarafından
sahnelenecek. Bunun gibibirçok ilke im-
za atınyor bu festi\aWe._
Evet bu yıl da birçok ilk var. Bu ilk-
ler çoğu zaman temayla birlikte gelişi-
yor. Festivalin içeriği bu yıl Fransız bes-
tecileri ve Fransız müzik akımlan üze-
rinde yoğunlaşıyor. VVagner'in 'Parsi-
fal'i bu çerçevede gelişmiş bir etkınlik
değil. Kirov Operası'ru Türkiye'ye ge-
tirmek için uzun yıllardır görüşmeleri-
miz sürüyordu. Kirov grubunda bir ta-
ne Rus operası olması da çok dogal. Rus
operasınm dışında uluslararası repertu-
\ardan bir opera olması dûşünülürkenr
Gergiev, 'ParsifaTi önerdi, biz de kabul
ettik. VVagner'in 'Salome' ve 'Uçan Hol-
landalı' adlı yapıtlan Türkiye'de sahne-
lenmişti, ama 'Parsifal' dahaönce hiç sah-
nelenmemişti. lddialı olarak kabul edil-
mesin, ama bunu kendine özgü yoru-
muyla ortaya çıkaran şeflerin başında
geliyor Gergiev ve topluluk da bunu bir-
takım özel yorumlarla gerçekleştiriyor.
Aynca, Berlioz'un 'Romeo ve Jülyet'
dramatik senfonisi, Paris Orkestrası Ra-
vel'in orkestra ve soprano ıçin 'Şehra-
zat'ını. Toulouse Oda Orkestrası Pierne
ve Daniel- Lesur'unbestelerinı, Ensemb-
le Intercontemporian ise Boulez. Lige-
ti ve Berio'nun yapıtlannı ilk kez ses-
lendirecek festivalde.
- Uluslararası İstanbul Müzik Festi-
vali'nin programını gerceklestirirken ne-
leri göz öflünde bulundunıvorsunuz?
Amacjmız; popülerizme kaçmadan
popüler olmak. Herkesin ilgisini çeke-
bilecek bir program yapmak için çalışı-
yoruz. Kimi izleyici orkestra müziğini,
kimisi oda müziğini tercih ediyor. Istan-
bul'da yoğun bir dans ve bale izleyicisi
var. Bazı yıllar hem dans hem bale ya-
pıyonız. Bazı yıllar ise sadece bale.
'Barok Opera'sı gelecek yıl
- Bu yıl dans etkinügi olarak sadece
Marsiha l lusal Balesi katılıyor festiva-
le_
Bu yıl bir tane olmasının hiçbir özel
nedeni yok. Daha çok parasal nedenler
rol oynuyor bu gibi durumlarda. Roiand
Petit'ye verilmiş sözümüz vardı. Festi-
vale İ994'te katılacaktı, ama 5 Nisan
kararlannedeniylegetirememiştık. 1994
yılında festivale katılamayan bir diğer
grup ise Kirov'du.
- Barok operası neden gelecek yıla ak-
tanldı?
Çalışmalara bu yıl başladık. ama özel-
likle bütçe nedeniyle gelecek yıla akta-
nldı. Zaten çalışmanm olgunlaşması için
uzun bir hazırlık dönemine ihtiyaç du-
yuluyor. Geçen yıl bir tane 'BarokOpe-
ra' yaptık, ama hazır bir projeydı bu.
Umanm gelecek yıl izleyicilere sunabi-
liriz.
- Peki "Sarav dan Kız Kaçırma' neden
kaldınldı?
Bu aşamada 'Saraydan Kız Kaçır-
ma'yı sahnelemeyı düşünmüyoruz, bel-
ki ileriki yıllarda yapılır. 'Saraydan Kız
Kaçırma' Topkapı Sarayı'nda açık ha-
vada yapılıyordu. Bu, bizi maddi olarak
çok zorluyordu. Aynca hava koşullan
da rahat olmamızı engelliyordu. Müze-
nin de haklı olarak öne sürdüğü bazı ko-
şullar var. Müze, eleman eksikliğinden
dolayı gerekli korumayı yapamadı. 'Sa-
raydan Kız Kaçırma'nın uzun bir geç-
mişi var. Topkapı Sarayı gibi tarihi bir
mekânda sahnelemek elbette çok hoştu.
Bîrdonem YıTdî'z Sarayı'nda da sahne-
lendi. Topkapı Sarayı'nda yaptığımız
zaman 800 ile 900 arasmda izleyiciye hi-
tap edebiliyordulc, ama Yıldız Sarayı 'nda
bu sayıya ulaşamadık. Aya trini gibi bir
mekânda Barok opera yapmak daha il-
ginç geliyor. Geçen yıl yaptığımız dene-
yim başanlı oldu. fzleyiciler tarafından
sıcak karşılandı.
'YeşMerealkını, niceniceyülara».'
IŞILÖZGENTÜRK
Pazar günü. Beşıktaş'ta sarav bah-
çelen arasmda kaybolmuş gibi duran
Denız Müzesı Sanat Galerisı'ne gı-
rerken bu ışıklı pazar gününün daha
da parıldayacağını biliyordum. Çün-
kü kocaman galennin duvarlarında
FikretOtyam'ın resimlen asılıydı.
Fıkret Otvam "Boyalarla 54 Yıl"
adını verdığı bu sergısinde tek başına
olmak istememiş; sevgili eşı, eşsiz do-
kumalanyla sabnn ve se-
vecenlığin en güzel ör-
neklerini veren FilizOt-
yaın'ı ve doğma büyüme
ıstanbullu ressam Pavli
Moshakis'ı yanıbaşına
almış.
Eskı İstanbul meyha-
nelerinı, sev'j ar satıcıla-
n, sıradan insanlan bir
çocuk resmi sıcaldıgın-
da yansıtan Pavlı Mos-
hakis'ın resımleri Fikret
Otyam için kendi resım-
lerinden daha önemîıy-
di. Bu 83 yaşında. her
öglen ıki kadeh rakısını
içip hâlâ resım yapan sa-
natçıyaduydugu ha\Tan-
lık, 54 vıldırOnam'ı Ot-
yam vapan en önemli
özelliklerden bındir.
Çünkü Fikret Ot>am
için ınsan. ınsan sevgısı
her zaman resimden.
müzikten, v azıdan daha
önemli olmuştur. "\'ar-
sa yoksa insan" der Ot-
yam. başka bir şey de-
mez. Bö>le olduğu ıçin
de yıllardır vaptığı her
işe kendi damgasım vur-
muş.. "Bu iş Fikret'in işj-
dir" dedirtmiştir.
Otyam'ı ben ressam
olarak bilmeden önce usta bir röpor-
taj yazan olarak tanıdım. Onun Cum-
hunyet gazetesınde "GkJeGide" baş-
lığı altında v ayımlanan Doğu- Günev -
doğu röportajlannı su içer gibi kaç
kezokuduğumuanımsamıyorum. Bu-
gün röportaj yapmak işının bütün çı-
raklan bunu öncelikle Fitret Otyam'a
borçludur.
Sonra Fikret Oryam'ın derlemeci
yanını öğrendim. Gittiği heryerden ın-
sana ait öyküler derlediği gibi, o yö-
renın müzıklennı de, seslerini de. renk-
lennı de hıç yorulmak bıimeden der-
lerdı. Onu yaşatan. sevince boğan bir
ışti bu. Sonra bütün bıldiklerini, gör-
düklennı dostlanyla bir iyi paylaşır-
dı.
Usta yazar Orhan Kemal'in onun en
sevdığı dostlarından bın olması bir
rastlantı değıldı. Bu has sanatın, has
insanın peşınde koşan ıkı ınsan, her şey-
lennı paylaşmak ıçin dosttular. Orhan
Kemal öldüğünde Fikret Otv am 'm yü-
reginin bir parçası da onunia birlikte
gitmi^tır. hiç kuşkum yok. Gıtmıştirde
JT ikret Otyam'ın Deniz Müzesi'nde açtığı
'Boyalarla 54 Yıl' sergısinde insan hangi resmine
bakacağını şaşırıp kalıyor. Hepsinde pınl pınl bir
yaşama se\ inci. bir o kadar da hüzün \ar.
Fikret Otyam öyle oturup kederlere bo-
ğulmayı sevmez. O "çalışnıasa yaşa-
yamaz" denilen türdendır. Mutlaka
çalışmalıdır, yoksa olmaz.
Nerelere gitmişım. ovsa bu olaga-
nüstü "54,\'ıl"sergısındensözetmek
ıstivordum. Otyam'dan söz açılınca
uza> ıp gidıyor. \'arsın uzasın.
Nerede kalmıstık. ev et. Orvam'ın bir
cani vazmaksa öteki canı da uzun sü-
re fotograf çekmek oldu. Gıttıği her yer-
de hep insanlann fotoğraflannı çekti,
arşivler doldurdu. Bu konuda en a\-
ncalıkJı yer, Harran'dı. Güneydoğu'nun
buen şiirli bölgesini bütün Türkiye ilk
onun fotoğraflanndan öğrendi. Bu-
gün Otyam. Harran'ın fahri hemşeh-
risidir. Bu unvanı bilegının hakkıyla
elde etmıştır. O Harran'a. Harran ona
vurgundur.
Gunün birinde Otyam'ın en eski
gözaörısı depreşti. Resim yapmak
onun ilk öğrendıgi iştı ama yazarlık,
gazetecilik bu ilk gözağnsını çoğalt-
masına ızin vermemıştı. Ama yıl
1979'agelmıştive bir nisan ayı.Cum-
huriyet gazetesinden
emeklı olan Otyam, eşi Fi-
liz'le birlikte Antalya'nın
Gazipaşa'sında yaptırdık-
lan eve yerleştı.
Ev bir resim atölyesi
için bıçilmişkaftandı. He-
men boyalar, tuvalleralın-
dı ve Otyam yeniden resrm
yapmaya başladı; o gün
bugündür günde 10-12 sa-
at resim yapıyor.
Denız Müzesı "ndekı
sergide 66 resım var. İnsan
hangisıne bakacağını şaşı-
np kalıyor. Hepsinde pınl
pınl bir yaşama sevincı.
bir o kadar da hüzün var.
Otyam en çok Anado-
Iu'nun sonsuz bozkınnda
yaşayan kadınlaryapmış.
Otvam en çok gene o
bozkırlarda zıplayıp du-
ran deli keçıler yapmış.
Keçılerve kadınlarolma-
dı mı; insanlar Otyam'ın
resminı yadırgıyorlarmış.
tmzası gibi bir şey olmuş
Otyam "ın onlar. Doğrusu
Otyam da onları çok sev-
diğinı her resminde belli
ediyor.
Ama ben en çok Kapa-
dokya resımlerini, bir de
•"" Şahmaranlan se\dim. Ka-
padokya resimlerınde Kapadokyalı
kadınların yaptıkları bebekler Ot-
yam'ın firçasında bir renk finldağma,
bir sevınç yumağına dönüşmüş. Şah-
maranlar ise. hayır ben de Şahmaran
binktiririm. ama böylesini hiç görme-
dim. O capcanh renklenyle hayatm
rüzgân olup çıkmışlar. Otyam'ın ser-
gisinm kapanmasına az kaldı. Keşke
bütün bir yıl sürse. lçimızdeki çocu-
ğu yeniden bulabilmek ıçin bütün sa-
bahlar gitsek.
Sağol Fikret Otyam, bu insan sev-
gisi için sağol.
Edebiyatçı gözüyle Paris
Kültûr Servisı - fşığın ve aşkın kenti,
yüzyıllardan beri üzerine en çok f ilm çe-
kilen, en çok kitap ve şiir yazılan Paris,
Nedim Gfirsel''in kaleminden buluştu bu
kez okujoiculanyia.
Yaşamının 25 yılını Paris'te geciren ve
halen bu kentte yaşayan Nedim Gürsel,
Khalkedon yayınlanndan çıkan bu son ki-
tabında ana tema olarak seçtiği kenti,
kendi iç dünyasına yaptığı yoJculukla an-
latıyor. Yazann yıllar önce babasmdan
gelen bir kartla başlayan Paris öyküsü, Ho-
tel De Sens'in pencerelerinden uçuşan
kelimelerie. Sorbonne'un uzun koridor-
lannda, kütûphajıelerinde, Paris'in sim-
gcsi cafelerde devam ediyor.
Kitabın diğer bir özelliği ise, kentin
sadece bir edebiyatçının gözüyle aplatıl-
mayıp, Yiısuf Tuvi, Ali Borovah, Ozcan
Vüksekve IbrahimÖğretmen'ın objek-
tifterinden de okuyucuya tanıtilması. Ki-
tabın ilk bölümünde 6000 yıüık bir geç-
mişe sahip olan Paris'in tarihçesi anlatı-
lıyor.
Kentin, geçirdiği evreleri. mimari ve sos-
yoJojik defişmeleri, Paris'e damgasım
vuran hikâyeleri bulabilecegimiz özel bö-
lüm ise Burçak Evren'in koleksiyonun-
dan seçilen Paris kartpostaHan ile süslen-
miş.
KÖŞEBENT
ENİS BATUR
İlhan Usmanbaş
On yıl kadar önceydi, bir dergi için, Helikon Der-
neği ile ilgili bir özel bölüm hazırlamaya kalkıştık, ba-
şaramadık. Gene de bir ana yazı ulaşmıştı elimize,
onu yayımladık: Derneğin kuruluşunda önemli rol
üstienmiş Bülent Ecevit'in yazısıydı bu, Helikon'un
195O'Iİ yıllarda Ankara'nın kültür ortamında yarattığı
hareketliliği açık biçimde ortaya koyuyordu Ecevit.
Resim sergileri de açılmış Helikon'da, tartışmalar
yapılmış; ama asıl ağırlık noktası anlaşılan modern
müzikmiş. Ece Ayhan aktarmıştı: Yeni müzik felse-
fesiyle orada tanışmış ilk, şiirde bir tür atonalite denk-
liği arama fikrine öyle kapılmış. O dönemle ilgili ola-
rak, özellikle İlhan Usmanbaş'ın üzerinde durur Ece.
Ben deAnkara'datanıştım Usmanbaş'la, 1972'de.
Bilge Karasu götürmüştü evlerine beni; yalnız İlhan
Bey'den mi, Atifet Usmanbaş'tan da etkilendiydim,
o evin duvarlan bile müziktendi izlenımine kapıldığı-
mı anımsıyorum.
Derin izlerbıraktı Usmanbaş'la karşılaşmam, ben-
de; o gün bugün, kimi zaman yakından, genellikJe uzak-
tan yörüngesıne sokulmaya çalıştım. Ara sıra yazış-
tık, bir araya gelip söyleştik, birkaç projede yan ya-
na geldik. Çeyrek yüzyıllık bu ilişki, hayatm yaratı
cephesinde beni besleyen birkaç ustadan biri konu-
muna getirdi onu.
İlhan Usmanbaş, gerçekten de özel bir insandır. Ba-
na kalırsa, besteciliğınin önemınin bilincindedir, ama
bunu asla göstermez. Neredeyse hiç yerı olmamış-
tır göstermenin hayatında, durduğu yerde durur, siz
yönelmezseniz karşınıza çıkmaz. alçakgönüllülük on-
da kendiliğinden biçimlenmiştir: Doğasıdır.
"Hoca "lığı da önemli bir ağırlık noktası oluştur-
muşturserüveninde. Yıllann içinde sayısız genç geç-
miştir önünden, her birine vakıt ve emek ayırmıştır,
Türkiye'de modern müziğin gelişimine bu yoldan
yaptığı katkı bir okulunkine denktir. bir başına. Gü-
nümüziin müzik adamlannın, genç bestecilerinin kün-
yelennı tarayın, genellikle Usmanbaş'ın sıcak müh-
rü okunur orada.
Cahit Arf'ın, matematik ile şiir arasmda kurduğu
ana bağlantı bilinir. Usmanbaş'ta bu denklem biraz
daha çetrefildir: Müzik, şiir ve matematik onun hem
yapıtında hem sanat felsefesinde iç içe geçmiştir. Bir
seferinde, oturmuş, Mallarme'nin "Bir Zar Atımı"
üzerinde konuşuyorduk, unutmuyorum; Atifet Ha-
nım nasılsa sigara ıçmeme de izin vermişti, açık bir
pencerenin altında; birden, Usmanbaş'ın, son yüz-
yılın en önemli şiiri saydığım(ız) yapıtının benim için
karanlıkta kalmış bir cephesini bir çırpıda aydınlattı-
ğını farkettim: Harflerden çok bir cebir denkleminin
ya da yıldız takımadasının oğelerine yakın duran ya-
pısıyla o tekinsiz metin bir çırpıda notalara dönüşü-
vermişti.
Usmanbaş'ın yapıtını değeriendirebılecek konum-
da elbette değilim; beni bu konuda bir ıki kez, en son
da dün (AKM'deki "Usmanbaş ve Şairleri" gecesin-
de) söz alma cesaretine sürükleyen, bir köprünün iki
ucundan ortasına yöneldiğine inandığım ortak hare-
kettir: Şiir ve müzik, özellikle de içinden geçtiğimiz
şu "aciz çağ'tü ortasında, yalnızlıklannı birbirlerinde
dfrtdJrmeye çalışmışlardır.
;
'
!
'_"
Usmanbaş'ın şairlerinin şiir yakasında giriştikleri ara-
yış, bestecinin müzik yakasındaki arayışının simet-
rik konumunda yer alır. "BakışsızBirKedi Kara" bes-
tesindeki alkışlı bölüm, kaba bir alegori de sayılsa,
şiirin ve müziğin, an güzergâhlannda karşılaştıklan ses-
sizliğin kendileri tarafından bozuluşlannın gösterge-
si olarak görülebilir mi?
Usmanbaş ayannda bir yaratıcı, başka bir coğraf-
yada, ateşinin etrafına çok daha fazla pervane top-
lardı, bundan kımsenin şüphesı olmasın. Biravuntu,
tek bir avuntu bu düzlemde: Bunca suskuya karşın,
kınntı düzeyinde olsun ödün vermemeyi bilen bir sa-
nat adamı, kesinkes geleceğe hak kazanmıştır.
Anadolu ve komşulan
• Kültür Servisi - Alman>a Araştırma Kurumu (DFG)
Tübingen Üniversıtesi'nin "Anadolu ve Komşulan-
Karşıhklı Külrürel Etki ve Neolitikten Roma
lmparatorluğu Dönemine Kadar Uygarlık Gelişimi'
konulu doktora çalışmalan bazındaki araştırma
projesinı onayladı. Tübingen Ünıversitesi
profesörlerinden Troia Kazı Başkanı Prof Dr.
Manfred Korfmann ve Uykıa Araştırmalan Başkanı
Prof. Dr. Frank Kolb'un çabalanyla oluşturulan bu
araştırma projesiyle. Avrupa ve eskı Doğu kültürlerinin
ortaya çıkışı ve gelışimlen eie alınacak. Maddesel ve
rinsel kültür alanındaki karşılıklı etkileşim. kültürel
değişım biçimleri. sınıflaşma fenomeni ve yan yana
ortaya çıkmış uygarlık alanı benzeşim sorunlan da
oldukça detaylı olarak araştınlacak. Prehıstorya
bölümünden eski çag bilimıne kadar4 farklı
fakülteden 15 profesörün katılımıyla gerçekleşecek bu
projeyle. eskı çag ve arkeoloji bilimlerindeki
dagılmanın sonuçları âşılacak ve farklı metotlarla
araştırma yapan bilım adamlan desteklenecek. Böylece
Tübingen Ünıversitesi'nin .\nadolu tarihi konusunda
araştırma projeleri daha da sağlamlaştınlmış olacak.
Alfred Kazin öldü
• NEW YORK (AA) - ABD'lı eğitimcı. yaym
yönetmen ve edebıyat eleştırmeni Alfred Kazin öldü.
83. yaşgününde ölen Kazin'ın uzun süredir prostat
kanseri oldugu açıklandı. 1942 yılında Amerikan
edebıyah üzerine bir inceleme olan 'On Natıve
Grounds" adlı kitabıyla özgün bir bakış açısına sahip bir
eleştirmen olarak ünlenen Kazin bu yapıtında
Amerika'da birbirinı izleyen edebi gelışmelere yol açan
toplumsal ve sıyasal hareketleri ele aldı.
Bob Hope korkuttu
• Kültür Servisi - Amerika Temsilciler Meclisi Başkanı
Dick Armey, cuma sabahı yaptığı açıklamada 95
yaşındaki Amenkalı komedven Bob Hope'un sabah
kahvaltısı sırasında evinde öldüğünü belirtti. .Ajıcak
daha sonra Hope'un kızı Lında. haber merkezlerini
arayarak Armey'nın açıklamasını yalanladı. Lında,
babasının haJen hayatta olduğunu ve herhangi bir
sağlık sorununun da olmadığını söyledi. Akşam üzeri
yeniden basın mensuplannın karşısma çıkan Armey,
verdıği yarüış haberden ötürü Hope ve
ailesinden özür diledi.
İFSAK'ta karma fotograf sergîsi
• Kültür Servisi - Esin Üçler ve Ferhat Akay'ın
fotograflan 12 Haziran'a dek İFSAK Sergi
Salonu'nda sergileniyor. Esin Cçler'in siyah-beyaz
dans fotograflan daha çok figürlerin oluşturduğu
ritmık değerler üzenne yoğunlaşıyor.
Ferhat Akay'ın fotoğrafİan ise kreatif çalışmalardan
oluşuyor. Renkli baskı tekniğini kullanan sanatçı.
çalışmalannda belgesel fotograf anlayışından ziyade
teknik ve resimsel bir anlama yer veriyor. Sergi pazar
hariç her gün 12.30-20.00 saatleri arasında
görülebilir. (292 42 01)