14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 NİSAN 1998 CUMARTESİ Basın Konseyi'nden kınama • tstanbul Haber Servisi - Basın Konseyı Genel Sekreteri Nilüfer Yalçın, atv muhabiri Selçuk Manav'ın. hiçbir neden yokken polis saldınsına uğradıfını belirterek, "Basın Konseyi, polisin bu alenı kaba kuvvet gösterisini 'ikinci bir Göktepe cinayetinin son örneği' olarak tanımlamakta ve şiddetle kınamaktadır" dedi. Atatürk'e zîyaretçî akııu • ANKARA(AA)- Türkıye Cumhuriyeti'nin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk. her zaman olduğu gibi bayramda da unutulmadı ve Anıtkabir bayram süresınce ziyaretçi akınına uğradı. Anıtkabır'e araçlanyla ziyarete gelenler, Gençlik Caddesi girişinde uzun kuyruklar oluştururken, parti parti içeriye alındılar. Uzun süren soğuklann ardından güneş altında yürümeyi tercih edenler ıse Anıtkabife yaya olarak geldiler. Atatürk' ün mozolesi önünde saygı duruşunda bulunup dualar okuyan zıyaretçılerin, mozole önünde ve Anıtkabir avlusunda bol bol hatıra fotoğrafı çektirdikleri gözlendı. 30 kîlo eroin yakalandı • tstanbul Haber Senisi - Istanbul Emnıyet Müdürlüğü Narkotik Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekipler. Erenköy'de bir TIR kamyonunda yaptıklan aramada piyasa değen l milyon mark olan 30 kilogram eroin yakaladı. Olayla ılgilı olarak 4 kişı gözaltına alındı. İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü ekiplennin Emınönü'nde bir bekâr evme düzenlediğı operasyonda da. 4"ü Filistinli 7 kişı. 4.7 gram eroin ve 7 adet 'Rohypnol' hapı ile birlikte yakalandı. Hac donıişu İstanbul Haber Servisi - Suudi Arabıstan'da hacı olan 150 kişılik ilk Türk kafilesi, THY'ye aıt 'Gelibolu' adlı uçakla Türkiye'ye döndü. Hacılar. Atatürk Havalımanı'nda aıleleri tarafından gözyaşlan ve alkışlarla karşılandı. Uir kez suç işlemek yetmez1 • ANKARA (AA) - Yargıtay tkıncı Hukuk Dairesi. yerel mahkemenın bir derneğin kapatılmasına ilişkin verdiğı karann temyiz istemini görüşürken. Dernekler Kanunu'na göre bir derneğin kapatılması için suç sayılan eylemlerin "kaynağı" haline geldiginin. kesinleşen mahkeme karanyla belirlenmesi gerektiğine işaret etti. Bir kez suç işlemenin derneği kapatmak için yeterli olmadığı ifade edilen kararda, yasada "eylemler" sözcüğünün kullanıldığı. bununla da süreklilik \e yoğunluk taşıyan olgudan söz edildiği belırtildı. Yerel mahkemenin kapatma karan oybirliğiyle bozuldu. Açık görüş sırasında firar • ORDU (AA) - Efırli Cezaevi'nde öncekı akşam yapılan sayımda 'gasp' suçundan hapse mahkûm Murat Yılmaz'm cezaevinde bulunmadığı anlaşıldı. Yapılan araştırmada, mahkûmun, Kurban Bayramı'nın ikinci günü yapılan açık görüş sırasında firar ettiği saptandı. Yılmaz'ın 3 yıl daha cezasının bulunduğu belirtildi. İmamı öldürdüler • AĞRI (AA) - Doğubeyazıt'ta Fatih Camii imamı Yusuf Karaduman sabah namazı için camiye giderken kimliği henüz belirlenemeyen kişilerce önü kesildi. Karaduman (44) el ve ayaklan bağlı şekilde silahla öldürülmüş olarak bulundu. Cinayetle ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi. HABERLER Ö z g ü r l ü ğ ü A l m a n y a ' d a a r a y a n l a r ö z g ü r d e ğ i l Sığınmacılann dmmıMETİN GÜR KÖLN- Resmı venlere göre işsiz sayısı beş milyo- na yaklaşan Avrupa kıtası- nın ortasındakı ve en çok sı- nır komşusu olan Almanya knzlerülkesi haline gelıyor. "Refah toplumu" olarak ta- nınan bu ülke artık sıkıntılı topluma dönüşümün ıçinde. Devlet destekli tekellerin kârlan artarken. Almanya genelinde her 1000 aileden 65'ı fakirlik sınırı sayılan sosyal yardımla yaşıyor. Yabancı kökenli insanlar arasında bu tür yaşamın pençesıne düşenlenn oranı daha da yüksek. Her 1000 yabancı kökenli aileden 19O'ı sosyal yardımja çok kısıtlı biryaşam sürdürüyor. Buna karşın hükümetin, her yıl silaha ve bölgesel savaş- lara yönelik harcamaları bütçenin önemli bir bölü- münü alıp götürüyor. 60 ka- lemlık federal bütçe ıçinde saMinmaya ayrılan payın büyüklüğü dördüncü sırada yer alıyor. 452 milyar mark tutanndakı 1996 yılı bütçe- sinin 46 milyar 837 milyon markı savunma giderleri için harcanırken, Aile, Yaş- lı ve Kadın Bakanlığı'na ıse sadece 13 milyar 307 mil- yon mark veriliyor. Savun- ma bütçesinin yüzde l l ' i NATO'ya gidiyor. Almanya'da 7 milyon yabancı Almanya. giderek büyü- yen bir başka sorunla karşı karşıya. Daha çok Üçüncü Dünva ülkeleri olarak ad- landınlan ülkelerden eko- nomik ve politik nedenler- den A\ rupa'ya, yasal ve ya- sal olmayan yollardan akan insan seli Almanya'yı sı- kıştınyor. Son verilere gö- re 7 milyondan fazla yaban- cının yaşadığı (kaçak yaşa- yanlar bu sayının dışında) Almanya'da sığınmacılar, Bonn'la insan haklan ba- zı'nda hesaplaşmak ıçih, toplumda ses getiren kıpır- danmalannı sürdürüyorlar. u Hiçkimse illegal degildir' girişiminin seslendirdığı direniş. sorunun azgeliş- mişle çok gelışmiş ülkeler arasında varolan dengesiz- liğin bir ürünü olduğunun ve bu nedenle evrensel ka- raktertaşıdığının. dünyanın küçüldüğünün, her ülkenin bu dramatik göçe derece derece destek verdığınin görülmesi bakımından önem taşıyor. Maraşlı Hüseyin 60 ya- şında. Üniversite öğrencisı 22 yaşındaki oğlu. Maraş yakınlannda arkadaşlanyla piknik yapar- İcen "terörist" deyıp olduklan yerde öldü- rülmüşler. Sorgusuz ınfaz olduğunu söy- leyen Hüseyin, "Çocukların üzerinden değil silah, bir çakı bile çıkmadı" dıyor. Hüseyin duygulandı. Kilisenın parka ba- kan penceresine doğru başını çevirdi. Ma- raş'ı. köyünü görür gıbiydi!.. Bir şeyler mınldanıyordu. Kulak verdım, "Tanıdık- larbana'Kiliseyegirdiğinızağınnıza gi- diyor rnu°' diyorlar. Hiç gıtmiyor. Burası gecici. Ölüm değil ki!_ Beni en çok yakan ciğer acısıL" diyordu. 1995'teeşi ve 16 yaşındaki kızıyla bir- likte Almanya'ya sığınmış Derdini. yar- gıcın anlayacağı şekilde anlatamamış. Sı- ğınma başvurulan reddedilmiş. Tutuna- cak bir dallan kalmayınca polise yaka- lanmamak için Köln'de bir Protestan ki- lisesine sığınmışlar. Oğlunun acısıylaya- • Ekonomik ve politik nedenlerden Avrupa'ya, yasal ve yasal olmayan yollardan akan insan seli Almanya'yı sıkıştınyor. Son verilere göre 7 milyondan fazla yabancının yaşadığı (kaçak yaşayanlar bu sayının dışında) Almanya'da sığınmacılar, Bonn'la insan haklan bazında hesaplaşmak için toplumda ses getiren kıpırdanmalannı sürdürüyorlar. Kilise koruması altındalar Özeilikle üçüncü dünya ülkelerinden ekonomik ve politik nedenlerle Almanya'ya göç eden sığınmacılardan bir grup kendilerine mis>onerler gibi kucak açan papazlaıia kaldıklan kilisede (üstte). Alman kiliselerinin sığjnmalar sorumlusu Martin Rapp'la söyleşimiz birçok sorunu su yüzüne çıkardı. (Sağda) nan baba diyor kr. "Almanya'ya ilkgeldi- ğimiz zaman sığınma dilekçemizi verdiği- mizde yetkiüler, 'Bulunduğunuz yerden 30 kilometreden fazla uzağa gidemezsi- niz' demişlerdi. Şimdi kilisenin eşiğinden dışan adım atamıvoruz. Bir de demokra- sinin beşiği diyorlar. Çok üzülüyonım. Gerçek > uvamızı dağıtük geklik. Burada, hele bu yaştan sonra etin memleketi bana yuva olur mu?_" Maraşlı Hüseyin dertli mi dertli!.. Haftalardır banyo yûzü görme- miş. Çökmüş; saç sakal birbirine kanş- mış, gözler uykusuz!.. Kilisede 20 Türki- ye kökenli sığınmacıyla birlikteler. Ge- celeri, kadınlar kilisenin çocuk yuvası bö- lümünde, erkekler de kilisenin içinde ya- tıyorlar, yardım kurumlannın tedarik et- tikleri şiltelerde. "Kiliseye sığutdığunızın ilk günü 10 ki- şi üç döşekte yatük. Çocuklar perişan ol- du. Hep ağhyorum. Bir işkence de burada göriiyomz. Bizim ne günahımız \-ar Id bu kadar çekiyoruz?" dıvor sığınmacı ba- yanlardan biri. Soze eşı Te\fik gıriyor: "Tek geri yoUamasınlar, biz böyle vatma- ya da ranyız!" Neden Türkiye'ye gitmek ıstemediklerini de şu tek kelime ile dile getiriyorlar: "Korkuyoruz!" Raziye ve Mustafa Kaya. Tunceü'nin Malazgırt ilçesinden. Mustafa 37 yaşın- da, Raziye 35'ınde. Uç çocuklan var. En küçüklen Mazlum dört yaşında. Bundan yedi yıl önce şebeke eliyle Almanya'ya kaçak girmişler. Bunun karşılığı olarak şebekeye verdikleri toplam para 6 bin 500 markı bulmuş. Mustafa, beş kardeşının de Almanya'da sığınmacı olduğunu söy- lüyor Kılıseye sığındıklan güne kadar Bonn vakınlannda bir kasabada >edı yıl bir sığınmacı yurdunda > aşamışlar. Mus- tafa, "Tek odada kalıyor- duk Tuvaleti yoktu. Odada hamam böcekleri, fareler cirit atıyordu. Bir gün çocu- ğun kulağını ısırmışlardı! Ben Türkiye'de bile bu ka- dar çekmedim. Türkiye'de bir defa ölüyorsun, burada yüz defa ölüyorsun!.. Yine de burada kalmayı istiyo- ruz. Çünkü Türkiye'de ger- çek bir kirli savaş var. Savaş biterse, ben evimin önünde- ki taşı Almanya'nın tümüne değişmem'" diyor. Raziye, eşinı destekleyerek, psiko- lojik sıkıntı geçırdiğini be- lirtiyor ve şu ılginç sözlen ediyor: "Alman devletinin sayesinde çocuklanm polis korkusuyla, Türkiye'ye sü- rülme korkusuyla yaşıyor- lar. Kendi ülkemizde gizli, kaçak, sürgün yaşadık. Av- rupa'va geklik A> nını fazla- sıvla Almanya'da görüyo- ruz. Mahkeme sığınma iste- mimizi reddedince avnkata başvurduk. O da 'Evden kaçın!' diyor. Kış günü üç çocukla nereye kaçalım. Mazlum bu sıkıntılı yaşam içinde Alman>a'da doğdu. ÇocukyuvasınagJdiyordu." Raziye. Türkiye'dekı yakın- lannın özlemi içinde. Özle- me uyarlı hale getirdiği bir türkünün dörtlüğü ile bunu şöyle dile getinyor: Almanya yolları bükulür gider Sırma saçlar bele dökülür gider Anneme babama hasret kaldun Akar gözlerimden yaşım süzülüp gider. 22 bin mark rüsvet Salman Mıdık 1969. Pa- zarcık dogumlu. İncirli Pı- nar Köyü'nden olduğunu söylüyor. 12 hanelik köy 1993'te tamamen boşaltıl- mış. Salman, "1990'a ka- dar köyümüzde normal ko- şullar altında yaşadım. Bundan sonra huzurumuz kaçtı. Teyzemin kocasuu ve oğlunu, teröristleri banndı- rıyorlar gerekçesiyle timler öldürdü. Amcam 60 yaşın- da\dı. Bizi korucu olmaya zorladılar, kabul etmedik" diyor. İstanbul'da oturan akrabalannın bulduğu bir şebekeye teslım olan Sal- man 6 bin mark karşılığı 1994'te Türkiye'den çıkan- l\yor. İlk. kez uçağa binen Salman yolculuk öyküsünü şöyle anlatıyor:. "Kork- tum, üzerimde beni tanıtan yazılı ne varsa hepsi sahtey- di. Bacaklanm titriyordu. Kemeri bağlamasını bece- remedim. Her an bir şey olabitecekmiş gibi hissedıyordum kendi- mi. Şebeke ile beni Köln Havaalam'na ka- dar götürmeleri üzerine anlaşmıştık Ge- risine karışmnoriardı. Şebekenin bir ada- mı benimle birlikte gekli. Köln Ha\ aala- nı'na iıtip gümriikten geçtikten sonra pa- saportu. bileti ve benim için yaptıklan kimliği aklı. Havaalarunın çıkışuıda beni akrabalarun karşıladı." Salman, Alman- ya'ya ayak bastıktan üç gün sonra sığın- ma başvurusunda bulunuyor. Köln'ün tam ortasından geçen Rhein Nehri'nin kıyısmda, sığınmacılan topla- ma kampı olarak kullanılan eski bir gemı- ye götürülen Salman'ın burada ifadesi alı- nıyor ve gereklı ışlemler bitinceye kadar iki hafta tutulduktan sonra dağıtıma tabi oluyor SÜRECEK $FI%NOKTASI/ORXL ÇALIŞLAR e-maıl: oral.calı[email protected] BODRUM - Bodrum'un tepelerini süsleyen yel değir- menleri, yeşillikler arasında tarihedireniyortar. Gümbet'le Bodrum arasındaki tepede yer alan değirmenlerin dün yakınlarına kadar gittim. De- ğirmenterin ağlardan örül- müş kanatları yan yatmıştı. Bodrum, onlara sahip çık- mazsa birer birer yok olacak- lar ve yerlerine çirkin binalar dikilecek. Bu değirmenlerin kanatlarını yeniden ayağa kaldırıp, nazlı nazlı salınma- larını sağlamak o kadar zor mu acaba diye düşünüp du- ruyorum... Mesut Yılmaz ve eşi Ber- na Yılmaz, günlerdir Bod- rum'dalar. Bu değirmenler, Gümbet'teki evlerinin tam karşısında. Mesut Yılmaz ve eşi geldikleri günden bu ya- na Bodrum ve çevresini do- laşıyorlar. İlk gün Oasis adlı eğlence ve alışveriş merkezi- nin açılışına katıldılar. Başba- kan bayram namazına gitti, Bodrum'un Yel Değirmenleri kurban kesti. Bayramın ilk gecesi ise. Bodrum'un tar- tışmalı yapısı Halikarnas Dis- co'da ailecek Ibrahim Tatlı- ses'i izlediler. Berna ve Mesut Yılma 7 ., seçkin okullarda eğitim gör- müş, çağdaş olanaklardan yararlanarak yetişmiş bir çift. Günlerdir Bodrum'da onların gezilerini izliyorum, nasıl bir mesaj vermeye çalıştıklarını çözmeye çalışıyorum. Ibra- him Tatlıses, kitleleri etkile- yen bir halk müziği sanatçı- sı. Ortalama kültüre hitap ediyor. Yılmaz çifti, Tatlıses'i izle- dikten sonra bir başka gece Gümüşlük'te "Eklisia "daki (Eski Kilise) modern cazın güzel örneklerinden birisini veren Acid Trippin'i izleye- mez miydi? Oasis'teki tiyat- ro oyunlanndan birisinin ko- nuğu olamaz mıydı? Bundan 60-70 yıl önce, genç kızlarla balolarda dans eden Cumhuriyet'in kurucu- su Mustafa Kemal günü- müz Bodrum'una gelse kim- bilir nerelere giderdi? Mesut ve Berna Yılmaz, cumhuriyet kuşağının çocuklan, çağdaş- lığın nimetlerinden yararlan- mış insanlar. Eklisia'daki konserler sona erdi, ama he- men evlerinin karşısındakı yel değirmenleri duruyor. Bir ziyaret de bu değirmenlere yapmayı düşünmediler mi acaba?. ••• "Irtica ile mücadele" bir asayiş sorunu değil, biranla- yış sorunu. Modern ve çağ- daş bir anlayışla olaylara yaklaşmadıkça, daha çok "mürteci" edebiyatı dinle- meye devam ederiz. Izmir'in "dini bütün" Belediye Baş- kanı Burhan Özfatura. niha- yet muradına eriyor. Izmir'i Paris yapacakmış. Nasıl ya- pacağını mı merak ediyorsu- nuz: Kordonboyu'nu toprak- la dolduracak ve oradan çe- şitli yollar geçirecek. Cum- huriyet Meydanı'nı büyüte- cek. Güzelim Pasapprt Bina- sı'nın üzerine ise köprü ya- parak, yeni ve felaket bir Iz- mir manzarası ortaya çıkara- cak. Bütün bu atılımları da ken- disine Kültür Bakanlıöı sağ- lıyor. Kültür Bakanlığı, lzmir 1 No'lu Kültür veTabiat Varlık- larını Koruma Kurulu'nun Cumhuriyet Alanı'na dolgu yapılamayacağı yönünde verdiği karan iptal etmiş. Bayramın ortasında bu karar nasıl alındı? Bu işte kimlerin parmağı var, doğrusu merak uyandırıcı? Cumhurbaşkanı Demirel'in bu karann alın- masında rolü olduğu da söy- lenenler arasında. Burhan özfatura, \zm\f\ bu dolguyla Paris'e çevirecek- miş. Alın size bir bayram eğ- lencesi. Bir hafta önce Pa- ris'i görmesem ve Parisli dostlarımdan, yüz yıldır su- riçi Paris'e neredeyse bir çi- vi çakılmasının bile ortalığı ayağa kaldırdığını dinleme- sem, sesimi çıkarmayaca- ğım. özfatura, Izmir'i bu ka- fayla benzetse benzetse ge- cekondu mahallesine ben- zetir. Dört senedir, Izmir'i benzeteceği kadar zaten benzetmiş. Şimdi güzelim Kordon'u yok edip, iyıce benzetmeye hazırlanıyor. Benim sözüm ona değil, Istemihan Talay'a, Ahmet Priştina'ya- Ne akla hizmet, çok değerli bilim insanlarının kılı kırk yararak aldığı karar- ları iptal edip, özfatura'nın dediğini yapıyorlar? Hangi çıkar hesabı onları böyle bir karara zorluyor? Cevaplarını merakla bekliyorum. CUMARTESt \AZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Özal'a Anıtmezar "8. Cumhurbaşkanı" Turgut Özal için Topka- pı'dayaptınlan "anıtmezar"\n Özal'ın ölüm yıldö- nümü 17 Nisan'a yetiştırilme çabaları hızla sür- mekteymiş... Bir kimseye anıtmezar neden yap- tınlır, buna kim karar verir? "8. Cumhurbaşkanı" Özal kendisıne (üstelik yasal mezaralanlan dışın- da) anıtmezar yaptırılmasını neye göre, kimin ka- ranyla hak etmiştır? Türkiye'de bugüne kadar hangi "devlet büyükleri"r\e, nerelerde anıtmezar yaptınlmıştır? Bu anıtmezaıiann yapım masrafla- nnı kimler, hangi kurumlar, hangi yasalara, hangi kararlara göre karşılıyor? Her isteyen, herhangi bir kimse için (yasal mezar alanlarının içinde ya da dışında) anıtmezar yaptırabilir mi? Bu sorula- nn yanıtlannı benim gibi sanırım birçok kişi de me- rak etmekte, yetkili ağızlardan yanıt beklemekte- dir. • • • Ülkemizde kendilerine anıtmezar yaptırılan ya- zar, sanatçı, bilim ınsanlarımızın sayısı kaç tane- dir? Bunlardan mezarlannın yeri bilinmeyen, son- radan kaybolanlar kımlerdir? Sözgelimi, Tanzi- mat edebiyattnın, bu anlamda ulusal edebiyatı- mızın öncülerinden Namık Kemal'in mezarının Çanakkale-Geliboluyolu üzerinde, Bolayır'da ol- duğunu biliyoruz. Fakat bu edebiyatın öteki ön- cülerinden Şinasi nın mezannın kaybolduğunu bir yerde okumuştum. Modern hikâyeciliğimizin kurucusu Ömer Seyfettin'in mezan nerededir, ne durumdadır? Çağdaş edebiyatımızın, sanatımı- zın, bilimimizin öncüleri, kurucuları, yaratıcıları, nerelere gömülüdür, mezarlan ne durumdadır? Tek tek adlar sayarak soruları bu yazının sonuna kadar uzatabiliriz. Bunlarda, sanıyorum ki, sorul- ması, yanıtlanması, üzerlerinde düşünülmesi ge- reren sorulardır... • • • Önceki gün kardeşinın anıtmezar inşaatını zi- yaret eden DP Başkanı Korkut Özal, mezan Ey- fel Kulesi'ne benzetmiş. Korkut özal'a göre "Gö- ğe yükselen şeyler bızlm ınancımızda yer almı- yor. Anısına bunun yerlne bir okul yapılsa, rah- metlinin hatırası daha iyı yaşatılır..." Turgut Özal kimi konuşmalannı "Benim için dua edin"\ çağ- nştıran bir cümleyle bıtirirdi... Bu cümleyi şimdi tam olarak anımsamıyorum, fakat duyduğumda "pray for me"den çevrildiğini düşünmüştüm... Özal'ın konuşmalarından önce Türkçe'de, Islami söylemde böyle bir cümle kalıbına rastlamamış- tım. Türkiye'yi "küçük Amerika" yapmada ken- dinden öncekilenn hayal edemeyeceği kadar yol alan, bu arada Islam retoriğine fngilizce tatlar kazandıran Özal'ın anıtmezarının Eyfel Kulesi'ne benzemesını de belkı yadırgamamak gerekiyor... • • • Turgut özal'ın ölüm tarihi olan 17 Nisan, Köy Enstitülerinin 1940 yılındaki kuruluş yasasının da tanjııdir. BugQn bu kuruluş tarihi de ne yazık ki da- ria çok bir qlüm yıldönümünü anımsatıyor. Çün- kü bilindiği gibi Köy Enstitüleri, Cumhuriyet dö- nemi eğitim tarihimizin bu en büyük, en özgün ka- zanımı, kunjluşlarının üzerinden on yıl geçme- den, Özalcı zihniyetin öncülerince yok edilmiş, yerlerine ımam-hatip okulları açılmıştı. özal'ın Özalcılığın temellerı de böylece atılmış oluyordu. 1950'lerden bugünlere yaşanan süreç (6O'lı yıl- lardaki bir dönem dışında) Cumhuriyet ıdeatleri- nin Özalcılık ilkeleriyle yer değiştirmesinin, Özal gibilerin ve özalcılığın karşrt "anıtmezar"\ar\a taç- landırılmalannın da tarihidir... • • • Turgut Özal'a Eyfel Kulesi'ne benzeyen bir anıt- mezar yaptınlmaktayken çağdaş şiirimizin büyük kurucusu Nâzım Hikmet'in Moskova'da, sinema- mızın büyük ustası Yılmaz Güney'in Paris'te, halk bilimimizin en büyük adı Pertev Naili Bora- tav'ın yine Paris'te birer mezarda yattıklarını; gü- nümüzdeki "fe///meçAJu/"lerinbenzeri bir cinayet- le elli yıl önce yok edilen büyük yazarımız Saba- hattin Ali'nın ıse, değil bir anıtmezara sahip ol- mak, polis tarafından gömüldüğü yenn bile belli olmadığını anımsamamak elde değil... çme suyu boruları patladı Eminönü'nde belediyeye ait araçlann asfalıçalışBiala- rı yaptığı sırada, ince tabakayla üstleri kap;tılmıs olan içme suyu borulannı patlatmasıyla ilginç jörünrüler ortaya çıktı. Üstgeçidin hemen \anında patayan boru- lardan çevreye ya\ılan sular, binalan basrasa da g ö - revlilere zor anlar yaşattı. Dozer operatöri. bondaruı ince bir asfalt tabakasnla örtülmüş olabilceğin: tata- min edemediğini, kepçe>i vurduğu anda sı«nn fişkır-- dığını söyledL (Fotoğraf: ÖZKAN GÜVE7>) insan kaynaklanna temelden yatırınr \ / | V V l i Türkıye Gazelecıler Cefnıyetı'nın yaptırmakta old4u İLKÖĞRETİM OKULU'NA SİZ DE KATKIDA BULUNUN BAĞIŞURINIZI İstanbul ll Ozel Idaresı'nın Zıraat Bankas Cağalcğlu Şubesı'ndekı 30402/2776 numalan hesabına yapat'fsinız. Türkıye Gazetecılef Cemıyetı Tel 0213 513 83 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle