16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10NİSAN1998CUMA 10 KÜLTÜR Sanat dünyamızın isimlerine, fantastik bir akşam yemeğine kimleri davet edeceklerini sorduk Düşsel sofranızuı konuldarı ldm? Bjr akşam yemeği için hazırlanan konuk lis- tesi pilç/'düşgücümüz üzerine çok şey söyleye- /loîÜr. Hele bu butün kısıtlamaların ortadan kaldınldığı bir listeyse... Birbirine zıt kişileri mi, uyumlu kişileri mi, anlaştığımız kişileri mi, yoksa hesaplaşmak istediklerimizi mi çagınrdık bu fantastik akşam yemeğine... The New York Times ve Guardian gazetelehnin Amerika ve Avrupa daki ünlülere yönelttiği düşgücünü zor- layan busoruyu biz de ülkemizin seçkin isimleri için yeniden biçimlendirdik. Aldığımız yanıtlar, edebiyat dünyamızın çoğunlukla kendi alanlanndaki ünlüleri tercih ettiğini, öteki dallardaki sanatçıların da spor. politika, sosyalbilimlerdallarma hiç ilgigöster- mediğini ortaya koydu. Marilyn Monroe'nun pek çok erkek ev sahibinin masasından eksik ol- madığı yemeğin, en çok tercih edilen konukları arasında Nâzım Hikmet, Haldun Taner ve Shakespeare yer alıyor. Bir akşam yemeği yerine, ıssız bir adada. başrollerini Julio Iglesias, Clark Cable, Ricky Martin \e Cüneyt Arkın'ın paylaştığı, dav- etlilerin ise Mona Lisa, Erica Jong, Susan Son- tag, Miijde Ar, Bülent Ersoy ve Duygu Ase- na 'nın olduğu birfılmgösterimigerçekleştirmek isteyen de oldu. Tam birgourmet olarak, yemek- te sunulacak yiyecekleri ve içecekleri ayrmtılı biçimde anlatıp yazın, sinema, caz, plastik dünyasından ünlülerle iki ayrı masa kurup gar- sonlukyapan da.. konuklarıyla insanlıgın genel durumu üzerine tartışma vapmayı, insamrt ve vaşamın anlamı üzerinde konuşmavı veğleyen de... tşte, yönelttiğimiz soruya birbirinden ilginç yanıtlar veren kişilerin seçimleri: MEMETFUAT- Davet. Erenköy'de dedemin bahçesinde yapılıyor. Dedem Mehmet Ali Paşa ile lyem bir köşede oturuyorlar. Yemeği Piraye ıle İzgen hazırlıyor. Davetliler de dört kişi. Yemek, Nâzım'ın davet ettiği üç kişi için ya'pılıyor: Cervantes, Makysvel ve Lenin Nâzım konuklannı ağırlıyor ama biz yapiyoruz daveti. Piraye konuklannı ağırlamak için yırtınıyor, İzgen ise onun eli ayağı olmuş, harap ediyor kendini. Nâzım, Lenin'e hayran, onsuz olamaz, başsevgilisi. Makyavel dünyanın en dürüst insanı, gördüklerini olduğu gibi söylediği için yakın arkadaşı. Sonuna kadar mücadele ettiği için Cervantes'in Don Kişot'luğuna hayran Nâzım. SELİM tLERİ - Dostoyevsld, Virginia Woolf, Katherine Mansfield, Sait Faik, Behçet Necatigil, Abdülhak Şinasi, Ahmet Hamdi Tanpınar, Marilyn Monroe. IŞIL ÖZGENTÜRK - Marion Brando, Don Kişot. Karl Marx, Nâzım Hikmet, Happe Bacı (Antep'te küçükken bana hikâyeler anlatan kadın) ve Fefllni. Nâzım Hikmet. Suat Derviş ve Sevgi Soysal'ın arasına otururdu. Mutlaka karşılannda da ben olurdum. Don Kişot belli bir süre sonra gelirdi, çünkü yemeğin renklenmesi gerekiyor. Marion Brando'nun nereye oturacağı belli değil. Marx bütün şaşkınlığıyla bizi seyrediyor. Happe Bacı herkesi birbirine yakıştınp çeşitli aşk hikâyeleri uyduruyor. Ve Fellini bir köşede oturup davete katılanlann karikatürlerini çiziyor olurdu. Brando ise Fellini'ye "Beni neden sişman halimle çiziyorsun, gençiik .-... halimi çiz" derdı. Ben de zaten Brando'nun genç halıni çağınrdım. MİNA URGAN - Thomas Moore'u bir yanıma, yıne aynı yüzyıldan Montaigne'yi bir yanıma, Shakespeare'i ise karşımda görmek isterdim. HÜSAMETTİN KOÇAN - Şu günlerde Antalya'da olduğum için Akdeniz'le ilgili bir sofra hazırlamak isterdim. Figyas, BraudeL, Cousteau ve Yaşar Kemal'i davet ederdim. Herhalde Akdeniz üzerine konuşurduk. GÖRGÜN TANER - Ben bir akşam yemeği yerine ıssız bir adada bir film gösterimi gerçekleştirmek isterdim. Filmin başrollennı Julio Iglesias, Clark Gable. Ricky Martin ve Cüneyt Arkın, müzıklerinı Goran Brego\ic ve Kenn>' G üstlenirken filmin yönetmenliğinı ise Andrei Tarkovsky yapıyor. Filmin senaryosu ise Andy Warhol'a ait. Davetliler ise Mona Lisa, Erica Jong, Susan Sontag, Müjde Ar, Bülent Ersoy ve Duygu Asena. Filme gelen davetlilerin kendi aralannda ne konuştuklan beni hiç ilgilendirmiyor. GÜLRİZ SURURİ - Ben vereceğim davete Shakespeare, Haldun Taner, Aziz Nesin, Marilyn Monroe, Greta Garbo ve Nâzım Hikmet'i çağınrdım. Benimle birlikte hayli ilginç bir masa olurdu, herhalde. •Rt MJir davet düzenlemek istiyorsunuz. Bir akşam yemeğL Olanaklanmz neredeyse sınırsız. Bir yoksul oduncuyu, bir krah, bir hollytvoodyıldızım, bir sosyete ünlüsünü, en zor beğenir sanatçılan bile ağırlayabilecek olanaklanmz var. Üstelik konuklannızın yaşıyorya da herhangi bir çağda yaşamış olmalan sorun değil Sihirli lambanızı üflediniz ve köleniz 'cin 'e, çağıracağımz konuklann tistesini verdiniz. Akşama hepsi hiç eksiksiz masada yerlerini alacaklar. Listenizi bir de bize söyler misiniz? MEMETBAYDUR- Sekiz kişilik bir öğle yemeği düşünüyorum. Ben hariç sekiz kişi, tanıdığım ölüleri çağırmadığım bir sofra. Luis Bunuel ile Orhan Veli'nin arasında Greta Garbo oturuyor. Anton Çehov ile Oğuz Atay'ın arasında Biliie Holiday Masanın bir başında Samuel Beckett öbür ucundaysa Duke EUington. Belçika'da bir manastırda on ikinci yüzyıldan beri papazlarca üretilen Grimbergen birası içiliyor ya da 1967 Chateau Margaux şaraplar. Mersinbalığı fümesi, jambon, çavdar ekmeği, Sibirya salmon havyan, eski Konya kaşar peyniri, keçi peyniri, tütünlük pastırma. kırlangıç balığı çorbası var sofrada. Yandaki ikinci masada Chartie Chaplin, Charies Danvin, Sait Faik, Haldun Taner. Nurullah Ataç, Matisse, Marcel Duchamp ve satranç üstadı Raoul CapaManca oturuyor. Herkesin gözü Greta Garbo'da. Garbo ise viski içip (yirmi bir yıllık Knockando) Bunuel'in anlattıklanna gülüyor. tki masada da bana oturacak yer kalmadığı için garson kılığında ortalıkta dolaşıyorum. YILDIZKENTER- Böyle bir şey için kafamı yormam. Beraber olmak istediklerimle zaten oluyorum. Shakespeare'la beraber oluyorum, annemle hemen hemen her gün konuşuyorum, bırlikteyim. Ancak ben öldüğümde, ölecek onlar. Hepsine değişik zamanlarda vakit ayınyorum. Zaten böyle bir akşam yemeğinde hepsiyle eşit derecede ilgilenemezdim. Ayn ayn buluşmak daha güzel. RENGtM GÖKMEN - Konuklanm güzel ve akıllı bayanlar olurdu. Çağımızdan ve tarih içinden güzel ve akıllı kadınlan davet ederdim. Erkek konuklanmın da olmasını isterdim, ancak bayanlann ilgisini paylaşmak istemediğim için onlan çağırmazdım. Jan Dark'tan Maril>n Monroe'ya, Eva Herzigova'ya kadar birçok bayanı davet ederdim. Elbette güzel ve akıllı Türk bayan konuklanm da olurdu. Ancak Margaret Thatcher ı davet etmezdim. Müzik ve sanat alanından kişiler ağırlıkta olurdu. Herhalde konumuzda aşk ve sanat olurdu. Eğer böyle bir hayal kurulacaksa gerçekleştirilmesi en güç hayalleri kurmak gerekir. AHMET CEMAL- Nenni Lygur, Shakespeare. Brecht, \Valter Benjamin. politıkacı olarak gördüğüm ıçın Joan Baez ve Albert Camus olurdu akşam yemeğımın konuklan. İnsanlıgın genel durumunu nasıl gördükleri üzerine bir tartışma açılmasını isterdim. Kendi zamanlanndan bugüne insanlann düşünce gelişiminın (insanlık değerlerinin) olumlu mu yoksa olumsuz bir yönde mi geliştiğini değerlendirtip en son olarak da her birıne insanın ve yaşamın anlamından ne anladıklannı sorardım. ARAGÜLER- Leonardo da Vinci, Beethoven, Buda, konfüçyus. hep ınsan olacak değil ya, bir de dinozor görmek isterdim akşam yemeğımde. NEDİM GÜRSEL - Bö> le bir akşam yemeği için ölülerden Fatih Sultan Mehmefı ve Gentile Beflini'yı çağınrdım. Fatıh'le Bellını'yı yan yana oturtup karşılarına da ben otururdum. Uzun yıllar hikâyelenmde anlattığım ve uzun zamandır görmediğim genç kadını yanıma alır, öbür tarafıma da onu görmemi engelleyen kışiyi oturturdum. Sanıyorum konuşacak çok şeyımiz olurdu. Türkiye'deki sohbeti çok sevıyor ve özlüyorum. Böyle bir akşam yemeği için Yakup Restoran'ın en büyük masasını hazırlatıp dostlanmı ve gazeteci arkadaşlanmı da yanıma alırdım. ALİÖZGENTÜRK- Atatürk. Rimbaud ve bugüne kadar yaşamıma girmiş tüm se\'giîilerimi çağınrdım bu akşam yemeğine. Wilde'ın karısı Constance'a vefa borcu ödeniyor Constance, küçük oğiu Cyril ile. Kûltür Servisi - Oscar Wilde'ın kansı Constan- ce'ın unutulmuş, trajik yaşamı; ölümünün yüzüncü yıldönümünde tngiltere ve Italya'daki hayranlan ta- rafından gündeme getirilecek. Oscar Wilde'ın toru- nu ve Oscar Wilde Derneği'nin üyesi Merlin Hol- land. Constance VVilde'ın mezannı restore ettirerek mezann başında birtören düzenledi. Büyükannesi- nin evlilik yüzüğünü kaybetmemek için sürekli ser- çe parmağında taşıyan Holland. Oscar Wilde'ın ha- pishaneden çıktıktan sonra Italya'ya kansının yanı- na dönmemesini büyük talihsizlik olarak değerlen- diriyor. Holland'a göre büyükannesinin sağladığı sevgi ve güven, büyiikbabasını yeniden edebiyat dünyasına döndürebilirdi. Zengin bir avukatın kızı olan Constance Lloyd, rağbet görmeye başlamış olan yazar Oscar VVilde'la evlendiğinde 26 yaşındaydı. Çiftin iki çocuğu oldu: Vyvyan (Holland'ın babası) ve Birincı Dünya Sava- şı'nda ölen Cyril. Oscar ve Constance başlangıçta çok mutluydular. Hatta Constance kocasının eşcinsel olduğu yö- nündeki söylentileri son ana kadar reddetti. Ancak Wilde Queensberry Markizi'nin oğlu Lord Aifred Douglas'la (Bosie) ile yaşadığı ilişki nedeniyle tu- tuklanıp hapse atıldığında Constance da Londra dı- şına çıkmaya zorlanmıştı. Constance iki oğluyla ltalya'da yeni bir yaşam kurmaya çalışırken kocasının hapisten çıktıktan son- ra yanına dönmesini bekliyordu. Ancak VVilde. dı- şan çıktığında yaşammı Bosie ile sürdürerek kansı- nın bulunduğu yere ölümünden bir yıl sonra gitti. Os- car Wilde, kansının mezannı ziyaret ettiğinde kır- mızı güllerle donattığı mezann yanında saatlerce ağ- ladı. VVilde'ın hapıshaneden çıktıktan sonraki yaşa- mı üzerine bir kitap yazan Holland, büyükannesinin Oscar Wilde'ı kendisinden bilerek uzak tuttuğu yö- nündeki söylentileri yalanlıyor. Pek çok Wilde uz- manı da ünlü ozanın kansının yaşamını tam bir tra- jediye cevirmiş olmasını Ballads of Reading Go- al'daki "Her adam sevdiği şeyi öldürür" mısralany- la açıklıyorlar. Constance Wilde, Italya"ya yerleştikten sonra adı- nı Holland olarak değiştırdı \e kırk yaşında vefat et- tiğinde mezar taşına sadece 'Constance Mary Lloyd' adı yazılmıştı. Mezar taşına Oscar VVilde'ın eşi ifa- desi çok sonradan eklendi. Yüzüncü ölüm yılı nede- niyle düzenlenen etkınlikler sayesinde artık Oscar Wilde'ın kansı Constance olarak anımsanacak. YAZI ODASI SELİM İLERİ Artist, On Beş Günde Bir Çıkar Arkadaşım Şakir Eroğlu'nun zengin bir dergi ko- leksiyonu var. Orada geçmişin, kırk yıl öncesinin Ar- tist dergilerini buldum. Geçmişin haberleri, dediko- duları, hele o geçmiş zamanın magazin üslubu beni ardı sıra sürükledi. Artist, 1960 ilkyazında çıkmaya başlamış, on beş günde bir çıkarmış. Derginin 'beş renkli' kapaklan bir- denbire Cihangir'e götürdü. Rum bakkalın kapısın- da asılı dururdu Artist. Gizlice alır, okurdum. O za- manlar 'jön prömiye' olmaya karar vermiştim... Artist'in ilk sayısında kapak resmi Ayşecik'in: "Tür- kiye'nin Şiriey'iZeynep (Ayşecik)". Ayşecik filmleri- nin gişe rekorları kırdığı dönem. Zeynep Oeğirmen- cioğlu küçücük bir çocuk. Aslında Türk sinemasının küçümsendiği yıllardı. Sözümona kentsoylu geçinenler Türk filmlerinden uzak durmaya adeta özen gösterirlerdi. Sayfaları çeviriyorum: Belgin Doruk'la Göksel Arsoy'un röportajı. Üstelik sorulan Göksel Arsoy sor- muş. Ikilinin birlikte duygusal filmler çevirdikleri za- manlar; Samanyolu'nu kim hatırlamaz, sonra Aşkın Saati Gelince, ötekiler. Belgin Hanım çiçeklerden en çok gülü seviyor- muş. Artist olmasa, şair ya da ressam olmak ister- miş. Göksel Arsoy'un sevdiği şair Behçet Necati- gil'miş. Belgin Doruk şiir yazar mıydı bilmiyorum ama, çok kitap okurdu. Sinemadan aynlıp insanlardan da kaç- tığı hüzünlü yıllarında romanlara sığınmıştı. Artist 'mecmua'sında gencecik, güzel bir kadın gülümsü- yor objektife. Yazı ve kışı sevdiğini söylüyor. Kışın kar- topu oynamaya bayılırmış... Sevgili Belgin Hanım... Bakın, ikinci sayıda Gönül Yazar "dalmış, Hilton Oteli'ndenlimanıseyrediyor"... Hilton'un Istanbul'da büyük yankılar uyandırdığını hemen söylemeliyirn. Otel açıldıktan sonra akın akın gidilmiş, 'Hilton' gö- rülmüştü. Hilton'da beş çayı sınıf atlama sorunu gi- bi bir şeydi. Gönül Yazarilk filmi Taşbebek'ten memnun değil- miş. Sinemamızın "intizamsızlığından "yakınıyor. Çe- kimler geç başlıyormuş, rejisör ve baş aktörsete geç geliyorlarmış. Zaten Taşbebek de iyi birfilm olmamış. Dikkat ettim, neredeyse bütün röportajlarda, yıkjız- lara sevdikleri yazarlar soruluyor. Romancının, şairin, hikâyecinin değerler yelpazesinde bir yeri var bes- bellı. Gülistan Güzey, Aziz Nesin'le Çetin Altan'ı çok beğeniyor, Çetin Attan'ın hiçbir yazısını kaçırmıyor- muş. Lale Oraloğlu'nun beğendiği romancı Yaşar Kemal... Yazarlar Turkiye'de o kadar gündemde ki, o mev- sim Haldun Taner'in Fazilet Eczanesi oyunu Şehir Tıyatrosu'nda sergileniyor, çok begeniliyor, kıskanç- lığa yol açıyor. Fazilet Eczanesi'nin başansını çeke- meyenler, Haldun Taner'in Giradoux etkisinde kal- dığını ileri sürmüşler; Artist'in dedikodu sayfası bu olaya bir buçuk sütun yer ayırmış. Yirmi Yedi Mayıs olur olmaz, Artist, geçmişin siya- silerine saldında gecikmiyor ve Çankaya 'âtemleri'ru anlatmaya koyuluyor. Refik Koraltan Çankaya Köş- kü'nde konser veren Sevim Çağlayan'a şöyle ses- lenmiş: "Kız Sevim!.. Evlâdım, neden açık saçık giyinme- din bakayım? Gazinoda soyunursun da burada mı giyinik durursun?" Bunun üzerine Celâl Bayar da şöyle demiş: "lla- hi Refik, anlayamadın mı, Sevim Hanım rahibe olma- ya karar vermiş..." O günlerin basını bu soy yazılaria dolup taşardı. Bu soy yazılarla geçmişin kötü yönetimi gözler önüne se- riliyor sanılırdı herhalde. Zaman geçince, işte bunca zaman sonra, sadece acı uyandınyor. Artist'in kısa haberler köşesinden kırk yıl öncesi- nin söylemine örnek bir haberi alıntılıyorum, gülüm- seriz umuduyla: "Büyük yıldız Zeki Müren'e senenin ilk manolya- sını bir gazeteci arkadaşı takdim etmlştir. Tepebaşı gazinosundaki soyunma odasında ıstirahat etmek- te olan Zeki Müren'in, manolyayı görünce neşesi artmış, hemen sahne komisi Mustafa 'ya seslenmiş ve manolyayı koymak için biraz su istemiştir." Artist'in sayfaları bitecek gibi değil. Takvimde lz Bırakan: (Y) "Ikisinin yanyana gelişinde ise, koca biryüzyı- lın iki harfte özetlenişi." Ishak Reyna, Alfabetika, Yapı Kredi Yayınlan, 1998. Şartoct Wendy VVHiams mtihar ettl • Kûltür Senisi - Şarkı söylerken sahnede doğaçlama yoluyla müzık aletlenni parçalaması ve testereyle gitannı kesmesiyle tanınan Wendy O.VVilliams (48) intiharetti. Menajeri ve sevgilisi Rod Swenson tarafından evinin yakınındaki bir ormanda ölü bulunan şarkıcının, uzun süredir bunalım geçirdiği ve beynine kurşun sıktığı bildirildi. Uzun yıllar "The Plastamic' adlı grupla çalışan şarkıcı, birkaç yıldır şarkı söylemi>ordu. Sanatçı, 1985 yılında 'En 1yi Kadın Rock Şarkıcısı* olarak Grammy Ödülü'ne aday gösterilmişti. K Ü L T Ü R • Ç t Z İ K K  M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle