Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 MART 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
KA-DER Başkanı Şirin Tekeli, derneğin kuruluş yıldönümünde kampanya düzenleyeceklerini söyledi
"Kaduılar siyasete katahnah9
ÖZLEM YÜZAK
Türk kadını, seçme ve seçilme
hakkını birçok ülkedeki
hemcinslerinden önce kazanmasına
karşın günümüzde siyasi platformda
yeterince temsil edilemiyor. "Türk
kadını ve siyaset" kapsamı içinde son
birkaç yılın değerlendirmesini yapan
Kadın Ada> ları Destekleme ve
Eğitme Derneği (KA-DER) Başkanı
Şirin Tekeli, son genel seçimlerde
sadece 13 kadın milletvekili
seçüebildiğini. kadın
milletvekillerinin, Meclis ıçindekı
oranlannın yüzde 2.4'ten ibaret
olduğunu söyledi. Tekeli. bu oranın
Avrupa"nın en düşiik oranı olmasının
yanında. 1997"de Ingıltere ve Fransa
gibi. kadinlann siyasetteki yerinin
tskandina\ ülkelerine göre oldukça
gen olduğu ülkelerde sağlanan yüzde
lOO'lük ilerlemeler karşısında
büsbütün gülünçleştiğini vurguladi.
KA-DER Başkanı sözlerini şöyle
sürdürdü: "Sözünii efttğim bütün bu
ülkelerdeki yerel yönetimlerde
kadınlann oldukça iyi bir yer
edinmelerine karşıük. Türkhe'de bu
düzeydeki tenısil oranı daha da içler
acısı: Yüzde 1 "in attında. Öte yandan
son birkaç yıl içinde, kadın
polhikacılar. Başbakanlık. Dışişleri,
İçişleri, Ekonomi Bakanlığı gibi
önemli göre\ lere gelebildilerse de
başarılı olduklan, kadın politikacdar
için iyi bir model oluşturdukları
söylenemez. Türkiye'deki
demokrasinin bu sorununa ciddi
şekilde egilmek, köklü çözümler
aramak zorundayız." Tekeli "Kadının
siyaset içinde daha fazia yer alması
için neler yapılabilir" sorusunu ise
şöyle yanıtladı "Her şeyden önce,
kadınlann siyasette yer alraalan
gerektiğini hiç bıkmadan \-urguiamak
gerekhor. Yurttaşları bilinçlendirmek,
kadınlan shasi partiJere ü\c olmaya
çağırmak. bugünkü halhte kirlenmiş.
dolavısıvla kadınlara itici gelen siyaset
ortamının ancak çok sayıda ilketi
kadın siyasete girerse düzelebileceğine
kadınlan \e berkesi inandırmak
gerekli." KA-DER 1998 Martf nda.
derneğin kuruluş yıldönümünde, işin
özüne parmak basan "Kadınlar siyasi
partiJere üye olun" isimli bir
kampanya başlatıyor.
TV radyo, afiş. dergi, ilan gibi
yollardan kadınlara ulaşarak onlan
siyasete sahip çıkmaya çağırmayı
amaçlayan kampanyanın sloganı da
"Mutfak tamam. Sıra siyasette".
Kampanyanın ülke çapında
gerçekleştinleceğıni kaydeden Tekeli,
"Şubeleşmeji gerçekleştirmek
gündemde. Eğirim çauşmaianmız
sürüyor. Bu yıl seçimler olacaksa yeni
kampanyaiar gündeme gelecek"
diverek sözlerini tamamladı.
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, dayakyiyen kadınlann deneyimlerini anlatan kitap çıkartıyor
'Hîç kimseşiddeti haklı gösteremez
y
İPEKYEZDANİ
"Asıl fıziksel şiddet mahke-
meye müracaat ettikten son-
ra başladı. önümü kesme, si-
lah gösterme, işyerimi bas-
ma. Geceyans gdhw. Hiç gh-
meyeceğini düşünüvorum.
korkuyorum. L'ykumu bölü-
yor. En doğal hakkım olan
uykumu elimden aJı\or..."
Bu sözler, eşınden yedığı
dayak sonucu Mor Çatı Ka-
dın Sığınağı Vakfi'na sığın-
mak zorunda kalmış bir ka-
dınaait. Insanlık2000"liyıl-
lara yaklaşırken. kadınlar ar-
tık eskisinden daha örgütlü.
iş hayatında, sosyal ve siya-
sal yaşamda eskisinden daha
etkın olsa da kadına yönelik
şiddet tüm hızıyla hayatın
bütün alanlarında sürüyor.
Bu yılki "8 Mart Dünya
Kadınlar Günü"ndc , Mor
Çatı Kadın Sığınağı Vakfı,
eşlerinden dayak yiyen ve sı-
ğınmae\ınde kalan kadınla-
nn deneyimlerini kendı ağız-
lanndan anlattıklan "Gele-
cegim Elimde" adlı kitabı çı-
kanyor.
Şiddete maruz kalan ka-
dınlann başvurabileceği iki
bağımsız merkezden bin olan
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vak-
fı. 1990'dan bu yana kadına
yönelik şiddete karşı müca-
dele verıyor. Mor Çatı gö-
nüllülennden Altan Şahinog-
lu, sığınmaevının çalışmala-
n ve kadına yönelik şıddetle
ilgili sorularımızı yanıtladı:
- Kadınlar neden şiddete
maruz kalıyor?
Kadmlann yüzyıllardır şid-
dete maruz kalmasının en te-
melinde yatan şey ıktıdar so-
runu. Kadınlar ınsanlığın var
oluşundan ben erkeklertara-
fından birçok alanda şidde-
te maruz kalmışlar. Bu sade-
ce fiziksel şiddet değıl tabii.
Ekonomik. cinsel, sözel şid-
det, kamusal alandan dışla-
narak şiddete maruz kalıyor-
lar, çalışma hakları ellenn-
den alınarak şiddete maruz
kalıyorlar. Burada da en te-
mel sorun, bir cınsın dığer
bir cins üzennde hükümran
olması sorunu. Yemek tuzlu
olduğundan dolayı dayak yı-
yen kadın, dayak yememek
ıçın yemeğin tuzuna dikkat
ediyor. ama o zaman da ça-
maşırlan yıkamadığı ıçın şid-
dete maruz kalıyor. Bunlar
süreklı bir neden gıbı göste-
rilıyor, ama aslında bahane.
Dayağı "Haketmekyadaet-
memek" gibi bir düşünce söz
konusu olamaz. Haklı dayak
yoktur. Kimsenin kimseye
karşı haklı ya da haksız şid-
det uygulamaya hakkı yoktur.
-Kadınlarşiddet yaşadık-
lan halde neden hâlâ evtiliği
sürdürmor?
Bunun da birçok nedenı
var. Kadın o evi bıraktığı za-
man başına neler geleceğını
bilmiyor. Bir kere çocuklu-
ğundan itibaren bağımlı bir
kişilik olarak yetiştiriliyor.
Anneye, baba>a, eve bağım-
lı. Bir erkek çocuk dışan çı-
kıp rahatça dışandaki dünya
içinde yer alabilırken bir kız
çocuk için bu mümkün değil.
Kendini korumayı öğrenerek
büyümüyor. Bir de hep e\ len-
me hayaliyle büyütülür. Oku-
sa da çalışsa da sonuçta bir
gün gelip e\ lenmek zorunda-
dır kız çocuğu. Gün gelip ev -
lendiğinde de bütün o bağtm-
Iılık koca\a dönüvor. Eko-
nomik olarak, psıkolojık ola-
rak, cinsel olarak. her açıdan
bağımlı olduğu o e\ i bırakıp
gittiğinde de ne vapacağını
bilmiyor. Aılesıne gitse aıle-
si istemıyor. çünkü toplum-
da iyi gözle bakılmıyor. An-
cak gün gelip tak dedığinde.
dıyelım kı e\ inı bıraktı, da-
yak yediğı için polise gitti. po-
lısler >apmalan gereken iş-
lemleri yapmıyorlar. Zabıt
tutmuyor, Adlı Tıp'a sevk et-
mıyor. Sanki orada bir banş-
Mor Çatı göniillülerinden AJtan Şahinoğlu kadının ekonomik özgüriüğü olsa da baskının azalmadığını söylüyor.
Dünya Kadınlar Günü
New York greviyle başladı
8 Marf'ın kökeni 19. yüzyı! kadın işçilerinin
mücadelesine ve sosyal demokrat harekete
dayanıyor. Sanayi devTİminin getirdiği ağır
çalışma koşullan altmda ezilen New Yorklu bin
kadar dokuma işçisi kadın, çalışma sürelerinin
kısaltılması ve üeretlerinin arttınlması
amacıyla 8 Mart gûnü greve gitti. Polis greve
engel oldu. Çıkan çatışmalarda çok sayida
kadın öldü. 129 işçi yanarak yaşammı yitirdi.
Bu olaydan yaklaşık yanm asır sonra Alman
Sosyal Demokrat Partisi'nin önde gelen
isimlerinden ClaraZetkin, II. Enternasyonal'in
1910'da Kopenhag'da yapılan toplantısında bu
işçi kadınlann anısına, 8 Mart'm "Emekçi
Kadınlar Gönü" olarak kutlanraasını önerdi.
Yıllar sonra kadın sorunlannın yalnız işçi sınıfi
kadınına yönelik olmadığı düşüncesiyle 8 Mart
" Dünya Emekçi Kadınlar Günü". bütün
kadınlara mal edildi. Birleşmiş Milletler 1975
yıhnda 8 Mart'ı "Dünya Kadınlar Günü"
olarak duyurdu.
tıncı rol üstleniyor. Ya da evi-
ne gitmesini söylü\or
H
Ko-
candır.sever dedö\erde" di-
yor. Çocuklarını bırakmak
istemıyor. Zaten ekonomik
gücü yok. müthış bir kuşatıl-
mışlık var.
- Egin'mli kadınlar neden
şiddete göz yummor?
Erkekler. egitimlı de olsa.
toplumun \erdıği erkeklık
kimliğiyle büyüyor ve dedi-
ğinı yaptırabılmek ıçın. ka-
dının kendısıne ıtaat etmesı-
nı sağlayabılmek ıçın gücü-
nü kullanabileceğinm farkın-
da. Burada da ünn ersıte me-
zunu olması hiç fark etmi-
vor. Bir kadının çalışıyor ol-
ması mutlaka ekonomik ba-
ğımsızlığı olduğu anlamına
gelmıyor. Çünkü genellikle
erkek kadının maaşma el ko-
yuyor ya da kullanıyor. Ay-
nca ekonomik özgüriüğü de
olsa. toplumsal baskılarger-
çekten çok fazla. Hep ev len-
mek baskısıyla büyütüldü-
ğümüz için, o e\ liliği sonsu-
za dek yürütmek sanki bızim
'de BUGÜN
TOPLU GOSTERILER
ELLES
görevimiz. Hep^Birgünde-
ğişecek kocasL bir gün anla-
yacak onun kıynıetini" diye
bir umut var.
- Kadına > önelik şiddet sa-
decebizimgibigeieneksel top-
lumlara mı özgü?
Avrupa ve ABD'de de çok
fazla. Ancak orada şiddet ya-
şayan kadının başvurabile-
ceğı çok yer var. Kadının baş-
v urabıleceği yerler olduğunu
bilmesi çok önemli. Bize baş-
vuran kadınlara verdiğımiz de
sadece kalacaklan bıryer de-
ğıl, psıkolojik ve hukuksal
destek venyoruz. Iş danış-
manlığı yapıyoruz. Zaten bu-
rada kendilerinm yalnız ol-
madıklannı görüyorlar.
- Şiddetin önüne geçilme-
si için neler yapılmalı?
Mevcut erkek egemen ya-
salann değiştınlmesı gerek.
Ancak bu yaJnızca yasayla
olacak bir iş değil. Eğıtim
çok önemli. llkokul kıtapla-
nndan başlanıyor çocuklara
cinsiyetaynmcılığı verilme-
ye.
Kadınlann baş%ıırabilece-
ğı yerler olmalı, her mahal-
leye bir sığınak yapılmalı.
Kadınlann şiddete uğradı-
ğında karşı karşıya geldiği
polis. savcı, doktor gibi pro-
fesyonel kişılenn de egıtılme-
si gerekıyor. Tabıı bunlann ol-
ması için en büyük görev yi-
ne kadınlara düşüyor. Bunlar
ıçın mücadele etmemız gere-
kiyor.
HAFT BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
Suçlu Devlettip!
Imam ortaokuluna gıden kızın başını kapattırıyorsu-
nuz. imam lisesınegıdincedekapattınyorsunuz. HerAI-
lah'ın günü beynınt yıkıyorsunuz:
- Başını örtmekdınin gereğidir. Açarsan günahkârolur-
sun!
"Sosyal devlet" ilkelerini ayaklar artına alıp onu "fa-
rikat yurtlan"na mahkûm ediyorsunuz. Dinsel yaşam
biçimini onun için "tek çözüm" haline getiriyorsunuz.
Ona imam okulunda "din hukuku"nu öğretiyorsunuz.
Bir "din devleti"ri\n gereklerine göre yetiştinyorsunuz.
Arkasından -laik ve demokratık bir devlette- polis, em-
niyet müdürü, savcı, yargıç, kaymakam. vali olabılme-
si için tüm kapılan açıyorsunuz.
Ama o amaçla yükseköğretim kurumlannın önüne
geldiğinde, sesınizı yükseltıyorsunuz:
- Başını aç da gel!
Hakkınız var mı?
Beyazıt Meydanı'nda. devletin otontesıne karşı gös-
teri yaparken, Istıklal Marşı'nın okunmasını engellıyor.
Türk bayrağının taşınmasını engellıyor. Kızıyorsunuz.
Hakkınız var mı?
Doktor oluyor, erkek hastalara bakmıyor. Polis olu-
yor, şeriatçı gösterileri ıçınden alkışlıyor. Savcı oluyor.
yasadışı Kuran kurslarına göz yumuyor. Kaymakam olu-
yor, kadın eli sıkmıyor. Vali oluyor, ilinın Iran'a benzeme-
si için elinden gelenı yapıyor...
öğretmen oluyor. sınıfa tesettürlü giriyor. imam oku-
lunda ne öğrendi ıse öğrencısıne de onu öğretiyor.
Köpürüyorsunuz...
Hakkınız var mı?
• • •
söylemiş: We ekersen onu bı-Atalanmız ne güzel
çersın!"
Kabak tohumu ekip pamuk devşirmek istemek. sa-
dece aptallann işidir.
Benım sınıflanmda da var. Suçlu.pçocuklardeğıl. Suç-
lu Menderes, Demirel, Evren, Özal... Suçlu devletin
kendisi!
Suçlu, 20 yılda imam okulu mezunlarının sayısını 14
katına çıkaran "orta sağ" ıktıdarlardır. Suçlu o mezun-
lara, "laik" devletin tüm konumlarına ulaşabılme yolu-
nu açan, Evren ve benzerlerıdır.
Suçlu.. Devi kendi elleriyle büyüttükten sonra, yasa-
ya karşı gelene gösteremedıği otoriteyı. kendı Rek-
tör'üne gösteren Başbakan'dır.
- Durup dururken yasayı, yargı kararlannı fa'.an uygu-
lamaya niçin kalkıyorsun? Ben onlarla başedemıyo-
rum, sen de sesini çıkarma!
Suçlu.... Devletin kurallarını ve otorıtesıni yeniden ge-
çerii kılmaya çalışan bir Millı Eğıtim Bakanı'nı genletmek
için, elinden gelenı yapan Hükümet'tır.
Suçlu devletin kendisıdır!
• • • :
Ne yapmalı? !
Madem ki ımam okullarında "türban"ı gelenek hali-,
ne getırdiniz. Madem kı bundan gerı donecek kadar yu-
reğıniz yok. Geriye tek bir çözum kalıyor; Evren ve Özal
öncesine dönüş yapmak:
- Imam lisesini bıtırenler, unıversıtelerin sadece ılahi-
yat fakültelerine kabul edilırler. Devlette sadece "din
görevlisi" olarak gorev yapabılırler. Isteyen ımam oku-
luna gidebılır: ama bu durumu onceden bılerek ve ka-
bul ederek!..
Abbas Güçlü geçenlerde köşesınde yazdı.
Clinton, başkanlığa ikincı kez seçıldığınde. eğıtımde-
ki temel ilkelerinden birısıni şoyle açıklamış: ,
"Her eyaletin farklı bir eğıtim anlayışının olması ka-
bul edilemez. Amenka Bırleşik Devletleri'nde tek bir,
eğıtim anlayışı olmak zorundadır. Öyle olacaktır!"
Bu, Anadolu Devrımı'nın •'Öğretimin Birliği" (Tevhid-
i Tedrisat) ilkesınin, 74 yıl sonrakı bir dogrulanmasıdır
Hem de dünyanın en gelışmış ve en demokratik ülke-
lennden bırının koşullarında!
• • •
"öğretimin Biıiiğı"nı yıktık... Yanm yüzyılda. adım
adım...
Ve "laik ve demokratık" devletin kendısı yıkılma nok-
tasına yaklaştı. Adım adım...
Şu soruyu soranlar haksız mı:
- Tesettürü dün ımam okullannda kabul etmıştınız. Bu-
gün üniversıtelerde kabul ediyorsunuz. Kamu görevli-
lerinde zaten yan yanya gerçekleştı, yann tam gerçek-
leşecek... Pekı sorun bıtecek mı?
Yoksa giyımde "ınançlannın gereklennı" yenne getı-
renler, Melih Aşık'ın tahmın ettığını mi söyleyecekler:
- Inançlanmız dünyevı meselelen din kurallanna gö-
re düzenlemeyı öngörüyor. Laıklıği kaldınp yerine Islam
toplumu ilkelerini koymak ıçın sırada ne varsa onu ya-
pacağız!
Hıristiyanlık güçsüzken ne demıştı:
"Sezar'ın hakkı Sezar'a, Tann'nın hakkı Tanrı'ya!"
Pekı Roma bölünüp zayıfladığında ve Kılıse güçlenıp
dal budak sardığında ne dedı:
"Ruh bedene ustündür: öyleyse ruhun iktıdan da be-
denın ıktidarına hukmeder!"
Ve koskoca(l) kralların. ımparatorlann "afaroz" edıl-
diklerı.. karda kışta yürüyerek Papa'nın şatosuna gıttık-
leri.. taçlarını, tahtlannı koruyabılmek ıçın ayaklarına ka-
panıp "af" diledıklen dönem boyleceaçtldı...
Dınler özünde değışmezler. Ama dınlerı kendı çıkar-
ları için kullananlar da. kullanma bıçımlerı de hep değı-
şirler... Ve tarihten ders almayanlar, onlann karşısında
hep ağır bir bedel oderler.
T1BT2
8 Mart 1998
15 Mart 1998
22 Mart 1998
29 Mart 1998
Yurttaş Kane / Citizen Kane
Yabancı / Srranger
Üçüncü Adam / Third Man
Gizli Rapor / Confidential Report
^Kadınlar mücadeleye'fstanbul Haber Servisi - New Yorklu ka-
dın dokuma işçilennin "Eşitişeeşit ücret"
sloganıyla başlattığı grevin 129 işçinin ölü-
müyle sonuçlandığı ve ytllar sonra Birleş-
miş Milletler tarafından "Dünya Kadınlar
Günü" olarak ilan edilen 8 Mart günü, tüm
dünyada \e ülkemızde çeşitli etkinliklerle
kutlanıyor. Araştırmalar, Türk kadınının,
Cumhuriyet dönemındeki kazanımlanna
ve sayısız yasal düzenlemeye karşın gerek
iş ve e\ yaşamında, gerekse sosyal ve sı-
yasal yaşamda hâlâ "erkek egemen'" kül-
türün baskısı altında olduğunu ortaya ko-
>oıyor.
Kadın Dayanışma Vakfı'nın "Orta ve
Üst Sosyo-Ekonomik Düze>deki Ailelerde
Kadına Yönelik Şiddet" konulu araştırma-
sına göre, Türkiye'de lise ve üniversite me-
zunu kadınlann üçte ikisi. gecekondu böl-
gesinde oturan kadınlann da yüzde 60' ı
kocasından dayak yiyor.
Araştırmaya göre evli erkeklerin yüzde
25 'i eşlerine hizmetçi gibi davranaraİc emir
veriyor. Erkeklerin yüzde 76'sı geçim stkın-
tısı çekse bile eşinin ücretli bir işte çalış-
masına ızin vermiyor. Kadınlann yüzde
41'i kocası tarafından küçük görülüyor.
yüzde 26'sının zekâsı da kocası tarafından
küçümseniyor. Kocalann yüzde 62'si kadın
onun düşüncesine katılmazsa kızıyor, yüz-
de 42'si ev işleri zamanında yapılmadığın-
da sinirleniyor. yüzde 74'ü bağınp kızıyor,
yüzde 35'i de başkalannın yanında kadını
küçük düşürüp hakaret ediyor.
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'nın 8
Mart Dünya Kadınlar Günü'nde çıkaraca-
ğı "Geleceginı Elimde"adlı kıtapta da 1990-
1996 > ılları arasında MorÇatı>a baş\ur-
muş \e sığınmaevınde kalmış kadınlann de-
neyımlerı>le bırlıkte ıstatıstıkı bılgılerde
yer alıyor. Mor Çatı Kadın Sığınağı Yak-
fı'nın araştırnıasına göre. 1990-1996 \ıl-
lan arasında sığınmae\ıne baş\uran şid-
dete maruz kalmış kadınlann yüzde 54'ünün
sosyal gü\encesı vok. Bu kadınlann \üz-
de 71 "ı e\ kadını \e yüzde 75'ıne şiddet.
kocası tarafından u>gulanmış. Şiddete ma-
ruz kalan kadınlann \üzde42"sının aılesin-
dekı erkek üyeler kocanın şiddetinı des-
teklerken, aılelenn >üzde 20"sı kadına ıl-
gisız kalıyor. kadına destek olanlarsa yal-
nızca >üzde 7 oranında
Araştırmada sığinmaevinebaşvuran ka-
dınlann yüzde 95'ının çocuğu olduğu \e
eşlerden yüzde 60'ının çocuğa karşı da şid-
det uyguladıgı beliıtilivor. Araştırmavagö:
re kadınlar şiddete en çok 19-29. sonra da
29-39 yaşlan arasında maruz kalıyorlar.
Kadınlar Ne istiyorlar?
# Cinsel tacız\e kadına > önelik şidde-
tin son bulması.
# Hertürlü dıl. din. cins. ırk avrımcılı*
ğının ortadan kalkması.
0 Kadını aşağılavan >asaların u>gula-
madan kaldırılması.
# Kadın haklan lehıne yeniden düzen-
lenen yasaların vaşama geçirilmesıni sağ-
layacak mekanizmalann oluşturulmaM.
0 Kadınlann çalışma koşullarının yeni-
den düzenlenmesı. eşıt işe eşit ücret \eril-
mesi.