15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 NİSAN 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Adalet Bakanı Sungurlu, sözleri nedeniyle yargılanan DGM Savcısı Mete Göktürk gibi konuştu 'Tiirldye'de yargı bağımsız değiP Bakan Sunguıiu ilginç açıklamalar yaptı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanı Oltan Sunguıiu. yargıya giderek azalan gü\ enin "miDi irade'" yok- sunluğunun bır sonucu olduğunu belirte- rek yargının gerek kendi içinden gerek- se dışandan kaynaklanan nedenlerle tam bağımsız olmadığını söyledi. Sungurlu, "Allah'tan başka hesap ve- recek mercisi obnayan Hâkimler ve Sav- cılar Yüksek Kurulu. siyasetçilerin etkisi atbnda kalıyorsa bu üyclerin suçu" dedi. Ankara Sanay ici ve Uadamlan Derne- ği'nce (ASİAD) dün verilen kahvaltıya konuk olan Adalet Bakanı Oltan Sungur- lu. siyaset. siyasetçi \e yargı bağımsızlı- ğı konulannda görüşlerini açıkladı. Tarihsel gelişim içinde aynşan yasa- ma. yürütme \e yargı erklerinin çağdaş devlette farklı mekanizmalar tarafından temsil edildiğine dikkat çeken Sungurlu, bu bağlamda yargı bağımsızlığı ve huku- kun üstünlüğü ile ilgili tartışmaların 20. yüzyılın temel tartışma konusu olduğu- nu belirtti. "Adalet miilkün temelidir" sözünün yalmzca yargıyı bağlamadığını anlatan Sungurlu. bu sözün de\ let denen büyük çarkın bütün dişlilerinde "adale- tin ve hakkaniyetirT egemen olması ge- rekliliğini ortaya koyan bir içerik taşıdı- ğını söyledi. Türkiye"de siyaset ve siyasetçinin yar- gı üzerindeki roiüne ılişkin farkh göriiş- ler ortaya atıldığını kaydeden Sungurlu. siyasetçinin yargıyı etkilediği ile ilgili olarak yapılan eleştirilere kaynaklık e- den etmenler üzerinde tek tek durdu. Sungurlu. eleştirilerın. yargıç adayları için açılan sınavları kazananlann "kle- olojik amaçlı seçimler sonucu beürlendi- ğT noktasında başladığını. siyasi kımlik taşıyan Adalet Bakanı \e müsteşannın daimi üye olarak katıldıklan HSYK'nin aldığı kararlara u ideolojik damgalannı vurduklanna" değin uzandıâını söyle- di. Sungurlu. yargıç ve savcıların özlük haklannı ve atanacaklan yerleri belirle- yen HSYK"nin 7 üyesinden 5'nin yüksek mahkeme üyesi yargıçlardan olu$tuğu- nu ve Adalet Bakanf nın da bu kurulun toplantılanna istisnai durumlarda katıldı- ğını söyledi. Yüksek mahkeme üyesi yargıçlann "Allah'tan başka hesap verecekleri bîr mercinin bulunmadjğını" kaydeden Sun- gurlu. kurul siyasetçilerin etkisinde ka- lıyorsa bunun üyelerin suçu olduğunu söyledi. HSYK."ye yalmzca Adalet Bakanf nın katılması. bakanın olmadığı zamanlarda da müsteşannın vekâlet etrnesi için ha- zırladıklan anayasa değişikliğine hiçbir partinin ilgi göstermediğini belirten Sun- gurlu. kurulun bağımsızhgına gölge dü- şürdüğü belirtilen bazı konularda da ya- sal çalışmalan olduğunu söyledi. "Hâkimi eşkıyadan koruyabiliyor mu- yva." diye soran Sungurlu. Türkıye'nin iyi yönetilmediğini. dedikodularla yöne- tilen ülkenin nasıl ileriye götürüleceği konusunda hiçbir atıhm yapılmadığmı kaydetti. Kurye firmalarına suç duyurusu • AJNKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Posta lşletmesi Genel Müdürlüğü'nden dün yapılan yazılı açıklamada. açık ve kapalı mektuplarla üzerinde haberleşme mahiyetinde yazı bulunan dağıtım tekelinin yasaya göre PTT'ye ait olmasına karşm. yasadışı uygulamalarda bulunan fırmalar hakkında suç duyurusunda bulunulduğu kaydedildi. Açıklamaya göre, genel müdürlüğün taşra örgütüne teblig gönderilerek posta tekelini ihlal eden kişi ve kuruluşların belirlenmesi durumunda savcılıklara suç duyurusunda bulunulması istendi. THY'nin 50 bin doları kayıp • tstanbul Haber Servisi - THY'nın Tıflis Bürosu'ndan Türkıye'ye nakledilen ve bilet satış geliri oldugu belirtilen 150 bin doların 50 bin doları kayboldu. THY Teftiş Kurulu paranın kaybolmasında ihmalleri olduğu gerekçesiyle Osman Genç ve Sinan Doğan'ı açığaalarak soruşturma başlattı. Soruşturma sonucunda Doğan vfc<jen<;'m iş akitleri sona erdirildi. Özgiir Düşünce Forumu I İstanbul Haber Servisi - Kadıköy Belediyesi ve Moda Koleji işbirliğiyle ünlü matematikçi Cahit Arf 'ın anısına düzenlenen "Özgür Düşünce Haftası" çerçevesınde bir forum düzenleniyor. "Özgür Düşüncenin Oluşumunda Pozitif Bilitnler ile Dogmatik Düşüncenin Çatışması" konulu forum. Moda Koleji'nde 2 Mayıs Cumartesi günü gerçekleştirilecek. Grevdeki işçilere destek • İstanbul Haber Servisi - Devrimci lşçi Sendikalan Konfederasyonu (DİSK) ve Birleşik Metal-lş Sendikası yöneticileri. Camiş Makina ve Kalıp Sanayii AŞ'de 126 gündür grevde olan 210 işçiye destek verdiler. Topkapı'dakı Camiş Makina ve Kalıp Sanayii AŞ'ye yürüyen sendikacılar burada işçiler tarafından alkışlarla karşılandı. Birleşik Metal-lş Sendikası ile DtSK'e bağlı diğer sendikalarca toplanan yaklaşık 2 milyar lira grevdeki işçilere dağıtıldı. t) 11 sanık yargılanıyordu İşkencede ölüm davasında 8poUse tahiiye ADANA (Cumhurhet Güne> İlleri Bürosu) - Sorguladıklan Mehmet Yavuz adlı sanığı "işkence yaparak öldürdüklerT gerekçesiyle tutuklanan Adana Emniyet Müdürlüğü'nde görevli 11 polisin yargılanmasına başlandı. Sanık polislerden İcomiser Murat Güldaş. hırsızlıktan aranan Yavuz'u "*ağır sorgudan geçirmeye gerek olmadıgım" belırterek "*Zaten arük kimscye ağır sorgu yapdmıyor" dedi. Mahkeme başkanı Yargıç N'urettin \'ar. aynı ifadeleri veren sanıklan "Dayanışmayı bırakın. doğruyu söyteyin" diye uyanrken 11 sanık polisten 8'i tahliye edildi. Adana 3. AğırCeza Mahkemesi'nde görülen davada 10 yıl 5"er ay ağır hapis cezası istenen tutuklu sanıklar Murat Güldaş. Murat Gündoğanoğlu. Yeysi Boztepe, Caner Arman, Fethi Çevik. Halil Kılıç. Ahmet Mut, Bülent Karaca, Mehmet Gündoğan. Mesut Sülü ve V'ahap Şahin'in, dünkü ilk duruşmada "aynı ifadeleri" verdikleri dikkat çekti. Ilk ifadesine başvurulan eski Hırsızhk Büro Amiri Komiser Murat Güldaş, ölen Mehmet Yavuz için "Sorgu sırasında yanından uzaklaşırken agzından jilet çıkardı. Kendisine değil. bana zarar verecek şekilde tutuyordu jileti. Elini tuttum. arkadaşlarla birlikte etkisi/ hale getirdik. Başı çarpmasın diye bir arkadaş başından. diğerleri de koUanndan tuttu. Bir polis de ağzındaki jileti çıkarftı. Biitün yaptığımız budur. Zaten çok suçu vardı ve ağır bir sorgu yapmamıza gerek yoktu. Ashnda artık kimseye ağır sorgu vapılmıyor. kamuoyunda ve bazı derneklerin sö> lediği gibi işkencc yapılmıyor, yapmamıza da gerek yoktu" dedi. Davanın 7 saat süren ilk duruşmasında Güldaş, Veysi Boztepe \e Vahap Şahin'in tutukluluk hallerinin devamına. diğer 8 sanık polisinse tahlivesine karar verildi. Nevruz'da tutuklanmıstı îtalyan gazeteci Giovanni serbest DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakır'ın Batıkent bölgesinde. Nevruz kutlamalanna katılan ve "Halkı ırk aynmı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ernıek" suçundan tutuklanan halyan gazeteci FrisiHo Damiano Giovanni. dün yapılan ilk duruşmasında tahliye edildi. Haklannda TCK'nin 3122. maddesi gereğince dava açılan Îtalyan gazeteci ile tutuksuz 4 sanık Diyarbakır DGM'deki dünkü duruşmada hazır bulundu. Çok sayıda ltalyanın da izlediği duruşmada. Giovanni'yi ÖDP Hatay il Başkanı Bülent Akbay'ın da aralannda bulunduğu 7 a\ ukat savundu. Savcı Yaman. delilleri karartma olanağı olmadığı gerekçesiyle sanığın tahliyesini istedi. Mahkeme heyeti de. sanıklann TCK'nin 312 2 yerine 312 1. - maddesi üzerinden yargılanmalannın devam etmesine \e tutuklu sanık Frisillo Damiano Giovani'nin de tahliyesine karar verdi. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in eşi Özer Çiller >argıç karşısına çıkanldı. Çiller'in yazgısı Maüye'nin elindeANKAR.A (Cumhuriyet Bürosu) - Haksız servet edinme gerekçesiyle 3628 sayılı "Mal Bildiriminde Bulunulması. Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadeie kanu- nu"na muhalefet suçundan hakkında 3 yıldan 5 yıla kadar hapıs istemiyle dava açılan Ozer Çiller'in yargılanmasına başlandı. Mahkeme, olayı ortaya çıkaran müşteki DTP Kırıkkale II Başkanı Sa- dık Avundukluoğlu için "ihbarda bulu- nan" değerlendirmesini yaparak. duruş- mayı 5 ay sonraya erteledi. Mahkeme- nin gelışimini Maliye Bakanlığı'ndan beklenendosyaların içeriği etkileyecek. Ankara 20. Asliye Ceza Mahkeme- si'nde açılan dava. mahkeme yargıcı Sa- dettin Benli'nin yaş haddinden emekli- ye aynlması nedeniyle Ankara 21. As- lıye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Da- vanm. aynı mahkemede karara bağlana- cağı Öğrenildi. Davanın ilk duruşması- na sanık Özer Ciller. avukatlan Bülent Acar ve Asım Livanelioğlu ile müşteki DTP Kırıkkale tl Başkanı Sadık Avun- dukluoğlu ile avukatı Ceyhan Mumcu katıldı. Özer Çiller'în korumaları. du- ruşmasalonundasıkıönlemalırken. ga- zetecelerin görüntü almalarına zaman zaman engel olmaya çalıştılar. Savunma yapan Özer Çiller. daha önce cumhuri- yet savcısına verdiği ifade ile avukatla- nnın soruşturma sırasında \e davanın açılmasından sonra verdikleri dilekçele- ri aynen yinelediğinı bildirdi. Söz alan müşteki avukatı Ceyhan Mumcu. davanın TBMM ve Maliye Ba- kanlığf na ihbaredilmesi ve Hazine'nin da\aya müdahil olarak katılması gerek- tiğinı kaydettı. A\undukluoğlu. yaptığı araştırmalar sırasında 1.5 mılyon dolar \e 94 milyar liralık haksız servet edinme saptadığını. ancaksavcılıgınsadeceTürk Lirasıaçı- sındandavaaçtığını.DSP'li N^aliyeBa- kanlığı'nın ıse başka bir mahkemede sü- ren ikinci bir davada savcılığtn istediği belgeleri şu ana kadar göndermedığıni kaydetti. Yargıç. müştekinin sanık hak- kında ihbarda bulunan durumda olup. açılan davanın tarafı ve suçtan zarar gör- memesi nedeniyle da\ay a müdahil ola- rak katılma istemlerinin reddine. Özer Çiller'in sorgusunun yapılması nedeniy- le bundan sonraki duruşmalardan vares- te tutulmasına. duruşmanın 8 Eylül 1998 üününe ertelenmesine karar verdi. Yüce Divan DYP'nin amacı 'Yümaz'ı tartıştırmak' • DYP'lıler. Başbakan Mesut Yılmaz'ın malvarhğı hakkında verdikleri soruşturma önergesi komisyonda reddedilse bile '"önemli olanın. Yılmaz'ın malvarhğmın deşifre olması ve kamuo>xında tartışmaya açılması" olduğunu dile getirdiler. ANKARA (UBA)- DYP'liler. Başbakan Mesut Yılmaz'ın malvarhğı hakkında verdikleri soruşturma önergesinin amacının "Yılmaz'ın malvaıiığının deşifre olması ve kamuoyunda tartışmaya açılması" olduğunu dile getirdiler. DYP'li yönetıciler. Yılmaz'ın soruştuıma komisyonunda "8*e 7" aklaSmasının büyük olasılık olduğunu belirtirken. "Ama önemli olan Yılmaz'ın Yüce Drvan'a gitmesi değiL, nıal\ariıgının gündeme gelmesi \e tartışmaya açılmasıdır. Özel olarak belge bulunmasına da gerek yok. Zaten kamuoy unda tartışılmay a başlandığı anda herkes görecek ki, komisyona binlerce belge yağacak. Yılmaz ve ailesinin sahip olduğu bütün mallar ortaya dökülecek" dediler. Almanya'da araştırma Başta Turgut V ılmaz olmak üzere Yılmaz ailesinin malvarlığına ilişkin araştırma yapmak üzere Almanya'ya bir heyet göndermelerinin de gündemde olduğunu dile getıren DYP'liler. "Geçmişte Çiller'in maharlığını araştırmak için ANAP'lıIar da Amcrika'ya gitmişti. Biz de N'ılmaz ailesinin Almanya'daki malvarlığını araştırabiliriz** görüşünü dile getirdiler. UZ YAZI IORHAN BİRGİT Seçimlerin öne alınması için sürdürü- len tartışmalar, Türk siyasetinin 12 Ey- lül'den sonra yakalandığı bir hastalığı da su yüzüne çıkarttr. Liderlerimiz libero olarakoynamaktan çok hoşlanıyorlar. Baykal. dün partisinin Meclis grubun- da Yılmaz'ı verdiği sözden dönmekle suçlarken haksız sayılmazdı. Başbakan, başkanı olduğu azınlık hükümetinin siya- si ömrünü CHP Genel Başkanı'nın iki du- dağından çıkacak bir çift sözle özdeş gördüğü için, genel seçim tarihi ve bu ta- rihe gidecek yolda uygulanacak strate- jinin belirlenmesini bir öğle yemeğinde masanın iki yanına oturarak çözeceğini sanmıştır. İki büyük işadamı, bir iş yemeğinde pekâlâ şirketlerini satmayı, takası ya da birleştirmeyi sonuçlandırabilirler. Ama i- ki partinin genel başkanı, tamamen par- lamentonun yetki sınırlan içinde bulunan bir seçim kararını ele alırken, önce ken- di partilerinin birer anonim şirket olma- dığını nasıl unutabilirler. Hele bir koalisyon hükümetinin başka- nı, aynca ortak partileri, nasıl "çantada keklik" gibi görmeye kalkışır? Bir ülkede, rejimin adının demokrasi olması için, o rejimde "vazgeçilmez un- suriar" olarak görev yapan siyasi parti- lerin demokratik bir oluşuma sahip olma- sı gerekiyor. Demokrasinin' D'si... Türkiye tek parti döneminde bile, o tek partinin. yaniCHP'ninyapısalözelliği ne- deniyle bugünkü siyasi partilerden daha fazla demokrasi soluyordu. Parti. her mahalle ve köyde bulunan "ocak"lardan başlayan, bucak, ilçe ve il örgütlerıne oturmuş bir düzen içinde en küçük bihmden oluşturulan politikayı "genel merkez"e taşıyordu. Demokrat Parti de aynı modeli uygu- layarakgörevini sürdürdü. Her partinin o- cak lokali. siyasetin tartışıldığı birer okul gibiydi. Ben politikanın abc'sini CHP'de o ocaklarda öğrendim. 27 Mayıs'ı ya- panlann ilk yasalarından birisi "8 sayılı bildiri". ocak ve bucakları kapatmak ol- du. Böylece delegeler, parti içi seçimlerde belediye ve il meclisleri üyelikleriyle. mil- letvekili adaylığının borsa brokerleri ola- rak kullanıldı. ilçe ve il kongrelerinde, acaba yörenin ve ülkenin sorunlan için kaç saatlik bir za- man dilimini kullanıyor partilenmiz? Bü- yük kongre ve kurultaylarda, liderin ko- nuşmasından sonra doğru dürüst bir ra- por tartışması bile yapılmadan seçimler için kurulan sandık başlarında sıralanan delegeler, başkentteki temsilcilerine iş takibınden başka hangi ana davaları emanet ediyorlar. "Ana davalar" sözü sı- radan bir deyim değildir. 1960 öncesinin Demokratları da, Halkçılan da büyük kongre ya da kurultay adını taşıyan o top- lantılarda, genel kurullann dışında kurul- muş komısyonlarda da; gece ile sabah kavramlannın kavşaklannda bile tansi- yonunu koruyan üst düzey tartışmalar- da ya söz alarak, ya dinleyerek sadece partilerinin değil, ülkenin de yannına kat- kıda bulunurlardı. 12 Eylül, önce siyasetin üzerinden tank geçirdi. Daha sonra, bu kurumu kö- şe dönücülük için bir araç olarak gören- lere arka çıktı. Partilerin büyük kongrele- ri için başkente gelen delegeler beş yıl- dızlı otellerde ağırlanır oldular. Ana dava- lar komisyonlan yerine, görgüsüzlük mö- nülerinın yığıldığı yemek masalan, dele- gelerin ve lider adaylannın ilgi odağı ha- line geldi. Ve partilerin grup toplantılan, liderlerin haftalık söylemlerini kürsüden ajite edeceği birer arena olarak görev yapmaya başladı. Partilerin büyük kongreleri ya da ku- rultaylannda yapılan seçimlerie oluşturu- lan organların bile hangi işlevleri yaptık- lan birer "muamma konusu" haline gel- di. Seçilmiş yönetim kurullannın yerini, genel başkanlann kurmaylannın aldığının açık örnekleri her gün bir yenisi ile 2en- ginleşiyor. Dünkü "Cumhuhyet"Xe Cumhuriyet Halk Partisi'nin "dört"lerinden Ercan Karakaş. sadece erken seçim ve böyle bir seçımde uygulanacak hükümet mo- delinin değil; partinin Trakya Kadın Ku- rultayı'nda da kamuoyuna şunulan "artı ve eşit" sloganının da yetkili organlarda konuşulmadığından dert yanıyordu. Yine dünkü "Hürriyef"te de, Muhar- rem Sankaya'nın Karadeniz notlarında; MesutYılmaz'ın Deniz Baykal'ın çıkış- lanndan sonra yakın kurmaylannı topla- yarak sabahın saat beşıne kadar durum saptaması yaptığı yazılıyordu. Öyle anlaşılıyor kı, moda deyimi ile söylersekyetkili kurullann "out". kurmay- ların "in" sayıldığı bir siyaset modeli için- deyiz. Ercan Karakaş. siyaset öğrenimini Alman Sosyal Demokrat Partisi'ndeyap- tığı için elbette yetkili organlarda oluştu- rulmayan konulann parti karan olarak ka- muoyuna getirilmesinden, hele bu karar- lar ile dışa dönük tartışmalardan rahat- sızlık duyuyor. Sıvas İl Kongresi'nde Ha- san Fehmi Güneş "Seçim konusunu parti meclisinde hiç konuşmadık. Bir ki- şinin yönetimı bence olmaz" derken, 80 öncesinin uygulamalannın özlemini açık- lamış oluyor. O dönemin Cumhuriyet Halk Parti- si'nin parti meclisi. adam gibi adamlar- dan oluşan ve hem ülkenin, hem dünya- nın hem de partinin sorunlannı tartışan bir ciddi kurumdu. Kimileri, Adnan Mende- res'in DP Meclis grubunda partılı millet- vekillerine, "Sizistersenizhilafetibile ge- ri getirebilirsiniz" diye seslenişini, rah- metli başbakanın irticacriık özlemi gibi değeriendirirler. Bence yanlış bir değerlendirmedir bu. Menderes o sözleri ile grubunun, millet- vekillerinin oimazı olur yapabilecek bir güce sahip olduğunu söylemek istemiş- tir. 80 öncesi CHP grubunda Ecevit'in çoğu konuşmalarını yaparken, zaman zaman parti içi muhalif milletvekillerini ik- na için gözlerinin içine bakarak konuştu- ğunu unutmuyorum. Baykal dün, erken seçim için sanki partisinin yetkili organ- larında alınmış bir karara dayanıyormuş- çasına sözlerini, "Bundan sonra karar, hükümetindir. Gerekirse onlara uğuhar olsun" resti ile tamamlarken, bence sa- dece, sadece Yılmaz ve ortaklanna de- ğil; yaklaşan kurultaya hazıriandığı söy- lenilen parti içi muhaliflerine de gözdağı vermeyi amaçlıyordu. Tabii, libero olmaktan vazgeçmeyece- ğinidegöstererek.. POLİTİKA GUNLUGU HtKMET ÇETİINKAYA Ahmak Olan Kim?.. Insanların kafaları karışık... Acaba bu kafa karışıklığı neden? Birtelevizyon programını izlerken bu soru get- di aklıma... Konuşan kişi gerçekten 'demokrasi' mi isti- yordu, yoksa toplumu tümden 'ahmak' mı sa- nıyordu? Diyordu ki: "Türkiye'de demokrasi bilinci, 1980 sonrası Turgut Özal döneminde başladı. Kim ne der- se desin, isterse o dönemi 'arabesk liberalizm' diye tanımlasın, hem Kürt hareketi hem de /s- lamın devlete kafa tutuşu ANAP iktidarıyla baş- ladı..." Ayakları yere basmayan konuşmacıyı dikkat- ledinliyordum... Kemal Pilavoğlu'nun kim olduğunu bilme- den, onun Bozcaada'daki günlerini anımsama- dan ahkâm kesmek, ahmaklık değil miydi?.. Pilavoğlu, 1960'larda Bozcaada'ya sürgün edildiğinde şarap fabrikatörlerine savaş açmış, pekmez üreterek köşeyi dönmüştü... Ticaniler tarikatı lideri Pilavoğlu, 1968'lerde şu sloganla yola çıkmıştı: "Şarap içmek dinimizde günah sayılır, üzüm- lerinizi bana verin, pekmezyapalım..." O yıllar Bozcaada, Pilavoğlu'nun müritlerince istilaya uğramıştı... Burada Pilavoğlu'nun amacı neydi: "Müritlerini parasız çalıştırmak..." Unutmayın, Kemal Pilavoğlu aynı zamanda ekonomistti... Acaba bu 'aydın yurttaşımız' yakın tarihimizi okumuş muydu? Onun için 'tam bağımsızlık kavramı' ne ifade ederdt? Sevr'i bilir miydi, Lozan'ı anlayabilmiş miydi? Mustafa Kemal Atatürk ün 23 Nisan 1920'deTBMM Başkanı seçilmesi, Kurtuluş Sa- vaşı onun için ne anlam taşırdı? 1923'te laik demokratik cumhuriyet kurulur- ken, Italya'da, Almanya'da faşizmin egemenli- ğinden gerçekten haberi var mıydı? Dunmadan konuşuyor, sapla samanı birbirine, karıştınyordu... Nurculukla ticaniliği ayırt edemeyen 'aydırt yurttaşımız' Kemal Pilavoğlu'nun 'Nur k/fap/a-, rı' okuduğu için tutuklandığını sanıyordu... '^ ••• Kürt hareketi ve Islami hareket... : Bizim 'aydın yurttaşımız' iki eylemin 1980 son- rası başladığının altını çizdikten sonra şöyle di- yordu: "İki hareket de demokratik mücadeiedir..." ' Nedense aklıma o anda Şemdin Sakık'ın fo- toğrafı geldi... Dün sabah da llhan Selçuk'un yazısını oku- dum... llhan Ağabey şöyle yazmıştı: "Sakık'ın gözlerinden fışkıran korku, kör ku- yunun karanlığına sallandırılmış çürük birkova^ nın delik dibinden cehennemin kapısına açıll 1 yor... Korku, yalnız değil... Ürkü, dehşet, kuşku, acı, pişmanlık, mutsuz- luk, umutsuzlukla sarmaş dolaş... Ama, korku egemen... Sakık'ın yüreğini ahtapotun vantuzları gibi ele geçirmiş korku... > Ne korkusu bu?.. Ölüm korkusu." PKK. Hizbullah, İBDA-C, Islami Hareket... 15-16 yaşlarındaki çocukların eline silah ve- ren, beşikteki yavruları öldüren, genç kızları, de- likanlılan, yaşlıları kurşuna dizen PKK, tüm bu eylemleri 'Kürtlerin özgürlüğü' için mi yapıyor- du? Hizbullah cemaat aşamasını tamamlayıp ci- hada geçerken, camileri örgüt evine çevirirken neyi hedefliyordu? Güneydoğu'da bunca faili meçhul cinayeti işleyen, insanları kafasına kur- şun sıkarak öldüren Hizbullah, nasıl olur da de- mokrasi mücadelesi yapardı? Bir televizyon programını izlerken kendi ken- dime sordum: "Gerçekten 'aydın yurttaşımız' toplumu ah- mak mı sayıyordu, yoksa kendisi mi ahmaktı?" PKK'yi, Hizbullah'ı. vb. 'terör örgütü' olarak görmeyen birtakım zibidiler, Türkiye'de demok- rasi değil darbe istiyorlar... Sanıyorlar ki o zaman amaçlarına ulaşacak- lar... Düşlerinde 'Küçük Amerika' kuranlar acaba kimlerin hesabına çahşıyorlar? Manisa'daçocuklarımızı işkenceden geçiren- ler, faili meçhul cinayetlere göz yumanlar, işte bu 'aydın yurttaş' gösterisi yapanların sayesinde hâlâ ayakta durabiliyorlar. Gerçekten Türkiye nereye götürülmek isteni- yor? Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 C A G D A S Y A Y I N L A R ÇAĞIKIN TANIĞIÜÇ YAZAR SEVDANIN ADRESt 2 BASI 300 000 TL KUBİUY OLAYI VEURİKAT KAMPLARI 4. BASI 550 000 TL SANCIU YILLAR KUŞATILMIŞ SOKAKLAR 4. BASI 35O0O0TL KUZU POSTUNDA KÜRT 2. BAS1 6CC0»" 1 - ZAMBAK SANA DA BULAjTI KAN 2. BASI 60C000T1. DİN BARONUNUN KAZLARI 2. BASI 600 0 » *. Â$IK KADINLAR SOKAĞI 2. BASI B C O C ^ ŞERİAT PAZARI 6OO0OCTL SEVDANIN ADRESİ 6ELLİ DEĞİL 1 OOO OOO TL Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Caddesi No:39/41 (34334) Caijaloğlu-lstanbul Tel: (0212) 514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle