Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 MART 1998 PAZAR
10 PAZAR KONUGU
Türk Hukukçu Kadınlar Derneği Başkanı Tuskan lapolitika, din ve gelenek arasında sıkışan kadınlar üzerine...
TürbankadınhaldannıdaörtüyorBugün ^ Mart: Dünya Kadınlar Günü. Bugün Türkiye'nin. kadın açısından
manzara-i umumiyesine bir bakın. Bir yanda dünyaya açık, dünyada olup
bitenleri izleyen. her yaşta bilgi edınmeye ve öğrenmeye açık çağdaş kadmlar; bir yarvda da
umacı örneği başlarmı örtüp sadece dinden, yobazlıktan medet uman zavallı kadmlar...
Erkeklerin elinde oyuncak olmuş, erkek egemenliğinin daha da pekiştirilmesine çahşan
kadınlar. tkinci, üçüncü eş olmaya, onuncu sınıf \atandaş muamelesi görmeye razı kadınlar.
Pekı. bu kadınlar kendilerine onlarca yıl boyunca sağlanan haklanndan, erkeklerle eşitlik
mücadelesinden ödün vermeye rieden razılar? Neden geri planda kalmayı kabullenmeye
hazırlar? Neden. 2000 yılına iki kala kafalannın içini bağlayan örümcek ağlannı süpürmek
istemezler? Neden solcu geçinen öğrenci kızlar. türban diye dayatan kara yobazlarla
demokrası adına işbırliği yaparlar? Neden bazı çağdaş görünümlü. ama akıllan kısa
kadınlarımız sırf modaya uymak için politik yobazhğın simgesi olan türbanı desteklerler?
Bütün bu sorulara yanıtlan, Türk Hukukçu Kadınlar Derneği Başkanı Avukat Aydeniz
Alisbah Tuskan"la aradık.
SÖYLEŞİ LEYLÂTAVŞANOĞLU
Türkiye 'de her alanda, her sektörde şe-
riatçılar türban konusunda ciddi dayatmalar
yapıyorlar. Hukuk, tıp alanlarında görevli ka-
dınların işlerine baslan bağlı olarak gitmeleri-
ni: üniversitelere, liseleretürbanlı öğrencilerin,
öğrerim görevlileri re memurların girmelerini
istiyorlar. Bu konuda eylemler deyapıyorlar. Siz,
şeriatçıların türban konusundaki bu dayatma-
larıyla ilgili neler düşünüyorsunuz?
TUSKAN - Ben bu sorunu daha çok Habitat
11 konferansı döneminde yaşadım. Orada kadm-
lar Türkiye'deki Kadın Kozası'ylailgili birrapor
hazırlamak. birlikte bir çalışma yapmak duru-
mundaydılar.
Toplumumuzda bazı kesimdeki kadınlar. şeri-
at yanlısı kadınlarla çalışmayı reddettikleri hal-
de ben biraz onlann durumlannı anlamak. onlar-
dan bilgi edinmek amacıyla onlarla birlikte fa-
alıyetlerde bulundum.
En azından Kadın Kozası'nda, kadınlann so-
runlan nelerdır. bunlara nasıl çözümler üretebi-
lırız. ne ıstiyoruz. konularını ele aldık. Bu ortak
yaptığımız toplantılarda şunu gördiim:
Kadınlar bence haklannı kaybetmek istemt-
yorlar. Ve bütün o kadınlar belirli bir amaçla.
uluslararası bir örgüt tarafından yetiştirilmişçe-
sine her toplantıda aynı söylemler içindeydiler.
Toplantının konusu olsun ya da olmasın, her
toplantıda başörtüsü konusunu gündeme getiri-
yorlardı. Bız o toplantılardan bazılannda. temel
eğitim kız çocuklanna da erkek çocuklan gibi
mecburi olsun. görüşünü savunuyorduk. Buna
onların da ıtırazı yoktu. Ancak, "Sekiz \ıllık te-
mel eğitim şarttır" dediğimiz zaman kıyametı
kopanyorlardı.
Ben. "Ortak bir paydada birleşelim. Sekiz yv-
lı neden istemiyorsunuz?" dedim. Çünkü kız ço-
cuklann\n başiannı bağlayamayacaklardı. Bunu
yapamayacaklan için de okula gönderemeyecek-
İerdi O zaman. "Peki, çocuğun hakla yok mu?
7-8 yaşındaki çocuğun başı sentn düşüncene gö-
re kapatılıyor. Bu, Uluslararası Çocuk Hakları
Sözleşmesi'ne aykın değil mi? Siz kendinizde bu
hakkı nereden buluyorsunuz?" dıyordum.
Bu, çok açık biçımde insan haklannın, çocuk
haklarının ihlali oluyor. Devlet Bakanlığı'nda
ortak bir çalışma yaptık. Tüm kadınlar olarak
komısyonlara ayrıldık. Belirli bir kesimden ka-
dınlar da vardı. Hukuk konusundaki komisyon-
da tüm partılerin kadın kollanndan üyeler bulu-
nuvordu. Sadece Refah Partili kadınlar başörtü-
sü. temel eğitimtn sekiz yıla çıkanlması konula-
nna şıddetle karşı çıkıyorlardı. ama hukuksal
alanlardaki haklannt da belki bizlerden çok da-
ha fazla istiyorlardı,
•••••• Bıınlar hangi hukuksal konulardı?
TL SK.4S - Örneğin. evli bir kadın kocasmdan
aynldığı zaman tek ev varsa bunun kadının ol-
maMnda ısrar ediyorlardı. Buna karşılık ben de.
'Neden eşH haklar istiyoruz? Kadın ahlaksızlık
yapıp boşandrysa adam neden evini ona versin?"
dedim. Yanı. hak isteme konusunda bizden çok
daha fazla uçtalar.
Onlann belirli bir söylemieri var ve bu söylem-
le heryerde herkesin kafasını kanştınyorlar. Üs-
lelık bu söylemin belirli bir dayanağı da yok. Bu-
güne kadar türban aleyhindeki Anayasa Mahke-
mesi. idare mahkemeleri, Danıştay kararlannı
eleştirdiler, ama Avrupa İnsan Haklan Mahke-
mesi kararlanndan söz ettiklerini hiç duydunuz
mu?
1993 yılında Avrupa insan Haklan Mahkeme-
si iki karar aldı. Karar gerekçelerini okuduğunuz-
da Anayasa Mahkemesi'yle Avrupa insan Hak-
lan Mahkemesi'mn gerekçelerı aynı noktalara
dayandmlıyor. Bu kararlarda, "O fakülteye, o
üniversiteye girdiğiniz zaman siz o fakülte ya da
üni\ersiteninda> andığı yasa ve yönetmelikleri bi-
üyorsunuz. Buna rağmen orayagiripde,' ben bu-
nu yaprnam" demek insan haklan konusuyla
bağdaşmaz. İkisi çelişiyor. siz o mekânlarda din-
sel kimliğinizi ön plana çıkartırsanız öbür insan-
ların haklannı ihlal etmiş olacaksınız'" deniyor.
Zaten bütün bu olaylar siyasilerin onlara bir
takım ödünler \ ermelerinden kaynaklanıyor. Biz
bu ülkede her konuyu hukuka dayandırmaz, bir
konuyu dinsel kurala. bir başka konuyu da hu-
kuka dayandınrsak bu hukuk devleti anlayışına
sığmaz, diye düsünüyorum. Dinsel kimliğini ön
plana çıkartan kişiler bence dini sömüren kişi-
lerdir. Burada din istismarcılığı yapılıyor.
ı Rektör Prof. Kemal Alemdaroğht'nun,
üniversiteye türbanlıları sokmamasını protesto
edeıt türbanlı öğrencilere bir kısım sol görüşlü
öğrenci de destek verdi. Siz bu solcu öğrencile-
rin tutumlarmt nasıl karşıladınız?
TUSKAN - Ben en çok bundan korkuyorum.
Ne yazık ki gençliğimizde. bazı gerçekleri öğre-
nememelerinden dolay ı bu tür yanlış tepkiler do-
ğuyor.
Bu kadınlar türbanı bir simge olarak kullanı-
yorlar. Bunlan da kadınlara erkekler kullandın-
yor. Kadın. erkek egemen toplumdaki erkeklere
kendini kullandınrken bunun bilincinde de de-
ğil. Övle bir noktaya gelinecek kı. erkek. 'senin
işin burada bitiyor. Hadi bakalım geri plandaki
yerine' diyecek. Bu anlayışın kadınlarhenüz far-
kmda değiller.
Habitat taki çalışmalarda bir kadın bana şöy-
le dedi:
"Bizim siyasi bir beklentimiz yok."
"Neden yok? Bütün partilerde olduğu gibi sos-
yal demokrat partiler de kadınlan sömürüyor'"
dedim. Bakın. CHP ve DSP de partilerınde ka-
dın kotası bulunduğunu söylüyor. Ama önümüz-
deki seçimlerde bunların tavırlannı daha açık
olarak göreceğız. diye düsünüyorum. Evet. bu
partilerde kadınlar var. ama seçilebilecekleri yer-
lerde yoklar. Siyasete atılan kadınlarla yaptığı-
mız görüşmelerde. aynmcılık olarak niteiendiril-
se de. bir dönem kadına kota uygulaması sart.
Bence kadının siy asete atılmasının en büy ük gü-
AYDENİZ ALİSBAH
TUSKAN
1950 Istanbul cloğumlu. 1972'de
îsîanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi nde yükseköğrenimini
tamamladı. TC Ziraat Bankası ve
Türkiye îş Bankası 'nın avukathğını
yaptı. Şimdiki halde serbest avukatlık
yapıyor. Türk Hukukçu Kadınlar
Derneği Başkanı. Aynı zamanda
Îstanbul Barosıı 'nun Tüketici
Haklan Komisyonu Başkanlığı 'nı da
yürütüyor. Îstanbul Barosıı Kadın
Komisyonu nda üye olarak görev
yapıyor.
kafalanmızı kanştınp birtaktm değerleri y ıkmak
isterlerken biz de onlara birtakım ödünler veri-
yoruz.
Bu nedenle, bizler, aydın insanlar olarak çok
çahşmamız gereken bir dönemdeyiz. Rektörler.
dekanlar. bütün üniversitelerin öğretım üyeleri
bugün tek vücut olarak çalışmahdırlar. "Benim
yönetmeliğim, yasam budur. Ben bunlan uygu-
lamakdurumundayım. Bunlan beğenmiyorsanız
ve hukuk devletindeyseniz Meclisinizde yasaları
değiştirir, istediğiniz uygulamalan yaparsımz"
diyebilmeleri lazım.
Bugün siyasetçi her s.eyi hukuka atıyor. Bakın.
erkeğin zmasıyla kadının zinası konusundaki Ce-
za Yasası maddeleri, Anayasa Mahkemesi'nde
eşitlik ilkesine aykın olduöu aerekçesiyle iptal
edildı.
Anayasa Mahkemesi karannda. "27 Aralık
1997'ye kadar TBMM'de bu değişiklik yapıla-
cak" denildi. Ama 27 Aralık geçti.
Siyasiler ne yaptı? Man ayına geldik. Yasa dü-
zenlenip, Kadından Sorumlu De\let BakanhSı
sivil toplum kuruluşlanyla (STK) çahşıp. değı-
şikliği komisyona geldi mi? Bu maddeyle ilgili
bugün hâlâ hiçbır çalışma göremiyoruz. Bugün
kadının zinası suçtur. ama erkeğin zinası suç ol-
maktan çıkmıştır.
Bir hukuk devletinde bu durumun yaşanma-
ması lazım. Ama siyasiler \ine mahİcemelere.
yine hukuka. yine bazı kışilere yükleniyorlar.
Hukuk de\ letindeysek. hukuk de\leti kuralları-
na göre hukukun üstünlüğü ilkesine uygun o!a-
rak davranmalıyız. Hukuku hiçe sayan insanlar
sonunda görüyorsunuzki hukuka muhtaç oluyor-
lar \e hukuktan medet umar hak geliyodar.
Hukukçu olarak bizim barolarda bu tür sorun-
lanmız var. Barolarda a\ukatlık mesleğinin ya-
sal kıyafeti vardır. Bugün türbana izin verirsek
yargıç kadın da mahkemeye türbanlı girecek,
yargıç erkekse sank takabilecek. bunlara karşı
hiçbir yaptınm uygulanamayacaktır. Herkes is-
tediği yere ıstediği kıyafette gidemez.
Yargı. hukuk devletinin temellerini oluşturur.
Hukuk fakültelerine bundan sonra belirli ko^ul-
larla öğrenci alınmalıdır. Bu konuyu çok önem-
siyorum.
• • • • • Siz, sosyal demokrat partilerin de ar-
tık bir anlamda kendilerine çekidüzen vernıele-
ri gerektiğini söylediniz. Peki, sosyal demokrat
partilerde böyle bir irade ya da istek görüyor
musunuz?
TUSKAN - Hay\r, bunu da göremiyo-
vencesi kotadır. Ama bunu bir geçiş döneminde
uygulamak lazım. Çünkü erkek ileri. biz geri kul-
varda koşarsak olmaz. Kadınlann ve erkeklerin
aynı kulvarda koşmalan gerekiyor.
Biz eşit düzeye ancak kotayia gelebiliriz. tn-
gıltere'ye bakın. Tony Blair'in Işçi Partisi'nin
genel seçimlerde bu kadar başanlı olmasının ne-
deni kadınlar. Ingiltere'deki iki dereceli seçım-
lenn ilkine Uçı Partisi'nden hep kadınlar katıldı
ve oyları aldılar. Orada. bunun eşitlik ilkesine
aykın olduğu düşünülmemis,. aksine. olumlu bir
aynmcılık olarak değerlendirilmiş. Bir dönem
toplumun gerisinde kalan kadını yerli yerine
oturtmak için gerekli önlemlerin ahnması lazım-
dır.
• • • • • Zaten akıl bunu gerektirmiyor mu?
TUSKAN - Tabii. Ben. bu çalışmalara başla-
dığımda biraz moralim bozulmuştu. Ama kadın-
lann haklanndan ödün vermevecekleri düşün-
cesi beni bıraz umutlandırdı.Bugün belirli bir
partinin (Refah) yüzde 20 dolayında oy aldığın-
dan söz edıliyor, ama bu oyu nasıl aldığını dü-
şünmek lazım. O orandaki oyu almak için insan-
lann sömürülmesi. insanlann kullanımı \e oyla-
nnbazılannın parayla satın alındığını düsünüyo-
rum.
Bu çok önemli bir konu. Burada üstelik kadın-
lar ne derece kullanıldıklannın farkında değiller.
••••• Cstelik bütün bunlar demokrasi adına
yapılıyor...
TUSKAN - Evet. Kendi işlerine geldiği yerde
demokrasiden söz ediyorlar, işlerine gelmediğı
zaman da demokrasiyi kötülüyorlar. Bugüne ka-
dar belirli zihniyette olan partiler, diğer partile-
rin, aşın sol partilerin kapatılmasına ne derece
tepki gösterdiler? Hay ır, bu konuda ne düşünce-
leri ne de tepkileri oldu. Ne zaman ki belirli bir
partinin kapatılması gündeme geldi. ondan son-
ra bu söylemler ve bu savunmalar başladı.
Düşünün. biz kendimizi Avrupalılara şikâyet
ediyoruz ve bununla tehdıt ediyoruz. Bizler bu
toplumda Batı taklitçisi olarak damgalanıyoruz.
Ama bugün bizler Batı taklitçisi olarak nitelen-
memize rağmen, ben belirli konulan Avrupa tn-
san Haklan Mahkemesi'ne şikâyet etmeyi va-
tanseverlik duygumla doğrusu bağdaştıramıyo-
rum.
Ama belirli kişiler. işlerine geldiği zaman biz-
lcri bununla tehdit ediyorlar. Biz hukuk devletin-
de yaşıyoruz. Avrupa "da hibir hukuk de\ letinde
böy le bir duruma rastlayamazsınız. Siz o ülke-
nin yasalarına. düzenine aykın hareket ettiğiniz
zaman o ülkenin kolluk ku\ vetleriyle karşılaşır-
sınız.
Ancak bu gerçekleri görmeyen bazı dışandan
gelen kişiler de yansıtılma bıçimine göre birta-
kım açıklamalarda bulunuyorlar Kendi ülkele-
rinde yapılmasına izin vermeyecekleri olaylan
bizim ülkemizde insan haklan ihlali olarak gö-
rüyorlar.
Bizlerin bunlara çok dikkat etmemiz gereki-
yor. Bunlar. bizi bölmek. bizi yıpratmak. bizim
iç si\asetimize kanşmak için yapılan eylemler-
dır. (şgal sadece vatan topraklarını işgal etmek-
le olmaz: işgalin bir biçımi de düşünceleri işgal
etmektir. Onlar, bizim düşüncelerimizi bölüp.
rum. Çünkü aynı kulvarda koşması gereken iki
partinin. yani DSP ve ÇHP'nin. hâlâ birbirleriy-
le inatlaşmalan. hâlâ birbirlerine husumet bes-
lemelerini toplumumuz için bir iv ilik olarak gör-
müyorum. Bu. sadece sosyal demokrat kesımin
oylannı bölmeye hizmet etmektedir. Bu bölün-
meyi tavan istiyor. ama taban buna tamamıyla
karşı.
••••M İki bin yılına iki kala, bu çağda kadın-
larımız Mııslafa Kemal'in kendilerine verdiği
haklan geri mi vermek istiyorlar? Bu /'$ bu ka-
dar ucuzmu?
TUSKAN - Ben yine de iyimser olmak istiyo-
rum. Kadıniar tamamıyla kullanılıyor, diye dü-
şünüyorum. Ben bu tür kadınlarla yaptığım gö-
rüşmelerde hepsine. "Bir ikinci eş olmayı düşü-
nür müsünü/?" ya da "Babanızın mirasından ek-
sik pa\ almak istermisiniz?' dıye sorduğunıda hiç
birisi bunlan kabul etmedi.
Mustafa Kemal'in kadınlara verdiği haklan
hiçbir kadının kaybetmek isteyebileceğini dü-
şünmüyorum. Ama burada başka bir mesele v ar.
Bu kadınlar hep kullanıldıklannı ne zaman an-
layacaklar? Bu çok önemli bir nokta. Bunun için
TBMM'yene kadar çok kadın sokabilirsekode-
recede hızla bu meselelerin üstesinden gelebili-
riz, diye düsünüyorum.
Tabii ne kadar çok kadın sokarsak sokalım yi-
ne de Meclis'in yarısını oluşturamayız. Dolayı-
sıyla bunlar birkaç yılda halledilebilecek konu-
lar değil.
Eşitliğe inanan. eşitlik ilkesinde kadınlardan
daha da ileri noktalarda olan erkekler olsun. di-
ye düsünüyorum. Bu konuda erkeklerin bilinci-
nin değiştirilmesi çok önemli. ,-.„ " ..
• • • • • Bizim topluma, erkek egemen toplum,
diyoruz. Peki, erkekler neden çağdaş kadınlar-
dan bu kadar korkuyorlar? Erkekler, özeüikle si-
yasette sürekli olarak kadınlan engelliyor, çel-
meliyorlar. Sizce bunu yapmalarındaki amaç
nedir?
TUSKAN -Bu. kadını geride görme anlayışin-
dan kaynaklanıyor. Bu duygu. çok ileri düşünce-
li erkeklerimizde bile \ ar. Bir başka nokta. erkek
toplumun baskısı nedeniyle bu rür davranışlar
içine girebiliyor.
Hiçbir erkek kendinden daha güçlü bir kadı-
nın varhğını istemiyor. Önemli olan. demin de
söylediğim gibi. eşitlik anlayışındaki erkek sa-
yısını arttırmak.
I Bazı çağdaş kadmlar da bu türban da-
yatmasını savunur oldular. İ stelik bunuyapan-
lar sözde aydın kadınlar. Sizce bu kadınlar bir
modaya mı uymak istiyorlar?
TUSKAN - Bunu yapanlar, dediğiniz gibi. bi-
zim gibi çağdaş görünümlü gazeteci kadınlar.
Bunun açıklamasını yapamıyorum. O düşünce-
yi o kadar savunuyorlarsa kendileri de o görü-
nümde olsunlar.
Bunlann öncülüğünü neden yapıyorlar? Bu.
ülkemize çok daha fazla zarar veriyor. Kendile-
rini devrimci. solcu olarak gören öğrenciler bir
eylem yaptıkları zaman öbür grup onlann ya-
nında olacak mı acaba'1
Bunun değrlendirmesıni yapmak lazım. De-
mek ki onlar bu ışin farkında değiller.
Laik devlet anlayışında din ve vicdan özgür-
lüğü laik dev letin bir uzantısıdır. Bu gerçeği gö-
remıyorlar. Bunlar. ikinci cumhuriyetçi. dediği-
miz kişiler. Bütün değerleri tek tek yıkmak isti-
yorlar.
Biz benzer olaylan barolarda da yaşıyoruz.
Üyesi olmakla gurur duyduğum Îstanbul Baro-
su'nda bile yapılan birtakım uygulamalara. bir-
takım yanhşlara dikkat çekmek istedim. Duruş-
malara. Av ukatlık Yasasf yla bağdaşmayacak kı-
lıkta gırenleri Îstanbul Barosu"na bildirdim. A-
ma ne yazık kı o kişiler hakkında. "meslekkural-
lannı ihlal etmiyoriar' biçiminde bir karar çıkti.
Çünkü bu arkadaşlar. "Biz o kıbkta duruşmaya
girmedik" diye kendilerini savundular.
Oysa hem cüppeli hem de türbanlı bazı kişi-
ler belirli zamanlarda eylem yapıyorlar. Bunun
da hiç kimse farkında değil. Bunlar duruşmaya
girmeseler bile o kılıkta mahkeme salonunda
oturabiliyorlar.
îstanbul Barosu'ndan o karar çıkınca ben du-
rumu Türkiye Barolar Birliği"ne yansıttım ve
Türkiye Barolar Birliğı. îstanbul Barosu temsil-
cisi bir hanım arkadaşımızın bulunmadığı yöne-
tim kurulu toplantısında oybirliğiyle bu kişilerin
meslek kurallannı ihlal ettikleri karanna vardı.
Bu da, hukuk ilkelerine saygı, hukukun üstün-
lüğü ilkesini her şey den önde tutmaktır. Biz. bü-
tün bunlan yok varsaydığımız, birini uygulayıp
öbürünü u> gulamadığımız zaman çelışkiler içi-
ne düşeriz ve işin içinden çıkamayız. Demokra-
side tam bir kargaşa olduğu zaman da erkek ve
kadın eşit derecede zarar göriir.
Bu eylemi küçümsememek lazım. Bütün bun-
lar tamamıyla politik simgelerdir. Bunlann bay-
rağı olarak nıtelendiriliyor. Bu çok önemli.
wmmmmSiz. Rektör Kemal Alemdaroğlu'nun
kıyafet genelgesini geri çekmesini nasıl değer-
lendiriyorsunuz?
TUSKAN - Bunu olumsuz bir karar olarak de-
ğerlendiriyorum. Hükümetın tüm baskılarına
rağmen bizim aydınlanmız. aydın bılim adam-
lanmız bu konuyla ilgili tavırlannı tek vücut ola-
rak devam ettirmek durumundalar. Dediğim gi-
bi. hükümetten çok baskılar oldu. Bu baskılann
bir kanıtı da Ba^bakan Mesut Yılmaz'ın sözle-
ndn.
Başbakan"ın bu açıklamasını ben tamamıyla
siyasi, oy kaygısı nedeniyle yapılmış olarak de-
ğerlendiriyorum. Kesinlikle popülist bir davra-
nış. Gerçekçi değil, hukuk devleti anlayışına da
hiç uymuyor.
•••••• Sizin bir de Habitat-II konferansı stra-
sında imam hatip liseli bir kız öğrenciyle ilgili
bir anınız vardt Onu anlatır mısınız?
TUSKAN - Evet. O öğrenci Habitat çerçeve-
sindeki bir sivi) toplum kuruluşu toplantısında
bana, "Siz Müslüman mısına?" sorusunu yö-
neltti. Ben de. "Sen benim kıyafetime bakarak
bu soruyu soruyorsan sana cevap vermek zorun-
da değilim. İnancım benimle Allah arasında olan
bir şey. Ama ben, başın örtülü diye seni Müs-
lüman kabul etmiyorum. Rahibelerin de başlan
örtülü" dedim. Bizim bu konu üzerine gitmemiz
ve kadınlar olarak bunun mücadelesini yap-
mamız gerekiyor. Bu kadınlan. mahalleierde,
hoca adı verilen ve nereden geldikleri belli ol-
mayan birtakım kişiler eğitiyor.
Hüküm Özeti
' îstanbul 5. Asliye Hukuk
Mahkemesi'nin 1996/51 esas sayısında
kayıtlı Davacılar Türkiye Ekonomik ve
Toplumsal Tarih Vakfı, Prof. Dr. tlhan
Tekeli ve Orhan Silier vekilleri Av. Aydil
Kurtkaya tarafından davalı Dr. Sümer
ATASÖY aleyhine ikame olunan manevi
' tazminat davasının yapılan muhakemesi
^ o n u c u n d a verilen 25.6.1996 tarih 1996-
* 51 esas. 1996-298 karar sayılı, 17.7.1997
;*' tarihi itiban ile kesinleşen karar
uyarınca. davalı Dr. Sümer Atasoy'un
"KINANMAS1NA" ilişkin hüküm özeti:
"Çumhuriyet gazetesinin 12.11.95
Pazar günkü nüshasının 8. sayfasında
Pazar Konukları başlığmı taşıyan tam
•' bütün sayfa içinde Tarih Vakfı'nın şehir
müzesi yeri olarak Kültür
Bakanlığı'ndan darphane binalannı
alması tepkiyle karşılandı. Arkeologlar.
Tarih Vakfı 'nı suçluyor" başlığmı
taşıyan söyleşi yazısının yazan Leyla
Tavşanoğlu tarafından pazar konuğu
olarak Dr. Sümer Atasoy ile yapılan
sorulu cevaplı söyleşinin yayınlanan
metni.
Belirtilen söyleşiden alıntılar söyleşinin
davalı Pazar konuğu Dr. Sümer
Atasoy'un bir bilim adamı olarak
bilimsel tenkit yaparken nezaket
hudutlannı aşan, davacı muhatapları
alaya alan, onlan kamu önünde inciten
tarzda küçültücü ve bilimsel
çalışmalannı kötüleyen bir davranış
sergilediği saptanmış bulunmaktadır.
\azınm bu haliyle M.K.nun 24 ve
B.K.nun 49. maddesinde öngörülen
kişilik hakkına saldırı olduğu kanaat ve
sonucuna vanlmıştır. Bu nedenle
dav acıların manev i tazminat istemeye
haklan olduğu kanaat ve sonucuna
vanlmıştır.
Davacılann bir kültür vakfı ve onun
yöneticileri olan ülkemizın sayılı bilim
adamlan oluşu ve ülke kültürüne.
insanlığa hizmet maksadı ile kurulan
vakfın kuruluş gayesini yerine getirmek
yönünden yürüttükleri faaliyetlerin diğer
ilgili bilim adamlan tarafından tenkit
süzgecinden geçirilmesi gayet nonnal
olup ancak bunun bilhassa bilim
adamlan çevresinde halka örnek olacak
şekilde daha seviyeli bir tarzda icra
edilmesi gerektiğinden. taraflar
arasındaki bu uyuşmazhğın davacılar
yönünden manev i üzüntüyle karşılanmış
olması ve bu manev i üzüntünün
maddeten karşılanması manev i
tazminatın ana gayesi olup. davacılann
manevi tazminat isteminde parasal
olarak tatmin mahkememizce yeterli
olmayacağı göz önüne alınarak, B.K.nun
49. maddesinin 3344 sayılı yasa ile
değişik son paragrafında değişiklik
hükmü gözetilerek "Hâkim bu
tazminatın ödenmesi yerine diğer bir
tazmin sureti ikame veya ilave
edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir
karar vermekle yetinebilir. Basın yolu ile
ilanına da hükmedebilir" hükmü göz
önüne alınarak taraflann kişiliği de ön
planda tutulmak suretiyle. davalının
bilimsel tenkid gayesi ile bu söyieşiyi
yaptığı esas altnarak, bu söy leşideki
uygun olmayan ve yukanda belirtilen
kişilik hakkına saldın olarak kabul
edilen sözcüklerden dolayı parasal
tazmin yerine. davalının kınanmasma:
işbu mahkeme karannın bu hüküm
özetinin Çumhuriyet Gazetesi"nın Pazar
Konuğu sütununda karann
kesinleşmesini takiben yayınlanmasına
karar yerilmek gerekmiştir.
HÜKÜM:
Yukanda yazılı gerekçeye binaen.
taraflann kişiliği de ön planda tutulmak
suretiyle davalının bilimsel tenkid gaye>i
ile bu söyieşiyi yaptığı esas alınarak. bu
söyleşideki uygun olmayan v e yukanda
kişilik hakkına saldın olarak kabul
edilen sözcüklerden dolayı parasal
tazmin yerine. davalının
K1NANMAS1NA.
tşbu mahkeme karannın hüküm özetinin
Çumhuriyet Gazetesi'nin "Pazar
Konuğu" sütununda karann
kesinleşmesini müteakiben
yayınlamasına.
Davacılar vekili ile davalı vekilinin
yüzlerine karşı Yargıtay yolu açık olmal
üzere verilen karar açıkça okunup
anlatıldı. 25.06.1996.