23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 NİSAN 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Atatürk'ün yaşadığı yıllarda 4 milyon kilometre, 58 yılda 1.5 milyon kilometre hat yapıldı Ulaşımda çarpık seçim Demiryolları unutuldu ANKARA (Cumhuriyet Bûro- su)-TCDD Genel Müdürü Tddn Çınar, demiryollannm geliştiril- mesine karşı "karayolu sektörû- DÛn bir baskı grubu oluşturduğu- no* belirterek, bu konuda "devkt poBtik&9* ûretilmesini istedı. 195O'li yıllarda pek çok üike- nin karayollannayoğun olarak ya- tmtn yapmaya başladığmı anımsa- tan Çınar, "Ama gefişmiş ülkder bu atağı yaparken, dsmirvollannı da buna parald getiştirdikr. Çûn- kü ulaşım sistemlerini birbirinden ayıramazsnız. bunlar birbirterini tamarolavan astemlerdir" dedı. Çınar, Türkıye'de karayollanna önetn verilmesinin yanlış olmadı- ğını, ancak asıl yanlışlığın kara- yollannı yaparken demıryollannı tümüyle unutmak olduğunu vur- guladı. "Neredeyse 1950'den son- ra demiryollan tamamen unutui- mnş" diyen Çınar, bu tercihte en azından o dönemde otomotiv ve petrol sektörûndeki baskınm etki- İi olmadığını savunarak, şunlan söyledi: "DeminoianiHncumhu- riyetûı ilk ydlanndaki aühmımn antaıdan 1950'den itibaren bir ke- narahânıesibanagörebir baskıso- raıcu değfl, bir tercih mesetesL A- ma bugüne gekfiğünizde yük taşı- maanğmın yüzde 90% yolcu taş»- maabğmn) nerde.seyüzde95'i ka- rayutlanna kavmış, bu sebepte de Avrupa'daki tüm ülkeierin topla- mına eşıt T1R vefcamyonfîlonıuz var. Vlne büyük otobüs işletmekri var. Böyle bir sektör dogmuş. Bu- radanekmekviyenıniryonlarcaki- şhar.Taböki bunlar birbaskıgru- budur." • Trafik terörünün en önemli çözüm yöntemi olan demiryollan, son 60 yılda ancak 1.5 milyon kilometre genişletilebildi. Demiryollan, en büyük darbeyi, büyük yolsuzluk olaylannın yaşandığı karayolu projelerine ağırhkverilenl980'den sonraki dönemde yedi. OLCAYAYDtLEK ANKARA - Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollan Genel Müdürlü- ğü'nün (TCDD) cumhuriyet dönemi- ni kapsayan çalışması, Atatürk'ün ölümünden itibaren kara ulaşımında çarpık bir tercihin işletildiğini ortaya koydu. Cumhuriyetin kuruluşunda her 5 yılda en az 1 milyon kilometre hat ku- ran TCDD, geri kalan 60 yılda ise an- cak 1.5 milyon kilometre demiryolu yapabildi. Devlet Demiryollan Genel Müdür- lüğünü'nün, Türkiye'nin dünden bu- güne demiryolu portresini gösteren "Cumhuriyetten Önce ve Cumhuri- yet'ten Sonra Yapünuş Olan Ana Hat ve Tali Hatlann Mevcut Dunımu" ça- lışması. Atatürk'ün öncülüğünde cumhuriyetin ilk yıllannda hızla geli- şen demiryollannın çok partili siyasal yaşama geçildiği dönemden itibaren unutulduğunu ortaya çıkardı. Çalışmada, cumhuriyetin ilan edil- diği 1923 yıhndan 1940'a kadar Ata- türk'ün çabalanyla mevcut demiryo- lu ağına 4 milyon 78 bin 117 kilomet- felik ana ve tali hat eklenirken, 1940'tan bu yana geçen 58 yılda ise sa- dece 1.5 milyon kilometrelik demiryo- lunun yapıldığı saptandı. 1923 yılından başlayarak bugüne kadar 5 'er yıllık dönemler halinde de- miryollanndaki gelişimi gösteren ça- lışmaya göre, Osmanh'dan devralınan 3 milyon 714 bin 280 kilometre uzun- Hedeffenen demiryolu şebekesi • Mevcut TCDD ŞebeKesı Yapılması gereken yer» haüar • Bölge Başmjdürtüklen luğundaki demiryolu agına, 1923 yı- lından 1930'a kadar geçen 7 yıl gibi kı- sa sürede 1 milyon 451 bin 600 kilo- metre demiryolu eklendi. 1923 yılından 1940 yılına kadar ge- çen her 5 yılda en az 1 milyon kilomet- re demiryolu hattının eklendiği belir- lenen çalışmada, 1941 yılından bugü- ne değin demiryolu yapımında hızlı düşüş göriildü. 1966-1970 yıllan arasında 50 bin kilometrenin altına düşen demiryolu yapımı, en büyük darbeyi ise 1980 yı- lından bu yana geçen sürede yedi. Mevcut demiryolu agına 1976-1980 arası 53 bin 475, 1981-1985 arası 55 bin 317, 1986-1990 arası 61 bin 271, 1991-1994 arası 22 bin 64 kilometre- lik yeni hat eklendi. 1996 rakamlanyla mevcut demiryo- lu ağının uzunluğu, 8 milyon 607 bin 114 kilometre ana hat ve 1 milyon 901 bin 7 kilometre tali hatlarla birlikte toplam 10 milyon 508 bin 181 kilo- metre olarak saptandı. Proje çalışmalan Ulaştırma Bakanı Necdet Men- zir'in, "Demiryollannaüveyeviatmu- amelesi yapdnuş" diyerek yeni bir atı- lım gerçekleştirmeye çalıştığı TCDD, yeni projeler için kaynak anyor. TCDD'nin yeni hat projeleri şöyle: Fizibilite etüdü yapılacak hatlar: Samsun-lskenderun, Ankara - Sıvas, Gemlik - Bursa - Eskişehir, Ankara - Konya, Yerköy - Kırşehir, Saltukova- Bartın, Polatlı - Afyon. Etüd ve proje hizmetleri sürenler: Çankın - Çorum - Amasya (229 km), Karadeniz Ereğlisi - Adapazan (127 km), Van Gölü Kuzey Geçişi (237 km). Bandırma - Bursa - Ayazma - Os- maneli ile Ayazma - Inönü (282 km). lnşaat ihale çalışmalan sürenler: Gebze-Halkalı banliyö hattı iyileşti- rilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Tü- neli (Kredili olarak ihale edilmesi için YPK karan bekleniyor), Sincan-Yeni- kent-Eryaman-Batıkent-Etimesgut banliyö hattı (kredili), Antalya-Alan- ya demiryolu (Yap-lşlet-Devret), Ban- dırma - Bursa - Ayazma - Osmaneli (kredili). Inşaatı süren projeler: Tecer-/ Kan- gal demiryolu varyantı inşaatı, lzmit kentiçi demiryolu geçişi inşaatı, Ayaş Tüneli inşaatı, Menemen-Aliağa çift hatlı demiryolu inşaatı. Yatınm programında yer alan, ancak ödenek yetersizliği nedeniyle etüt pro- je hizmetleri ihale edilmeyen projeler: Ballışıh - Yozgat - Yıldızeli. Trabzon- Gelibolu - Gümüşhane - Erzincan. Te- kirdağ - Muratlı - B. Kanştıran. Tür- kiye (B. Ahmet) - Aralık (Dilucu). Trabzon - Sarp. Samsun - Iskenderun. Ankara - Konya. Etüt proje ihale çalışması sürenler: Ankara-Istanbul sürat demiryolunun yeniden projelendirilmesi. TÜRK-ISIN INCELEMESİ Konut Edindirme Yardımı hesabında 231 trilyon liralık nema kayıp ÇalışanlarKEY'le soyuldu Devletin itibarı sarsıkl ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk- Iş, Zorunlu Tasarruf ve Konut Edindirme Yardımı fon uygulamalanyla devletin itibannın sarsıldığını bildirdi. Fon uygulamalannda yasadışılığa siyasilerin bürokrasiyi ve yargıyı da ortak ettigine dikkat cekıldı. Türk-lş, Zorunlu Tasarruf ve Konut Edindirme Yardımı hesabının tasfıyesine ilişkin sözlenn diğer ıktıdarlar döneminde olduğu gibi 55. hükümet tarafından da tutulmadıgını anımsatü. Fonlann olumsuzluklan şöyle sıralandı: • Işletmelerin ve çalışanlann kayıtdışılığını teşvik etti. Stgortısız, sendikasız, iş güvencesiz çaüşanlann sayısını büyüttü. ücret pazariığında çalışanlar ale\hine etkilerde bulunuldu. • Topladıklan fon kesintilerini ilgili hesaplara yatırmayan işveren ve kuruluşlann sayısmdaki artış, çalışanlann bir bölümünü mağdur etti ve yargrya yeni işyükübindirdi. • Kesintiler geiir vergisi matrahmdan düşüldüğü için devletin fon geliri artarken, vergi kaybı oldu. Kayıtdışılığuı büyümesiyle gebr vergisi kaybı daha da artarken. fon kesiatüerinde özei işverenin payı azaldı. BANUSALMAN A1NKARA - Türk-lş, anapara girişi 1995 yılında dondurulan ve 1997 yılso- nu itibanyla 166.5 trilyon lira bulunan Konut Edindirme Yardımı (KEY) hesa- bında, Kamu Ortaklığı Fonu ve TO- Kt'deki döviz cinsinden tahvillerin lıra- ya çevrilmesi nedeniyle 124.5 trilyon li- ranın kaybolduğunu ortaya koyda Türk- lş, 1995 yılında ödemeler sonunda 83.8 trilyon lira bulunan KEY hesabının, 1996'dayalnızcayüzde5nikartışla 126 trilyon lira, 1997 yılında da yüzde 31.7'lik artışla 166.5 trilyon liraolduğu- nu, ancak değerlendirme yönteminin ya- salara uygun olarak yapılması durumun- da bu tutann 398 trilyon liraya çıkacagı- nı bildirdi. Türk - İş Araştırma Merkezi'nin "KEY Kaynaklannı Ahematif Değer- lendirme Var&a>ımlan" başlıklı incele- mesinde, çeşıtlı değerlendirme biçimle- rine göre yalnızca 1996 yılı için hak sa- hiplerinin nema kaybının 39-72 trilyon lira arasında değıştiğine dikkat çekildi. Türk-lş, 1996 sonunda 126.4 trilyon li- ra olan KEY hesabının 1997 yılında 6 ay vadeli mevduatla değerlendirilseydi, mevcut birikim tutanndan 106.3 trilyon lira fazla olan 232.7 trilyon liralık değe- re ulaşılacağını hesapladı. Incelemede, KEY btrikimlennın, Emlakbank'm "ka- sıüıolarakdüşüktutulan" 6 ay vadeli he- sabı yerine 10 büyük bankanın 6 ay va- deli faiz oranlanna göre değerlendiril- mesi durumunda 66.2 trilyon liralık ne- ma fazlalığı oluştuğu saptanırken, de- :ö YEPYENİ BİR KAMPANYA DAHA Kendinize ve/veya Sevdiklerinize MÜZIĞÎN USTALARI Dizisinden Bir ve/veya birkaç adet armağan edin COMPACT DISC 600.000 TL CumhuriYet kitap kulübü Toksim Serai Salww - istiklol Coddesi (Abral Karşsı)Teh.252 3811/82 Coğoloğlu Sergi Salonu - Türkoca$ı Coddesi Ko:39/41 Tel:514 0196 0 T, İ HUKUK ARAŞTIRMALARI VAKFI KAPANl-SAVCI tNSAN HAKLARI tNCELEME ÖDÜLÜ 1997-1998 YILI tNCELEME KONUSU: DÜZGÜN YARGIHAKKI (Avrupa Insan Hakları Sözleşmesi md. 6) ODULJURİSİ ODULLER Prof Dr Rona AYBAY-Prof Dr Con EROGÜL Doç Dr Fazıl SAĞLAM-Prof Dr Bûlenl TANÖR Prof. Dr ErdoJanTEZlÇ-Prof Dr lttan UNAT Prof Dr.VikurVERSAN Bırincil* OdûU HancüıkÖdülü ÛçüncûtûkOdûKJ Mansryonlar :50.000.000.-TL :40.000.000.-TL :30.000.000.-TL : 15.000.000.- TL KAT1LMA KOŞULLAR1: • Yanşmaya Hukuk, Siyasal Bilgıler ve Iktısadı ve 1dan Bilimler Fakülteleri Araştuma Görevlileri ve ögrencileri, (1998 yıb mezunlan dahil) ile Hâkim ve Avukat stajyerleri katılabilırler. • Incelemeler, 25 daktilo sayfasını geçmeyecek biçimde, çift aralıklı olarak yazılmış olacaktır. • Incelemeler, yazarlann kısa yaşamöyküleriyle birlikte 7 nüsha olarak, 1 Ekim 1998 tarihine kadar aşağıdakı adrese ulaştınlmalıdır: AYBAY HUKUK ARAŞTIRMALARI VAKFI Sıraselviler Caddesi 87 Yeni Hayal Apartmanı Kat: 5 Daıre: 11 Taksım 80060 lstanbul Telefon: 0 212 252 88 45 - 293 67 44 Faks: 0 212 251 08 46 - 245 39 49 Yanşma sonuçlan Ocak 1999 ıçınde açıkJanacaktır. KAPS (Kadın Sağlığı ve Aile Planlaması) Hizmet Sistemi Bilgi Hattı: 212 - 257 06 46 ğerlendirmede 6 ay vadeli Hazine bono- su esas alındığında nema artışının 86.7 trilyon liraya çıktıgı ve birikim tutannın da 253.2 trilyon liraya yükseldiği kayde- dildi. Incelemede, KEY birikimine 1996- 1997 yılında uygulanan fıili nemalandır- ma oranının yüzde 98.8 düzeyinde kal- dığı, ancak bu yıllann bileşik faizlerini dikkate alan kürnülatif artış hesaplama- sında 6 ay vadeli ortalama mevduat fa- iziyle değerlendirmede yüzde 264. l ve Hazine bonosuyla değerlendirmede yüzde 374.7 oranında nemalandırmanın gerçekleştirilmiş olacagı saptandı. Bu değeTİendirme yönteminin gerçekleşti- rilmemesi nedeniyle 6 aylık ortalama mevduat faizinde 138.5 trilyon lira, Ha- zine bonosunda da 231. l trilyon liralık nema kaybı olduğu hesapla- nan incelemede, "Kajıp ne- ma tutan,fiüi olarak 1997so- nunda 16&5 mih'arHrada ka- lan mevcudun \S kad birbü- yüklüğe vaklaşmaktadır" de- nildi. KEY'indövizeendeks- li tahvillerinin aynen korun- ması durumunda bile Kamu Ortaklığı Fonu ve TOKİ menkulü olarak görülen 42.7 trilyon liranın 5 Mart 1998 tarihi itibanyla 167.3 trilyon liralık bir değere ulasacağına dikkat çekildi. Incelemede, 1997 sonu iti- banyla kötü değerlemelere karşm 166.5 trilyon liralık bi- rikimin "fiktiT' olarak var ol- duğu vurgulanarak, "NeEnı- lakbank'ta var olduğu göste- rilen mevduatın karşılığı bu- lunmaktadır ne de KOF ve TOKİ menkuDeri ödenebilir dunımdadır. tşte bu nedenle fonlann tasfiye edilcbilmesi için yeni ka>nak oluşturul- maa gerekmektedir" denil- di. KEY Yasası'nın, hesapta biriken kaynaklann deviet iç borçlanma senetlerinde ve- rimli bir biçimde değerlendi- rilmesini, yalnızca geriye ka- lan bakiyenin Emlak Banka- sı'nın 6 ay vadeli mevduata uyguladıği fâiz üzerinden ne- malandınlabileceğini öngör- düğüanımsatılan incelemede şöyle denildi: "Oysa KEY mevcutlannın büyük bölümü bugüne kadar Emlak Bankası'na ucuz fi- nansman kavnağı olarak kul- landınlmtşür. Bu arada ban- kanın yobuziuklarla erftilen ka>7iaklannın ne kadannın çalışanlar adına biriktiriJdiği söyienen KEY kaynaklann- dan sağlannuş olduğu da ay- n bir inceleme konusu olarak ortada durmaktadır." ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Nedip Bizi Farklı Kılan?.. Yaşadığımız kimi olaylara baktığımız zaman, karamsarlık girdaplarına düşmemek mümkün değil. Pek çok olayı, "Bu toplum bu kadarına da layık değil" diye gözlüyoruz. "Bu kadanna dalayıkdeğiliz..." Eli kanlı katiller, "Türkiye sizinle gururduyu- yor" çığrışımlanyla omuzlarda taşınıyor. Mahkemelerimizden inanılmaz kararlar çıkı- yor. Sınrflar arasında inanılmaz bir gelir uçurumu ortaya çıkarken, birileriellerini oğuşturarak "Iş- ler tıkınnda" diyebiliyor. Garip birekonomikyapı oluştu. Bilebildiğim kadanyla, dünya üzerinde hiçbir toplum böy- lesine uzun süren bir yüksek enflasyon yaşa- mamıştır. Iki savaş arasında Almanya'da, Ital- ya'da, kimi Latin AÎnerika ülkelerinde, eski sos- yalist ülkelerin bazılarında, daha yüksek oran- da enflasyon görülmüştür, ama bunların hiç- biri 18 yıl sürmemiştir. Fakat toplumumuz inat- la direniyor. Siyasete ve siyasetçiye ne güven kaldı, ne sevgi. Bu işe ilgi duyan bir avuç insan birbiri- ni yerken, geniş kitleler bunlan biraz da kızgın- lıkla izliyor. Kitle iletişim araçları ve özellikle görüntülü kitle iletişim araçlan, yani televizyonlar, inanıl- maz biryozlaşma içinde. Nitelikli yayın yapma- ya çalışan birkaç kanal dışında "rating uğru- na" inanılmaz pespayelikler sergileniyor. Halkımızın (bütün dünya halkları gibO "stan- dart dışı" olanlara merakı tahrik edilerek, her alanda nitelik düşürülüyor. Geri zekâlı kimi te- levizyon dizileri, en ufak birsanat değeri olma- yan eglence programları, kan ve şiddet üzeri- ne kurulmuş programlar, aynı şiddeti haber programlarına taşıyarak ve aynı şeyi sekiz on kez göstererek bizleri geri zekâlı sınıfına sokan haberciler, sporla magazini birbirine karıştıran seviyesiz programlar... Bunlan dile getirdiğiniz zaman "halk bunu is- tiyor" gerekçesinin ardına sığınıyorlar. Pek ya- lan da değil. Böyle bir pespayelik sergilendiği zaman basarsınız düğmeye, bir başka kanala geçersiniz. Nitelikli şeylerseyredersiniz... Ama olmuyor. Olmuyon çünkü bu işleri yapanlar, öylesine çarpıcı tanıtımlarla insanlann kafalarını kanştı- rtyoriar ki nitelikli şeyler sergileyen kanallann "ağtrbaşlı" havalan, insanlarda bir yetersizlik duygusu yaratıyor. Peki, bunca olumsuzluklara karşm, bu top- lum nasıl ayakta kalabiliyor? Bunca olumsuz- luklaria yüklü bu ülkeyi, Türkiye'yi neden bu kadar çok seviyoruz? Duygu yüklü yurtsever- liğimizin arkasında ne var? Çoğu kez ters düş- tüğümüz ve kimi zaman kendimizi "azınlık" gi- bi hissettiğimiz bu topluma ve bu toplumun in- sanlanna neden bu derece yürekten bağlıyız? Çevremde, yurtdışında yaşama olanağı olan çok insan var. Uzun süreler yurtdışında yaşa- yan insanlar da var. Geri dönünce egilip top- rağı öpenleri de bilirim. Nedir bu insanları, bi- zi buraya çeken güç? Tabii bunun pek çok nedeni var. Ve böyle bir sorunun çözümlemesi, bir gazete yazısını çok aşar. Fakat bugün bunlardan biri üzerinde bir- kaç satırla durmak istiyorum. Bence bizleri "buralara" bağlayan etkenlerin başında "in- san ilişkileh" gelmektedir. Bir süre önce Burdur'daydım. Burdur'un ça- lışkan belediye başkanı ve kardeşine söz ver- meme karşın, iki kez gidememiş ve mahcup olmuştum. Bu kez sözümü tuttum. Belediyenin göl kenannda güzel bir tesisi var. Sabah erkenden kalktım, çarşıya indim, daha hayat başlamamıştı. Canımız çay istiyor- du. "Garajda buluruz" dedik ve garaja gittik. Gerçekten küçük ve hoş bir çaycı vardı. Çayı- mızı içerken, biri geldi. Elindeki paketteki di- limlenmiş pideleri herkese tuttu. Sohbete baş- ladık. Ve bir süre sonra aynlırken, çay parası ödetmediler. Kucaklaşarak ayrıldık. Bir gün sonra Tefenni yolunda bir benzinci- de mola verdik. "Çayınız varmı" diye sorduk. Kendilerinedemlemişler. Bize de getirdiler. Da- ha biz istemeden tazelediler. Aynlırken borcu- muzusordum. "Ayıp edersiniz" dediler, "bun- cacık şeyin parası mı olur?" Bunu söyleyen çocuğun üstüne başına bak- tım, dökülüyordu. Bizden alacağı üç beş yüz bin lira, mutlaka bir açığını kapatırdı. Ama çay soran biryolcuya, "ikrametmenin"keyfi, onun için daha önemliydi. Bu toplumda bu gibi olaylan hep yaşıyoruz. Kimi zaman "maganda" gibi gördüğümüz bir insan, dayanışma ve cömertliğin en sıcak ör- neğini yaşatıyor. Bencillik ve umursamazlığın üst sınırlannda dolaştığını sandığımız biradam, özverisiyle bizi sarsıyor. Sokaklarında birbirini tanımayan insanların selamlaştığı, ilk kez tanıştırılan insanlann ku- caklaştığı bir toplum bu. Kahvede, yolculukta, meyhanede 10 dakikada "kardeşten ileri" dost olunan; biryerierde belki 10 kuruşu esirgerken, bir başka yerde, tanımadığı bir insan için bu- nun bin katını feda eden insanlardan oluşan bir toplum. Bu "yapı" yüzyılların getirdiği bir kültür biri- kiminin oluşturduğu üstün bir yapı. Ve bizi bu- ralara bağlayan ve buralarda olmaktan ötürü mutlu kılan da bu yapının bir parçası olma duy- gusu. Bunca olumsuzluk ve pespayelik içinde, bu "yapı" bizleri "farklı" ve "üstün" kılıyor. Ve şairin dediği gibi, "bu cehennem, bu cen- net" bizler için vazgeçilmez oluyor. Bu dünyanın güzel insanlan Ne olurdu hiç çocuklar aç kalmasa Ne olurdu yaşam hep böyle bayram olsa Bayramımız, bayramınız, bayram ola Kalın sağlıcakla DOĞAN KATIRCIOĞLU "ARKADAŞ KULÜBÜ" Başkanı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle