Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN 1998 PAZAR
12 KULTUR
Wagner'in torununun çocuğu Nike Wagner, kitabında ailesinin öyküsünü anlatıyor
'Bayreuth ıııitiııi irdeledim'Çeviri Servisi - Richard VVagner'in to-
rununun çocuğu Nike Wagner, ailesinin
iki yüz yıllık hikâyesini kaleme aldığı
'VVagnerTîyatrosu'adlı ikinci kitabında,
VVagner mitini deşifre etmeye çalıştı.
Hem aıle öyküsûne son şeklini vermeye
hem de VV'agner'in operalarına yaşam
katmaya çahştığını söyleyen Nike VVag-
ner. Focus Dergisi ile yaptığı söyleşide
Wagner isminin bu aileye >r
ükledigi tari-
hi ağırlığı da anlattı.
- Ailenizin biyDgrafîsini yazarken. bir
tarihçi olarak objektif bakma zorunlulu-
ğu ile ailenize du\ duğunuz bağuı arasın-
da kalarak. bir çelişki yaşadınız mı?
NİKE VVAGNER -'BU çelişki bende
hiçbir zaman var olmadı. Richard VVag-
ner operalan ve aile öyküsünün içinde
büyüdüm ben. Germanistik ve müzik
okudum, bu durumda 'VVagner' konusu-
na değinmemek çok yapa>-
olurdu. Bu
kitap. VVagner ve sonrasını anlatan ikin-
ci yapıtım. Buradaki konu: 1876 yılmdan
bu yana ailenin farklı üyeleri tarafından
Bayreuth Tiyatrosu'nda sergilenen Wag-
ner'in eserleri ile aile öyküsü arasındaki
parçalanmışlık.
- Kitabımz, bu görkemli ailenin yeni-
den ek alınarak reformize edilmesi mi?
Kitap bunu yapamaz. O amaçla da ya-
zılmadı. Ancak benim ailemi farklı bir
açıdan görmem. VVagner kompleksinin
sılinmesine yardımcı olabilecekse ne
mutlu...
- Kitabın en uzun bölümii ailenin çö-
fcüş evreterini anlatan böiüm. Amcanız
VVolfgang VVagner'i provoke etmek ister
gibisiniz?
Skandallarla hiç ilgilenmiyorum ve
sadece geçmişi ardamanın peşindeyira.
Ailenin dinamıklerinı - Cosima VVag-
ner"in anne ve babası. besteci Franz List
\ e kontes D'Agoult ile başlayıp Richard
VVagner" ın VVTeland ve VVolfgang ısimlı
torunlanyla bıten- anlatılanlar ışığında
ortaya ko>Tnaya çalıştım. Burada ikı dul.
Cosima ve VVînifried var. Festival oyun-
lanmn haklannı ellennde tutabilmenin
mücadelesinı venyorlar. Onlann oğulla-
rı. Siegfried ve bir sonraki nesilden Wı-
eland ve VVolfgang, büyüyerek Richard
VV'agner'in sanat mirasını devralmak zo-
rundalar. HerdevTesindebaşansızhk. ye-
nilgi ve bestecilerin tartışmasız birtakım
sanatsal yeteneklere sahip olmalan gere-
ğınin görmezden gelınmesı var.
-Sanatçıdamanna sahip VVagneraiJe-
si 100 yıh aşkm bir süredir kamuoyunun
fantealerini meşgul edivor. Siz bu fente-
• Hem aile öyküsûne son şeklini vermeye hem de Wagner'in
operalanna yaşam katmaya çahştığını söyleyen Richard
Wagner'in torunu Wieland'ın kızı Nike Wagner,
"Skandallarla hiç ilgilenmiyorum ve sadece
geçmişi anlamanın peşindeyim" diyor.
Bayreuth
TryatrosıTnda
sergilenen VV'agner'in
eserleri ile aile öyküsü
arasındaki
parçalanmışhğı konu
edinen Nike VVagner.
Richard VV'agner'in
eserleri ve ailesinin -iyi
ve kötü taraflanv la-
ortaya konması
gerekriği görüşünde.
zilere yeni bir bo>ııt mu eklediniz?
Ortahktakı bırçok VVagner hıkâyeleri
tellalından bın olarak görülmek istemi-
yorum. Bu benim ailem ve VVagner aile-
sine ait öykünün bu v ersıyonu benim ka-
ıumda. kültürümde. psıkolojimde var.
Ben a>Tica 'VVagner Tiyatrosu'nda olay-
lara kesin çerçeveler çızmedim.
Babam engelkre karşın başardı
- Ne yapOnız?
Aslında 'Bayreuth' mitini irdelemek
ıstedım. Sorular yarattım. Keden VVinıf-
ned. bir lngiliz yetımi. onu sonunda Hit-
ler'ın sadık bir hayranı olmaya götürecek
derecede Alman kımlığıne bağlıydı? Ne-
den Paris'te büyümüş olan Cosima. ken-
dini Alman kültürünün bunca içinde his-
sedıyordu? Ve sonuçta VVıeland ve VVolf-
gang'ın savaş sonrası Bayreuth'dakı ça-
tışmalan. VVİeland'ın zamansız ölümü...
VVolfgang 30 yılı aşkın tek güç olarak
zaferıni kutluyor. VVahnfried şatosu bu
arada ev olmaİüan çıkıp bir müzeye dön-
dü. Çocukluğumun geçtiğı dünya artık
sadece anılarda yaşıyor.
-Sitemmi?
Hiçbir şekilde değil. Eskiden Richard
VVagner'in mimarisini tasarladığı evde.
festivali yönetenler oturuyordu. Bugün
VVolfgang VVagner kendı vıllasında otu-
ruyor. Savaşta bombaların hedefi olmuş.
kötü günleri anımsatan bu binayı tercih
etmıyor. Tıyatro savaşta vıırulmamıştı
O ev hem sanatsal anlamda hem de aile
tarihçesi açıstndan şimdi tam bir kabris-
tanı hatırlatıyor.
- Babanız VVieland ile amcanız VVolf-
gang arasında çifte standartlı bir deger-
lendirme vapar gibisiniz. neden?
Sıradan psıkologlar bunu kızı olma-
ma bağlarlardı. Bakın. amcamın eğitimı
bile şu anda festival vöneticısi olmasına
yeterlı değıl Sövlenecek çok fazla şey
var. Henüz 19 yaşında olan kızı Katha-
rina'nın. onun selefi olmasına karar ve-
rılmiş. O kız ıçın ne kadar ağır bir yük.
Ben kitabımda babam VVİeland'ın, ne ka-
dar zor koşullarla savaşım vererek, Bay-
reuth'un yenıden yaşama dönmesinde et-
kili olan festival rejisörlüğüne yükseldi-
ğini. belgeleriyle ortaya koymaya çalış-
tım. Babam koskoca bir VVagner imajına
ve Alman milliyetçiliği denen duvar gi-
bi engele rağmen bunlan başardı.
Olü mit başka türlü canlanamaz
-RichardVVagner'in 'Almanya Misyo-
nu', antisemitist bakış açısı ve Bayre-
uth'un Hioer'eyakınltğL. sia bugün utan-
dınyormu?
Bu konuyu olduğu gibi görmeye çalış-
tığımı söyleyebilirim. Böyle görkemli bir
ailenin yapısını irdeleyerek, objektif bir
şekilde ortaya koymak ve kabullenmek,
sanıyorum hem yakınlıklan hem de bir
anlamda çekirdeğe uzaklıklan nedeniy-
le torunlara düşüyor. Richard VVagner.
eserleri ve ailesi -iyi ve kötü taraflany-
la- ortaya konmalı. Onu duyarhhkla ve
dofru bir şekilde aktarmak gerekiyor. Bu
ölü mitin başka türlü canlanması olasılı-
ğı yok. Çünkü VVagnerailesi süreci de ya-
şam. ölüm ve yeniden başlangıçlarla
dolu. • •<.
Aile öyküsûne
yeni biryorum
NikeWagner,'VVagner Tîyatrosu' isim-
li kitabında, Richard VVagner ve VVagner
ailesi mitini irdeleyerek, bu idol kavrama
yeni bir bakış açısı getiriyor.
Richard VVagner her zaman "Çocuk-
lar, yeni bir şeyler yaraün" derdi. Nike
VVagner de aslında bunu yapıyor ve' VVag-
ner Tîyatrosu' isimli eserinde aile hikâ-
yesini irdeliyor, ağır yük örneği tarihi so-
rumluluklara dikkat çekiyor ve bunlar-
dan kurtulmanın yollannı araştınyor. So-
nuçta Bayreuth efsanesine can katmak,
eskinin ve yeninin bir arada yaşayıp so-
luk alabileceği bir zemin yaratmak isti-
yor. Yaratamazsa her şeyin donmasından,
kurumasmdan, ölmesinden kaygılı...
'Wagner Tîyatrosu' iki aynmdan olu-
şuyor. Nike, birinci bölümde büyükbaba-
sının eserleri arasından on birini işlemiş.
Onlan anlamlarla bezemiş. Ve bu arada
diğer VVagner yorumculannın neredeyse
hepsinde görülen Hıristiyan etiğin savun-
macılığına soyunmaması da bu kitabın en
övgüye değerözelliklerinden birini oluş-
turuyor.
Nike VVagner'in. babası Wieland"ın
portresini çizdiği bölümler duyarlı bir
duygusallıkla ele alınmış. Babasının ha-
yatını 'negatif bir yaşam' olarak niteliyor.
Onun kabul görmek için savaş sonrasın-
da verdiği mücadele, büyükbabasını
anımsatıyor.
Nike'in gözünden VVagner ailesinin öy-
küsü. amcası VVolfgang'ın hoşuna gitme-
yebilir. Amca, Nike'nin gözünde cesur
rejisörü taklit eden bir kişiliğe sahip. Re-
jisör ise bir yan tann.
VVagner'le Yahudiler, VVagner ve Hhler
ya da Hitler ve Bayreuth kompleksine,
bugüne kadar ortaya atılmamış yeni bir
yorum getirilmiyor. Yine de Nike'nin
vurgulan, okuyucuya bu konudaki tarih-
sel dönüm noktalannı gösterebiliyor. Ya-
zar, ailenin üzerindeki bu gölgeye ilişkin
hiçbir noktayı karanlıkta bırakma çabası-
na girmediği halde, okuyucu dengeli ve
objektif sonuçlara varabıliyor.
Nike VVagner asla amcasının yolunda
ilerleyerek ailenin sanatsal mirasını dev-
ralmayabilir, ancak o da artık aile öykü-
sûne belge ve tanıklığıyla getirdiği yeni
yorum dolayısıyla VVagner olgusunun bir
OperadaM sanatçıla
Royal
arın durumu, yönetici ve sponsorlann tutumlan güldürüfılmine konu oluyor
Operakrizibeyazperdede
The RoyaJ Opera House, ilginç ola\lan\Ia vıllardır basını meşgul edivor.
Kültür Senisi - The
Royal Opera House. sa-
natçı kaprislen. yıldızlar
arasındaki rol savaşlan,
gizli aşklan. mali krizleri,
nereye gittiğı bir türlü
açıklanamayan yüksek
harcamalan. 1999'da son
bulacak olan restorasyon
çalışmalarıyla yıllardır basını
meşgul ediyor. Operanın çatısı al-
tında gelışen bu ilginç olaylar,
operanm şu anda içinde bulundu-
ğu maddı knz ve ahlakı bozulma
Ingilizler tarafından beyazperdeye
aktanlıyor.
Opera bünyesinde gelışen ço-
cukçakaprisvekavgalann ızleyi-
cileri ancak güldürebileceğini dü-
şünen yapımcı ve senaristler, kırk
milyon dolara mal olacak bir ko-
medi fılmi üzerinde çahşıyor.
'The Ladies Room' adlı filmde
başrollen John Malkavich ve Gre-
ta Scacchi paylaşıyor. Fılm, olay-
lan, bayanlar tuvaletinde buluşan
opera bünyesindeki kadınlar açı-
sından ele alırken. yönetici ve
sponsorlann keyfi davranışlannın
operayı nasıl bugüne getirdiğine
• Royal Opera House'un çatısı altında
gelişen yıldızlar arasındaki rol savaşlan,
kaprisler, gizli aşklar gibi ilginç olaylar,
operanın şu anda içinde bulunduğu maddi
kriz ve ahlaki bozulma Ingilizler tarafından
beyazperdeye aktanlıyor. 'The Ladies
Room' adlı komedi filmde başrollen John
Malkovich ve Greta Scacchi paylaşıyor.
de ışık tutuyor. Operanın salonu
Covent Garden'ın gösterişli 19.
yüzyıl dekorasyonu Kanada'da bir
stüdyoda yenıden yaraüldı. Film-
de olaylar Covent Garden'ın res-
torasyonu için operaya 78 milyon
dolar verildiği üç yıl öncesinde
başlıyor. Filmin yapımcılanndan
Jonathan Vagner bütçenın beşte
binnı karşılamanın yanı sıra se-
naryoda nelerin işleneceği konu-
sunda da etkili oldu.
'Ladies Room' önümüzdeki ba-
har Ingiltere'de gösterime girecek.
Filmin beş kişiden oluşan senarist
takımının. malzemenin çoğunu
Covent Garden'a bağlı yayın orga-
nı Up Yours'dan aldığı söylenıyor.
Son yıllardaki aşın harcamalar.
kavgalar, kaprisler ve aşklar ilk
olarak bu dergide belgelenmişti.
Opera yöneticileri de basına daha
fazla bilgi sızmasını engellemek
ıçın çareyi dergiyi kapatmakta
buldular. Up Yours aracılığıyla ka-
muoyuna duyurulan gizli aşklar
ve tuvalette ya da soyunma oda-
sında basılan çiftlerle ilgili dedi-
kodulann filmde de işlenmesi
bekleniyor.
The Line of Fire ve Conair gibi
filmlerin kötü adamı John Malko-
vich, filmde opera evini moderni-
ze etmek isteyen, ama bunun san-
dığından çok daha zor bir iş oldu-
ğunu fark eden bir milyoneri can-
landınyor. Bu tiplememn daha ön-
ce böyle bir işe girişen, ancak o-
cak ayında pes ederek yönetim ku-
rulundan da istifa eden milyoner
P^terGummer'dan ya da operanın
daha öncekı halkia ilişkiler yöne-
ticisi Keith Cooper'dan yo-
la çıkılarak varatılmış ola-
bileceğı söyleniyor.
Scacchi'nin ise son dö-
nemlerde operada yöneti-
cilik görevi üstlenen, ancak
kısa süre sonra istifa eden
Genista Mcltocsh ve Mar-
ry Allen'in kanşımı bir tıp
canlandırması bekleniyordu.
Ancak birebir benzerliklerin tör-
pülenmesi amacıyla Scacchi'ye
VVhite Mischıef ve Emma gibi
operalardaki rollerinin ardından
Malkovich'in metresi olan ve mil-
yonerin kansıyla kavgaya tutuşan
bir yıldız tiplemesi çizilmiş. Fil-
min ekibi opera evi gibi bir ku-
rumda sürekli gerilim içinde çalı-
şıldığına, bu nedenle de çeşitli tat-
sızlık, sorun ve kavgalann yaşana-
bileceğine değinerek, amaçlannın
bunlardan bir komedi fılmi çıkart-
mak olduğunu söylüyorlar.
Malkovich'in canlandıracağı ti-
pe esin kaynağı olan Cooper'ın,
önümüzdeki sonbaharda BBC'de
yayımlanacak bir belgesele katıla-
rak The Royal Opera House üze-
rine bilgi vermesi bekleniyor.
P.E.N
•YAZARLAR
DER N EĞI
Onat Kutlar Anısına
FİLM YARIŞMASIAÇTI
(Edebiyat Uyarlamaları)
(Geniş bilgî PEN'den)
AdresGeneral Yazgan SoK. 10/10Tünel-lstanbol Tel/Faks:(0212)292 00 26
SozveMûztcMuhlisAlunu
YavuzTop
Söz ve Müzik: Murdis Akarsu
BaglamaiarArifSajMuhlisAlorsu,
YmızTop
AnoniiThBağlama ve kava): Arrf Sağ
AnoninvOedeyen: Aşjk Yotsuli -
Sağlama: Osman Bayşu
Anonim-Elektro Ba^ama: Ariî
Anonim-£Wrtro Bağlama:
Sâr.NariGdefldot
B«te: Sdda Bağon
Düzenleme: fımur Selçuk
GEZ.GÖZ.ARPAOKŞiinEnvefGökçetete
BUNDAN SONRA
MADENDA6I
BERİGELHALO
0 YANA DÖNDER
KARAOĞLAN
MADEN İŞgiERJ
Çalanljr Moğoiar
AOY1BALEYLEDİK $
VURULDUK HAUOM Şiir. z u v ^ g«te: Selda Ba$a|'
MfldOR
Oûze^eme:rR)urSekuk
Insan kaynaklanna temelden yatırım:
OKUL
Türkrye Gazetecıler Cemryeti'nm
yaptırmakta olduğu
İLKÖĞRETİM OKULU'NA
SİZ DE KATKIDA
BULUNUN
BAĞIŞIARINI2 Istanbul ll Özei Idaresı'nın
Zıraat Bankası Cağaloğlu Şubesi'ndeki
30402/2776 numalan hesabına
yapabilirsinız. TGC Tel: 0213.513 83 00
DENİZİ SEVl-NLERE ILGİNC OYKÜl.ER. TEKNİK KOM'I.AR
NİSAN 1998 SAYI: 168
YAZLIKEVMİ,
TEKNEMİ?
GONÜMÜZDE
fOSMOS
TEDAVİSİ t
DENİZDEKİ
PRİZİNİZ:
İNVERTÖRLER
DIŞTANTAKMAMOTORLARLA İLGİLİ BİLGİLER
Demirciler Sıtesı, 8. Cadde, No 71 Zeytınt)umu-İSTANBUL
Tel (0212) 664 16 94 - 510 28 71 • Faks: (0212) 558 67 85
Nüfus cüzdanımı kaybettım. Hükümsüzdür. AHMETMANDIRALIOGLU
KÖŞEBENT
ENİS BATUR
Sami Şekeroğlu
Bizim kültür ortamımız, bu ortamda yaşayan her-
kes iyi kötü bilir bunu, hakbilirlik esasına dayanmaz
pek. Kara çalma, hiçe sayma, görmezlikten gelme
genellikle ağır basmıştır, öteden beri: Düşmanlık de-
meyelim hadi, ama sevgisizlik eksik olmaz kulisleri-
mizden. Birdedurmadan 'birşeyler' yapmaya, üret-
meye çalışan kişiler söz konusuysa, koşullar iyiden
iyiye sertleşir; onlar, bağışlanması en zor insanlardır.
En güçlü örneklerden biri deSami Şekeroğlu, ba-
na kalırsa. Şüphesiz bir avuç aydının, birkaç avuç öğ-
rencisinin saygılannı ondan esirgemedikleri hemen
söylenebilir; gelgelelim, genel hatlannda Sami Bey'in
'sevilen biri' olduğunu ileri sürmek güçtür açıkçası:
Yıllar yılı didinerek, sevilmemeyi hak etmiştir o.
Nedir, Sami Şekeroğlu'nun durumunda, yüklüce
husumetin doğmasına yol açan, sözgelimi?
On yılı aşkın birsüredirtanıyorum onu, gene de ya-
kından tanıştığımızı söyleyemem. Bir araya gelişleri-
mizde elimden geldiğince gözlem yapmaya çalış-
tım; yakın çalışma arkadaşlannı dinledim, bir de "or-
tam''dan devşirdiğim kanılar oldu. Her şey net be-
nim gözümde: Sami Şekeroğlu'ndan hayranlıkla söz
edenlerie ona yüklü miktarda negatif enerji kusanla-
nn gerekçeleri çakışıyor. Efsaneyi yaratan da, çö-
kertmeye çalışan da Şekeroğlu'nun yaptıklan, yapıp
ettikleri.
Belli ki, onun en büyük "suç"u, bir tür Robinson
Crusoe olmaya soyunması. Gemi batmış, enkaz bir
adanın yakınlannda savrulmuş ya da dibe çökmüş-
tü. Sami Bey, Türk sinemasının darmadağın edilen
belleğini toplamaya yönelmişti. Başlangıçta, bunu
başarması olanaksız görüldüğü için, girişimi sevim-
li görünmüş anlaşılan. Inadı, çalışkanlığı, beceriklili-
ği, her şeyden önemlisi "sevda"sı onu hedefe yak-
laştırdıkça "karşı taraf'tırnaklannı çıkarmış, göster-
miştir.
Sami Şekeroğlu gibi yılmazlann en sevimsiz yanı,
yenilmeye yanaşmamalan, yağmur gibi üzerlerine
yağan kem oklara aldırmaksızın, vaıiarını yoklannı
ortaya koyarak, yitireceklerinden emin olunan sava-
şı kazanmalarıdır.
Batan geminin yüzeye saçılan, dibe vuran parça-
larını topladı Sami Bey; onlan kurtanp sınıflandımnak-
la yetinmedi, üstüne üstlük onarmayı başardı. Türk
sinemasının arşivi bir bakıma yoktan var oldu böyle-
ce. Sinema- Televizyon Enstitüsü, merdiven boşlu-
ğuna kurulan bir masadan hareketle sağlam altyapı-
lı, gelişkin stüdyo olanaklanna sahip sıcak bir yuva
atmosferi gerçekleştirmiş bir merkez haline geldi.
Bütün bunlar yetmedi, büyük bir düşün peşıne takıl-
dı Sami Bey: Sıradışı bir Sinema Müzesi'nin hazırtık-
larına girişti, çarçabuk mesafe aldı orada.
Bizim kültür ortamımızda iş yapmayi güçleştiren
tek etmen, öldürücü boyutlar alabilen sevgisizlik de-
ğildir: Maddi olanaklar kısıtlıdır, yasalar ve kurallar
alabildiğine köstekleyicidir, işin kolektifleşmesini en-
gelleyen bir ilgisizlik ve bilgisizlik ağı örülmüştür, çev-
remizdeki üç-beş kişi olmasa gerçekten de Robin-
son'un yalnızlığını çağnştınr durumumuz.
Sami Şekeroğlu kişisel bir servetin peşinde değil
etbette; çoluğuna çocuğuna bırakacağı bir mirası
«faöywtm#yer y^3*Marını-yaparken. Gelecek yüzyıbn
sinemaseveri, sinema öğrencisi, sinemacısı; "Susuz
Yaz"ın sağlıklı bir kopyasını izlemek, Muhsin Ertuğ-
rul'un bir dekorunu, Lûtfü Akad'ın kamerasını gör-
mek, yazılı sinema arşivinin bir kaynağına ulaşmak
istediğinde Sami Şekeroğlu'na borçlandığını bile-
cek.
Onu bunlan yaptığı sırada, aramızda yaşarken al-
kışlamak, hakkını teslim etmek, ondan öğrenilebile-
cekleri öğrenmeye çalışmak bağışlanmaz bir ayıp
mıdır?
Sabahattin Kudret Aksaf anılıyop
I Kültür Servisi - Ozan.
düşünür, denemeci, tiyatro
yazan ve çevirmen Sabahattin
Kudret Aksal, ölümünün 5.
yılmda anılıyor. Türk Dili
dergisi çevresi Perşembe
Grubu'nun ve sanatçının eşı
Münıre Aksal'ın ışbirlıği ile
bugün saat 15.00'te Aksal'ın
Karacaahmet'tekı mezan
başmda saygı duruşu
yapılacak. Ardından Bostancı
Hatay Restoran'da. Ahmet
Miskioğlu, Şükran Kurdakul, Eray Canberk. Suat
Özturna, Muzaffer Uyguner. Mustafa Öneş, Uğurtan
Atakan ve Mehmet Zaman Saçlıoğlu'nun Sabahattin
Kudret Aksal'ı anma konuşmalan gerçekleşecek.
Eğitimci ozan Mehnzat Poyraz'ın düzenleyip
yöneteceği anma günü toplantısından sonra, sanatçının
eşi Münire Aksal, Hatay Restoran'da Türk Dili dergisi
çevresindeki tüm Perşembe Grubu yazar ve ozanlanna,
Aksal'ın yakın arkadaşlanna bir anma yemeğı verecek
15. Uluslararası Ankara Müzik
Festh/ali'nde Atatürk Oratoryosu
• Kültür Senisi - Cumhuriyetın 75. yıl kutlamalan
kapsamındaki ilk bü>-ük etkınlik. 15. Uluslararası
Ankara Müzik Festivali kapsamında bugün
gerçekleştirilecek. Bugün saat 15.00'te Türk Metal
Salonu'nda gerçekleştirilecek olan konserde. sözleri
Cahit Külebi'ye. müziği Ne\ıt Kodallı'ya ait '\tatürk
Oratoryosu' yeni bir uyarlama ile seslendırilecek.
Geçen yıl 14. Uluslararası Ankara Müzik Festivali
açılış konserinde 9. senfoni ile ses getiren Birleşmiş
Ankara Orkestra ve Korolan'na bu yıl tiyatro
sanatçılan da eklendi. Aynı zamanda projenin • .
yaratıcısı da olan Rengim Gökmen tarafından icra
edilecek olan 'Atatürk Oratoryosu'nda, devlet
sanatçısı Ayten Gökçer ve Cüneyt Gökçer solis olarak
yer alacak. Açılış konserinde yer alacak olan dığer
solistler ise soprano Şule Durham, tenor Metin Turan,
mezzosoprano Şebnem Algın ve bariton Tunceı
Tercan. Konserde, Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası, Bilkent Orkestrası. Devlet Opera ve Balesi
Orkestra ve Korosu ile TRT Korosu'ndan oluşaı
Birleşmiş Ankara Orkestra ve Korolan'na bu yJ aynca
tiyatro sanatçılan eşlik edecek.
teık Üniversrtesi'nde resitai
• Kültür Servisi - Işık Cnıversıtesı Sanat Etkinikleri
çerçevesinde piyanist ve Brüksel Kraliyet
Konservatuan öğretim üyesı Profesör Yevguen\
Mogilevsky, bu akşam bir pıyano resitali verecsk.
Sanatçı bu akşam saat 20.30'da Işık Üniversites
Ayazağa Eğitim Kampusu'nda müzikseverlerle
buluşacak. 1967 yılında Ingiltere'de Harriet Ccien
Uluslararası Ödülü'nün kazanan sanatçı. 1973 >ılında
da ABD'de 'yılın en iyi uzunçalar kayıt ödülü'ni
kazandı. 1993 yılma dek Moskova Devlet
Konservatuvan'nda öğretim üyeliği yapan Motlevsky.
halen Brüksel Kraliyet Konservatulan'nda a>Ti şörevi
sürdürüyor.