16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmenı Ortıan Erinç • Genel Yayın Koordınaloru HikmetÇe- tinkaya • Yazuşlen Müduru İbrahim Yıldız • Sorumlu Müdür Fikret llkiz 0 Haber Merkezı Müdürü Hakan Kara # Görsel Yönetmen. Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Danışoğlu 9 istıhbaral Cengiz \ ıldınm • Ekonomı Mehmrt Saraç • Kultur Handan Şenköken # Spor Abdülkadir \ ücebnan 9 Makaleier Sami Karaören 9 Duzetone \bdullah Yaocı9Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu •Bılgı-Belgc Edibe Buğrı • Yuıt Haberlen. Mehmet Faraç Yavın Kurulu. tlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Oktay Kurtböke, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner. Ergun Balcı. tbrahim Y ıldız. Orhan Bursalı. Mustafa Balbav. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı. Mustafa BaJbay Atatürk Bulvan No: 125,Kat4,Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat). Faks: 4195027 • tzmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya BK 1352S 2,3 Tel. 4411220. Faks 4 4 1 9 1 1 7 » Adana Temsilcisı: Çeön Yîğenoğlu, tnönü Cd 119 S. No: 1 Kat 1, Tel 363 12 11. Faks 363 12 15 Müessese Mudurü Üstün Akmen 9 K.oordmator Ahmet Korulsan 9 Muhasebe Büknt Yener9!dare Hüsnin Görer 9 Uletme Önder Çelik 9 Bılgı- Işlem N'ail tnal 9 Bılgısayar Sısîem Mürûvct Çaer9Satı, FaziktKuza MEDYA C: 9 Yonetım Kurulu Başkanı - Genel Mudur Gülbin Erduran 9 Koordmator Reha Işıtman 9 Genel Mudur Yardımcısı SevdaÇoban Tel 514 07 53 - 5139580-51384«Wl,Faks 5138463 Yıyımla>an ve Basan: Yenı Gun Haber Ajansı, Basın ve Yayıncıhk A Ş Turkocagı Cad 39 41 CağaJoğlu 34334 Isl PK.24* Istanbul Tel (0 212) 51205 05 (20hat» Faks (0 212ı 513 85 95 10NİSAN1998 Imsak: 4.55 Güneş: 6.27 Öğle: 13.13 Ikindi: 16.50 Akşam: 19.45 Yatsı: 21.10 Gümüşltane'de umut • Giimüşhane (Cumhuriyet) - Danıştay 6. Daire'nin, Çevre Bakanlığı'nın siyanürle altın çıkanlmasına izin veren işlemini iptal eden Izmir I. Idare Mahkemesi'nin karannı onaylaması Bergama dışında Giimüşhane'de de coşkuyla karşılandı. Giimüşhane ve Çevresini Sevenler Derneği Başkanı Avukat A1ı Haydar, Gümüşhane'de de siyanürle altın çıkarmak istenildiğini belirterek "Hukuki mücadelemize ışık tutup yolumuzu açan Bergama halkına teşekkür ediyoruz" dedi. Karann belediyeden anons edilmesinden sonra Gümüşhaneliler türkü söyleyerek halay çektiler. Korsan rehberler • NEVŞEHİR (Cumhuriyet) - Nevşehır'de korsan turist rehberleri ile mücadele kapsamında gerçekleştirilen denetimlerde, çeşitli seyahat acentelerinde korsan olarak çalışan 6 rehber hakkında yasal işlemlere başlanıldığı bildinldı. Turizm tl Müdürü Velettin Birsöz "Denetımlerimiz turizm sezonu sonuna kadar devam edecek. Amacımız profesyonel olarak rehberlik yapanlarla, bu ışı korsan olarak sürdürenleri birbirinden ayınp, bundan turizmımizin zarar görmesini engellemektir" dedi. Türkiye ağaç zengini • ANKARA (AA) - Türkiye Avrupa'nın ağaç zengini ülkesi. Avrupa'da 725 ağaç ve çalı türü bitki bulunurken, Türkiye, 475 tür ağaç ve çalıyı topraklannda banndınyor. Türkiye'de 50'si orman ağacı olmak üzere 205 ağaç türü yetişirken, bu sayı tüm Avrupa'da 250. Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre Türkiye'de yaklaşık 9 bin 600 bitki varlığı bulunurken, bunun 3 bini endemik (yöreye özgü) özellik taşıyor. Öte yandan, Türkiye'de bugüne kadar 2.7 milyon hektar alanda ağaçlandırma çalışması yapıldı. Çevre • AMKARA(AA)- Turizm Bakanı tbrahim Günel, valiliklere genelge göndererek tunstik tesislerin. çevre kirliliğinin önlenmesi amacıyla belirli aralıklarla denetlenmesini ıstedı Genelgede, antma sistemi olduğu halde çalıştınlmayarak çevre kırlilığine yol açtığı saptanan tesislere cezai yaptınm uygulanacağı belırtıldi Almanya'da yakalanan Aydın Dikmen'in Anadolu'dan 1100 eser kaçırdığı belirlendi Depolardan tarih fişlordıÖZGENACAR ANKARA - Almanya'da Bavyera polı- sinin; eski eser kaçakçısı, sahtekâr. Kon- yalı davulcu Aydm Dikmen'in (60) Mü- nih'teki çeşitli gizli depolannda ele geçir- digı 6 bin tarihi eserden 1 lOOkadannın Ana- dolu kökenli olduğu saptandı. Çoğunluğu Kıbns kökenli eserlerin içindeki sadece ikonalann piyasa değerinin yaklaşık 3 mil- yon ve fresklerin de birkaç milyon dolar olduğu bildiriliyor. Cumhuriyet okurlan, Izmir- Aliağa'da ge- mi sökümtersanesi de bulunan ve ABD In- dianapolis Federal Temyiz Mahkemesi "nm Kıbns'tan çalınan "Kanakarya Mozayik- leri Davası" ıle ilgilı karannda "KiHseyağ- malayan, aşağılık, aiçak ve bavağınıri ba- yağısı Aydm Dikmen adh Türk'ü" anım- sarlar. Bir ihbar sonucunda Bavyera polisi, Dik- men'i Münih'te ekim ayında gözaltına al- mış ve hakkındaki soruşturmayı derinleş- tirince çeşitli adlarla kiraladığı gizli depo- lannı ve buralarda sakladığı kaçak ve ça- lıntı eski eserleri ortaya çıkarmıştı. Türkiye'nin Münih Başkonsolosu AK Yakıtal ile telefon görüşmemızde. "eser- ler arasndaAnadohı kökenli parçalann da olduğuna ilişkiıı bilgUerünizin bulundıığu- nu" aktarmıştık. Bundan sonra konsolos- luğun başvurusu üzerine Ba\yera polisi, eserlerin kökenini saptamak amacıyla ve Interpol aracılığı ile Güney Kıbns'tan son- ra KKTC'den ve Türkiye'den de uzman arkeologlar istedi. Uzmanlar Munihte Türkiye'den Ayasofya Müzesı Müdürü An" Kıbçkaya,Antalya Müzesi arkeologla- nndan Orhan Atvurve KKTC'den Mago- sa Şube Müdürü Hasan Tekel Münih'e gi- derek Dikmen'den el konulan eserleri ın- celediler ve bunlann Anadolu, Kıbns, Bal- kanlar, Mısır, Ortadoğu ve hatta Güney Amerika kökenli arkeolojık ve etnografik eserler olduklannı saptadılar. Türk uzmanlar, Anadolu kökenli eser- lerin tanh öncesi çağlardan Cumhuriyet'e kadar uzanan on bin yıllık bir zaman dili- mini içeren orijinal taş ve pişmiş figünn- ler, çeşitli sikkeler, toprak ve madeni kap- kacaklar ve madalyonlann yanı sıra Dik- men'in kendi üretimi olan sahte eserlenn varlığını da belirlediler. Bavyera Polisi Sanat Hırsızlığı Bölii- • Konyalı tarihi eser kaçakçısı Aydın Dikmen'in Münih'teki gizli depolannda bulunan yaklaşık 6 bin tarihi eserin 1100 kadannın Türkiye kökenli olduğu belirlendi. Türkiye kaçınlan eserlerin iadesi için hazırlıklara başladı. münden PeterKitscher'in New York Times gazetesi muhabirine ve aynı bölüm dedek- tifleri Hermann Stemandel ile Tom Schne- idhuber'in Türk uzmanlanna "Ele geçiri- len eserlerden son yülarda sadece Alman- ya'da değiL tüm Avrupa'da bik böyle gör- kemlisigörülmedTdedıklen öğrenildi. Bu yetkıliler, Dıkmen'ı "yüzyıbınızın en öoem- li eski eser kaçakçısı ve sahtekârT olarak tanımlıyor. Haziran 1989'daABD'nınIndıanapolis kentınde gıyabında yargılanan Dikmen ve KıbnslıTürkyardımcılan, 1979 yılında ada- da Bizans ve Rum kiliselenndeki fresk ve mozayikleri söküp, ikonalan çalarak Al- manya'ya kaçırmışlardı. Kendisini bir "Türk arkeotoğu" olarak tanıtan Dikmen, Londra'da dünyaca ünlü, Türk sosyetesi ve sanat tarihçilerince çok iyı tanınan, yazar ve antikacı Yannis Pet- sopoulos'un yardımıyla Lysi (Agie Themo- nianos) Kilisesi'nin kubbe ve duvar re- simlerini ABD'nin Houston kentindeki Menill koleksiyonuna 1983 'te pazarlamış- tı. Dikmen, sonra adanın Boltasil (Lythran- gomi) köyünde bulunan. aynı dönemden kalma Kanakarya Kilisesi'ndeki 4 moza- yiği Hollanda'da ünlüressamRembrand'ın torunu ve bir başka sahtekâr Mkhd Van Rijn'in(47) aracılığı ile Indianapolisli ga- leri sahibi bayan Peg GoMberg'e bir mil- yon seksen bin dolara (yaklaşık 250 mil- yarlira) sattı. Dikmen'in yakalanmasında, birzaman- lar birlikte iş yaptığı ve önemli ölçüde pa- ra kazandığı van Rijn rol oynadı. Van Ri- jn, Dikmen'in kaçak ve çalıntı eserlerin sa- tışını bir yakınına gizlice video ile çektir- di ve kasetleri Alman polisine verdi. Polis, bu arada Dikmen aleyhinde büyük kanıt oluşturacak bazı fotoğraflan da giz- li deposunda buldu. Polis, çalıntı mallan pazarlamada Dikmen'e yardım eden ve daha önce Belçika'da bir sergiyi düzenle- miş bir uzman olan ve Münih'te yaşayan Yunan vatandaşı Surafim Dritsoulas'ı da yakaladı. Almanya'da eski eser ticareti serbest ol- duğu için bu konuda Dikmen hakkında herhangi bir yasal kovuşturma yapılamı- yor. Ancak hırsızlık, çalıntı mal bulundur- mak ve satmak suçundan 10 yıllık hapıs cezasmı öngören yargılamaya yakında baş- lanacağı açıklandı. Alman pohsi Türkiye'den 1100 eserin ça- lınış, kaçınlma öyküleri ve Dikmen hak- kında şimdiye değin açılmış davalar için bilgi istedi. Geçen ay Münih'e giden Türk arkeologlanna ek olarak çeşitli tarihsel dö- nemlerde uzmanlaşmış bir heyetin yeniden Münih'e gitmesinin söz konusu olduğu anlaşılıyor. Anadolu kökenli eserlerin Türkiye'ye geri verilebilmesinin, Ankara'da hazırlana- cak dosyanın içeriği ile mahkemedeki ge- lişmelere bağlı olduğu bildiriliyor. Yüzyüınen büyük tarihi eser kaçakçtsT olarak tanımlanan Aydın Dikmen (üstte)ve Bavyera polisinin gizii depolarda bulduğu tarihi eserlerden biri. Otopsi sonucu açıklandı Fokun olumu 'hastalıktan' • Foça'da ölü olarak bulunan 'Dişi Korsan' adlı fokun 1995 yılında av saçmasıyla vurulduğu, an- cak ölüm nedeninin hastalık olduğu açıklandı. ŞEVKİAVCI FOÇA - Foça Sıren Kaya- lıklan'nda ölü olarak bulu- nan 'DisiKorsan' adlı Akde- niz fokunun 18 Ocak 1995 tarihinden önce a\r saçma- sıyla vurulmuş olduğu, 1998 yılında sağlık durumunun bozulduğunun gözlendiği ve boynundaki ipin ilk kez 1995 yılında saptandığı açıklandı. Sualtı Araştırmalan Der- neği (SAD) Izmir Temsilci- liği'nin açıklamasında, 'Di- şi Korsan' adlı fokun otop- sisinin yapıldığı belirtildi. Otopside, "Sağ gözün ak- mış olduğu \e bo\nundaki ip, 1995 Mİında tespit edil- miş, kayıtlara geçmiştir. Otopsi sonucu da vurulma- nın çok önceki bir tarihteol- duğunu ortaya koymuştur. Fokun ölüm nedeni, boyun- daki ip ve akan göz ci\*nn- daki a>' saçmalannın sebep olduğu enfeksiyon olarak açddanmışür. Foça bahkçua- n ile balık çifttikierini suçla- yıa ifadeler tamamen spe- külasyondur" denildi. 'Foça'ya sığındı' SAD Akdenız Foku Araş- tırma Grubu adına açıkla- ma yapan VaJçın Savaş, ba- sın yayın organlannın du- yarlılığından memnun kal- dıklannı, ancak yanlış anla- şılmalara engel olmak ıçın yapılan çalışmalann ve bu ölüm olayının aynntılı bir şekilde duyurulmasında ya- rar gördüklenni \nrgulaya- rak "Dişi Korsan Foça'da vu- ndmuş olamaz. Kze göre vu- ruMuktan sonra Foça^-a gel- dL EğerFoça'da vurulrnuş oi- saydı bu karada ve denizde bu kadar sık görme şansı- nuz ounazdı" dedi. Savaş, fokun ölü olarak bulunma- sının, taşınmasının ve yapı- lan otopsinin WWF Akde- niz Programı Kıyı \ e Deniz Sorumlusu PaoJoGugiielmi tarafından aralıksız olarak videoya çekildiğini vurgu- ladı. Foça Yerel Fok Komitesi üyeleri, Foça Pilot Projesi Sorumlusu AFAG üyeleri ve Foça Belediye Başkanı Ni- hat Dinm'in de gözlemci olarak bulunduğu 'Dişi Kor- san'ın otopsisinin sonuçla- n şöyleaçıklandı: "DişJ Korsan'uı cesedi üze- rinde hiçbir darp ya da kur- şun yarasına rastlanmadı. Alt çenedeki dişlerin tama- men dökülmüş olduğu ve hayvaıiin za\ıfoiduğu görül- dü. Öldükten sonra deniz hareketleri nedenijle deniz dibine sürrünmesi sonucu; başın sağ taranndaki deri- nin sı\ nlmış olduğu ve başın etrafinda bulunan ipin çık- nuş olduğu göriiklü. Otopsi sırasuıda, baş derisi içerisin- de, birisi başın üzerinde di- ğer üçü sağ gözün arkasın- da olmak üzere dört adet a> saçması bulundu. Deri üze- rinde >ara olmaması ve saç- maJar etrafinda kan toplan- mamış olması nedeniyle, fo- kun yaşam süreci içerisinde, daha eski bir tarihte vurul- muş olduğuna kanaat getiril- di. Gerek baş çevresinde ve gerekse sidik kesesinde ilti- haplanma olduğu ve deri al- üvağ tabakasının normalden bir misli daha ince olduğu tespit edildi" 4 AĞRI KIİNİKLERİ^NDEKİ TEDAVÎYLE YÜZDE 70-80 AZALTILIYOR Kronik ağnlara çözüm tSTANBUL (AA) - Her yıl dünya- da 700 milyon gün işgücü kaybına, 60 milyar dolar da zarara yol açtığı be- lirlenen ve kişiye hayatı zindan eden kronik ağnlar, artık yazgı değil... Ülkemizde, başta Istanbul Üniver- sitesi Istanbul Tıp Fakültesı Ağn Klı- niği olmak üzere, 13 tıp fakültesinde, uzun süreli kanser, baş, bel, boyun, si- yatik ve romatizmal ağnlar, uygula- nan tedavilerle yüzde 70-80 oranında azaltılıyor. Istanbul Tıp Fakültesi Algoloji Bi- lim Dah Başkanı Prof. Dr. Serdar Er- dine, geçmişi insanoğlu kadar eski olan ağnnın, özellikle de uzun süren kronik ağnnın 20 yıldır başlı başına bir hastalık olarak ele alındığını söy- ledi. Hastalık olarak kabul edilen 140 çeşit ağn bulunduğunu belırten Erdi- ne, çeşitli hekimlere gitmiş olmasına karşın, 1-2 yıldır ağnlan süren kişi- lerin mutlaka, bu tür merkezlere baş- vurmalan gerektiğini kaydetti. Ağnlann, sanıldığınm aksine çok azının psıkolojik kökenli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Erdıne. "Oyüz- den ağrtyi gercekolarak kabul edip de ğerlendirmek, psıkolojik dememek la- zım" dedi. Ağnsı olan insanlann çok yaygın bir şekilde hemen ağn kesicilere sığındı- ğını anlatan Prof. Dr. Serdar Erdine, bu tür ilaçlann ancak ağnnın nedeni bulunduktan sonra kullanılabileceği- • Insanı canından bezdiren kronik ağnlar. tıp fakültelerindeki "ağn klinikleri"nde uygulanan tedavilerle yüzde 70-80 oranında azaltılıyor. Prof. Dr. Erdine, hekimlere gitmesine karşın 1-2 yıldır ağnsı devam eden hastalann mutlaka bu merkezlere başvurması gerektiğini söyledi. ne dikkat çekti. Ağn konusunda tıp eğitimi görmüş olanlann bile yeterli bilgiye sahıp ol- madığına inandığını belirten Prof. Dr. Erdine, "Ağn eşittir ağn kesici değil- dir. Çok yanlış kullanılan ilaçlar ara- sında ilk sırada antibiyotik ve ağn ke- sicilergelnor. EczacılarOdası'nın yap- brdığı araştırmaya göre, her vıl kişi başına iki kutu yanhş ağn kesici kul- lanılıvor"" dıye konuştu. Yılda 3 bin hasta Istanbul Tıp Fakültesı Ağn Klını- ği'ne yılda 3 bin yenı hasta kabul et- tiklerini bildiren Prof. Dr. Serdar Er- dine. başvuranlann yüzde 30-35"ı kan- ser. yüzde 30-35'ı bel ve boyun, yüz- de 20-25'inin de baş ağnlanndan şi- kâyet ettiklerini belırtti. Prof. Dr. Er- dine. kadınlann daha çok baş ağnsı. erkeklerin ise bel ağnsı şikâyetleriy- le başvurduğunu söyledi. Ağnlann giderilmesinde, aralann- da morfin pompalannın da bulundu- ğu ağn kesıciler, omunlik pilleri, si- nırlerin yakılması gibi pek çok yön- temin uygulandığını söyleyen Prof. Dr. Erdine. ilaç tedavilerinin yanı sı- ra hastanın eğitiminin de çok önemli olduğunu vurguladı. Erdine, klinikte çalısan psikoloğun, hastalara psıkolo- jik yönden gevşeme, agnsını kendi kendine dindirebılmesine yönelik eği- tim verdığini de sözlenne ekledi. Prof. Dr. Erdine, ağır darbe. ağır kaldırma, kaza gibi nedenler sonucu ortaya çıkan ve insanın pek çok hare- ketinı kısıtlayan bel ve boyun fıtıkla- nnın ilaçla önemli ölçüde giderildiği- ni bildirdi. Normalde bel ve boyun fi- tıgı bulunanların sadece yüzde 5- 10'unun ameliyata ihtiyacı bulundu- ğunu belırten Prof. Dr. Erdine, "Frak- iaşma başiangKiolanveçok şiddetii ağ- n yapan, vatak tstirahatı, ilaç ve fizik tedavisine cevap vermemiş ama ame- livat olmaması gereken çok büvük oranda bir ara grup var. Bizde ise tü- mü ameliyat edinyor" dedi. Kendilerinin bu tür hastalara ilaç tedavısi uyguladıklannı anlatan Prof. Dr. Erdine, ilaç tedavisi sonrası has- taya bel kaslannı kuvvetlendirici, re- habilitasyonu sağlayıcı, yeniden sağ- lik.li yaşama dönmesine yardımcı ola- cak egzersizler verdiklerini belırtti. e-posta : tan (» vol. com. tr O l r ı ı l r l a t\c±fîl*» ABD'nin Michigan eyaleti ilginç bir defîleye sahne v^ıvuıuct u ^ ı ı ı c oXA Geriye dönüşümlü ve yeniden kullanılabUir malzemelerden haznianan elbiseierin sunulduğu defilenin birdiğerözdliği deizieyi- cflerhdi Çünkii budefilenin izleyidleri >Bİruzcaçocuklanh.4.ÇevreveModaŞovu'nu izieyen Deha Koleji öğrencileri defîleye büyük ilgi gösterirken, zaman zaman şaşkmlıklarırugizle\'eiTiediler.(Fotoğraf: AP) SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN Yalnız Bir 'Jakoben'L ^Vyıllarda, Satt Çelebi'nin, kırk yılda bir radyodan V^anlattığı bir maçı dinlemek, benim için kuşkusuz, bütün politikalardan önemliydi; hele maç, Galatasa- ray-Fenerbahçe maçı olursa! Balya da (Balıkesir) Memurtar Kulubü lokalinde, böyle bir maç dınlediği- mi hatıriıyorum: babam, iki masaötede, ilçenin 'erkâ- nı' ile, Gâzi sonrası hakkında tahminlerde bulunuyor- du: bir tahmini tutmuştur Ismet Paşa, Reis-i Cum- hur olursa, Gâzi dönemınde küsup, yurt dışına çık- mış, ya da kösesine çekilmiş olan 'yol arkadaşlan'nı etrafına çağiracaktı. Bildiğiniz gibi döndüler: 1938 sonrasında, Kâzım Karabekir de, Ali Fuat Cebesoy da, Hüseyin Rauf Orbay da, Refet Bele de, devletin yüksek kademe- lerinde görev almışlardır: ilk ıkisı, TBMM Başkanlığı, Rauf Orbay, Londra Büyükelçiliği, -ki çok önemli sa- yılırdı-; Refet Bele ise sanınm sadece milletvekilliği yapmıştı. Anadolu Ihtilâli'ne merak sardırmış, bir cumhuriyet çocuğunun, anlayamayacağı meseieler- den birisi budur. Çünkü, Gâzi öncesinde, önce Ikin- a Grubu, sonra TeraJdtiperver Fırka muhalefetini tem- sil eden, bu siyasi şahıslar; hemen bütün iddilannda, uyuşmaziıklannın, Gâzi ile olmadığı, onun 'etrafı' daha ziyade Ismet Paşa ile olduğunu söyiemişler- di; o kadar kı, gerek Cumhuriyet'ın ılanı sonrasında, gerekse Hilâfet'in llgası sorununda, Hüseyin Rauf bey*in MecSs'de neredeyse boğaz bogaza getüığı şa- hıs, Ismet Paşa'dır. Peki, nasıl olur da?.. Sakın, hepsi de 'devrimci' değil, 'reformcu' olduk- lan için, olmasın? Yol arkadaşlarının teşebbüsü 1 ... ' İsmet Paşa, 'Hatıralar'möa Türkiye Cumhuriye- ti'nin gerçekleşememiş ilk 'cunta' teşebbüsünü açık- lamıştır; âdeti üzere, biraz dolambaçlı olarak, ama açık! önleyen de zaten, bizzat o! Geçenlerde televiz- yonda anlatacak oldum (Cumartesi'leri, TFİT-II, saat 21.05), tetefon susmak bilmedi; hatırlatayım, önemli- dir: "...Fevzi Paşa ile bugünlerde bir mülâkat hatr- lanm. Ikimiz başbaşa konuşuyoruz. Fevzi Paşa ba- na bundan sonra yapılacak ıslahat ve icraat için, Atatürk'ün eski arkadaşlan ile, işleri beraber ka- rariastırmavı usul rrtihaz etmesini teklrf etti. Ken- di aralannda bunu görüşmüşler. Fevzi Paşa vası- tası ile bana da tekJif ediyorlar. Ben de evet der- sem, Fevzi Paşa gidip, Atatürk'e bu karan söyle- yecek ve bundan sonraki çalışmalann böyle yü- rütülmesini teklrf edecek... Işte bütün ihtilâflar bundan çıkıyor. Şikâyet eden arkadaşlar, herkes, yann ne yapılacağını bilmiyoruz, emrivâki karşı- sında bulunuyoruz. Düşünce bu. Bunun ilerisi ne- reye varacak, ne olacak endişesi içindeler. Bun- lan bir esasa, bir beraber çalışma havasına bağ- layalım arzusundalar..." "...Fevzi Paşa meseleyi anlattı, sen de bu fikir- de mutabık okırsan, ben hepinizin namına Atatürkie konuşurum, dedi. Fevzi Paşa'ya şunlan söyiedim: devletin resmi müesseseleri, devlet işlerinin, ter- tipierin konuşulacak, müzakere edilecek ve mu- tabık olunacak zamanlannı ve vazifelileri tayin edilmiştir. Benim bütün hayatımda inandığım usul budur. Bunun için bir iç müessese ile devlet reisi- ni kordon arana almanın doğru olmadığı mütale- asındayım. Kendisi ile böyle bir konuşma yapılma- sına benim muvafakatım yoktur" (Ismet Inönü, Ha- tıralar II. s. 172. 2. Basım. 1992. Bilgi Yayınevi). ismet Paşa, mutabık olmaz, mesele kalır; gerek- çesi, doğru ve mantıklıdır: Meclis ve hükümet görev- lendirilmiş, çalışıyorken, onlann üstünde gizli bir ör- güte ne lüzum var? Aynca bu demokrasiye sığar mı? Elbette, sığmaz! Tarihimizdeki bu ilginç 'güdümlü de- mo/cras/'teşebbüsünün kahramanlan, 'sözde' Ismet Paşa -gerçekte ise düpedüz Gâzi ile- çatışacaklar- dır çoğu, menkûp olur, hele Suikast Davası'ndan son- ra iler tutar yerieri kalmaz. Akla gelen irttimaller... Şimdi soru şudur Gâzi'nin vefatını müteakip, Fahrettin Paşa'nın tel- kini ve dayatmasıyla Cumhurbaşkanı olurken, ismet Paşa acaba neden, bu teşebbüsün de' Meclis'i hiçe saydığını hatrlamamıştı? Bunu tamamlayan, ikinci soru, şöyle formüle bağlanabilir: Cumhurbaş- kanı olduktan sonra, acaba neden bu eski 'güdüm- lü demokrasi' yandaşlannı, etrafına toplamak lüzu- munu hissetmişti? Birkaç ihtimal akla geliyor: a/ O da, uygulamasın- da açtkça gösterdiği gibi, aslında 'güdümlü birdemok- rasi den yanadır da ondan. b/ Fevzi Paşa'ya ne de- miş olursa olsun, CHP1935 kurultayı için Recep Pe- ker'e hazırlattığı, arbnı imzaladığı Nizamname ve Prog- ram'da da, Meclis'ın ve TBMM'nin 'üstünde' bir 'ör- güt'düşünülmüştüde,oyüzden!dGerçekte 'yolar- kadaşlan' arasındaki uyuşmazlık, 'mahıyete' değil. 'şekle' aitti de, onun için; yâni bunlann alayı, 'reform- cu' idi, bir kısmı 'reformculuğu' Osmanlı 'alafran- galılığını' Osmanlı ailesi ve hilafet iştiraki ile sür- dürmekten vazgeçemryordu; bir kısmı ise, bu işin onlarsız daha iyi yapılabileceğini benimsemişler- di. Zaten Mustafa Kemal Paşa'nın 'radikaı/Jako- ben cumhuriyetçiliğini' de, bu türden 'alafranga' bir 'reformculuk' merakı sanryorlardı. Anadolu Inkı- lâpvelhtilâli'ninGâzi Mustafa Kemal Paşa'nın ölü- münü müteakip, neden 'yanm kalmış olduğunu' an- lamak, ne kadar da kolaylaşıyor? Alt^apı'yı değlçtlrmedikçe... 40 Karanlığı rivayetleri arasındaydı: Ismei Paşa, Gâzi'nin 'yolarkadaşlan', onun başkanlığna kar- şı elbirliğiyie muhalefete geçerler diye, korknuş, o yüzden, onlara işbiriiği önermiş; tek şart da, ilginç: 'ale- nen' Gâzi'nin aleyhinde bulunmamalan! Çoğj, -gizli ya da açık- hatıralannda, bulunacaklan kadar 'aley- hinde'' bulunmuşlardı. Fevzi Çakmak'ı yanıbaşına al- dıktan sonra, 'muhalefet'ten çekinecek ne ^almıştı ki? Asıl sebeb, o Ihtilâli radikal bir ihtilâl diyealma- malan; tam tersine, ülkenin ekonomik alt/Vapısı- nı dönüştürebilecek bir genişliğe ulaşmasından korkmalandır. Bu yolda, hepsi mutabıktı. Heosi 're- formcu ' idi: şapka giyilecek, kadınlar serbest colaşa- cak, alafranga müzik dinlenilecek, yunan/latin <öken- li alafranga bir 'kültür 1 yaratılacaktı. Bunlara hangisi- nin itjrazı oldu? TBMM Başkanlan Cebesoy'n, Ka- rabekir'in mi? Büyükelçi Rauf bey'in mi? Neden ol- sun, onlar Osmanlı'nın devr-i saftanat'nda da ha- nidir böyle yaşamaktaydılaıi Gâzi'nin şu sözleri üzerinde, ben, acaba neoan çok duşünmüşümdür? "Eyyükselenyeni nesil! Istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz tesis ettik, onu ilâ te idâ- me edecek sizsiniz!" (E. Z. Karal, 'Atatürk'ün Dü- şünceler3 , s. 93. T. İş Bankası Yayınlan, 1953) Sızce, neden böyle demişti? 'YolArkadaşlan rın hiç- birine güvenemediğinden mi? http-J/ www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlrr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle