Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19NİSAN1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
5. Parliament Superband Jazz Festival, 4 Haziran'da David Murray Big Band ile başlıyor
Izmir'de caza coşkulu açılış• Festival, 4 Haziran gecesi
ünlü tenor saksofon sanatçısı
David Murray ve orkestrası
'David Murray Big Band' ile
Izmir Devlet Senfoni
Orkestrası'nın birlikte
verecekleri konserle
başlayacak. Roberta Flack'in
konserini Burhan Öçal-
Jamaaladeeen Tacuma,
Barbaros Erköse ile Craig
Harris izleyecek. Kapanış
gecesinde festival, The Raettes
adlı grubuyla efsane Ray
Charles'ı ağırlayacak.
Kültür Servisi- Parliament Superband
Jazz Festival bu yıl beşinci kez buluşa-
cak müzikseverlerle. lzmir Kültür Sanat
ve Eğitim Vakfi (İKSEV) tarafindan dü-
zenlenen festival kapsamındaki konser-
ler 4-7 Haziran tarihleri arasında lzmir
Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu"nda iz-
lenebilecek.
Festival. 4 Haziran gecesi caz dünya-
sının ünlü tenor saksofon sanatçısı Da-
vid Murray ve orkestrası 'David Mur-
ray Big Band' ile tzmir Devlet Senfoni
Orkestrası'nın birlikte verecekleri kon-
serle başlayacak. 1980'li yıllarda henüz
25 yaş.mda iken çağın en iyi tenor sak-
sofon sanatçısı olarak adlandınlan Da-
vid Murray, kendisini sürekli geliştire-
rek çeşitli Grammy ödülleri kazandı, caz
listelerinde birçok kez ilk 10'a yüksel-
di. Murray. saksofon sanatçısı olarak
stüdyo çalışmalannın yanı sıra beste ve
aranjman çalışmalan ile öğretmenlik
yapıyor. Kendisini öncelikle saksofon
sanatçısı ve emprovizör olarak tanımlı-
yor.
David Murray Big Band ile birlikte
sahne alacak olan lzmir Devlet Senfoni
Orkestrası 1975 yılında kuruldu. Yüz
kişilik kadrosu ile haftalık konserleri-
PARLİAMENT!
S U P E R B A N D
F E S T I V A L ' 9 8
Roberta
Flack,
5 Haziran'da,
soul'un dehası
olarak
adlandınlan
RayCharlesda
The Raettes
adlı grubuyla
7 Haziran'da
tzmir
Kühürpark
Açıkhava
Tiyatrosu'nda.
nin yan» sıra yurtiçi ve yurtdışında tur-
neler düzenliyor.
5 Haziran gecesi Roberta Flack bulu-
şacak izleyicilerle. Sanatçı eşsiz yoru-
munun yanı sıra sahnedeki başanlı şov-
lanyla da dikkat çekiyor. Bugüne dek
pek çok albüme imza atan sanatçı üç
kez altın single ve iki kez Grammy Ödü-
lü kazandı.
Türk müziği ile cazın kaynaştığı 6 Ha-
ziran gecesinde ise çok yönlü müzisyen
Burhan Oçal ile birlikte sahne alacak
bas gıtann ustası Jamaaladeeen Tacu-
ma'nın konserini, klametin ünlü ismi
Barbaros Erköse ile konser verecek olan
trombon ustası Craig Harris izleyecek.
Pek çok kez birlikte çalışan Öçal-Tacu-
ma ikilisi Doğu-Batı sentezi içinde ken-
di topluluklannı da buluşturacaklar. Da-
ha sonra sahne alacak olan Craig Har-
ris" in 'Nation of Imagination' adını ver-
diği son projesi Amerikalı \e Türk mü-
zısyenlerden oluşuyor. Topluluk New
York'tan caz. tstanbul'dan oyun havala-
n, Jamaika'dan dub ve reggae. Güney
Afrika'dan tovvnship jive ve Avustralya
yerlilerinin müziklerini yorumlayacak.
Harris % e Erköse'nin yarattığı bu proje-
yi ölümsüzleştirmek amacıyla "Istan-
bul" adlı bir de albüm kaydedildi.
Festival. kapanış gecesinde soul'un
dehası olarak adlandınlan efsane Ray
Charles'ı ağırlayacak. Yanm asırlık bi-
rikimi, yeteneğı ve duyarlılığıyla izleyi-
ci karşına çıkacak Charles müzik çalış-
malannı The Raettes adlı grubuyla sür-
dürüyor. Amenkadaki birçok üniversi-
tenin Afro-Amerikan kürsüsünden ödül
kazanan sanatçı, Güney Florida Üniver-
sitesi tarafindan 1990 yılında sanat da-
lında şeref doktorasına değer bulundu.
Parliament Superband Jazz Festi-
val'in konserlenni izlemek isteyen mü-
zikseverler 25 Nisan 1998 tarihinden iti-
baren festival bıletlerini Izmir'de Vakko-
rama (Alsancak). Pan Kitabevi (Karşı-
yaka) ve lzmir Devlet Opera ve Balesi
(Konak) ile Istanbul'da Akmerkez ve
Taksim Vakkoroma'lardan sahn alabile-
cekler. Yer kategorilenne göre dört, üç
ve bir buçuk milyona satışa sunulan bi-
letlere ek olarak bütün konserleri eksik-
siz izlemek isteyenler için on bir. sekız
ve dört buçuk milyon TL'lik özel fiyat-
larla kombine bıletler 17 Mayıs'a dek
satışta kalacak.
17. U LU S LA RARA SI 1STAN BU L FİLM F E STtVALÎ
Thatcher vuruyor, bandocu çahyor
Mark Herman'm ödülhl "Borunu Ottür" ü festivalin açılış filmiydi.
CUMHUR CANBAZOGLU
Yıllardır Avrupa, Hollywood'un hege-
monyasına karşı çözümler üretmeye, kül-
tür bakanlıklan, Eurimages, yerel yöne-
tımler, TV şirketleri ve diğer kuruluşlann
yardımlanyla ulusal sinemalan ayakta tut-
maya çalışıyor.
Bu çabada tngilizler hayli önde. Yıllar-
dır telaffuz edilen Ingiliz sinemasındaki o
meşhur "Rönesans dönemi" iyiden iyiye
devreye girmiş gibi gözüküyor. tlk kez bu
sezon hem gişe, hem eleştiri hem de fılm
adedi açısından parlak bir dönem yaşıyor
tngilizler. Bu dönemin önemli örneklerin-
den biri olarak değerlendinlen Mark Her-
man'm Borunu Ottûr'ü (Brassed Off)
1992'de Yorkshire yakınlanndaki Grim-
ley'de olan biteni anlahyor.
Grimley aslında hayali bir kent, ama
1992'de lngiltere'nın kuzeyindeki kentler-
de yaşananlann simgesi. Başbakan Thate-
her Londra'da kararlar alıyor. acısını tüm
ülke ve özellikle Kuzey'deki madenlerde
17.ULUSUIRARASI
İSTANBUL
FİLM FESTİVALİ
çalışan işçilerin aileleri hissediyor. Böyle-
sine yoğun tansıyon içinde Grimle> 'm ma-
dencı bandosu moralleri yüksek tutmaya
çabalıyor ama ışlen zor. Bandodakı silkı-
niş, yeteneği ve cazibesi bol Glona'nın eki-
be katılmasıyla başlıyor. Engellemelere
rağmen bando kasabalar arası yanşmaya
gidıyorveevebirbirincilıkledönüyor. An-
cak dönüşte bandoyu yıne kentte hüzün
karşılıyor. Madenlerkapatılmış. halk yme
çaresizlığedüşmüş...
'Borunu Öttûr' aşk. kav ga, hayal kınk-
lığı. gurur gibi öğelerle klasık bir yapım:
ama ilgınçtır, film iyi esprilere karşın ko-
medı degil, bazı geçişlere rağmen trajedi
de değıl, müzik var ama müzikal dedeğil.
Arkasında büyük şırketlerolmadan. Chan-
nel Four'dan yardım alarak kolay ızlenir
bir film kotarmış Mark Herman.
Meraklısına fılmle ılgili teknik bilgiler
de verehm. beyazperdedekı bandoculann
büyük bölümü GrimethorpeColIiery Brass
Band üyelenymış. başrol o>ıınculanndan
"anti DiCaprio" diye tanınan Ewan
McGregor(Trainspotting), Tara Pıtzgeraid
ve Pete Posdethavvite (Babam İçin) enstrü-
manlan çalar gıbı yapmak ya da baget sal-
lamak için haftaiarca ders almış, müzikle-
ri Danny Boy yazmış. yapımcılığı da daha
önce VVanda Adında Bir Balık \ e Monthy
Python sensinden tanıdığımız Steve Ab-
bott üstlenmiş.
Sıkılmış, yorgun anlamına gelen Bras-
sed Off. Thatcher'ın politikalan sonucu
ışıni yıtıren 240 bın madencının öyküsü,
ancak fılme göre Thatcher'a rağmen hayat
sürüyor ve insanlar her ortamda espn üret-
meyi sevıyorlar.
Macar yönetmen Istvan Szabo
'Biz kaybedenlerin
yaşamını anlatıyoruz'
Kültür Servisi - Istanbul Kültür ve Sanat
Vakfı tarafindan düzenlenen 17. Uluslara-
rası lstanbul Film Festivali'nin buyılki 'Ya-
şam Boyu Başan Odülü Sahibi' Istvan Sza-
bo dün düzenlenen basm toplantısıyla sine-
maseverlere fılmleri ve sinema hakkındaki
düşüncelerini anlattı. Son birkaç yıldır fılm
yapmayan ve Macar sinemasımn yaşayan
en büyük yönetmenlerinden biri olarak ka-
bul edilen Szabo, boş durmadığını, Alman
Fransız ortak televizyonuna bir film ve In-
giliz televizyonuna "so'gffişehri" Budapeş-
te üzerine bir belgesel yaptığını söyledi. Şu
günlerde bir senaryo
üzerine çalıştığını söy-
leyen Szabo, senaryo
hakkındaki sorulan;
"ben kolay konuşan w
yapbklannı bailandı-
rarak anlatan bir yö-
netmen değüim"diye-
rek yanıtsız bıraktı.
'Baba' adlı fılminin
en sevdiği fılm olduğu-
na değinen Szabo, hi-
kâyeyle arasında çok
yakın bir ilişki olduğu-
nu ifade etti. "babam
rdmdeki gibi bir dok-
tordu. Ben tipik bir ku-
şağa aitim. Savaştan
önce doğdum veMaca-
ristan'da doğan o dö-
nemdeki tüm insanlar
gibi babamı ikinci dün-
ya savaşında kaybet-
tim. Film yalnız benim hikâyemi değil, bir
kuşağın hûtâyesini anlanyor.
1988 yılında gerçekleştirdiği 'Hanussen'
adlı fılmden memnun olmadığını söyleyen
Szabo bunun nedenini söyle açıklıyor." Siz-
lerde gazetecisiniz bilirsiniz. Hanussen'in
yaşamına dair çok şey öğrendim ama tüm
gerçekkri fünıde yansıtmamaya çahştmı.
Negarif bir portre çıkıyordu ortaya. Hata
yapdğunı anlıv'orum çünkü bir konu hak-
kında ne ögrendiyseniz onu oiduğu gibi yan-
sıtmaya çalışmahsınız ypksa muthı olamı-
yorsunuz. Ailemden şunu öğrendim; 'ger-
çek; herkes için her zaman ilaç değildir.'
sanatta bunu asla vapmamak lazun. Bfldi-
Szabo, festh-alin bu yılki 'Yaşam
Boyu Başan Ödüİü Sahibi'
ğiniz şeylerin sadece bir yanını anlatnğınız
zaman ortaya çıkan şey tatmin edki olmu-
yor. Hanussen filmi bana bunu ögrettj."
Sinemanın geleceğı konusunda "Kimse
korkmasın" dıyen Szabo: "tnsan hakkında
dûşündüğünüz herşevi edebiyat aracılığıy-
la, gördüklerinizi rcsimle. insan davraruşla-
nnı tiv-atrovla, duvgulannızı müziklegös-
terebiîirsiniz. Sinemanın diğer sanat dalla-
nndan farkı nedir? Sinema yakın plan ara-
cılığıv la insan vüzünü bize tüm av nntılany-
la gö^terir ve insanın sahip otabileceği tüm
duygulan canlı biçimde vansıûr." Dünyada
her yıl 5 bin film yapıl-
dığını, bunlann yakla-
şık 4500'ünün bir şey
ifade etmediğini söy-
leyen Szabo. bu film-
lerin içinden bir tanesi
bile eğer başyapıtsa o-
nun bile yeterli oldu-
ğunu vurguladı. u
Ho-
bim, işim insanlara hi-
kâyeler anlatmak"tır
diyen Szabo, politık
fılm aynmına inanma-
dığını, her fılm içinde
politika olduğunu da
sözlerine ekledi.
Sinemanın eskiden
doğu bloku ülkelerin-
de devlet tarafindan
desteklendiğini, pazar
ya da seyircinin bir an-
lam taşımadığını belir-
ten yönetmen, artık bu-
nun tamamen kaybolduğunu ifade etti.
"BeDi konulansöylemek içinikinci birdflge-
Bştirdik. \ önetmenlerkuş dili yaratnlar. Biz
yıüar boyu bazı şeyleri direkt olarak söyle-
meyi öğrenemedik. Şimdi ise para da. seyir-
ci de yok. Anlatmak istedikkrimizi direkt
olarak anlatacak vetenekkrimiz degetişme-
dl Avrupa sineması pararun çok önemli ol-
duğu ve murJuluğun ancak parav la alınabi-
leceğini söytüyor. Bunlar birfilmibesleyecek
şevierdeğil. Biz kaybederüerin yaşamını, Av-
rupa ise kazananlann filmini yapnor. Oysa
seyird hep kazananlann öv külerini istiyor.
Gençterenerji anyor yaşhlar da çok yorgun
artık. Esas proMem paradan çok bu."
Fellini usta kendine baktyor...
SUNGU ÇAR4N
Ünlü yönetmenin büyük ölçüde oto
biyografik özellıkler taşıyan 'Otto e
Mezzo - Sekiz Buçuk'u. modern sine-
manın demirbaş klasiklennden bındır
kuşkusuz. Yararmaya, kadına, bunalı-
ma, kiliseye dair unutulmaz bir 'kendi-
ne bakış'tır baştan sona, siyah-beyaz
görüntülerle dokunmuş ama rengârenk
ve coşkulu bir Fellini portresıdır. Kan-
sı, metresi, senaristi ve yapım-
cısının bunalttığı, bütün sorun-
lanndan kaçıp kurtulmak iste-
yen, yeni filminin yaratış san-
cılanna gömülmüş yönetmen
Guido'nun (Marcello Mastro-
ianni) öyküsü, koyu Katolık bir
çevrede geçen çocukluk anıla-
n, korkulan, kâbuslan, yalanla-
n, hayalleri ve kompleksleriyle
kendini oiduğu gibi yansıtan bir
yapıt olmasını amaçladığı, çev-
rilecek yeni fılminin serüveniy-
le baştan sona kaynaşıyor.
Sinir krizının eşiğindekı,
saplantılannm. düşlerinin rut-
sağı bir yaratıcı yönetmenin
'doğurma' aşamasmdaki bu-
naltısını - sıkıntısını görünrü dı-
line dökerken 'film içinde film'
anlatmaktan çok, bizzat seyret-
tiğüniz 'Sekiz Buçuk'un çekı-
mini, içten, hüzünlü ve özgün
biçimde aktarmayı yeğlemiş
Fellini usta. Kahramanı Gu-
ido'yla birebir örtüşüp aynlmaz
biçimde kaynaştığı 'Ottoe Mez-
zo', Fellini'nin kendi dünyasına
doğru yaptığı, dört dörtlük,
esash bir travelhng'dir.
Tıpkı on yıl kadar sonra çekeceği
'Amarcord' gibi bir başyapıt niteligin-
dekı 'Sekiz Buçuk'ta sanatçıyla eseri.
toplumla birey, hayalle gerçek, yaşam-
la biçim arasındaki ilışkilere eğilen Fel-
lıni'nın 'denetimsiz fışkıran' ustalığı
had safhada.
Cüretli bir görüntü çılgınlığına dönü-
şen bir 'bûinç akışı'na, sürekli didikle-
yen, sorgulayan bir iç monoloğa kendi-
ni bırakmış görünen Fellini'nin, yığm-
la gözlem, saptama ve matrak küçük
olaylardan bütünlenen anlatımı, karele-
re sığmayıp coşup taşarak meraklısını
büyülüyor sürekli. Alışılmış anlamda
bir olay örgüsüne yüz vermeyen fılmin-
de görüntülerle kurduğu çağnşım tek-
niğiyle yönetmen Guido'nun iç âlemi-
ne dalan usta. sık sık geçmişe başvuran
flash back'lerden yararlanarak acaip,
çarpıcı veabartılı fantezilerkuruyorbo-
yuna.
Anne-kılısetakıntılı. ahlaki za>ıflık-
lanndan. bencilliğinden. kendini dün-
yanm merkezı olarak görmekten rahat-
sız olan Guido-Fellinı'nın dünyasında
kadm. erotik arzuyu temsil eder her za-
man.
Mastroianni. "Sekiz Buçuk"ta unutulmazGuido rolünde.
Claudia Cardinale, Sandra Mikı.
Barbara Steek. Anouk Aimee \eşiş-
man Saraghina-Edra Gale gibi ustanın
kadın zevkını örnekleyen o>uncularla
dolu, cinsellik boyutu geniş tutulmuş
bubaşyapıtmda. Tann'nın değıl de şey-
tanın yolunu seçen Guido'muz. mutlu-
lugu kaplıcalarda rastladığı pınl pınl,
lekesiz bir genç kızın çarpıcı güzelli-
ğinde buluyor.
Şenlikli fınalinde, yönetmenin yaşa-
mma girmiş herkesin bir sirk şamatası
içinde halay çektiği 'Sekiz Buçuk', ye-
dinci sanata, yönetmenliğe, filmle ya-
ratıcısının ilişkilerine 'bakan', seyirci-
nin yer yerağzını açık bırakmayı da be-
ceren, öncü nitelikte, üstelik alabildiği-
ne de eğlendirici bir başyapıt.
Acıların başkerttinde...
Festivalin '^'önetmenlerinGözünden
Fransa' bölümünde bugün göstenlecek
olan '.\lpha\ille'. bıraz abartılı bir sap-
tamayla. 1959'dan günümüze kadar ge-
leneksel sinema anlatımında devrim(ler)
yapmış. 'sivri'yönetmen Jean-LucGo-
dard'ın 40 yıllık fılmografısındekı bın-
cık bılımkurgu denemesıdır.
Godard'ın, 'gercekçizemindegdişen
bir fabT diye tanımladığı 'Al-
phaviDe'. yönetmenin parlak ilk
döneminin üriinü ve gerçeklik-
le kurmacanın. fantazyayla re-
ahtenın ıç ıçe geçtiğı. fütünstik.
karanlık bir armosfere sahıp,
sıyah-beyaz bir deneme.
Bilımkurgu ve kara fılm tür-
lennın kalıplanyla dalgasını
geçen Godard"ın, taa 1965'ten
geleceğe ılışkın öngörülenyle
gerçekleştirdiği film, aynı za-
manda Amerikan-Fransız kır-
ması, çopur suratlı aktör Eddie
Cpnstantine'in oynadığı, döne-
min popüler Lemrrry CaurJon
filmlennın de parodisi gibi.
Aşkı, sevgiyı unutmuş bir ro-
bot toplumunun yaşadığı yakın
bir gelecekte, dış dünyadan
tecrit edilmiş, bilgisayarla
denetlenen karanlık kent Al-
phaville'e gelerek, bir adı da
Nosferatu olan ve çevresine
terör estıren. despot kent hâki-
mi profesör Von Braun'u
(Honard Vernon), Figaro-Prav-
da muhabıri Ivan Johnson
kıhğmda arayan, kentı bılgısa-
yar rutsakhğından ve Von
Braun'un zorbalığından kurtaracak
kahraman gızli ajanımız Lemmy Cau-
tion'un (E. Constantine) serüvenlenni
anlatır 'Alphaville'.
Aşık olanlann. şıır yazanlann. birey-
cilerin ölüm cezasına çarptınldığı, bi-
nncı sınıf. ikinci sınıf diye etiketlen-
miş fahişelerin kol gezdiği kentte. so-
nunda aşkı da öğrettiği Von Braun'un
kızı Natacha'yı (Anna Karina) da ko-
luna takan ajanımızın mutlu sona bağ-
lanan serüvenlen, bilimkurguyla kara
fılmın klişelerini harmanlıyor. Godard
ustanın eski değerlerin aşındığı modern
dünyanın alegorikbireleştirisini de içe-
ren bu farklı fantezisi. festivalde günün
ilginç fılmlerinden biri.
Meryl Streep 'e
Bette Davis Odülü
• Meryl streep ilk
kez bu yıl venlen 'Bette
Davıs Omür Boyu Başan
Ödülü'ne değer bulundu.
Streep, ödülünü aldıktan
sonra yaptığı konuşmada
Bette Davis ile aynı
solukta anılmanın son
derece heyecan venci
olduğunu belirtti. Bette
Davis Ömürboyu Başan
Ödülü, profesyonellik
standartı Bette Davis ile
paralel olabilecek kadar
>üksek bir oyuncuya
veriliyor.
• Robert Downey.
Natasha Gregson \Vagner
ve Heather Graham 'Tvvo
\\'omen and a Guy'
isimli filmde rol
alıyorlar. 24 Nisan'da
Amerika'da gösterime
girecek olan filmde aynı
erkeğe âşık olan ikı
kadının öyküsü
anlatıhyor.
• 'Şeytanın
AVUkatl' filminin
video kasetlerinin
satışının durdurulması
için açılan davayı filmin
yapımcısı Warner Bros.
şırketi kazandı. Filmde
Al Pacino'nun odasının
dekorasyonunda
kullanılan heykellerin
Ulusal Katedral'in
tavanından çalındığı
gerekçesiyle bu
heykellerin kullanıldığı
20 dakikalık bölümün
sansürlenmesi >ada
filmin dağıtımının
durdurulması istenmişti.
• Angela Marshall
Londra'da açacağı ilginç
bir sergide yapıtlarının
yanı sıra vücudunu da
pazarlayacak. Amerikalı
ressam, zıyaretçileri tek
tek kabul ederek
tablolannı onlann
yanında üretecek.
Marshall 'ın en sıradışı
talebi ise o anda üretilen
tabloyu satın almak
isteyen ızleyıcılerden
kendisiyle cınsel ilışkiye
girmelerini istemesı.
Şimdiden bütün
rezervasyonlan dolan
sergide tablolann
boyutlanna göre ilişkinin
türü ve fiyatı da
değişiyor. Demica
Galerisi'nde açılacak
olan 'Fuckart and Pimp'
başlıklı sergiyle ilgili
herhangi bir yasal
sorunla
karşılaşmayacaklannı
belirten Marshall"ın
avukatı 'sanat adına
yapıldığı için her şeye
izin verileceğini'
savunuyor.
• AnadanDoâma
adlı lngiliz yapımı filmin
yapımcılan sanat
hırsızlığı suçundan
mahkemeye venldı. Yeni
Zelandalı yazarlar
Andrevv McCarten ve
Stephen Sıchlaır, filmde
Londra'da da pek çok kez
sahnelenen oyunlan
'Ladies Night'tan
esınlenıldığını
savunuyor.
• TotoWhoUved
TWİCe (Iki Kez
Dünyaya Gelen Toto)
adlı Italyan filmi
insanlığın kutsal
değerlerini incittiği
gerekçesiyle yasaklandı.
Mafya üyelerini dinsel
figürler olarak gösteren
ve bir melek ile tavuk .-
arasındaki ilişki>e yer
veren film. garıp bir
şekılde, ulusal ve kültürel
değerlen ele aldığı
gerekçesiyle hükümetten
bir milyon dolarlık
yardım almıştı
• Lidia Bobrova
(Rus film yapımcısı),
Fransa'da düzenlenen
Uluslararası Kadm
Filmleri Festivali'nde 'V
Toı Straine(ln That
Country)' adlı filmle
büyük ödülün sahibi
oldu.
• TomCrUİSe unhâla
en çok para kazanan
aktör oiduğu açıklandı.
Cruise'ın ardında
Harrison Ford, Mel
Gibson ve Brad Pıtt ver
alıyor.
• Paul Newman:
Kevın Costner ve Robin
Wnght Penn ile
'Message In a Bottle"
adlı romantık bir
komedıde bir araya
gelecek. Filmde Penn. bir
şişenin içinde bulduğu
aşk mektubu sonucunda
dul bir gemı yapımcısına
âşık olan bir kadını
canlandınyor.
17. ULUSLARARASI İSTANBUL FİLM FESTİVAÜ
BUGUN
• Bevoğlu Emek'te saat 12.00 ve 18.30'da 'Borunu
Öttür', saat 15.00'te ve 21.30'da 'tyi ile Kötünün
Bahçesinde' yer alıyor.
• Fitaş'ta saat 12.00'de ve 18.30'da 'lsa'nm
Hajaü', saat 15.00'te ve 21.30'da 'Doktor
Antonio'nun Baştan Çıkışı-Tobv Dammit' adlı
filmler izlenebilir.
• Alkazarda sabah sineması kapsamında saat
10.00'da 'Ayuı Kara ve Deniz Arasındaki Devinimi',
saat 12.00'de ve 18.30'da 'Alphaville'. saat 15 OO'te
ve 21.30'da da 'Bitirim Tango' gösteriliyor.
• Bevoğlu Beyoğlu'nda sabah sineması kapsamında
saat 10.00'da :
Drancy Gelecek1
, saat 12.00'de ve
18.30'da 'Ynmurcaklann SaA^şı' saat 15.00'te ve
21.30'da 'Kumarbaz Bob' izlenebilir.
• Sinema-74'te saat 12.00'de 'Çahnmış Anlar". saat
15.00'te 'Çayn- Köpekleri'. saat 18.30'da 'Gerçek
Aşk ve Kaos', saat 21.30'da 'Ateşkes' yer alıyor.
• Moda'da saat 12.00'de 'Donmuş'. saat 15.00'te
' Dünvanın BaşlangKina Yokuluk', saat 18.30"da ;
'Aşk Oyküleri', saat 21 30'da da 'Sekiz Buçuk
1
\
izlenebilir.
YARIN İ
• Bevoğlu Emek'te saat 12.00'de ve 18.30'da
'SoğukBüfe'. saat 15.00'te ve 21.30'da 'Doğu »
Yakasmm Hikâyesi' yer alıyor. -
• Fitaş'ta saat 12.00'de ve 18.30'da 'Kusursuz
Çember', saat 15.00'te ve 21.30'da 'Varyete Işıkbn'
izlenebilir
• Alkazarda saat 12.00'de ve 18.30'da 'Noel
Oratoryosu', saat 15.00'te ve 21.30'da 'Donmuş' *.
görülebilİT.
• Bevoğlu Beyoğlu'nda saat 12.00'de 'Cerilla'. saat
18.30"da "VTşne Hasadı'. saat 15.00'te ve 21 30'da .
'Kuş SokağTndaki Ada' gösteriliyor.
• Sinema-74'te saat 12.00'de 'Kasaba', saat
15.00'te 'Göklerde Fırtına', saat 18.30'da 'Mutla
BeraberHk' ve saat 21 30'da 'Amerika Oteli'
izlenebilir.
• Moda'da saat 12.00'de 'Kacış', saat 15.00'te
'Dönüştürücü', saat 18.30'da '12 Kat' ve saat
21 30'da 'Ruhlann Giunetta'sı' yer alıyor. '