12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8MART1998PAZAR HABERLER Kltap günleri • İstanbul Haber Senisi - Vehbi Koç Yakfı Özel Lisesi"nde2-6Mart 1998 tarihleri arasında "7. Kitap Fuan ve Söyleşi Günleri" düzenlendi. Ozan Fazıl Hüsnü Dağlarcanın açılışını >aptığı sö\leşi günlerinde, gazetemiz yazarı Ataol Behramoğlu. Haluk Çetin ile bırlikte müzik eşlığinde şıır dinletisi sundu. Okulda aynca şair Suna\ Akın. yazar Buket Uzuner. dil konusunda yaptığı araştıımalarla taninan Vural Sözer. \ azar Feride Çiçekoğlu. Sema Kaygusuz. O\ a Bo\ dar \ e tskender Över"in de katıldığı sövleşiler düzenlendı. Seçmenlere bülten • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP Ankara Milletvekıli Yılmaz Ateş, seçmenlerı için yayımladiğı bültende. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in göreve geldiğinden bu \ana belediye hizmetlerine yaptığı zamlan anlattı. Ataş. "Merhaba" adlı bülteninde. "Ankaralıya Bilgi Raporu 1" başlığını kullandı. Bültende. Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek'in 4 \ılda suya yüzde 3 bin 300. ekmeğe yüzde 833. doğalgaza yüzde 1875. ulaşıma yüzde 1500. kömüre ise yüzde 900 oranında zam yaptığı belirtildi. Ömer Bilgin'e yangı yotu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- TBMM Anayasa-Adalet Karma Komisyonu. DYP Isparta Milletvekili Ömer Bılgının TURBAN Genel Müdürlüğü dönemındeki yolsuzluk dosyalannın tümünden dokunulmazlıgını kaldırmaya hazırlanıyor. Karma komi^yonun. daha önce 5 ayrı do>\ adan dokunulmazlığının kaldınlmasını istediği Bilgin'in. salı günü vapılacak toplantıda yine TURBAN yolsuzluğu ıle ilgili kalan 3 fezlekesi karara bağlanacak. Daha önce dosyalan inceleyen hazırlık komıs\onlarının raporlan doğrultusunda karma komisyonun. yine bu dosvalardan da Bilgin'ın dokunulmazlıgını kaldırması bekleniyor. Güney Afrika haftası • İstanbul Haber Ser\ isi - "Güney Afrika Cumhuriyeti Haftası" etkinliklen yann saat 19.00'daCe\lan Inter Continental Balo Salonu'nda düzenlenen açılış kokteyliyle başlıyor. Güney Afrika Cumhuriyeti Büyükelçisi Thomas \Vhellerin de katılacağı kokteyle ünlü şarkıcı Paul Simon'a eşlık eden Güne\ Afrika yerli müziğınin en iyi temsilcılerınden Thula Sizue de renk katacak. Etkinlikler 15 Mart'a kadar sürecek. Eroglu'na tazminat davası B İstanbul Haber Senisi - Sanatçı Musa Eroslu'nun son kasetinde yer alan "'Halil Ibrahim" \e "Yolun Sonu Görülüyor" isimli parçaların bestecisi Selahattin Aygün. kendisine telif ücretı ödenmediği gerekçesiyle tstanbul Ticaret Mahkemesi'nde 5 milyar liralık tazminat davası açtı. Kasedi çıkaran Du\gu Müzik Plakve Kasetçilik'in yapımcısı Sinan Çelik ise Aygün'ün parçalan verirken kesinlikle telif istemediğini belirttı. Prof. Dr. Ahmet Tonak, OECD'nin Çok Taraflı Yatırım Anlaşması'na dikkat çekiyor Yabancı yatırıın uyansıIŞIK KANSU ANKARA-ODTÜ İktısat Fa- kültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Tonak. vabancı sermaye yatırımlannın özgürleşmesi için bir dizi hükmü içeren \e OECD tarafından hazırlanan **Çok Ta- raflı Yatırım Anlaşması"nın (ÇTYA). ülkelerin çokuluslu şir- ketlerle (ÇUŞ) yatınmlara iliş- kin pazarlık yapabilme. kendi çı- karlannı düşünerek kalıplar ko- y abilme olanağını tümüy le orta- dan kaldırdığını sövledi. Tonak. " kanada anlaşmaya 55 sayfalık eleştiri getirirken. ABD ÇTYA'yı imzaya >anaş- ma/ken Türkiye'nin bu konuda kendi çıkarlarını gözeten heniiz söyleyecek bir cümlesi bile olma- yışı en azından yakışıksızdır" yo- rumunu yaptı. Tonak. ÇTYA'nın gerçekleşmesinin Türkiye açı- sından vahım sonuçlar doğura- caöını da ifade etti. • OECD tarafından hazırlanan Çok Taraflı Yatırım Anlaşması'nın (ÇTYA), ülkelerin çokuluslu şirketlerle yatınmlara ilişkin pazarlık yapabilme, kendi çıkarlarını düşünerek kalıplar koyabilme olanağını tamamen ortadan kaldırdığını söyleyen Tonak, Türkiye'yi uyardı. OECD'nin ÇTYA hazırlıkla- rını uzun süredir izleyen Prof. Tonak. özellikle son 5-10 yılda. dünya ticareti ve yabancı yatı- nmlann hızla artması sonucu ge- lişmiş ülkelerdeki şirketlerin. dış ticaret alanında bir hukuksal çer- çeveye, kurumsal yapıya gerek- sinim duyduklannı belirterek şöyle konuşru: "Uruguay ânesinde yaklaşık 120 ülkenin katıhmıyla GATT anlaşması imzalandı. Ancak, ya- bancı \atırımlara ilişkin benzer bir hukuksal çerçeve ve kurum- sal yapı Uruguay'da oluşamadı. Çiinkü, zirveye katılan 3. dünya ülkeleri çatla'k sesler çıkardılar, G ATT'a eleştiriler getirdiler. Bu- nun üzerine ABD \e AB ülkele- ri, isteklerini yerine getirmek için en uygun kurumsal ortamın. zenginler kulübü olarak anılan OECD olduğunu düşünerek, "Çok Taraflı Yatınm Anlaşma- sı nı OECDbünyesindeoluştur- mayı uygun buldular. ABD, NAFTA deneyimi sırasında an- laşma metni açıklanır açıklan- maz büyük tepkileıie karşılaştı. Hatta anlaşma nerede\se ABD kongresinden geçemiyordu. Bu nedenle, OECD'deki taslak ça- lışmalan olası eleştirileri önle- mek kaygısr» la çok bü> ük bir giz- lilik içinde sürdürüldü. Ancak, taslak metin 6-7 a> önce kamu- oyuna sızdı. Ardından da ÇT\ A'nın içerigine dönük eleş- tiriler yoğunlaşn." Anlaşmanın yabancı yatırım- ları alabildiğine özgürleştirdiğı- ne değinen Tonak. sözlerini şöy- le sürdürdü: "Örneğin Çin, kendi iktisadi kalkınma stratejisi içinde gerek- sinim du>duğu yabancı yatınmı ülkesine çağırıyor. Böylece, tek- noloji ediniyor. istihdam yaratı- yor ve hatta ihracatını arttınyor. Ama koşullar koyuyor: İşletme- lerde Çinli mühendislerin kıılla- nılması. istihdamuı ne kadannın Çin'den sağlanacağı. Çinli yöne- ticilerin şirket yönetimine girme- si. ne kadar süre sonra >atırımın Çin'e devredileceği gibi. Pazan- nın büyük. ücretlerin düşük ol- ması bütün bu koşullara rağmen çokuluslu şirketleri Çin"de yatı- nm yapmaya zorluyor. Oysa, ÇTYA'nın getirdiği yeni çerçeve. Çin'in ko>duğuna benzer kayıt- Kayıp anaları günü Cumartesi Anneleri kayıp yakınlan için diin 147. kez Galatasaray'da otıırdu. Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nden bir gün önceki eylemde gözaltında kaybolduktan sonra cesedi bulunan Hasan Ocak'ın annesi, kadınlann '8 Vlart Düma Emekçi Kadınlar Günü'nü kurladı. "Analann öfkesi katilleri boğacak. hepimiz kayıp anasıyız" sloganlanmn da atıldığı e> leme çok sa> ıda demokratik kitle örgütü tcmsilcisi ve kadın destek verdi. (Fotoğraf: K.AAN SAĞANAK) Kamu çalışanları, kazanılmış haklarını kaybetmemek için eylem yapıyorlar Menumm :xmuınkıması doğnfc lan daha sınırlı bir düze\de bile olsa herhangi bir ülkenin koyma- sı olasılığını tümüyle ortadan kal- dınyor. Adeta ülkelerin elini ko- lunu bağlı\or. ÇT\A. ülkelerin yabancı \atırımlar konusunda çokuluslu şirketlere farklı kural- lar koyamayacağını öngörüyor. Yani bu anlaşma>a göre, ülkeler, çokuluslu şirketlerle pazarlık yapnıa olanağına sahip olama> a- caklar. Bir ülkede herhangi bir sektöriin \abancı serma>e\e ka- palı olması söz konusu edileme- >ecek. Anlaşma>a a> kın hareket eden ülke, çokuluslu şirketler ta- rafından anlaşma u\annca ku- rulacak ulusiararası mahkenıev e \erilebilecek. O ülkeden muaz- zam tazminat cezalan istenebi- lecek. Genellikle yabancı serma- ye. az gelişmişlikten kurtulma- nın önemli bir aracı olarak gös- terilir. Az gelişmiş ülkelerin ta- samıf azlığından doğan yatırım eksikliğini \abancı serma>e ile karşıla>abileceği iddia edilir. Ya- bancı serma>enin bu ülkelere ye- ni teknoloji getirdiği, istihdam ya- rattıgı, kân tekrar yatınma dö- nüştürdüğü ileri sürülür. Ancak. gerçek hayatta yabancı sermaye ile ilgili bu olumlu beklentilerin günümüz dünyasında yaşanma- dığı görülüyor. Çokuluslu şirket- lerin, kârlannm daha az bölümü- nü gittikleri ülkelere \ atırd ıklan. istihdam >aratma kapasitelerin- de düşme olduğu biliniyor. Bu çerçevede Türki\e'nin durumu- na bakacak olursak, ÇT\A ger- çekleştiği andan itibaren anlaş- manın koşullarından olumsuz et- kilenecektir. Türkiye'nin elinde herhangi bir pazarlığa girebile- cek koz kalmayacaktır. Türki- ye'nin böylesi bir anlaşmadan büyük umutlar beklemesi yersiz- dir. Tam tcrsi,telaşa kapüması ge- rekmektedir. Bu anlaşma gerçek- leşirse. Türkh e açısından son de- rece vahim sonuçlar doğurabile- cektir." Kültür yatınmlan Prof. Ahmet Tonak. anlaşma- ya dönük ilk eleştinlerin Kana- da ve Fransa'dan geldiğine de de- ğindi \e bu iki ülkenin özellikle kültür alanındaki yabancı yatı- nmlara karşı duyarlı olduklannı Şİ KRAN SONER Başbakan Mesut Yılmaz'a göre kamu çalı- şanları için hazırlanan \e Meclis'te görüşül- mekte olan yasa tasansına karşı eylem yapan kamu çalışanlannın zamanlaması yanlış. Yıl- maz. herkesın kendisıyle ilgili bir yasa düzen- lemesi sırasında eyleme kalkışması ve bunun yol olması halinde. Meclıs'ten yasa çıkamaya- cagını söylüvor. İyi de kamu çalışanları. örgütleri KESK. iş- te tam da bu nedenle sendikal haklann tanın- ma»ı adına. kazanılmış. kullanılmakta bulunu- lan sendikal haklann bıle eldenalınmasınakar- şı. Türkçesı söz konusu yasanın çı- kanlmaması için direnmiyorlarmı? Kamu çalışanlanna sendikal hak- larını tanıma. güvence getırme adı- na düzenlenen bir yasa. nasıl olur da dogrudan düzenlenmiş bir \asa ol- madıgı süreç içinde. (anayasadaya- saklama olmaması. uluslararası im- zalanmış \ e Türkiye için de yasa niteligini ka- zanmış sözleşmeler.) argı kararları çerçevesin- de) kamu çalışanlannın örgütlenerek kazanıp kullanmakta olduklan >erleşık haklan yürür- lükten kaldıracak geriye götürecek btr nitelik taşıyabılir? Yasanın hazırlanmasından dogrudan sorum- !u Çalışma Bakanlığı. hükümet sözcüleri "Top- lusözleşme ve grev haklan anayasada >ok. Ana- \asa değişikliği olmadan. ancak bö>lc bir >asa çıkanlabilir" derlerken tam \alan söylüyor ol- masalar da kamuo\unu yanıltı\orlar. Gerek toplu pazarlık, gerekse gre\ hakkına ilişkin anayasal güvence olmasa da yasak yok. Bu ya- salarla hak verilemez anlamma gelmediği gi- bi, Türkiye'nin altına imza attığı uluslararası, özellikk ILO sözleşmeleri. sınırsız olmasa da bu haklann verilmesini zorunlu kılıyor. Türk hukukunda en büyük sorun, 657 sayılı kamu çalışanlanna ilişkin yasa düzenlemesi. kamu çalışanlannın ücretlerinin belirlenmesı- nin bütçelere bağlı olmasından kaynaklanıyor. Toplu pazarlık düzeniyle sistem içinde ücret belırlenmesi düzenleri birbiriyle çatışıyor. Böy- le olduğu içindir ki kamu çalışanları sendika- lan. bugüne kadar toplusözleşme düzenini ağır- lık.lı olarak belediyelerde ayn işletmelerde ge- liştirmişler, ömeğın dogrudan bütçeye, tek ba- • Bugün görüşülmekte olan. birçok kamu işyerinde sendikal örgütlenmeyi bile yasaklayan, kurulu kimi sendikalan da kapattıracak ve toplu pazarlık ile grev haklanru tamamen ortadan kaldıracak olan yasa tasansı Meclis'ten geri çekilmelidir. kanlıga bağlı öğretmenler sendikasında sözleş- me masası oluşruımayı başaramamışlardı. Türkıye'de kamu çalışanlarının ücretlerinin Meclis bütçelerinde belirlendiği yasal bir sıs- temden toplu pazarlık sistemine geçişi için şüp- hesız zaman gerekiyor. Bu nedenle de hukuk- çular: doktrin. en iyi çözümü, sendikalaşmayı tam anlamıyla özgür kılan. toplu pazarlık ve grev haklannı da aynntılı düzenlemeyen, ancak yasak da getirmeyen, ilke olarak kabul edecek bir yasal düzenlemeyi öngörüyorlardı. Çalışma Bakanlığının yıllar içindeki sayısız yasa tasa- nsı çalışması içinde. bilim ınsanlanndan olu- şan danışmanların hazırlarruş oldukkn bu tür- den yasa taslakları da vardı. Ancak kamu çalı- şanına özgür sendikalaşma ve yasak getirme- yen bir toplu pazarlık ve grev hakkı düzenini kabul etmeyen kafalar, bu türden bir yasal dü- zenlemenin, Meclis görüşmelerine getirilmesi- ne izin vermediler. Bugün görüşülmekte olan. birçok kamu işjerinde sendikal örgütlenmeyi bile yasaklayan. kurulu kimi sendikalan da ka- pattıracak ve toplu pazarlık ile grev haklannı tamamen ortadan kaldıracak düzenlemeyi da- yattılar. Yılmaz hükümetinin yapacağı en ha- yırlı iş. bu yasa tasansını Meclis'ten geri çek- mektir. Kamu çalışanlannın yıllar içinde ör- gütlenerek; dişleri, tırnaklanyla kazandıklan haklan bir yasayla gasp etmek bu tasanyı yasalaştırarak, olası olsa da yaşama aykın düşüyor. Toplumsal bedeli çok ağır olabilir. Cumhurbaşkanımızın Türki- >e'ye ayağmın tozu ile adım atar- ken kamu çalışanlarının direnişle- rinin yasadışılığının altını çizmesi. daha önce aynı içerikteki türbancılar e> leminin üstünde durmaması. polisin kamu çalışanlan- na başkentte bir tür kımyasal gaz kullanırken türbanlılara hoşgörüsü, devlet adına. hükümet adına çok daha kaygılandıran bir çifte standar- dı sergıltyor. Yılmaz. bellı kı aynı ölçülerde yasa. hukuk dışı rürban eylemlerini, türbana vermek istedi- ği vasal özgürlük için destekleyici, ama kamu çalışanlarının ev lemlerini de onlann ellerinden almak istediği haklan için köstekleyici görüyor. Hukuk devletini ayaklar altına alan çifte stan- dart, Yılmaz hükümetinin plan ve projelerine çok uygun düşüyor. tan söyledr:-^, "Fransızlar, özellikle Fransız sinemasınm HolK wood senmaye- si karşısında bu anlaşmanın sağ- ladığı imkânlar \ üzünden çok ze- deleneceği göriişünü dile getirdi- ler. Yüzölçümü olarak dünyanın ikinci bü\iik ülkesi olan \c doğa bilinci ha> li gelişkin Kanada da. yabancı yatırımlann neden oiabi- leceğjçevretahribatına karşı kuş- kularını dile getirdi. Kanada. 55 sa>fa tutan ve ÇTV A'nın özellik- le çevre ve kültür alanındaki hü- kümlerine katılmayacağına iliş- kin bir rapor hazırİadı." Tonak. ÇTYA görüşmelennde Türkiye'nin oldukça alt düzey- deki bürokratlarca temsil edildi- ğine işaretetti ve şu yorumu yap- tı: "Bu bürokratlann da genel tavn,'Yararlıbirgirişim. Herül- kenin işine yarayacak. küresel- leşmenin icabı. Türkiye buna ka- tılırsa hayırlı olur' yönünde. Si- yasiler. millerv-ekilleri. hatta ba- kanlar bile konudan habersiz. Anlaşmanın adını duyan kimile- ri de, her nasılsa Türkiye'nin ik- tisadi kalkınması açısından ha- yırtı olacağı kanısına \armışlar. O>sa, Kanada anlaşmaya 55 say- falık eleştiri getirirken, ABD ÇTYA'yı imzaya vanaşmazken Türkiye'nin bu konuda kendi çı- karlarını gözeten henüz söyleye- cek bir cümlesi bile olmavışt en azından >akışıksızdır." yFIZNOKTASIf ORAL ÇALIŞLAR oral.calıslarfa raksnet.com Kadının toplum içindeki ye- riyle, demokrasi ve uygarlık ara- sında bire bir ilişki olduğu inan- cındayım. Sık verdığim bir ör- neği burada tekrarlamak istiyo- rum. Isveç Dışişleri Bakanlığı ta- rafından iki yıl önce isveç'e da- vet edilmiştim. Birgezi progra- mı önermemi istediklerinde, Is- veç'teki kadın hareketini izle- mek istediğimi belirtmiştim. iskandinav ülkeleri ve Isveç, kadın özgürlüğünün en ileri ol- duğu yerlerdendi. Aynı zaman- da demokrasinin de köklü ol- duğu bu ülkeleri, kadın hareke- tı açısından incelemek istiyor- dum. Bu gezide yoğun şekilde isveç'teki kadınlann durumunu inceleme olanağını buldum. Gezinin sonunda, kadının öz- gürleşmesiyle toplumun geliş- mesi ve özgürleşmesi arasında çok bir sıkı bağ olduğuna, is- veç'te gözlerimle görerek bir kez daha inandım. 1994 yılında yapılan seçim- lerde kadınlar, isveç Parlamen- tosu'ndaki koltukların yüzde 41.8'ini elde etmişlerdi. Sosyal Demokrat hükümetin 22 üyesi- nin yarısı yani 11 'i kadındı. Bun- Uygarlık, Demokrasi ve Kadın lar siyasi alanda elde edilen önemli mevzilerdi. Kadınlar bu- nunla yetinmek niyetinde değil- lerdi. O zaman Eşitlikten So- rumlu Bakan" koltuğunda otu- ran Bayan Marita Ulvskog, "Evet biz bugüne kadar önem- li mesafeler aldık, ama yine de kadınlann özgürleşmesi açısın- dan büyük sorunlarımız var" di- yordu. Özellikle aynı işte çalışan ka- dınlann erkeklerden daha az üc- ret alması, yönetim kademele- rinde kadınlann hâlâ geri plan- da tutulması, önemli sorunlar- dandı. Hâlâ kadınlara karşı şid- det uygulama ve ırza geçme tehlikesi ortadan kalkmış değil- di. Bunlar işin olumsuz yanla- rıydı. Öte yandan kadınların et- kinliğinin artmasıyta. toplumun da özgürleşmesi ve sivilleşme- sı artıyordu. Yine çok sık verdiğim bir ör- neği burada tekrarlamak istiyo- rum. "Eşitlikten Sorumlu Ba- kan" Marita Ulvskog'la rande- vumuz vardı. Bakanlığın bekle- me odasında foto muhabiri ar- kadaşım Mustafa Sönmez'le oturuyorduk. Bir kadın geldi. isimlerimizi sordu ve bizi yukan götürmek üzere asansöre bin- dirdi. Bakanın odasından içeri girdik. Bize eşlik eden kadın, bakanın odasındaki yuvariak bir masayı göstererek oturmamızı istedi. Ardından ne içeceğimizi sordu. istediğimiz kahveleri de hazırlayarak gelip masaya otur- du. "Buyrun ben Marita Ulvskog" dediğinde Mustafa da ben de şaşırdık. Bu nasıl bakandı? Biz- de olsa, bakanın odasına gide- bilmek için kaç kapıdan geçer. kaç görevliyle yüz yüze gelirdik. Bir başka olaya da yine Musta- fa Sönmez'le tanık olmuştum. Stockholm'de sokakta dolaşı- yorduk. Mustafa, alışveriş mer- kezinde elinde pazar çantasıy- la dolaşan ak saçlı bir kadını gösterdi. Ticaret Bakanfymış. Yanında ne genel müdürler ne de sirenli arabalar vardı. Sokak- ta sade bir yurttaş gibi alışveri- şini yapıyordu. • • • Bugün Dünya Kadınlar Günü. KA-DER (Kadın Adayları Des- tekleme ve Eğitme Derneği) Türkiye'de kurulmak üzere ha- rekete geçildiğinde, Isveç'teki ömeği de yakından gördüğüm için çok sevinmiştim. Bu girişim, kadınlann ısrarlı vetakipçi çaba- larıyla bugün giderek etkili bir güç haline dönüşmeye başladı. KA-DER mart ayı içinde bir dizi etkinlik başlatıyor. "Mutfak Tamam Sıra Siyasette!" sloga- nıyla başlayan etkinliklerin ama- cını KA-DER Genel Başkanı Şi- rin Tekeli şöyle özetliyor: "Tür- kiye'nin kaderini değiştirmek için kadınlann siyasete girmele- ri gerekir. Biz de bu kampanya ile kadınlan, kendilerine en ya- kın bulduklan siyasi partiye üye olmaya çağınyoruz ve bize ku- lak vereceklerine inanıyoruz." Isveç örneğini gördükten sonra bir kanım iyice pekişti. Kadınlar ne kadar özgürse er- kekler de o kadar özgür ve uy- garoluyor. Biz erkeklerin de da- ha gelişmiş bir dünyada yaşa- masının yolu, kadınların ağırlı- ğınm artmasına bağlı. Erkekle- rin büyük çoğunluğu. gündelik küçük çıkarlan ve yaşamın her alanında kurdukları egemenlik zarara uğramasın diye. ellerin- deki mevzilere sıkıca sarılıyortar ve kadınların önünü kesip inisi- yatiflerini kırmaya çalışıyorlar. Sonunda kurdukları dünyayı görüyoruz. Erkek egemen dünya, kuru ve baskıcı bir dünya. Bu baskıcı dünyada kadınlar büyük eziyet- lere katlanıyorlar. Aşksız. sevgi- siz, bastınlmış cinsellikterle do- lu bu dünya kadıniara acı veriyor da erkekleri mutlu mu ediyor? Tersine erkekler de aynı acılan bir başka boyutta yaşıyorlar. Bugün, Dünya Kadınlar Gü- nü. Eşitlik içinde, özgür aşkların, derin sevgilerin yaşandığı dün- ya, ancak özgür kadınlarla ku- rulabilir. Erkeklerin dünyasını da ancak gelişmiş ve özgür kadın- lar zenginleştirip kurtarabilir. Kadınlar Günü'nde böyle bir dünya özlemimi bir kez daha tekrar etmek istedim. MtKRO DİNÇ TAYANÇ Kadın, Nedir Senin Adın? Eski bir şarkı "Bu dünya, erkeklerin dünyasıdır" dıyor ve ikinci dızesinde ekliyor "ama, kadınlar ol- madan birşeye benzemez!" "Kadın" dendi miydi, karayobaz sürüsünün "ka- fatası örümceği" yengeçe özenip(!) yampiri yampi- ri basmaya başlıyor... Dört bacağıyla "Avrat dediğin evden dışan adı- mını atmamalı. Zinharokuması da çaJışması da gü- nahttr"\ basarken; öteki dört bacağıyla çarşaf, pe- çe, ferace, türban donanımlı(!) kızlarını, kadınlarını "Okuma hakkımız engeilenemez" diye çığırtarak sokaklaradöküyor... Ya da "çağdaş" kadının eğitimden sanata, bilim- den spora damgasını vurduğunu gördükçe "fahi- şelik"(\) hezeyanıyla. dört bacağı ölüm titreyişlerine kapılırken; öteki dört bacağıyla çarşafın, peçenin, feracenin, türbanın altına "avratmışçasına" sakla- nıp şeriat kusuyor... Karayobazsürüsü, kadının "in- sanhğının" bilincine varmasından rahatsız... Çünkü, kadının adı onlar için "avraf'tan öteye geçemiyor! Maço takımının kadından anladığı da karayobaz- lardan pek aşağı kalmıyor... Kadın dendi miydi, kentlisınden köylüsüne maço takımı, bir omzunu aşağı indirıp ötekini yukan kaldınyor ve bıyık bura- raktan girişiyor kendisine "/ces/fr"liğini kıskançlığın ileri boyutlarına taşımaya kalkışan "z/7//"nin ağzına tokadı nasıl çaldığının "erkeksel"(l) öyküsüne... Ezici çoğunluğu cahil olan maçolar da; kadının toplum katmanlanndayer edinişınden, yerini pekiş- tirmesinden, pekiştirdiği yeriyle kendisini aşmasın- dan ve ille de kendisini aşmış kadınlann erkekleri çoktan aşmaya giriştığine aymaktan rahatsız... Çünkü, kadının adı da onlar için "gaco" ya da "af- tos "tan öteye geçemiyor! Entel magandataifesinin kadından anladığı da karayobazlar ile maçolardan hiç aşağı kalmıyor... Kadın dendi miydi, entel ma- ganda taifesi. içkisinden bir fırt ya da piposundan bir duman çekiyor ve girişiyor "hatun"u barda na- sıl bozum ettiğini, ardından da punduna getirip "özel yaşamına" birtadımhk bal eylediğinin(l) "erkekçe" ballandırmasına... Ezici çoğunluğu okumuş cahil olan entel magan- dalar da; kadının entelektüel yaşama doludizgin dalmasından, okuduğunu özümseyip yorumlama- sından. düşüncelerini kâğıda döküp ünlenmesin- den, ünlenip de nice ünlü(!) erkeği geride bırakma- sından rahatsız... Çünkü. kadının adı onlar için "kan"dan öteye ge- çemiyor! Karayobazından maçosuna, entel magandasına erkek kısmısı kadının adını kendince takıp yorum- laya dursun; dünya, hızla erkeklerin dünyası olmak- tan çıkıp kadınların dünyasına dönüşüyor. Üstüne üstlük, bu yeni dünya da, kadınlar olmadan hiçbir şeye benzememeyi sürdürüyor... Buraya dek iyi, güzel de: acaba, hangi "tür" kadın, "kadınlık" adı- na ne diyor; dahası "kadınlığından ne anlıyor"? Karayobaz sürüsünün güttüğü kadınlar, kadınlık adına bir şey diyemiyor. Çünkü; evde ne pişirece- ğinden dışarda "herifi"n'm kaç adım ardından yürü- yeceğine. ne zaman çarşaf giyip sokaklara dökü- lerek "öğrencilik" oynayacağından yatakta neler < yapıacağına hiçbir konuda söz hakkı bulunmuyor •yabazlığın karanlık dünyasında... Dedik ya; adı, avrat! Maçolara kurban kadınların kadınlık için ne söy- lediğinden çok, kendisine zilli diyen herifleri için ne- ler "düşündüğü" önem kazanıyor. Bu yüzden de, düşüncelerini yaşama geçirmeye kalkıştığında to- kadı yemenin öfkesıyle "(üm erkeklerin iğdiş edil- mesi gerektiği"r\den giriyor, "Ben de güzellik krali- çesi olurum"a geçiyor. çok sıkıda kaldı mıydı da, "Bana sarkıntılık ettı. ben de namusumu korumak için öldürdüm"üen çıkıp bir anda "şöhret" oluveri- yormaçoluğun "medyatik" dünyasında... Dedik ya; adı, gaco ya da aftos! Entel magandalara "takılan" kadınların ise kadın- lar için ve de kadınlık adına hem söyledikleri hem de yaptıkları bir dolu "iş" çıkıyor. "Erkeklerle nasıl eşitlendiği"nüen giriyor, "barda erkek gibi içtiğin- den" ve de "içerken, herifin hoşafının yağını kesti- ğinden" geçiyor, sonunda da "Eve attım" diye bi- tirip "erkek gibi kadın" olduğunu kanıtlıyor(!) entel magandalığın kara aydın dünyasında! Dedik ya; adı, karı! Haaa, bir de bütün bu "al gülüm, ver gülüm" ara- sında "erkekler" ve "kadınlar" da olabiliyor! Onlar; karşılıklı oturup birbırlerini "ürettiklerinden" midir, tartışarak "bireysel", "ıkili" ya da "toplumsal" so- runları "çözdüklerinden" midir. ilişkilerinde "Sevgi emektir, emeksaygı" diye bir ilkeye inandıklanndan mıdır, "İyi günde de, kötü günde de el e/e"ye inan- dıklanndan mıdır ya "kılıbık" diye dışlanıyorlar ya "feminist" diye; karayobazlann, maçoların, entel magandaların ve de avratların, gacolann, kanlann dünyasında... Onlann adı mı: insan... Ana fikir: Bütun erkekler domuzfü!) Ana fikrin ana fikri: Kadınlar domuzu seveıiü YÖK hazırlık yapıyor Rektörlere geniş yetki verfliyor ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Öğrenci D\- siplın ^^ önetmelığ^ni de- gıştinrıevı planla\an Yük- sek Öğretim Kurumu (YÖK). rektörlerın yetkı- lerinı arttırırken. toplu gösterilerde soruşturma açma yetkısını dekandan alıp rektöre de\retme\e hazırlanıyor. Kıhk kı\afet yönetmeliğinin u\gulama şekli ise rektörlere bırakı- lacak. 13 Mart'ta vapılacak RektörlerZinesi öncesm- de YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz. Hukuk Müşa\irlıgı'ne. başta kı- hk kıyafet yönetmelığı. Anavasa Mahkemesi \e A\rupa İnsan Haklan Ko- misyonu kararları olmak üzere ılgılı tüm me\ zuatın toplanması talimatmı \ er- dı. Belgeleri bir kitapçıkta topla\arak rektörlere da- ğıtacak olan Gürüz. me\ - zuatın uvgulanmasını ıs- tevecek. Genelkurma\ Başkanlığı. MlTve Içişle- ri Bakanlığı'ndan yetkili- lerin de katılacağı toplan- tıda. yurtdışındaki şeriat- çı ünıversiteler. yurtdışın- daki öğrencilerin takibi. türban \ e kılık kıyafet yö- netmeliğine karşı yapılan gösteriler ve bunlann irti- ca ile ilişkisi ele almacak. Öğrenci Disiplin Yö- netmeliği'nı değiştirerek toplu gösterilerde soruş- turma açma yetkisinı de- kandan alıp rektöre ver- meyi planlayan YÖK. da- ha eşgüdümlü bir deneti- mın yapılmasını sağlama- yı hedefliyor. Yönermelik değişikliği ile Üniversite Senatosu'nun kararları doğrultusunda rektör. öğ- rencilerin tek bina dışın- daki toplu eylemlerinde disiplin amiri olarak so- ruşturma açma yetkisine sahip olacak. Dekanlar \alnızca kendi fakültele- rindeki eylemlerde disip- lin amiri olarak görev ya- pacaklar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle