Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27MART1998CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Üç gün önce en iyi erkek ve kadın oyuncu Oscar ödüllerini kazanan film gösterimde
-Daha iyi biri olmak' üstiine...Böylesini de pek yaşamamıştık doğru-
su. Son günlerde dünya medyasının baş
köşeye oturttuğu, anli şanlı Oscar ödülle-
ri tantanasında. en iyi erkek ve kadın oyun-
cu Oscarlanm.birbirleriylemasalsıbirçirt
oluşturan JackNicholson'la Helen Hunt'a
kazandıran 'As Good As It Gets-Benden
Bu Kadar' filmı. bır haftadır sinemalan-
mızda göstenlivor sıcağı sıcağına.
Görkemli (!) 'Titanic' transatlantiğinın
yanmda ufak tefek bir tekne gibi duruyor
'Benden Bu Kadar' Ancak kuşkusuz aka-
demi ödüllerının en prestijli ikisini. en iyi
erkek ve kadın oyuncu Oscarlannı topla-
yarak şımdıden sınema tarihine geçti.
'Benden Bu Kadar'. gözalıcı efektler-
den medet ummadan. hız, çalım. şamata-
dan uzak. \ asat bır bütçeyle gerçekleştiril-
mış. temelde klasık Hollywood sineması-
nın ürünû, makul. mütevazı \e sevimli bir
romantık komedi niteliğinde, günûmüz
büyük kent cangılından seçılmiş, görünür-
de birbirlenyle alakasız üç New YorkJu-
nun çevresinde gelişen, komık \e yoğun
birinsancıl duvgular seli. Yönetmeniyse,
daha önce. 1980"li yıllardakı 5 Oscar'lı
melodramatik 'Terms of Endearment-
Sevgj Sözcükleri" \ e Amerikan televizyon-
lanndakı haber programlarının perde ge-
risine kameratutan. *BroadcastNews-Ha-
berter' gıbi fılmlenyle başanya ulaşmış
ama 1990'lardakı İ'ÛDo.\mihing'lebek-
lenmedik şekılde çuvallamış. işini bilir
Hollyuood sımalarından Brooks.
Takmtılu saplantılı karakterier
Amerikan sınemasının genelde gişeyi
ve havayı iyi koklayan. ışinin ehli. uyanık
yapımcı-yönetmenlennden, 1940 Bro-
oklyn dogumlu James L. Brooks. inceden
inceye komediyle melodram arası bir Ne-
0 Simoo çizgisinı çağnştıran. başrollerde-
ki Jack Nicholson"la Helen Hunt'a da Os-
car getıren 'Benden Bu Kadar'a. darda
kalmış genç anneleri. hep çapraz ateş al-
tındaki eşcinselleri. yaşlıları. sivri dıllı. ıle-
tişim kurma özürlii, takıntılı, yaşlı yazar-
lan. toplumun kenanna itılmiş. saplantılı
karakterleri doldurmuş yıne.
Irkçı, maço. eşcinsel düşmanı, yüriir-
ken kaldınm çizgilerine basmaktan kaçın-
mak ya da süreklı yedigı restorana. üşen-
meksızin kendi plastık çatalını-bıçağmı
taşımak gibı garip takıntilara sahıp, dav-
ranış bozukluğu gösteren, temızlık hasta-
sı, toplum kurallannı ıplemez. sabıt fîkır-
lı. Nevv Yorklu yalnız. kırılgan. yaşlı ama
rahatt tıkınnda roman yazan Melvın 'ı oy-
nuyor Jack Nicholson filmde.
Hazretin beyazperdede yenı-
den Jack Nicholson rüzgânnı es-
tiren parlak performansıyla kuş-
kusuz çok şey kattığı 'Benden
Bu Kadar", Guguk Ku-
şu'(1976) ve 'Sevgi Sözcükle-
ri'nden* 1983) sonra üçüncü Os-
car'ını da kucaklayan. tam 11
kez Oscar'a aday gösterilmış bu
benzersiz Amerikalı aktörün
öteden beri se\imsiz, baskıcı.
dengesiz, nefret edilesi karakter-
leri alabildığıne sevimli kılma
becerisini örneklıyor bir kez daha.
Hep aynı masada. aynı saatte yediği yer-
de Melvin'e hızmet eden ve ona tahammül
edebilen garson Carol'afmeraklısının
"Tvvister'den anımsayacağı kütür kütür
Helen Hunt) için için kesilen, 62. romanı-
nı yayme\ıne teslim etmiş, geçkın yazar
Melv ın 'e. her ne kadar 'Hiç boşuna heves-
lenme, seninle yatmam* dese de Carol. ka-
baca özetlendığinde 'N'olur *er, verecek-
sin' ayaklanndakı yaşlı, yalnız yazar ışj
sonuna dek götürecek ve astımlı oglunu
Benden Bu Kadar
AS GOOd AS It GetS / Yönetmen: James L.
Brooks / Senaryo: Mark Andrus, James L.
Brooks / Kamera: John Bailey / Müzik: Hans
Zimmer / Oyuncular: Jack Nicholson, Helen
Hunt, Greg Kinnear, Cuba Gooding Jr.,
Shirley Knight, Skeet Ulrich /1997 ABD (WB)
parasızlıktan gerektıği gibi tedavı ettire-
meyen. kafayı yemiş genç anne Carol'a
usta bir astım doktoru gönderecek. çocu-
ğun bakım gıderlerını de üstlenecektir.
Aralannda büyük yaş farkı bulunmasına
karşın. Melvın'ınkeseyiaçmasıyla astım-
lı oğlunun hayata döndüğü Carol'a gittık-
çe abayı yakan yazann. kıza yaptığı 'Sö-
rekli daha i>i bir insan obna isteği \eriyor-
sun bana" komplimanı. ıltifatlann en he-
defe ısabet edenı oluyor \e Carol'da hoşa-
fın yağı kesılıyor o anda. Çaktırmadan.
hiç dayanamadıgı huysuz
köpeğini çöpe attıgı. eşcin-
sel ressam komşusu Sı-
mon "dan (yenılerden Greg
Kinnear)öncelen nefrete-
den ama pek resim sata-
madtgı sergisı fiyaskoya
dönüşünce dara düşen ve
tüm dostlannca terk edılen
Sınıona da vardım elıni
uzatıp ressamla da dost
oluvor. 'se^dikçe yücele-
şen. güzel insan' Mel-
vınımız. Çocukken gızlı gızlı sarmaş do-
laş olduğu annesinin de çıplak resimlerı-
ni \apmı^ v e babası tarafından. ensest du-
rumda enselenınce vatılı okula postalan-
miş revsam Sıınon. Vlelvın'ı kıskandıra-
rak harekete geçimıe\ı amaçlayan, güzel
\e çekıci Carol'un da karakalemle nü'le-
rinı v apıyor bütün bır gece bov unca. se\ ı-
şırcesine.
Yapınıcı. senarıst. vönetmen James L.
Brooks. öykü gelıştıkçe ıvıce yakınlaşıp
giderek birces.it aıle oluşturan Melv ın, Ca-
rol. Simon üçlüsünün mutlu sona çıkaca-
ğı filmın finalinde.kahramanlanna(vebi-
ze) yıne 'kutsal aile müessesesinin o sıcak,
se\gi dolu çatısım" göstere göstere salık
\eriyor kaçınılmaz bir şekılde.
Bınsıne, birbinne destek olma. daya-
nışma temasının yanı sıra, alışılmış tara-
fından 'Aşksız olmaz. herhalukârda biri-
sini bulmakgerek'mesajına da dümen kı-
ran 'As Good .As It Gets - Benden Bu Ka-
dar'. sonuçta sağlam senaryosu, düzeyli
diyalogları. komediyle dram arasındaki
hassas dengeyi yakalamış. ya| gibi akıp
kayan anlatımı, aynntılı işlenmiş. zengin
karakterleri, birincı sinıf görüntü ve mü-
zikleri ve üst düzey oyunculuğuyla seyir-
ciyi kıskıvrak içine çekrveriyor iki saati
aşkınbirsüreliğine.
Aşk-dayanışma güzellemesi film
'Sevgi Sözcûkleri'nden sonra bir kez da-
ha birlikte çalışan oyuncu Nicholson- yö-
netmen Brooks ışbirliğinın ürünü 'Ben-
den Bu Kadar'. hem neşeli hem hüzünlü
hem de duygusal olan, gönül tellerini tit-
reten cinsten sıcak, dokunaklı bir aşk- da-
yanışma güzellemesi, usta işı 'smi-tatiı
bir güldürü'. Hayatın zor anlannı göğüs-
leyenlere, kaybetmekte olanlara, muhtaç
durumdakilere yardım eden, varlıklı, aksi
yazanmız da elbette öğrenecektir köpek-
leri, homo ressamlan, çocuklan, sevmeyi
filan. Sonunda mutluluk kerevetine çık-
mak onun da hakkıdır tabii ki... lyilik yap-
manın (ve yapılmanın) yüceliğiyle tüm
kirlerinden annıp yükselerek salondan do-
lu dolu. ly i duygularla, memnun mesut ay-
nlan seyırcinin nabzma göre şerbet \erme-
sinı iyi bilen yönetmen James L. Bro-
oks'un 'Benden Bu Kadar'ında aynca
Jack Nıcholson'un oyununa kapılmamak
da olası değil.
Yıllarönce 'Eas> Rider'la gönül düşür-
düğümüz. ılk dönemınde baştan ayağa bir
karşı kültür sembolü olagelmiş, zaman
ıçinde Antonioni, PoianskL Kubrick. Hus-
ton, Bob Rafelson gıbı yönetmenlerin tez-
gâhından geçmiş. ancak son yıllarda oyun-
culuğunu joker gibi. cilalı. bir hüner gös-
tensıne dönüştürmüş. 62'lik delikanlı Jack
Nicholson. yıllar sonra yine tam anlamıy-
la döktürdügü bir rol yakalamış 'Benden
Bu Kadar'da. Görmelere değer!
%WHİ BAŞLAVANLAR.
Red Corner (Kızıl Kö$e)
Yönetmenlığını. 'L p Close and Personal-Çok Yakın ve Çok
Özel' \e 'Fried Green Tomatoes-Kızarmış Yeşil
Domatesler' gıbı filmlerle adını duyuran Jon Avnet'nın
yaptığı filmde. Rkhard Gere \e Bai Ling başrolleri
paylaşıyor. Filmde aynca Bradley VVhitford. Bvron Mann,
Tsai Cbin, James Hong ve Roger Yuan rol alıyor.
Senaryosunu RobertKing'in yazdığı filmin konusu ıse
şöyle: Jack Moore (Rıchard Gere). eğlence sektöründe
faaliyet gösteren bır şırkete danışmanlık yapmaktadır.
Temsil ettigı şırketın Çin'dekı bir girişımı nedenıyle
Pekın'e gıder. Amacı, Çın hükümetinin onayladığı bir
uydu yayın projesıyle ilgilı olarak şırketıyle Çinli yetkıliler
arasında arabuluculuk yapmaktir. Iş gezısı sırasında Çınlı
bir kadıhla tanışır ve onunla bır gece geçinr. Ancak Moore,
ertesi gün kadmı ölü olarak bulur. Işlemediğı bir cmayetten
dolayı tutuklanır ve Amerikalı ışadamı arkadaşlan
tarafından da yalnız bırakılır. Moore. 'Çin adaiet sistemi'
olarak tanınan korkunç bir labirentin içindedır. Böyle bır
durum karşısında tek şansı. mahkeme tarafından kendisını
savunması ıçm atanan Cmli kadın a\ukat Shen Yuelin'dır
(Bai Lıng). Bu aşamadan sonra Jack ve Yuelin, Çin
hükümetinin en üst düzeylerine kadar varan bir komplo
zıncınnın halkalannı bırer birer çözmeye başlarlar.
Allen- Resurectlon (Allen-a)
Başrollerinı Sigourne> VVieaver, \V1nona Ryder, Dominique
Pinon, Ron Perlman %e Gary Dourdan'ın paylaştıklan
filmin yönetmeni Fransız Jean-Pierre Jeunet Alıen-Yaratık
serisinin dördüncüsü olan filmin senaryosunu Joss
VVhedon yazdı. Filmin baş kahramanı 'Riptey' (Sıgourney
VV'eaver). Alien ıle ginştiği amansız mücadelede ınsanlık
adına kendını feda etmiş ve üçüncü filmin sonunda
kendini >aratıkla birlikte sonsuza dek yok etmıştı. Alıen'ın
bu son bölümünde bır grup bıüm adamı, yaratığın
mükemmel öldürme ıçgüdüsünden yararlanmak \e bunu
yasadışı işlerde kullanmak için kanun kaçağı bır çeteyle
işbirliğine girerler. İnsan ve 'Yaratık' türünün genetik
bileşimıni keşfeden bilim adamları, Ripley'i yaşama gen
döndüriir; ancak hiçbır şey göriindüğü gibı değıldır. Rıpley,
eskı Ripley değıldir. Alıen tehdidiyle savaşabilmek için
Ripley. içlennde Call'ün OV'inona Ryder) da bulunduğu
kanun kaçaklanyla birlik olmak zorundadır. Call'ün kımin
tarafında olduğu belli değıldır. O Ripley'in kurtuluşu için
bır araç da olabılır, yok oluşunda bir silah da.
Scream 2 (Çığlık 2)
Yönetmenlığıni korku sınemasının tanınmış ismi Wes
Craven'ın yaptığı 'Scream 2', kısa süre önce tüm dünjada
iyi ışyapan ve MTV'de. geçen yılın filmı seçilen 'Scream-
Çığük'ın devammı anlatıyor. tlk filmle üne kavuşan genç
yıldız Ne\eCampbefl'e bu kez David Arquette ve
Courtney Cox eşlik ettiğı 'Çıghk 2'de. genç öğrencıler
korkuya olan tutkulannı bir adım daha ilenye
götürüyorlar...
Filmin anne-kjzını oynavan Phvllida
Law ve Emma Thompson gerçek
hayarta da anne-kız. bilindiği gibi. Usta Ingiliz
aktör
Alan
Rickman 'dan,
ağır tempolu,
ama yürek
ısıtan,
duygu
dolu,
şiirsel
bir ilk
yönetmenlik
denemesi:
'BirKış
Masalı'.
Iskoçya'dan sıcakinsan manzaralanBiz sabırsızlıkla bahan beklerken marta öz-
gü bır şekilde kuzeyden. Balkanlar'dan ansızın
çıkagelen karlı. rüzgârlı, vağmurlu soğuk ha-
vayla resmen buz kestığımız. mevsımını karış-
tırmış. kıştan kalrna bir günde seyrettiğimiz.
'The \Vinter Guest-Bir Kış Masalı'. genelde
sevdiğimiz. tuttugumuz. tanıdığımız usta bır
oytıncu olan. lngılizAJan Rickman'ın. kame-
ranın arkasma geçerek ilk kez yönetmenlige so-
yunduğu ve bır 'ilk film'den pek umulmayacak
denlı başarılı bir sonuca ulaştığı. ınsanın ıçıni
ısıtan ıyı bir film çıktı bahtımıza. Son Venedik
Film Festıvali'nde jürinin özel ilgısine mahzar
olması. Chicago festıvalınde en iyi film ödülü-
nü alması da 'The Winter Guest-Bir Kış Masa-
ü'nın düzeyini vurguluyor zaten.
Farklı kuşaklardan. değişık yaşlardan seçıl-
miş 4 ayn çiftin. bırbırlerinden uzak. ama bir-
birleriyle iç ıçe geçmiş öykülenni. hüzünle ve
mizahla sarıp sarmalayarak mınl mırıl anlatı-
yor taze yönetmen Alan Rickman. yeryer ıç ba-
yan. ama gitgıde artan bir ilgiyle ve keyifle iz-
lenen bu ilk filminde.
Kış mevsiminin misafıri: Ölüm
'Bir Kış Masalı'nın. kutup beyazına dönüş-
müş, soğuk bır günde. az buçuk kesışen yaşam-
lanndan kesitlerverilen. çeşitli vaşlardan S kah-
ramanı şunlar: Hayatının sonbahanndakı. sü-
rekli tartışıp dıdıştıği dul kızıyla limonı sürege-
len ilişkilenni düzeltip yeniden ana-kız yakın-
laşmasını saglamayı uman, yaşlılığı bir türlü
kabullenmek ıstemeycn, yıllara ve hayata hâlâ
bir genç kız gibı meydan okuyan. dürbünle çev-
reyi röntgenlemekten de gen durmayan. ileri
yaşına göre oldukça aktif sayılan, ayrıca kızı-
nın saçlannı kesip oglana benzemesinden de
hiç hazzetmeyen. tek tabanca, dırdırcı. sevim-
li, yaşlı anne Elspeth'le (Emma Thompson'ın
gerçek annesi Phvllida Law. doğrusu cuk otur-
muş bu role) evini fotoğraflarıyla ve anısıyla
Bir Kış Masalı
The Winter Cuest
Yönetmen: Alan Rickman /
Senaryo. Sharman Macdonald,
A. Rickman / Kamera: Seamus
McGarvey / Müzik: Michael
Kamen / Oyuncular: Phyllida
Law, Emma Thompson, Gary
Hollyvvood, Arlene Cockburn,
Sheila Reid, Sandra Voe, Sean
Biggerstaff, Douglas Murphy /
1997 Ingiltere (a Filmcilik)
doldurduöu yakışıklı kocasını \ itirmenın üzün-
tüsünden bır türlü çıkamayan. hatta vataktan
kalkmak bıle ıstemeyen. annesıv le didişemeye-
cek denlı bezgın. mutsuz. karamsar. yolun va-
rısını geçmiş. fotoğrafçı kızı Frances (Emma
Thompson), Frances'ın yaşı gereğı karşı cınse
uyanan. cinsellığı. aşkı. kadını keşfetme çafila-
rına adım atmış. efendiden temız vüzlü. maz-
but delikanlı oğlu Alex'le (Gan Hollywood)
derhal mcrcimeğı fırına vermeye hazır. Erkek
Fatma kılıklı. olgun ve bıtırım komşu kızı Nıta
(Arlene Cockburn), gazetedekı ölüm ilanların-
dan not ettiklerı yöredeki cenaze törenlerine
katılınayı süreklı ış edinmiş. saygısız gençler-
den vakınıp durakfa otobüs bekleyen. yeniden
çocuk çağına gırnıiş. Elspeth'ın kuşağından i-
ki tonton. yaşlı kız(SandraVoe,SheilaReid) ve
okulu asarak buz tutmuş denız kenarında ateş
yakıp dalgalarını geçen, acı acı yakındıklan ai-
le büyüklerine. söylediklenni hep çıkarlanna
göre valayıp vutan yetişkinlere keskin eleştiri-
ler getıren va da masturbasyon, 'sarkık husye
muhabbetlerine girişen, daha bıyıklan terleme-
miş, hayaller âlemindeki ikı ortaokul öğrenci-
si (Douglas Murphv, Sean Biggerstaff).
lskoçya'nın kırsal kesıminden sunulan, kar-
lı. buzlu, puslu. haşın. beyaz manzaralar eşli-
ginde, bu toplam 8 karakterin ikili ikili anlatıl-
mış, kimi yerde birbirine değen, kimi yerde bir-
biriyle kesişen, kırni zaman da birbiriyle ilgisiz
övkülerını. adeta hayatın ritminin attıgı. çogu
kez yüreğe ulaşan ince ince gözlemlerle örül-
müş, ağır bir tempoda seyreden, ama hitap et-
tigi seyirciyi bir ele geçirince finale kadar bir
daha da kapıp koyvermeyen, duygu yüklü, ke-
sinlikle ilgisiz kalınamayan bir filme dönüştür-
menin üstesinden gelmiş Alan Rickman.
Amerikan filmlerinin hızlı-temposuna şart-
lanmış izleyiciye yer yer afakanlar bastıracak
cinsten 'Bir Kış Masah'nda. insana özgü kay-
gı, korku. acı, sevgi. vb gibi duyguları tadarak
her biri kendi yaşamının dolambaçlannda do-
lanan. farklı kuşaklardan 4 çiftin bır kış günün-
den ilginç kesitler sunan oyuncu-yönetmen
Alan Rickman; yalnızlık. yaşlılık, yitirmişlik,
ölüm. huzur. umut, vb temalan ele alarak sözü
sevgi mesajına getırip bağladığı. şiirli bir anla-
tım tutturmuş bu ilk filmiyle. alçakgönüllü, agır
ama kategorilere sığmayan, sıra dışı, insancıl,
duyarlı bır film kotarmış. Senaryo yazımına da
katılan Sharman MacDonald ın sahne oyunun-
dan perdeye aktanlmış 'Bir Kış Masalı', her hi-
kâyenın yerıne oturduğu duygulu, dokunaklı
konusu, başarılı görüntüleri, oyunculugu. me-
kân kullanımı ve işinin ehli Michael Kamen
ımzalı müzikleriyle meraklısına salık verilecek
cinsten, düzeyli bir Ingiliz yapımı.
Bugün gösterime giren 'Bir Kış Masalı". ay-
nca beyaz perdede aynı filmde rol almış Ma-
ureen O'Sulli^n- Mia Farnm, Tîppi Hedren-
.MelanieGrifnth ya da Fransız Catherine Dene-
uve- Chiara Mastroianni. Jane Birkin-Charlot-
te Gainsbourg, vb gıbi. anne-kız oyuncular zin-
cirine de yeni bir halka eklıyor.
KEDt GÖZÜ
VECDİ SAYAR
Yaşlı Bir Palyaçodan
Mektup
Bugün, Türkiye için önemli bir gün. Biliyoruz. MGK
toplantısı var, diyeceksiniz. Evet ama, ben size başka
bir konudan söz etmek ıstıyorum: Bugün Dünya Ti-
yatro Günü.
Ne farkı var, onlar da pantomim yapmıyor mu, de-
diğinizi duyar gibi oluyorum. Orasına ben kanşmam.
Tehlikeli oyunlar onlar...
En iyisi, bir palyaçodan akjığım mektuptan söz ede-
yim size.
"Küçük Bir Iş İçin Yaşlı Bir Palyaço Aranıyor" diye
bir ilan okuduğunu anlatarak söze başlıyor palyaço.
Şansı yaver gitmış ve ışe alınmış. Ama, ondan son-
ra olanlarolmuş. En beklemedıği kişilenn bıledüşman-
lığını kazanmış bu yüzden. "Yaptığımın neresi yanlış,
söyler misiniz bana?" diye yakınıyor.
Ne yapmış peki, yaşlı palyaço? Devlet işıne karış-
mış. Ben de tiyatro yapanm. demek cesaretini gös-
termiş.
"Geçen haftaki yazını okudum. Devletın memuria-
n dinlememesinden şikâyetediyorsun. Güzel de, me-
muriann her konuda haklı olduğunu söyleyebılir mı-
sin? Örneğln, devlet memuru tiyatrocular hakkında-
ki düşünceni öğrenmek ıstiyorum" diyor.
Yaşlı palyaço. belli ki çok dertli: "Yalnızca Devlet 77-
yatrosu'nda, Devlet Opera veBalesi'nde çalışan 'me-
murtar' mı sanatçı sayılacak bu ülkede? Yıllannı sa-
nata vermişyaşlı birpalyaçonun ya da özel tıyatrolar-
da kann tokluğuna sanatyapan birgencin ikincı sınıf
sanatçı sayılması ayıp değil mi" diyor ve yakınmasını
sürdürüyor.
"Tann aşkına, hangiülkede tiyatrocunun devlet me-
munı olduğu görülmüş? Tıyatrocu, tiyatrocudur. Dev-
letlisi, devletsizi olur mu? Dünyadan hiç mi haberierı
yok bu tiyatroculann, yoksa çıkaıian söz konusu ol-
duğunda bildiklehni kolayca unutabiliyohar mı?
Bir tek sosyalist ülkelerde vardı, memur tiyatrocu-
lar. Çin 'deki, Küba 'daki durumu bılmıyorum, ama baş-
ka ülkelerde böyle bir şey kalmadı. Şımdı sen devle-
tin sanat alanından tümüyle çekılmesını mı ıstiyorsun,
demezsın umarım. Böyle birşeyiıstemek, Turkıye'de
sanatın köküne kıbrit suyu dökülmesinı ıstemekle ay-
nı şeydir, bilmez mıyim?
Peki, devletin sanat alanına katkısı ancak memur
beslemekle mi olur? Yok mu bunun başka biryönte-
mi diye meraklananlar, uygar ülkelerde uygulanan sa-
nat politikalanna bir göz ats/nlar. Bu ülkelerde, elbet-
te devletin finanse ettiğı tiyatrolar. operalar vardır. A-
ma, bunlann hiçbihnde 'memur sanatçı'/aryoktur.
Tabii, konumuz bu değil ama, sırası gelmişken de-
ğineyim, bu kurumlann adı Devlet Tıyatrosu, Devlet
Operası değil, Ulusal Tiyatro, UlusalOpera'dırya da
büyük bir sanatçının adı vehlmiştir. Bu yaklaşım da
kuşkusuz sanatçının memurlaşmaması gerektiğini
kavrayan yönetımlere özgü bıryaklaşımdır.
Peki, uygarülkelenn tiyatrolan nasıl çalışıyormu di-
yorsunuz, anlatayım. Oralarda, devlet -çoğu kez Kül-
tür Bakanlığı, bakanlığın bulunmadığı ülkelerde baş-
ka kurumlar aracılığı ıle- bütçesini verdıği sanat kuru-
munun başına bir sanat yönetmeni atar. Bu atama,
belirii bir süre içindir; iki, üç ya da dört yıl için. Bızde-
ki gibi, kırk yıl değışmeyen genel müdürier bulunmaz
o ülkelerde. Çünkü, bır sanat kurumunu başan ıle yö-
netmiş biryöneticinın, daha sonra bırbaşka sanat ku-
rumunun sorumluluğunu üstlenmesı yoluyla. o kuru-
ma da yeni bir dinamizm kazandmlması hedeflenir.
Göreviüstlenen sanatyönetmeni, oyılın -hattasa-
dece o yılın değil, tüm görev süresinin- sanatsalpo-
litikasını çızer, bu politika çerçevesinde sahnelenme-
si gereken oyunlan saptar. Ve bu oyunlar ıçm gerekli
olan kadroyu oluştunır. Her yıl, bütçesinin olanaklan
ve repertuvannın gerekleri doğrultusunda sanatçılar-
la sözleşme yapılır. Doğal olarak, bıryıl ödeneklı bir
tiyatroda çalışan bir sanatçı, ertesi yıl özel bır tıyatro-
da ya da bir beledıye tiyatrosunda çalışabılır.
Bazı ülkelerde, sabtt bir çekırdek kadrosu olan ti-
yatrolar da var -Pans 'tekı Comedıe Françaıse gıbı- a-
ma bunlar 'ıstısnaı' örnekler ve bizdekı Devlet Tıyat-
rosu gibı dallanıp budaklanmaz. Üstelık bu kadro, her
yıl gerekli oyuncularta desteklemr. Hiçbır 'Comedıe
Française' oyuncusu da, bu da kım, nerden çıktı de-
mez. Kimin oyuncu sayılıp, kimin sayılmayacağına
ancak yönetmen karar verebilir. Ne okullu olmak ol-
çüdür, ne de 'devletlu' olmak...
Devlet Tiyatrolan ıle ne alıp veremediğin var, Ana-
dolu'ya tiyatro göturmek fena mı, diye soranlann da
haklı olmadığını düşünüyorum. Anadolu 'da tıyatronun
gelişipyeşenrıesiniistıyorsak,orayagöstermelıksah-
neler kurmak yerine, oradaki potansiyelın gelışmesı-
ne destek olmak daha tutarlı olmaz mı? Taşıma suy-
la değirmen dönmez, değil mi?
Avrupa'daki sanat kurumlannda, bızde olduğu gi-
bi, kadromuzda kadın oyuncular çoğunlukta, bu yüz-
den kadın oyunlan oynuyoruz, gibı saçmalıklar ola-
maz. Her oyunun gerektirdiği sanatçılaria çalışılır.
Sanatçıya saygının gereği de bu olsa gerek, seyır-
ciye saygının gereğı de... Yoksa, kartal bulamadığı
için kazla boğuşan eski Yeşilçam aktörierinden ne far-
kınız kalır? Ha, diyeceksiniz ki, güzel de, bu çok ide-
alist bir yaklaşım. En lyisını isterken, sanatçıyı aç bı-
rakacaksın. Bizim sosyal guvencemız mi var?
İyi de, koskoca sanat kurumlannın görevını 'ışsızlık
sigortası'na indirgemek biraz ayıp olmuyor mu?
Devlet memuru sanatçılanmız arasında, kışısel gü-
vencelerini biryana bırakıp, doğrulan savunma cesa-
retini gösterenlehn çoğunlukta olduğuna ınanıyo-
rum."
Tüm tiyatroculann ve tıyatroseverlerin Dünya Tiyat-
rolar Günü'nü kutlanm.
Bu özel günde, 'nsk almak'\an korkmayan iki tıyat-
rocuya ikı özel öpücükle 'torpılgeçmek' istiyorum: Sa-
natın özgünlüğünü savunan Müge Gürman'a ve sa-
natın özgürlüğünü savunan Mahir Günşiray'a... Ta-
bii. ke(n)dıten gıbı düşünen tüm arkadaşlan adına...
BUGUN
• BORLSAN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ nde
saat 15.00'te Jim Darmusch'un yönettığı "Dead Man"
isimli film izlenebîlir. (292 06 55)
• tDSO saat 19.00'da Kemal Akçağ'ın yönetımınde
ve Massimo Çhıarta'nın solistlığinde bir konser
veriyor.
• 1. ULLSLARARASI KİTAP FLARI kapsamında
15.00-17.00 arası Ahmet Cemal. Yılmaz Onay ve
Özdemir Nutku'nun katıldığı Türkçede Brecht konulu
panel izlenebilir.
• UPSD'nin Küreselleşme, Büyük Sergıler ve
Küratörlük panel dızisi kapsamında Mimar Sinan
Üniversitesi Oditoyum'unda 13.00-15.00 arasında
Hami Çağdaş'ın yönertiği Haldun Dostloglu, Bedri
Baykam ve Erdağ Aksel'in katıldığı Sanat Piyasası ve
Var Olan Yeni Roller, 15.30-17.00 arası Fatoş'
Beykal'ın yönettiği Hüseyın Gezer, Zeynep Rona,
Semra Germaner, Tomur Atagök ve Fulya
Erdemci'nin katıldığı Galeriler. Kurumlar \e
Müzeler konulu paneller izlenebilir.