Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12NİSAN1998PAZAR
Osmanlı
Arşivleri para
basacak
• ANKARA (AA) -
Osmanlı
tmparatorluğu'nun yanı
sıra 38 ülkenin tarihine
ilişkin 150 milyon belgeyi
raflannda taşıyan Osmanlı
Arşivleri, kurtanlmasını
sağlayacak parayı yine
kendi kazanacak. Türk
Tarih Kurumu Başkanı
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu.
projenin kendini finanse
eder duruma
getirilebilmesi için
öncelikle Osmanlı
Arşivleri'ndeki kataloglan
basarak ve CD'lere
aktararak bütün dünyaya
pazarlayacaklannı bildirdi.
Halaçoğlu, "Arşivde.
dünyadaki birçok ülkenin
tarihleriyle ilgili 1000'e
yakın katalog var. Yılda
bunlardan 50 tanesini 300
dolardan 200'er adet satsak
ki satabilecek durumdayız,
nereden baksanız 3 milyon
dolar yapıyor. Bu sadece
katalog satışından elde
edilecek para" dedi.
Şeriatçı
kadrolaşma
• ANKARA
(Cumhuriyet)-RP'li Recai
Kutan döneminde yoğun
bir kadrolaşma hareketının
yaşandığı Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı'nda.
şeriatçı kadrolann, yerini
koruduğu bildirildi.
TEDAŞ Genel Müdürü
Kadir Ramazan Coşkun'un
muhafazakâr kesımlere
yakın bir kişi olduğuna
dikkat çekilirken. genel
müdür yardımcılan
Mehmet Önal'ın Kadiri.
Mehmet Kutlu'nun da
tskender Evrenosoğlu
tarikatlanna mensup
olduğu savlandı. Idari \e
Sosyal tşler Dairesi
Başkanı Arif Atilla. TEAŞ
ve TEDAŞ'ın Gölbaşı
Lojmanlan'nda geçen yaz
çocuklara yönelik olarak
Kuran kursu, kadınlara
yönelik olarak da '"va'z ve
irşad programı"
düzenlemişti.
Yılmaz: Hizmet
üretiyoruz
• GAZİANTEP
(Cumhuriyet) - Devlet
Bakanı Mustafa Yılmaz.
"hükümetin. Doğu ve
Güneydoğu'ya yönelik
olarak laf değil hizmet
ürettiğini ifade ederek "Bu
bölgelerin kalkındınlması
için, bugüne kadar sözde
kalmış projeleri hayata
geçiriyoruz, önemli
adımlar attık" dedi. Bu
bölgelerde ulaşım ve
eğitim hizmetlerini
arttırdıklannı. terör
belasının en önemli nedeni
olarak gösterilen işsizliğin
ortadan kaldınlması için,
sanayici ve işadamlan
tarafından övgüyle
karşılanan yeni teşvikleri
uyguladıklannı kaydeden
Yılmaz. "Insanlanmızı aş
ve iş sahibi yaparak terör
belasının kucağına
düşmekten kurtaracağız.
Ülkemizin bu güzel
yöreleri için artık laf değil
icraat üretiliyor" diye
konuştu.
Resmi Gazete
uyarısı
• ANKARA (AA)-
Başbakanlık Basımevi
Döner Sermaye Işletmesi
Müdürlüğü. Resmi
Gazete'ye abone olmak
isteyenlere "abone kabul
etme yetkisinin sadece
Başbakanlık Basımevi
Döner Sermaye
Işletmesi'ne ait olduğu"
uyansında bulundu.
Uyanda, üçüncü şahıslar
tarafından düzenlenen
abone sözleşmelerinin
geçerli olmadığı
vurgulandı.
Günay, CHP
binasım açtı
• ORDl (Cumhuriyet) -
Cumhuriyet Halk Partisi
Ünye ilçe örgütünün yeni
binasının açılışı CHP'nin
eski Genel Sekreteri
Ertuğrul Günay tarafından
yapıldı. Bayram tatilinı
Ordu'da geçiren Günay,
CHP Ünye örgütünün
daveti üzerine açılışa
katıldı. Günay, törende
yaptığı konuşmada.
geçmişte birlikte politika
yaptığı CHP'lilerle birlikte
olmaktan onur duyduğunu
belirterek "Inanıyorum ki
geçmişte olduğu gibi bu
açılışla CHP'nin iktidar
yolunun da önü açılmış
olur" dedi.
HABERLER
Sığınmacı çocukları da anne-babalarıyla aynı yazgıyı paylaşıyorlar
Ne oyuncak varne deözgürlükMETtNGÜR
KÖLN- Alman görevliler ta-
rafından Hollanda sınınndaki
küçük bir kasabaya götürüldüğü-
nü belirten Salman Mıdık. "Bu-
rada bekârlar için kontrplaktan
vapılmış. ne penceresi ne de kapı-
sı olan kümes gibi bir yere koydular benL Tür-
ki\e kökenli kimse yoktu. Eski Yugoslav-
\a'dan, Afrika'dan gelen üısanlar vardı. Alış-
veriş yapmak için bana da bir kart verdüer.
Görevliler, yapacağun alışverişin haftada 67
markı geçmeyeceği uyansında bulundular.
En çok ağınma giden de bu kartla ahşveriş
yapmaktı. Çünkü kasav a geldiğimde, öteki sı-
ğınmacılar gibi ben de özel olarak sıraya giri-
>ordum. Bizi alıp biiroya götürmorlardı. Sı-
ranuz gelip hesabımızı yapmaları için saatler-
ce bekÜyorduk. Bizi dışardan görenler de eş-
ya çalmış üısanlar olarak değerlendiriyorlar-
dı. Ayda sadece 80 mark cep harçlığı veriyor-
lardı. O da sigara parasuıa bile yetmiyordu.
Otobüs parası bulamıyorduk!" diyor.
Sığınmacı çocukları
Kiliselerde sığınmacı çocuklan da ana ba-
balannın kaderini, dramını paylaşıyorlar. A-
ma onlar geleceğimiz olan çocuklar!.. Böy-
le yaşam ve çevre içınde geleceklerini hazır-
lıyorlar. 1 yaşından 15 yaşına kadar. cıvıl cı-
vıl kilisenin içinde biroyana, bir bu yana ko-
şuşturuyorlar. Sıkılıyorlar, neoyuncakJan var
ne de özgürlükleri! Kiliseden dışan çıkamaz-
lar. Doğan 12. Hasan 14, Ali 15 yaşında. Do-
ğan bir yaşında Almanya'ya gelmiş. Orta-
okula gidiyor. Sığınmacının ne demek oldu-
ğunu şöyle dile getiriyor: "Sığınmacı demek
illegal yaşamak demek!" Ali sekiz yaşında
Almanya'ya gelmiş. Kiliseye sığınmadan ön-
ce ortaokul dokuzuncu sınıfa gidiyormuş.
"Gidemiyorum artık" diyor. Nedenini soru-
yorum: "Çünkü kaçağım!.. Alman mahke-
mesi \e polisi bizim burada yaşamamızı ka-
bul etmiyor. Bizim. Türkiye'deki biiyiik şe-
hirlerde daha rahat yaşayacağunızı söylüyor-
lar. Aleviyiz, Kürt'üz bizi döverler!.." Arka-
daşlannın içinde en konuşkan olanı Ali.
Onunla mıni bir söyleşi yapıyoruz.
- Ali. arkadaşlannla birlikte kilisedeki ya-
şantınız nasıl geçiyor?
- Aynı hapıshane gibi. Dışan çıkamıyoruz.
Yasak!.. Polis yakalarsa Türkiye'ye yollar.
Evsiz kaldık. Kiliseden kiliseye gıdiyoruz.
Beş haftada altı kilise gezdik.
- Kız arkadaşın var mı?
- Var, Düsseldorf'ta.
- O da mı kaçak?
- Evet. ona da ret gelmiş!..
- Türkiye'ye döıunek istiyor musun?
- Türkiye'ye gitmem. Çünkü okulum ka-
lır. Ancak koyunlann arkasından koşanm.
Ben meslek öğrenmek istiyorum.
- Kilisede en çok canını sıkan ne oluyor?
- Şimdi evde olsaydım gidertop oynardım.
Burada yer dar olduğu için annelerimiz, ba-
balanmız bize, "Şunu ellemevüı, bunu elle-
meyin" diyorlar. Yaramaz olduğumuzu söy-
lüyorlar.
'Almanya'da insan haklarına
müdahaleler var'
Martin Rapp. Kuzey Ren Westfalya Eya-
Ieti'nde Katoliklere ve Protestanlara ait 40 ki-
lise cemaatinin sığınmacılar sorumlusu. Ce-
maatler arasında kiliseye sığınmanın zorun-
luluğunu açıklıyor ve ilişkileri sağlıyor.
Onunla. Köln'de 1986'da kurulan Irkçüığı
Karşı Köln Çağnsı'nın bürosunda görüşüyo-
ruz.
- Sayın Martin Rapp, Almanya'da sendika-
lar var. çok çeşitli demokratik kuruluşlar ve
siyasi partiler var. Neden sadece sığınmacı so-
rununa kiliseler sahip çıkıyor?
- Bu, Hnstiyan düşüncesinden kaynaklanı-
yor. Düşüncenin temelinde insanlann sorun-
lannı çözmek yatar. Yahudi inanışında oldu-
ğu gibi Hıristiyan geleneğinde de kiliseler
sorunlu insanlann sığınacaklan bir yerdir.
Almanya'da kiliseye sığınmalar 1980 yılın-
dan sonra başladı. Böylece birbaşlangıca ne-
den olan da 1981'de Türkiye'ye yollanmak
istenen Cemal Altun'un intiharetmesidir. Bu
olaydan sonra Türkiye ve Filistinli sığınma-
cılar arasında ayaklanmalar oldu. O tarihten
bu yana bazı kiliseler aralıklarla sığınmacı-
/Viliselerde sığınmacı çocuklan da ana babalannm kaderini, dramını paylaşıyorlar. Ama onlar
geleceğimiz olan çocuklar!.. Böyle yaşam ve çevre içinde geleceklerini hazırlıyorlar. 1 yaşından 15
yaşma kadar, cıvıl cıvıl kilisenin içinde bir o yana, bir bu yana koşuşturuyorlar. Sıkılıyorlar, ne
oyuncaklan var ne de özgürlükleri!
Kiliselerin
sığınmacılar
sorumlusu Martin
Rapp. Almanya'da
insan haklannın
ihlal edildiği
görüşünde.
Sığınmacılar
çocuklanyla
birlikte çok giiç
koşullar altındâ
yaşam savaşımı
verivorlar.
Sığınmacılar her
türlü giinlük
işlerini
kendileri yapıyor.
Yapdklan
yemeği hep
birlikte
yiyorar.
lara kapılanm açtılar. 1983'ten beri sığınma
yasası pratikte geçersiz olduğu için. politik
ve iç savaş nedeniyle ülkelerini terk edenle-
rin Almanya tarafından korunmalan olanak-
lı olmaması nedeniyle heryıl yüzlerce insan
kiliselere başvurmaktadır. Geçen yıl 334 sı-
ğınma oldu. Bunlann yansından fazlası Tür-
kiye'den Kürt sığınmacılardı. geriye kalan
Ermeniler ve Süryanilerden oluşuyordu.
- Sığınma yasası neden pratikte geçersiz?
Bunun örneklerini verebilir misiniz?
- Son iki yıldır Alman politikacılanyla. sı-
ğınmacılann Almanya'da kalmalan ıçın sür-
dürdüğümüz görüşmelerden bir sonuç ala-
mıyoruz. Hepolumsuzyanıtvermekteler. Bu
nedenle son yıllarda Türkiye'ye geri gönder-
melerartmıştır. 1997'de Kuzey Ren VVestfal-
ya Eyaleti'nden 1257 sığınmacı Türkiye'ye
yollandı. Sadece Köln'den yollananlann sa-
yısı 300'üaştı.
Gönderilen kişilerden birçoğunun Türki-
ye'de tutuklanıp işkence gördüğünü biliyo-
ruz. 10-12 yıldır aileleri ile birlikte Alman-
ya'da oturan sığınmacılardan bazılannın ço-
cuklan burada doğmuştur. Yaşamlannı Al-
manya'da kuranlar Almanca konuşuyorlar.
Bu nedenle ınsancıl olarak bunlann burada
kalmalan için çaba harcıyoruz.
Türkiyeden Eyalet İçişleri
Bakanı'na izin yok
Nisan ortasında Eyalet İçişleri Bakanı Ki-
niola, parlamentosundan bir delegasyonla.
insan haklan sorunlarını yennde ıncelemek
için Türkiye'ye gıdecekti. Ancak Türkiye hü-
kümeti buna karşı çıktığı için gerçekleşemi-
yor. Böyle bir hükümetin kendi ülkesinde in-
san haklan üzerine demek ki saklayacaklan
vardı. Metin Göktepe'>i öldürenlere verilen
sembolik cezalar. Manisa'daki işkenceci po-
lislerin beraat etmesı buna bir örnektir.
- Efendim, burada araja girerek size bu
noktada bir sorum olacak. Türkiye-Alman-
\a arasında insan haklan konusunda tartış-
malar oldukça, çoklan "Alman) a önce ken-
di ülkesinde insan haklanna saygı göstersin"
diyor. İnsan haklannı savunmak evrensel bir
görev olduğuna göre siz bu konuda ne diyor-
sunuz?
- Almanya'da da insan haklanna müdaha-
leler var, sınırdışı edilme gibi, sığınmacılan
belirlı bir yerde toplayarak orada yaşamak
zorunda bırakılmalan gibi. Biz insan hakla-
n için yola çıkarken henı Almanya'daki gö-
zaltına alınarak sınırdışı edılmeleri hem de
Türkiye, Nijerya, Arjantin, Afganistan ve
tran'daki insan haklan ihlallerini, işkencele-
ri protesto ediyoruz.
- Almanya'da 2 bin 100 cami var. Bunlann
sığınmacılarla ilgili hiçbir girişimleri yok. Sı-
ğınmacılar kendi ülke insanlannın olduğu ca-
milere sığmmı\or da kiliselere sığumor. Ca-
milerle kiliseler arasında fark ne sizce?
'Alevilerin dışında yardım eden
olmadı'
- Sünnilerin ve Alevilerin buradaki politi-
kaya müdahale edecek güçleri yoktur. Alevi-
lerdışındaki dini gruplardan yardım almadık.
Alevilerin sığınmacılan desteklemeye yöne-
lik kampanyaya politik destekleri oldu. Bun-
Iarbize göre küçük gruplar. Onlar bu toplum-
da yaşamak için mücadele ediyorlar. Bu tür
dini gruplann bu toplumda da sonınlan var.
lslam kuruluşlan politik gruplara bölünmüş-
ler. Genel olarak sağ bir çizgi izliyorlar. Ba-
zı cemaatler için Kürtler
hâlâ "Dağ Kürt'ü" . De-
mokratik bir yapıya sa-
hip değiller.
Almanya'daki Katolik
ve Protestan kiliselerinin
toplumsal organizasyon-
da önemli bir ağırlıklan
vardır. Aynı zamanda politikacılar üzerinde
de etkilidirler. Bu. iktidar partisinin Hıristi-
yan Demokrat adını aldığı için Hıristiyanlı-
ğı temsil ediyoranlamınagelmez. Sosyal De-
mokratlar ve Yeşiller üzerinde de kiliseler
belirlı bir ağırlığa sahiptir. Bu nedenle kili-
seler bu sorunu ele alınca etkili olabiliyorlar.
- Sığınmacı sorunu, eylülün sonunda yapı-
lacak genel seçimleri etkiler mi?
Seçimler ve yabancı dü$manı
sloganlar
- Sanmıyorum. Çünkü bizim yaptığımız
eylemler toplumda azınlık tarafındın destek-
lenmektedir. Almanya'da seçimler hâlâ ya-
bancı düşmanlığı ve ırkçı sloganlarla kaza-
nılıyor. Şu an hükümet partileri için de ana
muhalefet partisi için de aynı şey söylenebi-
lir. Şu sıralarda parlamentodaki bazı sosyal
demokrat ve yeşil milletvekilleri insan hak-
lan konusunda olurrüugörüşlerileri sürüyor-
lar. Ancak bunlar kişisel düzeyde kalıyor.
Hatta Sosyal Demokrat Parti seçimi kazan-
mak için yabancı düşmanı sloganlan kulla-
nıyor. Önıeğin suç işleyen yabancılann sınır-
dışı edilmesini istiyorlar. Yeşiller ise sosyal
demokratlarla seçim sonunda hükümet kur-
mayı düşündükleri için, sığınma ve yabancı-
lar sorununu gündeme getirmiyorlar. Eğer.
SPD ve Yeşiller hükümet kurarsa sadece va-
tandaşlık konusunda küçük bir değişiklik
olur. Başka bir şey yapacaklannı düşünmü-
yonım.
- Kiliselere sığınma eyleminin sonu ne ola-
bilir? Ne bekliyorsunuz?
- Köln'deki eylem için söylersek, kilise-
dekilerin istemi şu: Sınırdışı edilmeler dur-
durulmalı, kalanlara oturma hakkı verilme-
li. Almanya'da yaklaşık yanm milyon insan
kaçak yaşamaktadır. Bu insanlann hiçbir
haklan yoktur. Kaçak çalışmak zorundalar.
Ev sahiplerine ve işverenlere karşı boyunla-
n eğiktir. Bunlar en düşük ücretle en kötü ış-
leri yaparlar. Almanya'daki gastronomi ve
inşaat sektörü bundan büyük kâr elde edi-
yorlar. Ortalama saat ücreti 5 ile 7 mark ara-
sındadır. Bu alanda çalışan bir işçinin saat üc-
reti 20 marktır. Bu kampanyanın bir amacı da
bilinçlı olarak ınsanlann bu duruma itilme-
sine ve savunmasız durumda kalmalanna
karşı biranlayışgeliştirmek \ekarşı birkam-
panyayı güçlendirmektir. Toplumun belirli
birkesimi köleler durumuna itiliyor. Aynı za-
manda Alman toplumunda yabancı ve sığın-
macı deyince hemen akla gelen, suçlu ve il-
legal anlayışını kırmaktır.
- Sığınmacılar sorununu ve "Hiç Kimse İl-
legal Değildir" kampanyasını Alman halkı ne
ök-üde destekliyor?
- Bizim için şaşırtıcı olan çok sayıda insa-
nın bu kampanyayı desteklemiş olması. Kürt
sığınmacılarla ilgili böyle bir desteği alaca-
ğımızı düşünmemiştim. Köln'debinlerceim-
za toplandı, çok sayıda insan para yardımı
yaptı. Türkiyeli Türk ve Kürt derneklerinin
önemJi bir kesimi eylemi destekledi. Bu in-
sanlar ilk geldikleri sıralarda çektikleri zor-
luklardan yola çıkarak sığınmacılan daha iyi
anlıyorlar. Çok sayıda sanatçı, avukat, dok-
tor. papaz destekliyor. Ancak, merkezi kili-
senin, yani Kiliseler Birliğı'nin bu konuda bir
karan yok. Doğrudan desteklememelerine
karşın aldıklan bir kararla kiliseye sığınma-
nın kilise düşüncesinde olan bir anlayış ol-
duğunu vurguladılar. Bu eylem tek tek kili-
selenn alttan gelen bir harekâtıdır.
Şu anda 110 Kürt sığınmacıdan hıçbirinın
sınırdışı edilmeyeceğini umuyoruz. Bunu
sağlarsak bizim için önemli birbaşan olacak-
tır. Fransa'daki kâğıtsızlar eyleminde görül-
düğü gibi, bu tür eylemler toplumu bilinçlen-
diriyor. Yabancılar yasasının 54. maddesine
göre, Almanya'dan sınırdışı edilecek bir kişi
gittiği yerde bir tehlike ile karşılaşacaksa
sınırdışı edilemez. Ancak bu madde uygulan-
mamaktadır. Bizim amacımız, bunun uy-
gulanması için politik baskı yapmaktır.
ÜTTİ
NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected]
BODRUM - Kaldığımız evin
bahçesinde bütün ağaçlar çi-
çekler içinde. Kaktüslerin, kara-
biber ağaçlannın, Kıbns akas-
yalarının, salkım sögütlerin,
frenk incirlerinin arasından gö-
rünen Bodrum limanı, sabah
serinliğinde huzur veriyor. Bay-
ram süresince Bodrum, sabah-
lara kadar dans edilen, içki içi-
len bir eğlence merkezine dö-
nüşmüş durumda. Biz ise er-
kenden yatıp, şehrin sabah
mahmurluğundaki güzelliğini
seyretmeyi yeğliyoruz.
İHerşey yeşile dönerken bah-
çenin bir kenarında ince yap-
raklı narin bir ağacın yapraklan
sararmış ve dökülmeye hazıria-
nıyordu. Hepsi çiçek açarken
bu ağaç neden soluyordu? Me-
rak etmiştim... Bahçesine bir
çocuk gibi özen gösteren, bu
bahçeye olan aşkı nedeniyle
yaz kış demeden hafta sonlan
Bodrum'a taşınan Amelie gül-
dü.
Çünkü onun bir cennet gü-
zelîiğindeki bahçesinde ağaçlar
ölmezdi: "Bu ağacın tohumunu
bir dostum Güney Afrika'dan
Jakaranda, Mevsimleri Şaşırdı
getirdi."
Amelie, ağacın yanına yak
laştı, "Bugüzelim Jakaranda'm
hep şaşınyor. Ne zamanyaz ge-
liyor, ne zaman kış geliyor bir
türlü öğrenemedi. Biliyorsun
şimdi Güney Afrika'da sonba-
har, ağaçlann yapraklan saran-
yor ve dökülüyor. Jakaranda da,
kendi toprağının mevsimlerini
burada sürdürüyor. Şimdi yap-
raklannı döker ve yaz sonuna
doğru yeniden masmavi çiçek-
lerle kışı karşılar. Çünkü Güney
Afrika 'ya bahar o zaman gelir."
•••
Jakaranda'nın öyküsüyle, bu
tatilde okuduğum kitaplar ara-
sında bir kader birliği vardı san-
ki... Namık Kemal'in torunu
Selma Ekrem'in anılan da bir
topraktan kopuş öyküsüydü.
"Peçeye Isyan" başlığı altında
çıkan bu anılann yıllar sonra
Türkçe'ye çevrilip yayımlanma-
sında Anahtar" kitaplann ya-
yımcısı Mehmet Atay'ın özel
çabası olduğunu biliyorum. Ki-
tap, şapkalı bir Osmanlı genç
kızının peçe takma korkusu
içinde, ABD'ye kaçışının hüzün-
lü ve içli dramını anlatıyor. 1930
yılında ABD'de yayımlandığı za-
man dört baskı yapan bu anı-ki-
tap, kendi yakın tarihimizi,
1900'lerin istanbulu'nu yaşan-
mış öykülerle dile getiriyor. Tür-
kiye'nin modernleşme atılımla-
nnın arkasındaki toplumsal di-
namiği, Selma Ekrem'in tepkile-
riyle bile anlamak mümkün.
Oya Baydar'ın "Hiçbiryer'e
Dönüş" romanı da bir başka
topraktan kopuş öyküsü. O bü-
yük hayaller içınde terk ettiği ül-
kesine dönerken bir Jakaranda
gibidir.
Yapraklan sararmış, mevsim-
leri şaşırmış bir Jakaranda. Ar-
tık onun diliyle hiçbir şeye. hiç-
bir yere geri dönülmeyecektir.
68'lerde haklıydılar, umutluydu-
lar, âşıktılar. Oya Baydar'ın bu
çarpıcı romanı "Can" yayınla-
rından.
"Bir Dinozor'un Anılan" ise
bir canlı tarihin, 60 yıllık bir sos-
yalistin, Mina Urgan'ın yaşa-
dıklarını, gördüklerini, tanıklıkla-
rını dile getiriyor. Ahmet Ha-
şim'den, Abidin Dino'ya. Mus-
tafa Kemal'den. Falih Rıfkı
Atay'a, Behice Boran'dan
Mehmet Ali Aybar'a uzanan
birtarih bu. Hayal kınklıkları, hü-
zünler, yaşam sevinçleri, umut-
lar içinde Cumhuriyeti kuran,
yaşatan bir aydın kuşağının, i-
nişli çıkışlı öyküsü, Urgan'ın us-
ta kalemiyle ayrı bir tada ulaşı-
yor. "Bir Dinozor'un Anılan "Ya-
pı Kredi Yayınlan'ndan.
Namık Kemal'in torunu Sel-
ma Ekrem, 1923 yılında 21 ya-
şında bir genç kızken ülkesini
terk ediyor. Bir Ja Karanda ola-
rak 1986 yılına kadar doğmadı-
ğı topraklarda yaşıyor ve ölüyor.
Mina Urgan, 1916 yılında do-
ğuyor, Oumhuriyeti küçük bir kız
olarak anımsıyor. Peçe korku-
suyla kaçmasına gerek olma-
yan bir ortamda büyüyor, yeti-
şiyor. Cumhunyet modernleş-
mesinin nimetlerinden yaraıia-
nan bir bilim kadını olarak sos-
yalizmi benimsiyor. Askeri dar-
belerle, hapishanelerle kapı
komşusu biryaşamın içinde bu-
günlere ulaşıyor.
Oya Baydar bir 68'li. Yeni bir
dünyayı kurmak isteyen, umut-
lu bir kuşağın üyesi. O büyük
umutlar her seferinde postallar-
la çiğneniyor. Berlin Duvan'nın
yıkılışına kadar, hiçbir acı, hiçbir
ölüm onlardaki devrim aşkını si-
lip götüremiyor. Hangi toprağa
giderse gitsin, o bir akasya gibi
yerine uyum sağlıyor. Duvann
yıkılması ise onu dünyanın her
yerinde bir Jakaranda haline
getiriyor.
Jakarandalı bahçenin sahibi
Hollandalı Amelie de aslında bir
Jakaranda. Milli Reasürans Sa-
nat Galerisi'nin başanlı yöneti-
cisi Amelie, yaşadığı zorluklan
aşıp mevsiminde çıçek açmayı
öğrenenlerden. Başımı kaldır-
dım, güneş Bodrum kalesinin
üzerinden yükseliyordu. Jaka-
randa şimdi olmazsa bile, bir-
kaç ay sonra çiçeklerini açacak-
tı.
'Mülkiye TefüşKurulu
dincüerinyönetiminde9
ANKARA (L'BA)-İçiş-
leri Bakanlığı personeli.
Milli Güvenlik Kurulu'na
(MGK) bakanhk ıçindeki
şeriatçı örgütlenmeyi an-
latan bir mektup gönderdi.
Mektupta. eski Refahlı
birçok belediyeye yönelik
soruşturmalann kapatıldı-
ğına dikkat çekildi ve bu
soruşturmalan ^ürütmek-
le görevli Mülkiye Teftiş
Kurulu'nun şeriatçı yöne-
tıtne girdiğı \urgulandı.
Aydınlık dergisinin bu
haftaki sa\ ısmda yer alan
söz konusu mektupta.
"Valilerin, kaymakamla-
nn bir kısmı tekkelerden,
dergâhlardan çıkmamak-
tadır. Bunlar bilinen se\-
lerdir. Bir de bakanlığın
denetim birimlerinin du-
rumu vardır ki içler acısı-
dır ve gözden kaçmakta-
dır"denıldi. Mülkiye Tef-
tiş Kurulu'nun şeriatçıla-
nn yönetimine girdiğine
işaret edilen mektupta,
"Özellikle kaymakamlık
kurumu şeriatçılarca ele
geçirildikten sonra yavaş
ya\aş MülkiyeTeftiş Heye-
ti de ele geçirilmiş ve bu dö-
nemde bakanlığın Mahal-
li İdareler Kontrolöıiüğü,
beledheleri şeriatçı zihni-
yetin kontroliine almak
için özel bir güç olarak dü—
zenlenmiştir" gorüşüne
yer verildı.
Belediye'de yapılan
yolsuzluk ve usulsüzlük-
lerin nasıl örtbas edildıgi
\eya kapatıldığına ilişkin
iddialara da yer verilen
mektupta şöyle denildi:
"Refahlı bekdiveler,
ruhsatvermek \ç imar dü-
zenlemeleri yapmak için
>urttaştan alacağ ^ m i
yüzde 30 pavdan fazlasuu
talep ediyorlar. Kamuoyu-
nun ve basının t>askısry1a
müfettise intikal eden du-
rumlarda tarikatçı müfet-
tişler göre\lendrilerek o-
lav örtbas ediliyor."