22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12NİSAN1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Duyarh polkhıhukıık savaşmn NECATt AYGEV İZMİR - Polis örgütündeki ça- lışma koşullannı eleştirdiği ıçin so- ruşturma kıskacına alınan polis memuru Kadir Karakaş hukuk mücadelesinde "pes" etmiyor. Ka- rakaş hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü Üst Disiplin Kuru- lu'nca verilen meslekten atılma ce- zası Izmir3. Idare Mahkemesi'nce onandı. Karakaş, mahkemenin onama karanna Danıştay'da itiraz ederken bir yandan da Avrupa In- san Haklan Komisyonu'na başvur- maya hazırlanıyor. "Son on yılda 300 poüs neden m- tihar etti? Ântidemokratik sisteme son verin" pankartı açıp, polis ör- gütünün kuruluş yıldönümünde "şakağma silah dayayarak" çalış- ma koşullannı protesto ettiği için dört kez meslekten atılan polis me- muru Kadir Karakaş, hukuk mü- cadelesıni sürdürüyor. Susurluk kazasından dört ay önce "Türtd- ye'de mafya varsa, bunlar polis şef- • "Son on yılda 300 polis neden intihar etti? Antidemokratik sisteme son verin" pankartı açıp, polis örgütünün kuruluş yıldönümünde "şakağına silah dayayarak" çalışma koşullannı protesto ettiği için dört kez meslekten atılan polis memuru Kadir Karakaş, hukuk mücadelesini sürdürüyor. lerinin kendisidir" dediğini arnrn- Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kuru- satan Karakaş, "Hukuk devleti is- tediğim için beni vatan haini Uan e- den çeteler, bugün kendileri param- parça olmuşlardır" dedi. Polis teşkilatının rüşvetten. yol- suzluktan. işkenceden annması, çalışma koşullannın iyileştirilme- si için başlattığı mücadele nede- niyle dört kez meslekten atılan Ka- rakaş, görevine yeniden dönmeye değil, onurunu kurtarmaya çahştı- ğını belirtti. Karakaş. Selçuk llçe Emniyet Müdürlüğü'nde çalışır- ken 29 Mayıs I995'te Başbakan ve Içişleri Bakanı'na mektup gönde- rerek, ağır çalışma koşullannın dü- zeltilmesini, anayasanın eşitlik il- kesine uyulmasını istemişti. Mek- tubun ardından Emniyet Genel lu'nca Karakaş hakkında soruştur- malarbaşladı. Yapılan ilk soruştur- ma sonunda Karakaş, l Haziran 1995'te 24 ay kıdem durdurma ce- zasıyla açığa alındı. Karakaş, 27 Haziran I995'te ise Karaburun'a sürüldü. Karakaş'a verilen cezalar bununla da kalmadı. Basına yaptı- ğı açıklamalar nedeniyle görevine başlamadan dört kez meslekten atıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü Üst Disiplin Kurulu, Karakaş'ı, açıklamalan nedeniyle "Emniyet Örgiitü Disiplin Tüzüğü'nün 8. maddesi 35. bendi gereği mesleğin onur ve sa\gınJıguıı zedele>ici veya amir ya da üstlerinin eylem ve iş- lemlerini eleştirici nitelikte basına bügi ve demeç verdiği'' savıyla mes- lekten çıkarma karan verdi. Kadir Karakaş, meslekten atma kararlannın iptali için idare mahke- melerine davalar açtı. Izmir 3. İda- re Mahkemesi'nde görülen iki da- vada mahkeme heyeti, Karakaş'ın iptal istemini reddetri. Kadir Karakaş'ın avukatı Meh- metNurTerzi idare mahkemesinin verdiği karan temyiz için Danış- tay'a başvurdu. Nur Terzi, müvek- kilinin eyleminin, anayasaya aykı- n olmadığını, Türkiye'nin imzala- dığı Avrupa lnsan Haklan Sözleş- mesi'nin 10. maddesinde belirtilen "kişilerin hiçbirsuıırlama olmaksı- zuı düşüncelerini açıklama, ifade etme ve yayma" hakkını kullana- rak. polis örgütündeki çalışma ko- şullannı eleştirdiğini söyledi. Polis teşkilatının rüşvetten, yol- suzluktan. işkenceden annması. çalışma koşullannın iyıleştirilme- si için başlattığı mücadele nede- niyle meslekten atılan Karakaş, onurunu kurtarmak için bu işin pe- şini bırakmayacağını vurguladı. 'Sağhk ertelenemez' Sosyal devlet düzeninde sosyal güveniik sisteminin herkesi kapsaması gerektiği ve sağhk hizmetlerinin vazgeçikmez ve ertelenemez olduğu vurgulandı. CHP Şişli ilçe merkezinin düzenlediği "Türki\e'de Sağhk Sorunu ve Çözümü" konulu panelde konuşan eski Sağhk Bakanuğı Müsteşan Doç. Dr. Tonguç Göker, 1%1 Anayasası'nda vatandaşın sağhk hakkı güvence altına ahnmışken 12 Eylül sonrasında "kendi canını kendin kurtar" anlayışının > erleştiğini sö>ledi. Dünya Sağhk Örgütü'ne göre 10 bin kişi için en az 50 hasta yatağı gerektiğini belirten Göker, Türkiye'nin sadece 126 bin hasta yatağma sahip olduğunu ifade etti. îmimsshr Dizm HoDanda yabancı arkeolog anyor ÖZGEN ACAR ANKARA - Hollanda hükümeti, hangi ülkeden olursa olsun 1000 arkeolo- ğa iş vereceğini açıkladı. Rotterdam'da yayımla- nan "Algemeen Dagblad" gazetesinde. Almanya sını- nna doğru demiryolu yapı- mından önce arkeolojik ka- zılann başlayacağı bir ilan- la duyuruldu. Hollanda, iki ülke ara- sında sadece yük taşımacı- lığında kullanılmak ama- cıyla yapımını öngördüğü 160 kin'lik hızlı tren hattı- nın güzergâhındaki tarihsel ve kültürel mirasa ilişkin kalıntılann inşaat başlama- dan önce kurtanlmasını amaçlıyor. "Lale Ülkesi" olarak ta- nımlanan Hollanda'daki bu projenin üstelik bir bölü- münün batakhk arazide sürdürüleceği bildiriliyor. Çalışma süresi ile maddi koşullann Hollanda konso- losluklan ve kültür mer- kezlerinden öğrenilebile- ceği belirtiliyor. Bu olay, Türkiye'de ge- rek özel ve gerek kamu ya- tınmlannda; örneğin lstan- bul'da Sultanahmet'te çı- kan Bızans saraylannın, tz- mir'de metro inşaatında bu- lunan antik liman yolunun, Bodrum'da Sanayi Sitesı yapılırken belirlenen hi- podrom gibi önemli arke- olojik kalıntılann üzerleri- nin nasıl örtüldüğünü ya da yok edildiğini anımsatıyor. Aynca, Güney ve Gü- neydoğu Anadolu'da de\- let eliyle yapılan plansızlı- ğın yarattığı dünyada gö- rülmemiş boyuttaki tahri- batı da akla getirmekte. Anımsanacağı üzere. Ha- sankeyf, Samsat. Zeugma gibi nice antik kent, höyük ve tümülüslerden tarihi kurtarmadan baraj inşaatı- na başlandığı için bu yöre- Ier daha şimdiden su altın- da kalmaya başladı. Eylemci öğrenciye takip SAMSUN (AA) - Üniversitelerde ey- lemci öğrencilerin belirlenmesi amacıy- la özel birimler oluşturuldu. Üniversitelerarası Kurul Başkanı ve Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Çakır. Anka- ra'da yapılan "Üniversitelerarası Kurul Toplantısfnda. öğrencı — ^ — — olaylannı önlemek ama- cıyla alınacak önlemlerin de tartışıldığını söyledi. Prof. Dr. Çakır. üniver- site yönetimlerinin öğ- renci olaylan karşısında çok duyarlı olduklannı kaydederek şunlan söyle- di: "Ünhersiteler biıta- kıtn ideolojik faaliyetierin ve din isrismannın yapü- dığı yerler olmayacak. Herkesin geçmişten gelen bir tecrübesi var. Türki- ye'de 12 Eylül şartlan yok, ama olay çıkarmak isteyenlere karşı gereken ^ " " her türlü tedbir ahnıyor. Şu anda idare- ciler kanalıy la bir çalışma yapılıyor. Özel birimler oluşturuldu. ey lemci öğrenciler ve potansiyel suçlular tespit edilmeye ça- hşıhyor. Kimdir bunlar, elebaşlan kinı- lerdir? Öncdikk, ideolojik ve din istisma- nna yönelik faaliyetterde lider konumun- da olanlan belirliyoruz. Bunlann elebaş- Üniversitelerde eylemci öğrencilerin belirlenmesi amacıyla özel birimler oluşturulduğunu söyleyen Üniversitelerarası Kuru! Başkanı ve Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Çakır. "Üniversiteler birtakım ideolojik faaliyetlerin ve din istismannın yapıldığı yerler olmayacak" dedi. lannı ortaya çıkarmaya çauşıyoruz. Ay- nca, kandınhnış veya bclli şekilde yön- lendirilmiş gençlerimiz varsa bu gençle- ri belirliyoruz." Amaçlannın, öğrencilerin olaylara ka- nşmasını önlemek olduğunu ve verile- cek cezalann caydıncı nitelik taşıyaca- - ^ ^ ^ - ^ ^ ^ ^ ğını vurgulayan Prof. Dr. Osman Çakır, şöyle de- vametti: "Buöğrencile- ri sokağa dökmek istemi- yoruz, önce uyaracağız. Daha sonra ise haklann- da disiplin > önetmenliği- nin gerektirdiği işlem j a- pılacak. Amacınıız, bu gençleri yeniden kazana- bilmek. Ama uyanlara rağmen faaliyetlerini sürdürenler, gereken ce- zaya çarptırılacak. Bü- tün bunlar \apılırken ül- kenin durumu da göz önüne ahnarak olaylann ^ ^ ^ ~ ^ ^ ~ " azdınlmaması ve denge- li şekilde kontrolün sağlanması esas he- defımiz. Sonuç olarak, şunu herkesin iyi bilmesi gerekir: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, temel ilkelerinden ödün verme- yecek." Prof. Dr. Çakır. üniversitelerde uygu- lamanın kısa süre önce başlatıldığını sözlerıne ekledi TARİŞ emekçileri, 1970'lerdeki kahraman genel müdürlerini unutmayacaklar Erdmç Gönenç Wr 4 kamu' aydnnydı OKTAY EKtNCt Kurban Bayramfyla bütünleşen uzun tatilin ilk günü. Telefon bu kez gezi programı yapmak isteyen Istanbul'daki dostlardan değil. Viuğla'dakı bir dosttan, Mehmet Özavcı'dan: u - Erdinç Ağabey 'i \irirdik. BUi- yorum, çok severdin. Bildirmek is- tedim™" Evet, çok severdim. Herkes çok severdi. Hele o 1970'li yıllann kah- raman TARİŞ emekçileri? Hele o yıllardır "kamu yararından" ve "ülke çıkarlanndan" ödün verme- yen "MülldyeB'' sınıf arkadaşlan?.. Mehmet o gün lzmir'den aradı. Ertesi günü Alsancak'taki Hocaza- de Camisi'nde düzenlenen törene. aralannda Vali Yardımcısı, millet- vekilleri, aydınlar, yazarlar, bele- diye başkanlan mesai arkadaşlan, dostlan ve yakınlannın da bulun- duğu kalabalık bir topluluğun ka- tıldığını öğrendim. Urla'da topra- ğa verilirken de aynı kalabalığın büyük bir bölümü Erdinç Gö- nenç'in ailesini yalnız bırakmamış- lardı... Ama, ya yaşamı boyunca?.. Er- dinç Ağabey o denli çok sevilme- sine rağmen. ashnda ne kadar da yalnızdı?.. Çoğu kimse ona "hak- usın" der, ama "birliktedavranma- ya" pek yanaşmazlardı... Bunun nedenini düşünürken, is- ter ıstemez o unutulmaz "12 Ey- lül" günlerine döndüm. Aynı gün- leri bir daha yaşamayı kimse iste- mez ama ben o "coşkulu birlikteü- ği" meğer ne kadar da çok özlemi- şim?.. Askeri darbe, tüm Türkiye'ye yaptığı gibi Muğla'nın üzerine de bir "karabasan" gibi çökmüştü. Darbecilerin görevden aldığı Be- lediye Başkanı Erman Şahin'in matbaasında hemen her gün bir araya gelip "Ne yapmalıyız" soru- suna yanıt anyorduk... Sonunda yine Erman Bey'in bir süre önce "parasızhk" yüzünden kapattığı Yeni Muğla gazetesini hiç değilse "ayhk" olarak çıkarmaya karar verdik. Yazı kadrosunda Er- man Şahin, Hüseyin İ'lkü. Kaptan Amca (Burhan Tül) v e benımle bır- likte o yıllarda Muğla'da olan Er- dinç Gönenç de vardı. TARtŞ Ge- nel Müdürlüğü'nde "tanm emek- çilerinin haklannı savunduğu için" görevden alındıktan sonra Muğ- la'da yine üreticilerle birlikte yaşı- yordu... tlk sayısı 12 Eylül'den hemen 5 ay sonra, 7 Şubat 1981 'de yayımla- nan aylık Yeni Muğla'da 4-5 kişi nelermi yazıyorduk?.. Kitaplıktan indirip şöyle bir göz atıyorum. Ör- neğin Erman Şahin "Takkeyi önü- müze koyup" başlıklı ilk yazısını şöyle bitirmiş: "Bekleyelim, baka- lım de\ip kenara çekilme günü de- ğUdir (...) Yannın Türkiyesi'nde 12 Eylüllere gereksüime olmasm..." Benim yazım -tahmin edileceği gibi- yine "korumacıhk" üzerine. Ama bu kez, Muğla'da 1979'da başlattığımız "kentsel SİT" uygu- lamasını 12 Eylül 1980'de "ata- mayla" gelen yeni belediye yöne- tımine karşı "korumayı" amaçlı- yor. Erdinç Gönenç ise inanır mısınız "27 Mayıs Devrimi'ni" yazıyor. Tüm demokratik hak ve özgürlük- leri askıya alan bir askeri darbenin hemen ardından yayımlanan "bu başhktaki" yazısında: "196O'lı yıl- larda yaşadığunız özgüıiük >e de- mokrasi günlerini, sosyal adalet yo- lunda atılan büyük adımlan, 27 Mayıs'a borçlu olduğumuzu unut- mak mümkün mü?" diye soru- yor... (Yeni Muğla-Sayi 7 1981) Evet. Işte o yazılan. o dayanış- mayı ve Erdinç Gönenç'i, unutmak mümkün mü?.. Erdinç Ağabey. 1980'lerin iler- leyen yıllannda yeniden Izmir'e döndü. Cumhuriyet'in Ege baskı- sındaben "ÇevTemiz" köşesini ya- zarken o da "İzmirim" başlığıyla yazardı. Hep güzelliklerden, hep umuttan söz ederdi. Doğrulan "her ortamda" söylemekten hiç sakın- madığı için de çevresi çok kalaba- lık değildi; ama "çeküıenlerin" bi- le yüreklerinde bir başka sevgi do- luyeri vardı... tşte o sevgi, anlaşılan cenaze tö- reninde "vefaya" dönüşmüş. Ben ise özür diliyorum. Bunca yıl, bir telefonla bile arayıp "Hâlâ kamu yarannı savunuyor musun" diye soımadığım için. Biliyorum ki es- kisinden çok daha "bUenmiş" ola- rak savunuyordu. Bu nedenle de bir telefona olsun, çok ihtiyacı vardı... Ashnda, hepimiz artık öyle değil miyiz?.. Bu köşenin okurla- nndan öylesine çok ve güzel mektuplar gelı- yor ki.. Kimisi güç ve- riyor, kimisi bilgi veri- yor, kimisi sizi farklı ba- kış açıları üzerinde dü- şünmeye zorluyor. Ama.. ne yazık ki, ne hepsıni köşeme alma olanağım var, ne de birer birer yanıtlama olana- ğım.. Yer de yok, zaman da. Uzun zaman aralıklan ile.. hiç değilse birkaç tanesine değin- meye çalışıyorum. • • • Sayın Cahit Murathanoğlu, Fethullah olayının ikiye ayrıla- rak değerlendirilmesine karşı. Konuyla ilgili yazımın şu iki tüm- cesinden yola çıkıyor: "Yurtdışındaki okullar hakkın- da hemen tüm gözlemler olum- lu. Özellikle Orta Asya'ya 'ılımlı Islam'/n girmesi, ortak çıkahara da uygun..." Ve Sayın Murathanoğlu soru- yor: "Neden laik Türki devletleror- tak çıkarlara uygun olmasm? Neden 'ılımlı islam' devletleri? Aşırı uçların çabalarıyla ve o okullarda yetişenlerin devleti içerden elde edebilmelehyle, ilerde birer Iran veya SuudiAra- bistan olsunlar diye mi?" Yanlış anlaşıldığım açık. Bir.. Fethullahçıların yurtdışın- daki okullarında laik ve çağdaş bir eğitim verildiğini bütün göz- lemciler doğruluyor. Moldo- va'dan Orta Asya'ya kadar, Müslüman olmayan devlet adamları bile çocuklarını bu okullara yolluyorlar. İki... Uzun süren bir baskı ve yasak dönemine tepki olarak, Orta Asya'da dinci eğilimler de görülüyor. iran ve Suudi çabala- rına, laiklik ve demokrasi ile bağ- daşan bir "ılımlı İslam" yaklaşı- mı ile set çekmeye çalışmanın yanlış bir yanı yok. Sorun Fethullahçıların yurtdı- şındaki değil, yurtiçındeki etkin- liklerinden kaynaklanıyor. Ata- türk'ün yolunu izlemeye çalışan Orta Asya Türk cumhuriyetleri. söz konusu okulları çok sıkı bir biçimde denetliyorlar. Örneğin öğretmenlerin okula başörtüsü ile gelmelerine bile izin vermiyor- lar. Sorun dışarda değil. içerde! Sorun, devletin "sosyal dev- /ef"olmaktan çıkmasında.. ken- di bıraktığı boşluğun doldurul- masını bile denetleyememesın- de.. vedeyozlaşmışolmasında! Isparta Süleyman Demirel HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Mektuplar Arasında Üniversitesi öğrencilerınden al- dığım bir not var. Bazı bilgileri, yorumsuz olarak alt alta sırala- mışlar. işte birkaç örnek: * Geleneksel Türk El Sanatla- rı Bölümü Başkanı... Imam-ha- tiplerin kapatılmaması için öğ- rencilerinden zoria imza toplu- yor. Mısır'ın ünlü şeriatçı üniver- sitesi El-Ezher'den öğrenci alın- masını sağlıyor. Türbanlı öğren- cileri "inançlı" ve diğer öğrenci- leri "inançsız" olarak nitelendi- riyor. Memur kadrolarını imam okulu mezunları ile dolduruyor. Atatürk'e ve devrimlerine olan karşıtlığını her vesileyle vurgulu- yor. * Resim Bölümü'nün eski Başkanı... Sözlü sınavda (müla- katj MHP'nin Dokuz Işık doktri- nini soruyor; bilemeyenleri bıra- kıyor. Ülkücüleri asistan olarak alıyor. * Grafik Bölümü Başkanı.. Türk-lslam sentezci öğrencileri odasında toplayıp örgütlüyor. Öğrencileraracılığı ile Ülkü Oca- ğı dergisini sattırıyor. Derslerde dinsel içerikli konuşmalar yapı- yor. Ve odasında topladığı bir grup öğrenciye şöyle sesleniyor: - Biz öğrenciyken, oruç tut- mayanlann dişlerini avuçlarına dökerdik! Liste uzun.. öğrencilerin "De- mirel'in Isparta 'sı" başlıklı yazım üzerine kaleme sarıldıkları anla- şılıyor.. Eklenecek ne var ki?! • • * Kıbrıs'tan Sayın Serdar A- ta'nın mektubu çok uzun. "Yav- ru Vafan"daki olumsuzlukların altını çiziyor: "Demokrasimiz temelinden yara almıştır, çünkü emek cep- hesiyok edilmiştir. Tanm ve hay- vancılıkla uğraşan köylümüz üretimden kopanlmış, kente gö- çe zohanmış, seçim dönemle- rinde de devlet memuru ya da güveniik görevlisi yapılarak pa- sifize edilmiştir. Rumlann çalışır vazıyette bıraktıkları ve savaş sonrasında işletmeye açılan KlT'ler gayet iyi performans göstermelerine rağmen, istıh- dam yükü ve ağır kredi maliyet- leri altında ezilerek kapatılmış, işçileri kapının önüne konmuş, makineleri çürümeye terk edil- miştir. " Ve devam ediyor: "Haliyle iş bulama- yan çoğu emekçi göç yollarına düşmüş, 1974'ten sonra göç edenlerin sayısı, 1950'lerde Ingiliz em- peryalizminin emrindeki Şeyh Nazım 'ın ve daha sonra da Ma- karios'ungöç ettirdiği insan sa- yısının toplamını aşmıştır..." Sayın Ata'nın mektubu, Kıb- rıs'ta kazanılması gereken asıl savaşın ekonomik olduğunu vurguluyor.. bir kez daha! • • • Bugünkü son mektup Sayın Deniz Tüfekçi'den. Kendisi SeventurTurizm'in sa- hibi ve yöneticisi. Son altı yıldır önemli bir şey yapıyor. ABD'nin değişik eyaletlerinden kilise ön- derlerinı ülkemize davet ediyor. Hem onlara kutsal yerleri gezdi- riyor hem de Türkiye'yı tanıtıyor. Geçen sonbahar gelen 28 ki- şilik grubu, eski CHP Aydın Mil- letvekili Sayın Kemal Yılmaz ile birlikte gezdirmışler. Ve anlat- mışlar... Anadolu kültürünü.. Anadolu islamını.. Arap-lran Is- lamından farkını... Ve Atatürk'ü, düşüncelerini, devriminı.. O gezıye katılan Amerikalı bir dinı önder (J. Edward C. Har- ris, D. Min.).. Dönüşte, Sayın Tüfekçi'nın ABD'de işbirliği yap- tığı Worldwide Pilgrımage To- urs/Fresh- ministries'e birteşek- kür mektubu yollamış. Şu satır- lar özellikle dikkatı çekiyor: "Türkiye'de kutsalyerleriziya- ret ettiğimiz bir haftalıksüre, tam bir şölendi.. Fazla hoşgörü ve şükran.. Akla iki sözcük geliyor: Birincisi lütuf. Her sefehnde bekleyebileceğimizden çok da- ha fazlasının sunulması sürpriz oldu.. Ikinci sözcük, alçakgönül- lülük. Emperyalist, vahşi, fana- tik ve militan olarak beyinlerimi- ze işlediğimiz Islamın, ashnda barışçıl, yüce ve gösterişten uzak olduğunu ilk elden gör- dük." Ve ekliyor: "Bazı yönlerden, Türkiye'nin demokrasi vizyonu, biz Ameri- kalıları geride bırakıyor." Bıkmadan, usanmadan yine- lemelıyiz: - Iran-Arap kültürünü, islam adına Anadolu'ya dayatmaya çalışmak, Islama hizmet değildir. Gerçekten Islama hizmet etmek ısteyenler, Anadolu'nun hoş- görülü, insancıl, sevgi üzerine kurulu İslamını oralara götür- melidirler! alışverişe çıktınız?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle