22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27MART1998CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Sabancılar'dan Duyar tepkisi • İstanbul Haber Servisi - Sabancı Center'ın 25. katma çıkarak Özdemir Sabancı, Haluk Görgün ve Nilgûn Hasefe'yi DHKFC örgütü adına öldürenlerden Mustafa Duyar'ın pişmanlık yasasmdan yararlandınlmak istenmesi Demir Sabancı tarafından sert bir dille eleştirildi. Sakıp Sabancı'nın "Bizim affetmemiz söz konusu olamaz" sözlerinden sonra Özdemir Sabancı'nın oğlu Demir Sabancı da Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar Kurulu üyeleri ve TBMM üyelerine gönderdiği yazıda, Bakan Başesgioğlu'nun iddialannın doğnı olmadığını, Pişmanlık Yasası'nın 28 Mayıs I995'ten beri yürürlükte olmadığını belirtti. Demir Sabancı'nın, avukatı Vehbi Kahveci ile gönderdiği yazıda, Duyar'ın 22 kişinin yakalanmasına yardımcı oldugu yolundaki beyanlann dogru olmadığı belirtildi. Cezaevinde intihar • AYDEV (Cumhuriyet) - Hırsızlık ve gasp suçundan 7 yıl 8 ay 15 gün ağır hapis cezasına hükümlü tshak Tekin (36), Nazilli E Tipi Cezaevi'nde tek kişilik müşahede koğuşunda çamaşır ipi ile kendini astı. Tekin'in daha önce Manisa Akıl ve Ruh Hastalıklan Hastanesi'nde psikolojik tedavi gördüğü, olaya Nazilli Cumhuriyet Savcılığı'nca el konulduğu ve soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi. Savcı Yüksel'e inceleme • ANKARA (AA) - Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcısı Cevdet Volkan, "konulan yasağa rağmen devam eden soruşturmalar konusunda basına bilgi Yerdiği" gerekçesiyle savcı Nuh Mete Yüksel'e uyan -yaası gönderdi ve bu durumu Adalet Bakanlığı'na bildirdi. Adalet Bakanlığı Ceza tşleri Genel Müdürlüğü de, savcı Yüksel hakkında inceleme başlatması için Başsavcı Volkan "a yetki verdi. Başsavcı Cevdet Volkan ise kendisine verilen yetkiyi kabul etmediğini Ceza Işleri Genel Müdürlüğü'ne bildirdi. Ancak Ceza lşleri Genel Müdürlüğü, Başsavcı Volkan'ın talebini yerinde görmedi ve savcı Yüksel'in incelenmesini istedi. Bunun üzerine. Başsavcı Volkan, bazı gazetecilerin ifadelerini aldı. Volkan'ın, savcı Nuh Mete Yüksel'in de ifadesini alacağı öğrenildi. Saglar'dan soru onergesi• ANKARA (AA)-CHP Içel Milletvekili Fikri Sağlar. gümrüksüz olarak ihraç amacıyla yurtdışından getirdiği mallan yurtiçinde satanlara hapis cezası yerine, para cezası verilmesini öngören tasandan yararlanacak 97 firma ite sahiplerinin açıklanmasını istedi. Sağlar, Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Baskanlığı'na sunduğu soru önergesinde, "Ekonomik suça, ekonomik ceza" mantığı ile yapılan bu değişiklikle, yasalan ihlal edenlerin para cezası ile kurtulmasının ekonomi kurallannı bozup bozmayacağmı sordu. Açıklama • Cumhuriyet Gazetesi Yazıişleri Müdürlüğü'ne Gazetenizde "Askerden Gülen Uyansı" başlığıyla yayımlanan haberde Devlet Personel Dairesi Başkanı Ali Osman Sali ile ilgili bazı iddialar yer almaktadır. Herkes için geçerli olan insan haklanna saygı, bürokratlann da şimdiye değin herhangi bir biçimde kanıtlanmamış iddialarla töhmet altında bırakılmamasını gerektirir. Gazetenizin yayınlannda bu duyarlılığı herkes için göstereceği inancıyla saygılar sunanm. Prof. Dr. Hikmet Sami Türk-Devlet Bakanı. 13 Mart'ta toplanarak türban bildirisini yayımlayan rektörler bugün bir araya gelecekler Rektörler Köşk'e çıkıyorANKARA (Cumhuriyet Büro- su) -13 Mart'ta toplanarak "tür- banlı öğrencüerin üniversitelere gi- remeyeceği'' yönünde karar alan Rektörler Komitesi üyeleri bugün bir araya gelerek kılık kıyafet yö- netmeliğini masaya yatıracaklar. Üniversitelerarası Kurul toplantı- sının ardından yapılacak komite toplantısı, cumartesi Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirel'in baş- kanlığında yapılacak zirveye de hazırhk niteliğini taşıyor. Rektörler Komitesi ve Üniver- sitelerarası Kurul bugün toplanı- yor. Açıklanan gündemınde yer almayan türban sorununun da gö- rüşüleceği komitede, kılık kıyafet yönetmeliğinin uygulama biçim- leri tartışılacak. Her üniversitenin • Rektörler Komitesi ve Üniversitelerarası Kurul'un bugün yapacağı toplantıda kılık kıyafet yönetmeliğinin uygulanma biçimleri tartışılarak türban sorunu görüşülecek. çevresindeki ve içinde bulunduğu koşullara göre farklı biçimlerde uygulanan yönetmelik çerçeve- smde verilebilecek cezalar gün- deme getirilecek. Bazı üniversite- lerde inceleme komisyonlannın kuruhnası, gelecek yıldan itiba- ren öğrencilerden, "Devrim yasa- lanna uyacağun" taahhütnamesi alınması, bazı üniversitelerde de türbanlı öğrencilerin iknaedilme- si yoluyla gerçekleştirilen uygula- manın ortak bir yöntemle yapılıp yapılmayacağı tartışılacak. Rektörler Komitesi'nde "çağm üniversitesi. üntversite darboğaz- lan, kampuslar. öğretim kadrola- n, yurt ve burslar. mezunlaruı iş bulmada karşüaştıklan sorunlar ve açık öğretimin sunduğu olanak- lar" tartışılacak. Cumartesi günü de Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel'le toplanacak olan rektörler, sunacakları raporlara son şeklini verdiler. Gaziantep Cniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Fûiz, idari ve akademik personel sıkın- tısı yaşadıklannı, ama en büyük sorunun üniversite hastanesinde odaklandığmı belirtti. Filiz, kent- te donanımlı bir hastane olmama- sı nedeniyle Gazianteplilerin acil durumlarda büyük kentlere git- mek zorunda kaldıklannı, bunun da çağdaş yaşam anlayışına uy- madığını söyledi. Gaziantep Üni- versitesi Hastanesi'nin 7 yıldırta- mamlanamadığına dikkat çeken Filiz. "Bu konuyu öncelikli olarak düe getireceğiz'' dedi. YTÜ Rektörü Prof. Dr. Ayhan Alkış. üniversitelere bütçeden ay- nlan ödeneklerin çağdaş eğitim düzeyini gerçekleştirecek boyut- lardan çok uzakta olduğunu belır- tirken, "Gerek akademik. gerekse kadro tahsisleri ünrversitelerin ge- reksinimlerini karşüamakta yeter- siz kalmakta. çok yönlü bürokra- tik işlemler deçözümleri zorlaştır- maktadır" dedi. Akademik per- sonel maaşlannın yetersizlıği ne- deniyle öğretim üyeliğinin cazip olmaktan çıktığını belirten Alkış, torba bütçe uygulamasının geniş- letilerek, derinleştirilmesini de is- tedi. Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aüf Ural ise Atatürkün de\Tİm anlayışına uygun eğitim sunabilmek amacıyla öğrenim ka- litesinı her yıl yükseltmeyi hedef- lediklerini söyledi. Kampus alan- larının sınırlı olması nedeniyle fi- ziki alan sıkıntısı yaşadıklannı kaydeden Ural. üniversite-endüst- ri ilişkilerini geliştirmek istedik- lerini anlattı. İZÜNİDER'den açıklama Türbanda yargı karan uygulanmalı' İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Izmir Üni- versiteleri Öğretim Ele- manlan Derneği, genel kurul sonuç bildirgesin- de, türban konusundaki Milli Eğitim Bakanlığı genelgelerinin ve Anaya- sa Mahkemesi kararlan- nın uygulanmasını iste- di. Türban ve çarşafın belli bir siyasi görüşün simgesi ve "kavga nede- ni" olduğunu savunan İZÜNİDER. ünıversite- lerdeki öğrenci çatışma- lannı da, "bir fîlmin ye- niden sahnelenmesT ola- rak nitelendirdi. Izmir Üniversiteleri Öğretim Elemarüan Der- neği'nin(İZÜNlDER)8. Olağan Genel Kuru- lu'nun ardından yayım- lanan sonuç bildirgesin- de, 8 yıllık kesintisiz zo- runlu temel eğitimin ödünsüz uygujanması is- tendi. Ögreitjmıbirliğjnı bozmaya ve laik cumhu- riyetin temellerini orta- dan kaldırmaya yönelik girişimler ve çabalann "geleceğimizi tehdit etti- ği" vurgulanan bildirge- de, türbana ilişkin de şu göriişlere yer verildi: "Başörtüsü ve çarşaf, belli bir siyasi görüşün simgesi ve kavga nedeıü- dir. Bu konuda yasalar, Devrim Yasalan, Anaya- sa Mahkemesinin ka- rarlan, Milli Eğitim Ba- kanlığı'nın genelgeleri uygulanmalı \e laik cum- • huri\etimizin temel ilke- lerinden odün verilme- meijdir." Üniversitelerdeki öğ- renci çatışmalannın, "bir fllmin yeniden sah- netendiği Ldenimi verdi- ğT kaydedilen sonuç bil- dirgesinde, "Üniversite- ler, bilgi üreten ve tekno- lojiye katkı koyan ku- rumlardır. Bir ülkenin di- namiği, geteceği ve o top- lumu uygar dünyaya, çağdaş dünyaya taşıyan lokomotif olan ünhersi- telerimizde yaşanan bu tür olaylar, ünrversiteteri- mizin gelişmesini engelle- mekte ve ülkemize zarar vermektedir" denildı. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART 1 yöneticisi tutuklanarak cezaevine konan HADEP'in parti meclisi üyeleri de gözaltına alınıyor DGM, Sım Sakık'ın peşindeANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - HADEP'in 7 yöneticisi- nin "silanlı çete PKK'nin srv^si kanat yöneticisi olmak" suçla- masıyla tutuklandıklan dava çer- çevesinde, Parti Meclisi üyesi Ahmet Türk ve Abdullah Varb da önceki gece gözaltına alındı. Emniyet. Kuzey Irak'ta KDP'ye sığınan PKK yöneticisi Şemdin Sakık'ın kardeşi, kapatılan DEP'in eski milletvekili, HA- DEP PM üyesi Sım Sakık ile MYK üyesi Ismail Asian'ı da gö- zaltına almak için evlerine bas- kın düzenledi. Ankara DGM Başsavcılığı. 10 Şubat 1998'de HADEP Genel Merkezi'nde yapılan aramada yasadışı dokümanlar, ders notla- n, yasaklanmış dergilerele geçi- rildiği iddiasıyla aralannda par- ti genel başkanı MuratBozlak'ın da bulunduğu 7 parti yöneticisi hakkında 22 yıl 6'şar aydan az olmamak üzere ağır hapis ceza- sı istemiyle dava açmıştı. Hakla- nnda Ankara DGM'ce yakala- ma karan bulunan PM üyesi Türk ve Varlı 'nın da bu soruştur- ma çerçevesinde gözaltına alın- dıklan bildirildi. HADEP Genel Merkezi 'nde yapılan aramalann ardından soruşturmayı yürüten Başsavcı Vekili Talat Şalk'ın ta- limatıyla gözaltına alınan yöne- ticilerin sayısının 50'ye yüksele- bileceğı belirtilmişti. DGM Başsavcılığı, HA- DEP'le ilgili yürütülen soruştur- ma çerçevesinde tutuklanan yö- nericiler hakkında hazırlanan id- dıanameyi de "kapatma davası açılmasına" ilişkin suç duyuru- Pompalı tüfekler toplanamıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Pompalı tüfekler, MGK karanna karşın kaynak sıkıntısı nedeniyle toplatılamadı. Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanı Taner Arda, yurt çapında sayısı 87 bine ulaşan pompalı tüfeklerin etkili-seri atış yeteneğiyle yaban hayatına da zarar verdiğini, ancak toplatılmalan için 28 milyar liraya gereksinim duyulduğunu açıkJadı. Arda, illegal bazı örgütler tarafından da kullanılmaya başlanan bu tüfekleri, parasızhk yüzünden toplayamadıklannı bildirdi. Arda, şunlan kaydetti: "Türk Ceza Yasasının 549. maddesi halen mülga olduğundan. bu tür suç fiflkri müeyyidesiz kaimaktadır. 2521 sayıh yasa kapsamında oian yivsiz tüfeklerin aiınıp saülmasının ve bulundurulması ile taşınmasının yeni kurallara bağtenmasuıı gerekli gördük vc bu koouda yasa tasansı haarladık. Böyle cezai bükümkrin konulması lazjmdı. Bunun dışroda, bu silahların giderek asayişi ilgikndiren olaylarda daha çok kullanılmaya başlandığına tanık olduk. Pompah tüfeklerin, bazı illegal örgütk'rin nıilitanlannca kullanıkbğı yoiunda bögiler aldık. Bunun üzerine, pompah tüfeklerin tasınmasına \asak getirmek amacıvia yasa tasansı hazıriadık. Bu silahlann tamamına bulundurma ruhsatı vermeyi öneriyoruz. Bunun dışında bunlann disipünsiz hali, ülkedeki doğal ha>^ü çok etkilİTOr." Pompalı tüfekleri kullananlann eğitilmesi gerektiğini de belirten Arda. şunlan anlattı: "Biz bu kesimleri asgari müştereklerde toplama>ı düşündük. Bu tüfeklere ruhsat verelinı, cezai hükümler geurilsin. nerede ne şekilde avlanüacağmı Tannı ve Orman Bakanlığı ta\ in etsin. Onlaria ilgili lasıdamaları Orman Bakanlığı beiiriesin.'1 suyla birlikte Yargıtay Cumhuri- yet Başsavcılığı'na göndermişti. HADEP kongresinde Türk bayrağım indiren Faysal Akcan ile parti genel başkanı Murat Bozlak'ın da aralannda bulun- duğu 46 sanık hakkındaki karar- lara ilişkin temyiz duruşması avukatlann mazeret bildirmesi nedeniyle mayıs ayına ertelendi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde dün yapılan duruşmaya sanıklardan Hasan Cemalettin Ezman ve sa- vunma a\ııkatlan katıldı. Ezman savunmasında. asla bölücülüğü düşünmediğini, HA- DEP kongresinde Türk bayrağı- nın indirildiğini görmediğini, olayı öğrendiğinde üzüntü duy- duğunu söyledi. Ezman, PM üyesi olması ne- deniyle mahkûm edildiğini, ruh- satlı silahının ise dosyanın delil- ler bölümünde "evde yakalanan silahJar" diye değerlendirildiği- ni belirtti. Sanık avukatlanndan Yusuf Alataş, parti tüzelkişiliği ve diğer sanıklara yönelik savun- ma yapabilmek için süre istedi. IRMIKI AYDIN ENGİN llk ortaya atan kimdi bilemi- yorum. Kim attıysa "iyiatmış" anlaşılan, epey müşteri topla- dı. "Sivil bir toplum" hedefı- nin, demokratlar arasında yandaş bulduğu günlerde, ta- rikatlara "sivil toplum örgütü" yaftası yapıştırmak epey akıl- lıcaydı. Kimi safdil demokrat- lar zokayı yuttular ve demok- ratlıklannı kanıtlamak için işi, tarikatları bir sivil toplum ör- gütlenmesi olarak kutsamaya kadar vardırdılar. Tabii "sivil"] zıddıyla tanım- lar, her "üniformalı olmayana", sivil derseniz böyle biryargıya ulaşabilirsiniz. Gençliğimizde, Sirkeci'deki derme çatma "varyete" tiyat- rolannın kapısındaki "duhuliye tarifesi"nüe aynen şöyle ya- zardı: "Asker - talebe 25, sivil - başıbozuk 40 kuruş." Bu da aynı hesap. Sivil'i "sivil toplum" kavra- mındaki içeriğiyle aldığımızda ise tarikatlaria "sivil toplum ör- Tarikatlar Sivil Toplum Örgütü mü? gütleri"; tarikat müritleri ile "si- villik" arasında en az ünifor- malılar kadar zıtlık var. Sivil'in tanımında demokra- si, demokratik cumhuriyet ve laiklik, "olmazsa olmaz" ko- şullar olarak yer alıyor. • • • Daha kestirmeden gidelim. "s/V//"in Türkçedeki karşılığı yurttaş'tr. Kendini "kul" ola- rak tanımlayan tarikat müridi iseyurffaş'la taban tabana zıt. Peki o zaman tarikatlan bir Si- vil toplum örgütü olarak ta- nımlama çabası niye? Politikacılan anlıyoruz. Siya- seti oy avcılığına, demokrasi- yi seçim sandığına indirgeyen sığlıkları ile elbette tarikatlara da göz kırpacak; elbette "üç beş oy da oradan gelirse..." hesabına yatacaklardır. Ya demokratlığı ciddiye alan, demokrasinin bu ülkede gelişip serpilmesini içtenlikle isteyenlere ne diyeceğız? Önce "devletle dinibanştır- mak" dendi. Barışmak için küs olmak gerek. Benim bildiğim (Yaşım, 1950'den bu yana bü- tün yilları bilmeme olanak sağ- lıyor) devletle din epey barışık. Kemalizmin atılım günlerinde- kı laiklik tercihini ayırırsak, devletle din ne zaman küstü- ler ki birbirlerine? Imam-ha- tipleraçan, açılan imam-hatip sayısını her yıl katlayan, Ku- ran kurslannı destekleyen, ca- mi imamlarına yurttaştan ke- silen vergilerden maaş öde- yen devletin, dinle küs oldu- ğunun kanıtı nedir acaba? Küsleri barıştırmak için ara- buluculuk girişimlerinin an- lamsızlığı anlaşılınca (anlaşı- lınca?) bu kez de Batı'nın "Hı- ristiyan demokrat" siyasal ha- reketlerine benzer bir Islam yaratmak hevesleri öne çıktı. "Müslüman demokrat" bir si- yasal hareketlenme için, bir yandan, ha bire "hoşgörü" çağrılan yapan, ama "demok- rasi" sözcüğünden şeytan görmüş gibi kaçan kimi tarikat mollabaşılarında siyasal ön- der adaylan arandı; bir yan- dan da tarikatlan "sivil toplum örgütü" ilan edip onlara "top- lumsal meşruiyet" sağlamak ve demokrasi cephesinde yer açmak için kollarsıvandı. Kul ve sivil! Kullardan olu- şan tarikat örgütlenmeleri ve sivil toplum örgütleri.! Breh, breh, breh! Dün Ingilizcesinin kısaltılmı- şını yazmış, NGO demiştik. Açılmışı: Non-governmental organisations (Hükümet-dışı organizasyonlar). Hükümet malum, "hükmetmek"\en ge- liyor. Peki tarikat ehli kullar, bir yandan arabalarının arkasına "Hâkimiyet kayıtsız şartsız Al- lahmdır" bandı yapıştırıp bir yandan nasıl NGO (sivil top- lum örgütü) üyesi olacaklar? • • • Sivillik, aristokrasinin, kilise- nin egemenliğine bir başkaldı- nydı. Siviller, yaşamlarını dü- zenleyen yasalan kendileri yapma hakkı için alanlara ve gerektiğinde barikatlara çıktı- lar. Cumhuriyeti ve demokra- siyi siviller kurdu. O sırada "kullar", kilisenin kutsadığı aristokrat karşı-devrim ordu- lannın gönüllü neferliği için si- lah başı yapmışlardı. Günümüzde sivillik, hükü- metlerin, militaristlerin, kilise- nin, caminin, tarikat seçkinle- rinin demokrasiyi sınırlayan "hükmetme" girişimlerine kar- şı yurttaşların barışçıl savun- ma örgütleridir. Demokrat olmadan sivil olunmaz. Kullarla da sivil top- lum örgütü kurulmaz. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HtKMET ÇETİNKAYA îslamcı Faşistler../ Susurluk'taki kazayla ortaya dökülen "devlet için- deki örgütlü çefe"nin irticayla bağlantısı nedense hiç konuşulup tartışılmıyor... Susurluk'u çözmeden, irticayla mücadele bir işe ya- rar mı? Çete tarikat bağlantısı ortaya çıkanlmadan, Türkiye'de demokratik hukuk devletinden söz edile- bilir mi? 1970'lerde ivme kazanmaya başlayan 'Türk-lslam sentez/'nin 1998 Türkiyesi'ndeki görülen yüzü şudur: "Tarikat-siyaset-ticaret-çete." Jean-Marie Stoerkel'in yazdığı, özgün adı 'Les Loups de Saint Pierre' (Saint Pierre'in Kurtlan) olan kitap, Sabah Yayıncılık tarafından 'Mesih Papa'yı ne- den vurdu?' adıyla yayımlandı... Kitabı okuyunca Mehmet Ali Ağca'dan Abdullah Çatlı'ya, Alparslan Türkeş'ten Ruzi Nazar'a, Hen- ry Arslan'dan Albay Titta'ya dek uzanan bir ilişkiler yumağı bizlere bazı ipuçları veriyor, gerici-faşist bağ- lantılann Vatikan'dan Sofya'ya dek uzandığını göste- riyor... O eski fotoğraflara bakmadan, yani Türkiye'deki 'gerici-faşist' örgütlenmenin yapısını tanımadan ne ir- ticayla ne de çetelerte mücadele edilebilir... Bu mücadele ancak solun demokratik güç birliğiy- le ortaya çıkacak bir Meclis'le sonuca ulaşır... 1978 yılının Ekim ayında Alparslan Türkeş, Ber- lin'dedir ve salon "Başbuğ Türkeş! Başbuğ Tûrkeş!" diye inlemektedir. Salonda, daha sonra "Komünizme ölüm" sesleri yükselmektedir. Bu arada bir kişi ayağa kalkıp şöyle bağınr: "Islam über alles!" Türkçe karşılığı ise şudur: "Islam her şeyin üzerindedir!.." Ardından Başbuğ Türkeş kürsüye gelir ve şunlan söyler: "Sizleri; komünistlere, Yahudilere, tüm solculara karşı savaşa çağınyorum..." Türkeş derin bir soluk aldıktan sonra konuşmasını sürdürür "Ben büyük bir Türkiye istiyorum. Vıyana'dan Çin 'e uzanan Turan'ı istiyorum. Birmillet, bir devlet, birli- der..." Şimdi birtarikat şeyhi bu duygularlayaşıyor, laik de- mokratik cumhuriyetin temeline dinamit koyup par- çaladıktan sonra 'bir millet ve bir devlet' kurup 'Isla- mi lider' olmak istiyor... • • • İstanbul Üniversitesi'nde gerici-faşist grupjar, Ke- malist, yurtsever, demokrat öğrencilerin üzerine "Ya Allah Bismillah, Allahüekber" diye saldınyor, olaylan görüntüleyen televizyon muhabirierini tekmeleyip 'kimlik denetiminden' geçiriyor... Saldırgan topluluk 10-15 gün önce 'türban eyle- mi'ne destek vermiyor muydu? Çoğunluğunu İBDA-C, Hizbullah ve Nizamı ÂJem Ocaklan nın oluşturduğu topluluğun arkasında kim- lerin olduğu, bu kışilerin İstanbul Üniversitesi'nde planlı programlı eylemler gerçekleştirdiği biliniyor... Gerici-faşist güçlerin İstanbul Üniversitesi için ge- liştirdikleri plan şudur: "Üniversiteler tümüyle bizim olmalı..." Bu plan bizi geçmişe götürüyor ve Bahçelievler Katliamı'nı anımsatıyor... Pişman olup yol değiştiren eski ülkücü Ali Yurtas- lan itiraflannda, Abdullah Çatlı'nın Alparslan Tür- keş'ten şu buyruğu aldığını açıklar: "Bahçelievler tümüyle bizim olmalı..." Çatlı, Türkeş'e yanıt verir: "Ankara'nın varoşlannda tek bir komünist kalma- yacaktır, söz veriyorum..." Abdullah Çatlı henüz 20 yaşındadır ve kendine gö- re koyu bir Müslümandır... Tarih:9Ekim1978... Yer: Ankara-Bahçelievler, 15. Sokak, 56 No'lu ev... Dört beden, cansız yerde yatmaktaydı ve kurşun- lanarak ötdürülmüşlerdi. Bu dört ölü genç, Türkiye Iş- çi Partisi üyesiydi... • • • Abdi Ipekçi'nin katil zanlısı Mehmet Ali Ağca, ya- kalandıktan on gün sonra gazetecilerin önüne çıktı- ğında ne demişti: "Ipekçi Müslüman değil, Siyonistlerin uşağıydı; o- nun için öldürdüm..." Yirmi yıllık birsüreç, bugün Türkiye'nin nereden ne- reye geldiğinin bir göstergesi değil midir? Türk-lslam sentezinin ürünleri 1990 yılının başlann- da toplanmaya başlandı... 'Gerici-faşist' örgutlenme devleti kuşattı... Eski ülkücülerin çoğunluğu, bugün 'tarikat şeyhi'nm himayesi altında olup, Azerbaycan'dan Kırgızistan'a dek tüm Orta Asya cumhuriyetlerinde ış kurmuşlar- dır ve kollan ise Türkiye'dedir. Gerici-faşist örgütlen- menin arkasında ise sermaye desteöi vardır... İstanbul Üniversitesi'nin önünde İBDA-C, Hizbul- lah ve 'kurt başı' işareti yapan öğrencileri izlerken Türkeş'in Almanya konuşmasını anımsayıp kendi kendime soruyorum: "Doğan Öz'ün, Uğur Mumcu'nun, Turan Dur- sun'un, Bahriye Uçok'un, Çetin Emeç'/n vb. katil- leri nerede?" E. Posta: Hikmet.Cetinkayafr; raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 ÇAĞDAŞ f B ) YAYINLARI Hikmet Çetinkaya SEVDANIN ADRESİ BELLİ DEĞİL HİKMET ÇETLNKAYA SE\ 7 DANINADRESİ BEUJ DEĞİL tncelemedığınız bir olguyu nasıl bılebılırsiniz kı^ Ya da tanımadığnıa nasıl değerlendırebdırsınız'- 1 Güvenmevi ıstedınız mı, kuşku ortacan kalkar da kendınıa adamadıruz mı, sevdanın adresı vıter, gıder. Lsta bir kalem, duygu viıklü bir vıırekJe birlikte sevdanın adresını aramaya ve de bulmau ne dersınız-' Cumhuriyet ^ kitap kulübü Coğ Pozorlormı A.Ş. Törkocoğı Cod. No:39/41 (^334)Cağolo§lu-İ5tonbulTel:(212)514 01
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle