Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Ya>ın Yönetmcni" Orhan Erinç
• Genel Yavın Koordınatorü HikmetÇe-
tinka\a 0 Yazıışlen Mudünı Ibrahim
Yıldız 0 Sorumlu Müdür Fikret İlkîz
4 Haber Merkezı Müdürü. Hakan Kara
• Görsel Yönetmen: Fikret Eser
D15 Haberlcr Şinasi Danrçoğlu 0 kıhbarat Cengiz
Vıldınm • Ekonomı Mehmet Saraç 9 Kultur
Handan Şenköken • Spor Vbdülkadir Yücdman
0 Makaleler Sami Karaören 0 Duzeltrrk; AbduDah
V azıcı 0 Fotoğral Erdoğan köseoğlu 0 Bılgı-Bolge
Edibe Buğra 0 'ı un Haberlen .Vlehmet Faraç
Yayın Kurulu tlhan Sdçuk
(Başkan). Orhan Erinç, Oktay
kurtböke Hikmet Çctinkaya.
Şükran Soner, Ergun Balcı,
Ibrahim Yıldı*. Orhan Buruılı,
Mustafa Balha>, Hakan Kara.
AnkaraTemsılcısı Mustafa Balbay Atatürk BuK an No
125. Kat 4, Bakanlıklar-Ankara Tel. 4195020 (7 hat). Faks:
4195027 0 tzmır Temsılcısı- Serdar Kızık. H Zıya
Blv. 1352 S.2 3Tel:4411220. Faks.4419117 0Adana
Temsilcısı. Çetin Viğenoğlu, lnönu Cd 119 S. No. 1 Kat. 1,
Tel: 363 12 11. Faks-363 12 15
Muessese Muduru Lstün Akmen #
Koordmatör Ahmet Korulsan 9
Muhasebe- Büfent Yener»ldare Hûsnin
Gürer • Işletme Önder Çelik • Bılp-
lşlem N»il Inal # Bılgısavar Sıstem
Mürûvet ÇBer*San; FuiktKuza
MEDYA C: • Yonelım Kunılu
Başkanı - Genel Mudür Gülbin
Erduran # Koordınator Reha
Işıtman # Genel Mudıu* Yardımcısı
S n d a Ç o b a n Tel 514 07 5 3 -
5139580-513 8460-6!.Faks 5138463
\ a\ıınla>afi >e Basan: ^ enı Gun Haber Ajansı. Basın \e Yaymcılık A S
Tufkocagıtad 39 41 Cagaloglu 34334 Ist PK 246 Istanbul Tel (0 212)512 05 05 (20 haı) Faks f O : i : ı 5 i ? 8 5 » 5 29NİSAN1998 lmsak:4.19 Güneş: 5.59 Öğle: 13.09 Ikindi: 16.56 Akşam: 20.05 Yatsı: 21.37
TBVlA'dan
erozyon
belgeseli
• Ekonomi Servisi -
Türkiye'nın her yıl
milyonlarca hektar \enmli
toprağı kaybedişi "Erozyon
Belgeseli"" ile bütün ülkeye
göstenldı. TEMA Vakfı
tarafından hazırlanan 6
bölümlük belgesel, 42 bin
kilometre yol katedilerek
Türkiye'nin 121 ayn
noktasında çekimler
yapılarak gerçekleştirildi.
Belgeselle, Türkiye'nin
erozyonla maruz kaldığı
tehlike karşısında toplumun
tüm kesimlerine çağnda
bulunmak ve siyasileri
erozyonla mücadele
etmeden iktidar
olamayacaklanna
inandıracak kamuoyu
oluşturmak amaçlanıyor.
Tüpk-Yunan
kadın diyaloğu
• Haber Merkezi -
Türkiye ve Yunanistan'daki
çeşitli kadın derneklerinin
girişimiyle her iki ülkeden
30 kadın Yunanistan'ın Kos
adasında ve Bodrum'da bir
araya gelecekler. Yann
başlayarak 3 Mayıs
tarihinde sona erecek olan
toplantılarda, dostluk ve
dayanışma ilişkilerinin
geliştirilmesı amaçlanıyor.
Yunanistan'ın en etkili
kadın derneği KEDE'nin
başkanı Margarita
Papandreu'nun bir yıl önce
Türk kadınlanna yaptığı
çağn ile başlayan bu
girişim ile diyalog
mekanizması oluşturma
hedefi doğnıltusunda ılk
adım atılacak.
Alaeddin Asna,
yeniden başkan
• Haber Merkezi - Halkla
ilışkiler Derneği
başkanlığına Alaeddin
Asna yeniden seçildi. 25.
yılına giren derneğin yeni
yönetimi şu isimlerden
oluşuyor: Başkan
yardımcılan Özer Yelçe,
Ali Saydam, Genel
Sekreter: Meral Saçkan.
Sayman: Müge Denli.
Basın Sözcüsü: Engin
Vardar. Üyeler: Alp Orçun,
lpek Özgüden. Can
Çağdaş. Ayfer Türkozan,
Betül Tüzemen. Yavuz Can
Yazıcı. Şadan Maraş, Serpil
Berkan.
Uzaydaki fareler
ölüyor
• Dış Haber Servisi - Tıbbi
deneylerde kullanılmak
üzere uzaya gönderilen
yavru farelerin yansına
yakınının. depresyona
giren annelerinin
kendileriyle ilgilenmemesi
nedeniyle öldüğü açıklandı.
Kolombiya uzay mekiğinin
mürettebatı. ölüm oranının
beklediklerinden fazla
olduğunu açıkladı. Uzaya
fırlatıldıklan 17 Nisan "da
dokuz günlük olan yavru
fareler, yerçekımi
yokluğunun beyin ve sinir
sisteminin gelişımine
etkilerini araştıran
deneylerde kullanılıyorlar.
Veteriner asrronot Rick
Linnehan, farelerin
depresyonda olduğunu
belirterek deneylerden
sağlıklı sonuç
alınamayacağını söyledi.
'Çocukta gelişim bozukluğu fark ettiğinizde, üzülerek olaydan kaçmak yerine, hemen bir uzmana başvurun'
Otiztnde erken tanı çok önemHDr.ERDALATABEK
SAPANCA - 8. Ulusal Çocuk ve Ergen Ruh
Sağlığı Kongresi'nin ikinci günündeçocukluk
döneminin önemli bir bozukluğu olan "Yaygın
Gelişimsel Bozukluklar" ele ahndı. Bu
bozukluklar içinde en önemlisi olan "otizm"ın
belirtilerinin her çocukta değişik olabileceğı
belirtildi. Prof. Dr. Teoman Söhmen, Doç Dr.
MeMaAkçakn,Doç. Dr. N.MotavalhMukaddes,
Doç. Dr. Süha Miral'ın katıldıklan panelde.
"Otistik Çocuklar"ın erken yaşlarda fark
edilmesinin önemi vurgulandı.
Üç yaşından önce başlayan "otizm"
sendromunun aile tarafından fark edilememesi.
fark edildiği zaman da kabul edilememesi
nedeniyle tanı konuncaya kadar 2-3 yılın
geçtiğini belirten uzmanlar, bu sürenin çok
önemli olduğu halde boşa geçirildiğine dikkat
çektiler. Her *otistikçocuk"ta belirtilerin değişik
olabüeceğini belirten uzmanlar, durumun erken
fark edilmesinin tedavi için çok önemli olduğunu
belirtivorlar. Son zamanlarda ailelerin
OtİZIHİn bGİİrtİlerİ Otizmin belirtileri arasında bulunan, en çok dikkat çeken özellikler şöyle sıralanıyor:
• Göz teması kurmama, • Ses tonunun özelliği, monotonluğu, • Dokunmaktan hoşlanmama, yahtı, • Insan yüzüne
ilgisizlik, cansız nesnelere daha çok ilgi, • Yüzde duygulanma ifadesinin zayıflığı, • Oyun oynama, taklit etme becerisinde
eksiklik, • Konuşmama, eğer konuşuyorsa özel bir ses tonu, • Dil iletişiminde bozukluk, • Zamiri (ben, sen, o, biz...)
uygun kullanamama, • Empati kuramama. karşısmdakinin niyetini anlayamama, • Üçte ikisinde zihinsel işlem yetersizliği,
• Garip davranışlar (sallanma, dönme. döndürme hareketi).
çocuklannı kendiliklerinden getirerek
"çocuklannda neolduğunu" sorduğunu belirten
konunun uzmanlan. bu davranış değişikliğinde
medyanın. özellikle tele\ izyonlann yayınlannm
etkili olduğu kanısındalar. Bu da televizyonlann
program seçimlerinin toplum üzerinde ne denli
etkili olduğunu ortaya koyuyor.
Testierle beürieniyor
Öğretmenler tarafından ailelerin uyanlma
nedenlennın "çocuğundikkatsizüğibu nedenle
öğrenemedigr olduğunu belirten uzmanlar da
bu çocuklann u
otistik mT, yoksa "hiperak-
thitevedikkateksikUği mT ya da "özel öğrenme
bozukluğu (spesific learning dysorder) mu"
olduğunun ancak incelemelerle ve gereklı
testlerle ortaya konabileceğini belirtiyorlar. Bu
durumlar arasındaki tanıların uzmanlar
tarafından kolaylıkla konabildiği. ancak yanlış
yerlerde zaman kaybının erken tanı koymayı
geciktirdiği belirtiliyor. Bozukluğun nedenleri
arasında "genetik" olgusunun özel bir yeri
olduğu biliniyor.
Bu konuda yapılan çeşitli modern çalışmalar
da bu rahatsızlıkta kahtımsal bir özellik
olduğunu belirtiyor. Bebeğin anne karnında
geçirdıği hayatın da önemli bir rolü var. Annenin
sağlıklı bir gebelik geçirmesi, infeksiyon ve virûs
hastalıklan geçirmemesi. aldığı ilaçlara dikkat
etmesi, çeşitli maddeleri kullanırken dikkat
etmesi gibi çeşitli etmenler. bebeğin hayatını
etkileyebiliyor.
Gerek "otizm'' gerekse benzer bozukluklar
(Rett, Asperger. Atipik Kişilik Gelişimı vb.)
geniş bir yelpaze içinde "Yaygın Gelişimsel
Bozukluklar" adı altında toplanıyor. Bu
konudaki çalışmalar sürdürülüyor ve yeni
buluşlarla genişliyor.
Çok yönlü tedavi
Küçük bebeklerde dikkat edildiği zaman
anlaşılabilen "göz kontagı kurmama, u\-anlara
yetersiz yaıut verme, iletişim kurma güçlüğü"
gibi durumlarda zaman kaybetmeden yardım
istemenin önemine dikkat çeken uzmanlar, bu
konudaki çalışmaların başarısı üzerinde
duruyorlar. Yapılan çalışmalar. bireysel terapiler
(oyunlar, davranışlar, aile ile çalışmalar), grup
terapileri (oyunlar, davranışlar. eğitsel çalışmalar,
ailelerle grup çalışmalan) ve tıbbi tedavi olarak
uygulamyor.
Yapılan tedavilerin amacı, çocuğun
kuramadığı ilişkiyi kurmada ona destek verme,
konuşma alanında anlamanın geliştirilmesi,
kavramlann anlaşılıp yorumlanması, böylece
dilin geliştirilmesi, empati ve içgörü
kazandınlması olarak özetleniyor. Tedavinin
sabırlı bir siireç gerektirdiği. ailelerin de bu
sürece bilinçli olarak katılmalannın düzelmeyi
hızlandırdığı belirtiliyor.
Çok çeşitli derecelerde olabilen bu
bozukluğun zamânında anlaşılması ve
tedavisinin yapılmasının önemi elbette ki çok
büyük. Bunu sağlamanın yolu da ailelerin bu
durumdan üzülerek olaydan kaçmalan yerine
zamanında nereden ve kimlerden yardım alması
gerektiğini bilmesi, bu yardımı istemesi.
tstanbul'da yağış
yüzünden ertelenen
23 Nisan kutiamalan
dün tnönü Stadı'nda
yapıldı. Törende bir
konser veren Küçük
Onur'un arabesk
şarkılan törene
katıian komutanlan
rahatsız etti.
ŞarkKimn
"KaranlıkJar
içindeyim,
yannlardan
umudum \ok"
sözlerini içeren
karamsar şarkısına
tepki gösteren
komutanlar. tören
birmeden stadı terk
etti. (Fotograf:
HATİCE TUNCER)
Arabeskmürik23Nisan'ayakışmadılstanbul Haber Servisi - Yağışlı ha-
va nedeniyle ertelenen 23 Nisan Ulu-
sal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kut-
larrıalan dün Inönü Stadı'nda gerçek-
leştrrildi. lstanbul Valiliği ve Milli Eği-
rimMüdürlüğü'nün işbirliği iledüzen-
lenen şenlikte arabesk söyleyen Küçük
Onur. miniklere bir konser verirken
komutanlann tören bitmeden stattan
aynlması dikkat çekti.
Vereceğı konseröncesinde şeref kür-
süsüne gelen Ataköy Cumhuriyet Li-
sesi öğrencisi şarkıcı Küçük Onur,
1 .Ordu Komutanı Orgeneral Atilla Ateş.
3. Kolordu Komutanı Korgeneral Edip
Başer. Tuğgeneral Doğu Silahçıoğlu.
lstanbul Valisı Kuttu Aktaş, lstanbul Bü-
yükşehir Belediye Başkanı RecepTay-
vip Erdoğan. Islanbul ll Milli Eğitim
Müdürü Ömer Balıbeyin elini öptü.
Konser sırasında küçük öğrenciler
Onur'un çevresini sararken bazılan
şarkılara gözyaşlanyia eşlik etti. Bu
sırada Küçük Onur"un söylediği şarkı-
lar şeref kürsüsündeki komutanlar ara-
sında rahatsızlık yarattı. Komutanlar,
"Karanlıklar içindeyiın, yannlardan
umudum yok" sözlerini içeren şarkısı
sırasında. tören bitmeden stadı terk et-
ti. Vali Kutlu Aktaş ve Recep Tayyip
Erdoğan ise son şarkı söylenirken stat-
tan aynldı.
5OOeyakın uydu tehlikede
Kasımda dünyaya
göktaşı yağacak
e-posta: tan c« vol. com. tr
CHICAGO(AA)-Dün-
ya'nın kasım ayında şiddet-
li bir göktaşı yağmuruna tu-
tulacağı bildirildi.
ABD'nin California ken-
tındedüzenlenen "Göktaş-
lan Fırtınası ve L'ydulann
Korunmasr konferansına
katıian bilim adamlan. son
33 yılın en yoğun göktaşı
yağmuruna sahne olacak
Dünya atmosferinde, ara-
lannda telekomünikasyon
\e hava gözlem uydulan-
nın da bulunduğu 500'e ya-
kın uydunun zarar görebi-
leceğini belirttiler.
Göktaşlannın bazılannın
saç teli kadar ince. bir kıs-
mının bezelye tanesi kadar
küçük olduklarını kayde-
den bilim adamlan, mınik
parçalann atmosferde ka-
zanacaklan hızla 22 kalib-
relik bir kurşun etkisi yara-
tabileceklerinı ve bunun da
atmosferde yanmadan ön-
ce, uydulara zarar verebile-
ceğini ifade ettiler.
Göktaşlannın yeryüzü-
ne kadar ulaşamayacaklan-
nı açıklayan bilim adamla-
n. ne var ki cisimlerin at-
mosferde yanmadan önce
elektromanyetik enerji ya-
ratarak bilgisayarlan ve
elektronik aletleri etkileye-
bileceğine dikkat çektiler.
Toplantıya katıian bilim
adamlan 1999 yılı Kasım
ayında da benzer bir gökta-
şı yağmurunun oluşacağı-
nı ifade ettiler. 1999 yılı Ka-
sım ayında meydana gele-
cek yağmurun. Doğu Avru-
pa. Türkiye, Ortadoğu ülke-
leri ve Orta Asya'dan izle-
nebıleceğı belirtildi.
er haber
aber değildi
Superonline World, tam size göre bir dünya. Superonline World'ü, son bj
"her haber haber değildir diye düşünenler" yaklaşık 31 milyon kez ziyart
Haber, ekonomi, politika, spor, hava durumu, referandum, forum,
sohbet, magazin, anket, sosyal yaşam. kültür-sanat seri ilanlar. astroloji...
şey "Türkiye'nin internetteki en kapsamlı Türkçe bilgi ve iletişim
merkezi" Superonline VVorld'de.
RLD ı herkese oçık.
Adres: www.superonline.coi
Y A P I K R E D I ' N I N
i N T E R N E T
K U R U L U Ş U D U R
SİGARAYA KARŞI KORUMA SAĞLIYOR
Akciğer kanseri
genle önlenecek
Dış Haberler Servisi - Sigara
bağımlılannı akciğer kanserine
karşı koruyan bir gen bulundu.
Genler üzerine araştırma yapan
lskoç bilim adamlan, çeşitli
biçimlerde ortaya çıkan söz
konusu genin, vücudun, kanser
yapıcı maddelerin etkilerini
ortadan kaldırmasına yardımcı
olduğunu belirttiler.
İskoçya'nın Dundee kentinde
bulunan Ninevvells
Hastanesi'ndeki araştırma
ekibinin başkanı Profesör
Roiand VVolf. "L zun zamandır
\ ücudumuzun kanser yaprcı
maddelere karşı duyarlılıgını
belirieyen birtakım etkenler
bulundugunu bilivorduk. Şimdi
ilk kez tek bir genin kansere
karşı korunmamızda çok
önemli bir yeri olabüeceğini
gördük. Bu iyi bir haber. çünkü
tek bir gen üzerinde çalışmak
çok daha kolay" dedi.
Bilim adamlanna göre,
laboratuvar fareleri üzennde
yapılan deneyler. genin tütün
dumanında bulunan zehirli
maddelere karşı yaşamsal bir
koruma sağladığını ortaya
koydu. Genin alındığı farelerin
derilerine, tütün dumanının
içerdiği zehirli maddeler
sürüldüğünde kısa bir süre
içinde tümör oluştuğu gözlendi.
lnsanlarda da bulunan benzer
genin sigara kaynaklı akciğer ve
mesane kansenne karşı önemli
rol oynadığı bildirildi.
Prof. Wolf, bazı sigara
tıryakilen genç yaşta ölürken
bazılannın çok uzun yıllar
sağlıklı bir yaşam sürmesinın
nedeninin söz konusu genle
açıklanabileceğıni söyledi.
Araştırmayı yürüten bilim
adamlan, bu buluşun kanseri
önleyen yeni tedavilerin
bulunmasının önünü
açabileceğini belirttiler.
Araştırma sonuçlan National
Academy of Sciences
dergisinde yayımlandı.
SÖYLEŞİ ATTİLÂ JLHAN
Özal'ın 'Arabesk' Zevksizliği!
Demişim ki, "...gençler ne bilsin, 'alafrangalı-
<' ğı' Cumhuriyet'le başlamış sanryor; oysa, ke-
limenin kendisi bile, 'Ösmanlı'dan kalmadır:
Osmanh'nın, alafrangalığı, Tanzimat alafranga-
lığı'; cumhuriyet 'alafrangalığından' büyük far-
kı, ikincisinin laik ve demokratik olması! Laik
ve demokratik görünse de, Turgut Özal, bir Tan-
zimat alafrangası'ydı; temsil ettiği 'devlet ada-
mı' tipi, cumhuriyet politikacılanna -Erbakan'a
bile benzemez- daha ziyade Tanzimat sonra-
sının devlet adamlannı andınyon biraz Abdü-
laziz, biraz Abdürreşat vs. Siyaset ufku da, ger-
çekte, onlann siyaset ufkuna benzer..." ('Han-
gi Küreselleşme', s. 198. Bilgi Yayınevi. 1997)
'Alafrangalığın' ne anlama geldiğini, uzun uzun,
tartışmadık mı? O süreç, 'Kompradorkültürü'nün,
yönetici kesimine egemen olması anlamına gelir;
17. yy.'da, Osmanlı hüviyetindeki gayrimüslim, 19.
yy.'da, ya Fransız hüviyetindedir, ya Ingiliz; levan-
tenlerin kısm-ı azamı, artık ya ttalyan geçiniyorlar,
ya Fransız; bu şartlar altında, Osmanlı yönetim
'aristokrasisi' ve Tanzimat bürokrasısi, tebaası
gayrimüslimlerin, 'alafrangalığına' özeniyor: Ab-
dûlmecid, 5. Murat, hatta Abdülhamid, Batı mü-
ziği hayranıdır; Abdülhamid, Tamburi Cemil bey'i
dinlemeye tahammül edemez.
Yalnız onlar mı, aynı özentiyi, hem Tanzimat ede-
biyatında, iyi hazmedilmemiş bir 'telifçilik' olarak,
hem de Edebiyat-ı Cedide'de. uysal bir 'taklitçi-
lik' olarak görürüz. Peyami Safa'nın Fâtih/Harbi-
yeromanında, Fâtih, Osmanlı 'alaturkası', Harbi-
ye, Tanzimat 'alafrangası' değil miydi? Sorunu
'alafrangalaşmak' değil, 'asrileşmek/modemleş-
mek' -daha doğrusu, muassırlaşmak- olarak ko-
yan, önce Zıya Gökalp'tır, sonra Mustafa Kemal!
Seçkinci taklitçilikten,
'arabesk' alafrangalığa...
Cumhuriyethükümetleri, 'alafrangalık'zihniye-
tini, inönü Cumhuriyetı'nden itibaren, 'taklit'
düzeyine kaydıımışlardır, doğru; ne var ki, bu kay-
dırma, belirli bir 'seviyede' gerçekleşiyordu; Halkev-
leri ve Köy Enstitüleri, Türk Musikisi'ne burun kıvı-
nrdı ama, heveslendiği Batı Müziği, müzikhol de-
ğildi, klâsik müzikti; Haruniye Istasyonu'nda, (1940)
Düziçi Enstitüsü'nden 'üniformalı' öğrencilerin,
Toros Ekspresi'ni beklerken, gecenin mehtap lâ-
civerdi içinde, mandolinle Mozart çaldığını; böy-
lece Türkiye'yi 'çağdaşlaştırdığını'(\) gözlerimle
görmüşümdür, bilirim.
Turgut Özal, buna karşıydı; nasıl ki, İnönü 'tipi'
bürokratık merkeziyetçiliğe de karşıdır; ve nasıl, o
merkeziyetçıliği, yasaların engeli yüzünden aşa-
mayınca, işi, 'anayasayıdelmeye', yadabaşbakan-
lık sıfatı üzerindeyken, oğluna 'kaçak televizyon
kurdurmaya' döktüyse; aynı şekilde, inönü 'tipi' seç-
kinci 'alafrangalığı' da küçümsemiş; o yüzden,
devr-i saltanatında, akıllara ziyan 'arabesk biralaf-
rangalığın' temelini atmıştır: bunun daha ulusal mı
olduğunu sanıyordu, yoksa 'tarikat kültürüne' da-
ha yakın mı buluyordu, kestirebilmek gerçekten
zordur.
Benim bildiğim, İnönü Cumhuriyeti'nde, halk-
çı ve toplumcu eğilimler içeren Gâzi'nin 'ulusal
çağdaşlığı', nasıl 'seçkinci' ve 'ayncalıklı' bir 'tak-
litçilığe' dönüşmüşse; Özal Cumhuriyeti'nde de,
Inönü'nünkisi, öyle 'faW/fç/'fakat 'arabesk' bir 'alaf-
rangalığa' dönüştü: yuppie'ler, fınans 'prensleri',
mafıa 'babalan, Başkan'm yakın çevresindeki ka-
rışık ilişkiler, bu hazin decadance'ın (yozlaşmanın)
açık bellrtileridir: 'alafrangalığı', besbelli 'kompra-
dor' uysalhğının gereğiydi; 'arabesklik' ise, herhal-
de 'nakşîliğinin' dürtüsü!
Ya burjuvazi lümpen' olursa?..
Gelişmesi 'klasik şemaya' uygun yürümüş top-
lumlarda, 'burjuvalik', bir 'kalite'dir; burjuva
'sosyafes/'ne, ha diyen giremez; yazılı olmayan ku-
rallan, gizli ayarlan vardır. O ülkelerde, onun için,
'demi/monde' dediğimiz, paralel, bir de 'sefahat
(libertinage) sosyetesi' oluşuyor: irili ufaklı, seks
yıldızlarının, cinsel çeşitleme meraklısı burjuva se-
fihlerinin kaynaştığı. marginal birçevre; tuhaftır, ama
gerçektir: gelişmesi klasik şemaya uygun yürü-
memiş ülkelerde, 'lümpen' burjuvazi, demi/mon-
de'un yaşama tarzını, gerçek 'sosyete' diye altr,
onu yaşar.
Ingiltere ya da Fransa ile ABD'nin 'sosyetesi-
ni' mukayese ettiniz mi, farkı hemen görürsünüz;
Amerika'da, klasik burjuvazi gelişmediği için, 'sı-
nıf atlama mekanizması' yakın zamanlara kadar
çalıştığından, kimin elinin kimin cebinde olduğunu
anlamak zor, üstelik bu her dakika değişir. ABD gi-
bi, bizim gelişmemiz de, klasik şemaya uymuyor,
başımızda ABD yaşama tarzına hayran bir de 'pre-
zidan' olunca, durumun farklı olmayacağı anlaşıh-
yordu.
Gerçekten, farklı olmadı. Özal'ın devr-i saltana-
tından başlayarak, o garip ve zevksiz 'alafrangalı-
<J''yaşamakta;hertürlü 'rezilliği', 'sosyefe'diyeta-
şımaktayız; 'hayâli' ihracatçılar, kalantor 'nüft;z'ta-
cirleri, 'delikanlı' uyuşturucu kaçakçıları ve 'sahte-
kâr' bankerler mi istersiniz; her tür ve boyadan, ka-
dın ve erkek 'fahişeler' mi; yoksa, bir elde viski
bardağı, ötekinde Davidoff purosu, lezbiyen 'ha-
nımağalar' mı?; sadece 'özel' televızyonları izlemek
bile, ülkenin düşürüldüğü hâcil vaziyeti gözler önü-
ne senmeye yeter.
Amerikan toplumunun yapısı icâbı, bu şehvet/şid-
det/ servet 'sosyetesi' yan anglosakson'dur, yarı
Latin -özellikle Italyan ve Meksikalı-; bizimkisi, ha-
liyle 'arabesk' oluyor; 'arabesk' ve 'alaturka'; eh,
İnönü dönemi 'seçkinci alafrangalığı'run en salta-
natlı döneminde bile, çok 'resmî' balolar, la Com-
parsita ile başlar, sabaha karşı, 'Çadınmın üstü-
ne şıp dedi damladı'yla bitmez miydi?
Olacak o kadar!
http:// www. prizma.net tr/ AILHAN
rrttp^/www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm