Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8MART1998PAZAR
HABERLER
Kltap günleri
• İstanbul Haber Senisi -
Vehbi Koç Yakfı Özel
Lisesi"nde2-6Mart 1998
tarihleri arasında "7. Kitap
Fuan ve Söyleşi Günleri"
düzenlendi. Ozan Fazıl
Hüsnü Dağlarcanın
açılışını >aptığı sö\leşi
günlerinde, gazetemiz
yazarı Ataol Behramoğlu.
Haluk Çetin ile bırlikte
müzik eşlığinde şıır
dinletisi sundu. Okulda
aynca şair Suna\ Akın.
yazar Buket Uzuner. dil
konusunda yaptığı
araştıımalarla taninan
Vural Sözer. \ azar Feride
Çiçekoğlu. Sema
Kaygusuz. O\ a Bo\ dar \ e
tskender Över"in de
katıldığı sövleşiler
düzenlendı.
Seçmenlere
bülten
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHP Ankara
Milletvekıli Yılmaz Ateş,
seçmenlerı için
yayımladiğı bültende.
Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı
Melih Gökçek'in göreve
geldiğinden bu \ana
belediye hizmetlerine
yaptığı zamlan anlattı.
Ataş. "Merhaba" adlı
bülteninde. "Ankaralıya
Bilgi Raporu 1" başlığını
kullandı. Bültende.
Büyükşehir Belediye
Başkanı Gökçek'in 4 \ılda
suya yüzde 3 bin 300.
ekmeğe yüzde 833.
doğalgaza yüzde 1875.
ulaşıma yüzde 1500.
kömüre ise yüzde 900
oranında zam yaptığı
belirtildi.
Ömer Bilgin'e
yangı yotu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- TBMM
Anayasa-Adalet Karma
Komisyonu. DYP Isparta
Milletvekili Ömer
Bılgının TURBAN Genel
Müdürlüğü dönemındeki
yolsuzluk dosyalannın
tümünden
dokunulmazlıgını
kaldırmaya hazırlanıyor.
Karma komi^yonun. daha
önce 5 ayrı do>\ adan
dokunulmazlığının
kaldınlmasını istediği
Bilgin'in. salı günü
vapılacak toplantıda yine
TURBAN yolsuzluğu ıle
ilgili kalan 3 fezlekesi
karara bağlanacak. Daha
önce dosyalan inceleyen
hazırlık komıs\onlarının
raporlan doğrultusunda
karma komisyonun. yine
bu dosvalardan da
Bilgin'ın dokunulmazlıgını
kaldırması bekleniyor.
Güney Afrika
haftası
• İstanbul Haber Ser\ isi -
"Güney Afrika
Cumhuriyeti Haftası"
etkinliklen yann saat
19.00'daCe\lan Inter
Continental Balo
Salonu'nda düzenlenen
açılış kokteyliyle başlıyor.
Güney Afrika Cumhuriyeti
Büyükelçisi Thomas
\Vhellerin de katılacağı
kokteyle ünlü şarkıcı Paul
Simon'a eşlık eden Güne\
Afrika yerli müziğınin en
iyi temsilcılerınden Thula
Sizue de renk katacak.
Etkinlikler 15 Mart'a kadar
sürecek.
Eroglu'na
tazminat davası
B İstanbul Haber Senisi -
Sanatçı Musa Eroslu'nun
son kasetinde yer alan
"'Halil Ibrahim" \e "Yolun
Sonu Görülüyor" isimli
parçaların bestecisi
Selahattin Aygün.
kendisine telif ücretı
ödenmediği gerekçesiyle
tstanbul Ticaret
Mahkemesi'nde 5 milyar
liralık tazminat davası açtı.
Kasedi çıkaran Du\gu
Müzik Plakve
Kasetçilik'in yapımcısı
Sinan Çelik ise Aygün'ün
parçalan verirken
kesinlikle telif istemediğini
belirttı.
Prof. Dr. Ahmet Tonak, OECD'nin Çok Taraflı Yatırım Anlaşması'na dikkat çekiyor
Yabancı yatırıın uyansıIŞIK KANSU
ANKARA-ODTÜ İktısat Fa-
kültesi öğretim üyesi Prof. Dr.
Ahmet Tonak. vabancı sermaye
yatırımlannın özgürleşmesi için
bir dizi hükmü içeren \e OECD
tarafından hazırlanan **Çok Ta-
raflı Yatırım Anlaşması"nın
(ÇTYA). ülkelerin çokuluslu şir-
ketlerle (ÇUŞ) yatınmlara iliş-
kin pazarlık yapabilme. kendi çı-
karlannı düşünerek kalıplar ko-
y abilme olanağını tümüy le orta-
dan kaldırdığını sövledi.
Tonak. " kanada anlaşmaya
55 sayfalık eleştiri getirirken.
ABD ÇTYA'yı imzaya >anaş-
ma/ken Türkiye'nin bu konuda
kendi çıkarlarını gözeten heniiz
söyleyecek bir cümlesi bile olma-
yışı en azından yakışıksızdır" yo-
rumunu yaptı. Tonak. ÇTYA'nın
gerçekleşmesinin Türkiye açı-
sından vahım sonuçlar doğura-
caöını da ifade etti.
• OECD tarafından hazırlanan Çok Taraflı Yatırım Anlaşması'nın (ÇTYA),
ülkelerin çokuluslu şirketlerle yatınmlara ilişkin pazarlık yapabilme, kendi
çıkarlarını düşünerek kalıplar koyabilme olanağını tamamen ortadan kaldırdığını
söyleyen Tonak, Türkiye'yi uyardı.
OECD'nin ÇTYA hazırlıkla-
rını uzun süredir izleyen Prof.
Tonak. özellikle son 5-10 yılda.
dünya ticareti ve yabancı yatı-
nmlann hızla artması sonucu ge-
lişmiş ülkelerdeki şirketlerin. dış
ticaret alanında bir hukuksal çer-
çeveye, kurumsal yapıya gerek-
sinim duyduklannı belirterek
şöyle konuşru:
"Uruguay ânesinde yaklaşık
120 ülkenin katıhmıyla GATT
anlaşması imzalandı. Ancak, ya-
bancı \atırımlara ilişkin benzer
bir hukuksal çerçeve ve kurum-
sal yapı Uruguay'da oluşamadı.
Çiinkü, zirveye katılan 3. dünya
ülkeleri çatla'k sesler çıkardılar,
G ATT'a eleştiriler getirdiler. Bu-
nun üzerine ABD \e AB ülkele-
ri, isteklerini yerine getirmek için
en uygun kurumsal ortamın.
zenginler kulübü olarak anılan
OECD olduğunu düşünerek,
"Çok Taraflı Yatınm Anlaşma-
sı nı OECDbünyesindeoluştur-
mayı uygun buldular. ABD,
NAFTA deneyimi sırasında an-
laşma metni açıklanır açıklan-
maz büyük tepkileıie karşılaştı.
Hatta anlaşma nerede\se ABD
kongresinden geçemiyordu. Bu
nedenle, OECD'deki taslak ça-
lışmalan olası eleştirileri önle-
mek kaygısr» la çok bü> ük bir giz-
lilik içinde sürdürüldü. Ancak,
taslak metin 6-7 a> önce kamu-
oyuna sızdı. Ardından da
ÇT\ A'nın içerigine dönük eleş-
tiriler yoğunlaşn."
Anlaşmanın yabancı yatırım-
ları alabildiğine özgürleştirdiğı-
ne değinen Tonak. sözlerini şöy-
le sürdürdü:
"Örneğin Çin, kendi iktisadi
kalkınma stratejisi içinde gerek-
sinim du>duğu yabancı yatınmı
ülkesine çağırıyor. Böylece, tek-
noloji ediniyor. istihdam yaratı-
yor ve hatta ihracatını arttınyor.
Ama koşullar koyuyor: İşletme-
lerde Çinli mühendislerin kıılla-
nılması. istihdamuı ne kadannın
Çin'den sağlanacağı. Çinli yöne-
ticilerin şirket yönetimine girme-
si. ne kadar süre sonra >atırımın
Çin'e devredileceği gibi. Pazan-
nın büyük. ücretlerin düşük ol-
ması bütün bu koşullara rağmen
çokuluslu şirketleri Çin"de yatı-
nm yapmaya zorluyor. Oysa,
ÇTYA'nın getirdiği yeni çerçeve.
Çin'in ko>duğuna benzer kayıt-
Kayıp
anaları günü
Cumartesi Anneleri
kayıp yakınlan için diin
147. kez Galatasaray'da
otıırdu. Dünya Emekçi
Kadınlar Günü'nden
bir gün önceki eylemde
gözaltında
kaybolduktan sonra
cesedi bulunan Hasan
Ocak'ın annesi,
kadınlann '8 Vlart
Düma Emekçi Kadınlar
Günü'nü kurladı.
"Analann öfkesi
katilleri boğacak.
hepimiz kayıp anasıyız"
sloganlanmn da atıldığı
e> leme çok sa> ıda
demokratik kitle örgütü
tcmsilcisi ve kadın
destek verdi. (Fotoğraf:
K.AAN SAĞANAK)
Kamu çalışanları, kazanılmış haklarını kaybetmemek için eylem yapıyorlar
Menumm :xmuınkıması doğnfc
lan daha sınırlı bir düze\de bile
olsa herhangi bir ülkenin koyma-
sı olasılığını tümüyle ortadan kal-
dınyor. Adeta ülkelerin elini ko-
lunu bağlı\or. ÇT\A. ülkelerin
yabancı \atırımlar konusunda
çokuluslu şirketlere farklı kural-
lar koyamayacağını öngörüyor.
Yani bu anlaşma>a göre, ülkeler,
çokuluslu şirketlerle pazarlık
yapnıa olanağına sahip olama> a-
caklar. Bir ülkede herhangi bir
sektöriin \abancı serma>e\e ka-
palı olması söz konusu edileme-
>ecek. Anlaşma>a a> kın hareket
eden ülke, çokuluslu şirketler ta-
rafından anlaşma u\annca ku-
rulacak ulusiararası mahkenıev e
\erilebilecek. O ülkeden muaz-
zam tazminat cezalan istenebi-
lecek. Genellikle yabancı serma-
ye. az gelişmişlikten kurtulma-
nın önemli bir aracı olarak gös-
terilir. Az gelişmiş ülkelerin ta-
samıf azlığından doğan yatırım
eksikliğini \abancı serma>e ile
karşıla>abileceği iddia edilir. Ya-
bancı serma>enin bu ülkelere ye-
ni teknoloji getirdiği, istihdam ya-
rattıgı, kân tekrar yatınma dö-
nüştürdüğü ileri sürülür. Ancak.
gerçek hayatta yabancı sermaye
ile ilgili bu olumlu beklentilerin
günümüz dünyasında yaşanma-
dığı görülüyor. Çokuluslu şirket-
lerin, kârlannm daha az bölümü-
nü gittikleri ülkelere \ atırd ıklan.
istihdam >aratma kapasitelerin-
de düşme olduğu biliniyor. Bu
çerçevede Türki\e'nin durumu-
na bakacak olursak, ÇT\A ger-
çekleştiği andan itibaren anlaş-
manın koşullarından olumsuz et-
kilenecektir. Türkiye'nin elinde
herhangi bir pazarlığa girebile-
cek koz kalmayacaktır. Türki-
ye'nin böylesi bir anlaşmadan
büyük umutlar beklemesi yersiz-
dir. Tam tcrsi,telaşa kapüması ge-
rekmektedir. Bu anlaşma gerçek-
leşirse. Türkh e açısından son de-
rece vahim sonuçlar doğurabile-
cektir."
Kültür yatınmlan
Prof. Ahmet Tonak. anlaşma-
ya dönük ilk eleştinlerin Kana-
da ve Fransa'dan geldiğine de de-
ğindi \e bu iki ülkenin özellikle
kültür alanındaki yabancı yatı-
nmlara karşı duyarlı olduklannı
Şİ KRAN SONER
Başbakan Mesut Yılmaz'a göre kamu çalı-
şanları için hazırlanan \e Meclis'te görüşül-
mekte olan yasa tasansına karşı eylem yapan
kamu çalışanlannın zamanlaması yanlış. Yıl-
maz. herkesın kendisıyle ilgili bir yasa düzen-
lemesi sırasında eyleme kalkışması ve bunun
yol olması halinde. Meclıs'ten yasa çıkamaya-
cagını söylüvor.
İyi de kamu çalışanları. örgütleri KESK. iş-
te tam da bu nedenle sendikal haklann tanın-
ma»ı adına. kazanılmış. kullanılmakta bulunu-
lan sendikal haklann bıle eldenalınmasınakar-
şı. Türkçesı söz konusu yasanın çı-
kanlmaması için direnmiyorlarmı?
Kamu çalışanlanna sendikal hak-
larını tanıma. güvence getırme adı-
na düzenlenen bir yasa. nasıl olur da
dogrudan düzenlenmiş bir \asa ol-
madıgı süreç içinde. (anayasadaya-
saklama olmaması. uluslararası im-
zalanmış \ e Türkiye için de yasa niteligini ka-
zanmış sözleşmeler.) argı kararları çerçevesin-
de) kamu çalışanlannın örgütlenerek kazanıp
kullanmakta olduklan >erleşık haklan yürür-
lükten kaldıracak geriye götürecek btr nitelik
taşıyabılir?
Yasanın hazırlanmasından dogrudan sorum-
!u Çalışma Bakanlığı. hükümet sözcüleri "Top-
lusözleşme ve grev haklan anayasada >ok. Ana-
\asa değişikliği olmadan. ancak bö>lc bir >asa
çıkanlabilir" derlerken tam \alan söylüyor ol-
masalar da kamuo\unu yanıltı\orlar. Gerek
toplu pazarlık, gerekse gre\ hakkına ilişkin
anayasal güvence olmasa da yasak yok. Bu ya-
salarla hak verilemez anlamma gelmediği gi-
bi, Türkiye'nin altına imza attığı uluslararası,
özellikk ILO sözleşmeleri. sınırsız olmasa da
bu haklann verilmesini zorunlu kılıyor.
Türk hukukunda en büyük sorun, 657 sayılı
kamu çalışanlanna ilişkin yasa düzenlemesi.
kamu çalışanlannın ücretlerinin belirlenmesı-
nin bütçelere bağlı olmasından kaynaklanıyor.
Toplu pazarlık düzeniyle sistem içinde ücret
belırlenmesi düzenleri birbiriyle çatışıyor. Böy-
le olduğu içindir ki kamu çalışanları sendika-
lan. bugüne kadar toplusözleşme düzenini ağır-
lık.lı olarak belediyelerde ayn işletmelerde ge-
liştirmişler, ömeğın dogrudan bütçeye, tek ba-
• Bugün görüşülmekte olan. birçok kamu işyerinde
sendikal örgütlenmeyi bile yasaklayan, kurulu kimi
sendikalan da kapattıracak ve toplu pazarlık ile grev
haklanru tamamen ortadan kaldıracak olan yasa tasansı
Meclis'ten geri çekilmelidir.
kanlıga bağlı öğretmenler sendikasında sözleş-
me masası oluşruımayı başaramamışlardı.
Türkıye'de kamu çalışanlarının ücretlerinin
Meclis bütçelerinde belirlendiği yasal bir sıs-
temden toplu pazarlık sistemine geçişi için şüp-
hesız zaman gerekiyor. Bu nedenle de hukuk-
çular: doktrin. en iyi çözümü, sendikalaşmayı
tam anlamıyla özgür kılan. toplu pazarlık ve
grev haklannı da aynntılı düzenlemeyen, ancak
yasak da getirmeyen, ilke olarak kabul edecek
bir yasal düzenlemeyi öngörüyorlardı. Çalışma
Bakanlığının yıllar içindeki sayısız yasa tasa-
nsı çalışması içinde. bilim ınsanlanndan olu-
şan danışmanların hazırlarruş oldukkn bu tür-
den yasa taslakları da vardı. Ancak kamu çalı-
şanına özgür sendikalaşma ve yasak getirme-
yen bir toplu pazarlık ve grev hakkı düzenini
kabul etmeyen kafalar, bu türden bir yasal dü-
zenlemenin, Meclis görüşmelerine getirilmesi-
ne izin vermediler. Bugün görüşülmekte olan.
birçok kamu işjerinde sendikal örgütlenmeyi
bile yasaklayan. kurulu kimi sendikalan da ka-
pattıracak ve toplu pazarlık ile grev haklannı
tamamen ortadan kaldıracak düzenlemeyi da-
yattılar. Yılmaz hükümetinin yapacağı en ha-
yırlı iş. bu yasa tasansını Meclis'ten geri çek-
mektir. Kamu çalışanlannın yıllar içinde ör-
gütlenerek; dişleri, tırnaklanyla kazandıklan
haklan bir yasayla gasp etmek bu
tasanyı yasalaştırarak, olası olsa da
yaşama aykın düşüyor. Toplumsal
bedeli çok ağır olabilir.
Cumhurbaşkanımızın Türki-
>e'ye ayağmın tozu ile adım atar-
ken kamu çalışanlarının direnişle-
rinin yasadışılığının altını çizmesi.
daha önce aynı içerikteki türbancılar e> leminin
üstünde durmaması. polisin kamu çalışanlan-
na başkentte bir tür kımyasal gaz kullanırken
türbanlılara hoşgörüsü, devlet adına. hükümet
adına çok daha kaygılandıran bir çifte standar-
dı sergıltyor.
Yılmaz. bellı kı aynı ölçülerde yasa. hukuk
dışı rürban eylemlerini, türbana vermek istedi-
ği vasal özgürlük için destekleyici, ama kamu
çalışanlarının ev lemlerini de onlann ellerinden
almak istediği haklan için köstekleyici görüyor.
Hukuk devletini ayaklar altına alan çifte stan-
dart, Yılmaz hükümetinin plan ve projelerine
çok uygun düşüyor.
tan söyledr:-^,
"Fransızlar, özellikle Fransız
sinemasınm HolK wood senmaye-
si karşısında bu anlaşmanın sağ-
ladığı imkânlar \ üzünden çok ze-
deleneceği göriişünü dile getirdi-
ler. Yüzölçümü olarak dünyanın
ikinci bü\iik ülkesi olan \c doğa
bilinci ha> li gelişkin Kanada da.
yabancı yatırımlann neden oiabi-
leceğjçevretahribatına karşı kuş-
kularını dile getirdi. Kanada. 55
sa>fa tutan ve ÇTV A'nın özellik-
le çevre ve kültür alanındaki hü-
kümlerine katılmayacağına iliş-
kin bir rapor hazırİadı."
Tonak. ÇTYA görüşmelennde
Türkiye'nin oldukça alt düzey-
deki bürokratlarca temsil edildi-
ğine işaretetti ve şu yorumu yap-
tı:
"Bu bürokratlann da genel
tavn,'Yararlıbirgirişim. Herül-
kenin işine yarayacak. küresel-
leşmenin icabı. Türkiye buna ka-
tılırsa hayırlı olur' yönünde. Si-
yasiler. millerv-ekilleri. hatta ba-
kanlar bile konudan habersiz.
Anlaşmanın adını duyan kimile-
ri de, her nasılsa Türkiye'nin ik-
tisadi kalkınması açısından ha-
yırtı olacağı kanısına \armışlar.
O>sa, Kanada anlaşmaya 55 say-
falık eleştiri getirirken, ABD
ÇTYA'yı imzaya vanaşmazken
Türkiye'nin bu konuda kendi çı-
karlarını gözeten henüz söyleye-
cek bir cümlesi bile olmavışt en
azından >akışıksızdır."
yFIZNOKTASIf ORAL ÇALIŞLAR oral.calıslarfa raksnet.com
Kadının toplum içindeki ye-
riyle, demokrasi ve uygarlık ara-
sında bire bir ilişki olduğu inan-
cındayım. Sık verdığim bir ör-
neği burada tekrarlamak istiyo-
rum. Isveç Dışişleri Bakanlığı ta-
rafından iki yıl önce isveç'e da-
vet edilmiştim. Birgezi progra-
mı önermemi istediklerinde, Is-
veç'teki kadın hareketini izle-
mek istediğimi belirtmiştim.
iskandinav ülkeleri ve Isveç,
kadın özgürlüğünün en ileri ol-
duğu yerlerdendi. Aynı zaman-
da demokrasinin de köklü ol-
duğu bu ülkeleri, kadın hareke-
tı açısından incelemek istiyor-
dum. Bu gezide yoğun şekilde
isveç'teki kadınlann durumunu
inceleme olanağını buldum.
Gezinin sonunda, kadının öz-
gürleşmesiyle toplumun geliş-
mesi ve özgürleşmesi arasında
çok bir sıkı bağ olduğuna, is-
veç'te gözlerimle görerek bir
kez daha inandım.
1994 yılında yapılan seçim-
lerde kadınlar, isveç Parlamen-
tosu'ndaki koltukların yüzde
41.8'ini elde etmişlerdi. Sosyal
Demokrat hükümetin 22 üyesi-
nin yarısı yani 11 'i kadındı. Bun-
Uygarlık, Demokrasi ve Kadın
lar siyasi alanda elde edilen
önemli mevzilerdi. Kadınlar bu-
nunla yetinmek niyetinde değil-
lerdi. O zaman Eşitlikten So-
rumlu Bakan" koltuğunda otu-
ran Bayan Marita Ulvskog,
"Evet biz bugüne kadar önem-
li mesafeler aldık, ama yine de
kadınlann özgürleşmesi açısın-
dan büyük sorunlarımız var" di-
yordu.
Özellikle aynı işte çalışan ka-
dınlann erkeklerden daha az üc-
ret alması, yönetim kademele-
rinde kadınlann hâlâ geri plan-
da tutulması, önemli sorunlar-
dandı. Hâlâ kadınlara karşı şid-
det uygulama ve ırza geçme
tehlikesi ortadan kalkmış değil-
di. Bunlar işin olumsuz yanla-
rıydı. Öte yandan kadınların et-
kinliğinin artmasıyta. toplumun
da özgürleşmesi ve sivilleşme-
sı artıyordu.
Yine çok sık verdiğim bir ör-
neği burada tekrarlamak istiyo-
rum. "Eşitlikten Sorumlu Ba-
kan" Marita Ulvskog'la rande-
vumuz vardı. Bakanlığın bekle-
me odasında foto muhabiri ar-
kadaşım Mustafa Sönmez'le
oturuyorduk. Bir kadın geldi.
isimlerimizi sordu ve bizi yukan
götürmek üzere asansöre bin-
dirdi. Bakanın odasından içeri
girdik. Bize eşlik eden kadın,
bakanın odasındaki yuvariak bir
masayı göstererek oturmamızı
istedi. Ardından ne içeceğimizi
sordu. istediğimiz kahveleri de
hazırlayarak gelip masaya otur-
du.
"Buyrun ben Marita Ulvskog"
dediğinde Mustafa da ben de
şaşırdık. Bu nasıl bakandı? Biz-
de olsa, bakanın odasına gide-
bilmek için kaç kapıdan geçer.
kaç görevliyle yüz yüze gelirdik.
Bir başka olaya da yine Musta-
fa Sönmez'le tanık olmuştum.
Stockholm'de sokakta dolaşı-
yorduk. Mustafa, alışveriş mer-
kezinde elinde pazar çantasıy-
la dolaşan ak saçlı bir kadını
gösterdi. Ticaret Bakanfymış.
Yanında ne genel müdürler ne
de sirenli arabalar vardı. Sokak-
ta sade bir yurttaş gibi alışveri-
şini yapıyordu.
• • •
Bugün Dünya Kadınlar Günü.
KA-DER (Kadın Adayları Des-
tekleme ve Eğitme Derneği)
Türkiye'de kurulmak üzere ha-
rekete geçildiğinde, Isveç'teki
ömeği de yakından gördüğüm
için çok sevinmiştim. Bu girişim,
kadınlann ısrarlı vetakipçi çaba-
larıyla bugün giderek etkili bir
güç haline dönüşmeye başladı.
KA-DER mart ayı içinde bir
dizi etkinlik başlatıyor. "Mutfak
Tamam Sıra Siyasette!" sloga-
nıyla başlayan etkinliklerin ama-
cını KA-DER Genel Başkanı Şi-
rin Tekeli şöyle özetliyor: "Tür-
kiye'nin kaderini değiştirmek
için kadınlann siyasete girmele-
ri gerekir. Biz de bu kampanya
ile kadınlan, kendilerine en ya-
kın bulduklan siyasi partiye üye
olmaya çağınyoruz ve bize ku-
lak vereceklerine inanıyoruz."
Isveç örneğini gördükten
sonra bir kanım iyice pekişti.
Kadınlar ne kadar özgürse er-
kekler de o kadar özgür ve uy-
garoluyor. Biz erkeklerin de da-
ha gelişmiş bir dünyada yaşa-
masının yolu, kadınların ağırlı-
ğınm artmasına bağlı. Erkekle-
rin büyük çoğunluğu. gündelik
küçük çıkarlan ve yaşamın her
alanında kurdukları egemenlik
zarara uğramasın diye. ellerin-
deki mevzilere sıkıca sarılıyortar
ve kadınların önünü kesip inisi-
yatiflerini kırmaya çalışıyorlar.
Sonunda kurdukları dünyayı
görüyoruz.
Erkek egemen dünya, kuru ve
baskıcı bir dünya. Bu baskıcı
dünyada kadınlar büyük eziyet-
lere katlanıyorlar. Aşksız. sevgi-
siz, bastınlmış cinsellikterle do-
lu bu dünya kadıniara acı veriyor
da erkekleri mutlu mu ediyor?
Tersine erkekler de aynı acılan
bir başka boyutta yaşıyorlar.
Bugün, Dünya Kadınlar Gü-
nü. Eşitlik içinde, özgür aşkların,
derin sevgilerin yaşandığı dün-
ya, ancak özgür kadınlarla ku-
rulabilir. Erkeklerin dünyasını da
ancak gelişmiş ve özgür kadın-
lar zenginleştirip kurtarabilir.
Kadınlar Günü'nde böyle bir
dünya özlemimi bir kez daha
tekrar etmek istedim.
MtKRO
DİNÇ TAYANÇ
Kadın, Nedir Senin Adın?
Eski bir şarkı "Bu dünya, erkeklerin dünyasıdır"
dıyor ve ikinci dızesinde ekliyor "ama, kadınlar ol-
madan birşeye benzemez!"
"Kadın" dendi miydi, karayobaz sürüsünün "ka-
fatası örümceği" yengeçe özenip(!) yampiri yampi-
ri basmaya başlıyor...
Dört bacağıyla "Avrat dediğin evden dışan adı-
mını atmamalı. Zinharokuması da çaJışması da gü-
nahttr"\ basarken; öteki dört bacağıyla çarşaf, pe-
çe, ferace, türban donanımlı(!) kızlarını, kadınlarını
"Okuma hakkımız engeilenemez" diye çığırtarak
sokaklaradöküyor...
Ya da "çağdaş" kadının eğitimden sanata, bilim-
den spora damgasını vurduğunu gördükçe "fahi-
şelik"(\) hezeyanıyla. dört bacağı ölüm titreyişlerine
kapılırken; öteki dört bacağıyla çarşafın, peçenin,
feracenin, türbanın altına "avratmışçasına" sakla-
nıp şeriat kusuyor... Karayobazsürüsü, kadının "in-
sanhğının" bilincine varmasından rahatsız...
Çünkü, kadının adı onlar için "avraf'tan öteye
geçemiyor!
Maço takımının kadından anladığı da karayobaz-
lardan pek aşağı kalmıyor... Kadın dendi miydi,
kentlisınden köylüsüne maço takımı, bir omzunu
aşağı indirıp ötekini yukan kaldınyor ve bıyık bura-
raktan girişiyor kendisine "/ces/fr"liğini kıskançlığın
ileri boyutlarına taşımaya kalkışan "z/7//"nin ağzına
tokadı nasıl çaldığının "erkeksel"(l) öyküsüne...
Ezici çoğunluğu cahil olan maçolar da; kadının
toplum katmanlanndayer edinişınden, yerini pekiş-
tirmesinden, pekiştirdiği yeriyle kendisini aşmasın-
dan ve ille de kendisini aşmış kadınlann erkekleri
çoktan aşmaya giriştığine aymaktan rahatsız...
Çünkü, kadının adı da onlar için "gaco" ya da "af-
tos "tan öteye geçemiyor! Entel magandataifesinin
kadından anladığı da karayobazlar ile maçolardan
hiç aşağı kalmıyor... Kadın dendi miydi, entel ma-
ganda taifesi. içkisinden bir fırt ya da piposundan
bir duman çekiyor ve girişiyor "hatun"u barda na-
sıl bozum ettiğini, ardından da punduna getirip "özel
yaşamına" birtadımhk bal eylediğinin(l) "erkekçe"
ballandırmasına...
Ezici çoğunluğu okumuş cahil olan entel magan-
dalar da; kadının entelektüel yaşama doludizgin
dalmasından, okuduğunu özümseyip yorumlama-
sından. düşüncelerini kâğıda döküp ünlenmesin-
den, ünlenip de nice ünlü(!) erkeği geride bırakma-
sından rahatsız...
Çünkü. kadının adı onlar için "kan"dan öteye ge-
çemiyor!
Karayobazından maçosuna, entel magandasına
erkek kısmısı kadının adını kendince takıp yorum-
laya dursun; dünya, hızla erkeklerin dünyası olmak-
tan çıkıp kadınların dünyasına dönüşüyor. Üstüne
üstlük, bu yeni dünya da, kadınlar olmadan hiçbir
şeye benzememeyi sürdürüyor... Buraya dek iyi,
güzel de: acaba, hangi "tür" kadın, "kadınlık" adı-
na ne diyor; dahası "kadınlığından ne anlıyor"?
Karayobaz sürüsünün güttüğü kadınlar, kadınlık
adına bir şey diyemiyor. Çünkü; evde ne pişirece-
ğinden dışarda "herifi"n'm kaç adım ardından yürü-
yeceğine. ne zaman çarşaf giyip sokaklara dökü-
lerek "öğrencilik" oynayacağından yatakta neler
< yapıacağına hiçbir konuda söz hakkı bulunmuyor
•yabazlığın karanlık dünyasında...
Dedik ya; adı, avrat!
Maçolara kurban kadınların kadınlık için ne söy-
lediğinden çok, kendisine zilli diyen herifleri için ne-
ler "düşündüğü" önem kazanıyor. Bu yüzden de,
düşüncelerini yaşama geçirmeye kalkıştığında to-
kadı yemenin öfkesıyle "(üm erkeklerin iğdiş edil-
mesi gerektiği"r\den giriyor, "Ben de güzellik krali-
çesi olurum"a geçiyor. çok sıkıda kaldı mıydı da,
"Bana sarkıntılık ettı. ben de namusumu korumak
için öldürdüm"üen çıkıp bir anda "şöhret" oluveri-
yormaçoluğun "medyatik" dünyasında...
Dedik ya; adı, gaco ya da aftos!
Entel magandalara "takılan" kadınların ise kadın-
lar için ve de kadınlık adına hem söyledikleri hem
de yaptıkları bir dolu "iş" çıkıyor. "Erkeklerle nasıl
eşitlendiği"nüen giriyor, "barda erkek gibi içtiğin-
den" ve de "içerken, herifin hoşafının yağını kesti-
ğinden" geçiyor, sonunda da "Eve attım" diye bi-
tirip "erkek gibi kadın" olduğunu kanıtlıyor(!) entel
magandalığın kara aydın dünyasında!
Dedik ya; adı, karı!
Haaa, bir de bütün bu "al gülüm, ver gülüm" ara-
sında "erkekler" ve "kadınlar" da olabiliyor! Onlar;
karşılıklı oturup birbırlerini "ürettiklerinden" midir,
tartışarak "bireysel", "ıkili" ya da "toplumsal" so-
runları "çözdüklerinden" midir. ilişkilerinde "Sevgi
emektir, emeksaygı" diye bir ilkeye inandıklanndan
mıdır, "İyi günde de, kötü günde de el e/e"ye inan-
dıklanndan mıdır ya "kılıbık" diye dışlanıyorlar ya
"feminist" diye; karayobazlann, maçoların, entel
magandaların ve de avratların, gacolann, kanlann
dünyasında...
Onlann adı mı: insan...
Ana fikir: Bütun erkekler domuzfü!)
Ana fikrin ana fikri: Kadınlar domuzu seveıiü
YÖK hazırlık yapıyor
Rektörlere geniş
yetki verfliyor
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Öğrenci D\-
siplın ^^
önetmelığ^ni de-
gıştinrıevı planla\an Yük-
sek Öğretim Kurumu
(YÖK). rektörlerın yetkı-
lerinı arttırırken. toplu
gösterilerde soruşturma
açma yetkısını dekandan
alıp rektöre de\retme\e
hazırlanıyor. Kıhk kı\afet
yönetmeliğinin u\gulama
şekli ise rektörlere bırakı-
lacak.
13 Mart'ta vapılacak
RektörlerZinesi öncesm-
de YÖK Başkanı Prof. Dr.
Kemal Gürüz. Hukuk
Müşa\irlıgı'ne. başta kı-
hk kıyafet yönetmelığı.
Anavasa Mahkemesi \e
A\rupa İnsan Haklan Ko-
misyonu kararları olmak
üzere ılgılı tüm me\ zuatın
toplanması talimatmı \ er-
dı.
Belgeleri bir kitapçıkta
topla\arak rektörlere da-
ğıtacak olan Gürüz. me\ -
zuatın uvgulanmasını ıs-
tevecek. Genelkurma\
Başkanlığı. MlTve Içişle-
ri Bakanlığı'ndan yetkili-
lerin de katılacağı toplan-
tıda. yurtdışındaki şeriat-
çı ünıversiteler. yurtdışın-
daki öğrencilerin takibi.
türban \ e kılık kıyafet yö-
netmeliğine karşı yapılan
gösteriler ve bunlann irti-
ca ile ilişkisi ele almacak.
Öğrenci Disiplin Yö-
netmeliği'nı değiştirerek
toplu gösterilerde soruş-
turma açma yetkisinı de-
kandan alıp rektöre ver-
meyi planlayan YÖK. da-
ha eşgüdümlü bir deneti-
mın yapılmasını sağlama-
yı hedefliyor. Yönermelik
değişikliği ile Üniversite
Senatosu'nun kararları
doğrultusunda rektör. öğ-
rencilerin tek bina dışın-
daki toplu eylemlerinde
disiplin amiri olarak so-
ruşturma açma yetkisine
sahip olacak. Dekanlar
\alnızca kendi fakültele-
rindeki eylemlerde disip-
lin amiri olarak görev ya-
pacaklar.