Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 NİSAN 1998 PERŞEMBE
10 EKONOMİ
Globalleşme olgusu en çok telekomünikasyon alanında yaşanıyor
Haberleşme çağının ötekiyüzü
Örnek gösterilen İngiltere modeli
'Halk kapitalizmi
illizyonu'
ingiltere nin
ulusal telekomünikas-
yon şirketi British Te-
lecom'un (BT) özel-
leştirilmesinin yıllar-
ca "örnek bir model"
olarak gösterildiği üzerinde du-
rulan KlGEM'in araştırmasın-
da, BT'nin özelleştirme süre-
ci, 1950'lerde telekomünikas-
yon giderleri büyük ölçekler-
de olan Ingiliz şirketlerinin lo-
bi faaliyetleri iîe başladı.
1979 yılında ilk kez iktida-
ra gelen lngiliz Muhafazakâr
Parti Lideri Margaret Thatc-
her'in "yeni sağ" politikala-
nnda somutlanan özelleştirme
sürecinde yine sayılan 400'ü
bulan büyük şirketler merkezi
rol oynadı.
Devletin BT üzerindeki tüm
haklan 10 yıl içinde kademe-
li olarak elden çıkanldı. Hükü-
metin BT çalışanlanna, beda-
va hisse dağıtmasmın, sendika-
lann muhalefetine rağmen en-
gellenemediği ve hisseleri red-
dedenlerin oranının yalruz yüz-
de 2'de kaldığı üzerinde duru-
luyor.
Aynca emeklilik, sigorta pa-
ralannm ve kredilerinin BT
hisseleri olarak verilmesi de
Türkiye'de "zorunhı tasarruf-
lann Türk Telekom hisseleri
olarak verilmek istenmesi" ile
benzeşmesi dikkat çekiyor.
Araştırmaya göre, özelleş-
tirmenin hemen somasında BT
hissesi alan çalışanlar fiyatla-
nnın artışı ile birlikte ellerin-
deki senetleri sattılar ve hisse-
ler kurumsal yatınmcılann elin-
de birikmeye başladı.
Bu noktada Thatcher'ın dev-
let mülkiyetinin tabana yayıla-
cağı ve bunun da 'halk kapita-
lizmi'ni yaratacağı iddiasının
bir "flfizyon" olduğu yorumu
yapılıyor ve bu da şöyle açık-
lanıyor;
"Hisse senedi sahiplerinin
yüzde 48"ini oluşturan yaklaşık
1 mihyon kişi toplam hisselerin
sadeceyüzde3,5'inesahipken.
sadece 174 kişi BT'nin yüzde
48.4 hissesine sahiptir. BT'yi
asıl yönlendirenler ve asıl sa-
hipleri daha az sayılı fakat da-
ha çok hisseli büyük şirketter-
dir. BT'nin özeUeştirilınesi ile
mülkiyetin tabana yayüması
gerçekieşmeınistir."
Ozelleştirmeden sonra en
dikkat çekici gelişrnelerden bi-
ri de telekomünikasyon şirket-
lerinin "kârgetirme-
yen" konut alanla-
nndaki hizmetleri
kesmeleri ve iş çev-
relerindeki abonele-
ri öncelikli müşteri
olarak tanımlamalan. Bu konu-
da şöyle deniliyor:
"Özeüikte kırsal bölgelerde-
Id temeltelekomünikasyon hiz-
metlerinin maüyetini, özeDeştir-
me sonrasjndaki dönemde ki-
min karşılayacağı önemli bir
soru olarak sorulmaktadır.
Özelleştirme sonrasında Ingil-
tere'de rafa kaldınlan Evren-
sel Hizmet Zorunluluğu'nun
malivetini kim karşüayacak?
Sadece kânn maksimizasyonu
ilkesi ile hareket eden özel şir-
ketler mi yoksa yeni sağ ide-
olojiye göre ekonomiden elini
çekmesi gereken devlet mi?"
Çokuluslu tekelleşme
BT'nin 1997yıh gelirlerine
göre dünyanın beşinci büyük
telekomünikasyon şirketi ol-
ması ve dünya telekomünikas-
yon pazannın yüzde 25'inden
fazlasına ortak-girişimler yo-
lu ile girmesi de şöyle açıkla-
nıyor:
BT, 1993 Haziran ayında
Amerikanın dev telekomüni-
kasyon şirketi MCI'nin yüzde
20 hissesini satın aldı. Hemen
arkasından MCI ile ortakbir gi-
rişim oluşturuldu.
Böylelikle hem Amerika'da
hem de Avrupa Bırliği ülkele-
ri içinde etkin olabilecek bir
telekomünikasyon devi yaratıl-
dı.
Bu birliğe kısa süre içinde
Norveç. Danimarka Finlandi-
ya, Ispanya, Portekiz, Fransa,
Almanya. Italya ve Hollanda te-
lekom şirketleri de katıldı.
Istihdanı azaltüması
Araştırmada BT'de örgütlü
sendika CWU raporuna göre,
sadece 1990-1997 yıllan ara-
sında yaklaşık 115 bin 600 ki-
şilik bir istihdam azaltılması-
na gidilmesine dikkat çekiliyor.
Bunun tek nedeninin de "kâr
amacı" ve bundan dolayı ma-
liyet düşürülmesinin hedeflen-
mesi olduğu rakamlarla des-
tekleniyor.
1984 yılında BT'de çalışan-
lann maliyeti yüzde 51 iken,
1997 yılında bu rakamın yüz-
de 32'ye düşürüldüğü görülü-
yor.
ABD icin stratejik nokta Filipinler
Telefon karaborsası
yaşananülke
Filipinler'e araştırmada
özel bir önem veriliyor. Bunun
nedeni de telekomünikasyon hiz-
metlerinin başlangıçtan beri özel
sektör tarafından venlmesinin
yanı sıra, özellikle "ABDveba-
ü ekonomileri açısından tkari ve
askeri amaçlar ya da propagan-
da için stratejik bir iletisim nok-
taa" olması gösteriliyor.
Bu konuda "ABD-Vıetnam sa-
vaşmda Yletnam'm potitikolarak
yalruzbırakdması v*ye-
ni uluslararası yabnm
alanlan arayışlan ve 3.
dünya ülkelerini sosya-
lizniin etkOerinden ko-
ruma çabalan soğuk
savaş koşullannda Dünya Ban-
kası"nın poütikalannayön verir-
ken, Filipinler'de de telekomü-
nikasyon politikalaruıuı betirle-
yia etkenleri otaiuştur" deniyor.
1928"de kurulan .ABD kontro-
lündeki PLDT'nin 1940"larbo-
yunca Filipinler'de kurduğu te-
lefon hattının 2. Dünya Sava-
şı'nda tahrip olduğu anlatılıyor.
Savaşın ardından Dünya Ban-
kası'nın telekomünikasyon alt-
yapısının kurulmasma ilişkin
verdiği borçlann, tüm üçüncü
dünya ülkelerinde olduğu gibi
Filipinler'de de "yerel servisleri
saglayan tekeller ve merkezi bir
düzenleyid birim" oluşturulma-
sı şartına dayandığı vurgularayor.
1969'da diktatör Marcos tarafın-
dan telekomünikasyon alanını
yeniden düzenlemek üzere bir
komite oluşturulduğu belirtilen
araştırma şöyle devam ediyor:
'•Komite, sistemin tüm kont-
rolünü özel sektöre devretmeyi
önerir. 1973'te Filipinler'de
ABD'dekine çok benzeyen özel
sektör kontroiünderegule edilmiş
bir sistemoiuştunıhır. AKyapmın
en büyük ortaklan uluslararası
şirkeüerdir. Telekomünikasyon
hizmetlerinin kullanıcıkn da yi-
ne bu şirketler ve ABD ordusu-
dur."
1990'larda ise 50'den fazla
telekomünikasyon şirketi olma-
sına karşın, telefon trafiğinin
yüzde 94'ünün yüzde 50'den faz-
lasının yabancı kontrolündeki
PLDT'de olduğu ifade ediliyor.
Araştırmada "FîHpinlerönıe-
ği, telekomünikasyon alanında
yaşanan sorunlann te-
İekomünikasyon hiz-
metferinin de> lete ait
kuruluşlartarafindan
verilmesinden kay-
naklanmadığının açik
bir kanın dunımundadır" şek-
lindeki yorum da şu bilgilerle
ortaya konuluyor;
Ülkedeher 100 kişiye 1.1 te-
lefon hattı düşüyor ve bu neden-
le Filipinleren düşük telefon yo-
ğunluğuna sahip ülkeler arasın-
da yer alıyor. Oluşan talep faz-
lası nedeniyle ülkede "ciddi bir
telefon karaborsası' oluştu. Kont-
rol altına alınamayan pazarda
yasadışı hatlann ve hizmetlerin
verilmesinde yolsuzluklar da
yaygın olarak yaşanıyor. Şu de-
ğerlendirme dikkat çekiyor:
"Filipinler'de ne Dünya Ban-
kası'nin önerileri ve verdiği kre-
diler, ne telekomünikasyon ala-
nının serbest bırakılmasu ne ya-
bana yaünmlar. ne de en mo-
dern teknolojilerin kullanıküğı
telekom alryapısı. ülkenin kal-
kuımasına neden olamamış, hiz-
metlerden herkesin eşit yarar-
lanmasmı sağlayamamıştir. Hat-
ta 1982'de verimsiz kuDaiualarm
erişimini engeUemek için PLDT
Dünya Bankası tavsiyeleri ile ilk
kullarum ücretteriniastronomik
rakamlara çekmiştirf
FtLtZGÜMÜŞ
Mara'ın bundan 150 yıl önce
tahlilini yaptığı "tekelleşen dün-
ya", telekomünikasyon zemini
üzerinde yükseliyor. 20'inci yüz-
yılm savaşlannda, ekonomisinde
ve politikasında görüldüğü gibi
telekomünikasyon, dünya politi-
kasında en "stratejik". ardından
en "gözde" ve bugün "en kârlı''
sektörlerinden biri noktasına gel-
di.
Dünyabugün artık "gtobalizm"
çerçevesinde gerçekleşti-
rilen özelleştirmelerin en
yana oynadığı rolle iletişimin ta-
rihe en çok bu yüzyılda yön ver-
diği göriilüyor.
Telsizin kullamlmasıyla başla-
yan sürecin, radyolann kurulma-
sıyla gelinen aşamasmda beklenen
"demokrasi''nin gerçekleşmeme-
si hatırlarda, insanlığın kaçırdığı
en büyük firsat olarak kaldı.
"Haberleşme çağı"nda zaman
ekseninde üretim şekli değişen
sermayenin, bu noktada çok daha
erken davranarak iletişimi ege-
menliği altına aldığı göriilüyor.
Bilim, insanlığın gelişimini,
"bilginin aktanlması"na dayan-
dınyor. Buna göre, "Veri akışının
olmadığı durumlarda bireyin ge-
üşjmi sadece kendi gözlemlerine ve
deneyinüerinedayamyor ki. bu du-
rum insanm kendi sımrlan içinde
hapsolmasuu zorluyor." Bu değer-
lendirme bireyin ötesinde toplum-
larla örtüştürüldüğünde, ortaya şu
sonuç çıkıyor: "Iletişimini sağla-
yamayan tophım,kendiiçinde hap-
solacakür."
Telekomünikasyon birçok ülke-
de en başından bu yana iletişimi
sağlamanm toplumsallığıD , , - , ••„ , <ı ı . .. sağlamanm toplumsallığı
Başlangıçta birçok ulkede'kamuhtzmetı' çerUesindebir"kamuhfa-
yeralantelekomünikasyon olarak görülen telekomünikasyon, meti'' olarak kabul edildi-
alanını büyüktekellerin eli- stratejik önemi ve kârlüığı nedeniyle
ne bırakıyor. özelleştirme politikalanmn da gözdesi.
MO490>ılındaPheidip-pides adlı bir koşucunun, Persler
üzerindeki zaferini bildirmek için.
Atina'ya koşmak zorunda kalma-
sından, savaşlann seyrini tele\iz-
yon ekranına getirecek kadar de-
ğişen "0601™"'in, 21. yüzyıla
damgasını nasıl vuracağımn işa-
retleri bugünden görünüyor.
1970'lerin başında Daniel BelL
"haberleşme" kavramı ve buna da-
yalı üretimle dünyanın "endüstn
sonrası toplum" dönemini yaşadı-
ğmı savTinuyordu. Birleşmiş Mil-
letler, 1983 yılını "Dünya Haber-
leşme YılT ilan etmişti. 1984 Los
Angeles Olimpiyatlan'nda uydu-
lar aracılığıyla yapılan tele\izyon
yayınını iki milyar kişi izlemişti.
1844 yılında Samuel Morse'un
telsizi yoirürlüğe sokmasından bu
Bunun ilk aşaması ise 1920'lerde
oluşturulan lobi faaliyetleri ile
ulusal radyo dalgalan uzayının
büyük şirketlerce paylaşılmasın-
da ortaya çıkıyor. Böylece iletişi-
min "tophımsal örgütlenmelerin
önünü açan bir güce dönüşebil-
mesi olanağı"nın önü de alınıyor.
Kontrol edikn bir dünya
Tarih, elçinin at sırtında mesaj
götürmesini, mektubun güvercin
ayağında gidip gelmesini, dersin
toprağa çizilerek anlatılmasını, ki-
taplann el yazısıyla yazılmasını ge-
ride bıraktığından bu yana çok
hızlı işliyor ve her gün yığinlarca
bilgi üretiliyor. Bu birikim, insan-
lık tarihinin başlangıcından bu-
güne aktanlıyor.
ğinden, devlet tekeli olarak
gelişmişti. Ancakbüyüyen
âermaye, bu alanda da ma-
liyet unsurunugözetmekte geç kal-
madı. Birçok ülkede telekomüni-
kasyon sektörü özelleştirildi.
Kamu Işletmeciliği Geliştirme
Merkezi (KİGEM) önümüzdeki
günlerde, dünyadaki telekomüni-
kasyon özelleştirme politikalan-
nı inceleyen bir araştırma yayın-
layacak. "Telekomünikasyonda
özelleştirme, İddialar, L luslarara-
sı ÖrneklerveGerçekler'' adlı araş-
tırma Önder Ozdemir ve Funda
Başaran tarafından haztrlandı.
Araştırmada vanlan sonuç ise te-
lekomünikasyonda özelleştirme-
nin gelişmiş ülkeler de az gelişmiş
ülkelerde de aynı şekilde yaşandı-
ğı: "Tekelleşme, işsizlik, daha pa-
halı hizmet, yatırımların dağılı-
mındaki eşitsizlik vegeüşimi kont-
rol edilen bir dünva..."
Özelleştirmelerin sonuçları
• Başlangıçta bütün özelleştirmelerde görülen his-
selerin "tabanayayıbna" politikası bir "Ulizyondu".Ça-
hşanlara ve halka ucuza saölan hisseler kısa bir süre son-
ra gerçekleşen satışlarla büyük şirketlerde toplandı.
• Tabandaki hisseleri toplayan şirketler komşu dev-
letlerin telekomünikasyon özelleştırmelenne de katıldı
ve tekelleşme bütün bir kıtaya ve ardından diğer kıtala-
ra yayılabildi.
• Bütün özelleştirmelerde maliyetlerin azaltılması-
nın ilk yolu, erken emeklilik, ya da doğrudan ışçi çıkar-
ma yöntemiyle istihdam alanı olarak görüldü.
•Sosyal haklardan yoksun taşeron şirket ve sözleş-
melı personel uygulaması yaygınlaştı.
• Tarifelerdeki değişım, şirketler yaranna ve konut
sakini kullanıcılannın zaranna oldu.
• Şehir içi ve konut ücretleri "astronomik" ölçüde
yükseltilirken, şirketlerin istekleri doğrultusunda şehir-
lerarası ve uluslararası konuşma ücretleri azaltıldı.
• Yeni teknolojilerle maliyetlerin düşme olanağı or-
taya çıkmasına rağmen fıyatlar yükseltilmeye devam edil-
di. Böylece "mihonlarca insan yeni alanlanna giriş ka-
pısında kalakaldı".
• Yatınmlar merkezi yerleşım yerlerine ve iş alanla-
nna yapıldı, kırsal ve konutlann bulunduğu alanlarda ya-
pılması gereken yatınmlar ihmal edildi.
• Eski şebekelerin bakımı geri plana itildi.
'21. yüzyıla geçiş
sancılı olacak'
HAZAL ATES CAKIFfNURSEL KARSAVURAN
Eczacıbaşı Toplulu-
ğu'nun planlamabölümün-
den sorumlu, uzun yıllar
Devlet Planlama Teşkila-
tı'nda (DPT) görev yap-
mış olan Toker Alban ve
Merkez Bankası başkan
yardımcılığından emekli
olan Selçuk Abaç. Türki-
ye'nin 2Ö00'li yıllara doğ-
ru ekonomik gelişimini de-
ğerlendirdi.
Toker Alban, ekonomik
planlann başanlı olabilme-
si için en önemli koşulu
"Her ekonomik koşul aK
tında başanyı sağlayacak
kurumsal esnekliklere sa-
hip olmak" olarak tanım-
lıyor. Alban'a göre çözüm-
lenemezse 2000'li yıllar-
da da bötçe açıklan ve yük-
•sek'
<
enflasyon en önemli
sorun olacak. Alban, "Bu
geçişsüreciyumuşak oima-
vabilir. Yani önümüzdeki
yıllar ekonomik risklere ge-
bedir" diye uyanyor.
Gümrük birliğinin hız-
landıncı etkisiyle ekono-
minin "globalleşme süre-
cinin hızla devam ettiği"
teşhisini koyan Alban'm,
2000'li yıllara ilişkin öngö-
rüleri şunlar
• Türk fırmalannın ge-
rek iç, gerekse de dış pa-
zarda yüksek teknoloji sa-
hibi, rriali güçleri üst düzey-
de olan çokuluslu şirket-
lerle yoğun rekabet içine
girmeleri kaçınılmaz.
• Yüksek ekonomik is-
tikrarsızhk gibi uluslarara-
sı şirketleri ürküten dolay-
lı korumacılık önlemleri
de önemini kaybedebilir.
• Iç rekabet açısından
dahi şu andaki ekonomik
yapı nedeniyle önemli olan
yüksek mali güç. bankacı-
lık sistemi ile güçlü bağlan-
tılar gibi birtakım faktör-
lerin önemi azalabilir.
• Firmalann ayakta ka-
labilmeleri, kendi konula-
nnda yüksek bir yetkinli-
ğe sahip olmalanna bağlı
hale gelecek.
• Her firma global öl-
çekle yetkin olmalı ve re-
kabet etmekte olduğu ulus-
lararası şirketlerden farksız
bir üretim ve yönetim tek-
nolojisi kullanabihneli.
Geçen aylarda Merkez
Bankası başkan yardımcı-
lığından emekli olan Sel-
çuk Abaç, bizim için
2000'li yıllarda finans sek-
törünü değerlendirdi.
Öncelikle tespitlerini or-
taya koyan Abaç'a göre,
Türkiye'de bankalar aile
yapısıyla işliyor. Abaç, bu
nedenle finans sektörünün
yenilenerek dünyadaki ge-
lişmelere ayak uydurma-
sının kaçınılmaz olduğu-
nu söyledi. Hatta Türki-
ye'nin finans sektörüne yö-
nelik olarak yapması ge-
reken hazırlıklar arasında
"finans hedeflerinisomut-
laştırmayı" ilk sıraya yer-
leştiren Abaç.
M
2000'H yıl-
lara bagımsız bir Merkez
Bankası tarafindan beiir-
lenmiş politikalaria hazır-
lanmak zorunda. Banag6-
re bu koşullarda enflasyo-
nun aşağı çekilmesi de im-
kânsız görünüyor" diyor.
Türkiye yolun başındaTürkiye'de telekomünikasyon alanında-
ki özelleştirme çalışmalannda bugüne
kadar yaşanan gelişmelerle gelinen nok-
ta, dünyadaki örneklerle aynı seyrin izle-
neceğinin ipuçlannı veriyor. "PTT'nin
T"si olarak kamuoyunun gündemine gir-
diği günlerde Amerikan ve lngiliz tele-
kom devlerinin de Türkiye'ye geldiği ha-
berleri, bu öngörüyü pekiştiriyor.
Ancak 1990'lann başından bugüne ka-
dar kaydedilemeyen aşamanın önünde,
"Ne kadar kırpılsa, değiştirilse" de oluş-
turulduğu dönem itibanyla özünde "ba-
ğunsıziıkçı" bir yapıda olan Türk huku-
kunun durduğu görülüyor. Çıkanlan özel-
leştirme yasalan Anayasa Mahkemesi'nce
4 kez iptal edilen 'T'nin satışınm, bugün
yine "makyajlanan" bir yasayla hükü-
metin 1998 yılı programına girmeyi ba-
şardığı görülüyor. Ne var ki, "kamu hiz-
meti" kavramı, Türk hukukunda hâlâ ye-
rinde duruyor. Bu nedenle yeni yasaya kar-
şı hükümetin Ulaştırma Bakanlığı bile
çekincesini ortaya koyuyor.
Ülke
Kanada
İngiltere
Macanstan
Singapur
Yeni Zelanda
Anantın
Avustralya
Malezya
Guyana
Penj
ABD
Filipinler
Yıl
1987
1984
1993
1993
1990
1990
1992
1990
1991
1994
Değişim j
-20 5 <S
-37.6 \
-721 (\
-47 \
-62 8 P
-34 L
-25.4 ( 1
-2.2 1 *
-40 3 \
-29 5 f
-31 M
-22 H
Belirgin
tekelleşme
50 yıl tekel
garantisi
Jamaika
telekomünikasyon
özelleştirilmesinde en
dikkat çekici noktanın
tngiliz sermayesinin
ağırlığının bulunduğu
tek bir şirkete 50 yıla kadar uzayabilen bir
tekel garantisi verilmesi olduğu görül iyor.
Diğer yandan ABD şirketlerinin de
"Jamaika pastası"ndan paylannı, serbest
ticaret bölgelennde uluslararası özel
telekomünikasyon hatlan hizmeti veren JD1
adlı şirketten aldıklan da ifade ediliyor.
Buna göre, ABD'li AT&T şirketinin JDI'ın
yüzde 35 hissesini alırken yine lngiliz şirketi
C&W'un da burada yüzde 35 hissesi olduğu
geri kalan hissenin ise JOT adlı şirkete ait
olduğu belirtiliyor.
Bu noktada araştırmada şu yorum yapılıyor:
"Hükümetin C&W'e verdiği tekel
imtiyazının 50 yıl boyunca yapacaklan
yaünmı geri alabilecekleri düzeyde kâr
garantisini de içermesi göz önüne ahndığmda,
aslında özelleştirmelerin gerçek yüzü
Jamaika'da tüm çıplaktağı ile görülmektedir
dhtbiliriz."
te-
lekomünikasyon
sektöründeki
özelleştirme en
çok'tekelleşme'
ile kendini gös-
terdi. Kanada'da telekomünikasyon ala-
nında devlet şirketinden çok önce ku-
rulan özel şirketlerin bulunduğu dikkat
çekiyor. 1880'lerden 1900'lü yıllara ka-
dar tekel konumundaki Bell Campany
şirketinin daha sonra da rakiplerine kar-
şı üstünlük sağladığı görülüyor. 1986 yı-
lında muhafazakâr hükümetçe başlatı-
lan özelleştirme sonucu 8 yıl içinde ka-
mu mülkiyetindeki 15 adet telekomü-
nikasyon şirketinin 4 özel şirkete satıl-
dığı bildiriliyor.
Bunun yanında küçük belediyelere
ait telekomünikasyon şirketlerinin ya-
pısırun zamanla değiştiği belirtiliyor ve
buna 1978 yılında 260 olan telekomü-
nikasyon şirketi varken. bu sayının 1992
yılında 60'a düştüğü örneği gösteriliyor.
Araştırmada. en büyük 10 telekomüni-
kasyon şirketinin. sektördekı toplam
13.73 milyar ABD Dolan gelirinin yüz-
de 98'ni elde ettiği, ilk üç şirketin de top-
lam gelirin yüzde 82'sini aldığı bilgisi-
ne yer veriliyor.
Tekelleşmenin en yoğun olarak yaşan-
dığı BCE şirketi örneği de bu anlamda
dikkat çekiyor. BCE'nin Kanada'nın
uydu şirketi. deniz haberleşme şirketi,
telekomünikasyon araştırma geliştirme
şirketinin de içinde bulunduğu 9 büyük
telekomünikasyon şirketini kontrol ede-
cek düzeyde hisse sahibi olduğu üzerin-
de duruluyor. Yine Amerikan firması
GTE'nin de Kanada telekomünikas-
yon sektöründe önemli bir paya sahip
olduğu belirtiliyor.
Kanada telekomünikasyon sektörün-
de de istihdam azaltılmasımn erken
emeklilik, ve işten atılmalar gibi deği-
şik yöntemlerle gerçekleştiği görülüyor.
Meksika ve Arjantin örnekleri
Gelire göre
yatınm
Japon örneğinde deyereigörüşmeter pahalandı.
Şirket
kapitalizmi
telekomünikas-
yon şirketi NTTPC'nin
1985 yılında özelleştiril-
mesinin ardından NTT
adını aldığı belirtiliyor.
Hükümetin, NTT hissele-
rinin üçte biri dışında kalan hisselerini 3 aşama-
da Japonya borsasmda sattığı görülüyor.
Uluslararası telefon görüşmeleri ucuzlarken
halkın çoğunluğunun hizmet aldığı yerel
görüşmelerde artışlar yaşandı. Araştırmaya göre
1990 rakamlan ile NTT hisselerinin yüzde 66.8'ine
şirketler sahipken, bireysel hisse sahipleri yüzde
23.1 oranında kalıyor. Bu da 'halkkapHalizmini'
değil "şirket kapitalizmini' göstenyor.
Japon özelleştirme sürecinde istihdam azaltı-
mının en önemli yolu erken emeklilik olarak gö-
ze çarpıyor. Özelleştirme sonrası çıkanlan erken
emeklilik yasalan ile, maliyetinin devlet tarafin-
dan karşılandığı, ya da kamu çalışanı olan per-
sonelin yeni özel şirkete devlet eli ile "transfer"
edildiği dikkat çekiyor. Yaşlan 40 ile 57 arasın-
da olan yaklaşık 9.900 çalışan bu plan dahilin-
de 1993 Aralık, 1994 Haziran ve Aralık olmak
üzere üç aşamada emekli edildiği örneği de
burada veriliyor.
MekSİka, telekomüni-
kasyon özelleştirmesinde
en ilginç sonuçlann yaşan-
dığı ülke olarak dikkat çe-
kiyor. Özelleştirme sonu-
cunda, Meksika'da sözü edi-
len "rekabet"in yerini te-
kelleşmenin aldığı göriilü-
yor.
Araştırmaya göre, Mek-
sika hükümeti, ülkeyi 9 böl-
geye ayuarak toplam 10 şir-
kete cep telefonu (hücre-
sel) lisansı verdi. Ancak 10
şirket rekabeti gerçekleşti-
remedi ve geçen yıl TelCel
adlı şirket pazar payını yüz-
de 75'eçıkardı.
Araştırmada üzerinde du-
rulan bir ikinci nokta ise
şöyle dile getiriliyor:
"TELMEX
bütün yatınm ve
işletmestratejisi-
ni uzun mesafe
hatlann kullanı-
cılan büyük şir-
ketler ve büyük gelir getiren
yeni hizmetierüzerine kur-
muş durumda, daha az kâr
getiren hizmetier ise ikinci
plana rtünüştir"
Yoksul yerlilerin yaşadı-
ğı bölgelere yatınm yapıl-
madığı, Chiapas bölgesinde
100 kişiye 2.2 telefon düşer-
ken, Distrito Federal'de 100
kişiye 24.6 telefon düştüğü
ifade ediliyor.
Araştırrnada şu değeıien-
dirmeye yer veriliyor:
"Meksika TELMEX'in
yanında yüzkrce devlet iş-
letmesinin özelleştirilmesi
fle girdiği yolda. bu politika-
lann sonucu olarak 1995 yı-
unda iflas etti."
Ve Arjantin
Bir dönem özelleştirme
politikalan tüm az gelişmiş
ülkelere örnek gösterilen
Arjantin'in telekomünikas-
yon şirketi, "diinyanın en
ucuza saülan ve satın alan-
lara en çok kâr getiren" şir-
ket oldu. "Özellestirme de-
ğil, iyileştirme" sözüyle ık-
tidara gelen Peronist Par-
ti'nin lideri Carlos Menem,
ENTel'in özelleştirilmesi-
ne karşı greve gi-
den çalişanlardân
400'ünü işten attı
veaskenmuhabe-
recileri sistemi ış-
letmek jzeregöre-
ve çağırdı. Bir \ıl içinde
yüzde 860'lara \aran fi>at
artışlan gerçekleşririldi \e
"ENTel dünyann en kârlı
şirketi haline geldl"
Araştırmada iki önemli
değişikliğin dahı alrı çia-
liyor; ilki. borcu 9!6 milyon
ABD dolan olan ENTerm
borçlannı iki kanna çıkar-
tacak yeni yatınnüann dev-
let tarafindan yaptaıası, di-
ğeri de telekomiıikasyon
gelirlerinden alıtın yüzde
32 verginin kaldnlması.