Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yonetmenı Ortıan Erinç
• Genel Yayın Koordınaloru HikmetÇe-
tinkaya • Yazuşlen Müduru İbrahim
Yıldız • Sorumlu Müdür Fikret llkiz
0 Haber Merkezı Müdürü Hakan Kara
# Görsel Yönetmen. Fikret Eser
Dış Haberler Şinasi Danışoğlu 9 istıhbaral Cengiz
\ ıldınm • Ekonomı Mehmrt Saraç • Kultur
Handan Şenköken # Spor Abdülkadir \ ücebnan
9 Makaleier Sami Karaören 9 Duzetone \bdullah
Yaocı9Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu •Bılgı-Belgc
Edibe Buğrı • Yuıt Haberlen. Mehmet Faraç
Yavın Kurulu. tlhan Selçuk
(Başkan), Orhan Erinç, Oktay
Kurtböke, Hikmet Çetinkaya,
Şükran Soner. Ergun Balcı.
tbrahim Y ıldız. Orhan Bursalı.
Mustafa Balbav. Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı. Mustafa BaJbay Atatürk Bulvan No:
125,Kat4,Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7hat). Faks:
4195027 • tzmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya
BK 1352S 2,3 Tel. 4411220. Faks 4 4 1 9 1 1 7 » Adana
Temsilcisı: Çeön Yîğenoğlu, tnönü Cd 119 S. No: 1 Kat 1,
Tel 363 12 11. Faks 363 12 15
Müessese Mudurü Üstün Akmen 9
K.oordmator Ahmet Korulsan 9
Muhasebe Büknt Yener9!dare Hüsnin
Görer 9 Uletme Önder Çelik 9 Bılgı-
Işlem N'ail tnal 9 Bılgısayar Sısîem
Mürûvct Çaer9Satı, FaziktKuza
MEDYA C: 9 Yonetım Kurulu
Başkanı - Genel Mudur Gülbin
Erduran 9 Koordmator Reha
Işıtman 9 Genel Mudur Yardımcısı
SevdaÇoban Tel 514 07 53 -
5139580-51384«Wl,Faks 5138463
Yıyımla>an ve Basan: Yenı Gun Haber Ajansı, Basın ve Yayıncıhk A Ş
Turkocagı Cad 39 41 CağaJoğlu 34334 Isl PK.24* Istanbul Tel (0 212) 51205 05 (20hat» Faks (0 212ı 513 85 95
10NİSAN1998 Imsak: 4.55 Güneş: 6.27 Öğle: 13.13 Ikindi: 16.50 Akşam: 19.45 Yatsı: 21.10
Gümüşltane'de
umut
• Giimüşhane
(Cumhuriyet) - Danıştay
6. Daire'nin, Çevre
Bakanlığı'nın siyanürle
altın çıkanlmasına izin
veren işlemini iptal eden
Izmir I. Idare
Mahkemesi'nin karannı
onaylaması Bergama
dışında Giimüşhane'de de
coşkuyla karşılandı.
Giimüşhane ve Çevresini
Sevenler Derneği Başkanı
Avukat A1ı Haydar,
Gümüşhane'de de
siyanürle altın çıkarmak
istenildiğini belirterek
"Hukuki mücadelemize
ışık tutup yolumuzu açan
Bergama halkına teşekkür
ediyoruz" dedi. Karann
belediyeden anons
edilmesinden sonra
Gümüşhaneliler türkü
söyleyerek halay çektiler.
Korsan
rehberler
• NEVŞEHİR
(Cumhuriyet) -
Nevşehır'de korsan turist
rehberleri ile mücadele
kapsamında
gerçekleştirilen
denetimlerde, çeşitli
seyahat acentelerinde
korsan olarak çalışan 6
rehber hakkında yasal
işlemlere başlanıldığı
bildinldı. Turizm tl
Müdürü Velettin Birsöz
"Denetımlerimiz turizm
sezonu sonuna kadar
devam edecek. Amacımız
profesyonel olarak
rehberlik yapanlarla, bu
ışı korsan olarak
sürdürenleri birbirinden
ayınp, bundan
turizmımizin zarar
görmesini engellemektir"
dedi.
Türkiye ağaç
zengini
• ANKARA (AA) -
Türkiye Avrupa'nın ağaç
zengini ülkesi. Avrupa'da
725 ağaç ve çalı türü bitki
bulunurken, Türkiye, 475
tür ağaç ve çalıyı
topraklannda
banndınyor. Türkiye'de
50'si orman ağacı olmak
üzere 205 ağaç türü
yetişirken, bu sayı tüm
Avrupa'da 250. Orman
Bakanlığı Ağaçlandırma
ve Erozyon Kontrolü
Genel Müdürlüğü'nden
alınan bilgiye göre
Türkiye'de yaklaşık 9 bin
600 bitki varlığı
bulunurken, bunun 3 bini
endemik (yöreye özgü)
özellik taşıyor. Öte
yandan, Türkiye'de
bugüne kadar 2.7 milyon
hektar alanda
ağaçlandırma çalışması
yapıldı.
Çevre
• AMKARA(AA)-
Turizm Bakanı tbrahim
Günel, valiliklere genelge
göndererek tunstik
tesislerin. çevre
kirliliğinin önlenmesi
amacıyla belirli
aralıklarla denetlenmesini
ıstedı Genelgede, antma
sistemi olduğu halde
çalıştınlmayarak çevre
kırlilığine yol açtığı
saptanan tesislere cezai
yaptınm uygulanacağı
belırtıldi
Almanya'da yakalanan Aydın Dikmen'in Anadolu'dan 1100 eser kaçırdığı belirlendi
Depolardan tarih fişlordıÖZGENACAR
ANKARA - Almanya'da Bavyera polı-
sinin; eski eser kaçakçısı, sahtekâr. Kon-
yalı davulcu Aydm Dikmen'in (60) Mü-
nih'teki çeşitli gizli depolannda ele geçir-
digı 6 bin tarihi eserden 1 lOOkadannın Ana-
dolu kökenli olduğu saptandı. Çoğunluğu
Kıbns kökenli eserlerin içindeki sadece
ikonalann piyasa değerinin yaklaşık 3 mil-
yon ve fresklerin de birkaç milyon dolar
olduğu bildiriliyor.
Cumhuriyet okurlan, Izmir- Aliağa'da ge-
mi sökümtersanesi de bulunan ve ABD In-
dianapolis Federal Temyiz Mahkemesi "nm
Kıbns'tan çalınan "Kanakarya Mozayik-
leri Davası" ıle ilgilı karannda "KiHseyağ-
malayan, aşağılık, aiçak ve bavağınıri ba-
yağısı Aydm Dikmen adh Türk'ü" anım-
sarlar.
Bir ihbar sonucunda Bavyera polisi, Dik-
men'i Münih'te ekim ayında gözaltına al-
mış ve hakkındaki soruşturmayı derinleş-
tirince çeşitli adlarla kiraladığı gizli depo-
lannı ve buralarda sakladığı kaçak ve ça-
lıntı eski eserleri ortaya çıkarmıştı.
Türkiye'nin Münih Başkonsolosu AK
Yakıtal ile telefon görüşmemızde. "eser-
ler arasndaAnadohı kökenli parçalann da
olduğuna ilişkiıı bilgUerünizin bulundıığu-
nu" aktarmıştık. Bundan sonra konsolos-
luğun başvurusu üzerine Ba\yera polisi,
eserlerin kökenini saptamak amacıyla ve
Interpol aracılığı ile Güney Kıbns'tan son-
ra KKTC'den ve Türkiye'den de uzman
arkeologlar istedi.
Uzmanlar Munihte
Türkiye'den Ayasofya Müzesı Müdürü
An" Kıbçkaya,Antalya Müzesi arkeologla-
nndan Orhan Atvurve KKTC'den Mago-
sa Şube Müdürü Hasan Tekel Münih'e gi-
derek Dikmen'den el konulan eserleri ın-
celediler ve bunlann Anadolu, Kıbns, Bal-
kanlar, Mısır, Ortadoğu ve hatta Güney
Amerika kökenli arkeolojık ve etnografik
eserler olduklannı saptadılar.
Türk uzmanlar, Anadolu kökenli eser-
lerin tanh öncesi çağlardan Cumhuriyet'e
kadar uzanan on bin yıllık bir zaman dili-
mini içeren orijinal taş ve pişmiş figünn-
ler, çeşitli sikkeler, toprak ve madeni kap-
kacaklar ve madalyonlann yanı sıra Dik-
men'in kendi üretimi olan sahte eserlenn
varlığını da belirlediler.
Bavyera Polisi Sanat Hırsızlığı Bölii-
• Konyalı tarihi eser kaçakçısı Aydın Dikmen'in Münih'teki gizli
depolannda bulunan yaklaşık 6 bin tarihi eserin 1100 kadannın
Türkiye kökenli olduğu belirlendi. Türkiye kaçınlan eserlerin
iadesi için hazırlıklara başladı.
münden PeterKitscher'in New York Times
gazetesi muhabirine ve aynı bölüm dedek-
tifleri Hermann Stemandel ile Tom Schne-
idhuber'in Türk uzmanlanna "Ele geçiri-
len eserlerden son yülarda sadece Alman-
ya'da değiL tüm Avrupa'da bik böyle gör-
kemlisigörülmedTdedıklen öğrenildi. Bu
yetkıliler, Dıkmen'ı "yüzyıbınızın en öoem-
li eski eser kaçakçısı ve sahtekârT olarak
tanımlıyor.
Haziran 1989'daABD'nınIndıanapolis
kentınde gıyabında yargılanan Dikmen ve
KıbnslıTürkyardımcılan, 1979 yılında ada-
da Bizans ve Rum kiliselenndeki fresk ve
mozayikleri söküp, ikonalan çalarak Al-
manya'ya kaçırmışlardı.
Kendisini bir "Türk arkeotoğu" olarak
tanıtan Dikmen, Londra'da dünyaca ünlü,
Türk sosyetesi ve sanat tarihçilerince çok
iyı tanınan, yazar ve antikacı Yannis Pet-
sopoulos'un yardımıyla Lysi (Agie Themo-
nianos) Kilisesi'nin kubbe ve duvar re-
simlerini ABD'nin Houston kentindeki
Menill koleksiyonuna 1983 'te pazarlamış-
tı. Dikmen, sonra adanın Boltasil (Lythran-
gomi) köyünde bulunan. aynı dönemden
kalma Kanakarya Kilisesi'ndeki 4 moza-
yiği Hollanda'da ünlüressamRembrand'ın
torunu ve bir başka sahtekâr Mkhd Van
Rijn'in(47) aracılığı ile Indianapolisli ga-
leri sahibi bayan Peg GoMberg'e bir mil-
yon seksen bin dolara (yaklaşık 250 mil-
yarlira) sattı.
Dikmen'in yakalanmasında, birzaman-
lar birlikte iş yaptığı ve önemli ölçüde pa-
ra kazandığı van Rijn rol oynadı. Van Ri-
jn, Dikmen'in kaçak ve çalıntı eserlerin sa-
tışını bir yakınına gizlice video ile çektir-
di ve kasetleri Alman polisine verdi.
Polis, bu arada Dikmen aleyhinde büyük
kanıt oluşturacak bazı fotoğraflan da giz-
li deposunda buldu. Polis, çalıntı mallan
pazarlamada Dikmen'e yardım eden ve
daha önce Belçika'da bir sergiyi düzenle-
miş bir uzman olan ve Münih'te yaşayan
Yunan vatandaşı Surafim Dritsoulas'ı da
yakaladı.
Almanya'da eski eser ticareti serbest ol-
duğu için bu konuda Dikmen hakkında
herhangi bir yasal kovuşturma yapılamı-
yor. Ancak hırsızlık, çalıntı mal bulundur-
mak ve satmak suçundan 10 yıllık hapıs
cezasmı öngören yargılamaya yakında baş-
lanacağı açıklandı.
Alman pohsi Türkiye'den 1100 eserin ça-
lınış, kaçınlma öyküleri ve Dikmen hak-
kında şimdiye değin açılmış davalar için
bilgi istedi. Geçen ay Münih'e giden Türk
arkeologlanna ek olarak çeşitli tarihsel dö-
nemlerde uzmanlaşmış bir heyetin yeniden
Münih'e gitmesinin söz konusu olduğu
anlaşılıyor.
Anadolu kökenli eserlerin Türkiye'ye
geri verilebilmesinin, Ankara'da hazırlana-
cak dosyanın içeriği ile mahkemedeki ge-
lişmelere bağlı olduğu bildiriliyor.
Yüzyüınen
büyük tarihi eser
kaçakçtsT
olarak
tanımlanan
Aydın Dikmen
(üstte)ve
Bavyera
polisinin gizii
depolarda
bulduğu
tarihi eserlerden
biri.
Otopsi sonucu açıklandı
Fokun olumu
'hastalıktan'
• Foça'da ölü olarak bulunan 'Dişi Korsan' adlı
fokun 1995 yılında av saçmasıyla vurulduğu, an-
cak ölüm nedeninin hastalık olduğu açıklandı.
ŞEVKİAVCI
FOÇA - Foça Sıren Kaya-
lıklan'nda ölü olarak bulu-
nan 'DisiKorsan' adlı Akde-
niz fokunun 18 Ocak 1995
tarihinden önce a\r
saçma-
sıyla vurulmuş olduğu, 1998
yılında sağlık durumunun
bozulduğunun gözlendiği ve
boynundaki ipin ilk kez 1995
yılında saptandığı açıklandı.
Sualtı Araştırmalan Der-
neği (SAD) Izmir Temsilci-
liği'nin açıklamasında, 'Di-
şi Korsan' adlı fokun otop-
sisinin yapıldığı belirtildi.
Otopside, "Sağ gözün ak-
mış olduğu \e bo\nundaki
ip, 1995 Mİında tespit edil-
miş, kayıtlara geçmiştir.
Otopsi sonucu da vurulma-
nın çok önceki bir tarihteol-
duğunu ortaya koymuştur.
Fokun ölüm nedeni, boyun-
daki ip ve akan göz ci\*nn-
daki a>' saçmalannın sebep
olduğu enfeksiyon olarak
açddanmışür. Foça bahkçua-
n ile balık çifttikierini suçla-
yıa ifadeler tamamen spe-
külasyondur" denildi.
'Foça'ya sığındı'
SAD Akdenız Foku Araş-
tırma Grubu adına açıkla-
ma yapan VaJçın Savaş, ba-
sın yayın organlannın du-
yarlılığından memnun kal-
dıklannı, ancak yanlış anla-
şılmalara engel olmak ıçın
yapılan çalışmalann ve bu
ölüm olayının aynntılı bir
şekilde duyurulmasında ya-
rar gördüklenni \nrgulaya-
rak "Dişi Korsan Foça'da vu-
ndmuş olamaz. Kze göre vu-
ruMuktan sonra Foça^-a gel-
dL EğerFoça'da vurulrnuş oi-
saydı bu karada ve denizde
bu kadar sık görme şansı-
nuz ounazdı" dedi. Savaş,
fokun ölü olarak bulunma-
sının, taşınmasının ve yapı-
lan otopsinin WWF Akde-
niz Programı Kıyı \ e Deniz
Sorumlusu PaoJoGugiielmi
tarafından aralıksız olarak
videoya çekildiğini vurgu-
ladı.
Foça Yerel Fok Komitesi
üyeleri, Foça Pilot Projesi
Sorumlusu AFAG üyeleri ve
Foça Belediye Başkanı Ni-
hat Dinm'in de gözlemci
olarak bulunduğu 'Dişi Kor-
san'ın otopsisinin sonuçla-
n şöyleaçıklandı:
"DişJ Korsan'uı cesedi üze-
rinde hiçbir darp ya da kur-
şun yarasına rastlanmadı.
Alt çenedeki dişlerin tama-
men dökülmüş olduğu ve
hayvaıiin za\ıfoiduğu görül-
dü. Öldükten sonra deniz
hareketleri nedenijle deniz
dibine sürrünmesi sonucu;
başın sağ taranndaki deri-
nin sı\ nlmış olduğu ve başın
etrafinda bulunan ipin çık-
nuş olduğu göriiklü. Otopsi
sırasuıda, baş derisi içerisin-
de, birisi başın üzerinde di-
ğer üçü sağ gözün arkasın-
da olmak üzere dört adet a>
saçması bulundu. Deri üze-
rinde >ara olmaması ve saç-
maJar etrafinda kan toplan-
mamış olması nedeniyle, fo-
kun yaşam süreci içerisinde,
daha eski bir tarihte vurul-
muş olduğuna kanaat getiril-
di. Gerek baş çevresinde ve
gerekse sidik kesesinde ilti-
haplanma olduğu ve deri al-
üvağ tabakasının normalden
bir misli daha ince olduğu
tespit edildi"
4
AĞRI KIİNİKLERİ^NDEKİ TEDAVÎYLE YÜZDE 70-80 AZALTILIYOR
Kronik ağnlara çözüm
tSTANBUL (AA) - Her yıl dünya-
da 700 milyon gün işgücü kaybına, 60
milyar dolar da zarara yol açtığı be-
lirlenen ve kişiye hayatı zindan eden
kronik ağnlar, artık yazgı değil...
Ülkemizde, başta Istanbul Üniver-
sitesi Istanbul Tıp Fakültesı Ağn Klı-
niği olmak üzere, 13 tıp fakültesinde,
uzun süreli kanser, baş, bel, boyun, si-
yatik ve romatizmal ağnlar, uygula-
nan tedavilerle yüzde 70-80 oranında
azaltılıyor.
Istanbul Tıp Fakültesi Algoloji Bi-
lim Dah Başkanı Prof. Dr. Serdar Er-
dine, geçmişi insanoğlu kadar eski
olan ağnnın, özellikle de uzun süren
kronik ağnnın 20 yıldır başlı başına
bir hastalık olarak ele alındığını söy-
ledi. Hastalık olarak kabul edilen 140
çeşit ağn bulunduğunu belırten Erdi-
ne, çeşitli hekimlere gitmiş olmasına
karşın, 1-2 yıldır ağnlan süren kişi-
lerin mutlaka, bu tür merkezlere baş-
vurmalan gerektiğini kaydetti.
Ağnlann, sanıldığınm aksine çok
azının psıkolojik kökenli olduğunu
vurgulayan Prof. Dr. Erdıne. "Oyüz-
den ağrtyi gercekolarak kabul edip de
ğerlendirmek, psıkolojik dememek la-
zım" dedi.
Ağnsı olan insanlann çok yaygın bir
şekilde hemen ağn kesicilere sığındı-
ğını anlatan Prof. Dr. Serdar Erdine,
bu tür ilaçlann ancak ağnnın nedeni
bulunduktan sonra kullanılabileceği-
• Insanı canından bezdiren
kronik ağnlar. tıp
fakültelerindeki "ağn
klinikleri"nde uygulanan
tedavilerle yüzde 70-80
oranında azaltılıyor. Prof. Dr.
Erdine, hekimlere gitmesine
karşın 1-2 yıldır ağnsı devam
eden hastalann mutlaka bu
merkezlere başvurması
gerektiğini söyledi.
ne dikkat çekti.
Ağn konusunda tıp eğitimi görmüş
olanlann bile yeterli bilgiye sahıp ol-
madığına inandığını belirten Prof. Dr.
Erdine, "Ağn eşittir ağn kesici değil-
dir. Çok yanlış kullanılan ilaçlar ara-
sında ilk sırada antibiyotik ve ağn ke-
sicilergelnor. EczacılarOdası'nın yap-
brdığı araştırmaya göre, her vıl kişi
başına iki kutu yanhş ağn kesici kul-
lanılıvor"" dıye konuştu.
Yılda 3 bin hasta
Istanbul Tıp Fakültesı Ağn Klını-
ği'ne yılda 3 bin yenı hasta kabul et-
tiklerini bildiren Prof. Dr. Serdar Er-
dine. başvuranlann yüzde 30-35"ı kan-
ser. yüzde 30-35'ı bel ve boyun, yüz-
de 20-25'inin de baş ağnlanndan şi-
kâyet ettiklerini belırtti. Prof. Dr. Er-
dine. kadınlann daha çok baş ağnsı.
erkeklerin ise bel ağnsı şikâyetleriy-
le başvurduğunu söyledi.
Ağnlann giderilmesinde, aralann-
da morfin pompalannın da bulundu-
ğu ağn kesıciler, omunlik pilleri, si-
nırlerin yakılması gibi pek çok yön-
temin uygulandığını söyleyen Prof.
Dr. Erdine. ilaç tedavilerinin yanı sı-
ra hastanın eğitiminin de çok önemli
olduğunu vurguladı. Erdine, klinikte
çalısan psikoloğun, hastalara psıkolo-
jik yönden gevşeme, agnsını kendi
kendine dindirebılmesine yönelik eği-
tim verdığini de sözlenne ekledi.
Prof. Dr. Erdine, ağır darbe. ağır
kaldırma, kaza gibi nedenler sonucu
ortaya çıkan ve insanın pek çok hare-
ketinı kısıtlayan bel ve boyun fıtıkla-
nnın ilaçla önemli ölçüde giderildiği-
ni bildirdi. Normalde bel ve boyun fi-
tıgı bulunanların sadece yüzde 5-
10'unun ameliyata ihtiyacı bulundu-
ğunu belırten Prof. Dr. Erdine, "Frak-
iaşma başiangKiolanveçok şiddetii ağ-
n yapan, vatak tstirahatı, ilaç ve fizik
tedavisine cevap vermemiş ama ame-
livat olmaması gereken çok büvük
oranda bir ara grup var. Bizde ise tü-
mü ameliyat edinyor" dedi.
Kendilerinin bu tür hastalara ilaç
tedavısi uyguladıklannı anlatan Prof.
Dr. Erdine, ilaç tedavisi sonrası has-
taya bel kaslannı kuvvetlendirici, re-
habilitasyonu sağlayıcı, yeniden sağ-
lik.li yaşama dönmesine yardımcı ola-
cak egzersizler verdiklerini belırtti.
e-posta : tan (» vol. com. tr
O l r ı ı l r l a t\c±fîl*» ABD'nin Michigan eyaleti ilginç bir defîleye sahne
v^ıvuıuct u ^ ı ı ı c oXA
Geriye dönüşümlü ve yeniden kullanılabUir
malzemelerden haznianan elbiseierin sunulduğu defilenin birdiğerözdliği deizieyi-
cflerhdi Çünkii budefilenin izleyidleri >Bİruzcaçocuklanh.4.ÇevreveModaŞovu'nu
izieyen Deha Koleji öğrencileri defîleye büyük ilgi gösterirken, zaman zaman
şaşkmlıklarırugizle\'eiTiediler.(Fotoğraf: AP)
SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN
Yalnız Bir 'Jakoben'L
^Vyıllarda, Satt Çelebi'nin, kırk yılda bir radyodan
V^anlattığı bir maçı dinlemek, benim için kuşkusuz,
bütün politikalardan önemliydi; hele maç, Galatasa-
ray-Fenerbahçe maçı olursa! Balya da (Balıkesir)
Memurtar Kulubü lokalinde, böyle bir maç dınlediği-
mi hatıriıyorum: babam, iki masaötede, ilçenin 'erkâ-
nı' ile, Gâzi sonrası hakkında tahminlerde bulunuyor-
du: bir tahmini tutmuştur Ismet Paşa, Reis-i Cum-
hur olursa, Gâzi dönemınde küsup, yurt dışına çık-
mış, ya da kösesine çekilmiş olan 'yol arkadaşlan'nı
etrafına çağiracaktı.
Bildiğiniz gibi döndüler: 1938 sonrasında, Kâzım
Karabekir de, Ali Fuat Cebesoy da, Hüseyin Rauf
Orbay da, Refet Bele de, devletin yüksek kademe-
lerinde görev almışlardır: ilk ıkisı, TBMM Başkanlığı,
Rauf Orbay, Londra Büyükelçiliği, -ki çok önemli sa-
yılırdı-; Refet Bele ise sanınm sadece milletvekilliği
yapmıştı. Anadolu Ihtilâli'ne merak sardırmış, bir
cumhuriyet çocuğunun, anlayamayacağı meseieler-
den birisi budur. Çünkü, Gâzi öncesinde, önce Ikin-
a Grubu, sonra TeraJdtiperver Fırka muhalefetini tem-
sil eden, bu siyasi şahıslar; hemen bütün iddilannda,
uyuşmaziıklannın, Gâzi ile olmadığı, onun 'etrafı'
daha ziyade Ismet Paşa ile olduğunu söyiemişler-
di; o kadar kı, gerek Cumhuriyet'ın ılanı sonrasında,
gerekse Hilâfet'in llgası sorununda, Hüseyin Rauf
bey*in MecSs'de neredeyse boğaz bogaza getüığı şa-
hıs, Ismet Paşa'dır. Peki, nasıl olur da?..
Sakın, hepsi de 'devrimci' değil, 'reformcu' olduk-
lan için, olmasın?
Yol arkadaşlarının teşebbüsü
1
... '
İsmet Paşa, 'Hatıralar'möa Türkiye Cumhuriye-
ti'nin gerçekleşememiş ilk 'cunta' teşebbüsünü açık-
lamıştır; âdeti üzere, biraz dolambaçlı olarak, ama
açık! önleyen de zaten, bizzat o! Geçenlerde televiz-
yonda anlatacak oldum (Cumartesi'leri, TFİT-II, saat
21.05), tetefon susmak bilmedi; hatırlatayım, önemli-
dir:
"...Fevzi Paşa ile bugünlerde bir mülâkat hatr-
lanm. Ikimiz başbaşa konuşuyoruz. Fevzi Paşa ba-
na bundan sonra yapılacak ıslahat ve icraat için,
Atatürk'ün eski arkadaşlan ile, işleri beraber ka-
rariastırmavı usul rrtihaz etmesini teklrf etti. Ken-
di aralannda bunu görüşmüşler. Fevzi Paşa vası-
tası ile bana da tekJif ediyorlar. Ben de evet der-
sem, Fevzi Paşa gidip, Atatürk'e bu karan söyle-
yecek ve bundan sonraki çalışmalann böyle yü-
rütülmesini teklrf edecek... Işte bütün ihtilâflar
bundan çıkıyor. Şikâyet eden arkadaşlar, herkes,
yann ne yapılacağını bilmiyoruz, emrivâki karşı-
sında bulunuyoruz. Düşünce bu. Bunun ilerisi ne-
reye varacak, ne olacak endişesi içindeler. Bun-
lan bir esasa, bir beraber çalışma havasına bağ-
layalım arzusundalar..."
"...Fevzi Paşa meseleyi anlattı, sen de bu fikir-
de mutabık okırsan, ben hepinizin namına Atatürkie
konuşurum, dedi. Fevzi Paşa'ya şunlan söyiedim:
devletin resmi müesseseleri, devlet işlerinin, ter-
tipierin konuşulacak, müzakere edilecek ve mu-
tabık olunacak zamanlannı ve vazifelileri tayin
edilmiştir. Benim bütün hayatımda inandığım usul
budur. Bunun için bir iç müessese ile devlet reisi-
ni kordon arana almanın doğru olmadığı mütale-
asındayım. Kendisi ile böyle bir konuşma yapılma-
sına benim muvafakatım yoktur" (Ismet Inönü, Ha-
tıralar II. s. 172. 2. Basım. 1992. Bilgi Yayınevi).
ismet Paşa, mutabık olmaz, mesele kalır; gerek-
çesi, doğru ve mantıklıdır: Meclis ve hükümet görev-
lendirilmiş, çalışıyorken, onlann üstünde gizli bir ör-
güte ne lüzum var? Aynca bu demokrasiye sığar mı?
Elbette, sığmaz! Tarihimizdeki bu ilginç 'güdümlü de-
mo/cras/'teşebbüsünün kahramanlan, 'sözde' Ismet
Paşa -gerçekte ise düpedüz Gâzi ile- çatışacaklar-
dır çoğu, menkûp olur, hele Suikast Davası'ndan son-
ra iler tutar yerieri kalmaz.
Akla gelen irttimaller...
Şimdi soru şudur
Gâzi'nin vefatını müteakip, Fahrettin Paşa'nın tel-
kini ve dayatmasıyla Cumhurbaşkanı olurken, ismet
Paşa acaba neden, bu teşebbüsün de' Meclis'i
hiçe saydığını hatrlamamıştı? Bunu tamamlayan,
ikinci soru, şöyle formüle bağlanabilir: Cumhurbaş-
kanı olduktan sonra, acaba neden bu eski 'güdüm-
lü demokrasi' yandaşlannı, etrafına toplamak lüzu-
munu hissetmişti?
Birkaç ihtimal akla geliyor: a/ O da, uygulamasın-
da açtkça gösterdiği gibi, aslında 'güdümlü birdemok-
rasi den yanadır da ondan. b/ Fevzi Paşa'ya ne de-
miş olursa olsun, CHP1935 kurultayı için Recep Pe-
ker'e hazırlattığı, arbnı imzaladığı Nizamname ve Prog-
ram'da da, Meclis'ın ve TBMM'nin 'üstünde' bir 'ör-
güt'düşünülmüştüde,oyüzden!dGerçekte 'yolar-
kadaşlan' arasındaki uyuşmazlık, 'mahıyete' değil.
'şekle' aitti de, onun için; yâni bunlann alayı, 'reform-
cu' idi, bir kısmı 'reformculuğu' Osmanlı 'alafran-
galılığını' Osmanlı ailesi ve hilafet iştiraki ile sür-
dürmekten vazgeçemryordu; bir kısmı ise, bu işin
onlarsız daha iyi yapılabileceğini benimsemişler-
di. Zaten Mustafa Kemal Paşa'nın 'radikaı/Jako-
ben cumhuriyetçiliğini' de, bu türden 'alafranga' bir
'reformculuk' merakı sanryorlardı. Anadolu Inkı-
lâpvelhtilâli'ninGâzi Mustafa Kemal Paşa'nın ölü-
münü müteakip, neden 'yanm kalmış olduğunu' an-
lamak, ne kadar da kolaylaşıyor?
Alt^apı'yı değlçtlrmedikçe...
40 Karanlığı rivayetleri arasındaydı: Ismei Paşa,
Gâzi'nin 'yolarkadaşlan', onun başkanlığna kar-
şı elbirliğiyie muhalefete geçerler diye, korknuş, o
yüzden, onlara işbiriiği önermiş; tek şart da, ilginç: 'ale-
nen' Gâzi'nin aleyhinde bulunmamalan! Çoğj, -gizli
ya da açık- hatıralannda, bulunacaklan kadar 'aley-
hinde'' bulunmuşlardı. Fevzi Çakmak'ı yanıbaşına al-
dıktan sonra, 'muhalefet'ten çekinecek ne ^almıştı
ki?
Asıl sebeb, o Ihtilâli radikal bir ihtilâl diyealma-
malan; tam tersine, ülkenin ekonomik alt/Vapısı-
nı dönüştürebilecek bir genişliğe ulaşmasından
korkmalandır. Bu yolda, hepsi mutabıktı. Heosi 're-
formcu ' idi: şapka giyilecek, kadınlar serbest colaşa-
cak, alafranga müzik dinlenilecek, yunan/latin <öken-
li alafranga bir 'kültür
1
yaratılacaktı. Bunlara hangisi-
nin itjrazı oldu? TBMM Başkanlan Cebesoy'n, Ka-
rabekir'in mi? Büyükelçi Rauf bey'in mi? Neden ol-
sun, onlar Osmanlı'nın devr-i saftanat'nda da ha-
nidir böyle yaşamaktaydılaıi
Gâzi'nin şu sözleri üzerinde, ben, acaba neoan çok
duşünmüşümdür? "Eyyükselenyeni nesil! Istikbal
sizsiniz. Cumhuriyeti biz tesis ettik, onu ilâ te idâ-
me edecek sizsiniz!" (E. Z. Karal, 'Atatürk'ün Dü-
şünceler3
, s. 93. T. İş Bankası Yayınlan, 1953)
Sızce, neden böyle demişti? 'YolArkadaşlan rın hiç-
birine güvenemediğinden mi?
http-J/ www. prizma.net tr/ A İLHAN
http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlrr